Ağu 28

KARŞILIK BEKLEMEDEN ÇALIŞ, BAĞIŞLA VE SEV..

KARŞILIK BEKLEMEDEN ÇALIŞ, BAĞIŞLA VE SEV..

İskoçya’da yoksul mu yoksul bir çift yaşardı. Fleming’di adı. Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi çocuğu bataklıktan çıkardı ve acılı bir ölümden kurtardı.

Ertesi gün Fleming’in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık giyimli bir aristokrat indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini. ‘‘Oğlumu kurtardınız, size bunun karşılığını vermek istiyorum’’ dedi. Yoksul ve onurlu Fleming ‘‘Kabul edemem!’’ diyerek ödülü geri çevirdi.

Tam bu sırada kapıdan çiftçinin küçük oğlu göründü. ‘‘Bu senin oğlun mu?’’ diye sordu aristokrat.

Çiftçi gururla ‘‘Evet!’’ dedi. Aristokrat devam etti: ‘‘Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim almasını sağlayayım. Eğer karakteri babasına benziyorsa ilerde gurur duyacağın bir kişi olur.
‘‘ Bu konuşmalar sonunda Fleming’in oğlu aristokratın desteğinde eğitim gördü.

Aradan yıllar geçti. Çiftçi Fleming’in oğlu Londra’daki St. Mari’s Hospital Tip Fakültesi’nden mezun oldu ve tüm dünyaya adını penisilini bulan Alexander Fleming olarak duyurdu. Bir süre sonra aristokratın oğlu zatürreye yakalandı. Onu ne mi kurtardı?

Penisilin!

Aristokratın adı: Randolp Churchill.
Oğlunun adi: Winston Churchill.
Kurtaran Doktor: Çiftçinin oğlu Alexander Fleming.

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | KARŞILIK BEKLEMEDEN ÇALIŞ, BAĞIŞLA VE SEV.. için yorumlar kapalı
Ağu 27

KAPI İHALESİ

KAPI İHALESİ

(Kesinlikle Türkiye değil)

Adı Türkiye olmayan bir ülkenin meclis genel kurul salonu’nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş. 

Konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş ve fiyat istemiş. 

Birinci marangoz: 

“500 tl’ye olur bu iş” demiş. “200 malzeme, 200 işçilik, 100 kâr.” 

Bürokrat ikinci marangoza dönmüş: 

-Siz aynı işi kaça yaparsınız? 

-2,500 lira. 

-Nasıl olur bu kadar fiyat farkı? 

-1000 bana, 1000 size… 500 de bu arkadaşa veririz kapıyı yapar. 

İhale ikinci marangoza verilmiş.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | KAPI İHALESİ için yorumlar kapalı
Ağu 26

TEĞMEN EMRE AS’IN KANI…

TEĞMEN EMRE AS’IN KANI…

 

PKK ŞEHİT ETTİ, HELİKOPTER KALDIRILMADI

Emre As’ı kaçakçılar değil, PKK’lılar şehit etmişti.

Bölgede ciddi bir kaçakçılık sektörü oluşmuş durumda. Örgüt kaçakçılık sayesinde ekonomik kazançlar elde ediyor. Askerlerin “devriye” adını verdikleri kontroller ise korkulu rüyaları olmuş durumda.

Şehit Emre As olaydan 20 gün önce bölgeye atanıyor.

Düzenli olarak devriye görevine çıkıp, kaçakla yani PKK ile mücadeleye başlıyor.

Bu durum örgütün hoşuna gitmiyor.

Önce haber gönderiyorlar, sonra taciz ateşi açıyorlar.

Tehdit ve saldırılar karşısında hiçbir askeri operasyon düzenlenmiyor.

Bahane ise; “Çözüm sürecine zarar gelmesin.”

Sonrasında Emre’nin şehit edildiği o gece yaşanıyor.

Planlı bir pusu…

Kaçakçılar sınırdan geçiyorlar.

Özellikle alarm veren alıcıların olduğu yerden geçerek askerlerin gelmesini bekliyorlar.

Hedeflerinde aslan gibi delikanlı, genç Teğmen Emre var…

Askerler olay mahalline girip, araçlarından iniyorlar…

İner inmez bir ses…

Emre yere düşüyor…

Kanas adı verilen keskin nişancı tüfeğiyle boğazından vuruluyor, orada şehit oluyor.

