May 27

GÜLEK KARBOĞAZI ZAFERİ

GÜLEK KARBOĞAZI ZAFERİ
Fransız ve Ermeni gönüllüleri Albay Ramsey kumandasında 16-21 Aralık 1918 tarihlerinde Adana’yı, 27 Aralık 1918’de Pozantı’yı işgal ettiler. Bir süre sonra İngilizler bölgeden çekildi. Onların yerini Fransızlar aldı. Fransa ise Çukurova bölgesinde bir Ermeni devleti kurmak istediğinden bu bölgeye Ermenileri getirmeye başladı. Fransızlar tarafından maşa olarak kullanılan Ermeniler bağımsız bir Ermeni devleti kurma hayali ile Çukurova bölgesine geldiler ve buradaki halka eziyet etmeye başladılar. Bundan rahatsız olan Adana halkı son olarak Kara Hasan’ın (Hasan Akıncı’nın) kardeşi Osman’ın şehit edilmesi sonucu patlama noktasına geldi ve Kara Hasan kuvvetleri ile Fransız kuvvetlerine rastladığı yerde saldırıya geçti. Böylece 1919 yılı başlarından itibaren Çukurova’da milli hareket fiilen başlamış oldu.
İşgalci güçler Çukurova’yı işgal etmeye başlayınca buna tepki olarak ilk önce İstanbul’daki vatansever Adanalılar tarafından 21 Kasım 1918’de Kilikya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Ardından Adana’da gizli teşkilatlar oluştu. Sivas Kongresinden sonra da Adana işgal altında olduğundan Kayseri’de Adana Kilikyalılar Cemiyeti oluşturuldu. Özellikle bu cemiyet Toroslarda silahlı teşkilatlanmanın oluşmasına büyük katkı sağladı.
Fransızların Adana, Maraş, Antep ve Urfa’yı işgal etmeleri ile bu şehirlerde halkın girişimleri ile çeteler kuruldu. Sivas Kongresi sırasında Adana ve çevresinde düzenli bir Askeri teşkilat kurulmasına karar verildi. Topçu Binbaşısı Kemal Kilikya Kuvayi Milliye Komutanlığına, Yüzbaşı Osman Nuri (Tufan) de komutan yardımcılığına atandı. Bunlar merkezi Kayseri’de bulunan Kilikya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile temasa geçtiler. Burada 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa ve 41. Tümen Komutanı Emrullah Bey ile görüştüler. Adana ve bölgesi, komuta idaresi bakımından Doğu-Batı diye ikiye ayrıldı. Gülek ve çevresini içine alan Batı Kilikya Komutanlığına Ali Ratıp ( Tekelioğlu Sinan) Bey atandı. Bu tarihten itibaren bölgede örgütlü direnişler başladı. Bundan sonra 31 Mart 1920’de Çamalan ve daha sonra Kadirhanı, Hacıkırı, Kelebek ve Belemedik Fransızlardan alındı. Böylece Pozantı’daki
Fransızların Adana ve Mersin ile olan kara ve demiryolu bağlantıları kesildi. Ayrıca Pozantı kuşatma altına alındı.
Çamalan, Kadirhanı, Belemedik ve Hacıkırı gibi yerler Türk kuvvetlerinin eline geçince bölgede komuta değişikliğine gidildi. Çünkü Türklerin denetimindeki saha genişlemişti. Cephe; Tarsus, Merkez, Seyhan ve Kurttepe olmak üzere dört komuta merkezine ayrıldı. Bu merkezlere bağlı veya bağımsız müfrezeler oluştu. Molla Nasuh komutasındaki Gülek müfrezesi Seyhan grubuna bağlandı. Nisan 1920’den sonra ise Gülek (Çamalan) nahiye merkezi, geçici olarak Karaisalı’ya taşındı. Nahiye müdürlüğüne de geçici olarak Mehmet Efendi atandı. Gülek nahiye merkezinin geçici olarak Karaisalı’ya taşınmasının nedeni, bu dönemde Adana cephesi karargâhının komuta merkezinin burası olması idi.
7 Haziran 1920’de Genelkurmay başkanı İsmet İnönü imzası ile yayınlanan bir emirle Kilikya cephesi 41. Tümen’e bağlandı. 41. Tümen karargâhının Pozantı’ya taşınması ve 11. Tümen’in Kilikya cephesi ile ilişiğinin kesilmesi istendi. Daha sonra cephe komutanlığı kendi içinde düzenlemeler yaptı. Bölge komuta bakımından 2’ye ayrıldı. Tekelioğlu Sinan komutasındaki 2. Bölge Gülek’i de içine alıyordu. Gülek’te 3 bölükten oluşan Molla Nasuh taburu oluşturuldu.
