Eyl 03

Cengiz TOPEL.

Cengiz TOPEL.

 Adı tam 607 tabelada (Okul, mahalle, cadde, sokak, havaalanı vb.) verilen kahraman Kıbrıs şehidi.

* Uçağı arızalanınca paraşütle atlayan Topel Rumların kontrolündeki bölgeye iner. 
Rumlar barış gücü askerlerinin gözü önünde onu esir aldıktan sonra Lefkoşa’ya götürürler.
Türkiye Lefkoşa BE aracılığıyla Yüzbaşının serbest bırakılması istenir. 
Rumlar Yüzbaşı Cengiz Topel’in hayatta olduğunu ve sorgulandığını bildirirler.
* Fakat beş gün sonra cesedini Birleşmiş Milletler barış gücü askerleri vasıtasıyla Türk yetkililere gönderirler. 
Ceset üzerinde işkence gördüğü anlaşılır. 
Rumlar Cenevre Sözleşmesini hiçe saymışlar, genç Yüzbaşıyı korkunç işkencelere tâbi tutarak öldürmüşlerdir. 
* Cesedi inceleyen Eşref Düşenkalkar’ın ifadesi gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.
* Eşref Düşenkalkar der ki
“Türk doktorların ve Birleşmiş Milletler askerlerinin huzurunda Topel’in cesedini dikkatle incelediğimde, 
Sol gözünün Rumlar tarafından tahrip edilmiş ve her iki kolunun pazusunun matkapla delinmiş olduğunu gördüm. 
Edep yerleri ezilmiş, 
Kafatasının sol tarafına bir beton çivisi çakılmıştı. 
Sol ayağı da kırılmıştı.
Bunlar yetmezmiş gibi, boğazından göbeğine kadar göğsü yarılmış ve çuval diker gibi yeniden dikilmişti.
İç organlarını çalmışlardı, akciğeri ve kalbi noksandı…”
Yaşadığımızı acıları seslendirmeyi kahramanlarımızı tanıtarakyeni nesillere aktarmayı maalesef beceremiyoruz.
Balkanlar’da 
Azerbaycan da
Girit te 
Ve bir çok yerde çektiğimiz acıları unuttuğumuz için bugün bir çok saldırılara karşı gerekli birlik ve beraberliği sağlayarak gerekli cevabı veremiyoruz………..
Pilot Yüzbaşı,
Kıbrıs Şehidi,
Cengiz TOPEL Başta Olmak Üzere;
Vatan Uğruna,mukadderatımız uğruna,Şehit Olan Tüm kardeşlerimizin Ruhu Şad Olsun…!!!!

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | Cengiz TOPEL. için yorumlar kapalı
Eyl 02

“İSLAMIN TRUVA ATI”

“İSLAMIN TRUVA ATI”

 

Herkes biliyor ki “güvenli bölge” ile ilgili öneri paketini PKK/PYD hazırladı, James Jeffrey üzerinden Ankara’ya gönderdi ve sonunda bu paket üzerinde mutabakata varıldı.

İktidar ABD’nin getirdiği PKK/PYD önerileri üzerinde biraz tartışma yaparak, 5 kilometrelik şeridi 30 kilometreye çıkarmaya çalışıyor ama Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD devletine dokunmamayı da kabul etmiş oluyor.

Bu durumda, terör örgütü ile bağlantılı olan bir partinin üç belediye başkanını görevden almak, bu arada Irak’ın kuzeyine hava harekâtları düzenlemek ne işe yarıyor?

“Dostlar, terörle mücadelede görsün”e yarıyor! “İktidar terörle mücadele ediyor” zannedilmesine yarıyor.

Gerçekte ise terör örgütünün Suriye uzantısının devlet olmasına onay veriliyor!