Sonrasında ne mi oluyor?

İşte asıl skandal bundan sonra ortaya çıkıyor.

Gece görüş kamerası olan ve gece uçuş yapabilen operasyon helikopteri teröristleri takip etmek için havalanmıyor, havalanmasına izin verilmiyor.

Peki karadan takip var mı? O da yok…

Olayın daha da acı tarafı, şehit verilmesinden sonra devriye görevleri iptal ediliyor!

Bu demek oluyor ki, 1 şehit verildikten sonra PKK’nın kaçakçılığına göz yumuluyor.

Şehidimizin kanı yerde kalıyor!

***

Bugünlerde teröre lanet eden medya, bu olayları gizliyordu. Üzerine gitmiyordu. Şimdi ise bir numaralı vatansever kesilmiş durumdalar. Örgütün neredeyse tüm bağlantılarını bir günde çözüyor, yüzlerce teröristin imha edildiğini iddia ediyorlar.

Biz de güzel bir şekilde yutuyoruz!

Emre As’ın kanı, çözüm sürecinin mimarlarının eline bulaşmıştır.

Madem operasyonlara izin vermeyecektiniz,

Madem PKK’lıların ellerini kollarını sallayarak kaçmalarına göz yumacaktanız,

Madem sınır ihlalleri örgütün silahlanması, kaçakçılık yapması önemli değildi o zaman bu gencecik vatan evlatlarını neden göreve gönderdiniz, neden ateşe attınız?

Birilerinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük skandallarından biri olan çözüm sürecinin hesabını sorması gerekiyor. Hukuk devleti olmak bunu gerektiriyor.

 

Alıntı Yeniçağ

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | TEĞMEN EMRE AS’IN KANI… için yorumlar kapalı
Ağu 25

AĞLATMA İŞİNİ BİR BAŞ SOĞAN DA YAPAR

AĞLATMA İŞİNİ BİR BAŞ SOĞAN DA YAPAR

 

“Ünlü bir dram artisti, kendisi gibi çok tanınmış bir komedi sanatçısına takılarak, biraz da hava atmak istemiş: ‘İnsanları güldürmenin ne değeri var doğrusu anlamıyorum. Asıl zor onları ağlatmaktır. İşte ben bunu yapıyorum!’

Komedyen hiç laf altında kalır mı? Hemen cevabını vermiş; ‘Senin yaptığın ağlatma işini bir baş soğan da yapar. Ama bana insanları güldürebilen bir sebze gösterebilir misin?’

Gerçekten de komedi sanatçısının dediği gibi insanları güldürebilen sebze var mı?”

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , | AĞLATMA İŞİNİ BİR BAŞ SOĞAN DA YAPAR için yorumlar kapalı
Ağu 24

TSK neden pilotsuz Kaldı?

TSK neden pilotsuz Kaldı?

 

