Eki 03

ALTIN SÖZLER

   ALTIN SÖZLER

* “Kendilerine bir milletin tarihi bırakılan adamlar, milletin kuvvet ve kudretini yalnız ve ancak yine milletin hakiki ve elde edilmesi mümkün menfaatleri yolunda kullanmakla görevli olduklarını bir an bile hatırlarından çıkarmamalıdırlar.

Bu adamlar düşünmelilerdir ki, bir memleketi zapt ve işgal etmek o memleketin sahiplerine hâkim olmak için kâfi değildir. Bir milletin ruhu zapt olmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânı yoktur.

Hâlbuki asırların getirdiği bir milli ruha hiçbir kuvvet mukavemet edemez.” Mustafa Kemal Atatürk

* “İnsan yaratılış, akıl ve mantık itibari ile kötülük değil iyilik meziyetlerine sahiptir.” İbni Haldun

* “Korkularınızın üzerine gidin, bırakın ellerinden geleni artlarına koymasınlar. Ne var ki bunu denedikleri an onları paramparça edin, eğer bunu yapmazsanız mantar gibi dört bir yanınızda biter. İstediğiniz hayata giden yolu, tıkarlar.” Richard Bach

* “Memleketi içinde bulunduğu gerilikten kurtarmak için, herkesin kendine göre şifalı bir tedbiri var. Herkes için, yalnız kendi tedbiri doğru. Bunun dışında kalanlar ehemmiyetsiz, yanlış.” Sabahattin Ali

* “Dünyanın en büyük cezaevi, cahil insanın kafasının içidir.” Montaigne

* “Kendisini başkalarının kurtarmasını bekleyen kişiler, yalnızca kölelerdir.” Voltaire

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Eki 02

TÜRK KÖK KÜLTÜRÜ PINAR SUYU KADAR TEMİZDİR

TÜRK KÖK KÜLTÜRÜ PINAR SUYU KADAR TEMİZDİR

Devletin kuruluşunda Diyanet’in siyasete karışması konusu tartışılmış, konuşulmuş ve karara bağlanmıştır. Atatürk, bu kararlılığı Nutuk’ta şöyle anlatmıştır:

“Efendiler, tekke ve zaviyelerle, türbelerin kapatılması ve bütün tarikatlarla, şeyhlik, dervişlik, müritlik, çelebilik, falcılık, büyücülük ve türbedarlık vb. birtakım unvanların kaldırılması ve yasaklanması da Takrîr-i Sükûn Kanunu yürürlükte iken yapılmıştır. Bu konularla ilgili yürütme ve uygulamaların, toplumumuzun, hurafelere inanan, ilkel bir kavim olmadığını göstermek bakımından ne kadar gerekli olduğu takdir olunur.

Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen, kaderlerini ve hayatlarını falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacıların ellerine bırakan insanlardan meydana gelmiş bir topluluğa bir millet gözüyle bakılabilir mi?

Milletimizin kendine has niteliğini yanlış şekilde gösterebilen ve yüzyıllarca göstermiş olan bu gibi unsurlar ve kuruluşlar, yeni Türkiye Devleti’nde Türkiye Cumhuriyeti’nde devam ettirilmeli miydi? Buna önem vermemek, ilerleme ve yenileşme adına pek büyük ve düzeltilmesi imkânsız bir yanılma olmaz mıydı? İşte biz, Takrîr-i Sükûn Kanunu’nun yürürlükte olmasından yararlandık ise, bu tarihî hatâyı bir daha işlememek için, milletimizin alnını olduğu gibi açık ve ak göstermek için, milletimizin mutaassıp ve ortaçağ zihniyetinden olmadığını ispat etmek için yararlandık.

Efendiler, milletimizin sosyal, ekonomik, kısacası bütün medenî iş ve ilişkilerinde feyizli sonuçlar veren yeni kanunlarımız da, kadın hak ve hürriyetlerini sağlayan ve aile hayatını sağlamlaştıran Medenî Kanun da bu sözünü ettiğimiz devrede çıkarılmıştır.

