Şub 12

ALİ ŞÎR NEVAİ

ALİ ŞÎR NEVAİ

Türk dünyasını kalemiyle birleştiren, TÜRKÇE İLE TURAN KURAN

Türkçenin reisi, şair ve mütefekkir, 9 Şubat 2022 Ali Şir Nevai’nin 581.nci doğum yıldönümü

Türk diline kimseler bakmaz idi

Türklere hergiz gönül akmaz idi

Türk dahi bilmez idi bu dilleri

İnce yolu ol ulu menzilleri

Türk dünyasını kalemiyle birleştiren, Türkçe ile Turan kuran Ali Şir Nevai

Mısraları ile Türkçenin ihmal edilen bir dil olduğunu ve Türklerin¸ Türkçe bilenlerin bile bu dilin inceliklerinden bihaber olmasından yakınır.

Kaşgarlı Mahmut’tan sonra Türk diline en büyük hizmet eden kişi olarak tanınan,

Türkçenin milli dil olmasında ve gelişmesinde verdiği eserlerle büyük katkıları olan Ali Şir Nevai, Türkçeye büyük hizmet ve emek vermiştir.

Muhakemetül-Lugateyn, 15. yüzyıl edebi şahsiyetlerinden ünlü Ali Şir Nevai tarafından Çağatay Türkçesi ile yazılmış bir eserdir.

Nevai, edebi dil olarak Türk dilinin Farsçaya nazaran üstün olduğuna inanmış ve 1499’da tamamlanmış Muhakemetü’l-Lugateyn’de iddiasını savunmuştur.

Ali Şir Nevai hayatının son dönemlerinde Herat’ta Sultan Hüseyin Baykara yanında vezir, yüksek devlet idarecisi ve hükümdar danışmanı olarak görev yapmıştır.

Bu dönemde Hüseyin Baykara’nın hüküm sürdüğü Büyük Horasan bölgesinde büyük imar işleri başarmıştır.

Bu devletin hükûmet sürdüğü Horasan bölgesinde 370 kadar cami, medrese, kütüphane, hastane, kervansaray ve diğer eğitim, vakıf ve hayırsever işler için kullanılan binalar için finansman sağlamış, onları restore ettirmiş veya yeniden yaptırmıştır.

Sırf Herat şehrinde 40 kervansaray, 17 camii, 10 büyük konak, 9 hamam, 9 köprü ve 20 havuz yaptırdığı belgelenmiştir.

“Akıllı düşmandan yararlanma imkânı vardır, ancak cahil dosttan zarar görme ihtimali daha çoktur”

Ali Şir Nevai

“İnsanların sonsuzluk yurduna doğru çıktığı yolda; “dirilik” birkaç günlük ganimettir. Bu yokluk yurdunu beş günlük ganimet bil, sonsuzluk yurdunun hazırlığını yap.”

Ali Şir Nevai

Ruhu şad olsun

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , | ALİ ŞÎR NEVAİ için yorumlar kapalı
Şub 11

“BU DÜNYA BÖYLE İŞTE!”

“BU DÜNYA BÖYLE İŞTE!”

“Bilen söyler, bilmeyen söyler ve bilmeyen, bilmediğini de bilmez. Konuşan susmaz, susan konuşmaz. Akıllıya deli, deliye akıllı denir. Yalan hakikat, hakikat yalan olur. Yükselen düşer, düşen yükselir. Mazluma zâlim, zâlime mazlum, mağdura gaddar, gaddara mağdur denir. Medihte bir zem, zemde bir medih aranır. Yâr bugün ağyâr, ağyâr da yarın yâr olur. Bütün bu duygu ve düşünce kaynaşmaları arasında tabiattan bir parça olmamıza rağmen eskiyen, yıpranan yine bizleriz. Kaybettiklerimizin yerine yenilerini koyamayız. Hâlbuki güneş her gün yenidir. Tabiat kendi türkülerini çağırır. Değişen, yine değişmeyen, kaybolan yine mevcut olandır. Ne gidenlerden haber var, ne gelenler gidenleri arar. Bir çemberin dişleri arasında döner dururuz. Dostlarım, aziz dostlarım! Bu dünya böyledir işte!..”

