BİR BENİMLE NE OLUR Kİ?
“Bir benle ne olur ki?” dediğin andan itibaren kim olduğunu unutursun aman ha…
Sosyolojik ve psikolojik savrulmaların, çözülmelerin ve çöküşün yaşandığı cezir (düşüş) dönemleri, insandaki moral değerleri yozlaştırarak onun maddi direncini kırıp gücünü yok ettiği yamanca dönemlerdendir…
Cezir (düşüş) yaşandığı dönemleri yaşamak talihsizliğine düşenlerdensen baştan söyleyeyim ümitsizliğe düşerek “Bir benle ne olur ki?” deme sakın ha…
“Bir benle ne olur ki?” dediğin andan itibaren kim olduğunu unutursun aman ha…
Kim olduğunu unutmazsan, günü geldiğinde sosyolojik ve psikolojik çöküşün yerini önce yeniden diriliş sonra da med (yükseliş) alır…
Kim olduğunu unutmaman için önce yılgınlığa düşmemen, sonra da kim olduğunu yaşatman için, yani seni sende yaşatman için son demine kadar öğrenmeyi asla bırakmaman gerekir… Öğrenirken de benliğine (haksız dünyevi menfaatine) hoş gelen yanlışı değil, benliğine zulüm olan doğruyu öğrenmen gerekir her daim!..
Sonra da son nefesine kadar öğrendiğin o doğruları sosyolojik ve psikolojik savrulmanın, çözülmenin ve çöküşün eşiğine gelerek kim olduğunu unutmaya meyilli hale gelmiş insanlara yılmadan ve hiç yorulmadan anlat, anlat, anlat!..
Son nefesine kadar yılmadan ve hiç yorulmada anlattığın o doğruları psikolojik savrulmanın, çözülmenin ve çöküşün eşiğine gelmiş o insanlar dinlemiyorsa aman ha yılma, yılma, yılma…
O doğruları insanların dinlemediği her yerde onu ağaçlara, ağaçların dallarındaki kuşlara anlat, anlat, anlat…
O doğruları o ağaçların, dallarındaki o kuşların dinlemediği her yerde de onu taşlara ve kayalara anlat, anlat, anlat…
Yine de olmuyorsa; anlat o doğruları rüzgâra, alsın götürsün onu başka ellere… Bil ki vakti geldiğinde alır geri getirir onu torunlarına o rüzgâr, yılma, yılma, yılma…
Her zaman anlattığın o doğruların karşısında olanlardan değil, ona sessiz kalanlardan kork! Ama ne olur “Bir benimle ne olur ki?” deme hiç.
Alıntı: Hulusi Ütebay