BANA NE
“Afganlar, Suriyeliler kızlarımızı taciz ediyor. Tedirginiz.”
Bana ne.
“Suriyeliler bedava muayene oluyor ve ilaca da para ödemiyorlar. Ben ise ülkeme yıllarca hizmet ettim. Devlet benden muayene ve ilaç parası alıyor.”
Bana ne.
“Ben iş yerimde fatura ve fiş kesiyor, vergi ödüyorum. Dolayısıyla kazancım düşüyor.
Ama Suriyeli esnaflar fatura ve fiş kesmiyor. Dolayısıyla onların kazançlarında bir düşme olmuyor. Haksız bir rekabet var.”
Bana ne.
“Suriyeli kadınların doğum oranları çok yüksek. Her doğan bebek Türk vatandaşı oluyor.
Suriyeliler ve diğer Arap ülkelerinden birçok kişiye de T.C. vatandaşlığı verildi. Gelecek yıllarda mültecilerin toplam nüfustaki oranları çok fazla olacak. Tedirgin oluyorum.”
Bana ne.
“Suriyelilerin önemli bir bölümü bizim paramızla eğitiliyor, doyuruluyor, barındırılıyor. Bunlara 100 milyar dolardan fazla paramız harcanmış.”
Bana ne.
“Birçok yerleşim yerinde bazı mahalleler neredeyse kurtarılmış bölgeler gibi oldu. Her taraf Arapça yazılar, Arapça levhalarla doldu. Evlatlarım, eşim buralardan geçerken çok tedirginler.”
Bana ne.
“Halk Ekmek büfeleri önünde ucuz ekmek kuyruklarında ömrümüz geçiyor.”
Bana ne.
“Soğan 30 TL. Oldu. Şimdi de patates bu fiyatı zorluyor.”
Bana ne.
“Köyümüzün akarsuyuna ‘HES’ yapacaklar.”
Bana ne.
“Çarşı pazarda fiyatlar çok yüksek. Maaşım yetmiyor. Ay sonunu getiremiyorum.”
Bana ne.
“Ormanlarımız, zeytin alanlarımız ‘maden arama’ adı altında katlediliyor.”
Bana ne.
“Kocası, karısını sokak ortasında öldürmüş.
Karısını dövenler, öldürenler, kötü muamele edenler çoğaldı.”
Bana ne.
“Uyuşturucu artık ortaokul kapılarında da satılıyormuş.”
Bana ne.
“Bir çok askerî kışlanın yeşilliklerini rant uğruna imara açtılar. Ağaç kıyımı yapılıyor. Ciğerlerimiz yok ediliyor.”
Bana ne.
“Ormanlarımızın yakıldığını görüyor, bazı yakılan yerlere 5 yıldızlı oteller yapıldığını duyuyoruz.”
Bana ne.
“TÜİK verileri gerçek enflasyon rakamlarını yansıtmıyor. Bu nedenle maaşlarımıza gerçek enflasyon rakamlarının çok altında zam yapılıyor. Ne yapalım ki?”
Bana ne.
“Ülkenin kaynaklarından önemli ölçüde belli kesimler yararlandırılıyor. Biz düşük gelirliler çaresiziz.”
Bana ne.
“Toplum ‘Bizler-Onlar’ diye ikiye bölündü. Vatandaşlar arasındaki güven sarsıldı. Taraflar birbirine nefretle bakar hale getirildi. Bu durumdan endişeliyiz.”
Bana ne.
“Öyle bir durum yaratıldı ki partiler birbirinin rakibi değil sanki düşmanı. Farklı kesimlerin hassasiyetlerine çomak sokularak halkın bölünmesi sağlandı. Bu durum beni endişelendiriyor.”
Bana ne.
“Yargıya, orduya, okullara, camilere hatta bütün kurumlara siyaset bulaştırılmış durumda.”
Bana ne.
“Devlet okullarının kalitesi çok düştü. Paralı okulların artan astronomik rakamlarını da ödemek mümkün değil. Çocuklarımızı okutmakta güçlük çekiyoruz. Çaresizim.”
Bana ne.
“Evlatlarım üniversite mezunu olmasına rağmen iş bulamıyor. Ne yapacağımı bilemiyorum.”
Bana ne.
“Birçok sınavda, mülakatta çocuklarımızın istikbali çalınıyor.”
Bana ne.
“Gencim, üniversitede okuyorum. Geleceğimden endişe ediyorum. Ümidim kalmadı.”
Bana ne.
“Evi bırakınız araba dahi alamayacak duruma geldik. Ne yapacağımı bilemiyorum.”
Bana ne.
“Açlık sınırı asgari ücretin üzerinde.4 kişilik aileyiz. Her öğün çay simit yesek dahi geçinmemiz çok zor.”
Bana ne.
“Emekliyim. Emekli aylığım yetmiyor. Çocuklarımdan destek almasam veya ışıklarda mendil satmazsam geçinemem.”
Bana ne.
“Avrupalının emekli öğretmeni dünyayı geziyor. Emekli maaşıyla ülkemize geliyor. Parasını benim paramın 22 katı üzerinde bozduruyor. Krallar gibi tatil yapıyor. Benim göremediğim tatil yerlerimizi geziyor. Üstelik parası da artıyor. Ben ise başka bir şehirde ikamet eden büyüklerimin yanına yol parasının fazlalığından dolayı ziyarete gidemiyorum.”
Bana ne.
“Ülkemizin her bir yanı mültecilerle doldu. Ülkemiz ‘Göçmenistan’a’ çevrildi. Birçok iş yeri bunları kaçak işçi olarak çalıştırıyor. Bunlar yüzünden iş bulamıyorum.”
Bana ne.
“Ev kiraları yüzde yüzden daha fazla arttı. Ev kiramı ödeyemiyorum. Ev sahibi ‘Çıkınız’ diye zorluyor. Gidecek yerim yok.”
Bana ne.
“Çocuğum ayakkabı istedi alamadım. Bırakın ayakkabı almayı çocuklarıma harçlık verecek durumum yok.”
Bana ne.
“Kıymanın kilosu olmuş 300 TL. Bırakın kırmızı et almayı tavuk eti dahi almada zorlanıyorum.”
Bana ne.
“Tane ile sebze, dilimle karpuz almaya başladık.”
Bana ne.
“Ekonomi iflas bayrağını çekti. Merkez Bankası rezervi eksilerde. Hazine “tam takır kuru bakır.” Yolsuzluklar, adaletsizlikler, kayırmacılık, parti devleti uygulamaları vs. hepsi yaşanıyor. Ne yapacağız bilemiyorum.”
Bana ne.
SONUÇ;
Bir ifade vardır; “Kendi düşen ağlamaz.” O zaman şöyle diyelim;
Herkeste beyin,
Herkeste göz,
Herkeste kulak vardır.
Allah bu organları boşa vermese de sinekleri, çiçeklerin çöplerden daha güzel olduğuna ikna edemezsiniz.
*
Bir toplum hangi özellikleri taşıyorsa, onu idare edenler de aynı özelliklere sahiptir.
Yani yönetenler toplumun aynasıdır.
Bundan dolayı;
“Her halk, layık olduğu şekilde yönetilir.”
*
Nede güzel söylemiş Ömer Hayyam;
Celladına âşık olmuşsa bir millet.
İster ezan ister çan dinlet.
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet.
Müstahaktır ona her türlü zillet.
*
Efendim,
Hayat herkes için üzülmeye,
herkes için çabalamaya değecek kadar uzun değildir. Bu nedenle ben sakince kahvemi içeyim.
Alıntı: Ömer Erbıyık