12 Eylül ihtilali ile ilgili Merhum Süleyman Demirel’in şu tespitleri çok önemlidir. “11 Eylül günü akan kan, 13 Eylül’de nasıl durdu?’ dedim. ‘Yetkimiz yoktu’ dediler. ‘13 Eylül günü yetkiniz nereden çıktı?’ dedim. 13 Eylül günü var olan yetki, 11 Eylül günü de vardı.”
Demirel çok iyi biliyordu.
Süleyman Demirel’in iyi biliyordu “Truman Doktrinini” Amerika emperyalizminin kuyruk ağrısını. Süleyman Demirel Başbakan olduğu 1975 yılının 25 Temmuz’unda ABD’ye ait Türkiye’deki 21 üs ve tesis kapatmıştı… 12 Eylül’e kadar üstler kapalıydı.
O Amerika üstleri…
Sovyetler Birliği lideri Stalin, Türkiye’den Kars, Artvin, Ardahan’ı ve Boğazlarda üs istemesi üzerine Türkiye NATO’ya girmek için ABD’den yardım istedi.
1947 yılında ABD Başkanı Harry Truman tarafından Sovyet tehdidine karşı Truman Doktrini denilen bir plan hazırlanmıştır. Bu doktrin ile ABD “komünizm tehdidi” altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştır ki öncelikli ülkeler Türkiye ve Yunanistan’dır. Fakat bunun karşılığında Türkiye’den, serbest seçimlere dayanan demokrasi düzeninin yerleştirilmesi, “5 yıllık kalkınma planları” ve Köy Enstitüleri gibi uygulamaların kaldırılması talep edildi…
Daha sonra Truman Palanı çerçevesinde Marshall Planı ve anlaşmaları devreye sokulmuştur. Bu anlaşma 8 Ekim 1948’de İnönü hükümeti tarafından imzalanmıştır. Türkiye ilk defa Dünya Bankasına 50 milyon dolar borçlanmıştır ama bu parayı ve daha sonra Menderes hükümetince imzalanan 7’den fazla teslimiyet anlaşmaları gereğince verilecek yardımları İnönü hükümeti değil, 1950’de iktidar olan Menderes hükümeti kullanmıştır ki ABD’nin planları da bu yöndeydi zaten.
Menderes hükümeti, ABD planlarına tam uyarak ülkede kalkınma amaçlı üretim ekonomisi yerine, makyajlamaya öncelik vererek bu paraları çar çur etmiştir. Ülkede uçak üretebilen stratejik önemdeki fabrikalar bile kapatılmıştır. Bu arada ülkenin en stratejik kurumları, ordu da dahil ABD kontrolüne girmiş, Türkiye’de Amerikan üsleri kurulur…
Fakat Hazıra dağ dayanmazdı. Zaten Türkiye’nin bütün kurumlarını teslim almış ABD, yardımları biraz kısıp da Menderes hükumeti para bulmada zorlanmaya başlayınca, Menderes Sovyetlere yanaşma tehdidinde bulundu ve kendisini iktidar eden, finanse eden ABD buna müsaade etmeyip 1960 ihtilalini yaptırdı, Menderes ve arkadaşlarının akıbeti malum.
1960’tan sonra ABD, Sovyet tehdidine karşı yeni bir projenin hazırlıklarına başladı; Yeşil Kuşak Projesi…
Bu projeyle Türkiye’de dahil Ortadoğu ülkeleri, 3. Dünya ülkeleri olarak kabul ediliyor, coğrafyanın sosyolojisi de incelenerek din temelli propaganda, yapılanma, kaos ve kışkırtmalarla hem Sovyetlere karşı blok oluşturulacak hem de bu ülkeler geliştirilmeyecek, kontrolden çıkarılmayacak, üzerinde hakimiyet sağlanacaktı.
İşte “Kahpe 12 Eylül” ün alt yapısı da bu kahpeliklerle başladı.
Türkiye’de sağ-sol çatışmaları başlatıldı, aynı zamanda dincilik hareketleri, cemaatler ve tarikatlara da alan açıldı.
Sağ ve sol çatışmalarında iki tarafı da ABD domine ediyordu. Öyle ki, aynı silahtan çıkan iki kurşunla hem sağdan hem de soldan insanlar ölüyordu.
ABD’nin “Bizim çocuklar dediği cuntacılar, ihtilal zeminini hazırlamışlardı.
O çocuklarından biri “ihtilalin olgunlaşmasını bekledik” dedi.
Zalim Kenan Evren “Asmayalım da besleyelim mi?” “Bir sağdan, bir soldan asın“ diyerek darağaçları kurdu… Ülkü çinarı;
Mustafa PEHLİVANOĞLU,
İsmet ŞAHİN,
Ahmet KERSE,
Cevdet KARAKAŞ,
Fikri ARIKAN,
Halil ESENDAĞ,
Selçuk DURACIK,
Cengiz BAKTEMUR,
Ali Bülent ORKAN idam edildi.
Şehitlerin ruhu sad olsun…
İhtilalci Emperyalist Amerika uşaklarının çukurları derin, Ateşleri bol olsun.
Maalesef Amerika’nın hain planları dün emperyalist ABD’nin 6. Filosuna secde edenlerle, BOP projesi altında devam ediyor…
KAHROLSUN AMERİKA ve EMPERYALİZMİ.
Alıntı: Kaşıkaralı Nail Büyüksarı