May 09

BİR ÖMÜR

BİR ÖMÜR

 

Giyinirsen ahlak denen libası

Yüreğinde kötü kalmaz bir ömür

İnsanlığın asil olmak çabası

Gayri kötülüğe dalmaz bir ömür

 

Şeytanlar her vakit kışkırtsa bile

Çıksa da yoluna tuzakla hile

Çeker sabır ile her türlü çile

Hiç kimseden bir “ah” almaz bir ömür

 

Sevgi cemreleri düşünce kana

Müthiş bir canlılık gelir insana

Gelirse bir gülün kokusu cana

Bilirim can gülü solmaz bir ömür

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , | BİR ÖMÜR için yorumlar kapalı
May 08

SİSTEMİN ADI LATİNCEDE SERVUS’TUR, YANİ KÖLELİK!

SİSTEMİN ADI LATİNCEDE SERVUS’TUR, YANİ KÖLELİK!

Albayrak, lojistik, ihracat ve turizmde master planlar hazırlandığını de bildiriyor ve 2019’da turizmden 35 milyar dolar gelir beklendiğini açıklıyor.

Londra Finans Merkezi Başkanı Peter Estlin de TÜSİAD’ın İstanbul’da düzenlediği toplantıda konuştu ve “Türkiye bizi güneşi ile çok etkiliyor. İngiltere’den Türkiye’ye

birçok turist geliyor. Türkiye’nin turistlere servisi çok üst seviyede… Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki ticaret hacminde 20 milyar dolardan fazlasını

hedefliyoruz. Türk ekonomisi büyüdü. Şu anda Türk ekonomisi dünyadaki 13. büyük ekonomi. Türk ekonomisi Avrupa ülkelerinden daha hızlı ilerliyor.” dedi!

Yani, Türkler servis hizmeti yapacak ve ekonomiyi büyütecek öyle mi?

Latincede kölenin karşılığı “servus”tur. “Servis” de oradan gelir. Kölenin verdiği hizmet anlamında… Bu ekonomi politikaları, Türklere sadece kölelik getirir!

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | SİSTEMİN ADI LATİNCEDE SERVUS’TUR, YANİ KÖLELİK! için yorumlar kapalı
May 07

POLİS ÇEVİRMESİ

POLİS ÇEVİRMESİ

Karadenizli elemanımızı polis çevirir;

P: Hız limitini aştınız beyefendi. Ehliyet, ruhsat alabilir miyim?

K: Ne ehliyetü hemşerüm bu araba çalintu. Ehliyetüm falan da yok. gerçü pi torpidoya bakayum belki silahın altında vardür bişeyler.

P: Silah….

K: Yav bagajda ikü tene ceset var da.

Polis hemen ekip çağırır. amirine anlatır herşeyi. amir gelince bizimkisi hemen ehliyetini, ruhsatını çıkarır. torpido yu bagaj ı gösterir. hiçbir şey yok.

Amir polise sorar;

A: O kadar şey dedin, ortalıkta hiçbir şey yok?

Ordan bizim eleman atlar.

K: “Şimdu bu size hız yaptu falan da demiştur.”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , | POLİS ÇEVİRMESİ için yorumlar kapalı
May 06

O ZAMAN HANGİ DELİKTEYDİNİZ!?

O ZAMAN HANGİ DELİKTEYDİNİZ!?

Şehit cenazesinde yapılan her saldırı şehidin o yüce şehadetine ihanetten başka bir şey değildir.

Şehide “kelle” dendi bu ülkede;  süreç içinde en çok, trajikomik ama şehit aileleri alkışladı bu lafı diyeni de!

“Sayın Öcalan’ demeyi ve PKK bayrağı asmayı suç olmaktan biz çıkardık” diye övünen siyasetçi çıktı; değil yumruk fiske vuran çıkmadı!

“Abdullah Öcalan’ı takdirle karşılıyorum” diyen “devletlû” çıktı, devlet adına yüzüne şöyle okkalı bir tükürük savuran çıkmadı!

“Öcalan’ın düşünceleri bizim de düşüncelerimizdir” diyeni çıktı; ayağına taş değmedi, siyasette her gün biraz daha yukarı tırmandı!

“PKK’ya katılan çocuklar benim canım, ciğerim” diyen çıktı; PKK’lı canilerce canı, ciğeri sökülen milyonlardan çıt çıkmadı!

“PKK bir terör örgütü değildir. 100 kişiyle sınır karakoluna saldıran, ağır makineli tüfekler kullanan, halktan destek alan, 30 bin ölüme rağmen varlığını sürdüren

bir örgüte terör örgütü demek kendini kandırmaktır. Dolayısıyla Öcalan’a terörist demek, denize ‘göl’ demek gibi bir şey: Bir Kürt ulusalcısı olarak, siyasi amacına

ulaşmak için şiddeti kullanan bir politikacıdır” diyen gazeteci çıktı mesela; şu masuscuktan Hollanda portakalı sıkanlar kadar olup da, o gazete kisveli paçavrayı portakal

gibi sıkıp buruşturup atan çıkmadı!

Bütün bunlar olurken hangi delikte gizleniyordunuz?

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | O ZAMAN HANGİ DELİKTEYDİNİZ!? için yorumlar kapalı
May 05

MEHMET AKİF’İN ÇOCUKLARI

MEHMET AKİF’İN ÇOCUKLARI

 

Cağaloğlu’ndaki bir köşe yazarının odasına üstü başı bakımsız, kirli sakallı biri girer. 
Adını söyledikten sonra yazardan kendisine yardım etmesini ister.
Köşe yazarı, karşısındakinin içler acısı durumundan büyük üzüntü duyar. Cüzdanını çıkararak istediği kadar alması için adama uzatır.
O da uygun bir miktar para alarak iki büklüm gözden kaybolur.
Ve Birkaç ay sonra tek sütunluk bir gazete haberi köşe yazarının gözüne çarpar.. 
Haberde, İstanbul sokaklarında, bir çöp bidonunun yanında bulunan bir cesetten söz edilmektedir. Fotoğrafa dikkatle bakar, bu, para istemek için kendisine gelen adamdan başkası değildir.. Emin Ersoy’dur.. Mehmet Akif Ersoy’un oğlu Emin Ersoy !…

~ Yıl 1985…
Üsküdar Belediyesi, Emekli maaşıyla geçinmeye çalışırken hastalanan, Zor ve bakımsız günlerin ardından gözlerini hayata kapayan bir adamın cenazesi ortada kalmasın diye tüm masrafları karşılar..
O unutulan insan, Tahir Ersoy’dur.. Mehmet Akif Ersoy’un torunu !..

~ Yıl 1991..
Beyoğlu’nda bir evin kiracıları, Kirayı ödeyemedikleri için sokağa atılırlar..
Onlar, Mehmet Akif Ersoy’un kızı ve torunlarıdır !..

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , | MEHMET AKİF’İN ÇOCUKLARI için yorumlar kapalı
May 04

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK (2)

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK (2)

* Sportif hareketlerin en dengelisi yavaş yürümektir, 
* Özel olarak yüksek sesle okumak, başı ve baştaki organların hareketini sağlar. Onları ısıtır, temizler ve yeniden güçlendirir. 
* Hızlı yürüyüş kalçaları, uylukları, bacakları ve ayakları hareket ettirir; bunları ısıtır ve güçlendirir. Sportif hareketlerin en dengelisi yavaş yürümektir. 

‘YEMEKTEN ÖNCE BİR MİKTAR SPOR YAPIN’ 
* Hareket doğal ısıyı harekete geçirir, geliştirir. Hareketsizlik doğal sıcaklığı dondurur ve söndürür. 
* Yemekten önce bir miktar spor yapın. Öncesinde ve sonrasında dinlenin. Yemekten sonra hareket etmeyin. 
* Tek cins yemek ile yetinilmemeli, farklı yemekler yenmeli. Çünkü bu tedbir bakımından önemlidir. 
* Yemeklerin farklı renklerde olması da önemlidir. Ancak her zaman olması gerekmez. 
* Yemek yağlı ise bunun yanında tuzlu veya acı yerse; yine tuzlu ve acı yerken yağlı bir şey yemesi iyidir. Yemek ekşi ise yanında tatlı yemesi zorunludur. Tatlının yanında ekşi de böyledir. 

‘Hamurlu tatlılar damarları tıkar’ 
İbni Sina, tatlılar hakkında bin yıl önce şu çarpıcı değerlendirmeyi yapmış: “Tatlılar iki türlüdür. Ballı ve hamurlu. Ballı olanlar ağızda eriyip mideye giderse sindirime yardımcı olur. Hamurlu olanlara gelince, bunlar katıdır, sindirimi ağırdır. Damar ve eklem tıkanıklarına sebep olur. Tatlılar kan yapıcıdır, cinsel iktidara yardımcıdır. 

‘Aşırı seks akla ve gözlere zarar’ 
“Cinsel iktidarın varlığının göstergesi yaş ne kadar ilerlerse ilerlesin cinsel ilişkiye şehvet duymaktır. Çocuk denecek kadar küçük yaştaki arzuya cinsel iktidar denilemez. Bu haldeki bir cinsel arzunun terk edilmesi kişiyi bunaltır, yemeğe olan isteği iptal eder. Bu konuda aşırı gitmek bedeni bitkin düşürür, görmeyi zayıflatır ve akıl dengesini bozar.’’ 

‘Yemekten sonra ılık su içmeyin’ 
“Yemekte hoş olmayan çeşide gelince; kızartma ile haşlama, kırmızı et ile balık, kurutma ile taze, et ile süt, yumurta ile et, baklagiller ile balık bir arada yemek doğru olmayan karışımlardır. Su içmek yemek üzerine susuzluğu giderir. Bunun yemekten çok olmaması gerekir ki söndürücü olsun. Yemek ile midenin kütlesi arasına girsin. Soğukluk derecesi ise insana çok açık biçimde kendisini göstermeyecek kadar olmalı. Ilık suda bir hayır yoktur.’’

‘İbni Sina’ya göre eğitim yaşı 7 mi?’
“Çocuk yedi yaşına girmeden önce yorucu ve rahatsız edici işlerin altına itilmemeli, bu şekilde bir eğitim ve terbiye etme yoluna gidilmemelidir. Çünkü bu çocuğun dinamizmini kırar, güzel yetişmesine engel olur.’’ 

‘Aşırı uyku kişiyi aptallaştırıyor’
“Uyku organları dinlendirir ve yemekleri sindirir. Kişiyi ve nefsi korur. Bedendeki doğal hareketler uyku ile olgunlaşır. Aşırı uyku bedeni soğutur, kişiyi aptallaştırır, yüzü kurutur. Uykusuzluk ise cesedi kurutur, nemini temizler, güçleri çözer, iradeyi engeller, mizacı bozar. Aşırı uykusuzluk hali akli dengesizliğe sebep olur.’’

‘7-14 yaşta meyve suyu içirmeyin’
“Anne bebeğini sütten kestiği zaman yemeğe dönmelidir. Yemeklerin en hafif ve yumuşağı ile başlanmalı, ağırlarına doğru yavaş yavaş ilerlemelidir. Yedi yaşından sonra, 14 yaşına erişinceye kadar çocuğa meyve suyu içirilmemelidir. Çünkü bu beyin ve sinir sistemini zayıflatır.’

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , | HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK (2) için yorumlar kapalı
May 03

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Önümüze koyulmuş olan ibadetlerden maksat, kalplerin o en büyük varlığa, o öncesiz bâki varlığa yönelmesi, O’na doğru cezbedilmesidir. İşte buna dayanarak diyebilirim

ki kalbin dünya işleriyle meşgulse, istersen bin sene namaz kılmış ol, ibadetlerinin güzel bir karşılığını bulamazsın, sevaba giremezsin.” Şeyh Bedrettin                                   

* “Beyin bir donanımdır, herkeste vardır, akıl bir yazılımdır herkeste yoktur.” Anooshiryan Miandhii Tebrizli Türk

* “Kan kokusu almış bir köpek balığından daha tehlikelisi, petrol kokusu almış Amerikan emperyalizmidir!” Bernard Shaw                                                                                   

* “Ne kadar bilmese de, halk hüner-mendi tanır.” Şeyh Galip                                                                           

* “Tanrı yolunun yolcusu! Umutsuzluğa kapılma.” Şeyh Bedrettin                                                                              

* “Yarının ekmeği için bugünden maya tutulur.” Sadi Şirazi                                                                                   

* “Öldükten sonra da hatırlanmak isterseniz, ya okunmaya değer şeyler yazın, ya da yazılmaya değer şeyler yaşayın.” Benjamin Franklin                                         

* “Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir.” Montesquieu

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
May 02

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK (1)

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK (1)

Batılı kaynakların “Hâkim-i Tıb”, diğer bir deyişle “Hekimlerin Piri ve Hükümdarı” olarak nitelendirdikleri İbni Sina’nın bin yıl önce kaleme aldığı Küçük Tıp Kanunu (El Kanun El-Sağir fi’t Tıbb) Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırıldı. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, aynı zamanda Tıp Tarihi ve Etiği uzmanı Prof. Dr. Kadircan Keskinbora tarafından yayına hazırlanan kitap, 10 makale ve 110 sayfadan oluşuyor. Yazdığı kitaplar asırlarca Batı dünyasında da temel tıp kitapları olarak okutulan İbni Sina’nın Arapça yazdığı Küçük Tıp Kanunu’nda hastalıklar ve tedavileriyle ilgili birbirinden çarpıcı yorumlar yer alıyor; hangi otların hangi hastalıkların tedavisinde kullanıldığı anlatılıyor. Prof. Dr. Keskinbora, Küçük Tıp Kanunu’nun kendisinin aralarında bulunduğu 4 kişilik bir ekip tarafından tercüme edildiğini söyledi: “İbni Sina’nın yazdığı kitapların sayısı 200’ü geçiyor. Küçük Tıp Kanunu ise ‘İlimler Âlimi’ İbni Sina’nın 1013 yılında yazdığı ‘El Kanun fi’t Tıbb’ adlı 5 ciltlik tıp ansiklopedisinin bir özeti. Bu özeti hem öğrencileri için bir el kitabı olsun, hem de daha yaygın okunabilsin diye yazmış.’’ 

Baş ağrısından kurtulmak için kan verin, yumurta yiyin

BAŞ AĞRISINA HACAMAT
“Ateşli baş ağrısı kandan olur. Alameti ise yüz kızarması, damarların barizleşmesi, nabız atılının büyümesidir. İlacı kan vermek ve hacamat (vücuttaki pis kanın atılması) yaptırmaktır. Alınması gereken gıda yumurta sarısı, hindiba ve sirkedir.’’

ACI ÇEKENİ HAMAMA GÖTÜRÜN
“Aşktan hüzün, uykusuzluk, sayıklama meydana gelirse akli dengesini kaybetmesinden korkulur. Bu durumda çorba türü sıvı yiyeceklerle beden nemlendirilmelidir. Her gün hamama götürülür. Menekşe yağı koklatılır. Bu bedenin ilacıdır. Ruhun aşkına gelince bu bir psikolojik hastalık türüdür. Bu kişiye nasihat edilmelidir. Ta ki duyguları olabildiğince hafiflesin. Ya da daha başka işlerle düşüncesinin meşgul edilmesi gerekir.’’ 

ASTIMA BAL-BADEM
‘Hekimlerin Piri’ astım hakkında da şu şifalı bitkileri öneriyor: “Bir kimse yürürken hareketlerinde nefes darlığı ile birlikte sert sallantı ve göğsünde ağırlık varsa pişirilmiş kuru zufa otu yedirilir, ada soğanı sıyrığı (yalamtık), geven, sarı incir, kabuksuz badem ve bal ile birlikte yedirilerek içirilir. Ceviz yağı ile birlikte nohut suyu, dereotu, yedirilir ve sıcak su içirilir.’’ 

BÖBREK TAŞI FORMÜLÜ
“Böbreklerde şiddetli ağrı meydana gelir ve hastanın idrar kabında kum kalırsa böbreklerde oluşmuş taşlardan dolayıdır. Hastaya şu ilaçlardan biri verilir: Kabuksuz karpuz çekirdeği veya çekilmiş üzüm çekirdeği veya kereviz ve anason çekirdeği verilir. Diken çekirdiği, gül çekirdeği, gül, hatmi tohumu, molehiya tohumu birer dirhem ağırlığında öğütülür, taze, mayhoş meşrubatla ezilerek içilir. Ağır yemekler ve süt ürünlerinden men edilir, acı badem yağı ile siyah nohut yedirilir.’’ 

UÇUK VE MANTARA SİRKE 
“Uçuk ve mantar tedavisine bölgeye uygulanacak olan ilaç, sarı terminalia tohum özü, meyan kökü yaprağı karışımının ezilmesi bölgeye sirke yağ ve petekle sürülmesidir. Gıda hafifletilir.’’ 

CİNSEL İSTEKSİZLİKTE YAPILACAKLAR 
“Hastaya yağlı acı yayık, şekerli süt ve zencefil içirilir. Beline menekşe yağı sürmüşse tatlı içeceklerden alıkonulur, balık eti yedirilir. Şayet soğuk tabiatlı bir kimse ise terbiyelenmiş zencefil, rafadan yumurta ve uzun biber yedirilir. Keza bal ile soğangiller, şişman piliç, kuş eti yedirilip bayat içecekler içirilir. Beli yoğurt ve yasemin yağı ile yağlanır.’’

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK (1) için yorumlar kapalı
May 01

SEVDA ÇINARI

SEVDA ÇINARI

 

Her şeye sevgi duyan sevgi dolu bir kuldum

Yılan ile yalanı yanı başımda buldum

Her ikisiyle birden defalarca sokuldum

İçtiğim bir zehirdi, destan olur çektiğim

Bir sevda çınarıydı o gönlüne ektiğim

 

Hırsınla zirvelerde bir suçlu arıyordun

Kibir kasırgasıyla her yeri sarıyordun

Saf tertemiz sevgimi nefretle karıyordun

İçtiğim bir zehirdi, destan olur çektiğim

Bir sevda çınarıydı o gönlüne ektiğim

 

Neler çektim neler o engerek dilinden

Gönlünde beslediğin nefret yüklü yelinden

Melek diye kandığım o, şeytanın elinden

İçtiğim bir zehirdi, destan olur çektiğim

Bir sevda çınarıydı o gönlüne ektiğim

 

Yeni aşklar aradın şana, şöhrete doydun

En güzel servetimdi güzel huyumu soydun

Tellallara duyurdun, utanmaz defe koydun

İçtiğim bir zehirdi, destan olur çektiğim

Bir sevda çınarıydı o gönlüne ektiğim

 

Her hatıra kalbine saplanan bir ok olsun

Görünce şu halini ‘ah, vah’ diyen çok olsun

Ruhun gibi bedenin ortalıktan yok olsun

İçtiğim bir zehirdi, destan olur çektiğim

Bir sevda çınarıydı o gönlüne ektiğim

 

Görmedin, göremedin sevgi haritasını

Bu sevgi gemisinin sen çizdin rotasını

Attırdın en sonunda aşkın kafatasını

İçtiğim bir zehirdi, destan olur çektiğim

Bir sevda çınarıydı o gönlüne ektiğim

 

Dilerim hiçbir gönül böyle azap görmesin

İpek böceği gibi kendine dam örmesin

Allah hiçbir kuluna acı azap vermesin

İçtiğim bir zehirdi, destan olur çektiğim

Bir sevda çınarıydı o gönlüne ektiğim

 

Yüreği çarpıyorken kusuyor nefretini

Her çarpışta bir hazla çiğniyordu etini

Nasıl ödeyeceksin bu aşkın diyetini?

İçtiğim bir zehirdi, destan olur çektiğim

Bir sevda çınarıydı o gönlüne ektiğim

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , | SEVDA ÇINARI için yorumlar kapalı
Nis 30

HADDİNİ AŞIYORSUN MAÇOĞLU! (K.Ş)

HADDİNİ AŞIYORSUN MAÇOĞLU! (K.Ş)

Feodaliteden çok çekmiş bir coğrafyada halkın toprağının her manada sahibi olmasına, toprağını işleyerek hep doyup hem doyurmasına, ürettiğinden hem kazanıp hem kazandırmasına “eyvallah” dedik.

Köhne soğuk savaş kafasının örümcek tutmuş mirasını reddettik, ideolojik komplekse kapılmadan, “Komünist Başkan” Mehmet Fatih Maçoğlu‘nun “halkçı belediyeciliğini” alkışladık.

“Şeffaf yöneticiliğini” alkışladık.

“Kooperatifçiliğini” alkışladık.

“Üreticiliğini” alkışladık.

Ovacık’ta oluşturduğu katma değeri, Ovacıklı çocukların, gençlerin eğitimine yatırmasını alkışladık.

 

Tunceli’ye “Dersim” demek!

O diline pelesenk olmuş “Dersim“i, Tunceli Belediyesi’nin resmi sosyal medya hesaplarına da taşıyıp Türkiye Cumhuriyeti Tunceli Belediyesi‘ni, kafana göre Dersim Belediyesi yapamazsın.

Sağlam olmayan zemine yapılmış, temeli çürük, malzemeden çalınmış bir bina gibi çöktü gitti emek emek inşa ettiğin hikâyen.

Buraya kadarmış Maçoğlu;

Orada bir duracaksın! Haddini aşmayacaksın!

Cumhuriyetin, Dersim feodalitenin mirasıyken, “halk” diyen, “demokrasi” diyen, nohut satarak kazandığını sırf çocuklar okusun diye eğitim bursu olarak dağıtan, ürettiğini de, kazandığını da adil paylaşmaktan, hatta eşit paylaşmaktan söz eden biri, nasıl halka düşman, demokrasiye düşman, onu getiren Cumhuriyet’e düşman, toplumu kullaştıran, köleleştiren, cahil bırakan bir ağalar saltanatının kanlı mirasını, Cumhuriyet’in ve kurucusu Atatürk’ün o coğrafyaya taktığı onurlu tacı TUNCELİ’ye tercih edebiliyor?

Türk milleti ve Türk’ün Anayasası buna izin verir mi?(K.Ş)

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | HADDİNİ AŞIYORSUN MAÇOĞLU! (K.Ş) için yorumlar kapalı