Eki 13

MEVSİM SONBAHAR

MEVSİM SONBAHAR

 

Gamlı, yaslı, hırçın, ürkek gönüller

Suskun hoyrat diller, mevsim Sonbahar

Bir hüzün şarkısı söyler bülbüller

Küskün bütün güller mevsim Sonbahar

 

Kan kırmızı gülüm soluyor artık

Yüreklere keder doluyor artık

Ağaç yaprağını yoluyor artık

Küskün bütün dallar mevsim Sonbahar

 

Duygular, sevgiler kuruyor şu an

Dünya yalnızlığa duruyor şu an

Bu mevsim kalpleri vuruyor şu an

Küskün bütün haller mevsim Sonbahar

 

Çileden mi püskül verir darılar?

Yeşilliğe düşman oldu sarılar

Kurudu çiçekler balsız arılar

Küskün bütün ballar mevsim Sonbahar

 

Gökler bile durmaz gürler, bağırır

Eli kulağında kışı çağırır

Öyle bir mevsim ki hasret yoğurur

Küskün bütün yollar mevsim Sonbahar

 

Koşturuyor kışa doğru zamanlar

Arttıkça artıyor öfler, amanlar

Her yanı kaplıyor kara dumanlar

Küskün bütün eller mevsim Sonbahar

 

Kenan ŞAHBAZ

www.kenansahbaz.com

Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , | MEVSİM SONBAHAR için yorumlar kapalı
Eki 12

‘KARADENİZ’İN ÖTE YAKASINA’

‘KARADENİZ’İN ÖTE YAKASINA’

Ukrayna ve Kırım Silahlı Kuvvetler Komutanı Frunze’nin “Komünist” gazetesinde Türkiye Kurtuluş Savaşı’nı anlatan ‘Karadeniz’in Öte Yakasına’ isimli makalesi.
Frunze yazısında Türk Kurtuluş Savaşı’nı övüyor ve okuyucudan Rusya’nın güneyinde olup bitenlerden haberdar olmasını istiyor.
Makaleden alıntılar/
Bizler kendiişlerimize öylesine dalmışız ki, dikkatlerimizi bir an olsun bizim dışımızda olup biten olaylara çevirmeyi akıl edemiyoruz.
En yakın güney komşumuz olan, TÜRKİYE özellikle önemlidir bizim için.
Orada da emperyalistlerle yapılan savaşın hemen ardından halk yeniden silâha sarılmak zorunda kaldı.
Yıllardır süregelen savaşlardan yorgun düşen ülkenin bezginliğine rağmen, Türk ulusunun büyük çoğunluğu istilâcılarla açıktan açığa savaşa girişti.
İstanbul’da İngiliz Fransız süngüsünün «kibirli» himayesi altında oturan resmî Türk yönetimi, anlaşılmaz bir vurdumduymazlıkla bütün bu hareketlere duygusuz kalıyordu.
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan hoşnut olmayanların başında gözde Türk Generallerinden biri bulunuyordu: Mustafa Kemal Paşa.
Savaş onun önderliğinde, «Türkiye’nin Ulusal Kurtuluşu» adı altında düzenlendi.
Bu hareket çok çabuk genişledi ve tüm Küçük Asya’yı sardı.
Anadolu’nun ortasında, Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantıya çağrıldı.
Böylece Mustafa Kemal’in bu çağrısı yeni devrimci Türk yönetimini oluşturuyordu.
Eğer biz bu devrimci hareketin sosyal sınıfsal içeriği açısından değerlendirmesini yapmak istersek şunu önceden bilmeliyiz ki, burada bizim bildiğimiz, devrim deyince aklımıza gelen, bizim verdiğimiz savaşın deneylerinden çıkanlara benzer bir durum göremeyiz.
Bu hareket açık bir ulusal anlam taşır ve yabancı istilâcılara karşı girişilen bir harekettir.
Bu hareketin dayanağı önemli bir çoğunlukla Türk subayları, memurları ve köy ile kentlerin emekçi kitlesi olmuştur.
Daha bu yılın ilkbaharında Yunanlarca Türk Cephesini yarma denemesi yapılmış, başlangıçta birtakım başarılar da elde edilmiş, ama Yunan ordusu büyük bir bozguna uğramıştı.
Yunan ordusunun moral durumu, Kemalistlerin coşkun fikirlerinin yanında çok düşüktü.