Alıntı: Eğitimci, yazar, şair Rıfat Necdet Evrimer’in (ö. 1971) “BU DÜNYA BÖYLE İŞTE!” (Anıl Yayınevi, İst. 1958) adlı “Aforizmalar, Denemeler, Sohbetler ve Makaleler“kitabından

Posted in Gündem | Tagged , , , , | “BU DÜNYA BÖYLE İŞTE!” için yorumlar kapalı
Şub 10

ZAMAN TÖRPÜSÜ

ZAMAN TÖRPÜSÜ

Hâkimidir gelen geçen mekânın

Her şeyi öğütür zaman törpüsü…

Kudreti ihmale gelmez zamanın

Her şeyi öğütür zaman törpüsü…

* * *

Çocukları genç, genci ihtiyar

Kimi rezil, zelil, kimi bahtiyar

Eyledi bizlere bir kabri diyar

Her şeyi öğütür zaman törpüsü…

* * *

Kapkara saçları bembeyaz eder

Kimi gençken kimi kötürüm gider

Bakarsın koyunlar çobanı güder

Her şeyi öğütür zaman törpüsü…,

* * *

Ne hallere düşer hakanlar, hanlar

Makamdan mevkiden olur sultanlar

Bakarsın şahlanır candan bıkanlar

Her şeyi öğütür zaman törpüsü…

* * *

Gecesi, gündüzü, akşam, sabahı

Bitmiyor coşkusu, bitmiyor ahı

Vallahi tahtından indirir şahı

Her şeyi öğütür zaman törpüsü…

* * *

Sen şifa umarsın şifa ok olur

Çareler, ümitler birden çok olur

Gün gelir korktuğun dertler yok olur

Her şeyi öğütür zaman törpüsü…

* * *

Şahbaz der; zamanı ciddiye alın

Ve hatta zamanın kalbine dalın

Zamanla dost olun, zamanla kalın

Her şeyi öğütür zaman törpüsü…

* * *


Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , | ZAMAN TÖRPÜSÜ için yorumlar kapalı
Şub 09

DEPREMDEN DERS ÇIKARMAK

DEPREMDEN DERS ÇIKARMAK

Niçin TSK’nın bölgedeki bütün unsurları ile afete müdahale etmesine karar verilmedi? Tarihin en büyük depremlerinden birine müdahale için 3500 asker mi görevlendirilir? 

Gölcük depreminde Deniz Kuvvetleri Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı görevinde bulunan ve kurtarma çalışmalarının koordinesinde görevli emekli Koramiral Mustafa Özbey, odatv’ye yaptığı açıklamada 17 Ağustos 1999 depreminden yaklaşık bir saat sonra bölgedeki tüm birliklerin deprem bölgesine yönlendirildiğini ifade ederek şunları söyledi:

“Türkiye’de yöneticiler Gölcük depreminden ders çıkarsaydı TSK’nın Gölcük depremine müdahale imkânını veren EMASYA uygulamasının ne kadar hayati olacağını görür ve buna göre de bırakın Emniyet Asayiş Yardımlaşma Protokolü’nü yok etmeyi; daha işlevsel ve fonksiyonel hale getirirdi. Mevcut iktidar EMASYA’yı geçmişteki askerî müdahalelerin kaynağı olarak gördüğü için bu planı iptal ederek Türkiye’nin en hazırlıklı kuvvetini ortadan kaldırdı. Acıları yaşadığımız bugün sözlerim eleştiriden çok ders çıkarmak içindir.”

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz ise “TSK’nın elinde iş makinaları, yollarda kullanabileceği istihkâm birlikleri, güvenlik maksadıyla kullanabileceği birlikler var. Arama kurtarma için özel TİM’leri var. Ama artık kullanması gerekiyor. Ordunun en önemli görevlerinden biri doğal afetlere müdahalede bulunmaktır” şeklinde konuştu.

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz de İskenderun Limanı’na dikkat çekerek donanmanın, büyük gemilerini bölgeye hareket ettirmesi gerektiğini ifade etti.

***

AKUT Vakfı Başkanı Nasuh Mahruki, Cumhuriyet tv’ye yaptığı açıklamada şöyle dedi:

“Vatandaş inanılmaz derecede mağdur ve sahipsiz. Gölcük’teki bütün yardımlar hava köprüsü ve deniz köprüsüyle sağlandı. Hasta nakilleri olsun, cenaze nakilleri olsun, yardım malzemelerinin taşınması olsun. Hava gücü seferber edilmeliydi. Askerin hava gücü olmadan, kara yolu kapalıyken nasıl yapabilirsiniz bu işleri?

