Geç Kalan İtiraf…

 
 
 
Dün de aynıydılar, bu günde aynılar.
Liderlerini dünya komünistlerinden seçtiler.
 
 
 
 
  
 
 
Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök köşe yazısında bir gerçeği şöyle yazıyor.
 
“Solcu yoldaşlarını öldürüp 100 bin kişiyi yollara döktüler. 
1969 yılında Ankara’da Basın Yayın Yüksekokulu’nun bir odasında bir cinayet işlendi. Mustafa Kuseyri adlı solcu bir öğrenci, o gece öldürüldü. Ertesi gün gazeteler ve radyolar, solcu genci, ülkücülerin öldürdüğünü duyurdu. Bir insan, Kuseyri’nin gazeteci amcası Şemsi Kuseyri bu işin peşine düştü. Sonunda ortaya bambaşka bir gerçek çıktı: Kuseyri’yi dava arkadaşları, yani solcular öldürmüştü. Kimine göre kız meselesinden, kimine göre ideolojik meseleden, kimine göre de şakalaşırken, odadaki öteki solcu arkadaşlarından biri tarafından vurulmuştu. Onu öldüren solcu ekip ve örgütü; ertesi gün hiç utanmadan, “Faşistler öldürdü” deyip 100 bin kişiyi, yüzlerce öğretim üyesini “Kahrolsun faşizm” diye slogan atarak yürüttü.”
Yeniçağ Gazetesi yazarı Selcan Taşçı’da şunları yazmış.
 
“Milliyet Gazetesi yazarı Hasan Cemal’de ‘Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım’ kitabında “katilin bıraktığı izleri sildiler” dediği kişi Cengiz Çandar olabilir mi? Kendinden kendi vicdanından hesap sormasını bilmeyen Cengiz Çandar kendisine bugünkü şartları sağlayan Cumhuriyet’ten, askerden Atatürk’ten yüzü dahi kızarmadan hesap sormaya kalkıyor.”
 
(1969’lardan 12 Eylül’e kadar bunu hep yaptılar. Solcu yoldaşlarını fraksiyon çatışması ya da başka meselelerden dolayı öldürüp şehirde “Faşizme ölüm” yürüyüşleri yapanlar da onlar değil miydi? K.Ş.)
This entry was posted in Yazılarım. Bookmark the permalink.

Comments are closed.