 

Kaynak: gungunkurtulus – ınstagram

www.kenansahbaz.com

Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , | ‘KARADENİZ’İN ÖTE YAKASINA’ için yorumlar kapalı
Eki 11

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Uzmanlarca bilinen bir gerçektir ki kanun koyan insanlar, birtakım seçkin özelliklere sahip olmak mecburiyetindedirler. O özelliklerden birincisi şudur, kanun teklif eden. Kanun yapan, kanun koyan bir insan. İnsanlığın bütün hislerini, bütün ihtiraslarını herkesten daha çok sezer ve bilir. Fakat ruhunu herkesten ziyade ve tamamen, bütün genişliğiyle bunlardan ayırmak kudret ve kabiliyetine malik olmalıdır. Bu seçkin özelliğe sahip olmayan insanlar, insan topluluğu için kanun yapmak hak ve yetkisinden menedilmiştir. Kanunlar, hislere dayanarak ve uyularak yapılamaz.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Kazanç emeğin değeridir.” İbni Haldun

* “İçiniz kor gibi yanarken susmak, acıların en beteridir.” Garcia Lorca

* “İlk yapılan yanlışa kaza, ikincisine hata. Üçüncüsüne ise, tercih denir.” Fyodor Dostoyevski

* “Biz gazeteciler işsizlik ve üretim sorununun üstünü örtmeye değil, aksine bunu gündemde tutmaya çabalamalıyız.” Buket Uzuner

* “Kazandığın bütün parayı ailenin önüne bir tabak yemek koyabilmek için kullanıyorsan, sen beş parasız fakir bir insan değilsin. Sadece güçlü insanlar gururu bırakır ve ailesini geçindirmek için, elinden gelen her şeyi yapar.” Muhammed Ali

 

www.kenansahbaz.com

Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Eki 10

KÜRESEL KAOSA KİM İHTİYAÇ DUYUYOR?

KÜRESEL KAOSA KİM İHTİYAÇ DUYUYOR?

 

Birkaç gündür, ABD Başkanı Biden‘ın aldığı özgürlükleri kısıtlama kararlarının uygulanmasına, pilot bölge gibi önce Türkiye’de başlandığına dikkat çekiyorum. Bu durum, sadece pandemi kararlarında kendisini göstermiyor. ABD’nin dış politikası, uzun süredir Türkiye’nin iç sorunu haline gelmiştir.

ABD Başkanı Biden, daha Afganistan’dan çekilme kararını dünyaya açıklamadan, Afgan ordusunun askerleri, otobüslerle İran’ı geçmeye ve Van sınırından Türkiye’ye girmeye başlamıştı!

ABD, Afganistan’ı işgal ettiğinde de Türkiye’yi oradaki politikalarına ortak etmişti. Birinci ve İkinci Körfez savaşlarında da Türkiye ABD çizgisindeydi ama Türkiye topraklarının bir kısmının işgal edilmesine onay vermek demek olan 1 Mart tezkeresi reddedilince fatura Türk ordusuna ve Meclis’e kesildi! Ergenekon, Balyoz ve Casusluk gibi kumpas davaları, ABD’den yönetildi! Meclis de şimdi devre dışıdır!

Bu arada, 1 Mart tezkeresinin reddine rağmen Irak’a gönderilen füzelerin bir kısmı, Türk hava sahasından geçti! Arap Baharı da Amerikan parasıyla İstanbul’da tezgâhlandı! Libya’nın çökertilmesinde hava komuta merkezi İzmir oldu!