Türk Silahlı Kuvvetleri, 17 Ağustos 03.02’den itibaren çok etkin bir şekilde sorumluluk aldı. Tabii o zamanlar yasa da öyleydi. Ama şu anda, 3500 askerle yardımcı oluyor Türk Silahlı Kuvvetleri. Ama askerin asıl işi koordinasyon, lojistik, komuta kontrol… Yani orada çay çorba dağıtmak değil. 3500 kişi çok güzel, muazzam bir güç ama 17 Ağustos’ta 24 bin asker 03.02’den itibaren çalıştı…”

odatv’nin kriz yönetimi danışmanı Feramuz Erdin de “Afet seviyesi 4 olarak açıklanmasına rağmen OHAL ilan edilmemesi, yardım ve hizmetlerin aksamasına yol açtı. Bölgeye dışarıdan akın eden yağmacılar enkaz ve dükkânları yağmalamaya başladı. Sahipsiz kalan çocukların kaçırılması ise afetlerdeki bir diğer güvenlik riskidir.

Bölgeye daha fazla kolluk ve TSK unsurları kaydırılarak kamu düzeni ve yardımlar bir disipline alınmalıydı” dedi…

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | DEPREMDEN DERS ÇIKARMAK için yorumlar kapalı
Şub 08

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Dünyadaki hiçbir çıkar, verdiğiniz sözü tutmamaya veya kendinize olan saygınızı kaybetmeye değmez.” Marcus Aurelius Antoninus

* “İncelenmemiş bir hayat yaşamaya değmez.” Sokrat

* “Kendini bil” Eflatun

* “Her taarruz ilerledikçe zayıflar” Clausewitz

* “Bu dünyada en önemli şeyin sen olduğunu düşündüğün sürece, çevrende seni kuşatmış olan dünyanın farkına vararak onları anlaman mümkün değildir.” Don Juan

* “Tarih ulusların tarlasıdır, ne ekerseniz onu biçersiniz.”

“Ve tarih bir dikiz aynası, arada bir bakılması gereken…” Naim Babüroğlu

* “Eğer bir millet, iktidarda bulunan kişilerin şereften, onurdan, ahlâktan yoksun davranışlarını ve de hırsızlığını yalnızca kendi siyâsi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren bir millet bir gün vatanını da yitirir’’ Niccolo Machiavelli

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Şub 07

TÜRK’ÜN “ALÇAK”LIKLA İMTİHANI

TÜRK’ÜN “ALÇAK”LIKLA İMTİHANI


MHP Genel Başkanı;

“PKK terör örgütü değildir” sözleriyle gündeme gelen Tahir Elçi, canlı yayında, hepimizin gözü önünde öldürüldüğünde, “Diyarbakır Baro Başkanı Merhum Tahir Elçi Bey’in basın toplantısı sırasında katledilmesi toplum olarak hepimizi üzmüştür” açıklamasında bulunmuştu.

Hrant Dink suikastından sonra, “Ermeni kökenli bir vatandaşımızın öldürülmesi çok üzücü bir olaydı. Sadece Hrant Dink suikastının değil, hiçbir cinayetin tasvip edilmesi düşünülemez” diye konuşmuştu.

Görevli olduğu üniversitede hunharca öldürülen Ceren Damar‘ın ardından “Yalnızca merhume evladımız değil, akademik hayat da saldırıya uğramıştır” demişti.

Berkin Elvan, polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu öldüğünde, sosyal medya hesabından bir dizi mesaj yayınlamış ve “Berkin’in umutları vardı, hayalleri vardı, hedefleri vardı, daha görecek nice güzel günleri vardı, taptaze sevgiler ve sevenleri onunlaydı. Daha yaşayacakları, yaşatacakları, tanışacakları, umutları onu bekliyordu. Hayatının baharında adeta bir yıldız gibi aramızdan kayıp gitti. 15 yaşında kaybettiğimiz evladımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, ailesine sabır ve başsağlığı temenni ediyorum. Berkin hepimizin kaybıdır, hepimizin hüznüdür, herkesin ortak acısıdır” ifadelerini kullanmıştı.                                                                    *                                                                                                                                   Dönemin MHP Genel Başkan Yardımcısı, Ali İsmail Korkmaz‘ı ölümüne yol açacak şekilde döven polislerin yargılandığı davanın seyrine tepki göstermiş ve “Üç Hilal” antetli  zemine basılı açıklamasında, “…Basına yansıyan ifadelerden, sanıkların arsızlıklarının ve pişkinliklerinin tüyler ürpertici boyutlara ulaştığı anlaşılmaktadır. Bahsi geçen ifadeler, Türkiye’nin içinde bulunduğu zihniyet buhranını açıkça gözler önüne sermektedir.

