12 TÜRK GENCİNİ TÜBİTAK REDDETTİ, DÜNYA ÖDÜLLENDİRDİ

12 TÜRK GENCİNİ TÜBİTAK REDDETTİ, DÜNYA ÖDÜLLENDİRDİ.

Son yıllarda bazı gençlerimiz var ki…
Türkiye’de projeleri “anlaşılmadı”, “reddedildi”, “eksik evrak” dendi…
Ama aynı gençler yurtdışında ödül aldı, burs kazandı, Harvard’a, MIT’ ye davet edildi.
Ve en acı tarafı?
Bu yetenekleri biz yetiştirdik, TÜBİTAK reddetti, dünya aldı.

İşte 12 çarpıcı örnek:
1- Tuna Ilgın Kozak – Maden kazalarında işçi konumlama sistemi geliştirdi.
TÜBİTAK desteklemedi.
Londra’da International Youth Science Forum’da fizik birincisi oldu.

Barış Paksoy – Ramanujan sayı teorisini geliştirdi.
TÜBİTAK “seviyenin üstünde” diyerek eledi.                                                                                                     Berlin Humboldt Üniversitesi’nden burs kazandı, şimdi hoca.

Canan Dağdeviren – Giyilebilir kalp sensörü üretti.
TÜBİTAK “bilimsel değil” dedi.
MIT Technology Review onu “Dünyayı Değiştirecek 35 Kişi” listesine aldı.
Harvard’da profesör.

Göktuğ Altıparmak & Seda Erol – Uçucu bitkisel yağlarla dezenfeksiyon projesi.
TÜBİTAK belgeler eksik dedi.
Harvard projeyi kabul etti.
Mehmet Can Dursun & İrfan Efe Boztepe – Diyabetik yaralar için yengeç kabuğundan yara bandı.
TÜBİTAK’tan destek yok.
Genius Olimpiyatları dünya birinciliği + New York Oswego Üniversitesi bursu.

Emir Aktaşçı & Ege Özlem – Soba külü ve volkanik taşlardan çevreci çimento.
TÜBİTAK ilgi göstermedi.
Harvard, Toronto, McGill gibi üniversiteler projeye ilgi gösterdi.

İlayda Şamilgil – Sıvılarda mıknatısla su oranı ölçen sistem.
TÜBİTAK eledi.
Polonya’da Nobel Fizik yarışması 1. Si oldu.
Cornell’e kabul, NASA projesine katıldı.

Kaan Alper – GPS/GSM donanımlı mini uydu geliştirdi.
TÜBİTAK ilgilenmedi.
Türkiye DOESEF 1.Si, ABD Intel ISEF’te ülkemizi temsil etti.

İbrahim Emre Erdem – Akıllı telefon bağımlılığı ile damar sağlığı arasındaki ilişkiyi araştırdı.
TÜBİTAK değerlendirmeye almadı.
Cambridge Üniversitesi çalışmasını yayınladı.

Peki TÜBİTAK ne yaptı?
Yıl oldu 2025…
Hâlâ gençlerin projelerini not kağıdı gibi ölçüyorlar.
“Fazla iyi”, “eksik belge”, “eksik analiz”, “bu yaşta olmaz” gibi bürokratik gerekçelerle bilim değil, korku ve kıskançlık yönetimi uygulanıyor.

Bugün bizim reddettiğimiz çocuklar, yarın başka ülkelerin inovasyon kadrolarında yer alacak.
Buna “beyin göçü” demeyelim artık…
Bu resmen “yetenek ihraç etmeyi beceremeyip bedelsiz kaçırma”dır.
Bir ülke, gençlerine yatırım yapmadığı sürece kalkınmaz.
Bir kurum, gençleri dinlemediği sürece bilim üretemez.
Sizce TÜBİTAK, hâlâ “bilimi destekleyen” bir kurum mu?
Yoksa sadece kendisine benzeyenleri mi seçiyor?

Alıntı

This entry was posted in Gündem. Bookmark the permalink.

Comments are closed.