Suriye’nin karıştırılması ve parçalanması, ABD projesiydi, Türkiye’yi de bunun için kullandılar. Sonuçta, ABD, Türkiye’ye “Askeri harekâtlarda 32 kilometreden öteye geçemezsin” diye sınırlama getirerek PKK’ya, Suriye’nin kuzeyinde 100 bin kişilik ordu ve devlet kurdurdu! Öncesinde, bölgede katliam yaparak, milyonlarca insanı Türkiye’ye sürdüler. Büyük yıkım getiren açılım süreci de ABD’de planlanmıştı. Yine 15 Temmuz kumpası, İncirlik üssünden desteklendi!

***

O halde ABD’nin önümüzdeki yıllarda nasıl bir şekil alacağı, Türkiye için de önemlidir! Bu konudaki bilgileri, ABD içindeki muhaliflerin tespitlerinden çıkarabiliriz.

Mesela Washington Times yazarı Cheryl K. Chumley, Demokrat yönetimin, küreselcilerin “küresel hükümet projesi”ni uygulamaya çalıştığını, pandemi gibi krizlerin, dünya çapında, gücü çok az kişinin elinde toplamak için çıkarıldığını, “Büyük Sıfırlama Projesi”nin hedefinin tek dünya devleti kurmak olduğunu, bunun için acele ettiklerini, BM Genel Sekreteri Guterres‘in bu sebeple “acil eylem planı”ndan bahsettiğini, çünkü aciliyet duygusu yaratmanın paniğe yol açtığını, insanlar arasında endişe, kaos ve kafa karışıklığına sebep olduğunu bunun da küreselcilerin insanları daha kolay yönetmesine yaradığını, işler sakinleştiğinde ve insanlar rasyonel düşünmeye başladığında, küreselcilerin paniklemeye başladığını, bunun Demokratların az bir zamanlarının kalmasından kaynaklandığını, Beyaz Saray’ı kaybederlerse, büyük sıfırlamacıların kaybedeceğini, bundan sonra koronavirüs krizi gibi küresel boyutlarda kriz yaratmaları, insanları koyun moduna sokmaları, bunun için de insanları derin korku çukurlarına düşürmelerinin mümkün olmayacağını, hava durumu modellerinden iklim değişikliği korkusu yaratmanın da tutmadığını, zamanın daraldığını, Biden‘ın siyasi sermayesini kaybettiğini, Meclis ve Senato koltuklarını kaybederse küreselciler için zamanın daha da kısalacağını yazıyor ve “Amerika’nın katılımı olmadan dünyaya hakim olamayacaklarını biliyorlar. En büyük korkuları başka bir Donald Trump! Trump’ın kendisi değilse bile başka bir Trump’tan korkuyorlar”  diyor.

 

Alıntı

www.kenansahbaz.com

Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | KÜRESEL KAOSA KİM İHTİYAÇ DUYUYOR? için yorumlar kapalı
Eki 09

EŞKİYADAN DA BETER

EŞKİYADAN DA BETER

Yıl 1936, aylardan da Kasımdır. 136 deveden oluşan bir kervan, yükünü Antalya’dan alarak yola çıkmıştı; Konya’ya doğru yol alıyordu.
Kızılay’ın Adana Yedinci İmdat Ekibi’nin kervanıydı. Çadır, yatak, yorgan, giyecek ve un, Konya’daki depolara ulaştırılacaktı. Develere yüklenmiş denklerin üzerinde “Türkiye Kızılay Cemiyeti” yazılıydı, cemiyetin sembolü kırmızı ay işareti de vardı.
Torosları aşmaya çalışırlarken birkaç el silah sesi duyuldu. Yüze yakın atlı eşkıya, ellerinde silahları olduğu halde kervanı çevirmişlerdi. Eşkıya başı öne doğru çıkıp sordu:
-Nereden geliyorsunuz?
Ona ekip başı cevap verdi:
-Antalya’dan geliyoruz.
-Yolculuk nereye?
-Konya’ya…
-Yükünüzde ne var?
Eşkıya başı, cevap almaya gerek görmeden develerden birine yanaştı.
Elde edecekleri ganimeti çok merak ediyordu. Deveye yüklü dengin üzerindeki kırmızı ay resmini görünce durakladı.
Okuma yazması yoktu ama Kızılay’ın sembolünü tanımıştı.
Adamlarına döndü, bağırdı.
-Silahlarınızı indirin. Bu, tüccar malı değil, Kızılay Cemiyeti’nin malı. Kızılay’ın malına dokunulmaz. Yürüyün, gidiyoruz.
Atını tepeye, ağaçların arasına doğru sürdü. Arkasından adamları da gittiler ve gözden kayboldular.
Kervan, yoluna devam etti.
Eğitimci yazar Hasan Kallimci, “Ben bu tarihî hatırayı, Dr. Orhan Yeniaras’ın yazdığı, İstanbul’da basılan Kızılay Tarihine Giriş adlı kitabından aldım” diyor ve ekliyor:
“Bu nasıl eşkıyalıktır?” diyenler, inanmazlarsa o kitabı temin ederek bakabilirler.
İnanmamakta da haklıdırlar, çünkü öyle bir zaman içindeyiz ki, 1936 yılının eşkıyasını bile arar olduk…