Görülüyor ki, her vasıtadan yalnız ve ancak bir tek temel görüşe dayanarak yararlanırız. O görüş şudur: Türk Milleti’ni medenî dünyada, lâyık olduğu mevkiye yükseltmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni sarsılmaz temelleri üzerinde her gün daha çok güçlendirmek… ve bunun için de istibdat fikrini öldürmek…

Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.”

***

Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına Mehmet Akif Ersoy da tam destek vermiştir:

Koca millet! Edebiyatı ya oğlan ya karı

Nefs-i emmâre hizasında henüz duyguları

Sonra tenkide giriş: Hepsi tasavvufla dolu

Var mı sûfiyyede bilmem ki İbâhiye kolu?

Mehmet Akif Ersoy, bu sözleri söylemek zorunda kalmıştır!

İbahiye,  “İslâm’da, her şeyi mübah ve bütün haramları helâl saymak” anlamına gelen mezheptir. Batınilik gibi…

Bugün, yeniden vakıf veya dernek adları altında faaliyet gösteren benzer kuruluşlarda, çocuklara yönelik cinsel istismar suçları işlenmesi, sapıklığın din kisvesi altında bu yapılanmalarda sürdürülmesinin sonucudur. Yoksa gerçekte hiçbirinin amacının dinle diyanetle ilgisi yoktur. Fakat dini kullandıkları için toplumu bu yolla kirletmeye devam edebiliyorlar.

***

Türk Milleti, eski Mısır’dan ve devamından, eski Yunandan ve Roma döneminden kalan bu mayası bozuk kültür yerine kendi kök kültüründen beslenmelidir. Çünkü o kültür, pınar suyu kadar temizdir ve insanlar arasında adaleti, doğruluğu ve aileyi esas alır.

 

Alıntı: Arslan Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | TÜRK KÖK KÜLTÜRÜ PINAR SUYU KADAR TEMİZDİR için yorumlar kapalı
Eki 01

SİZ HANGİ GÜCE SAHİPSİNİZ?

    SİZ HANGİ GÜCE SAHİPSİNİZ?

Zilu, Kong Zi’ya sordu: “Öğretmenim! Lütfen bana ‘güçlü’ kelimesinin ne ifade ettiğini söyler misiniz?” Kong Zi (Konfüçyüs) “Sen ‘güçlü’ kelimesinin Kuzey Çin’de, Güney Çin’de kullanılan anlamını mı, yoksa çalışmanda kullanılan anlamını mı sordun?” dedi. Zilu şaşırdı: “Herhangi bir farkı var mı?” Kong Zi: “Tabii ki farklıdır. Diğerlerine ders verirken hem hoşgörülü hem nazik olmalısın ve şiddet kullananlardan intikam almamalısın. Güney Çinlilerin fikrine göre bunun gibiler güçlüdürler. Beyefendiler ekseriya bu karaktere sahiptirler. Bıçağını ve zırhını hep yastık gibi kullanan, ölümden korkmayan kişiyi Kuzey Çinliler güçlü diye düşünürler. Bu gruba ait insanlar serttir.” Diye cevapladı. Zilu tekrar sordu: “Öğretmenim! Benim hangi güçlü türünü öğrenmem gerekir?” Kong Zi: “Bir beyefendi yumuşak başlı olabilir ama akıntılarda sürüklenmez. Bu gerçek güçtür. Hükümeti cömertken yoksul zamanlardaki iyi karakterlerine aynen korumalıdır. Hükümeti zalim ve erdemsizken ölümle karşılaşsa bile inancını değiştirmemelidir. Gerçek güç budur!” dedi. Kıssadan hisse: Kişi akımlara göre değil, kendi görüş ve prensiplerine göre harekette ısrarlıysa güçlüdür. Ancak bu sayede hayattaki bütün zorlukları yenebilir ve cesaretli şekilde ilerler.

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | SİZ HANGİ GÜCE SAHİPSİNİZ? için yorumlar kapalı
Eyl 30

TÜTÜNÜ DE ABD SATACAK AŞIYI DA!

TÜTÜNÜ DE ABD SATACAK AŞIYI DA!

