Eyl 06

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ KURUCU LİDERİ GAZİ MAREŞAL MUSTAFA KEMAL ATATÜRK!

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ KURUCU LİDERİ

GAZİ MAREŞAL MUSTAFA KEMAL ATATÜRK!

 

“Ben askerliğin her şeyden ziyade sanatkârlığını severim” diyerek askerlik sanatının harp tarihindeki en usta uygulayıcısı Mareşal Mustafa Kemal,

“Size ben saldırı emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!… Düşmandan kaçılmaz… Cephaneniz yoksa süngünüz var. Süngü tak ve yere yat!” emirleriyle Çanakkale savaşıyla özdeşleşen Anafartalar kahramanı Yarbay Mustafa Kemal,

Bağımsızlık ateşinin yakıldığı Samsun’a çıkan, sonrasındaki kongreler sürecini yöneten ancak bu dönemlerin tarihi anlatılırken ismi anılmayan Mustafa Kemal Paşa,

“Komutan, yaratan demektir… Komutanlar, astlarından yüksek ve bilgili olmalıdırlar… Komutanların en büyük cesareti, sorumluluktan korkmamalarıdır… Eksiksiz bir komutanı oluşturan şey, eksiksiz ahlâktır… Vatandaş bilmelidir ki, ordu ne kadar önemli ise, onun başına geçirilecek olan millî başkomutan da başarı için, en aşağı o kadar önemlidir… Komutanlar, askerlik görev ve gereklerini düşünürken ve uygularken beynini siyasal düşüncelerin etkisi altında bulundurmaktan sakınmalıdırlar…” diyen Türk milletinin ebedi Başkomutanı Atatürk,

Tarihte ilk ve tek olmak üzere, çıkarılan kanunla Meclisin kendi yetkisindeki Başkomutanlık yetkisi ve unvanını verdiği, meydan savaşları yöneten ve kazanan, TBMM tarihi anlatılırken hiç olmamış sayılan ilk başkanı Mustafa Kemal Paşa,

“Meydan savaşı, yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir; milletlerin çarpışmasıdır… Bir milletin alın yazısını olumlu ve olumsuz olarak belirleyen, meydan savaşlarıdır…”  diyen Sakarya Meydan Savaşını yönetip kazanan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa,

Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak bilinen Büyük Taarruzu yöneten, sevk ve idare ettiği Türk Ordusuyla Büyük Zafere ulaştıran aynı zamanda Meclis Başkanı ve Başkomutan olan Gazi Mareşal Mustafa Kemal Paşa,

Ağustos 2018’e gelindiğinde TSK’nın resmi sosyal medya hesabında “Büyük Zafere Adım Adım” başlıklı 30 saniyelik videoda adı ve görüntüsüne yer verilmeyen Büyük Zaferin Başkomutanı Atatürk,

Muhtemelen gelen tepkilerden sonra bu sefer “Malazgirt’ten Kocatepe’ye… Ya İstiklâl Ya Ölüm” başlıklı 40 saniyelik videoda “Ya İstiklal Ya Ölüm” sözünün altındaki imzasıyla birlikte çok kısa görüntüsüne yer verilen Atatürk.

İşte Türk tarihinden silinmeye çalışılan Ata Türk. Ama gücünüz yetmeyecek!

TSK’nın son videosunda savaşın adı bile kullanılmamış, Başkomutanlık Meydan Muharebesi denilememiş! Bu arada, Büyük Taarruz’u anlatacak sözü de “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” olmalıydı.

Anayasa gereği savaş zamanı Başkomutanlık görevini üstlenecek Genelkurmay Başkanının karargahının aklı başka yerde ki ebedi Başkomutanına ve onun adının verildiği savaşın anlam ve önemine odaklanamamış.

GENELKURMAY da siyasi iktidarın “Atatürk ve yaptıklarının karşısına başka şeyler çıkarıp halkı seçime zorlama” stratejisini benimsemiş görünüyor. Malazgirt, İstanbul’un fethi, Çanakkale, Dumlupınar, Büyük Zafer hepsi bizim. Tercihe zorlamak tarihe, vicdana ihanettir.

“2200 yıllık devlet, 1400 yıllık medeniyet” diyenlerin aksine zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman Türk Ordusuna fiilen Başkomutanlık yapmış, meydan savaşları kazanmış, en büyük eserim dediği ebediyete kadar payidar kalacak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ATATÜRK Kurtuluş Savaşının ve Türk milletinin tek ve ebedi BAŞKOMUTAN’ıdır.

