Mar 02

Ruhban Okulu açılıyor mu?

Ruhban Okulu açılıyor mu?

 

Çipras’ın ziyaretiyle birlikte Ruhban Okulu’nun açılması da hızla gündeme gelecektir. Fener Rum Patrikhanesi’nin Rus kilisesiyle yaşadığı sorunlarla birlikte son olarak Ukrayna kilisesine bağımsızlık vermesinin yanında Ruhban Okulu’nun da açılması Patrikhanenin “Ekümenlik” olarak tanınmasını, dolayısıyla Türkiye’nin tapusu olan Lozan’ın delinmesini beraberinde getirmeyecek mi?

Bunu Türkiye, Kıbrıs’ta işgalci diyen ABD ve AB ülkelerinin 1960 Londra ve Zürih anlaşmalarını tamamen yırtıp atarak Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarıp Enosis’i gerçekleştirme izlemez mi?

Eğer şimdiden karşı somut adımlar atılmazsa, örneğin Çipras’a Rumların Kıbrıs’ta ABD ve Fransa’ya askerî üs vermeleri 1960 anlaşmalarını ihlaldir, buna izin vermeyin denmezse olacağı bu.

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | Ruhban Okulu açılıyor mu? için yorumlar kapalı
Mar 01

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

 

* “Dostluğu başlatmak için, ufak bir gülümseme yeter.” Dale Carnegie

* “Basma cahilin izine, gitme şeytanın sözüne!” Ruhsati

* “Ülkemizde hiçbir faciada istifa yoktur. Tam tersi istila vardır.” İbrahim Ormancı

* “Her toprak her şeyi taşıyamaz.” Publius Maro

* “Aşk, hiçbir afetten öğüt almaz.” Mevlânâ

* “Tam kudrete sahip olan, her şeyden korkar!” Pierre Corneille

* “Düşman bağışlamak, dost bağışlamaktan kolaydır.” D. Delyz

* “Kesin şeylere inan. Boş laflara değil.” Augustinus

* “Yalnız olmak, kötüyle beraber olmaktan iyidir.” George Washington

* “Adaleti sağlamayan devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır.” Hz. Muhammed (S.A.)

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Şub 28

“TÜRKİYE KUŞATMA ALTINDA”

“TÜRKİYE KUŞATMA ALTINDA”

 

Türkiye’nin üç düzlemli bir kuşatma altında olduğu uyarısını sürekli yaptığımı yazılarımı takip edenler hatırlayacaktır.

Birinci düzlemde müzakereler/mekanizmalar (PKK ile müzakere, Kıbrıs müzakereleri, Yunanistan’la istikşafi görüşmeler, Suriye’de Menbic yol haritası ve siyasi süreç vs.) var.

İkinci düzlemde kriz/çatışmalar (Suriye savaşı, Ege’de işgal edilen adalar, Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik saha paylaşımı, Karadeniz’de Kırım/Ukrayna krizi ve NATO’nun Karadeniz’de artan varlığı, İran’a yaptırımlar, Gürcistan ve Ermenistan’da yönetim krizleri/çatışmalar vs.) var.

Üçüncü düzlemde ise ittifaklar (Arap NATO’su, IŞİD karşıtı koalisyon, Yunan-Rum ikilisinin Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Ürdün ile üçlü ittifakları ve bunların ABD ve AB ile desteklenmesi vs.) ile Türkiye’nin çevrelenmesini görüyoruz.

Bu üç düzlemi üst üste koyduğunuzda da Türkiye’nin nasıl bir kuşatma altında olduğunu görürsünüz. Bu kuşatma Türkiye’yi o kadar sıkıştırmaktadır ki adeta nefessiz bırakacak sertliktedir.

Yaşanan ekonomik krizle birlikte Türkiye’nin dış politikadaki açmazlarını gören küresel güçler, yanlarına aldıkları bölgesel ve yerel taşeronlarla Türkiye’yi saf dışı bırakmaya yönelmişlerdir. Kuşatma altındaki Türkiye’yi çevresinde olup bitenlerin dışında bırakmaya çalışan baypas süreci fiilen başlamıştır.