Molla Nasuh Gülek’e bağlı Eminlik köyündedir. Babası köyün ileri gelenlerinden Hamza Ağadır. Kaya soyadını alan Molla Nasuh milli mücadeleye ilk katılanlardandır. Kuşçular, Belemedik karakollarının zaptında, Pozantı kuşatmasında ve Karboğazı savaşında bulunmuştur. Daha sonra tabur komutanı olmuş 1938’de de vefat etmiştir.
9 Kasım 1920’de cepheler Batı ve Güney cephesi olarak ikiye ayrılınca Adana cephesi komutanlığı II. Kolordu Komutanlığı olarak değiştirildi.
Türk kuvvetlerinin Çamalan ve Belemedik gibi stratejik açıdan önemli geçitleri kontrol altına alması ve Pozantı kuşatması nedeniyle Fransızlar Pozantı’daki Menil taburuna yardım etmek ve kaybettikleri yerleri geri almak amacıyla 11 Nisan 1920’de saldırıya geçtiler. Ancak milli kuvvetler Fransızları geri püskürtmeyi başardılar. Tarihe I. Kavaklıhan savaşı olarak geçen bu savaştan sonra Fransızlar yeni bir taarruz hazırlığına başladılar. Düşmanın taarruz hazırlığını öğrenen milli kuvvetler çevre köylerden asker temin etmeye çalıştı. Gülek nahiye müdüründen askere alınabilecek kişilerin listesi istendi. 17 Mayıs 1920’de saldırıya geçen Fransızlar tarihte II. Kavaklıhan çatışması olarak anılan çatışmadan da yenilgi ile ayrıldılar. Türk kuvvetleri Pozantı’ya taarruz hazırlığına başladılar.
Kavaklıhan savaşlarından sonra Pozantı güneyden iyice kuşatılmış oldu. Kuzeyden de 11. Tümen komutanlığı harekete geçerek Pozantı’yı kuşatma altına almak istiyordu. Yüzbaşı Mehmet komutasındaki 11. Tümen Akköprü’ye geldi ve Pozantı kuşatması böylece gerçekleşti. 14 Nisan 1920’de Pozantı’daki Fransız komutanı Menil’e teslim ol çağrısı yapıldı. Menil buna uymayınca 15 Nisan 1920’de topçularımız ateşe başladı. Menil Adana’daki Fransız tabur komutanlığından yardım istedi ancak General Dufreux (Düfyo) yardım istemediğini huruç hareketi yaparak Pozantı’dan çıkmaları emrini bildirdi.
KARTAL YUVASI GÜLEK
Gülek’i tanımak, anlatmak için öncelikle şanlı KARBOĞAZI ZAFERİ’ nin anlatılması gerekir.
KARBOĞAZI BASKINI anlatılmadan Gülek anlatılamaz…
Orda, kahraman bir köy var. Uzakta değil çok yakınımızda. Akdeniz Bölgesinin kuzeyinde. Orta Torosların 3800 metre yükseklikteki Medetsiz Tepesi’nin bulunduğu Bolkar Dağı eteklerinde 29 Mayıs 1920’de kırk kahraman ile bir tabur Fransız askerini Karboğzı’nda teslim alan köy var. O köy Gülek’tir. O kahramanlar Güleklidir.
KARBOĞAZI SAVAŞINA KATILANLAR KAHRAMANLAR
Karaisalı Jandarma Komutanı Üsteğmen Hasan Akıncı (Kara Afet)
Çamalan Jandarma Komutanı Mehmet Tevfik
Merkez Süvari Takım Komutanı Kemal
Jandarma Çavuşu Cevdet
Aydınlı aşiretinden bir grup
Kenzinli Bodur Ali
Kenzinli Karaca Mehmet
KAHRAMAN GÜLEKLİLER
Abbak Fakir
Alışlı Hasan
Deli Hasan
Dubarcı Mehmet Kumcu Veli
Demirci Mehmet
Er Fettah
Güngör Reşit
Hacı Hüseyin
Hamit Hoca
Işıl Süleyman
Karahacı Ahmet
Keçeli Recep
Kelle Mustafa
Konur Ali
Kör Emin
Köse Mehmet
Lütfi Hoca
Muhtar Cin Osman
Musduk Mustafa
Ötebaş İbrahim
Piyade Ali
Reşid Ali
Rıza Çavuş
Süren Kamber
Şahbaz Yusuf
Tırlık Molla Mehmet
Tingil Fatma
Yanık Hacca
RUHLARI ŞAD OLSUN
KIRK YİĞİT
Tam kırk yiğit,
Kırkı da birbirinden yiğit
Kırkı da birbirinden yürekli
Kırkı da birbirinden Gülekli
Alpaslan’ın yiğitleri gibi kahraman
Alpaslan’ın yiğitleri gibi korkusuz
Karboğazı’nda o gün
Fransız’ın aklı şaştı
Kırk yiğidi görünce
Dağlar bile uysallaştı
Yıldırım oldu, şimşek oldu yiğitler
Vatanla, bayrakla doldu yiğitler
Karboğazı’nda o gün
Hürriyet en büyük haktı
Kırk yiğidi görünce
Vatan ayağa kalktı
Hepsi bir bayraktı, vatandı o gün!
Vatanı özünde tutandı o gün!
Tam kırk yiğit,
Kırkı da birbirinden yiğit
Kırkı da birbirinden yürekli
Kırkı da birbirinden Gülekli
Alpaslan’ın yiğitleri gibi kahraman
Alpaslan’ın yiğitleri gibi korkusuz
Kenan ŞAHBAZ
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | GÜLEK KARBOĞAZI ZAFERİ için yorumlar kapalı
May 26