O’nun haricindekilerin Başkomutanlığı sadece temsilidir. Anayasa öyle diyor!

 

Alıntı

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , | TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ KURUCU LİDERİ GAZİ MAREŞAL MUSTAFA KEMAL ATATÜRK! için yorumlar kapalı
Eyl 05

DEDİLER

DEDİLER

 

Benim ile doğmuş sanki yasaklar

 Takılır aklıma karalar aklar

 Herkes niçin benden bir şeyler saklar

Neye el uzatsam “cıs, cıs” dediler

 

Evde oynamaktan usandık bıktık

Biraz büyüyünce yollara çıktık

Oyuncak silahla kurşun, ok sıktık

Oyun bozucular “küs, küs” dediler

 

Anladıkça, birçok şeyi bildikçe

Heyecanla bayrak, vatan dedikçe

İtiraz başladı kazık yedikçe

Hemen atıldılar “sus, sus” dediler

 

Vicdanlar tükenmiş cüzdanlar şişmiş

Sanki tüm kafalar fırında pişmiş

Fark etim ki herkes her şey değişmiş

Şikâyet edince “kes, kes” dediler

 

Kesmezsen keseriz uzun dilini

Koparırız senden gonca gülünü

Hiç kimse bulamaz bil ki ölünü

Olursun eşikte “pas pas” dediler

 

İşine gelenler haberler saldı

Huyları huyunca çıkara daldı

Gaz verme olunca usta çoğaldı

Hepsi birlik olup “es, es” dediler

 

Satılmış hainler yine azdılar

Uydurma sözlerle dili bozdular

Faklı dilden, farklı sözler yazdılar

Hem de kibirlice “yes, yes” dediler

 

Bir hain tarihçi Türklere sövdü

Türk’e düşman olan herkesi sevdi

Soysuzca tavırla Yunan’ı övdü

Büyükbaşlar bile “fes, fes” dediler

 

Bir zaman ülkemiz kötü karıştı

Cani, Coni, hain, katil yarıştı

“Bizim çocuklarla” zalim barıştı

Sağdan da, soldan da “as, as” dediler

 

Acıdan, kaygıdan rahat yatmadık

Biz kandırılmadık, hile yutmadık

Binlerce can gitti hiç yas tutmadık

Arap kral için “yas, yas” dediler

 

Doğru söyleyince yalnız koydular

Hırsız yalakalar hepsi doydular

Ülkenin altını böyle oydular

Dile getirince “pes, pes” dediler

 

Biz de bir can idik can saymadılar

Yedikçe şiştiler hiç doymadılar

Deremizde bile su koymadılar

Tepki gösterince “hes, hes” dediler

 

Hak aramak için yollara düştük

Ağlanacak hale biz de gülüştük

Hak, hukuk, adalet, sözde bölüştük

İş ciddileşince “bas, bas” dediler

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , | DEDİLER için yorumlar kapalı
Eyl 04

100 Yıl Önce Atatürk’ün işaret ettiği gerçekler

100 Yıl Önce Atatürk’ün işaret ettiği gerçekler

Trump’ın bir twiti ve simgesel iki yaptırım kararı sonrası döviz rekor seviyelere ulaştı. Erdoğan yönetimi ABD’yi Türkiye’ye ekonomik savaş açmakla suçladı. Eğer Türk ekonomisi gerçekten sağlam olsaydı bir twitle dövizde bu dalgalanmalar yaşanır mıydı?

Bu süreçte alınan tedbirlerin hiçbirinin ABD’nin ekonomik savaşıyla ilgili olmadığı ortada. Son kararlar 2 yıldır çok açık şekilde geliyorum diyen ekonomik krize karşı yapması gerekenlerin çok küçük bir kısmı.

Türkiye bir ekonomik kriz yaşıyor. İktidar ise geçmiş 16 yıldaki hatalarının üstünü örtme adına bahanesini papaza, suçu ABD’ye yüklemeye, bedelini de millete kesiyor.

Eğer Atatürk’ün gösterdiği yoldan onun ilkelerinden uzaklaşmasaydık, yüz yıl önce verilen reçeteyi hayata geçirseydik bugün olduğu gibi yabancı ellerden, Katar Riyali, Rus Rublesi, Çin Yuanı, İran Tümeninden medet ummayacaktık.

