Davutoğlu’nun ortağı Clinton’un selefi! Colin Powell, öyle demişti 2004 yılında Fas’ta katıldığı “Gelecek için Forum” toplantısında:
“BOP Projesine giren ülkelerdeki değişimi dışarıdan empoze etmeyeceğiz. Bunu ülkelerin sosyal, ekonomik alanda ilerlemeleri ile beraber kendi içinden başlatacağız ve siyasi ve ekonomik reformlarını gelişmiş ülkelerle el ele gerçekleştirmelerini sağlayacağız; halklarını cesaretlendireceğiz!”
Nitekim gazetecilerle uçakta başlayan “o sohbet”in devam cümlelerinde, Suriye’deki çeşitli etnik ve dini gruplara dönük hayli “cesaret verici” ifadeler kullanmış Erdoğan da:
“Suriye’de nüfusun yüzde 10’u Nusayri, yüzde 60’ı ise Sünni. Esed’in zamanla Nusayriler’in tamamının bile desteğini alabileceğini sanmıyorum. Sünniler ve Hıristiyanlar zaten karşı, Dürziler de istediği desteği vermiyor. Silahlı gücü ve Şebiha ile bir yere kadar gidebilir…”
Rand Corporation’ın 2003 tarihli “Uygar ve demokratik İslam, partnerler, kaynaklar ve stratejiler” başlıklı raporunu hatırlamanın tam zamanı:
İslam dünyasını “modernistler, köktendinciler, gelenekçiler ve laikçiler” olmak üzere dört gruba ayıran projenin nihai hedefi, bu grupları aralarında emperyalizme karşı olası bir ittifak oluşturamayacak duruma getirmek, yani çatıştırmaktı.
Bildiğiniz “divide et impera” işte…
Böl ve hükmet! Kaynak:Selcan TAŞÇI (Kanlı, kârlı; mezhep savaşları (1))