Ben GATA mezunu ve oradan emekli olma şerefine nail olmuş bir Emekli Hava Tabip Yarbayım. Uzmanlık alanım Psikiyatri olsa da ayrıca bir de “Uçuş Doktoru” unvanına sahibim. Okuldan mezun olduğumda ilk görev yerim, Balıkesir 9’ncu Ana Jet Üs Komutanlığıydı. Ege üzerinde onlardan habersiz sinek uçamazdı. Hepsi her an harbe hazır müthiş pilotlardı. Bosna Savaşı sırasında altı ay İtalya’da NATO üssünde çeşit çeşit uçak ve helikopterlerin pilotlarının sağlıklarıyla ilgilendim. F-16 filomuzun pilotları o sırada havada 2-3 kez yakıt ikmali yapar, 8-10 saat havada kalırlardı. Aşağıda füze tehdidi varken bile tek saniye tereddüt etmezler, kimsenin uçak indirip kaldıramadığı hava koşullarında çekinmeden uçuş yaparlardı. Birçok NATO tatbikatında Türk filolarının doktorluğunu yaptım. Onların diğer ülke pilotlarından hem atış hem de yetenek açısından ne kadar üstün olduğunu gördüm. Tüm bu görevlerim sırasında hep hava pilotlarla çalıştım. Ardından Güneydoğu bölgesinde 4 yıl çalışma şansı buldum. Bu sırada çeşitli görevlerle Kara Kuvvetlerimizin kahraman ve cesur pilotlarıyla bölgede birçok kez uçma onurunu yaşadım. Kelle koltukta mücadele eden bu kahramanlara saygı duydum. Ardından önce Etimesgut Asker Hastanesinde pilotaj muayenelerine katıldım. Uçuş Doktoru bir psikiyatr olarak onların ruh sağlıklarının uçmalarına uygun olup olmadığı kararlarını verdim. Uçuş heyetinde bazı durumlara itiraz ettim ve hiç alışılmadık bir biçimde bir buçuk yıl sonunda Sağlık Komutanlığının kapanmış bir şubesinin olmayan masasına atandım. Aslında bir nevi açığa alındım. Lafın özü çalışmamız istenmiyor gibiydi. Ancak bazı değerli komutanlar sayesinde yoktan bir şube yarattık. TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliği, TSK Personeli Sağlık Muayene Yönergesi, PDR Yönergesi ve birçok uygulama emirleriyle çalışmalarımıza başladık. Hava Harp Okulları öğrencilerinin sağlık yoluyla yaşadığı gariplikler için mücadele ettik. Sonra bu FETÖ denilen alçakların birçok kara pilotumuzu sağlık gerekçeleriyle harcamak için nasıl uğraştıklarını gördük. “Pilotaj Görevine devam edemez” raporu düzenlenen pilotlarımıza, binlerce saat uçuşun ardından işitmelerinde oluşan kayıp için “rahatsızlığı askerliğin sebep ve tesiriyle meydana gelmemiştir” raporu verdikten sonra bu kahramanlarla dalga geçerek “nereden bileyim kulaklarını diskoda sağır etmediğini” diyen doktorlar gördük. Bu hadiseyi yine genelkurmay adli müşavirliğine yazdığımız ayrıntılı bir yazı ve onların da desteğiyle atlattık ve pilotlarımızı görevine iade ettik. Sonra kardiyoloji kliniklerinde elenen pilotlarımızın elenmesinin önüne geçmek için çaba sarf ettik ve birçok raporu kontrol muayenesine göndererek pilotlarımızın göreve iadesini sağladık. Onların haksız ekolarla tanılar konulduğunu, ilaç verilerek verilerinin bozulduğunu sonradan öğrendik.

Tüm askeri hastaneleri, sağlık kurullarını çeşitli defalar denetledik ve birçok sahte raporu tespit ederek sorumlularını adalete teslim ettik. Sonra ne mi oldu? Sağlık Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Mustafa Uluçakar’ın öncülüğünde askeri sağlık sistemindeki FETÖ uzantıları hakkında rapor hazırlama işine giriştik ve karşılığında Uluçakar Albay emekli edildi ve ben de rapor şubeden GATA’ya atandım. GATA’da psikiyatri kliniğinin heyet üyesi olarak göreve başladım ve burada, bazı meslektaşlarımla verilen bazı atama raporlarının, sınıf değişikliği raporlarının tuhaflıklarını fark ettik ve heyette kuş uçurmaz hale geldik ve tabi ki sonuç olarak bazılarımız heyetten uzaklaştırıldık. O sırada Ergenekon kumpasıyla tutuklanan Nejak Bek Korgeneralin çok değerli oğlu, çok iyi bir nörolog olan Semai Bek heyetin çok dikkatli bir üyesiydi ve onun başına gelenler de ortadadır. Bu arada sağlık kurulları aracığıyla birçok subay astsubay tasfiye edilmeye çalışıldı ve benim gibi birçok vatansever askeri doktor onlara direndi. Evet aramızda FETÖ’cü serefsizler vardı ama sistemin içinde harika doktorlar da vardı. Şimdi sistemde ne pilotlar ne de doktorlar kaldı. Okullarımız kapatıldı ve şimdi emekli pilotları tekrar kazanmaya çalışıyoruz.

