ASLANLARIN, ARILARIN VE CESARETİN ÜLKESİ ETİYOPYA

Etiyopya’nın sömürgeleşmeye karşı verdiği mücadele, dünya tarihinin en etkileyici hikâyelerinden biridir. Afrika kıtasında neredeyse tüm ülkeler Avrupalı güçler tarafından işgal edilirken, Etiyopya dimdik ayakta kaldı. Bu, sadece askeri cesaretin değil, aynı zamanda zeka, birlik ve inancın da zaferiydi.

19. yüzyılın sonlarına doğru, Avrupalı devletler Afrika’yı paylaşmakla meşguldü. Ancak Etiyopya, bu istilaya boyun eğmeyi reddetti. Ülkenin lideri II. Menelik halkını tek bir amaçta birleştirdi: özgürlüğü korumak. Ordusu modern silahlara sahip değildi ama stratejileri akıllıcaydı. Etiyopyalı askerler sadece savaş sanatında değil, doğayı kendi lehlerine kullanmakta da ustaydılar. Tarihi kaynaklara göre bazı birlikler, düşmanı şaşırtmak ve korkutmak için alışılmadık yöntemler geliştirdi. Savaşta filler, aslanlar ve hatta arılar gibi hayvanları kullandıkları anlatılır. Aslanlar, kralın gücünün sembolüydü ve düşman hatlarını dağıtmak için savaş alanına salınırdı. Arı ve eşekarılarıyla yapılan saldırılar, silah seslerinden bile daha büyük bir panik yaratırdı. Yabancı askerler, bu toprakların vahşi doğasına alışık olmadıkları için şaşkına dönerdi.

Fakat Etiyopya’nın başarısı sadece bu sıra dışı taktiklerle açıklanamaz. Halkın inancı, cesareti ve bağımsızlık tutkusu her şeyin önündeydi. 1896’da gerçekleşen Adwa Savaşı, bunun en parlak örneğidir. İtalyan ordusu modern tüfeklerle donanmıştı, ama Etiyopya halkı kendi topraklarını, kendi kalpleriyle savundu. Kadınlar yaralı askerleri tedavi etti, çiftçiler erzak sağladı, ruhban sınıfı dua etti. Bu bütünlük, işgalcilerin en büyük silahından bile güçlüydü. Ve sonuçta, Etiyopya galip geldi. Afrika tarihinde bu kadar net bir özgürlük zaferi çok azdır.

Bu zaferin yankısı sadece Afrika’da değil, tüm dünyada hissedildi. Adwa, sömürgeciliğe direnen halklar için bir umut sembolü oldu. Bugün bile Etiyopya bayrağındaki renkler yeşil, sarı ve kırmızı Afrika birliğinin ve özgürlüğün simgesi olarak kabul edilir.

Etiyopya’nın hikayesi bize şunu hatırlatır: gerçek güç, sadece ordularda ya da silahlarda değildir. Güç, inancın, cesaretin ve kendi topraklarına olan sevginin birleşiminde yatar. Bu ülke, imkânsız gibi görünen bir direnişi gerçeğe dönüştürerek tarihe adını altın harflerle yazdırdı. Ve bugün hala, özgürlüğün en saf halini temsil eder…

Kaynak: Hazal Merisana

This entry was posted in Hikayeler. Bookmark the permalink.

Comments are closed.