 

Üç ayrı düzlemle kuşatılan Türkiye’nin geleceğini, refahını, bağımsızlığını tehlikeye atabilecek konularda ve alanlarda baypas edilip hayat damarlarının kesilmekte olduğunu anlamak için daha neler olmalı? 

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | “TÜRKİYE KUŞATMA ALTINDA” için yorumlar kapalı
Şub 27

CAN GÜLÜM

CAN GÜLÜM

 

Yarınlarda sen varsın yalnız bugün, dün değil

Ömrümü sana verdim insaf et bir gün değil

Sana olan sevgimin inkârı mümkün değil

Ciğer parem, göz nurum, gönül kuşum, can gülüm

 

O sevgi damlaları çiselerken kalbime

Sonsuz bir huzur dolar her an yorgun gönlüme

İnan ki yalanım yok ömür katar ömrüme

Ciğer parem, göz nurum, gönül kuşum, can gülüm

 

Ab-ı hayat kaynağım yaşayamam ki sensiz

Hatasız kul olur mu, gül gördün mü dikensiz?

Sensiz elim, ayağım, gözüm, yüreğim fersiz

Ciğer parem, göz nurum, gönül kuşum, can gülüm

 

Yürek ister her zaman, her vakit can sormanı

Gönülden yaralıya yardır derdin dermanı

Ezeldendir ebede Hak’tan gelir fermanı

Ciğer parem, göz nurum, gönül kuşum, can gülüm

 

Her an duymak isterim ezgi yüklü sesini

Özlüyor sabah akşam nefesim nefesini

Bir kuş gibi sevgime süzülen hevesini

Ciğer parem, göz nurum, gönül kuşum, can gülüm

 

Bu sevginin balını biz birlikte derelim

Ölüm var, ayrılık var, gel murada erelim

Haktan emir gelirse beraber can verelim

Ciğer parem, göz nurum, gönül kuşum, can gülüm

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , | CAN GÜLÜM için yorumlar kapalı
Şub 26

TÜRKİYE KİMİN ÇİFTLİĞİ?

TÜRKİYE KİMİN ÇİFTLİĞİ?

 

AKP iktidarı, özellikle Libya ve Suriye’de, başlangıçta ABD ile birlikte hareket etti. Libya’ya hava harekâtı İzmir’den yönetildi. Suriye’ye giden militanların bir kısmı, Türkiye’den geçti! Türkiye, El-Bab’da işte bu teröristlerle savaşmak zorunda kaldı, şehitler verdi. Üstelik Özgür Suriye Ordusu da Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar parası ile Türkiye ve Ürdün’de eğitildi!

Bütün bunlara rağmen, Tayyip Erdoğan dün “Suriye’de, Irak’ta, Libya’da haktan ve haklıdan yana olduk. Arakan’da, Türkistan’da Kırım’da haktan ve haklıdan yana olduk. Hamd olsun bu duruşu sergileyebilecek imkâna, birliğe, askerî, ekonomik güce sahibiz.” dedi!

Libya’da Türkiye’nin desteklediği gruplar mı haklıydı? Suriye’de Özgür Suriye Ordusu mu haklı?

Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine yapılan zulüm hakkında, Çin ile bir görüşme bile yapılmadı! Meydan, burada da CIA’ya bırakıldı!

Arakan’a ise yardım gönderildi ama o kadar!

***

Şimdi Erdoğan, ABD’ye ve AB’ye, “Venezuela senin eyaletin mi? Seçimle iş başına gelmiş bir insana nasıl olur da ‘burayı terk et git’ dersin. Seçime dahi girmemiş olana nasıl olur da o devletin başkanlığını teslim edersin? Hani demokrasi? Hani demokrattınız? Böyle bir anlayış olabilir mi? Bunu kabullenmek mümkün mü?” diyor.