Yazık ki ne yazık…

Çok geç olmadan Harp Okullarını, askeri liseleri, GATA’yı ve askeri hastaneleri açmazsak daha çok emekli askerlerden yardım isteriz. Bu arada eminim benim gibi birçok askeri doktor, askeri pilot ve diğer tüm branşlardan rütbeliler devleti için her an göreve hazırdır. Bugün çeşitli vesilelerle, yakından tanıdığım kahraman pilotlarımızı anmak istedim. Bu vesileyle tüm hava şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Ruhları şad, gözleri ufukta olsun.

Emekli Hava Tabip Yarbay

Semih Dikkatli

Uçuş Doktoru ve Psikiyatri Uzmanı

 

Alıntı: Y. S. Demirağ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | TSK neden pilotsuz Kaldı? için yorumlar kapalı
Ağu 23

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Kötünün dünyada eseri kalmaz.” Âşık Seyrani

* “ Aklın varsa, başka bir akılla dost ol.” Mevlânâ

* “Dünyada hayat deneyimi olmayan birinden daha hak bilmez yoktur; kendi yaptığı dışında hiçbir işin doğru olduğuna inanmaz!” Terentıus

* “Etli tırŋaklı adırmas “Etle tırnak birbirinden ayrılmaz.”

Koş kılıç kınka sıgmas “Çifte kılıç bir kına sığmaz.”

Ot tütünsüz bolmas, yigit yazuksuz bolmas “Ateş dumansız olmaz, genç günahsız olmaz.” Dîvânu Lugâti’t-Türk

* “Dünya var olduğu sürece yanlışlar yapılacaktır. Ama hiç kimse karşı çıkmadığı ve isyan etmediği sürece bu yanlışlıklar sonuna kadar sürecektir.” Clarence Darrow

* “Ruhunda kölelik olan, tahta çıksa da köledir.” Vauvenargues

* “Atatürk sadece ülkeyi kurtarmamıştır. Aynı zamanda ulusun, açık anlatımıyla Anadolu’daki Türk varlığının yok olmasını da engellemiştir. (…) Atatürk olmasaydı, Türk belki Özbekistan’da olurdu ama Trakya ve Anadolu’da kalmazdı. 100 yılda tüm büyük civar coğrafyadan sürülmüş ve katledilmiş Türklerin Konya Ovası’ndan sürülmeleri ne kadar sürerdi sanıyorsunuz? (…) Ne Türk ne Türkiye kalırdı. Atatürk sadece Türkiye’yi kurtarmadı aynı zamanda Türk neslini de kurtardı.” Prof. Justin McCarthy  

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Ağu 22

“DOSTLAR ALIŞVERİŞ DE GÖRSÜN” MİSALİ…

“DOSTLAR ALIŞVERİŞ DE GÖRSÜN” MİSALİ…

 

Yoksa görevden alınan belediye başkanlarından Ahmet Türk, 2009 yılının Eylül ayında, Erbil’de yaptığı konuşmada  “Avrupa Birliği bir birliktir. Neden Ortadoğu halkları arasında da bir birlik oluşmasın ve birbirlerini tanımasınlar. Dört parça Kürdistan’da Kürtler zorluk içinde ve baskı görüyor. Bu baskılar kalkmalıdır ve bu baskılar da demokrasi ile kalkar. Herkes kendini demokrasi ile ifade eder” demişti.

Ahmet Türk, bu konuşmayla ilk olarak Abdullah Öcalan’ın seslendirdiği, ama teorisyeni Bernard Lewis olan ve “Orta Doğu kimliği” temeli üzerinde, “Türk, Kürt, Arap Konfederasyonu” modelini savunmuştu. Ahmet Türk şimdi görevden alındı ama “Dört Parça Kürdistan” dediği parçalardan ikincisinde de devlet kurulduğu bir sırada…  Üstelik o devletin kurulmasına Suriye politikası ile hizmet eden ve şimdi de fiilen kabul eden AKP iktidarıdır.

***

2009’da konuyu, “Ahmet Türk ve Öcalan’ın emelleri de sınırlarını MOSSAD’ın çizdiği ‘Büyük Kürdistan’ hedefi ile aynıdır! Bu haritayı eski Amerikan Büyükelçisi Pearson, ‘Erzurum’dan Bağdat’a uzanan bölge tek bir ekonomik bölge olacaktır’ diye açıklamıştı. Barzani’nin İnternet sitesinde de haritaların altına, ‘Bu bölge sadece ekonomik bir bölge olarak kalmayacak, tek bir siyasi bölge haline gelecektir. İşgalci Türk Ordusu, Kuzey Kürdistan’dan çekilecektir’ yorumu yapılmıştı.” diye değerlendirmiştik.