 

www.kenansahbaz.com

Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , | EŞKİYADAN DA BETER için yorumlar kapalı
Eki 08

YAHUDİ TARLASINDAKİ LAİKLİK KARŞITI!

YAHUDİ TARLASINDAKİ LAİKLİK KARŞITI!

Facebook üzerinden de yayınladığım, “Dinin Devlet Yönetme İddiası Olamaz” başlıklı yazımın altına Muharrem isimli bir arkadaşımız, “Laiklik, Allah’a haşa sen bizim işimize karışma, biz kendi kendimizi yönetiriz demektir.” diye yazmış… Yazmış çünkü; Muharrem bir laiklik karşıtı…

Oysa Muharrem özgürce boy gösterdiği Facebook gibi devasa küresel sanal devletin anayasası laik mi değil mi, ne biliyor, ne de önemsiyor…

Muharrem Facebook’a üye olmak istediğinde, önüne konulan anayasayı kabul ederken, bu anayasa Allah’ın mı yoksa Mark Zuckerberg’in mi diye sorgulamamıştı…

Hatta Mark’ın Müslüman değil, bir Yahudi olmasına da hiç takılmamıştı…

Laikliğin koruyucu şemsiyesi sayesinde, bir Yahudi’nin tarlasında dahi, İslam dinine göre paylaşımlar yaparken mutlu olan ve bunu sonuna kadar kullanan Muharrem, aynı koruyucu şemsiyenin ülkesinde olmasına da karşı…

Çünkü; Muharrem’in savundukları veya karşı oldukları ile düşüncelerinin çok ama çok önemli bir bölümü kendine ait değil.. Daha kötüsü; o bunun farkında da değil…

Muharrem’e, laiklik karşıtı düşünceler telkin eden odaklar, yarın Facebook devletinin anayasasından rahatsız olur, buna yönelik söylemler geliştirirlerse, Muharrem o gün, “Facebook’un kurallarına göre bu ağda sosyal paylaşımlar yapmak, Allah’ın değil Marks’ın kurallarını kabul etmek, Allah’a Facebook’ta işimize karışma demektir” diyecek…

Muharrem maalesef o gün de kendi düşüncesine göre değil, başkalarının düşüncelerine göre konuşacak…

Öte yandan; kendisine laikliği dinsizlik gibi gösterenlerin de Facebook, Youtube, Twitter gibi alanlarda hunharca faaliyet gösterdiklerinin.. onların da, bu platformların laik anayasasını kabul ettikleri ve o anayasaya bağlı oldukları için yayın yapabildiklerinin de farkında değil…

Muharrem en son Tokat’taki camilerin tuvaletinin kapısına konulan ve 1 lira atmadan kimseyi içeri almayan turnikelerin de aslında laik olduğunu göremiyor…

Cami yönetimi, müftülük ya da vakıf, caminin tuvaletine koyduğu turnike ile; içeri kimi sokacağına dinine, imanına, başındaki örtüye, yüzündeki sakala bakarak karar vermiyor…

Aksine; 1 lirayı verdikten sonra cami yönetimi için Müslüman olmuşsun ya da ineğe tapıyormuşsun fark etmiyor, laiklik ilkesi doğrultusunda herkese eşit mesafede duruyor…

Muharrem’in Almanya’daki sakallı hacı dayısı ile, türbanlı yengesi de, Hristiyan çoğunluğun kurduğu Alman devletinin laik anayasasından çok memnunlar. Almanya’daki laiklikten dolayı devletin, Hristiyan veya Müslüman diye ayırt etmeden vatandaşlarına verdiği haklardan eşit şekilde yararlanıyor ve bundan överek bahsediyorlar…

Alman devletinin laik yapısından dolayı eşitçe aldıkları sosyal haklar ve nakdi yardım paralarının bir kısmını, hem Almanya, hem Türkiye’deki cami yaptırma derneklerine vererek, cami yaptırırken de huzur içindeler…

Alman laik devletinin, “verdiğim avrolarla İslam dinine neden cami yaptırıyorsunuz?” diye sormaması, parayı kesmemesinden de… Hristiyan çoğunluğun yaşadığı devletlerde laiklik sayesinde eşit haklara sahip olmak ve özgürce ibadet edebilmekten de ziyadesi ile memnunlar…

Laik ülkelere göç eden hacı anne ve hacı babalarımız bu ülkelerde laikliğin ayakta kalması için dua ediyorlar.

Dua ediyorlar çünkü; o ülkelerde laiklik olmasa, baskı altında kalacaklar, haklardan faydalanamayacaklar, dolayısıyla da; mazlum durumuna düşeceklerdi.

Muharrem, laikliğin, mazlumların sığınağı olduğunu da fark etmiyor muhtemelen.

Muharrem ve gibilerini laiklik sadece ülkelerinde rahatsız ediyor…

Din ve vicdan özgürlüğü, eşit vatandaşlık, eşit haklar onlar için sadece ülkelerinde olunca sorun…

Devletin tüm inançlara eşit mesafede durması, tüm inançlara saygılı olması onlara sadece ülkelerinde kötü hissettiriyor ve işin kötüsü; bu onların düşüncesi de değil…

Çünkü Muharrem ve gibilerine öyle telkin ediliyor…

Bu telkinlerden dolayı Muharrem; laikliğin dinsizlik değil, aksine dinine göre bir hayat yaşamanın teminatı olduğunu ayırt edemiyor…

Muharrem; Facebook başta, hayatın bir çok alanında fırsat buldukça laikliğe sığındığının, laikliğin hüküm sürdüğü alanları tercih ettiğinin, laikliği yaşadığının da farkında değil…

Muharrem’e düşünme imkanı vermiyorlar. Muharrem düşünse,

İslam inancına göre; kendisine inanan veya inanmayan ayırt etmeksizin, Allah’ın bu dünyada herkese rızkını vermeyi garanti etmesinin de bir anlamda laiklik olduğunu anlardı.

Muharrem ve gibileri, gerçeklikten kopuk şekilde, başkalarının düşünceleri ile kendine ve dinine düşmanlık yapıyor…

Çünkü kendisini din ile etki altına alıp, sonra da dinini boynuna yular yapıp sömüren odakların elinden kurtulamıyor…

Sakın Muharrem gibi olmayın

 

Alıntı: Kemal Vanlı

www.kenansahbaz.com

Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | YAHUDİ TARLASINDAKİ LAİKLİK KARŞITI! için yorumlar kapalı
Eki 07

ÜNLÜ ETNOLOG VE COĞRAFYACI GUMİLEV DİYOR Kİ:

ÜNLÜ ETNOLOG VE COĞRAFYACI GUMİLEV DİYOR Kİ:

“Yaratıcı ve çalışkan olmayan, duygu ve akıl yönünden değersiz ama hayattan büyük beklentisi olan insanlar da vardır. Etnosların kahramanlık çağlarında bu gibi bireylerin artma ve kendini ifade etme şansı pek yoktur. Onlar kötü askerdir, hiçbir işte çalışmak istemez, sert ve düzenli dönemlerde ise suç işlemenin yolu darağacında sona erer. Ancak uygarlıkların yumuşak dönemlerinde, maddi bolluk zamanlarında herkes için fazla bir lokma ekmek ve kadın bulunur. Hayat âşıkları, sınırsız bir şekilde üremeye başlar ve herkese ‘Bizim gibi ol!’ der. Başka bir deyişle ‘yemek içmek dışında hiçbir şeye özenme!’

Çalışkan insanlarla alay edilir, entelektüel sevinçler öfkeyle karşılanır. Sanatta üslup düşüklüğü baş gösterir, bilimde özgün eserlerin yerini derme çatmalar alır.

Toplum hayatında rüşvetçilik yasallaşır, her şey satılabilir, her şey satın alınabilir, hiç kimseye inanılmaz, hiç kimseye güvenilmez ve bir hükümdarın hükmedebilmesi için eşkıya başı taktiklerini kullanması gerekir, herkesten şüphelenmek, herkesi takip etmek ve en yakın dava arkadaşlarını öldürmek!

Bu evrede ortaya çıkan düzene ki kendisine ‘çöküş’ demek daha doğru olur, demokratik bir düzen denemez. Eski dönemlerde olduğu gibi burada da gruplar hükmeder, sadece seçim ilkesi daha değişiktir, olumsuzdur.

Yetenekler değil, yeteneklerin olmaması; eğitimli olanlar değil cahiller; düşüncesini sonuna kadar savunanlar değil ilkesiz olanlar kıymetlidir.

Bu tür hayat tarzına herkes kadir değildir ve bundan dolayı, yeni hayat anlayışı açısından halkın büyük bir kısmı değersiz, başka bir deyişle, eşit olmaktan uzak kalır. Ancak burada cezalandırmalar başlar; hayat âşıkları, kendilerini ‘uygar halk’ ilan edenlerin yağlı vücutlarında sadece parazit olarak yaşayabilir.

Hayat âşıkları ne yeni bir şey üretebilir, ne de üretilen bir şeyi koruyabilir. Kanser tümörlerinin insan organizmalarını yiyip bitirdiği gibi halkın kanını emer ama zafer kazandıkları, başka bir deyişle rakiplerini öldürdükleri zaman kendileri de ölür!”

 

www.kenansahbaz.com

Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , | ÜNLÜ ETNOLOG VE COĞRAFYACI GUMİLEV DİYOR Kİ: için yorumlar kapalı
Eki 06

TEFECİDE İTİBARIMIZ ÇOK HAMDOLSUN

TEFECİDE İTİBARIMIZ ÇOK HAMDOLSUN

 

AKP iktidarının ağzından düşürmediği şeydir itibar!

Saray dahi itibar için yapıldı.

Yıllarca Afrika ülkelerine para akıtıldı, sırf dış itibarımız artsın diye…

Yüze yakın araç ile Cuma namazına gitmek de bir itibar gösterisi…

İş ekonomiye gelince bu itibar maalesef yerle bir oluyor.

Çünkü sen diğer itibarları sağlamak için kaynak bulamıyorsun. Bulabilmek için de zorunlu olarak tefeciye gidiyorsun.

Türkiye geçen hafta itibarını koruyabilmek için gerekli olan parayı almak üzeri bir kez daha Londralı tefecilerin kapısını çaldı.

Hazine; %5,70 dolar faiziyle 2028 vadeli 750 milyon dolar, %6,50 dolar faiziyle 2033 vadeli 1,5 milyar dolar borçlandı.

Lütfen faiz rakamına dikkat edin!

Dünyadaki Merkez Bankaları eksi faizle borçlarınken biz 1 dolar için yüzde 6,5 faiz ödüyoruz. Daha basit bir hesap ile 100 dolar için her yıl elin yabancısına 6,45 dolar faiz ödeyeceğiz. Üstelik bunu da 2033 yılına kadar.

Bugün doğan çocuklar 12 yaşına geldiğinde bu borç bitmiş olacak. Ya da 30 yaşında bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bu borcu ödemek için 42 yaşına kadar çalışıp vergi ödeyecek.

Ne için tefeciye borç ve faiz ödemek için. İyi de bu faizle alınan para nereye gidiyor?

