Ara 22

PROJE MÜDÜRÜ!..

PROJE MÜDÜRÜ!..
“Bir turist, maymun satılan mağazada maymunlara bakıyormuş. Az sonra mağazaya biri girmiş. Maymunlardan birini beğenmiş. Fiyatını sormuş:
– Beş bin dolar!.. demiş, kasa sorumlusu.
Adam beş bin doları ödemiş, maymunu götürmüş. 
Turist mağazadaki görevliye sormuş:
– Aynı maymunun benzerleri iki, üç yüz dolar olduğu halde sattığınız maymun niçin beş bin dolar?
Görevli açıklamış:
– O maymun, telefonlara cevap verir. Bilgisayara gelen mesajlara cevap yazar. Elektronik aletleri kullanır!..
Turist hayretler içinde maymunlara bakmayı sürdürmüş. Maymunun birinin kafesinin köşesinde, on bin dolar… yazıyormuş. O maymunun özelliğini sormuş. Görevli onu da açıklamış:
– Her türlü planlamayı yapabilir. En karmaşık çizimlerin üstesinden gelir. En büyük organizasyonları tek başına gerçekleştirir!..
Turist maymunlara bakmaya devam etmiş. Bir maymunun yanına vardığında gözlerine inanamamış! Kafesteki fiyat: Elli bin dolar!…
Nefes nefese görevlinin yanına varmış. Hayretini gizleyemeden sormuş:
– Şu ilerdeki maymunun elli bin dolar olduğu yazıyor. Onun meziyeti nedir Allah aşkına?
Görevli cevap vermiş:
– Vallahi şimdiye kadar hiçbir şey yaptığını görmedim. Ama PROJE MÜDÜRÜ olduğunu söylüyor!”
Bizde de Saray DANIŞMAnları var. Elli bin, yüz bin, yüz elli bin maaş alanları olduğu söyleniyor! Bu maaş beyinlerinin bedeli mi, dillerinin bedeli mi, gönüllerinin bedeli mi bilmiyoruz!..

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | PROJE MÜDÜRÜ!.. için yorumlar kapalı
Ara 21

TÜRK’E İHANETE ÖDÜL…

TÜRK’E İHANETE ÖDÜL…

Kendisine kitap gönderildiğini iddia eden hatta bu kitabı da yayınlayan İskender Evrenosoğlu‘nun cenaze törenine üç bin kişi katıldı. Cenaze namazı da kılındı ve Evrenosoğlu İslami usullere göre defnedildi!

DİB’ ten bu güne kadar bu konuda hiç ses çıkmadı..

Türk Milleti’ne veya Atatürk‘e hakaret edenler konusunda İslam davasını güdenlerden ses çıkmaz.

***

Orhan Pamuk, Nobel ödülünü alabilmek için “Türkler bir milyon Ermeni’yi ve 30 bin Kürt’ü katletti” demişti de yine İslam davasını güdenlerden ses çıkmamıştı.

Emmy ödülü verilen, FETÖ’nün dizisi olan Ezel’de, Atatürk’ün başına kurşun sıkılması gibi hastalık derecesine ulaşmış bir düşmanlığı oynayan, yine “Varlığım Türk varlığına neden armağan olsun, Atatürk’e tapmayı artık bırakalım” gibi kendi iç dünyasını yansıtan laflar eden Haluk Bilginer ile ilgili gerçeği hatırlatmak da yine Atatürk’ün yolunda yürüyen aydınımız Nihat Genç‘e düştü…  Türkleri Ermeni soykırımı yapmakla suçlayan bir kişiye İstanbul Büyükşehir bütçesinden danışmanlık ücreti verilmesini eleştiren de Nihat Genç…

AKP yetkilileri, “AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduk” dediğinde veya cumhuriyeti 90 yıllık reklam arası olarak gördüklerini açıkladığında da yine Atatürk’ün yolundan yürüyenler, durumu Türk Milleti’nin bilgisine sundu!

İslam davasını güdenlerden yine hiç ses çıkmadı. Hani, Türk Milleti İslam’ın kılıcıydı?

***

Türk olan her şeye nefret duymanın sebebini, yıllar önce Erol Güngör, çok net bir şekilde teşhis etmişti:

“İslâmcılık şimdiye kadar hep hâkim milliyete karşı hoşnutsuzluğunu doğrudan doğruya belirtemeyen etnik azınlıkların ideolojisi olmuştur. Bunların amacı İslam ülkeleri arasında birlik sağlamaktan ziyade kendi yaşadıkları ülkede milliyetçi politikayı etkisiz duruma getirmektir. Bu azınlıklar ayrılıkçı bir politika takip edecek kadar kalabalık ve güçlü olduklarını hissettikleri an kendi istikametlerinde bir milliyetçilik hareketi açıklamaktan hiç geri kalmazlar; böyle bir güce erişemedikleri müddetçe İslâm davasının şampiyonu olarak görünürler.”