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Korkaklıkta ar ve zillet, ileri atılmakta şeref ve izzet vardır” “Kişi korkaklık ile kaderden kurtulamaz” Hz. Muhammed’ in kılıcındaki yazı

* “Dünya yüzünde, Türk’ten daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Eğer böyle olmasaydı, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Hayatta yapılacak o kadar çok hata vardır ki, aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yoktur.” Paul Sartre

* “Asabiyet şerefin sırrıdır. Ancak asabiyet ile refah yakalanır. Asabiyetin varlığı sayesinde insanlar siyasi otoriteyi kabullenir.” İbni Haldun

* “Masum insanları öldürmenin, ayıbını örtecek kadar büyük bir bayrak yoktur.” Howard Zinn

* “Keşke insanlar güzelliğe düşkün oldukları kadar, dürüstlüğe de düşkün olsa.” Konfüçyüs

* “Bir gün geçmişe baktığınızda, en güzel yıllarınızın mücadele ile geçen yıllar olduğunu göreceksiniz.” Sigmund Freud

* “ Gerçeklik tasavvuru olmadan, o gerçekliğin yorumu olmaz.” İbni Haldun

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
May 25

İSLÂM’DA İSRÂİLİYAT’A BİR ÖRNEK

İSLÂM’DA İSRÂİLİYAT

 

Hz. Havva’nın yaratılmasıyla ilgili anlatılan bir “İsrâiliyat”at.

Televizyon vâizlerinden, hatta cami kürsülerinden Havva validemizin, Hz. Âdem’in eğe kemiğinden yaratıldığına dair eminim çok vaaz dinlemişsinizdir. Oysa bu bilginin kaynağı Kur’ân değil, Tevrat’tır. İlgili rivayetleri Tevrat’tan aynen aktarıyorum:

“Ve Rab Allâh, Âdem’in yalınız bulunması eyü değildir ana kendisine münâsib bir yardımcı halk edeyim dedi.

….