Bir ülke düşünün ki sigara fabrikalarının tamamını kapatsın veya satsın, satılan fabrikaların bir kısmında yabancı sigara şirketleri sigara üretsin!

Meselâ bazı yabancı sigara paketlerinde, kapağın iç kısmında “Samsun’da üretilmiştir” diye yazıyor! Peki, Samsun sigarası ne oldu? Yok oldu? Maltepe sigarası ne oldu? Yok oldu! 2000, 2001 sigaraları ne oldu? Yok oldu. Bafra, Gelincik, Harman ne oldu? Yok oldu?

Sonra da doların artışını bile “dış güçlerin operasyonu” diye açıklıyorlar!

Elde kala kala bir Malatya-Adıyaman tütünü kaldı? Onu da üretmek serbest, satmak yasak!

Peki bu zulüm neden yapılıyor? Neden olacak, tütün ve sigara pazarının Amerikan-İngiliz sigara şirketlerine terk edilmesine karar verildiği için!

***

Son olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan “yetki belgesi” almadan veya bildirimde bulunmadan tütün ticareti yapmak 1 Temmuz 2021 tarihinden itibaren yasaklandı.

2017’de yapılan düzenlemeyle yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan tütün ticareti yapanlara 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası verilecek. Kanunun uygulaması en son Haziran 2020’de yeni bir düzenlemeyle 1 Temmuz’a ertelenmişti.

Malatya ve Adıyaman’da binlerce tütün üreticisi, yasağı protesto etti. Üreticiler, Adıyaman-Kâhta yolunu trafiğe kapattı.

***

Resmî Gazete’nin 1 Ocak 2019 mükerrer sayısında yer alan Cumhurbaşkanı kararıyla yabancı sigara üretiminde kullanılan yabancı tütün ithalatında alınan ton başına 150 dolar vergi sıfırlandı.

Bu kararın alınmasından bir yıl önce, 2 Nisan 2018’de yayınladığım mesajlarında, Adıyamanlı tütün üreticileri

“Tütünümüzü ekmemize izin veriyorlar ama satmak yasak!” demişti.

Adıyaman merkez Taşgedik Köyü Muhtarı Hasan Sert, “Devlet tütünümüzü satın almasın ama bizim satmamıza engel olmasın. Biz Atatürk’ün nesilleriyiz. Yüz kilo tütünle geçimimizi sürdüren insanlarız. Yabancıların baskısıyla tütün üretimine, satışına sınırlama getirmek Türkiye’ye yakışmıyor” diye konuşmuştu.

Türkiye’nin tütününü, Türkiye’yi yönetenlere karşı savunuyorlardı!

***

Tarım editörü İrfan Donat, “1986 yılından itibaren ithal edilen tütünlere kilogram başına 3 dolar ve paket başına 40 cent fon uygulanıyordu.

Ancak, AB-Türkiye İlerleme Raporları kapsamında, 2010 yılından itibaren işlem görmüş ithal tütünlerde fon sıfırlandı.

Yaprak tütünde ise ilk olarak 2011 yılında kilogram başına vergi, 2,25 dolara düşürüldü. Daha sonra her yıl kademeli olarak vergi düşürüldü, 2019 yılı itibariyle sıfırlandı.

Yani ‘tütün ithalatında vergilerin sıfırlanması’ çok önceden alınan ve peyderpey uygulamaya konan bir karardır.” diyordu.

***

İktidar, tütün örneğinde olduğu gibi Türkiye’de tarımı çökertmek için her geçen yıl bir adım attı. O zaman “Stalin’in tavuğu gibi tüyleri yolunmuş ve serbest bırakılmış vatandaşlar, kitleler halinde iktidarın gölgesine sığınarak kurtulmaya, yardımlarla geçinmeye çalışıyor” demiştim. Böylesi iktidarın işine geliyordu! Şimdi ise Malatya ve Adıyaman’daki tütün üreticisi isyan ediyor.

***

Türkiye’de tarım üretimini bitirmeye karar veren ABD ve AB, uygulayan ise siyasi iktidardır! Tütünde ABD’ye teslim olan, kendi üreticisini ve üretim kapasitesini ortadan kaldıran bir siyasi iktidarın diğer politikalarına güven duyulabilir mi?

