Ağu 17

BERBER

BERBER

“Bir rahip berbere gitmiş. Tıraş olmuş. Berbere teşekkür ederek borcunu sormuş. Berber:
– Aman efendim, siz kutsal bir görev yapıyorsunuz. Sizi tıraş etmek benim için bir şereftir. Borcunuz yok!.. demiş.
Rahip teşekkür ederek gitmiş. Berber ertesi sabah iş yerini açmaya geldiğinde, kapıda tam dokuz altın lira bulmuş.
Başka bir zaman bir Budist rahibi gelmiş. Tıraş olduktan sonra borcunu sormuş.

Berber, Budist rahibe de: “ Siz kutsal bir kişisiniz, sizi tıraş etmek benim için şereftir. Borcunuz yok!” demiş. Budist rahip teşekkür ederek gitmiş.
Berber ertesi sabah dükkanı açarken kapıya bir torba asıldığını görmüş. Torbanın içinde tam dokuz adet yakut bulmuş.
Bir haham tıraş olmaya gelmiş. Berber saygıyla tıraş etmiş. Haham, borcunu sormuş.

Berber, Haham’a da diğer din adamlarına söylediğini söylemiş. Para almamış. Haham teşekkür ederek gitmiş.
Berber ertesi sabah işine gelmiş. Bakmış, kapıda tam dokuz haham tıraş olmak için bekliyor!”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , | BERBER için yorumlar kapalı
Ağu 16

“Asalım (mı) Bunları!”

“Asalım (mı) Bunları!”

 “İdam cezası uygulanan ülkelerde cinsel suçlarda azalma oluyor mu?

Ülkeler, idam ve cinsel suçlar

Women Stats Project’in birinci kuşak olarak sınıflandırdığı, yani dünyada cinsel saldırının en yaygın olduğu ülkeler, Afganistan, Hindistan, Pakistan, Suudi Arabistan, Yemen, Irak, Suriye, Ürdün, İran, Sudan ve diğer bazı Afrika ülkeleri…

ABD, tecavüz ortalamasında üçüncü kuşak ülkeler sınıflandırmasında yer alıyor.

ABD dâhil saydığım tüm bu ülkelerin ortak özelliği, idam cezasının yaygın uygulandığı ülkeler olması. Yani, idam cezasının uygulandığı ülkelerle cinsel suçların en fazla görüldüğü ülkeler aynı düzlemde yer alıyor.

Bu da idam cezasının cinsel suçlarda caydırıcılık unsuru taşımadığını bize açıkça gösteriyor.

Hatta idamın sokak ortasında, insanların gözleri önünde gerçekleştirilmesi dahi caydırıcı olmuyor.

Ya fail yanlış tespit edilmişse?

 

İdam ve geri alma imkânsızlığı

Cinsel suçlarda failin tespiti oldukça zor… Çoğu zaman mağdurun beyanından başka, faili işaret eden bir delil bulunmuyor. Ancak mağdurun beyanı her zaman doğru yönü göstermiyor.

Hemen küçücük çocuk yalan mı söyleyecek demeyin. İstatistikler cinsel istismar suçlarında failin büyük oranda aile içerisinden biri olduğunu gösteriyor. Abisi, babası, amcası veya başka bir akraba bireyi tarafından cinsel istismara mağdur kalan çocuk ise, korkusundan aile dışından birinin, mesela komşularının, adını verebiliyor.

Hal bu iken, idam cezası uygulandığını bir düşünsenize… ‘Suçlu’ diye öldürülen bir kişinin aslında suçsuz olduğunun anlaşıldığını… Alışık olduğumuz hatalı yargılama sonuçları gibi “pardon” deme imkânı da yok…

O halde, caydırıcı olan ne?

 

Alıntı  Fatma ÇELİK

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | “Asalım (mı) Bunları!” için yorumlar kapalı
Ağu 15

“Bu yasaları siz yaptınız, siz!…”

“Bu yasaları siz yaptınız, siz!…”

 

CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in meclis konuşmasından.