***

Görevden alınan belediye başkanlarından Ahmet Türk, 2009 yılının Eylül ayında, Erbil’de yaptığı konuşmada  “Avrupa Birliği bir birliktir. Neden Ortadoğu halkları arasında da bir birlik oluşmasın ve birbirlerini tanımasınlar. Dört parça Kürdistan’da Kürtler zorluk içinde ve baskı görüyor. Bu baskılar kalkmalıdır ve bu baskılar da demokrasi ile kalkar. Herkes kendini demokrasi ile ifade eder” demişti.

Ahmet Türk, bu konuşmayla ilk olarak Abdullah Öcalan‘ın seslendirdiği, ama teorisyeni Bernard Lewis olan ve “Orta Doğu kimliği” temeli üzerinde, “Türk, Kürt, Arap Konfederasyonu” modelini savunmuştu. Ahmet Türk şimdi görevden alındı ama “Dört Parça Kürdistan” dediği parçalardan ikincisinde de devlet kurulduğu bir sırada…  Üstelik o devletin kurulmasına Suriye politikası ile hizmet eden ve şimdi de fiilen kabul eden AKP iktidarıdır.

***

2009’da konu, “Ahmet Türk ve Öcalan’ın emelleri de sınırlarını MOSSAD’ın çizdiği ‘Büyük Kürdistan’ hedefi ile aynıdır! Bu haritayı eski Amerikan Büyükelçisi Pearson, ‘Erzurum’dan Bağdat’a uzanan bölge tek bir ekonomik bölge olacaktır’ diye açıklamıştı. Barzani’nin İnternet sitesinde de haritaların altına, ‘Bu bölge sadece ekonomik bir bölge olarak kalmayacak, tek bir siyasi bölge haline gelecektir. İşgalci Türk Ordusu, Kuzey Kürdistan’dan çekilecektir’ yorumu yapılmıştı.” diye değerlendirmişti.

Şimdi Ahmet Türk‘ü görevden alsanız ne olur, almasanız ne olur? 

***

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise İçişleri Bakanı Beşir Atalay‘ın 15 Ekim 2009 tarihinde, kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk ile yaptığı toplantıda neyin pazarlığını yaptığını açıklamasını isteyerek “AKP hükümetleri yeni emperyalizmin dayatmalarına ülkemizi hazırlama görevini içerden üstlenen tam bir Truva atı haline gelmiştir” demişti.

İktidar Ahmet Türk‘ü ve diğerlerini görevden almakla, ABD dayatmalarını kabul ettiğini örtmeye çalışıyor; hepsi bu!

 

Alıntı Yeniçağ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | “İSLAMIN TRUVA ATI” için yorumlar kapalı
Eyl 01

RUS EDEBİYATININ DEV İSMİ TOLSTOY’DAN

RUS EDEBİYATININ DEV İSMİ TOLSTOY’DAN

* Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.

* Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.

* Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.

* İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.

* Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

* Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.

* Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.

* Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.

* Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.

* En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.

* Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır.

* İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.

* Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür. 

* İnsanların çoğu onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.

* Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.

* Birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma: önce senin ellerin kirlenecek.

* Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor.

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , | RUS EDEBİYATININ DEV İSMİ TOLSTOY’DAN için yorumlar kapalı
Ağu 30

YÜZDE YÜZ DOĞRU TARİF. (K.Ş)

YÜZDE YÜZ DOĞRU TARİF. (K.Ş)

“Milliyetçiliği kulüp üyeliği zannedenlere söylüyorum.

Milliyetçiliğin sahibi bellidir.

Türk milliyetçiliğin tapusu, Türk milletine aittir.

Gerçek milliyetçiler, ilim irfan dağıtmak üzere Türkiye’nin dört bir yanına dağılan öğretmenlerimizdir.

Asıl milliyetçi;

Milletini aydınlatmak, eğitimli gençler yetiştirmek için Batman’a giden, bu uğurda şehit olan Aybüke öğretmendir.

Sizin nereniz milliyetçi?

Bir kişiye, beş kişi saldıran haydutlardan, ne milliyetçi olur, ne de adam olur.

Siyasetçi yetiştireceğine, haydut yetiştiren zihniyetten, ne milliyetçi olur, ne de adam olur.