ABD ve Almanya’nın ürettiği aşı denilen deney sıvılarını yoldan geçene enjekte eden de aynı iktidar! Aşı üretebilen Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü 2011’de kapatan da aynı iktidar!

Türk halkını ne kadar çok düşünüyorlar değil mi? Daha da ilginç olan, Türk halkının kobay olarak kullanılmasına muhalefetin en küçük bir ses çıkarmaması!

 

Alıntı: Arslan Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | TÜTÜNÜ DE ABD SATACAK AŞIYI DA! için yorumlar kapalı
Eyl 29

DÜNYA ONLARIN, AHİRET BİZİM OLSUN…

DÜNYA ONLARIN, AHİRET BİZİM OLSUN…

 

Bir gün Hz. Ömer Peygamber mescitteyken görüşmek ister. Fakat izin verilmez Bunun üzerine Hz. Ömer Peygamberimiz ile görüşeceğini sesini yükselterek tekrar eder. Hz. Ömer’i duyan Peygamber’i Zişan misafirini karşılamak için uzandığı hurma lifinden örülmüş hasırdan doğrulur.

Hz. Ömer duvarda asılı bir miktar arpa ve peygamberimizin yüzündeki hasır izini görünce ağlamaya başlar.

”Ya Resûlullah!

Şu anda kisralar, krallar saraylarında kuş tüyünden yataklarında yatarken,

(kâinat, yüzü suyu hürmetine yaratılmış olan) Sen, sadece kuru bir hasır üstünde yatıyorsun ve o hasır, Senin yüzünde iz bırakıyor.” der.

Peygamberimiz şöyle cevap verir.

İSTEMEZ MİSİN YA ÖMER; DÜNYA ONLARIN, AHİRET BİZİM OLSUN…

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | DÜNYA ONLARIN, AHİRET BİZİM OLSUN… için yorumlar kapalı
Eyl 28

‘HAYASIZCA AKIN’

‘HAYASIZCA AKIN’ 

 

Hani elma ağacına armut dalı aşılarsınız da hem elma hem armut verir ya, Türkiye’ye de Suriyeli ve Afganistanlı aşısı yapılıyor. Böylece Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulus devlet olma niteliği fiilen ortadan kaldırılıyor.

Bu nüfus aşılamasına karşı mücadele veren Prof. Dr. Ümit Özdağ ve Sinan Ogan’ı suçlayanlar, Türkiye’ye uygulanan nüfus aşısını onaylamış, yani küresel projeye hizmet etmiş oluyor.

Projeyi, son olarak Fatih Altaylı, çok net bir şekilde ifade etti:

“Göçmenliği veya geçici koruma altında olma statüsünü çoktan geride bırakmış ve çok açık bir ‘İşgal Ordusu’ haline gelmiş olan bu göç sorunu artık Türkiye’nin ‘beka’ meselesidir.

Ülkemize, vatanımıza karşı çok açık biçimde Mehmet Akif’in sözleri ile ‘Hayasızca akın’ var. Ve bu akın giderek daha net ortaya çıkıyor ki, bir yabancı plan program. ABD’nin yönlendirdiği Afganları, İran kendi sınırından alıp Türkiye sınırına bırakıyor. Yine ABD’nin yönlendirmesi ile Suriye’nin kuzeyinde bir ‘tehcir’ uygulanarak burada bir etnik temizlik yapılıyor ve buradan süpürülen gruplar Türkiye’ye yığılıyor. Bu, en aptalın bile görebileceği kadar net bir plan. Bunun Türkiye’ye karşı planlanmış bir sivil saldırı olduğu ve Türkiye’yi orta vadede bitirmeye yönelik olduğunu görmemek için aptal olmak bile yetmez.

Türkiye’yi 40 yıldır PKK ile dağıtamayanlar şimdi artık yeni bir oyun denemektedir. Türkiye’yi yönetenler şimdiye kadar başarı ile bu oyunun bir parçası haline getirilmiştir.”