İşte AKP iktidarında, bu cüreti buldukları için milliyetçiliği ayaklarının altına almayı telaffuz edebildiler. Gerçi sonradan oy kaybettikleri için bu politikaları uygulamada terk etmiş görünseler de yaptıklarından pişman olmuş değillerdir. İlk fırsatta yine eski politikalarına dönerler.

 

Alıntı: ​​​​​​​A. Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | TÜRK’E İHANETE ÖDÜL… için yorumlar kapalı
Ara 20

DÜNYA’DA ADI BİR ÇİÇEĞE VERİLEN BAŞKA LİDER YOK.

DÜNYA’DA ADI BİR ÇİÇEĞE VERİLEN BAŞKA LİDER YOK...
ATATÜRK ÇİÇEĞİ’NİN ADI NEREDEN GELİYOR?

28 Temmuz 1933 günün Cumhuriyet gazetesinde bir haber okudum. İnanılmaz bir haberdi. Hani bir çiçek alıyoruz, kırmızı renkte, hediye götürüyoruz ve adına da “ATATÜRK Çiçeği” diyoruz. O ATATÜRK çiçeğinin adını biz koyduk zannediyorduk ama bakın gazeteyi aynen okuyorum. Gazete haberi şu “Chicago özel, geçenlerde Vanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın laboratuarlarında muhtelif ameliyeler neticesinde kırmızı renkte yeni bir çiçek elde edilmiştir Profesör bu yeni çiçeğe isim ararken yanında duran ama Tarsus Kolejinde ATATÜRK’le tanışmış, ondaki tabiat bilgi ve ilgisine hayran olan bir diğer profesör bu çiçeğe ATATÜRK isminin verilmesini önermiştir. Ve bu öneri dünya nebatat dairesine iletilmiş ve ATATÜRK’ün yaptığı çalışmaların anlatıldığı toplantıda oy birliğiyle kabul edilmiştir”. Yani dünyadaki her ülkede bu çiçek Gazi ATATÜRK adıyla üretiliyor ve satılıyor.

Peki, başka bir lider var mı diye araştırdım bir çiçeğe adını veren, başka hiçbir lider yok. Çünkü tabiatıyla bu kadar bütünleşebilen bir lideri dünya tarihi yazmamıştır.

 

Araştırmacı Yazar : Prof.İlknur GÜNTÜRKÜN KALIPÇI’dan alıntı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | DÜNYA’DA ADI BİR ÇİÇEĞE VERİLEN BAŞKA LİDER YOK. için yorumlar kapalı
Ara 19

DİLİMİZ TÜRKÇE

DİLİMİZ TÜRKÇE

Türkçeyi şuurlu olarak savunanların başında şüphesiz Kaşgarlı Mahmut (ö. 1084) gelir. “Divânü Lügâti’t-Türk” adlı eserinde dilimizi Arapça’ya karşı müdafaa eden odur. Sonra Ali Şir Nevâyî (ö. 1501) “Muhâkemetü’l-lügateyn”de Türkçenin Farsça’dan üstün olduğunu örnekler vererek açıklamıştır.

Hoca Mesud’un (XIV. a) “Süheyl ü Nev-bahâr”ı, bilerek ve isteyerek terkipsiz (Arapça ve Farsça tamlamaya yer vermeden) olarak yazması, 15. asır sonlarında Aydınlı Visâlî ile başlayan ve Tatavlalı Mahremî ve Edirneli Nazmî ile devam eden “Türkî-i basit” (sade Türkçe) akımı… Ömer Seyfeddin’in bu Türkçecilik cereyanlarından etkilenip etkilenmediğini bilmiyoruz. Fakat akıl için yol birdir. O, daha genç kalemler mücadelesi başlamadan önce Ali Canip’e yazdığı mektupta “Terkipler kaldırılırsa sade Türkçeye doğru en büyük adım atılmış olur” demişti.

Nihayet Ömer Seyfeddin, yeni şekliyle çıkmaya başlayan “Genç Kalemler” dergisinin ilk sayısında (İkinci cilt, No:1, 29 Mart 1327/11Nisan 1911) dilde ve edebiyatta yapmak istedikleri ihtilâlin beyannamesi mahiyetindeki “Yeni Lisan” makalesini yayımlar.