Çözüm sunacağına, nefret saçanlardan, sokakta terör estirenlerden, ne milliyetçi olur, ne de adam olur.”

BU İFADELERE İSTER KATIL, İSTER KATILMA… (K.Ş)

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | YÜZDE YÜZ DOĞRU TARİF. (K.Ş) için yorumlar kapalı
Ağu 29

KARA EYLÜL!

KARA EYLÜL!

 

Her kahraman bir Türk’tü, yalnız Türk’e âşıktı

Ezelden ebede o hiç sönmeyen ışıktı

Türk’ün Ülkücülüğü en ideal öz şıktı

Hainler hep bir olup çullandı üstümüze

Bir Sonbahar Eylül’ü kara ettiler bize…

 

Hainlerdi idamlık o sehpayı kuranlar

Türk’ün aziz yurdunda Türk’e sövüp vuranlar

Zeytinyağı misali hep tepede duranlar

Ne kadar dönme varsa yollandı üstümüze

Bir Sonbahar Eylül’ü kara ettiler bize…

 

Tertemiz alınlara kara yazı yazdılar

Kahraman evlatları sıra sıra dizdiler

Adice vicdansızca nice mezar kazdılar

Giyotin gibi darbe sallandı üstümüze

Bir Sonbahar Eylül’ü kara ettiler bize…

 

Her şey Türklük içindi, Türk’e göreydi hem de

Ay yıldızlı al bayrak başını eğdi hem de

Millî öz bu ülküye bir nazar değdi hem de

O mübarek kanımız allandı üstümüze

Bir Sonbahar Eylül’ü kara ettiler bize…

 

Ne Rusya, ne ABD, ne de sömürgeci Çin

Hepsi de emperyalist, hepsini de bir geçin

Dedik ki Türkçülüğü, Türk ülküsünü seçin

Kanser mikrobu gibi abandı üstümüze

Bir Sonbahar Eylül’ü kara ettiler bize…

 

Türk ülkesinde Türk’e çattılar utanmadan

Bütün değerleri tek tek sattılar utanmadan

Yiğit Türk’ü zindana attılar utanmadan

Vahşice saldırarak dadandı üstümüze

Bir Sonbahar Eylül’ü kara ettiler bize…

 

Gözyaşıyla birlikte kanımız aktı o gün

Nice yiğit canları zalimler yaktı o gün

Türk’ün öz evladına urganlar taktı o gün

O gün Türk’ün bekası adandı üstümüze

Bir Sonbahar Eylül’ü kara ettiler bize…

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , | KARA EYLÜL! için yorumlar kapalı
Ağu 28

KARŞILIK BEKLEMEDEN ÇALIŞ, BAĞIŞLA VE SEV..

KARŞILIK BEKLEMEDEN ÇALIŞ, BAĞIŞLA VE SEV..

İskoçya’da yoksul mu yoksul bir çift yaşardı. Fleming’di adı. Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi çocuğu bataklıktan çıkardı ve acılı bir ölümden kurtardı.

Ertesi gün Fleming’in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık giyimli bir aristokrat indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini. ‘‘Oğlumu kurtardınız, size bunun karşılığını vermek istiyorum’’ dedi. Yoksul ve onurlu Fleming ‘‘Kabul edemem!’’ diyerek ödülü geri çevirdi.

Tam bu sırada kapıdan çiftçinin küçük oğlu göründü. ‘‘Bu senin oğlun mu?’’ diye sordu aristokrat.

Çiftçi gururla ‘‘Evet!’’ dedi. Aristokrat devam etti: ‘‘Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim almasını sağlayayım. Eğer karakteri babasına benziyorsa ilerde gurur duyacağın bir kişi olur.
‘‘ Bu konuşmalar sonunda Fleming’in oğlu aristokratın desteğinde eğitim gördü.