“Adalet” ihtiyacı insanlığın tarih boyunca en kutsal arayışı olmuştur. Bir anne düşünün ki; oğlu sokak ortasında yargısızca infaz ve linç edilmiştir. Bir anne düşünün ki; ayakta zor duruyor – yaşadığı tarifsiz acıyla yaşlanmış, bitkin düşmüş… Bir anne düşünün ki; gözyaşlarıyla, haklı bir öfkeyle oğlunun hakkını arıyor, adaleti arıyor ve isyan ediyor.

Hukuk devletinin prensipleri ve prosedürleri bellidir. Bir suç durumu, suç içeren bir fiil veya davranış var ise, o halde gözaltı süreci başlatılır – sorgulama yapılır ve sanık Savcılığa salimen teslim edilir.

Bu kadar.

Hukuk devletinde dayak yoktur, darp ve şiddet yoktur, işkence yoktur – olamaz, olmamalıdır.

Bazı çevreler yüzsüzce bu utancı meşru kılmak adına harekete geçtiler. Diyorlar ki “Ali İsmail Korkmaz solcu idi”…

Diyorlar ki “Ali İsmail Korkmaz Alevi idi”… Diyorlar ki “Ali İsmail Korkmaz ateist idi”…

Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak onlara cevaben diyoruz ki: Ali İsmail Korkmaz insandı ve aynı Ali İsmail Korkmaz, sizin-bizim gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin eşit vatandaşı idi.

Gencimizin hatırasını hayırla yâd ederken; hukukun bir annenin feryadına ve isyanına en doğru şekilde cevap vermesini temenni ediyor, devletimize bu utancı yaşatanların en ağır şekilde cezalandırılmalarını talep ediyoruz. Vicdanlı Türk kamuoyuna duyurulur” diye adeta isyan etmişti.

Konu, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş olunca niçin bir taziye mesajı yayınlamadı?

Alıntı. Selcan Taşcı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | TÜRK’ÜN “ALÇAK”LIKLA İMTİHANI için yorumlar kapalı
Şub 06

DİŞLERİNİ SAKLADIM

DİŞLERİNİ SAKLADIM

Doksanlı yaşlara yaklaşmış iki yaşlı kadın sohbet ediyorlarmış.

– “Benim bey bu sıralarda kötü bir alışkanlık edindi. Tırnaklarını yemeye başladı. Ne yaptıysam vazgeçiremedim. Sinirlerimi bozuyor.”

Diğer kadın ise cevaben:

– “Haklısın benimki de bir ara başladı ama uyguladığım tedbirlerle tırnak yemesini engelledim.” der.

– “Çok iyi! Ne yaptıysan bana da öğret lütfen.”

– “Çok basit dişlerini sakladım.”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | DİŞLERİNİ SAKLADIM için yorumlar kapalı
Şub 05

ERK ACERER’DEN BÜYÜK İDDİA

ERK ACERER’DEN BÜYÜK İDDİA

Acarer’in sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şu şekilde:

“1-Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Sinan Ateş’in 30 Aralık’ta öldürülmesinin yankıları sürüyor. Olaya ilişkin bazı yeni istihbari bilgiler var.

2-Hem emniyet hem yargı kaynaklarından sızan ve birbirini bütünleyen bilgilerin, bu nedenle tartışmaya açık olmadığını belirtelim. İşte kamuoyunda daha önce gündeme gelmeyen o bilgiler:

3-Ateş eylemine yönelik olarak; 17 Haziran 2022 de saat 16.30 da cinayetle ilgili ilk toplantı yapılıyor. Bu ‘çok gizli’ toplantı Beykoz, İshaklıköy’de gerçekleştiriliyor. Peki toplantıya kimler katılıyor?