Pekşen, anneannesinin annesinin nüfus kayıtlarına göre hayatta göründüğünü söyledi; “Sizi kutluyorum, vefat etmiş anneannemin annesini dirilttiğiniz için size teşekkür ederim… Nerede oy kullanacağını da söylerseniz gidip tanışıp, ellerini öpeyim… Memleketi getirdiğiniz hale bakın! İnsanlık tarihi bu kadarını görmemişti.”

Kayıtlara göre gerçekte ölmüş olan 2 milyon 537 bin kişiyi yaşıyor gibi gösterilmiş…

Pekşen “Alo mezarlık hattı kurun bari… Ölüleri dirilttiğiniz yetmemiş gibi bir de hiç yaşamayan, hiç var olmayan seçmenler ürettiniz… Bu ortamda nasıl seçim yapılacak!” diyor.

“Muvazaaya muhtaç hale geldiniz… Bunu görmeyen Anayasa Mahkemesi’ni 900 rakımlı tepede oturtmayız… Saddam da, Kaddafi de seçimleri böyle yapmıştı. Bu tuzağa doğru gidiyorsunuz! Ama bilin ki 2019’dan sonra gideceğiniz yer yüce divandır…”

Pekşen “etki altına aldığınız yargıya bu kadar güvenmeyin” diyerek şu örneği verdi;

“Saddam kendisini yargılayan yargıca kızıyor ‘bu nasıl hukuk düzeni, nasıl mahkeme, nasıl yasadır?!’ Yargıç yanıt veriyor, ‘Bu yasaları siz yaptınız, siz!…’

Türkiye sizin önünüze bu yasaları bir gün koyacak…”

 

Alıntı Yeniçağ

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | “Bu yasaları siz yaptınız, siz!…” için yorumlar kapalı
Ağu 14

Sağlıksız ruh hali

Sağlıksız ruh hali

 

“Bloklaştırma siyasetinin başarılı sonuçları bunlar… Taraflar sertleştikçe, aidiyetler artıyor, karşı taraflar ‘düşman’ gibi görülüyor ve yapı içindeki bütün memnuniyetsizliklere rağmen seçmen mevzisini son kertede terk etmiyor…

Tablo çok açık… Siyasette taraflar var ve bu taraflar arasında ‘oy geçirgenliği’ yok denecek kadar az… ‘Sanki yenilirse düşmana yenilecek’ psikolojisi seçimlere damga vuruyor… O yüzden kazandığında ‘düşmanı yenmiş’ gibi refleksler gösteriyor…

Son derecek sağlıksız olan bu ruh hâlini muhalefet aşmakta pek başarılı olamadı.”

***

Peki bu sağlıksız ruh hali, aşılabilir mi? Asıl bölücülük, karşı tarafı, bölücülerle, teröristlerle, FETÖ’cülerle iş birliği içindeymiş gibi göstererek, devletin bekâsını savunuyor görünmek değil midir? Zira, devletin bekâsını düşünen bir siyasi kadro, halkın diğer yarısını temsil eden siyasileri düşmanlaştırmaz, aksine herkesi aynı hedefte birleştirerek oy almaya çalışır.

Öyle ya, sistemi getirenlerin hedefi, Amerika’daki gibi iki partili bir sistem kurarak, yüzde 60-70 olduğu varsayılan sağ oyları bir ittifakta toplamak ve yönetimi elden bırakmamak değil miydi?

Fakat ABD’nin kuruluşundan bu yana sadece iki partiden başkan seçiliyor ama bu iki partinin mücadelesinden dolayı taraflar arasında bir düşmanlık veya kutuplaşma söz konusu olmuyor. Amerikan tarihi incelendiğinde görülecektir ki, genelde iki dönem Cumhuriyetçi bir dönem Demokrat veya iki dönem Demokrat bir dönem Cumhuriyetçi başkan seçiliyor. Tabii Roosevelt, Truman, Kennedy ve Johnson gibi ardı ardına seçilen Demokrat başkanlar da oldu. Sonrasında ise Nixon ve Ford Cumhuriyetçi, Carter Demokrat, Reagan Cumhuriyetçi, George H. W. Bush Cumhuriyetçi, Bill Clinton Demokrat, George W. Bush Cumhuriyetçi, Obama Demokrat idi. Donald Trump ise Cumhuriyetçi Parti adayı olarak seçildi. Kimse padişah gibi 16 yıl veya 20 yıl iktidarda kalmadı!