“YENİ LİSAN” makalesinin sadece alt başlıklarına bakmak bile (Eski Lisan/Edebiyatımız/Millî Edebiyatımız/Şarka Doğru/Garba Doğru/Bugünküler/Hastalıklar/ Tasfiye/Nasıl?/Milliyete Doğru/Tasfiye Sarfı/İsimler ve Sıfatlar/İmlâ/Gaye/Ey Gençler/Netice.) Ömer Seyfeddin’in bu konuya ne kadar çok kafa yorduğunu ve bu konuya dair ne kadar çok hazırlık yaptığını gösterir. Nitekim birlikte yola çıktıkları Ali Canip ve Ziya Gökalp de bu gerçeği açıkça ifade etmişlerdir:

“Zannedildiği gibi ne Ziya Gökalp ne de hiçbirimiz onu ilk düşünen adamlar değiliz. Yeni Lisan önce Ömer Seyfeddin tarafından düşünülmüş, bir kısmı yukarıda yazdığım mektupta bize teklif edilmiştir. Ziya Bey, Genç Kalemler’de sade Türkçenin ehemmiyetini ilim ile izah etti fakat ilk nüve Ömer Seyfeddin’indir.” (Ali Canip)

“Yeni Lisan cereyanı dallanarak budaklanarak Türkçülük, halka doğruculuk ve millî hars hareketlerinin doğmasına sebep oldu. İşte bütün bu fikrî cereyanların başlangıcı Ömer Seyfeddin’in saf, masum ruhunda feveran eden sârî, müstevlî bir iman sıtmasıydı.” (Ziya Gökalp)

 

Alıntı: Ahmet Sevgi

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | DİLİMİZ TÜRKÇE için yorumlar kapalı
Ara 18

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Bir ulusun asker ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, kazandığı zafer ne kadar yüce olursa olsun, bir ulus ilim ordusuna sahip değilse, savaş

meydanlarında kazanılmış zaferlerin sonu olacaktır. Bu nedenle bir an önce büyük, mükemmel bir ilim ordusuna sahip olma zorunluluğu vardı.” Atatürk

* “Çözebileceğiniz düğümü kesmeyin.” Joseph Joubert

* “Ölüm güç, lakin hayat daha güç.” Muhammed İkbal

* “İşleri düzene koymaktan bahseden kişilere dikkat edin! İşleri düzene koymak, diğer insanları denetim altında tutmak anlamına gelir…” Diderot

* “Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin bin bir facia ve ıstırap kaydeden

yapraklarından çıkardığımız neticeleridir.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk

* “Bir insan ne kadar merhametliyse, o kadar kazık yer.” Bir dost sözü

* “Er, malına kıymayınca ismi duyulmaz.” Dede Korkut

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Ara 17

TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKE!

TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKE!

Amerika Başkan Yardımcısı Mike Pence, Cumartesi sabahı Irak’a sürpriz bir ziyarette bulundu. Pence orduya ait kargo uçağıyla El Esat Hava Üssü’ne indi.  ABD’li yetkililer, Irak başbakanı Abdülmehdi‘nin, Pence‘in daveti üzerine ABD üssüne gitmek istemediği, Pence‘in de güvenlik gerekçesiyle Bağdat’ın merkezine gitmemesi sebebiyle görüşmenin telefonda gerçekleştiğini açıkladı. Amerikan kaynaklarına göre bu görüşmede Pence, Abdülmehdi‘nin şiddet olaylarını önlemek ve demokrasinin parçası olan barışçı protestocuları korumak ve saygı gösterme sözü verdiğini söyledi.

Pence‘in Irak’ta ikinci durağı Erbil oldu. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani‘yle görüşen Başkan Yardımcısı’nın, ABD’nin Kürt birliklere destek ve ortaklık mesajı verdiği açıklandı.

Pence, “Trump adına ABD ve Kürt halkının ateş hattındaki bölgede kurdukları güçlü bağları koruma” yönündeki mesajını vurguladığını söyledi.

***

Pence “güçlü bağlar” derken, sadece kendi ilişkilerini kastetmiyor; Irak’ın kuzeyinde kurdukları devletçikle, Suriye’nin kuzeyinde kurdukları devletçik arasında da güçlü bir bağ kurmaya çalışıyor. Barzani yapılanması olan KDP, başlangıçta Irak’ın terör örgütüydü, şimdi devlet oldu. Türkiye’nin terör örgütü olan PKK’ya ise ancak Suriye’de devlet kurdurabildiler. Şimdi sıra bu iki devletçiği birbirine bağlamaya geldi. Bu bağlantı kurulduğu zaman, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin ortasına yeni bir İsrail yerleştirilmiş olacak!