4-MHP Milletvekili Olcay Kılavuz, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Ömer Şanlı, MHP MYK Üyesi Nevzat Ünlütürk, şu anda tutuklu olan MHP İstanbul İl Yöneticisi Ufuk Köktürk ve Avukat Serdar Öktem.

5-Ünlütürk, hakkında yakalama kararı çıkarıldığı iddia edilmiş, ancak Ünlütürk bu iddiaları yalanlamıştı. Öktem’in kritik bir rolü olduğu ise kamuoyunda çok fazla tartışıldı. Neydi o kritik rol:

6-MHP’ye yakın tüm çete ve kriminal kişilerin avukatlığını yapmak ve bu temasları nedeni ile bağlantıları kurabilmek. Bu toplantıda cinayetin önce Yusuf Hasan Özpolat isimli tetikçiye verilmesi kararlaştırılıyor.

7-Fakat Kılavuz, Türkmen Dağı’na gidip gelen ve kendisini Uğur Köroğlu’nun adamıymış gibi gösteren, ‘Dodo’ lakaplı Doğukan Çep’e verilmesinin daha uygun olacağını beyan ediyor. Dodo ile anlaşma yapılıyor, ihale ona veriliyor.

8-Tutuklanan polisler, ”Ankara’ya getirdiğimiz Eray’ın tetikçi olduğunu gözaltında öğrendik” dediler. Ancak Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak adlı polisler, 28 Kasım 2022’de tetikçiyi, önce İstanbul, Alemdağ’ da bir eve yerleştirdiler.

9- 3 gün sonra da Kılavuz, Ünlütürk ve Ufuk Köktürk arasında bir toplantı daha gerçekleşiyor. Tarih: 31 Kasım 2022. Tetikçileri bulan Doğukan Çep’e ,100 bin TL peşin elden veriyorlar. Daha sonra banka yoluyla, eşinin hesabına 97 bin TL daha yollanıyor.

10-Cinayet artık işlenmiştir! 5 Ocak 2023 davanın savcısı A.A. Külliye’den aranıyor. Dosyanın araştırılması ama çok kurcalanmaması söyleniyor. Anlaşılan külliye, ‘kararında’ bir yol haritası çıkarıyor. 4 kez daha arama yapılıyor.

11-Savcıyı, MHP İstanbul vekilleri Arzu Erdem ve Yücel Bulut da çok kez arıyor. Bu arada Süleyman Soylu’nun çeşitli yönlerden olayın içerisinde olduğunu görüyoruz. Ankara Emniyeti ve Soylu bağlantıları önemli. Ayrıca, Soylu AKP’den çok MHP’ye yakın oldu.

12-‘Emniyet teşkilatı, içişleri bakanlığına bağlı değil mi?’ diye de sormak lazım. Eğer böyle ise Bakanlık, konu hakkında neden sessizliğini koruyor?

13-Soylu’nun vaka ile ilgili bir bağı da; olayı çözmek yerine, daha önceki olaylarda olduğu gibi, işi Sedat Peker’e yıkmak istemesi. Peker’in olayın hemen ardından bir tweet rt’leyip geri çekmesi, bunun önünü kesti.

14-Ancak Soylu’nun ekibi yine de bir özel çalışma yürütüyor. Bu arada tutukluların Peker’le bağlantısı bulunmaya çalışılıyor, böylelikle hem MHP korunup hem Peker üzerinden psikolojik operasyon planlanıyor.

15-Anadolu Adliyesi’ne gelen dosyaya dahil etmek istediler. 2021’de de Uğur Köroğlu’nun onun adamı olduğunu söylemişlerdi. Ama hiç bir çalışmada çekilmiş bir fotoğraf dışında irtibat kuramadılar.

16-Dosyayının içini boşaltıp, siyasi tarafını kaydırmak ve istenilen tarafa yamamak! Bir taşla 2 kuş. Köroğlu; İstanbul Maltepe’de çıkan silahlı çatışmada 2 yıl önce öldürülen üç kişiden biriydi. Peker’e gelinceye kadar çok kişi ile fotoğrafı vardı.