Gerçi Trump döneminde ABD’de kutuplaştırma, düşmanlaştırma eğilimleri baş gösterdi ama yine de Türkiye’deki gibi değil. Orada, oy geçirgenliği var çünkü kimse diğer partiyi düşman olarak görmüyor! İktidar değişikliği de toplumu rahatlatıyor.

Lafta herkes bunu istiyor gibi görünüyor ama sıra uygulamaya veya paylaşmaya geldi mi hemen partizanlık devreye giriyor. Ayırımcılık, sadece ihale paylaşımında değil, sadece belediye hizmetlerinin dağıtımında değil, sadece devlet kadrolarına eleman alınmasında değil, hayatın her alanına hâkim durumda. Öyle ki, aynı rütbeye talip olan askerler arasında rakiplerini karalayanlara bile rastladık.

***

Sağlıksız ruh hali işte budur. Hepimizde bulunabilir! Rakibini düşmanlaştırmak gibi eleştiren gazeteciyi kendisine veya partisine düşman sayarak hedef göstermek de böyle bir durumdur! Ebu Lehep de kendi iktidarını sarsan Hz. Muhammed‘i düşmanlaştırmıştı. Hz. Muhammed, bu yüzden hicret etmek, başka bir şehre, Yesrib’e yerleşmek zorunda kalmıştı. Fakat peygamberin lakabı 25 yaşından itibaren “emin” idi. Yani en güvenilen kişi… Bu sayede Mekke’deki eski düzeni yıktı! Yesrib’in “nahoş” demek olan adını ise Medine olarak değiştirmişti.

Hiçbir makam, mevki veya mal mülk, adamı adam yapmaz! Adamlık, bunlara sahip olmak değil, emin kişi olmaktır! Hepimiz emin kişi olmaya çalışırsak, Medine toplumu gibi bu sağlıksız ruh halini aşabilir, medeni bir toplum yapısı oluşturabiliriz. Seçeceğimiz insanlarda da bu nitelikleri ararız!

 

Alıntı: Arslan BULUT

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | Sağlıksız ruh hali için yorumlar kapalı
Ağu 13

Altın Sözler

Altın Sözler

* “Artık iktidardayız ve Rusya’nın bütün alçakları bizimle beraber!…” Lenin

* “Parti içi demokrasi yoksa şahsiyetli insanlar uçar, tabi olanlar ve yağcılar kalır.” Prof. Dr. İskender Öksüz

* “Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa

demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare

edebileceği zannedilir. Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler

çıkar.” Eflatun

* “Terbiyenin sırrı, çocuğa saygı ile başlar.” R. W. Emerson

* “Hiçbir kimseye, örgüte ve hele hele hiçbir cemaate ya da tarikata, şeyhe bağlı olmayacaksınız. Bağlı olacağınız tek yer vardır, o da devlettir.”  Metin Tanrıver / Kayseri Polis

Meslek Eğitim Merkezi Müdürü

* “Kendini akıllı sanan herkes, aptaldır.” Voltaire

* “Baskı rejimi altında mizah, bilgiye dönüşür.” Otto Beer

* “Su içene yılan bile dokunmaz.” Atasözü                                                                                                           

* “İnsanların gazı alınmaz, fikri alınır.” Yücel Coşkun                                                                                        

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Ağu 12

Ver papazı al papazı…

Ver papazı al papazı…

 

Dünya siyasetinde, ülkeler arası ilişkilerde ortaya çıkan bir alış veriş modelidir.