Atatürk, “Bugünkü savaşlarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütünlüğü ise ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan mahrum olunca o devletin bütün hayati kuruluşlarında bağımsızlık felce uğramıştır.” Diyerek gerçekleri 100 yıl önce ifade etmişti aslında.

Atatürk, “Ülkenin yönetimindeki başarı, ekonomisindeki kazancın derecesiyle orantılı olur” diyerek başarı kriterini de ortaya koyuyor ve Türkiye’de şimdi iktidarda olanların Türkiye’yi yönetmede başarısız olduklarını ta 100 yıl öncesinden söylüyordu.

Çünkü millî egemenliğin yabancı boyunduruğuna girmesinden, geleceğin kaybedilmesinden bahsediyoruz. Bu hatanın ülkeyi yönetenlere vebali çok ağır olmalı ve ülkeyi yönetemeyenler hatalarında ısrar edip millete devlete bedeli ağırlaştırmamalı. 

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | 100 Yıl Önce Atatürk’ün işaret ettiği gerçekler için yorumlar kapalı
Eyl 03

“BORU YETMEDİ”

“BORU YETMEDİ”

 

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bilimsel bir araştırma için köyün yakınındaki tarlada buluşmuşlar.

Şiddetli bir yağmur bastırınca yakındaki Temel Ağa’nın evine sığınırlar.

Temel bir şeyler ikram etmek için yanlarından ayrılır ki sobanın yerden bir metre kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerinde olması dikkatlerini çeker.

Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair fikirlerini söylerler.

Kimyacı, “adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış” der.

Fizikçi, “adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş” der.

Jeolog, “burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış” der

Matematikçi, “sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış” der

Antropolog, “adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş” der

Temel elinde çay tepsisi girer girmez sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.

Temel cevap verir:

“Boru yetmedi.”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , | “BORU YETMEDİ” için yorumlar kapalı
Eyl 02

“Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak”

“Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak”

 

Türkiye, ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi’nin en önemli ayağı olan Fırat-Dicle havzasını ele geçirme planlarına karşı direniyor. Direnmek zorundadır. Üstelik kendi Cumhurbaşkanı, söz konusu projenin eş başkanlığını üstlenmiş olduğu halde!

Defalarca uyardık! Özetle dedik ki, “Yol yakınken bu yanlış tutumlardan vazgeçin. Liderlik kabiliyetiniz var ki bu kadar insanı peşinize taktınız ama bu yetmiyor! Önemli olan seçtiğiniz yoldur! Gelin, cumhuriyetin kuruluş felsefesine dönün. Bu çizgide hareket eder de aynı zamanda milli ve dini idealleri de hayata geçirmeye çalışırsanız, size kimse dokunamaz!”

Fakat iktidara yürürken meşruiyeti ABD ve AB desteğinde aradınız… Devletin temel niteliklerini de onların yardımı ile değiştirebileceğini zannettiniz. Kadrolarınız, “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınıyoruz” dedi. Sonuçta Ergenekon ve Balyoz operasyonları da FETÖ eliyle girişilmiş bir Amerikan saldırısı idi. Darbe girişimi de öyle, ekonomik saldırı da. Fakat bütün bunlara sebep olan, ilk düğmenin yanlış iliklenmesi değil midir? İlk düğme milletin hukukudur, egemenlik hakkıdır. Milletin adını bile tanımayan bir siyasi kadronun yapacağı iş, devletin başını belaya sokmaktır.

Şimdi, millet kerhen destek veriyor ama şu anda başka bir siyasi seçenek göremediği için!

 

Alıntı Yeniçağ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak” için yorumlar kapalı
Eyl 01

ANADOLU’NUN KİLİDİ ANİ KALESİ’NİN FETHİ

ANADOLU’NUN KİLİDİ ANİ KALESİ’NİN FETHİ

Sultan Alparslan Gâzi ve ordusu Doğu Roma İmparatorluğu‘nun en önemli kalelerinden olan “asla zapt edilemez” biçiminde nitelenen Kars sınırları içerisindeki Anı Kalesi‘ni fethetti!

