
‘Şerefsiz’li, ‘müfteri’li, ‘alçak’lı hakaretler birbirini takip etse de, gelişmeler çok hızlıydı, çünkü tutanaklar sızmaya başlamıştı… Artık dili yeni pozisyona göre ayarlamak şarttı… Çok değil, Kayseri mitinginden üç gün sonra, yani 24 Ağustos gecesi yeni bir dille karşılaştık… Siyaset Meydanı’nda konuşuyordu Tayyip Erdoğan… PKK’yla görüşmeler soruldu kendisine ve kelimesi kelimesine şu cevap alındı: “Burada bir şeyi birbirine karıştırmayalım. Biz siyasî iradeyiz, siyasî iktidarız. Biz siyasî iktidar olarak, hükümet olarak hiçbir zaman bir terör örgütüyle veya temsilcileriyle masaya oturup görüşme yapmayız. Böyle bir şeyimiz bizim asla olmamıştır, yoktur, olamaz da. Şu veya bu şekilde çeşitli kurumlarıyla bu tür bazı münasebetler gerekirse devlet onu kendisi yapar. Burada bunu birbirine karıştırmamak gerekir…”
Yani ‘fail’ bulunmuştu ve ‘devlet’ti!.. Ardından ‘demokratikleşme’, tutmayınca ‘millî birlik ve kardeşlik’ gibi isimler uydurulan ‘çözüm projesi’ meğer devlet politikasıymış!.. (Bu gün gördüklerimiz ise “analar ağlamasın”ın ötesinde Cumhur Başkanı adayı olan Selahattin Demirtaş tarafından terör örgütüne silah isteme, ordu kurma noktasına geldiğidir. “Kasımpaşalı”nın ise sesi soluğu çıkmamaktadır. “Çözüm süreci” diye yutturulmaya çalışılan sürecin “ihenet süreci” noktasına geldiği herkes tarafından ifade edilmektedir. % 50 ise elde ettiği “çıkar”dan memnun ki hala ükenin bölündüğünün farkında bile değil… K.Ş.) Faydalanılan Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/genelkurmay-baskani-tarihe-nasil-gececek-31901yy.htm