Hukuki değil siyasi bir adımdır.

Türk yargısını, savcıları, hakimleri dünya nezdinde küçük düşürmek hatta yok saymaktır.

Darbeci şerefsiz FETÖ’nün 1 numaraları sanığı Fethullah Gülen Amerika’da bırakın tutuklu olmayı özgür Amerikan vatandaşları kadar özgürdür.

Papaz da imam da değil Erdoğan’ın tanımı ile “Şarlatan” da değildir.

Gülen, vatan hainidir, terörist başıdır, hindir, alçaktır, kahpedir, kalleştir, şerefsizdir, onursuzdur, darbecidir, eli kanlı katildir, Amerikan maşasıdır.

Türkiye’de açılan davalarda yargılanmaktadır.

Peki, Türkiye yaşadığı Amerika’da Gülen hakkında bir dava açmış mıdır?

Hayır.

Peki, Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bir dava açmış mıdır?

Hayır.

Peki, Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesinde bir dava açmış mıdır?

Hayır.

250 vatandaşımızın FETÖ askeri darbe girişimi sonucunda şehit olmalarının hesabını sormak için bugüne kadar Fethullah Gülen ve yurt dışına kaçan tüm FETÖ’cü alçaklar hakkında neden bu davalar açılmadı?

Üniformalı teröristlerin savaş uçakları, helikopterleri, tankları ve tüfekleri ile sivil halka saldırmaları, devlet kurumlarını basmalarının işbirlikçileri, FETÖ militanlarını o ülkelerde tek tek yakalayıp Türkiye’ye getirilmelerini mi bekleyeceğiz.

Rahip Brunson’un tutukluluğunun evinde devamını sağlayan mahkeme kararı Amerikan başkanı Trump’ın şiddetli tehdidine yol açtı.

Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar yani ambargolar hemen gündeme getirildi.

İktidar ve muhalefet sözcüleri Amerikan tehdidini sert sözcüklerle reddettiler ki elbette haklılar.

Ancak bizim “Erdoğan isterse Brunson serbest kalır” şeklinde bildiğimizi Trump ve Amerikalılar da çok iyi biliyorlar.

Çünkü “Ver papazı, al papazı” şeklindeki sözler Erdoğan’a aittir ve mahkemenin hakimlerini yok saymak bir yana ceza yasalarını da yok saymaktır.

Rahip Brunson suçlu ise yargıçlar mahkum etsin, suçsuz ise beraat ettirsin.

Amerikan Devletinin bırakın gözaltına almayı, ifadesini bile almadığı terörist başı Fethullah Gülen alçağı ile işbirliği içinde olduğu kesindir.

15 Temmuz kahpe kalkışması Gülen + Amerikan ortak girişimidir.

Bu yüzden Amerika sittinsene Gülen’i vermez, veremez… 

Brunson sittinsene Türkiye’de kalır mı?

Ben bilmem, Başkan bilir..!

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | Ver papazı al papazı… için yorumlar kapalı
Ağu 11

YA GÜLDÜR, YA ÖLDÜR BENİ!

YA GÜLDÜR, YA ÖLDÜR BENİ!

 

Yüreğim günahkâr sana açamam

Hayatın zehrini içtim kaçamam

Sensiz kanatsızım asla uçamam

Her an canımda ol ya güldür beni!

Ya bütün kahrını çek öldür beni!

 

Yeterince yandım közüm kalmadı

Aşk ile eridim özüm kalmadı

Dermansızım çare çözüm kalmadı

Her an kanımda ol ya güldür beni!

Ya bütün kahrını çek öldür beni!

 

Bu kez tomurcuğa dursun bu yürek

Sonsuz bir hayali kursun bu yürek

Artık on ikiden vursun bu yürek

Her an yanımda ol ya güldür beni!

Ya bütün kahrını çek öldür beni!

 

Naz etme, vazgeç şu küsme huyundan

Gel de iç ruhumun zemzem suyundan

Soyum, soy soylasın şanlı soyundan

Her an şanımda ol ya güldür beni!