Arpaçay üzerinde müstahkem bir mevkide bulunan Anı Kalesi’ni kuşatan Selçuklu kuvvetleri, özellikle lağımcılar ve kalenin karşısına kurulan tahtadan bir kule üzerindeki mancınığın ve stratejik öneme haiz noktalara yerleştiren okçuların, gece gündüz azimle savaşmaları Büyük Sultan Alparslan‘ın uyguladığı mahirane savaş taktiği sayesinde kaleyi fethetmeyi başardılar.

Doğu Roma İmparatorluğu’nun dolayısıyla Hıristiyan âleminin bu ünlü şehrinin Müslüman Türklerin eline geçmesi Hıristiyan dünyasında derin üzüntüler yaratmasına karşılık İslam âleminde de büyük sevinç ve gösterilere sebep olmuştur.

Fethin şehitlerinin ardından maneviyatın muharipleri geldi. Bu gidiş-gelişler, bu yüce ruh hâleti, bu deruni hissiyat, asırlar boyu devam etti ve böylece Anadolu toprakları kutlu bir maya ile mayalandı!

Kutlu maya ile mayalanan bütün kültür ve medeniyet hazinelerimizin emanetçisi şüphesiz gençliğimizdir; bu hazineyi onlar miras olarak devralacaktır!

Sahip olduğumuz bu hazinenin; yeni ve genç nesillere anlatılması, aktarılması ancak büyük kumandan Sultan Alparslan‘ın ve onun muzaffer neferinin parlak ve ihtişamlı çehrelerine aşina olmakla mümkündür. Ancak bu çehrelere aşina olan bir gençlik, ecdat mirasına sahip çıkabilecektir.

 

 

Alıntı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | ANADOLU’NUN KİLİDİ ANİ KALESİ’NİN FETHİ için yorumlar kapalı
Ağu 31

TÜRK AŞISI, TÜRK İLACI

TÜRK AŞISI, TÜRK İLACI

 

Nejat Eslen, son günlerde her görüşmesinde,  “Türkiye’nin bağışıklık sistemini çökerttiler” diye başlıyor.

Zaten bu olitikalar, Türkiye’nin bağışıklık sistemini yok etmek için uygulanıyordu.

Çağımızın emperyalistleri, son zamanlarda ekonomik saldırı ile birlikte psikolojik savaşa da ağırlık veriyor. Maneviyatını çökerttikleri toplumları rahatlıkla teslim alabileceklerini hesaplıyorlar. Tabii bunu yaparken sadece maneviyatlarını değil, maddi güçlerini de zayıflatıyorlar.

Fakat endişe etmeyin; Gumilev‘in deyimiyle biyosferin eseri olan etnosun ruhu, insanların plan ve programları ile çökmez!

Bilge Kağan, bu gerçeği bildiği için olsa gerek ki, “Ey Türk, üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir ki? Öykün ve kendine dön” demişti.

Buradaki “kendine dön” vurgusunu “köklerine dön” diye algılarsak, bir milletin veya etnosun sıkıştığı zaman başvuracağı en güçlü kaynağın kendi kök kültürü olduğu sonucunu çıkarırız.

Tıpkı insanda veya canlılardaki kök hücre gibi!

Toplumsal bağışıklık sistemine yönelik saldırılara karşı başvurulacak en önemli aşı, kök kültürdür.

***

Bu sebeple, Oğuz Kağan‘dan günümüze genel Türk tarihi, Atatürk ve Cumhuriyet, 30 Ağustos ruhu, bağışıklık sistemine yönelik saldırıya karşı kullanılacak Türk aşısıdır, Türk ilâcıdır. Hamaset değil!

 

 

Alıntı

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | TÜRK AŞISI, TÜRK İLACI için yorumlar kapalı
Ağu 30

Atatürk’ten Altın Sözler

Atatürk’ten Altın Sözler

* “Türk Neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez. Eğer Türk Neferinin kaçtığını görmüşseniz, derhal kabul etmelidir ki onun -başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Efendiler, sırası gelmişken, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın!” Mustafa Kemal Atatürk

* “Kumandanlık vazife ve mesuliyeti yüklenecek kadar omuzlarında ve dimağında kuvvet bulamayanların feci akıbetlerle karşılaşması mukadderdir.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ordusu, istilâlar yapmak veya saltanatlar kurmak için şunun, bunun elinde ihtiras aleti olmaktan münezzehtir. (temizdir) İnsanca ve müstakil yaşamaktan başka gayesi olmayan milletin aynı ideale bağlı ve yalnız onun emrine tabi ve sadık öz evlâtlarından mürekkep (oluşan) muhterem ve kuvvetli bir heyettir.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O sathı bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça bırakılamaz.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Ordu, Türk ordusu işte bütün milletin göğsünü itimat, gurur duygularıyla kabartan şanlı ad. 1937” Mustafa Kemal Atatürk

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , | Atatürk’ten Altın Sözler için yorumlar kapalı
Ağu 29

KAHRAMAN TÜRK ZAFER BAYRAMIN KUTLU OLSUN!

