Adalete Örnek…

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Meşhur İslam hukukçusu Ubey b. Kâb’la, Halife Hz. Ömer arasında bir dava vardır, ikisi de haklı oldukları kanaatindedirler. Ubey b. Kâb Medine kadısı Zeyd b. Sabit’e müracaat ederek “Halifeden davacıyım, davamıza bak ve kimin haklı olduğunu ayırt et!” diyor. Bu müracaat üzerine kadı Zeyd b. Sabit bir davetiyeyle Halife Hz. Ömer’i mahkemeye çağırıyor ve “Hakkında şikâyet var! Kur’an namına seni mahkemeye çağırıyorum!” hitabında bulunuyor Müminlerin Halifesi Hz. Ömer(ra) davetiyeyi alır almaz hemen yola düşüyor; Kur’an namına çağırıldığı mahkemeye giriyor. Halifeyi gören Zeyd b. Sabit “Ya Emire’l Mü’minîn! Buyurun, şu yakınıma gelin!” diyor. Bu davete halife hiddetleniyor.”Bana yakında yer gösterişini tarafgirliğinin ilk alameti olarak kabul ediyorum! Kur’an namına hükmeden hâkimin vazifesi halifeye hürmet değil, Kur’an’ın emrine riayettir! Kuran’ın emriyse, hâkimin huzurunda halifeyle her hangi bir şahsın asla farklı olmadığıdır. Sen ise beni davacının bulunduğu yere değil de, kendi yanına çağırıyorsun! Bu ne hal?” Halifenin bu derece hiddet ve gazabına rağmen hakim Zeyd b. Sabit gayet sakin ve mütebessim “Anlatayım ya Emire’l Mü’minîn!” diyor: “Sana yakınımda yer gösterişim, tarafını tutacağımdan dolayı değildir. Çünkü Allah’a ve ahret gününe imanı tam bir hakimin taraf tutmasına imkan yoktur. Seni yakınıma şunun için çağırdım. Vereceğim hükümlerin ahrette beni mahcup etmemesi için azami derecede dikkatli olmaya mecburum. Bunun için de ifade alırken şikayet edileni en yakınıma çağırıyorum, suallerime cevap verirken göz ucuyla da hareketlerini yakından takip edeyim de suçlu haleti ruhaniye sinde olup olmadığını daha sağlam tespit edeyim, maksadım budur!” Bu cevaptan çok memnun olan halife ellerini kaldırarak “Ya Rabbi! Görüyorsun ya! Ne ben halifeyim diye hususi bir muamele istiyorum, ne de senin kitabınla hükmedenler halifeden korkarak iltimas etmek düşüncesi taşıyorlar; hâkimlerine baskı yapan devlet reislerinden olmadığım için sana ne kadar hamdüsenalar etsem azdır!” Ve şu hadis-i şerifi okuyor: “İnsanlarda iki sınıf var ki, onlar iyi olursa bütün insanlar iyi olur; onlar kötü olursa bütün insanlar kötü olurlar. Onlar da âlimlerle amirlerdir.”

 

This entry was posted in Hikayeler. Bookmark the permalink.

Comments are closed.