Aradan yıllar geçti. Çiftçi Fleming’in oğlu Londra’daki St. Mari’s Hospital Tip Fakültesi’nden mezun oldu ve tüm dünyaya adını penisilini bulan Alexander Fleming olarak duyurdu. Bir süre sonra aristokratın oğlu zatürreye yakalandı. Onu ne mi kurtardı?

Penisilin!

Aristokratın adı: Randolp Churchill.
Oğlunun adi: Winston Churchill.
Kurtaran Doktor: Çiftçinin oğlu Alexander Fleming.

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | KARŞILIK BEKLEMEDEN ÇALIŞ, BAĞIŞLA VE SEV.. için yorumlar kapalı
Ağu 27

KAPI İHALESİ

KAPI İHALESİ

(Kesinlikle Türkiye değil)

Adı Türkiye olmayan bir ülkenin meclis genel kurul salonu’nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş. 

Konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş ve fiyat istemiş. 

Birinci marangoz: 

“500 tl’ye olur bu iş” demiş. “200 malzeme, 200 işçilik, 100 kâr.” 

Bürokrat ikinci marangoza dönmüş: 

-Siz aynı işi kaça yaparsınız? 

-2,500 lira. 

-Nasıl olur bu kadar fiyat farkı? 

-1000 bana, 1000 size… 500 de bu arkadaşa veririz kapıyı yapar. 

İhale ikinci marangoza verilmiş.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | KAPI İHALESİ için yorumlar kapalı
Ağu 26

TEĞMEN EMRE AS’IN KANI…

TEĞMEN EMRE AS’IN KANI…

 

PKK ŞEHİT ETTİ, HELİKOPTER KALDIRILMADI

Emre As’ı kaçakçılar değil, PKK’lılar şehit etmişti.

Bölgede ciddi bir kaçakçılık sektörü oluşmuş durumda. Örgüt kaçakçılık sayesinde ekonomik kazançlar elde ediyor. Askerlerin “devriye” adını verdikleri kontroller ise korkulu rüyaları olmuş durumda.

Şehit Emre As olaydan 20 gün önce bölgeye atanıyor.

Düzenli olarak devriye görevine çıkıp, kaçakla yani PKK ile mücadeleye başlıyor.

Bu durum örgütün hoşuna gitmiyor.

Önce haber gönderiyorlar, sonra taciz ateşi açıyorlar.

Tehdit ve saldırılar karşısında hiçbir askeri operasyon düzenlenmiyor.

Bahane ise; “Çözüm sürecine zarar gelmesin.”

Sonrasında Emre’nin şehit edildiği o gece yaşanıyor.

Planlı bir pusu…

Kaçakçılar sınırdan geçiyorlar.

Özellikle alarm veren alıcıların olduğu yerden geçerek askerlerin gelmesini bekliyorlar.

Hedeflerinde aslan gibi delikanlı, genç Teğmen Emre var…

Askerler olay mahalline girip, araçlarından iniyorlar…

İner inmez bir ses…

Emre yere düşüyor…

Kanas adı verilen keskin nişancı tüfeğiyle boğazından vuruluyor, orada şehit oluyor.

Sonrasında ne mi oluyor?

İşte asıl skandal bundan sonra ortaya çıkıyor.

Gece görüş kamerası olan ve gece uçuş yapabilen operasyon helikopteri teröristleri takip etmek için havalanmıyor, havalanmasına izin verilmiyor.

Peki karadan takip var mı? O da yok…

Olayın daha da acı tarafı, şehit verilmesinden sonra devriye görevleri iptal ediliyor!

Bu demek oluyor ki, 1 şehit verildikten sonra PKK’nın kaçakçılığına göz yumuluyor.

Şehidimizin kanı yerde kalıyor!

***

Bugünlerde teröre lanet eden medya, bu olayları gizliyordu. Üzerine gitmiyordu. Şimdi ise bir numaralı vatansever kesilmiş durumdalar. Örgütün neredeyse tüm bağlantılarını bir günde çözüyor, yüzlerce teröristin imha edildiğini iddia ediyorlar.

Biz de güzel bir şekilde yutuyoruz!