KAHRAMAN TÜRK ZAFER BAYRAMIN KUTLU OLSUN!

 

Bugün büyük zaferin 96’inci yılı…

96 yıl önce bugün Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleşen Büyük Taarruz, Türk ordusunun zaferiyle sonuçlandı.

20 Temmuz 1922’de kendisine 4. kez başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal, işgalcilere karşı hazırlıklarını gizlice yürüttü.

Bunun başlıca iki nedeni vardı; gereken cephane ve malzemeyi toparlayabilmek, savaş için yeterli asker sayısına ulaşmak.

Başkumandan Mustafa Kemal, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Garp Cephesi Kumandanı İsmet İnönü ve Birinci Ordu Komutanı Nureddin İbrahim Konyar, bir araya gelerek taarruz ile ilgili son detayları görüştü.

Hatta büyük taarruz öncesinde diplomatlara bir çay partisi bile verildi.

Bunun ardından da milli mücadelenin en kritik savaşlarından biri olan büyük taarruz için düğmeye basıldı.

Savaşa katılan Türk ordusundaki asker sayısı 207 bin civarında iken, Yunan askeri sayısı ise yaklaşık 225 bindi.

Yunan ordusunun silah ve cephane konusunda Türk ordusuna karşı sayıca üstünlüğü de bulunuyordu. Hava desteğinde ise Türk ordusunun gücü, karşısındaki orduya göre oldukça zayıftı.

İki ordu arasındaki savaş, piyade ve süvari birlikleri arasında geçecekti.

Türk süvari birlikleri kendilerine düşen hayati görevi layıkıyla yerine getirerek savaşın kazanılmasında önemli rol oynayacaktı.

26 Ağustos gecesi Afyon’da başlayan Büyük Taarruz’u Mustafa Kemal, bizzat kendisi yönetti.

Birçok cephede bulunan Mustafa Kemal’in savaş meydanlardaki büyük tecrübesi, buradaki savaşın kazanılmasında da önemli rol oynayacaktı.

Sis nedeniyle bir saat geciken topçu ateşi, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte başladı.

Yaklaşık yarım saat süren yoğun bombardımanla Yunan mevzileri büyük yıkıma uğratıldı.

Piyade birliklerinin taarruzu sayesinde kısa sürede Tınaztepe, Belentepe ve Kalecik bölgeleri geri alındı.

Bu sırada cephe gerisine sızan süvari birlikeri de, Yunan ordusunun İzmir-Afyon iletişim bağlantısını kesmeyi başardı.

Geri çekilmeye başlayan Yunan ordusu ile Türk askerleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Türk ordusu, Yunan askerlerini takibi sürdürdü.

Yunan askerlerinin Afyon’u terk etmesinin ardından Türk ordusu 27 Ağustosta kente girdi. Cepheye her türlü desteği veren halk, askerleri coşkuyla karşıladı.

Afyon’un kurtuluşu, düşman kuvvetlerinin sıkışmasına yol açtı. Yunanlar demiryolu hakimiyetini de kaybetti. Türk askerleri, 30 Ağustos günü ise Kütahya’ya vardı.

Dört gün süren Büyük Taarruz, Dumlupınar Meydan Muharebesi(Başkomutanlık Meydan Muhaberebesi) zaferiyle taçlandırıldı.

Bu savaşta Türk ordusu yaklaşık 2 bin 500 kayıp verirken, Yunan ordusundaki ölü sayısı ise 8 bini aştı.

İki gün sonra Yunan generali Nikolaos Trikupis, Uşak’taki karargahında binlerce asker ile birlikte esir alındı.

Mustafa Kemal Atatürk, kazanılan bu zaferin ardından Türk askerlerine “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” talimatını verdi.