Erdoğan, aynı tehdidin Türkiye’ye ve kendisine de yönelebileceğinden endişe ediyor ki, CHP’yi kastederek, “Venezuela’da ülkenin seçilmiş başkanının görevden uzaklaştırma girişimine içten içe destek verirler. Aynı şeyin ülkemizde yaşanmasını isterler.” diyebiliyor.

***

Erdoğan, ayrıca “Şimdi Kandil’deki terör örgütüyle iş tutanlarla kim iş tutuyor? CHP iş tutuyor, İYİ Parti iş tutuyor, Saadet iş tutuyor. Şu hale bak. Bunlar kıyamet alameti biliyor musunuz? Nereden nereye geldik.” diyor.

Bu ifadedeki “şimdi” kelimesi, Oslo’da, Habur’da, Dolmabahçe’de, İmralı’da ve Kandil’de PKK ile iş tutanları hatırlatmıyor mu? Bunlar ne alametiydi? “Akiller”, kısa bir süre önce, Oslo’ya gezmeye mi gönderildi?

Sebze fiyatlarına, ekonomik krize de çözüm bulmuşlar! Manavlığı belediyeler yapacakmış, İş Bankası’na el koyacaklarmış… Türkiye, keyfi kararlarla, çiftlik gibi idare edilecek bir ülke midir?

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | TÜRKİYE KİMİN ÇİFTLİĞİ? için yorumlar kapalı
Şub 25

“E, TAŞINIYORUZ YA!”

“E, TAŞINIYORUZ YA!”

Hoca’nın evine hırsız girmiş, gözüne kestirdiği eşyaları torbaya doldurmuş. Hoca bu sırada uyuyor gibi yapmış. Hırsız işini bitirince, Hoca da yatağı, yorganı sırtlamış hırsızın peşinden gitmiş. Hırsız kendi evine girerken, Hoca’nın da eşikten adımını attığını görünce, “Sen de kimsin, burada ne işin var?” diye sormuş. Hoca, “E, taşınıyoruz ya!” diye cevap vermiş.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | “E, TAŞINIYORUZ YA!” için yorumlar kapalı
Şub 24

GÖÇMENLER

GÖÇMENLER

 

Bu ülke 1492’de İspanya’dan Yahudileri, 1830-48 Endüstri ve Sosyalist ihtilaller sırasında Avrupa ülkelerinden kaçan devrimcileri, Rusya’nın imha kararı aldığı Kafkasya Çerkezlerini ve Kırım ahalisini yüz binler halinde Türkiye kabul etmiştir. 19’uncu asırda Rusya İmparatorluğu’ndan göçen Eşkinaz Yahudilerine yine 1917 Bolşevik ihtilali sırasında Rusya’dan kaçan Beyaz Ruslara, 1940’lı yıllarda Hitler’in soykırımından ülkeye sığınan Alman Yahudilerine kucak açan Türkiye olmuştur!

1912-1913’te Rumeli’den sökülen ahali, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yüz binler halinde kendini gene tekrarladı. Girit’ten ve Adalar’dan gelenleri, Bosna’dan, Makedonya’dan, Bulgaristan’dan göçenleri Anadolu bağrına bastı.

Bu toprak dara ve zora düşen herkesi kabul etmiştir. Türkiye gerçek anlamda bir iltica ülkesidir. Bulundukları topraklardan sürülen, kovulan, örselenen, hırpalanan insanlar için Anadolu, tarih boyunca adeta bir ana rahmi olmuş onları kucaklayıp korumuştur.

Demirbaş” ve “On Paralık Adam” kavramı!

8 Temmuz 1709 tarihinde ise Poltava’da Deli Petro’ya yenilen 12. Karl, namıdiğer Demirbaş Şarl, Osmanlı topraklarına sığınmıştır. Moldova’ya bağlı Bender şehrinde, 5 gün için gelen Karl 5 yıl bu topraklarda kalmıştır.

İsveç Kralının tüm masrafları Osmanlı Devleti tarafından karşılanmıştır. Dahası yapılan masrafların hangi kalemden karşılanacağı Osmanlı’da sorun olmuş sonuçta demirbaş kaleminden karşılanmasına karar verilmiştir. Kral Karl’ın adının Demirbaş Şarl’a dönüşmesi de böyle olmuştur.

