Basın ve Sansür
“Gazete hürdür sansür yasaktır” 1908 yılları II. Abdulhamit dönemi
Abdülhamit’i mumla arıyoruz!
Abdülhamit döneminin sansürü meşhurdur.. Dünya tarihine geçmiştir…
Örneğin o dönemde tahtakurusu sözcüğü “tahtı kurusun” diye yazılabileceği gerekçesiyle yasaklanmış. Kimyada 0= AH gibi denklemler de “Abdülhamit = sıfır” anlamına çekilebileceği için kullanılmazmış.
Yazar Ahmet Rasim Bey o çağın ünlü sansür memuru Hıfzı Bey’le aralarında geçen diyaloğu anlatıyor…
“Biz, dedim, yazdığımız yazılarda zatıalinizin çizeceğinizi bildiğimiz kelimeleri kullanmıyoruz. Biliyoruz ki, vatan, millet, hürriyet, ihtilal, cinnet, mecnun, yıldız, zehir vb. kelimeler yazılmaz. Fakat sansürden gelen provalarda her seferinde başka başka kelimeler, cümleler görüyoruz ki çizmişsiniz.”
Ahmet Rasim sözün sonunu şöyle getiriyor:
“- Bize neyin sakıncalı olduğunu söyleseniz de onu bilsek ve yazmasak…
Sansür memuru Hıfzı Bey’in cevabı:
– Onu ben de bilmem… Yalnız size şu kadarını söyleyeyim ki siz anlayınız… Siz hangi yazınızı en çok beğenerek yazarsanız, ’oh ne güzel oldu’ derseniz, benim onu çizeceğimi biliniz…”
***
Dikkat buyurunuz… Sansür kallavi ama… O dönemde basına ve insan haklarına saygı bugünkünden daha yüksek. Yazarların yazıları yayından önce denetlenip hoşa gitmeyenler ayıklanıyor ama kimse hapse atılmıyor. O yüzden sonraki yıllarda Marko Paşa dergisinde yarı şaka: “İkide bir gazetemizi kapatmak yerine bize de sansür uygulayın” çağrıları göze çarpıyor. Gelelim bugüne; eğer Kızıl Sultan lakaplı Abdülhamit tarafından yönetilseydik bugün 68 gazetecimiz hapiste yatmayacaktı. Gazeteciler istibdat dönemindeki kadar rahat edebilecekti.
*Melih Aşık’ın Milliyetteki yazısından alıntıdır
This entry was posted in
Hikayeler. Bookmark the
permalink.