ABDAL HALİL AĞA

ABDAL HALİL AĞA

Maraş 1872 doğumlu Milli Mücadele Kahramanı Oğuz Türkü Abdal Halil Ağa. Maraş’ta yaşayan abdalların ağası ve Maraş milli mücadelesinin sembol ismidir.

Fransız işgal güçlerini davul zurna ile karşılamak isteyen Ermeni ileri gelenlerinden Hırlakyan’a; “Değil bir kese, davulumun kasnağını altınla doldursanız din gardaşımın bağrına çomağımı vurmam” diyerek bayraklaşmış,

SAVAŞ/106 GÜN

Fransız işgalinden bir gün önce, (28 Ekim 1919) tarihinde Davulcubaşı Halil (Abdal Halil Ağa) evinin bahçesinde oturuyordu.

Üç atlı kişi içeriye girdiler. İzinsiz gelen bu kişilerin bakışları meydan okurcasınaydı.

İçlerinden biri:

” Halil Ağa sen misin?” diye sordu.

Davulcu Halil, kişilerin davranışlarına ve konuşmaya içerlemişti. Kaba bir şekilde gelen adamlara:

“Evet! Benim. Ne diyorsunuz?”

kişilerden biri Osmanlı Döneminde milletvekilliği de yapmış olan Ermeni Agop Hırlakyan’dı.

Hırlakyan:

“Yarın İtürmezin dağından Fransız ordusu geliyor. Yanına iki adamını alıp orduyu davul ve zurnayla karşılayacaksın,” der.

Maraş’ın davulcusu Halil, emirvari konuşan, yıllarca bu memleketin ekmeğini yeyip, suyunu içen sonra da işgal güçleriyle işbirliği yapan bu hain adama alay edercesine:

” Ney! Ney! Ney!” diye karşılık verir.

Hırlakyan sözlerini tekrar eder:

“Yarın İtürmezin dağından Fransız ordusu geliyor. İki adamını al ve onları davul zurnayla karşıla,” der.

Halil, alaylı ve sert bir ses tonuyla:

“Ben Fransız ordusunu davul zurnayla karşılayacağım ha?” der.

Hırlakyan, bu konuda problem çıkmaması için çok tesirli olacağına inandığı bir yola başvurur ve altın kesesini göstererek:

” Bu keseyi sana vereceğim. Eğer bu da yetmez dersen fazla da veririm,” der.

Davulcu Halil, bu teklife daha çok içerlemiştir. Karşısındaki adam parayla kendisine istediğini yaptıracağını sanmaktadır. Tarihe geçecek Maraş’lıların mücadelesini ateşleyecek şu sözleri söyler:

“Altınlar senin olsun, bir kese altın değil, davulumun kasnağını altınla doldursanız ben din kardaşlarımın bağrına çomağı vurmam. Müslüman kardaşlarımın soğanının kabuğuna muhtacım. Senin altınlarına muhtaç değilim.” diyerek teklifi kesin bir dille reddeder.

Hırlakyan bu sözlerden sonra:

” Alacağın olsun Halil, bunu unutma! İlk ateşimiz sana olacak. Evini başına yıkacağız.” diye tehdit eder ve iki adamıyla oradan uzaklaşır.

Halil, vakit geçirmeden Ulu Cami’ye gider. Maraş Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nin de üyesi olan Müftü Tekerekzade Mehmet Efendi de cemaatle beraber camidedir. Hırlakyan’la aralarında geçen konuşmayı kendilerine aktarır.

Müftü ve Cemaat kendisini Hırlakyan’a verdiği cevaptan dolayı tebrik ederler. Bir gün sonra şehirlerinin işgalci Fransızlar tarafından işgal edileceğini de öğrenmiş olurlar.

Sivas’ta bulunan Temsil Heyetine telgrafla bilgi verilir.

Davulcu Halil’in Hırlakyan’la arasındaki konuşma Maraş halkı arasında kulaktan kulağa hızlı bir şekilde duyulur.

12 Şubat 1920 sabahı Fransızlar atlarının ayaklarına keçe bağlayarak sessizce geldikleri gibi değil, mağlup olarak karlar altındaki Maraş’ı terk etmek zorunda kalırlar.

Düşmanın sessizce şehri terk ettiğini öğrenen Maraşlılar da büyük bir sevinç vardı. Davulcu Halil beyaz elbiseler giymiş ve Şişmanzedelerin damına çıkarak çomağını davuluna vuruyor ve düşmanın sessizce kaçtığını ilan ediyordu. Diğer davulcularla beraber şehrin dört bir yanında davul çalmaya başlamışlardı.

29 Ekim 1919’da başlayan ve 106 gün süren işgal 12 Şubat 1920 tarihinde Maraş’ın Kahraman olmasıyla sona ermişti.

1946’da vefat etmiştir.

Kaynak: https://www.facebook.com/story.php?story_fbid=1273860356360847&id=100012106842403&mibextid=xfxF2i&rdid=rDrx5Dddi29dTNOv

This entry was posted in Hikayeler. Bookmark the permalink.

Comments are closed.