Emre As’ın kanı, çözüm sürecinin mimarlarının eline bulaşmıştır.

Madem operasyonlara izin vermeyecektiniz,

Madem PKK’lıların ellerini kollarını sallayarak kaçmalarına göz yumacaktanız,

Madem sınır ihlalleri örgütün silahlanması, kaçakçılık yapması önemli değildi o zaman bu gencecik vatan evlatlarını neden göreve gönderdiniz, neden ateşe attınız?

Birilerinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük skandallarından biri olan çözüm sürecinin hesabını sorması gerekiyor. Hukuk devleti olmak bunu gerektiriyor.

 

Alıntı Yeniçağ

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | TEĞMEN EMRE AS’IN KANI… için yorumlar kapalı
Ağu 25

AĞLATMA İŞİNİ BİR BAŞ SOĞAN DA YAPAR

AĞLATMA İŞİNİ BİR BAŞ SOĞAN DA YAPAR

 

“Ünlü bir dram artisti, kendisi gibi çok tanınmış bir komedi sanatçısına takılarak, biraz da hava atmak istemiş: ‘İnsanları güldürmenin ne değeri var doğrusu anlamıyorum. Asıl zor onları ağlatmaktır. İşte ben bunu yapıyorum!’

Komedyen hiç laf altında kalır mı? Hemen cevabını vermiş; ‘Senin yaptığın ağlatma işini bir baş soğan da yapar. Ama bana insanları güldürebilen bir sebze gösterebilir misin?’

Gerçekten de komedi sanatçısının dediği gibi insanları güldürebilen sebze var mı?”

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , | AĞLATMA İŞİNİ BİR BAŞ SOĞAN DA YAPAR için yorumlar kapalı
Ağu 24

TSK neden pilotsuz Kaldı?

TSK neden pilotsuz Kaldı?

 

Ben GATA mezunu ve oradan emekli olma şerefine nail olmuş bir Emekli Hava Tabip Yarbayım. Uzmanlık alanım Psikiyatri olsa da ayrıca bir de “Uçuş Doktoru” unvanına sahibim. Okuldan mezun olduğumda ilk görev yerim, Balıkesir 9’ncu Ana Jet Üs Komutanlığıydı. Ege üzerinde onlardan habersiz sinek uçamazdı. Hepsi her an harbe hazır müthiş pilotlardı. Bosna Savaşı sırasında altı ay İtalya’da NATO üssünde çeşit çeşit uçak ve helikopterlerin pilotlarının sağlıklarıyla ilgilendim. F-16 filomuzun pilotları o sırada havada 2-3 kez yakıt ikmali yapar, 8-10 saat havada kalırlardı. Aşağıda füze tehdidi varken bile tek saniye tereddüt etmezler, kimsenin uçak indirip kaldıramadığı hava koşullarında çekinmeden uçuş yaparlardı. Birçok NATO tatbikatında Türk filolarının doktorluğunu yaptım. Onların diğer ülke pilotlarından hem atış hem de yetenek açısından ne kadar üstün olduğunu gördüm. Tüm bu görevlerim sırasında hep hava pilotlarla çalıştım. Ardından Güneydoğu bölgesinde 4 yıl çalışma şansı buldum. Bu sırada çeşitli görevlerle Kara Kuvvetlerimizin kahraman ve cesur pilotlarıyla bölgede birçok kez uçma onurunu yaşadım. Kelle koltukta mücadele eden bu kahramanlara saygı duydum. Ardından önce Etimesgut Asker Hastanesinde pilotaj muayenelerine katıldım. Uçuş Doktoru bir psikiyatr olarak onların ruh sağlıklarının uçmalarına uygun olup olmadığı kararlarını verdim. Uçuş heyetinde bazı durumlara itiraz ettim ve hiç alışılmadık bir biçimde bir buçuk yıl sonunda Sağlık Komutanlığının kapanmış bir şubesinin olmayan masasına atandım. Aslında bir nevi açığa alındım. Lafın özü çalışmamız istenmiyor gibiydi. Ancak bazı değerli komutanlar sayesinde yoktan bir şube yarattık. TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliği, TSK Personeli Sağlık Muayene Yönergesi, PDR Yönergesi ve birçok uygulama emirleriyle çalışmalarımıza başladık. Hava Harp Okulları öğrencilerinin sağlık yoluyla yaşadığı gariplikler için mücadele ettik. Sonra bu FETÖ denilen alçakların birçok kara pilotumuzu sağlık gerekçeleriyle harcamak için nasıl uğraştıklarını gördük. “Pilotaj Görevine devam edemez” raporu düzenlenen pilotlarımıza, binlerce saat uçuşun ardından işitmelerinde oluşan kayıp için “rahatsızlığı askerliğin sebep ve tesiriyle meydana gelmemiştir” raporu verdikten sonra bu kahramanlarla dalga geçerek “nereden bileyim kulaklarını diskoda sağır etmediğini” diyen doktorlar gördük. Bu hadiseyi yine genelkurmay adli müşavirliğine yazdığımız ayrıntılı bir yazı ve onların da desteğiyle atlattık ve pilotlarımızı görevine iade ettik. Sonra kardiyoloji kliniklerinde elenen pilotlarımızın elenmesinin önüne geçmek için çaba sarf ettik ve birçok raporu kontrol muayenesine göndererek pilotlarımızın göreve iadesini sağladık. Onların haksız ekolarla tanılar konulduğunu, ilaç verilerek verilerinin bozulduğunu sonradan öğrendik.