Ya bütün kahrını çek öldür beni!

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , | YA GÜLDÜR, YA ÖLDÜR BENİ! için yorumlar kapalı
Ağu 10

Yargıtay 9. Daire’nin “marifetleri”

Yargıtay 9. Daire’nin “marifetleri”

 

Vaktiyle, kendisi de “Oda TV Davası Kumpası” sonucu uzun süre hücrede tutulmuş olan gazeteci Müyesser Yıldız toparlamıştı Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin sicilini, aktaracaklarım devede kulak ama yerimiz yettiğince özetlemek gerekirse;

“- Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi saldırılarının Ergenekon’la birleştirilmesi kararını bu Daire aldı… 

-Hizbullahçıların serbest kalmasını sağlayan kararı bu Daire aldı…

-“Sayın Öcalan“ın, “ifade özgürlüğü” olduğu kararını bu Daire aldı…

-Ergenekon ve Balyoz davalarında avukatların ” dijital verilerin tek başına delil sayılamayacağı” itirazları yaptığı günlerde, bir başka davada dijital verileri delil sayan kararı bu Daire aldı…

-Balyoz avukatlarının “savunma haklarının kısıtlandığı” gerekçesiyle davayı “boykot” ettiği günlerde, bir başka davada “avukatsız yargılama yapılabileceği” kararını bu Daire aldı…

-361 sanıklı, binlerce klasörlük Balyoz Davasını, hükmün açıklanmasından tam bir yıl sonra sonuçlandırırken, tek kişilik Fetullah Gülen dosyasını 3 yıla bu Daire yaydı…”

Ne kadar çok tesadüf anneciğim!

Hepsi ne kadar talimatsız, ne kadar organize olmayan işler!

***

Pis koku dediğin….

—-

Bizzat dönemin Başbakan Yardımcısı tarafından “millî orduya kumpas” olduğu ilan edilen, 15 Temmuz’daki alçaklığın mimarlarının Türk Ordusu’nun komuta kademelerine gelmelerine zemin hazırlayan Balyoz Davası’nın hâkimi Ömer Diken gibi, davada Diken’in verdiği cezaları onayan Ekrem Ertuğrul da bu kumpastaki rollerinden dolayı suçlanmıyor ve yargılanmıyor!

Ortalığı “pis kokular” sardıysa; buradan geliyordur!

 

Alıntı: Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | Yargıtay 9. Daire’nin “marifetleri” için yorumlar kapalı
Ağu 09

KUSUR DEDİĞİN

KUSUR DEDİĞİN

Bektaşilerle Mevlevilerin takışmaları ünlüdür. Mesela Mevlevilerin giydiği hırkaların kolları bol kumaştan yapılır.

Yenleri çok geniştir. Bektaşi sebebini sorar. Mevlevi iyi niyetlidir anlatır;

“Başkalarının kusurunu örtmek için”.

Bu sefer Mevlevi sorar “Sizin hırkaların yenleri neden dar?

” Baba anında cevaplar “Biz kimsede kusur görmeyiz ki…”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , | KUSUR DEDİĞİN için yorumlar kapalı
Ağu 08

Başpiskopos irin kusarken bizim din alimlerimiz ne yapıyor?..

Başpiskopos irin kusarken bizim din alimlerimiz ne yapıyor?..

Kıbrıs’ta kanlı Noel’in bir yıl dönümünde daha Güney Kıbrıs Başpiskoposu Hrisostomos kin kusmuştu. Türklüğe ağır hakaretler etmişti. Hem de öyle böyle değil!.. Hrisostomos, bu yıl yayınladığı irin dolu Noel mesajını tüm kiliselerde okutmuştu.