Trump, Erdoğan‘a “Suriyelileri vatandaş yapın” diye boşuna dayatmada bulunmadı. Suriye’nin kuzeyini bu proje için boşalttılar zaten. Türkler, beyinlerinin tamamını bu büyük kumpasa vermezse, içerdeki kumpas senaryolarıyla meşgul olarak elindeki devleti de kaybeder!

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKE! için yorumlar kapalı
Ara 16

BİR ÖMÜR

BİR ÖMÜR

Giyinirsen ahlak denen libası

Yüreğinde kötü olmaz bir ömür

Savurur pisliği iman yabası

Şeytanlığa asla dalmaz bir ömür

 

Korumalı her can namusu, arı

Dupduru akmalı hayat pınarı

Temizler pisliği sevgi suları

Kirlilikler kalbe dolmaz bir ömür

 

Şeytanlar her vakit kışkırtsa bile

Çıksa da yoluna tuzakla hile

Çeker sabır ile her türlü çile

Hiç kimseden bir “ah” almaz bir ömür

 

Bilen için sonsuz sevginin ağı

İnanıp sevgiyle yaşamak çağı

İmandır hayatın asıl kaynağı

Zalimler zulmüyle kalmaz bir ömür

 

Sevgi cemreleri düşünce kana

Müthiş bir canlılık gelir insana

Gelirse bir gülün kokusu cana

Bilirim can gülü solmaz bir ömür

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , | BİR ÖMÜR için yorumlar kapalı
Ara 15

DİNİ TEBLİĞ ETMEK AKP’NİN İŞİ Mİ?

DİNİ TEBLİĞ ETMEK AKP’NİN İŞİ Mİ?

Hani “gençler arasında deizm yayılıyor” haberleri vardı ya, sonunda Tayyip Erdoğan da bu gerçeği “Hakla batılı karıştıran amorf inanç sistemlerinin genç kuşaklar arasında rağbet görmesinden endişe ediliyor.” sözleriyle kabul etti.

Erdoğan “Paylaşmanın yerini bencilliğin, dayanışmanın yerini yıkıcı rekabetin, diğergamlığın yerini umursamazlığın, mahremin yerini teşhirciliğin, tevazunun yerini kibrin, merhametin yerini vicdansızlığın, evliliğin yerini gayrimeşru ilişkilerin aldığı zorlu, sıkıntılı, garip bir dönemin içindeyiz.” diye konuştu.

***

Peki, bu olumsuz gidişin sorumluluğu, dini kendi çıkarları için kullananlara ait değil mi? Bir de darülharp meselesi var. Türkiye’yi bir İslam ülkesi olarak görmeyerek her türlü hırsızlığı ve yolsuzluğu mübah sayan anlayış sahipleri, bu uygulamalarıyla dini yozlaştırmış olmadı mı? Yeni nesillerin “din buysa ben bu dinden değilim” diye düşünmesinin sebebi, siyasal İslamcıların, her türlü haksızlığı, uğursuzluğu yaptıktan sonra, utanmadan, sıkılmadan adaletten bahsetmeleri değil mi?

FETÖ’nün sınav sorularını çalarak kendi mensuplarına dağıtması sonucu, hakkı yenilen milyonlarca öğrenci veya devlet memuru adayının ne yapmasını bekliyordunuz? Bu adaletsizliklere İslam kardeşliği veya aynı menzile yürüyor olmaktan dolayı yıllarca göz yuman siyasi kadronun, şimdi neden böyle oldu diye sormaya hakkı var mıdır?

Partiye mensubiyet belgesi getirmeyene hak tanınmayan bir ülkede yaşıyoruz. Hâkim-savcılar bile cemaatten atanırken şimdi, partili olmak şartı var! Oysa hâkim-savcıların hiçbir partiye üye olmaması gerekirdi!

Gerçekten İslam dinini tebliğ etmek isteyen varsa, her şeyden önce dürüst olur, adaletli olur. Rüşvet yemez, kayırma yapmaz, emaneti ehline verir, yani ehliyet ve liyakata bakar.

AKP dininde ise, herhangi bir devlet imkânından yararlanmak için birinci şart partiye destek vermek değil midir?

AKP dini diyorum, zira böyle bir uygulama İslam diye vaaz edilemez.