17-Vurulması rant kavgasıydı. Uğur Köroğlu aynı zamanda Gülsuyu’nda Hasan Ferit Gedik’in öldürülmesi olayında yargılanmıştı. MHP üst kurul delegasyonunda yer alan Uğur Köroğlu’nun 18 suç kaydı vardı. (Hasan Ferit Gedik’i saygı ile anıyorum)

18-Türkmendağı ilişkilerini ayrıca mercek alınmalı. Cinayete dönelim. Tetikçi Eray Özyağcı ile ilgili farklı şüpheler var. Edindiğimiz bilgilere göre ailesi de kendisine ulaşamıyor. Acaba ortadan kaldırılmış olabilir mi?”

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | ERK ACERER’DEN BÜYÜK İDDİA için yorumlar kapalı
Şub 04

YAŞANMIŞ İBRETLİK BİR HİKÂYE VE TAVIR

YAŞANMIŞ İBRETLİK BİR HİKÂYE VE TAVIR

OSMAN BÖLÜKBAŞI bir gün Mecliste, Parmağı ile MENDERES’i işaret ederek;

“Dünyadaki tüm ticari faaliyetleri araştırıp inceledim, DİN TİCARETİNDEN DAHA KÂRLI BİR SEKTÖR, GÖRMEDİM, BUNU EN İYİ BAŞARANLARDAN BİRİSİ DE, SENSİN; DİN TÜCCARI MENDERES” deyince, Demokrat partililer BÖLÜKBAŞI’nın üzerine yürür, kendisine sonra, 3 oturuma, katılmama cezası verilir.

BÖLÜKBAŞI’dan kurtulmak, hapse atmak için, Milletvekili Seçildiği KIRŞEHİR il statüsünden çıkartılıp, ilçe yapılır.

BÖLÜKBAŞI’nın böylece, vekilliği düşürülüp, Komünizm propagandası yapmaktan dosya hazırlanıp, hapse atarlar…!

Bir sonra ki seçimde BÖLÜKBAŞI, Ceza evinden, Bağımsız Aday olur ve oyların %90’nını alıp, yeniden milletvekili olup, hapisten çıkar!

Ve ilk oturumda, MENDERES’in gözünün içine baka baka;

“TÜRK MİLLETİ SEN GİBİ, AMERİKAN UŞAĞI, DİN TÜCCARI HAİNLERİN SURATINA HER DAİM, ŞAMARI böyle İNDİRİR” der!

Ben işte bugün O ; ONURLU, Duruşu sergileyen ülkem insanını özlüyorum..

Alıntı Nami Cumhurlu Sayfasından

VE GELİR

Bu yurda her bela içinden gelir;

‘Hep’leri hep, hiçin hiçinden gelir.

Gelemez bir ithal malıdır akıl,

Kaf dağından, çinden, Maçinden gelir.

Dünküne eş, bugün küfür yobazı;

Bütün derdi festen, lap cinden gelir.

‘Allah vardır!’ dersin; sorarlar: Niçin?

Sonra tokat, puta ‘niçin’den gelir.

Benim nur mayama pislik atanlar,

Şeytan, senin büyük elcinden gelir!

Biricik selamet yolu tarihte,

‘Sormayın, görmeyin, geçin!’den gelir.

Genç Osman’ı lif lif yolan o güruh,

Kahpe devşirmenin piçinden gelir.

Bir gün bu gidişle çatlarsa yürek,

Dile vurdukları perçinden gelir…

Necip Fazıl Kısakürek

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , | YAŞANMIŞ İBRETLİK BİR HİKÂYE VE TAVIR için yorumlar kapalı
Şub 03

TÜRK ÜLKESİNDE “TÜRK İBARESİNİ SİLMEK”

TÜRK ÜLKESİNDE “TÜRK İBARESİNİ SİLMEK”

Siyasî iktidarın basındaki en önemli sözcülerinden birisi önceki gün şu satırları kaleme almış: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından sonra Meclis’e sunulacak olan yasa değişikliğinde önemli değişiklikler getiriliyor. Sadece Türk Tabipleri Birliği değil, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin isminin başındaki “Türk” ibaresi de kaldırılıyor. Çoklu baro sisteminde olduğu gibi çoklu birlik sistemi getiriliyor…”

Burada cezalandırılan kim? Birlik yönetimleri mi yoksa Türklük veya Türk adı mı? Türklükle veya milletimizin değerleriyle ağır problemli tip ya da örgütlü yapılar, bu kuruluşları ele geçirdiler diye, onlarla mücadeleye ‘Türk’ adıyla mı başlanır?