Ve Rab Allâh, Âdem’e ağır bir uyku getürmekle uykuda anın eyegü kemiklerinden birini alarak yerini et ile toldurdı. Ve Rab Allâh, Âdem’den aldığı eyegü kemiğinden nisâ yaradup anı Âdem’e getürdi. Ve Âdem şimdi bu kemiklerimden kemik ve etimden etdir. Bu, insandan alındığı içün ana nisâ tesmiye olunsun dedi.” (Bkz. KİTAB-I MUKADDES, [Tekvin, 2. bâb, âyet: 18, 21, 22, 23] İst. 1910, s. 4)

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | İSLÂM’DA İSRÂİLİYAT’A BİR ÖRNEK için yorumlar kapalı
May 24

“KAHROLSUN AMERİKA!”

“KAHROLSUN AMERİKA!”

 

Üç Amerikalı asker Irak’ın Bağdat şehrinde bir bakkal dükkânına girerler. Alış veriş yaparlarken “Kahrolsun Amerika” diye bir ses duyarlar. Etrafa bakınırlar ve sesin bir papağandan geldiğini anlarlar. Bunun üzerine Iraklı bakkala çıkışırlar;

“Bu papağanı buradan yok et, yarın geldiğimizde görürsek seni mahvederiz.”

Amerikalı askerler gittikten sonra bakkal, kara kara düşünmeye başlar. Çünkü papağanı çok sevmektedir. Derken, aklına cami imamının papağanı gelir. Hemen imamın yanına koşar, Başından geçenleri anlatıp rica eder:

“Hocam sakıncası yoksa papağanları değişelim.”

Hoca kabul eder ve papağanları değiştirirler.

Ertesi gün işgalci Amerikan askerleri gelir, papağanı görürler ve öfkeyle;

“Biz sana bunu yok edeceksin demedik mi?” diye çıkışırlar.

Iraklı bakkal, “bu papağan, o papağan değil” dese de inandıramaz.

Sivri zekâlı askerin biri “ben şimdi anlarım, bunun dünkü papağan olup olmadığını” der ve papağanın tekrarlamasını umarak bağırır:

“Kahrolsun Amerika!”

Ses çıkmayınca bakkal dâhil hep birlikte bağırmalarını söyler:

“Kahrolsun Amerika!”

Yine ses yoktur. Tekrar bağırırlar

“Kahrolsun Amerika!”

Ve papağan konuşmaya başlar.

“Amin evlatlarım!..”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | “KAHROLSUN AMERİKA!” için yorumlar kapalı
May 23

KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK

KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK

Özür dilerim yazmalıydım diyor Orhan Uğuroğlu

Beyaz TV’de Latif Şimşek’in, “Dinamit” programında Cem Küçük diyor, Mehmet Metiner de katkı veriyor.

Bakın dinamit değil sanki plastik patlayıcı gibi sözler neler:

Cem Küçük:

“Erdoğan karşıtı herhangi biri seçildi. Bir kere ben sana bir şey söyleyeyim mi? İnsanlar ‘abartıyor’ diyebilir ama biz dahi bütün herkes yargılanır.

Seri tutuklama başlar.

Elinden gazeteyi alma, bir günde medyasını alma var ya onları yaparlar.

Şirketleri alırlar onları alırlar. FETÖ ile uğraşanları kendilerine alırlar. KHK hemen çıkar, mağdurlar tamam ama mağdur olmayanlar da çıkar, içeride FETÖ’cü kalmaz.

Askerleri hemen çıkaramazlar da çoğu şeyi çıkarırlar, yargılamalar başlar.

Erdoğan o zaman şu uluslararası çevreyi yakalayacak.

Avrupa’yı Amerika’yı yanına aldın mı? Aldın.

İstediğin gibi kanun çıkartır mısın? Çıkartırsın.

Şimdi tutukladın Mehmet Metiner’i Avrupa Birliği itiraz mı edecek? Tutukladın Melih Gökçek’i?”

Latif Şimşek:

“Şunu mu diyorsun yani Cumhurbaşkanını da mı tutuklarlar?”

Cem Küçük:

“Ona cesaret edemeyebilirler ama etrafına gelirler. Önce çevreyi ağır ağır suyun içine atarlar…”

Mehmet Metiner:

“Yani önce ilk hedef olacak biziz yani…”

Cem Küçük:

“Melih Gökçek’i tutuklamaktan kim kurtarır?

Metiner’i kim kurtarır?