Türkçe’deki “on paralık adam” kavramı da mültecilerle ilgili olarak ortaya çıkmıştır. Rusya’dan kaçan ahali Türkiye’ye gelirken Rus ordusu gemileri batırarak göçmenleri imha ettiği için 2. Abdülhamit, göçmenleri sağ/salim Türk limanlarına teslimi halinde adam başı “on para” verileceğini söylemiş. Böylece bu parayı alabilmek için mültecilere Ruslar ateş açmamış ve kendilerinin sağ/salim Türkiye’ye teslimi sağlanmıştır.

Türk milletinin tarihi müktesebatında bunlar vardır.

Ancak neredeyse sayıları 5 milyonu bulan Suriyelilerden oluşan genç mülteciler İstanbul Taksim’de ellerinde Suriye bayraklarıyla “Yaşasın Özgür Suriye! Suriye’ye özgürlük!” sloganları atıyorlar.

Türkiye topraklarını, Türk Milleti, uğrunda ölerek vatan yapmıştır. Bu ülke “toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” diyerek bağımsız kılınmıştır.

Suriyeliler bayraklarını Şam’da salladıklarında, sloganlarını da Halep’te attıklarında o genç mülteciler özgür bir vatana sahip olacaklardır.

Bu zevata Türkiye’de Türk Bayrağından başka bayrak sallanamayacağını yetkililer hatırlatması gerekir.

Ülkemizde bunlar yaşanırken Çin zulmünden kaçan Uygur Türklerinin Türkiye’ye alınmaması Türkiye için bir yüz karasıdır.

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | GÖÇMENLER için yorumlar kapalı
Şub 23

Cennetten iki ağaç; ZEYTİN ve İNCİR

Cennetten iki ağaç; ZEYTİN ve İNCİR

Eski Ahit’te refahın ve bolluğun sembolü, Mısır tanrıçası İsis’in meyvesi ve Tanrı RA’nın aydınlanma simgesi, Nuh Tufanı’nda insanoğlunun yeniden doğmasını sağlayan, eski Yunan’da bereket ve barış simgesi Athena’nın hediyesi. Kutsal, bereketli, ölümsüzlük sembolü; zeytin ağacı

Hz. Adem’den buyana pek çok öyküde ismi geçen zeytin ağacını nihayet bizden birileri “Bilge Ağaç” adlı dergi ile hatırladı.

 

“Derler ki, cennette iki ağaç vardır;

Biri incir “Gerçek ağacı”, diğeri ise zeytin “Hayat ağacı”.

Zeytin, kutsal kitapların ağacıdır.

Müslümanlar, Hristiyanlar ve Museviler için aynı simgesel anlamı taşır:

Akıl, zafer, barış, bereket, uzun ömür, olgunluk, saflık, sadelik…

Zeytin, binlerce yıllık bir kültürdür. Gelenektir.

Doğallık, sağlıktır, lezzettir.

Alın teridir, sevinçtir, mutluluktur.

Sadakattir, tutkudur, hayattır, yaşama biçimidir.

Sıkılan ilk danedir, sürülen ilk damladır, bandırılan ilk ekmektir.

 

Alıntı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , | Cennetten iki ağaç; ZEYTİN ve İNCİR için yorumlar kapalı
Şub 23

YA DEVLET BAŞA, YA KUZGUN LEŞE”

YA DEVLET BAŞA, YA KUZGUN LEŞE”

 

Mehmet Ali Öztürk, bir fuara katılmak için gittiği Birleşik Arap Emirlikleri’nde önce gözaltına alındı, sonra tutuklandı ve tam 10 ay doğru dürüst neyle suçlandığı bile bilinmeden hapis yattıktan sonra ömür boyu hapis cezası aldı…

Bu ceza sadece Mehmet Ali Öztürk’e değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin pasaportuna ve de Türkiye Cumhuriyeti’ne verilmiştir… Ama kimin umurundadır, işte orası meçhul…