***

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, “Türkiye, bunları alırken mevcut imkanlarıyla alıyor, finansmanı iyi yönettiği için bunu başarıyor. Bundan sonra da yine finansı iyi yöneterek bu tür adımları atacağız” diyor. 110 bin Suriyelinin vatandaşlığa alındığını, diğerlerinin de alınacağını söylüyor.

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | ‘HAYASIZCA AKIN’ için yorumlar kapalı
Eyl 27

FİKİRLER ÖLMEZ

FİKİRLER ÖLMEZ

 

Zulüm etseler de dipçikle, copla

Ölmez ki fikirler tüfekle, topla

O, şom ağızları şimdiden topla

Ölmez ki fikirler tüfekle, topla

 

Tüm canlılar Hakk’a zikirle geldi

Sonsuz nimetlere şükürle geldi

İnsan yaratıldı, fikirle geldi

Ölmez ki fikirler tüfekle, topla

 

Pek çok kral bir dem kalmıştır naçar

Şeytanın hilesi fikirden kaçar

Fikir, kâinata ışıklar saçar

Ölmez ki fikirler tüfekle, topla

 

Sadece bir anlık gülüp gittiler

Şeytanlarla birlik olup gittiler

Öldürrüm diyenler ölüp gittiler

Ölmez ki fikirler tüfekle, topla

 

Fikir insanlığa Hak’tan haktır bu

İnsanlara sonsuz bir kıyaktır bu

Fikre düşman olmak, ne ayaktır bu

Ölmez ki fikirler tüfekle, topla

 

Çok şeyden habersiz fikir bilmiyor

Fikirsiz olmaktan şükür bilmiyor

Fikri veren Rabbe zikir bilmiyor

Ölmez ki fikirler tüfekle, topla

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , | FİKİRLER ÖLMEZ için yorumlar kapalı
Eyl 26

BU ZAFERLER CAMİ AVLUSUNDA MI BULUNMUŞTU?

BU ZAFERLER CAMİ AVLUSUNDA MI BULUNMUŞTU?

 

Kabul edelim ki bunlar prensipli adamlar!.. Önceki de böyleydi, bu da böyle… Türk’le ve Türk kavramıyla ciddi problemleri var…

DİB’in önceki başı ve şimdiki başı… Son Cuma hutbesinden bir kere daha anlaşıldı ki, adı özenle hutbelerden esirgenen Türk, sanki tarihte bunlara büyük kötülükler etmiş de şimdi hesabı görüyorlar!..

Türk tarihinin en büyük zaferlerinden biri anılıyor ama içinde Türk yok!.. 30 Ağustos zafer değil hezimetle sonuçlansaydı, şimdi kim bilir hangi uçağın kanatlarına asılıp bir başka ülkeye kaçmak veya işgalcinin kucağında övgü yarışına girmek için birbirlerini çiğneyecek olanlar, o zaferi Türk’ten ve Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk’ten arındırıyorlar!..

***

Türk’ün zafer ayına düşen kara gölgeye bakın… Malazgirt, Türk’ün zaferi değildi ki, içinde Türk geçsin değil mi? Zaten gelenler yalnız da değildi, kapıyı ‘Medler’in torunları’ açmıştı!.. Gelenlerin bir dini vardı ama milliyetleri yoktu!.. Ayrıca hatırlatalım: Niyazi Yıldırım’ın Malazgirt Marşı’daki “Türk, ulu Tanrı’nın soylu gözdesi / Malazgirt, Bizans’ın Türk’e secdesi” dizeleri de fazla kavmiyetçi sayılmalıydı!..

‘Aziz müminler’, ‘kıymetli Müslümanlar’ bilemeyebilirdi, Mohaç’ta düşmanı yenenler Türkler değil, Brezilyalılar gibi karma ve milliyetten beri bir topluluktu!..

Sakarya-Büyük Taarruz hattı ise Türklerin değil, Meksikalıların marifetiydi!.. Bir miktar Suriyeli Arap da vardı tabii yanlarında!..