Yoksa en büyük imamınız, “Yolsuzluk hırsızlık değildir” diye fetva verir, siz de uygularsınız!

 

 

Alıntı Yeniçağ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | DİNİ TEBLİĞ ETMEK AKP’NİN İŞİ Mİ? için yorumlar kapalı
Ara 14

TEMEL ASKERDE

TEMEL ASKERDE

Savaş esnasında ordu büyük kayıplar vermektedir. Ordu Generali bu gidişata dur demenin yollarını ararken birden aklına zekice bir fikir gelir. Hemen taburu geniş bir arazide toplar ve tabura şöyle hitap eder :
-Bu günden sonra düşman tarafından bir kelle getirene on dolar vereceğini taahhüt eder ve taburu düşman cephesine gönderir. Ertesi gün bölük şahlanır ve herkes 2,3 kelle getirip ordu komutanından parasını tahsil eder. Savaşın 3.günü ordu generali Temel ‘in olmadığını fark eder. Tabura haber gönderir ve tüm ölülerle yaralıların arasında Temel ‘i araştırır. Yapılan aramalarda Temelden hiç iz yoktur..Temel siz geçen 5 günden sonra nöbetçilerden biri tabura doğru bir toz bulutunun yaklaştığını haber verir..Dürbünü eline alan General yaklaşan toz bulutunun bir kamyon olduğunu görür. Gözlerine inanamaz kamyonun kasası düşman kelleleriyle doludur ve direksiyondaki kişi de Temelden başkası değildir. Sevinçle temeli karşılayan ordu Generali ordusuna dönerek asker dediğin böyle olmalı der ve temeli odasına çağırır. Odaya giden temele ordu komutanı:
-Bak evladım devletimiz savaş halinde ve ekonomimiz bozuk. Ben sana düşman kellesi başına on dolar sözü verdim lakin bu kadar kelleye ödeyecek bütçemiz yok. Gel seninle bir anlaşma yapalım kelle başına sana 6 Dolar verelim demiş. General’in teklifine şiddetle karşı çıkan Temel parasını tam olarak ister. Bir türlü Temeli ikna edemeyen general kızgın bir ifadeyle 6 doları niye kabul etmediğini sorar. Temelin cevabı enteresandır :
-Komutanım valla billa 7 Dolardan ben aldım o kelleleri

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , | TEMEL ASKERDE için yorumlar kapalı
Ara 13

OSMANLI KİMİN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ KİMİN? (K.Ş)

OSMANLI KİMİN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ KİMİN? (K.Ş)

Dünü değil bu günü yaşamalıyız. Osmanlı iyi olaydı işgal edilmez, yıkılmazdı.(K.Ş)

Osmanlı’ da1927’de yapılan araştırmaya göre; okuma-yazma oranı erkeklerde %12.99, kadınlarda ise %3.67’dir.

Cehalet içindeydik ve Türklere “ Etrak-ı bi idrak” (İdraksiz Türk) diyen de Osmanlı değil miydi?

Şevket Süreyya Aydemir‘in”Suyu Arayan Adam” kitabında “Peygamberin kim?”  sorusuna bakın nasıl karşılık verilmiştir.

 “[Aydemir] Birinci Dünya Savaşı’nda askerdir… Makineli bölüğündedir… Askerlerine ders verirken sormuş, hangi dinden olduklarını, çok azı ‘İslâm dininden’ demişti.

Devam ediyor: / ‘-Peygamberiniz kimdir? / deyince onlar da pusulayı şaşırdılar. Akla gelmez peygamber isimleri ortaya atıldı. Hatta birisi: -Peygamberimiz Enver Paşa’dır! dedi. İçlerinden Peygamberin adını duymuş olan birkaçına da: / -Peygamberimiz sağ mı? Ölümü? / deyince iş gene çatallaştı. Herkes aklına gelen cevabı veriyordu. Bir kısmı sağ, bir kısmı ölüdür tarafını tuttu. Fakat birisinin kuvvetle konuştuğunu yahut bir tarafın daha ağır bastığını görünce, diğer tarafın da kolayca o tarafa kaydığı görülüyordu…”

(Suyu Arayan Adam, İst. 1967, s. 110)”

 

Her yöremizden cehalet fışkırıyordu

Osmanlı da bizim, Cumhuriyet de. Sürekli Osmanlı’yı öne çıkarma, Cumhuriyet’i geri plana itme, Millî Mücadele’yle hesaplaşmanın bir diğer adıdır.

 

 

Alıntı: Arslan Tekin

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | OSMANLI KİMİN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ KİMİN? (K.Ş) için yorumlar kapalı