Aslında bu değişiklik için yasaya bile gerek yoktu… ‘Türk’ adını birliklerde kullanmayabilirsiniz diye bir seçenek sunsanız, zaten balıklama dalacak olanlara, “Sizin zahmet etmenize gerek yok, biz yasa yoluyla ‘Türk’ü yasaklı hâle getiriyoruz” diyebilirsiniz!..

***

O lânetli çözüm sürecinde de teşebbüs edilmişti… Ziraat Bankası logosundaki T.C. ibaresine kastedilmişti… ‘Ne mutlu Türk’üm yazılı’ tabelaların sökülme kampanyasıyla eş zamanlı biçimde…

Sonra bir baktık, devlet hastanelerinin önündeki T.C. ibareleri de payını almaya başladı… Bu zillete o dönemde ‘âkiller’in içinden ‘Türk’ yerine ‘Türkiyeli’ teklifleri eşlik ediyordu…

Öyle bir furya oluşmuştu ki, Kızılay’ın maden suyundan, kamuya ait müzik korolarına kadar geniş bir alan etkilenmişti… Elazığ’daki Klasik Türk Müziği Korosu Müdürlüğü “Elazığ Kürsübaşı Müzik Topluluğu Müdürlüğü”, Şanlıurfa’daki Devlet Türk Halk Müziği Korosu “Şanlıurfa Sıra Gecesi Müzik Topluluğu”, Diyarbakır’daki Devlet Klasik Türk Müziği Korosu “Diyarbakır Medeniyetler Müziği Korosu”, Edirne’deki Devlet Türk Müziği Topluluğu “Edirne Rumeli Müzikleri Topluluğu” olarak değiştirilecekti…

***

Tepkiler birçok alanda geri adım attırsa da şimdi birlik, oda, baro gibi alanlardan ‘Türk’ adını çıkarmaya kalkışmak akıl alır gibi değil… Bu kurumları örgütlü yapıları dolayısıyla işgal etmiş olanlara ‘ceza’ değil, adeta ‘ödül’ sayılabilecek bir girişimdir bu… Zaten Türklükle meselesi olanlara, istedikleri tabelayı yasa desteğiyle altın tepside sunmanın başka hangi anlamı olabilir?

‘Türk’ kimliğinin her geçen gün daha az bir alanı kaplıyor olması, ulus devlet niteliğinin her geçen gün tartışmaya açık hâle gelmesi, kaçak veya izinli milyonların ülkeye girmesiyle etnik anlamda Türk kimliğinin ‘aslî unsur’ olmaktan ‘etnisitelerden biri’ pozisyonuna dönüşme ihtimali, zaten negatif gidişi belgeliyordu…

Siyaset kurumunun bu olumsuzluğa karşı tedbir geliştirmesi beklenirken, ‘yöneticilerinin ihaneti veya suçu’ gerekçe gösterilerek, tabelalarından ‘Türk’ adının çıkarılması asla hoş görülemez, kabul edilemez…

Suçluya yasalar üzerinden gerekeni yapmak yerine tabelalar üzerindeki ‘Türk’ adına ceza vermek neyin nesi? Bu milletin ve devletin değerlerine hücum eden suçluların geçici, kurumların kalıcı olduğunu düşünürsek, tabeladan ‘Türk’ adını çıkarmak, kime kâr sağlayacaktır?

Bugün söz konusu birliklerin yönetimlerinin önüne sandık koysalar ve tabelalarından ‘Türk’ adının kaldırılmasını oylasalar, ne çıkacağını hepimiz biliyoruz… O hâlde biz kimin dediğini, istediğini, cesaret edip de dillendiremediğini yapmış olacağız?

Bu adım yasalaşırsa, en çok ‘Türk’ ifadesine ‘ırkçılık’ veya ‘etnikçilik’ olarak bakanlar sevinecektir… O kurumları yönetenlerin Türklüğe yakışmıyor olması ve buna tepki koymak başka bir şeydir, onları gerekçe yaparak millî kimliğimizi bir alandan daha silmek başka bir şeydir…

Alıntı: Arslan Tekin

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | TÜRK ÜLKESİNDE “TÜRK İBARESİNİ SİLMEK” için yorumlar kapalı