Zaten o tarihlerde Mustafa Kemal Paşa emekliliğini istemiş, emlakçılığa girişmişti!.. Kupon arsa kovalıyordu!.. İsmet Paşa ise Eskişehir-Afyonkarahisar hattında maden işine girmiş, mermer baronluğuna merak sarmıştı!.. Fevzi Paşa, eşi, dostu, yandaşı ballı maaşlı işlere sokmakla meşguldü!.. Fahrettin Paşa’nın da savaşla zaferle filan ilgisi yoktu!.. O tarihlerde kendisi yol, baraj, demiryolu, köprü ihaleleri kovalıyordu!.. Arada bir de ola ki padişahın o hengâmede bile tekrar evleneceği tutar diye münasip birilerini arıyordu!..

Sonra bir de baktık, Yunan ordusu bozguna uğramış!.. Al sana zafer!.. Sanki cami avlusunda terk edilmiş halde bulunan bir zafer!..

Ne diyor son hutbesinde Diyanet: “Malazgirt’te, Mohaç’ta, Sakarya’da, Büyük Taarruz’da, bütün terör örgütleriyle ve şer güçleriyle mücadelemizde hep aynı ruh vardır…”

Hangi ruhtur o? O ruha sahip, zaferlerin mimarı milletin adı nedir? İşte o muamma!..

***

Önceki dönem… 2010’lu yıllar… Hutbelerde periyodik olarak ırkçılık işleniyor… Sanki Türkiye’de ırkçılık varmış gibi millet terbiyeden geçiriliyor…

Tabii açılım sürecinin parlak yılları!.. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, sözde ‘helâlleşme süreci’nin memuruydu… Diyarbakır Belediye Başkanı’yla kucaklaşıp üzerinde ‘Amed’ yazılı tabağı aldıktan sonra törende Kürtçe ve Türkçe yaptığı konuşmada “Hep birlikte ülkemizi güvenlik, selâm, adalet ve fazilet yurduna dönüştürelim” demişti… Ama bir Kürt olarak, Türk ve Kürt çocuklarını kıran terörizmin sivil uzantılarına, “Irkçılık, zulüm üzerine olan kavmine yardımcı olmaktır” hadis-i şerifini hatırlatamamıştı…

Sonra ilk bayram hutbesinde bizzat kendisi “Biz her türlü ırkçılığın karşısındayız, kimseye ana dilini çok görmeyeceğiz, diyebiliyor musunuz?” sorusunu sormuş ve “Diyebiliyorsanız bugün bayramınızdır, bayramınız mübarek olsun” demişti!..

Ardından kelimesi kelimesine şunları söylemişti: “Suriye’deki ateşi, Bağdat’taki yangını, Mısır’daki acıyı, Gazze’de akan kanı, Haiti’deki çaresizliği, Açe’deki musibeti, Afganistan’daki, Pakistan’daki gözyaşlarını, Somali’deki açlığı ve susuzluğu, Sudan’da hastaların inleyişlerini ve daha nicelerini dert edinmiş kardeşlerim, diyebilir misiniz? Diyebilirseniz, bugün bayramınızdır, bayramınız mübarek olsun…”

Garip Türk yine yoktu!.. Mısır vardı, Açe vardı, Afganistan vardı, Doğu Türkistan yoktu, Karabağ yoktu!.. Ne olursa olsun Türk yine yoktu!.. Okyanuslar ötesinden Haiti vardı da ses duyumu mesafesindeki Kerkük yoktu!..

Galiba şu sorumuzun hükmü hiç geçmeyecek: Irkçılıkla mücadele öyle mi? Sahi Türkiye’de kimler ırkçılık yapıyor ve hangi ırkla  mücadele ediliyor? ‘Dil’de bile kendisine yer bulamayan kavmin, ‘o kalp’lerdeki yeri neresidir acaba?