Tüm askeri hastaneleri, sağlık kurullarını çeşitli defalar denetledik ve birçok sahte raporu tespit ederek sorumlularını adalete teslim ettik. Sonra ne mi oldu? Sağlık Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Mustafa Uluçakar’ın öncülüğünde askeri sağlık sistemindeki FETÖ uzantıları hakkında rapor hazırlama işine giriştik ve karşılığında Uluçakar Albay emekli edildi ve ben de rapor şubeden GATA’ya atandım. GATA’da psikiyatri kliniğinin heyet üyesi olarak göreve başladım ve burada, bazı meslektaşlarımla verilen bazı atama raporlarının, sınıf değişikliği raporlarının tuhaflıklarını fark ettik ve heyette kuş uçurmaz hale geldik ve tabi ki sonuç olarak bazılarımız heyetten uzaklaştırıldık. O sırada Ergenekon kumpasıyla tutuklanan Nejak Bek Korgeneralin çok değerli oğlu, çok iyi bir nörolog olan Semai Bek heyetin çok dikkatli bir üyesiydi ve onun başına gelenler de ortadadır. Bu arada sağlık kurulları aracığıyla birçok subay astsubay tasfiye edilmeye çalışıldı ve benim gibi birçok vatansever askeri doktor onlara direndi. Evet aramızda FETÖ’cü serefsizler vardı ama sistemin içinde harika doktorlar da vardı. Şimdi sistemde ne pilotlar ne de doktorlar kaldı. Okullarımız kapatıldı ve şimdi emekli pilotları tekrar kazanmaya çalışıyoruz.

Yazık ki ne yazık…

Çok geç olmadan Harp Okullarını, askeri liseleri, GATA’yı ve askeri hastaneleri açmazsak daha çok emekli askerlerden yardım isteriz. Bu arada eminim benim gibi birçok askeri doktor, askeri pilot ve diğer tüm branşlardan rütbeliler devleti için her an göreve hazırdır. Bugün çeşitli vesilelerle, yakından tanıdığım kahraman pilotlarımızı anmak istedim. Bu vesileyle tüm hava şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Ruhları şad, gözleri ufukta olsun.

Emekli Hava Tabip Yarbay

Semih Dikkatli

Uçuş Doktoru ve Psikiyatri Uzmanı

 

Alıntı: Y. S. Demirağ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | TSK neden pilotsuz Kaldı? için yorumlar kapalı