Bu emir doğrultusunda üç koldan ilerleyen Türk ordusu; 1 Eylül’de Uşak’ı, 2 Eylül’de Eskişehir’i, 6 Eylül’de Balıkesir ve Bilecik’i, 7 Eylül’de Aydın’ı, 8 Eylül’de Manisa’yı geri aldı. İşgalci askerlere son darbe ise İzmir’de vurulacaktı.

9 Eylül’de İzmir’in de geri alınmasıyla birlikte Anadolu toprakları, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları sayesinde ilk kez rahat nefes alıyordu.

Çanakkale ve Sakarya savaşlarında işgalci güçler geri püskürtülürken, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ilk kez zaferle sonuçlanan taarruz savaşı olarak tarihe geçti.

30 Ağustos 1922 yıllarca süren Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlandığını müjdeleyen bir tarih olarak da kayıtlara geçti.

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | KAHRAMAN TÜRK ZAFER BAYRAMIN KUTLU OLSUN! için yorumlar kapalı
Ağu 28

98 YIL ÖNCE, 98 YIL SONRA!…(2)

98 YIL ÖNCE, 98 YIL SONRA!…(2)

 

Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek, aşağılamak lazımdır.

Buna da teşebbüs ettiler. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta, engeller ve müşkülat kalmaz.

Bu hakikat karşısında ve içinde bulunduğumuz vaziyete göre subaylar heyetimize düşen vazifenin mahiyeti, ehemmiyeti ve kıymeti kendiliğinden meydana çıkar.

Milletimiz hür ve bağımsız yaşamak lüzumuna tam bir iman ile kani olmuş ve buna kati azim ile karar vermiştir. Zaman zaman, şurada burada üzüntü verici karaktersizliklerin görülmüş olması, hiçbir vakit milletimizin genel kanaatine, hakiki imanına sekte vurmamıştır ve vurmayacaktır. Dolayısıyla kuvvetin, ordunun vücudu için lazım olduğunu söylediğim kaynak ki, milletin vicdanı-imanıdır, mevcuttur.

Ordu ise, arkadaşlar, ancak subaylar heyeti sayesinde vücut bulur.

Malum bir askeri hakikat, felsefi hakikattir; ordunun ruhu subaylardadır.

O halde subaylarımız, düşmanlarımız tarafından yıkılmak istenilen ordumuzu tamir edecek ve canlandıracak ve ordu ve milletimizin bağımsızlığını muhafaza edecektir.

Millet, bağımsızlığının muhafazasından ibaret olan hayati gayesinin teminini ordudan, ordunun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler. İşte subayların yüce olan vazifesi budur.

Allah göstermesin milletin bağımsızlığı ihlal edilirse bunun vebali subaylara ait olacaktır.

Subaylar, izah ettiğim yüce, mukaddes ve bütün açılardan üzerlerine düşen vazife itibariyle, bütün mevcudiyetleriyle ve bütün dikkat ve ferasetleriyle, giriştiğimiz bağımsızlık mücadelesinde birinci derecede faal ve fedakar olmak mecburiyetindedirler.

Şahsi ve özel hayatları itibariyle de subaylar, fedakarlar sınıfının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler.

Çünkü düşmanlarımız herkesten evvel onları öldürür. Onları aşağılar ve hor görürler.

Hayatında bir an olsa bile subaylık yapmış, subaylık izzetinefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken, düşmanın tasarladığı ve reva gördüğü bu muamelelere katlanamaz.

Onun yaşamak için bir çaresi vardır. Şerefini korumak!

Halbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına atmaktır.

Dolayısıyla subay için ya istiklal, ya ölüm vardır.

Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız görmekle bahtiyar olacağız!

 

Tak paşa gitmiş, şak paşa gelmiş…

O, kor. olmuş, bu or. olamamış… Bunların hepsi vs’den ibaret!..

Hiç dert etmeyin. Bu ordu, Mete Han’ın, Gazi Mustafa Kemal’in ordusu. Genetiği belli, özü belli…

31 Temmuz 2018. Ne dedi, Jandarma Astsubay Serkan Karakaya?..

“Vatan sağolsun”

O Mustafa Kemal’in, şerefli Türk subayı… Türk ordusunda Serkan’lar bitmez. Asla kurutamayacağınız, kapatamayacağınız  Türk ırkı askeri okulları daha nice Serkan’lar yetiştirecektir.

 

 

Alıntı: Ahmet TAKAN

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | 98 YIL ÖNCE, 98 YIL SONRA!…(2) için yorumlar kapalı