 

Alıntı: Servet Avcı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | BU ZAFERLER CAMİ AVLUSUNDA MI BULUNMUŞTU? için yorumlar kapalı
Eyl 25

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Kişinin kıymeti yaptığı iişin kalitesinden belli olur.” İbni Haldun

* “Karaya ayak basmayan bir ülke, savaşı kazanamaz.” Osman Pamukoğlu

* “Denizlere sahip olan bir ülkenin, başka hiç bir şeye ihtiyacı yoktur.” Napolyon Bonapart

* “Asıl olan, iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği cephedir. Dış cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir. Mağlup olabilir, fakat bu durum, hiçbir zaman bir memleketi bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan. Milleti tutsak ettiren, iç cephenin çökmesidir.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Giderek güç kazanan tarikatlı-tarikatsız şeyhler, her konuda toplumu geriye götürmeye çalışıyorlar.” Hüsnü Mahalli

* İstediğini söyleyen, istemediğini işitir.” Alfred Kilmer

* Bir gün geçmişe baktığınızda, en güzel yıllarınızın mücadele ile geçen yıllar olduğunu göreceksiniz.” Sigmund Freud

* “Özgür değilsin, senin bağlı bulunduğun ip. Öbür insanlarınkinden daha uzun, hepsi bu kadar.” Umberto Eco

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Eyl 24

AVRUPA BİRLİĞİ “MÜZAKERE ÇERÇEVE BELGESİ”

AVRUPA BİRLİĞİ  “MÜZAKERE ÇERÇEVE BELGESİ”

[Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet Başkanlarının 17 Aralık 2004 tarihli Zirvesinde aldığı karar büyük bir coşku ve heyecanla karşılanmış, 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg’ta yapılan Hükümetlerarası Konferans (HAK) ile Türkiye resmen AB’ye katılım müzakerelerine başlamıştır. Böylece çok önemli bir dönüm noktası aşılarak yepyeni bir sürece girilmiştir. Konferansta Müzakerelerin hangi usül ve esaslar çerçevesinde yürütüleceğini ve Türkiye’nin katılımını önleyecek “Müzakere Çerçeve Belgesi” kabul edilmiştir.]
İşte 2004 Zirvesinde yapılması istenenler ve teknik açıklamaları:
1. Lozan’ın yeniden yorumlanması

AB’nin yetkisinde olmayan, müktesebata aykırı bir taleptir. Lozan; Türkiye Cumhuriyetini kuran, uluslararası bir Antlaşma ve egemenliğimizin tapusudur. Esasen; Birleşmiş Milletler Sözleşmesine göre egemenliklere, içişlerine, toprak bütünlüğüne ve kamu düzenine dokunulamaz; kutsaldır. Bu alana hiçbir uluslararası otorite müdahale edemez.

Türkiye Cumhuriyeti; laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir; dili Türkçedir; piyasa ekonomisini benimsemiştir.

2. Kopenhag Kriterleri temelinde yeni anayasa

1’inci maddedeki açıklama burada da geçerlidir. Türk anayasasının Kopenhag Siyasi Kriterleriyle uyumlu olduğu için, AB Zirvesinde Türkiye’ye müzakere tarihi verilmiştir.  Bilindiği gibi, Kopenhag Siyasi Kriterleri hukuk devleti, demokrasi, piyasa ekonomisi, insan hakları, azınlıklara saygı ve azınlıkların korunmasını öngörüyor; burada Türk anayasasıyla çelişen bir kriter yoktur.

Aslında, Kopenhag Kriterleri, Varşova Paktından ayrılan Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri için hazırlanmıştır. Çünkü bu devletler, kolektivist sistemden yeni çıktıklarından, hukuk, demokrasi ve piyasa ekonomisi, insan hakları gibi kriterlerden mahrum durumdaydılar.

Malum olduğu üzere, Lozan’a göre azınlığımız olan gayrimüslim vatandaşlarımız, bütün haklarını fazlasıyla kullanmaktadırlar. Ama AB üyesi Yunanistan, Müslüman Türk azınlığın; kendisine Türk demesine, müftüsünü seçmesine, camileri onarmasına, vakıfları yönetmesine, gayrimenkulleri tasarruf etmesine izin vermiyor. Böylece Yunanistan; hem Lozan’ı, hem de Kopenhag Siyasi Kriterlerini ihlal etmekte; ama AB tarafından uyarılmamaktadır. Bu ikili tutumdur; çifte standarttır.

 

[1]<https://www.ab.gov.tr/katilim-muzakereleri_37.html>

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | AVRUPA BİRLİĞİ “MÜZAKERE ÇERÇEVE BELGESİ” için yorumlar kapalı