Şamil Tayyar’ı kim kurtarır, seni beni kim kurtarır?

Seni beni tutukladı diyelim Avrupa Birliği açıklama mı yapar?”

Mehmet Metiner:

“Korkutma bizi ya, değil mi Latif?

Zaten yeterince korkağız.

Bir de bu laflardan sonra kendimize çekileceğiz.”

Latif Şimşek:

“Evet…”

***

Vay anasına şu saçmalamalara bakar mısınız?

Küçük, “İnsanlar ‘abartıyor’ diyebilir…” diyor

Ne abartması?

– Saçmalık,

– Hayalcilik,

– Sapkınlık,

Özetle yandaşlığın zirvesi…

Bu korku neden?

Erdoğan’ın yerine geçecek ve cumhurbaşkanı olacak kişinin kuracağı hükümet;

– Hırsızlıkların,

– Yolsuzlukların,

– Usulsüzlüklerin,

– Kul hakkı yiyenlerin hesabını sormasın mı?

AKP’li olduğunu açıklayan Cem Küçük ve yandaşları AKP’liler eğer AK ise neden korksunlar ki?

Televizyon programlarında yorum yapan izlediğim birçok programda fikirlerini söyleyen Mehmet Metiner neden korksun ki?

***

Cem Küçük de Latif Şimşek de Mehmet Metiner de şundan korkuyorlar;

– AKP ilk seçimde iktidarı kaybedecek…

Bilsinler ki;

– Korkunun ecele faydası yoktur…

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK için yorumlar kapalı
May 22

TÜRK BİRLİĞİ (TURAN)

TÜRK BİRLİĞİ (TURAN)

‘’Türk birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır” M. Kemal Atatürk

Türk Birliğinin bir gün mutlaka hakikat olacağına inanan Atatürk Finlandiya’da yayın yapan “TURAN“ isimli bir gazete çıkarttırmış ve bizzat el altından bu gazetenin finansını devlet bütçesinden sağlamıştır.

Turan isimli bu gazete Atatürk’ün ölümüne kadar yayınlanmış, Atatürk’ün ölümünden sonra devlet bütçesinden ayrılan tahsisat kesilerek Atatürk’ten intikam alırcasına yayın hayatına son vermiştir.

Bu gazete RUSÇA – FİNCE ve TÜRKÇE dâhil dört dilde yayın yapmakta ve çoğunluğu Rusya’da dağıtılmaktaydı. Bu gazetenin yayınlanmış olan birer nüshaları Ertuğrul Zekai Öktem’in özel arşivinde saklanmaktadır.

 

ATATÜRK’ÜN TÜRK BİRLİĞİ DÜŞÜNCESİ:

Türk Birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapatacağım. Türk Birliğine inanıyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak, dünya sükûnunu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türklüğün varlığı bu köhne âleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek.

(Atatürk’ün Sofrası, İsmet Bozdağ, s.138)

 

ATATÜRK’ÜN MİLLİYETÇİLİĞİ:

Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim, böyle doğdum ve böyle öleceğim. Türk Birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım.

 

ATATÜRK’ E GÖRE TÜRK:

“Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgârlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela, korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”

Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur, Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne de Batılılaşacaktır. Türk sadece özüne dönecektir.

 

Alıntı

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | TÜRK BİRLİĞİ (TURAN) için yorumlar kapalı
May 21

BAYRAMI, BAYRAMLAŞMAYI HAK ETMEK

BAYRAMI, BAYRAMLAŞMAYI HAK ETMEK

 

Jose de la Mata, İspanya’da Ulusal Mahkeme Hâkimi… Mavi Marmara baskınında mağdur olan İspanyol vatandaşlarının dâvâsına bakıyordu… Kapatılmaya çalışılan dâvâyla ilgili direnmişti… Sanık durumundaki İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile eski bakanlardan Ehud Barak (Savunma Bakanı), Avigdor Lieberman (Dışişleri Bakanı), Moshe Yaalon (Stratejik İşler Bakanı), Eli Yishai (İçişleri Bakanı), Benny Begin (Devlet Bakanı) ve Mavi Marmara saldırısında görevli Yardımcı Amiral Eliezer Maron‘ın, İspanyol topraklarına ayak basmaları halinde hemen kendisine haber verilmesi yönünde İspanyol jandarma ve polisine talimat göndermişti… Çünkü sanıkları gözaltına aldırıp ifade için mahkemeye çıkaracaktı…

İspanyol hükûmeti, yasada değişikliğe gitmiş ve uluslararası olaylarla ilgili soruşturma açma yetkisini Ulusal Mahkeme’nin elinden almıştı… Bu durumda mahkeme heyeti, hükûmete “Dâvâyı Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıyın” tavsiyesinde bulunabilmişti ancak…

Yine de Hâkim Jose de la Mata, zulmün peşini bırakmadı… İspanya yasalarında reformlar yapılınca tekrar düğmeye bastı ve geçen Ağustos ayında yine kararını verdi: “İsrail Başbakanı Netanyahu ve diğer sanıklar İspanya topraklarına ayak basar basmaz gözaltına alınsın!..”

Hükûmetleri dize getiren ama vicdanlı bir hâkimle baş etmekte zorlanan İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcülüğünden “Bunu bir provokasyon olarak görüyoruz. Kararın iptali için İspanyol yetkililerle birlikte çalışıyoruz” açıklaması geldi…

***

İspanya vatandaşları yaralanmış, bizim on vatandaşımız ise can vermişti… Bizde de dâvâ açıldı… Mahkeme heyeti işini yaptı ve İsrailli dört komutanla ilgili tutuklama kararı verdi… Ne hikmetse, İnterpol’e gönderilmesi gereken kırmızı bülten bürokrasiye takıldı… Özellikle bekletildi… Sarayburnu’nda Mavi Marmara’yı karşılamak için on binler toplanırken, Mavi Marmara mağdurlarının adliyedeki yalnızlığına pek eşlik eden çıkmadı!..

Kırmızı bülten bekletildi, bekletildi, sonra İsrail’le el sıkışılınca anlamsız hâle geldi, dâvâ düştü… Zaten anlaşma da Türkiye Cumhuriyeti olarak ‘anlamlı şehir’de, Kudüs’te akdedilmişti!..

***

“Şimdi kim daha Müslüman?” sorusunu soramıyoruz tabii!.. O hâlde başka sorular soralım: Şimdi kim daha adil? Kim daha vicdanlı? Kim daha cesur? Kim daha mazlumdan yana? Kim daha mağdurdan yana? Zulme karşı kim daha dik? İspanyol Hâkim Jose de la Mata mı? Yoksa İnterpol’e gönderilmesi gereken kırmızı bülteni yıllarca bekletenler mi?

Tüm bunlar sorulduğunda tevilin en güzelini yapacak olanlar, bol bol tekbir getirsinler, slogan atsınlar Kudüs için!..

***

Bayramı, bayramlaşmayı hak ediyor muyuz?!.. Doğu Türkistan’dan Filistin’e, Afganistan’dan Irak’a Suriye’ye kadar çocuklar acı çekerken, iri iri lâflarla üfürmeleri de hak etmiyoruz, bayramlaşmayı da!..

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | BAYRAMI, BAYRAMLAŞMAYI HAK ETMEK için yorumlar kapalı
May 20

“YA İSTİKLÂL, YA ÖLÜM”