Hiç geçilmeyen köprünün ve hiç uçulmayan havaalanın müteahhidine. İtibarı sağlamak için devleti yönetenlerin hoyratça harcamalarına… Afrika ülkelerine milyon dolarlık yardımlara…

Gelelim itibar meselesine.

Hiç kimse sormuyor iyi de itibarımıza bu kadar düşkün yöneticiler tarafından yönetiliyorsak neden kredi itibarımız yok?

Mesela ABD bu parayı 1.28 faizle buluyor. Almanya bu parayı alırken üstüne faiz alıyor. Bırakın faiz vermeyi. Hemen yanı başımızdaki Bulgaristan 0,2 faiz veriyor.

O halde biz neden bu kadar yüksek faizle borçlanıyoruz?

Hemen söyleyeyim: İtibarımız yok!

 

Alıntı: Remzi Özdemir

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | TEFECİDE İTİBARIMIZ ÇOK HAMDOLSUN için yorumlar kapalı
Eki 05

VARSIN HİÇ OLMASIN TAŞIMIZ

VARSIN HİÇ OLMASIN TAŞIMIZ

 

Türk’ün töresidir haram yenilmez

Bir Hakk’a inanır kişimiz bizim

İnsan olmayana adam denilmez

Adam olanlarla işimiz bizim

 

Adam gibi yaşamaktır harcımız

Işıl ışıl parlar ahlâk burcumuz

Varsın Hakk’a olsun kulluk borcumuz

Yüzde yüz helaldir aşımız bizim

 

Hakikate karşı aşkla yürürüz

Yaratılmışları hep hoş görürüz

Allah için, vatan için ölürüz

Çatılmaz garibe kaşımız bizim

 

Haksızlığa, zulme asla gelmeyiz

Gariban gülmezse bizde gülmeyiz

Biz Allah’tan başka Tanrı bilmeyiz

Bir Hakk’a eğilir başımız bizim

 

Hem can yoldaşıdır hem de bir candır

Herkesçe bilinir kadın, bayandır

Asırlar öncesi unvanı Han’dır

Hanede Hanımdır eşimiz bizim

 

Bir bilsen neleri gizliyor özü

Kimseye benzemez kimsenin yüzü

Ne güzel yaratmış yaratan bizi

İmanla yüklüdür döşümüz bizim

 

Tarih övgü ile bahseder bizden

Irkımın çizdiği adil bir izden

Hürriyet fışkırır genlerimizden

Turandır en büyük düşümüz bizim

 

Bayrağa renk verdik kanımız ile

Toprak vatan oldu canımız ile

Tarihte Hakan’la Han’ımız ile

Bahara dönmüştür kışımız bizim

 

Altından harflerle işli mazimiz

Her zaman kahraman şehit, gazimiz

Her Türk’ün kalbinde sonsuz kabrimiz

Varsın hiç olmasın taşımız bizim

 

Kenan ŞAHBAZ

www.kenansahbaz.com

Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | VARSIN HİÇ OLMASIN TAŞIMIZ için yorumlar kapalı
Eki 04

TÜRK SUBAYLARI ÖNÜNDE SAYGI DURUŞU

TÜRK SUBAYLARI ÖNÜNDE SAYGI DURUŞU

Orgeneral Çevik Bir, Orgeneral Çetin Doğan, Orgeneral Fevzi Türkeri, Orgeneral Ahmet Çörekçi, Orgeneral İlhan Kılıç, Korgeneral Çetin Saner, Korgeneral Yıldırım Türker, Korgeneral Vural Avar, Koramiral Aydan Erol, Tümgeneral Erol Özkasnak, Tümgeneral Cevat Temel Özkaynak, Tümgeneral Kenan Deniz, Tuğgeneral İdris Koralp!

Önünüzde hazırol durumuna geçiyor ve saygıyla eğiliyorum. Siz 2230 yıllık Türk ordu geleneğinin şerefli subaylarısınız. Siz, 2230 yıl önce demir bir disiplinle Türk ordusunu kuran Hun hükümdarı Motun’un vârislerisiniz. Siz, Attila’nın, İstemi Kağan’ın, Kür Şad’ın, Köl Tigin’in vârislerisiniz. Siz, Satuk Buğra Han’ın, Gazneli Mahmud’un, Çağrı Beğ’in, Alpaslan’ın, Kılıçıaslan’ın vârislerisiniz. Batu Han, Baybars, Yıldırım Beyazıt, Aksak Temür, Karakoyunlu Cihanşah, Fatih, Uzun Hasan, Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail, Babür, Kanuni, Hızır Reis, Oruç Reis, Dördüncü Murat, Nadir Şah, Cezayirli Hasan Paşa, Gazi Osman Paşa, Fevzi Çakmak, Kâzım Karabekir… Ve Mustafa Kemal…

Siz, daha nice şanlı komutanın, şanlı askerin torunlarısınız. Siz gönlümüzün paşalarısınız. Amerikan bağımlısı bir sapkın cemaatin savcı ve yargıçlarına göre verilen cezaların bizim gönlümüzde karşılığı yoktur. Rütbelerinizin sökülmesinin bizim gönlümüzde karşılığı yoktur. Siz bizim gönlümüzün askerlerisiniz.

Biz şunu çok iyi biliyoruz:

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;

Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.

Çok iyi biliyoruz ki Türk subayının yürüdüğü yol kutlu bir yoldur. Türk subayı, tarihin derinliklerinden gelen bir ruhun temsilcisidir. Türk subayı, kahramanlık denen kavramın yaşayan anıtıdır.

Biz, Türk subayının kahramanlık anlayışını da biliyoruz:

Yırtıcılar az yaşar… Uzun sürmez doğanlık…

Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık;

Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık:

Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.

Unvansız rütbesiz olsa da kahramanlık dik durmak, baş eğmemektir.

Baş eğmezüz edânîye dünyâ-yı dûn içün,

Bâki kalur sahîfe-i âlemde adumuz.

Hizmet mizmet, gülen mülen… Vız gelir, tırıs gider. Bir zamanlar onların savcısı olduğunu söyleyenler, onlarla kol kola yürüyenler… Vız gelir, tırıs gider. Onlar gidici, biz kalıcıyız. Türk’ün ileriye doğru yürüyüşünü hiçbir karar, hiçbir kurum, hiçbir kurumlu engelleyemez. Atatürk’ün açtığı çağdaş yol, tarihin derinliklerinden gelen ve Türk milletini ileriye götüren aydınlık yoldur; bilim yoludur, gelişme yoludur. Biliyorum ki Türk subayının yolu da bu yoldur. Erinden generaline kadar Türk askerinin yolu aynı kutlu, aynı aydınlık yoldur. Tehlikeler karşısında gözünü kırpmayan, düşünmeden ölüme atılan ruh, Türk askerinin ruhudur. Kahramanlıkla yoğrulmuş olan ruh Türk askerinin ruhudur. Bu ruh aynı zamanda aydınlık ve çağdaş bir ruhtur. Milletin yaşamasının ve ilerlemesinin çağdaşlıkla, bilimle mümkün olduğunu bilenler yine kahraman askerlerimizdir, yiğit subaylarımızdır.

Hakkınızda kesilen cezalara aldırmadığınızı biliyorum. Hakkınızdaki fermana da aldırdığınız yok. Ferman padişahınsa dağlar sizindir. Bedenleriniz mahbeslerde olabilir ama ruhlarınız eminim ki yüce dağların özgür zirvelerindedir.

Şair sanki sizin için haykırmış:

Ey ekmeği alınanlar! Selâm sizlere!

Ey rütbesi çalınanlar! Selâm sizlere!

Ocakları dağıtılan ülkü devleri!

Selâm size! Üstünüzde bütün bakışlar,

Bir gün olur, tarih sizi elbet alkışlar!

Başı dik, yiğit komutanlarım! Bir daha önünüzde saygıyla eğiliyorum.

 

Alıntı: Ahmet B.Ercilasun

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , | TÜRK SUBAYLARI ÖNÜNDE SAYGI DURUŞU için yorumlar kapalı