Şimdi Ahmet Türk’ü görevden alsanız ne olur, almasanız ne olur? 

***

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın 15 Ekim 2009 tarihinde, kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk ile yaptığı toplantıda neyin pazarlığını yaptığını açıklamasını isteyerek “AKP hükümetleri yeni emperyalizmin dayatmalarına ülkemizi hazırlama görevini içerden üstlenen tam bir Truva atı haline gelmiştir” demişti.

Ben de zaten o dönemde, konuyla ilgili tespitlerimi “İslam’ın Truvası” diye bir kitapta toparlamıştım.

İktidar Ahmet Türk’ü ve diğerlerini görevden almakla, ABD dayatmalarını kabul ettiğini örtmeye çalışıyor; hepsi bu!

 

 

Alıntı: A. Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | “DOSTLAR ALIŞVERİŞ DE GÖRSÜN” MİSALİ… için yorumlar kapalı
Ağu 21

BELLİ DEĞİL… NE GÜNLERE KALDIK?

BELLİ DEĞİL…

NE GÜNLERE KALDIK?

 

Başlar ayak olmuş, ayaklarsa baş

Vicdanlar kaskatı granitten taş

Bu gidişin sonu besbelli ki yaş

Böyle ne günlere kaldık ya Rabbi?

 

Yokuş belli değil, düz belli değil

Bahar belli değil, güz belli değil

Kafa belli değil, yüz belli değil

Böyle ne günlere kaldık ya Rabbi?

 

İnsan görünenler vahşi çıkıyor

Hallerinden tıpkı lağım akıyor

Akil bilinenler mal, mal bakıyor

Böyle ne günlere kaldık ya Rabbi?

 

İnsan belli değil, can belli değil

Hakan belli değil, Han belli değil

Yürek belli değil, kan belli değil

Böyle ne günlere kaldık ya Rabbi?

 

Bir kâinat sığan yürekler boştu

İlgiler, dostluklar çıkara koştu

Gönüller sevgiler loştan da loştu

Böyle ne günlere kaldık ya Rabbi?

 

Düşman belli değil, dost belli değil

Deri belli değil, post belli değil

Kahpe belli değil, puşt belli değil

Böyle ne günlere kaldık ya Rabbi?

 

Yalaka yağcılar baş tacı olmuş

Ümitler, hayaller gül gibi solmuş

Beyinler yürekler kin ile dolmuş

Böyle ne günlere kaldık ya Rabbi?

 

Arka belli değil, ön belli değil

Taraf belli değil, yön belli değil

Ahmak belli değil, bön belli değil

Böyle ne günlere kaldık ya Rabbi?

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , | BELLİ DEĞİL… NE GÜNLERE KALDIK? için yorumlar kapalı
Ağu 20

“KAYYUM”

KAYYUM”

 

Doğu ve Güneydoğu’da dünden bugüne seçilmiş HADEP’li, DEHAP’lı, BDP’li, DTP’li, HDP’li belediye başkalarının çoğu, kah teröristleri maaşa bağlayarak, kah terör örgütüne lojistik destek sağlayarak, kah teröristler adına heykeller dikerek, kah adlarını sokaklara-caddelere vererek, kah cenazelerini sahiplenerek PKK’ya hizmet etmişlerdir.

Aynı şekilde terör örgütü propagandası yaparak, terör suçlarını ve suçulularını överek, terör örgütünün kamplarına katılarak, ayaklanma provalarını destekleyerek ve daha envai şekilde sayısız kere, sayısız suça karışmışlardır.

Ve evet, “devlet” ülkenin bir bölümünün idaresini göz göre göre PKK’nın sevk ve idaresine bırakacak değildir; bırakamaz ve bırakmamalıdır da…

Ama…

Bölgeyi PKK’nın sevk ve idaresine hiç sokmadan bunun önlemini almak mümkün değil midir acaba?