“YA İSTİKLÂL, YA ÖLÜM”
* * *
Türk’üz, Orta Asya’dan kükreyerek geldik biz
Yıkılmaz dedikleri nice surlar deldik biz
Yiğitçe, kahramanca ölümle eğlendik biz
Özden gelir asalet Türk’üm, hem de özgürüm
Haykırır Baş Komutan; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”
* * *
Hak için feda ettik nice yiğit erleri
Türk adıyla işledik tarihe zaferleri
Canla, başla savunduk vatan bildik yerleri
Cehalet ilkelliktir diye şakır bülbülüm
Haykırır Baş Komutan; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”
* * *
İrfanla hürriyeti tatmışız yudum, yudum
Geçmişi, geleceği satır, satır okudum
Her halde ve her şartta İstiklâli dokudum
İhanet, soysuzluktur cezasız kalmaz zulüm
Haykırır Baş Komutan; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”
* * *
Allah, Muhammet lafzı vardır gönderimizde
O, rahmet peygamberi kalpte, minberimizde
Hakk’ın sonsuz hikmeti, lütfu önderimizde
Bedenimle birlikte her an zikirde dilim
Haykırır Baş Komutan; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”
* * *
Bağımsızlık uğruna kandan, candan geçtik hep
Allah, Allah diyerek şehadeti seçtik hep
Şehadet şerbetini kana kana içtik hep
Korkusuzca göklerde dalgalanır al gülüm
Haykırır Baş Komutan; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”
* * *
Bâtıla bâtıl diyen Hakk’ı Hâk bilen sensin
Mazluma sahip çıkan yaşını silen sensin
Ey adalet güneşi doğudan doğan sensin!
İstiklâle aşığım kor alevdendir külüm
Haykırır Baş Komutan; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”
* * *
Ey Türk genci bu vatan atandan emanettir
Emaneti bilmemek en büyük dalalettir
Dalalete düşmenin sonucu ihanettir
Emaneti koruyan müthiş asil bir Türk’üm
Haykırır Baş Komutan; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”
* * *
Kenan ŞAHBAZ
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , | “YA İSTİKLÂL, YA ÖLÜM” için yorumlar kapalı
May 19

“HEMEN BUGÜN KANIMIZI DÖKMEYE HAZIRIZ” ATATÜRK

“HEMEN BUGÜN KANIMIZI DÖKMEYE HAZIRIZ” ATATÜRK

Ankara’da Milli Arşivde 030 10 266 793 25 numaralı dosyada saklı tutulan belgeye göre Mustafa Kemal Atatürk’ün Kutsal Topraklarla ilgili olarak Mecliste yaptığı bu konuşmanın tam metni şöyle:

‘’Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklâl kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için yüce dinimiz İslâmiyet’in mukaddes yerlerinin MUSEVİLERİN VE HIRİSTİYANLARIN NÜFUZUNUN ALTINA GİRMESİNE MÂNİ OLACAĞIZ.

Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki;                                                                                                                                                                                  Buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar bir takım Türk ve devlet düşmanı kişiler tarafından dinsiz ve İslamiyet’e lâkayt olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) in son arzusunu yâni, mukaddes toprakların daima İslâm hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selâhaddin’in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri kutsal topraklarda yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah’ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslâm âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur…’’

 

Evet, dünyada ilk defa Mason localarını bir günde kapatma cesaretini gösterebilen kişi olan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurulacak muhtemel İsrail devleti hakkındaki düşündükleri bunlardır.

 

Alıntı: O.Kılıçoğlu

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | “HEMEN BUGÜN KANIMIZI DÖKMEYE HAZIRIZ” ATATÜRK için yorumlar kapalı
May 18

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Giderek güç kazanan tarikatlı-tarikatsız şeyhler, her konuda toplumu geriye götürmeye çalışıyorlar.” Hüsnü Mahalli

* “Zafer elde edince böbürlenme, çünkü zamanla ne olacağını bilemezsin.” Platon

“Bir savaştan geriye üç ordu kalır; Sakarlar Ordusu-Yas Tutanlar Ordusu-Hırsızlar Ordusu.” Alman Atasözü

* “Cezalandırılmayan her kabahat, yeni bir suçun kapısını açar.” Beydeba

* “Ol matlabın husûlüne la’net ki tâlibi//Lâzım gele müracaat etmek adûsuna.” ‘ Bir işimizin görülmesi yahut bir mala sahip olmamız düşmanın

himmetine bağlı ise o işe de, o mala da lânet olsun…’Şair Nâbî

* “Yanılgı insanlar içindir, ancak silginiz kaleminizden önce bitiyorsa, fazlaca yanlış yapıyorsunuz demektir.” James J. Jenkins

* “Zulüm toplumsal düzenin yıkılacağının habercisidir.” İbni Haldun

* “Düşmanlarını bilmeyenler, onlara karşı önlem almayanlar. Dünya ve ahiret sıkıntılarından, asla kurtulamazlar.” Abdullah Uyar

* “Yaşamak için bir nedeni olan herkes, her sıkıntının üstesinden gelebilir.” F.Nietzsche

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı