Dalkavuk Bulmak
Eski konakların kadrolu dalkavukları olduğu bilinir. Bunlar, efendilerinin sıkıntıları anlarında onların her dediğini tasdik etmekle birlikte, yeri gelince sözünü dudaktan esirgemeyen; bazen de neşeli hikâyeler ve nüktelerle onları eğlendirip rahatlatarak devlet nizamına katkıda bulunan, soytarı tabir edilen tiplere benzeyen insanlardır. Dalkavuk deyip de geçmeyiniz öyle her babayiğidin harcı değildir ve her biri imtihanla işe alınırlar.
Vaktiyle yüksek rütbeli zatlardan biri kendisine bir dalkavuk edinmek isteyip tellâl çığırtmış. Belirtilen gün ve saatte kapıda bazı dalkavuklar toplanmışlar. Sırayla imtihan odasına alınmaya başlamışlar. Efendi ilk geleni şöyle bir süzmüş ve sormuş:
—Sen dalkavuk musun?
— Evet, efendim ben dalkavuğum.
— Amma hiç de dalkavuğa benzemiyorsun.
— Nasıl benzemem efendim. Filan paşanın yanında beş sene; falan vezirin kapısında üç sene hizmet ettim.
Efendi ona yol vermiş ve diğer adayı içeri almışlar. Ona da sormuş:
—Sen dalkavuk musun?
Aynı cevaplar ve aynı konuşmalar… Böyle birkaç aday sınandıktan sonra içeriye birisi girmiş. Soru aynı:
—Sen dalkavuk musun?
— Evet, efendi hazretleri bendeniz dalkavuğum.
— Amma sen öyle pek dalkavuğa benzemiyorsun.
— Hakk-ı âliniz var efendim; pek öyle dalkavuğa benzemem.
— Sanki biraz da dalkavuğa benziyorsun.
— Evet, biraz da benzerim efendim.
Efendi dışarıya haber salmış:
— Ben dalkavuğumu buldum, diğerleri dağılıp gidebilirler.
Eskiden bir büyüğün bir dalkavuğu olurken şimdi her büyüğün yüzlerce dalkavuğu var.
Eski dalkavuklar bazen öyle hakikatli söz ederleşmiş ki bu sözler meclise bir bomba gibi düşüp herkesi kendine getirirmiş. Şimdilerde insanlar, bir dalkavuk tutmak yerine çevrelerindeki herkesten dalkavukluk bekliyorlar. Bu manzaraya bakınca insan, “nerede o eski dalkavuklar!” diye iç geçiriyor.
* İskender Pala’nın “İki Dirhem Bir Çekirdek” adlı kitabından
This entry was posted in
Hikayeler. Bookmark the
permalink.