***

Görevden uzaklaştırılan Diyarbakır Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, “PKK’nın siyasi kanadı” varsayılan HDP’nin milletvekiliydi… İki dönem, yine KCK iddianamesine göre PKK’yla doğrudan ilişkili olan Demokratik Toplum Kongresi divan üyeliği, bir dönem de meclis üyeliği yaptı. Çözüm Süreci’nde biz milliyetçilerin “PKK üniversitesi” olacağını düşündüğü ama Resmi Gazete’de kuruluşu tescil edilen, kurucuları arasında Şivan Perver’in de yer alacağı söylenen Amed Üniversitesi’nin arkasındaki Mezopotamya Vakfı‘nın kurucu Yönetim Kurulu Başkanı’ydı.

Hakkındaki “Silahlı Terör Örgütü Kurma ve Yönetme” suçlaması 2018 tarihli… “Terör örgütü propagandası, suçu ve suçluyu övmek” suçlaması 2018 tarihli… 2019 tarihli soruşturmalara konu suçlar da bunların tekrarı…

HDP’li Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan, daha önce HDP milletvekiliydi.

Hakkındaki “Terör Örgütü Propagandası Yapmak, Silahlı Terör Örgütüne Üye olmak” suçlamaları 2016 tarihli… “Terör Örgütü Propagandası Yapmak, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Organlarını aşağılamak” suçlaması 2016 tarihli… 2019 tarihli soruşturmalara konu suçlar da bunların tekrarı.

Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk… HEP’i kuran kadroda yer aldı…DTP’yi kuran kadroda yer aldı ve Genel Başkanlığını yaptı…Milletvekilliği yaptı… Belediye Başkanlığı yaptı… Abdullah Öcalan’la defalarca görüştü…

Hakkındaki “Terör Örgütü Propagandası Yapmak” ve “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak” suçlamaları 2016 tarihli…

Demem o ki, bu kişilerin PKK’yla iddia olunan “ilgisi” yeni keşfedilmedi;  “haklarındaki adli/idari soruşturma/kovuşturmaların selameti için” Belediye Başkanlığı koltuğunda oturmamaları gerekiyor idi ise, bu soruşturma ve kovuşturmalara rağmen aday olmalarına neden izin verildi?

YSK, “şeklen inceleme” yaptığı için mi?

Hani şu “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şey oldu”ya dayanarak İstanbul seçimini iptal eden YSK!

Yapmayın Allah aşkına!

“PKK’ya tabi” olduğundan emin olduğu -eminse sahiden- kişilerin adaylığını geçersiz kılmaktan aciz olabilir mi bir devlet?

Her bir şeyi kılıfına uydurmayı beceriyor da mevzu bahis “vatan” olunca mı eli kolu bağlanıyor yani yazılı metinler karşısında!

Yanlış anlaşılmasın “hukuksuzluğu” savunmuyorum, hukukun bir tek bu milletin aleyhine olan hallerde hatırlanmasına itiraz ediyorum; çok mu zordu yani sil baştan oluşturmak seçim hukukunu?

 

 

Alıntı Yeniçağ:

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | “KAYYUM” için yorumlar kapalı
Ağu 19

Valiyi Ziyaret / Gizlisi Açığı

Valiyi Ziyaret

Nasreddin Hoca Valiyi ziyarete gitmiş. Valinin iki arşın ötesinde yer göstermişler. Oturmuş. Biraz sohbetten sonra Vali sormuş :
– “Hoca, Eşekle senin aranda ne fark var ?” Hoca hiç düşünmeden :
– “İki arşın” deyivermiş.

Gizlisi Açığı

Bir kıtlık zamanında Hoca’yı çarşıda ekmek yiyerek giderken görenler :
-“Hoca efendi, herkesin gözü önünde böyle ekmek yemek ayıp değil midir?” demişler.
– “Komşusu açken bol bol tıkınmanın gizlisi ayıp olmazsa açıkta yapılanı ne diye ayıp olsun” demiş Hoca, ” Komşusu açken tok yatmak, ya her zaman , her yerde ayıptır, ya da hiç ayıp değildir.”

 

 

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , | Valiyi Ziyaret / Gizlisi Açığı için yorumlar kapalı