İşte Papazın yayınladığı o kin belgesi

Sorunumuzun özünün toplumlararası ihtilaf değil istila ve işgal olduğunu unutmuş uluslararası toplumu ikna etmek için büyük bir çaba harcamamız gerektiğini biliyoruz. Beklenen Türk tepkilerini göğüslemek için maneviyata ve mücadeleciliğe de ihtiyacımız var. Ancak bilmemiz gerekir ki -bunu tarihimiz bize öğretti- esir halklar yalvarmakla ve veya istilacının duygularına seslenmelerle özgür kurtulamazlar. İstilacıların yalvaranlara cevabı aşağılama ve veya onları yıkmaktır. Ne kadar zaman geçerse geçsin mücadele, planlı hareket ve sarsılmaz ısrar gerekir.

Fedakârlıklarımız dışında, savuşturmak için mücadele etmemiz gereken büyük Türkleşme tehlikesinin ötesinde dikkatimizi yaşamakta olduğumuz ve millî köleleştirilmemize hizmet eden belirgin başka bir tehlikeye de odaklamalıyız. Halen tatmakta olduğumuz bu tür tehlikeler; demografik yıkım veya ekonomik kriz nedeniyle gençlerimizin yurt dışına kaçması, üretkenliğin bozulması, kültürel yozlaşma, Ortodoks geleneğin kimliğimizden kopması, dil değişimidir.

Bunlara bir de mülteci denilen çok sayıda Müslüman’ın Türkiye tarafından özgür bölgelere gönderilmesi nedeniyle millî çehremizin değişmesi tehdidi ekleniyor. Bütün bu ‘mülteciler’ buraya sadece bol keseden dağıttığımız yüksek ödenek için gelmiyor, millî ve kültürel kimliğimizi değiştirmek üzere geliyor veya gönderiliyorlar.

Hükümeti, bütün siyasi liderliği ve halkı, yukarıda sayılan bütün bu tehlikelere duyarlılık göstermeye, bunlarla etkin mücadele edebilmek için birlik içerisinde sağlam bir cephe oluşturmaya çağırıyoruz. Binlerce yıllık bir kültürün ağırlığına ve güzelliğine sahibiz. Bugün dünyanın kaderini belirleyen diğer halklar daha insan toplumu değilken biz bu ülkede yaşıyor ve çok iyiydik. Bugün millî itibarımızı savunmada ve vatanımızı kurtarmada tembellik gösteremeyiz. Atalarımıza karşı sorumluluğumuz var ve gelecek nesillere borçluyuz.

Bugünkü büyük yortuyu düşüncelerle ve millî davamızın gidişatından duyduğumuz kaygıyla kutluyor, herkese, özellikle göçmenlere, mahsurlara, kayıplara ve onların ailelerine sabır ve azim diliyorum. 2018’de Vatanımızı -Tanrı kutsasın- kurtarmak için çabalarımızı birleştirelim.

Mesajda geçen “özgür bölge” Kıbrıs’ın güney kesimidir. Papaz efendi, 1955 yılından 1974 yılına kadar adadaki Rumların Türklere yaptığı baskı,  asimilasyon ve göçe zorlama politikasının uygulama şekli olan ferdî ve toplu katliamları yok saymaktadır. Toplumlar arasında bir problem olmadığını ve Kıbrıs sorununun istila ve işgal sorunu olduğunu ön plana çıkarması 50 yaş altındaki Rumlara yönelik bir beyin yıkama tekniğidir. Suriyeli veya Iraklı mültecileri Güney Kıbrıs’a Türkiye’nin gönderdiğini iddia ederek bunlara karşı Rum halkını kışkırtarak ırkçılık yapmaktadır. Adamlar, hayallerinin peşinde bir ve diri dururken biz de Kıbrıs’ta Türk yurttaşlarımızın beklentilerini karşılayacak bir çözüm arayışı ile hayal aleminde dolaşıp sürekli taviz veriyoruz.

Kanlı Noel’i unutmadık!.. Unutmayacağız!.. Kıbrıs bir Türk yurdudur ve ebediyen de öyle olacaktır…

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | Başpiskopos irin kusarken bizim din alimlerimiz ne yapıyor?.. için yorumlar kapalı