Bu süreçte Dışişleri Bakanlığı da Kızılay da ağır töhmet altındadır… Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir büyük devlet bir vatandaşını böylesine sahipsiz bırakmazdı…

Ömrünü başta Türkmen çocuklar olmak üzere mazlumlarla dayanışmaya adamış, Türkmen-Der ve Bayır Bucak Türkmen Dağı Kültür Eğitim ve Yardımlaşma Derneği başkanlıklarını yapmış olan Mehmet Ali Öztürk, devletin yetişemediği yerlere yetişmeye çalışmış, yardımları Kızılay’ın bilgisi dâhilinde yapmıştı…

Yardımların belgesini istedikleri Kızılay, topu Dışişleri Bakanlığı’na, Dışişleri Bakanlığı ise Kızılay’a attı… Türkiye Cumhuriyeti bu davaya ağırlık koyamadı, koymadı ve mazlumlara yardım taşımaktan başka bir suçu olmayan vatandaşı, devletimizin itibarıyla birlikte cezalandırıldı…

Oysa başkaları böyle davranmıyor… Teröristini bile çekip alıyor, muhatabının elinden…

Papaz Brunson için neler denmişti değil mi? Papaz, PKK ve FETÖ’ye yardım eden teröristti, Gezi’yi organize etmişti, 15 Temmuz başarılı olsa CIA Başkanı olacaktı, vs. vs…

Sonuç: Süre verdiler… Mahkeme kararı daha çıkmadan, onu götürecek özel uçak havaalanına gelmişti bile…

Aynı zamanda Almanya vatandaşı olan Die Welt muhabiri Deniz Yücel 14 Şubat 2017’de, ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik’ ve ‘terör örgütü propagandası yapmak’tan gözaltına alınmış, ardından tutuklanmıştı…

Sonuç: Merkel bastırdı, söke söke aldı… Deniz Yücel, özel uçağa binip Almanya’ya doğru hareket ettiğinde bile elinde ‘tutukluluk hâlinin devam ettiğine’ dair evrak vardı üstelik!..

Temmuz 2017’de Fransız gazeteci Loup Bureau, Habur’dan geçerken yakalamıştı… YPG üyesi olduğu gerekçesiyle Ağustos ayı başında tutuklanmış ve Şırnak T Tipi Cezaevi’ne gönderilmişti…

Sonuç: Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, devletimizi yönetenlerden Bureau’nun acilen serbest bırakılmasını ve Fransa’ya gönderilmesini istemişti… Bir ay içinde de tahliye sınır dışı işlemi gerçekleşmişti…

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | YA DEVLET BAŞA, YA KUZGUN LEŞE” için yorumlar kapalı
Şub 22

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

 

* “Dağlara çıkmayan, uzakları göremez.” Çin Atasözü

* “Her şeye zam gelip durdukça, ekonomi muaz-zam diyebilir miyiz?” İbrahim Ormancı

* “İnsan sevmeyince ölmüş gibidir.” Goethe

* “İnsana büyüklük veren şey düşüncedir.” Blaise Pascal

* “Yeryüzünde insanın kavuşabileceği en büyük bahtiyarlık kendi kendinden memnun olmaktır.” Thomas Mann

* “Zamanın kime dost, kime düşman olacağı bilinmez.” W. Shakespeare

* “Altın, sarı, göz kamaştırıcı, değerli altın! Bunun şu kadarı, karayı ak, çirkini güzel/ Eğriyi doğru, adiyi soylu, yaşlıyı genç, korkağı yiğit yapar… Bu sarı köle/ Din de kurar,

din de bozar, kutsar lanetliyi” Shakespeare

* “Aletler nasıl paslanırsa, kafa da öyle paslanır; bakımsız bir bahçe nasıl yabani otlarla dolarsa, ihmal edilen yetenek de körleşir ve zamanla ölür.” Marcus Bach

* “Mutlu insanlar tanıdım. Bunlar sadece ne iseler o oldukları için mutluydular ve hiç isyan etmedikleri için huzurluydular.” Goethe

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı