May 31

“O hata yapmaz ki”

“O hata yapmaz ki”

Geçenlerde bir gazetede yayınlanan röportajı okuyalım.
“Çok konuşulan ve Cumhurbaşkanının ‘Eyyy’ diye başlayan çıkışlarını sormak istiyorum yeri gelmişken. Sonrası diplomasiyi yürüten sizler açısından zor olmuyor mu?” şeklindeki soruya bakın İbrahim Kalın nasıl cevap veriyor:
“Hayır, bakın Cumhurbaşkanımız bir diplomat değil, bir siyasi liderdir. Siyasi lider olarak da bütün bu verileri toplar, zihninde analizini yapar ve siyasi çizgiyi belirler. Siyasi liderlik de bunu gerektirir. Bu yeri geldiğinde yumuşak diplomasi, yeri geldiğinde sert çıkışlardır. Bunun ayarını belirleyen de kendisinin siyasi sezgileri, birikimi ve cesaretidir. Ben kendi adıma hiçbir zaman ‘eyvah, burada neden böyle dedi’ diye düşünmem.”

Sizleri bilmem ama bu ifadeler, Sultan İbrahim (1640-1648) ile Sultanzade Mehmet Paşa (ö. 1646) arasında geçen bir konuşmayı hatırlattı bana. Tarih kitaplarında yazıldığına göre bir gün Sultan İbrahim, Sultanzade Mehmet Paşa’ya: “Mehmet, senden önceki sadrazamlar, bana bazen itiraz ederler, bu iş doğru değildir, derlerdi. Senden hiç böyle bir itiraz işitmedim, bunun sebebi nedir?” diye sorar. Mehmet Paşa’nın verdiği cevap şöyledir:
“Siz yeryüzünün halifesisiniz, zıllu’llâhsınız. Kalbinize gelen her şey ilhâm-ı Rabbânî’dir. Kavlen ve fiilen sizden hata sadır olmaz ki itiraz edeyim.”

Oysa bizim kültürümüzde yönetim anlayışı bakımından örnek teşkil edecek nice güzel uygulamalar vardır. Söz gelimi Hz. Ömer, halife seçildiği zaman “Ey insanlar, ben haktan, adaletten ayrılırsam ne yaparsınız” diye sorduğunda, ahali “Ya Ömer sen haktan, adaletten ayrılmazsın ki” dememiş, “Sen eğrilir, haktan, adaletten ayrılırsan kılıcımızla doğrulturuz” demişti. Ne yazık ki bugün -halktan geçtik- danışmanlar bile “Liderimiz yanlış yaparsa itiraz ederiz” diyemiyorlar. Dedikleri tek şey “O hata yapmaz ki” oluyor.

 

Alıntı Yeniçağ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | “O hata yapmaz ki” için yorumlar kapalı
May 30

ŞART DEDİĞİN

ŞART DEDİĞİN

Varlıklı bir zat dostlarını iftara çağırır. Bektaşi arkadaşını da unutmaz. İftar sonrası sohbet din üstünedir. Ev sahibi takılmak amacıyla Baba’ya sorar;

“Ya Erenler, İslam’ın şartı kaçtır?”

Bektaşi; birdir yanıtını verir. Herkes şaşırır. Ev sahibi bunun ne demek olduğunu açıklamasını ister.

Baba erenler anlatır; “Siz, Hac ile Zekat’ı kaldırdınız. Biz ise Namaz ve Orucu kaldırdık. Geriye sadece kelimei şahadet kaldı. Yanlış mı söyledim?”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , | ŞART DEDİĞİN için yorumlar kapalı
May 29

Japon Ahlâkı!

Japon Ahlâkı!

Efendim; John Ruskin “Japon Ahlâkı”nı anlatırken bizlerin acınacak hallerimizi de ortaya koyuyor! Ve şöyle diyor:

“Pek çok din vardır; fakat sadece bir tek ahlâk vardır.”

Nitekim Katolik Hıristiyanlar, Japonların Hristiyan olmadıkları halde nasıl bu kadar ahlâklı olduklarını şaşırarak sorguluyorlar.

Ahlâk anlayışı, kültürlere ve toplumlara göre farklılık gösteriyor.

Örneğin ülkemizde sokakta öpüşen bir çifti gören bazı bireyler, ahlâk elden gidiyor diye yaygara koparırken, aynı anda sokağın bir başka köşesinde -aynı kişiler- bir cinayete tanıklık etseler görmezden geliyorlar.

O yüzden bizim gibi ülkelerde iki gencin sevişmesi, adam öldürmekten daha ayıp sayılıyor. Söz gelimi Japonya’da bir doğal afet olduğunda (üstelik bu afetlerin boyutları azımsanacak gibi değil) hiçbir Japon, marketleri, mağazaları yağmalamıyor. Boşalan evleri soymuyor. Stok yapmıyor. Markette 2 ürün kalmışsa ikisini de satın almıyor, diğerini bir başkası alsın diye bırakıyor.

Devletlerinin dağıttığı yardımları stoklayıp, ihtiyacı olanlara fahiş fiyatlarla satmıyorlar. Ölü soymuyorlar. Felakette ölen insanların cesetlerini naklen yayın araçları ile yayınlamıyorlar, gösterişli olsun diye devlet büyüklerinin katıldıkları cenaze törenleri düzenlemiyorlar. Sadelikle, samimiyetle ve en önemlisi saygı ile defnediyorlar ölülerini.

Katolik Hristiyanlar, Japonların Hristiyan olmadıkları halde nasıl bu kadar ahlâklı olduklarını sorguluyorlar.

Japonların bir dini inançları ve din kitapları yok.

 

Japonların ahlâk öğretisi;

Japon ahlâkının temeli, günah ve günah anlayışından kaynaklanan korkuya değil, çevreden utanma duygusuna dayanır.

İşin bir de bu boyutu var, dünyada atom bombası yemiş bir başka millet yok. Yaşadıkları savaş, açlık, yoksulluk, hastalık ve sakatlıklar onların ahlâk anlayışına zarar verememiş. Bu üzerinde düşünülmesi gereken bir olgudur.

Japon devlet adamı, işini lâyıkıyla yapamadığında, yüz kızartıcı suçla itham edildiğinde, kendisi görevdeyken, birimine bağlı bir yerde bir işçi kaza eseri öldüğünde o adam acı içinde intihar ediyor.

Çünkü utanıyor. Zaten ahlâk “utanmayı” bilmektir.

 

Bekir Coşkun’dan alıntılayarak tamamlayalım;

“Japonların dini “Şintoizm”dir…

Peygamberleri yoktur…

Zaten cennetleri-cehennemleri de yok…

Japonların inanç ve ahlâk anlayışı; bu dünyada, diğer insanların gözündeki imajı esas alır…

Yani korkuya değil, utanma duygusu temeline dayanır.

İşte utanma duygusundandır; o özveri, düzen, disiplin ve saygı…

Senin utanma duygun yok usta!”

 

Alıntı: M. Uluğtekin Yılmaz

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | Japon Ahlâkı! için yorumlar kapalı
May 28

“Biz Amerikalıyız. Bir şey olmaz”

“Biz Amerikalıyız. Bir şey olmaz” 

 USS-İndianapolis, Amerika Birleşik Devletleri Deniz Kuvvetlerine ait olan portland sınıfı bir savaş gemisiydi. Bu kruvazör yüksek kalibre toplar, birçok ağır ve hafif makineli tüfekler ve hava saldırılarına karşı uçaksavarlar ile donatılmıştı. Kelimenin tam anlamıyla bir yüzen kaleydi.

İndianapolis, Machitsura Hashimoto kumandasındaki bir Japon denizaltısı tarafından vurulmuştu. Gemi, bir adet arka tarafına bir adet de yakıt deposuna olmak üzere iki isabet almıştı. İndianapolis gemisi 12 dakika içerisinde serin sulara karıştı. 300’e yakın mürettebat o sırada gemiyle birlikte battı. 800 denizcinin çoğu saatlerce kurtarılmayı beklerken köpek balıklarına yem oldu.

Hayatta kalmayı başaran 321 kişi 3 buçuk gün sonra pilotlar tarafından fark edildi. Ortada korkunç bir manzara vardı.

O gün kurtulan askerlerin anlattığına göre, hiç kimse böyle bir facia beklemiyordu. Çünkü aşırı derecede “Biz Amerikalıyız. Bir şey olmaz nasıl olsa kurtarırlar” psikolojisi hâkimdi.

 

Alıntı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | “Biz Amerikalıyız. Bir şey olmaz” için yorumlar kapalı
May 27

CUMHUR İTTİFAKINIZ BU MU EY MHP VE BBP?!

CUMHUR İTTİFAKINIZ BU MU EY MHP VE BBP?!

 

Fotoğraftaki zatın Genel Başkanı olduğu partinin programı;

“Cumhuriyet ideolojisi, temel olarak iki ilke üzerine kurulmuştur. Bunlardan biri laiklik, diğeri de Türklüktür. …hem laiklik hem de Türklük dayatmalarına tepki olarak vuku bulan Şeyh Said Kıyamı, Dersim ve Ağrı Ayaklanmaları büyük bir şiddetle ve katliamlarla bastırılmış, (…) bu dönemde yapılan zulüm ve vahşet akıl almaz boyutlara ulaşmıştır.(…)

Öncelikle bugüne kadar yapılan zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve mağdurlara tazminat ödenmelidir.

Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı, Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir.

Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır…

İlköğretim öğrencilerine okutulan, ırkçılık kokan ‘Andımız’ ve benzeri metinler kaldırılmalıdır. Muhtelif yerlerde yazılan ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ gibi yazılar silinmeli, “Bir Türk dünyaya bedeldir.” şeklindeki ırkçı söylemlere son verilmelidir.

Zulüm ve ayrımcılık uygulamış olan tarihi şahsiyetlerin isimlerini taşıyan okul, kışla, cadde, sokak ve benzeri yerlerin isimleri derhal değiştirilmelidir.

Başta vatandaşlık tanımı olmak üzere, anayasa ve sistemin bütün resmi literatürüne hâkim olan Türklük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylem terk edilmelidir.

İsimleri değiştirilen yerleşim yerlerine eski adları geri verilmelidir…

Başta Şeyh Said olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir…

Mevcut yapının tabu olarak kabulünden vazgeçilerek olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir. Toplumun huzur, refah ve güveni için gerekli olduğunun toplumun çoğunluğu tarafından kabulü halinde bu modeller uygulanabilmelidir…”

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | CUMHUR İTTİFAKINIZ BU MU EY MHP VE BBP?! için yorumlar kapalı
May 26

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır. Yaradanları tarafından vazgeçilmez haklara sahip kılınmışlardır. Bu haklar; yaşam, ozgürlük ve mutluluğa ulaşma hakkıdır.” Thomas Jefferson

* “Ne mümkün zulm ile bidad ile imha-i hürriyet.” Namık Kemal

* “Hiç kimse bir başkasının efendisi ya da kölesi değildir.”  John Hospers

* “Özgürlük olmayan bir ülkede ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin ve her kuruluşun anası özgürlüktür.” MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

* “Ayaklarıma pranga vurabilirsiniz, fakat inancıma vuramazsınız. Zeus bile beni mağlup edemez.” Epiktetus

* “Tanrı, siyah, kahverengi ya da sarı insanların özgürlüğünü değil, tüm insan ırklarının üstünlüğünü istiyor.” Martin Luther King Jr

* “Sivil özgürlük, doğal özgürlük demektir.” Alexander Hamilton

* Huzuru evinde arayan ve bütün meselelerin başlangıç noktası olarak kabul eden bir kimse birçok güçlüğü halletme yolunu bulmuş demektir. 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
May 25

AKP’NİN KORKUSU!

AKP’NİN KORKUSU!

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Atik Ağdağ‘ın, KRT‘da Çağlar Cilara‘nın sorularını cevaplandırırken Ak Parti’ye dair değerlendirmesi:

Ak Parti tabanı içerisinde bir kitle var, gözü körelmiş, Erbakan hocanın tabiriyle narkozlanmış. Neyi alkışladığını çok bilmiyor. Reis dedi diye alkışlıyorlar. Tuvalet 1 milyondu, 1 liraya düştü diyor adam alkışlıyor, neyini alkışlıyorsun bunun? O kitleye bir şey anlatmak bugünkü şartlarda mümkün değil. Kilitlenmiş… Onlarla ayrı galaksilerdeyiz, onlarla aynı galakside yaşamıyoruz. Ama meseleleri akleden, kaygı duyan, Ak Partili olsa bile, Ak Parti’nin yönetiminde milletvekili, belediye başkanı olan çok ciddi kitle var ve bizimle temas içindeler. Temel Bey bizim dile getiremediğimizi dile getiriyor diyorlar. Önümüzdeki seçimlerin, 3 Kasım seçimlerine benzer bir hava doğuracağı kanaatindeyim. 99 seçimlerinde DSP yüzde 21 oy aldı, 2002 seçimlerinde ise yüzde 1 oy aldı. Saadet Partisi işini düzgün yaparsa Ak Parti’ye hayatının en büyük siyasi şokunu yaşatacak şekilde sonuç çıkacak. Ak Parti çok büyük bir kopuş yaşayacak.”

Karamollaoğlu, aday olduktan sonraki konuşmada, “Türkiye’yi tek akıl ile değil, ortak akıl ile yönetme yoluna gideceğiz.” demesi yanında “Bizim yönetimimizde yolsuzluğa, yandaşlığa, yalakalığa, yasağa ve yağmaya hiçbir zaman yer olmayacaktır.” İfadelerini dile getirdi

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | AKP’NİN KORKUSU! için yorumlar kapalı
May 24

İMDAT EL HAYY!.

İMDAT EL HAYY!..

 

Duygu denizinde boğuluyoruz                                

Er Rahman, Er Rahim, imdat ey El Hayy!                          

Volkan lavı gibi dağılıyoruz                              

Er Rahman, Er Rahim, imdat ey El Hayy!                          

 

Bir gülü koklamak istedi gönül

Aşk ile şoklamak istedi gönül

Koynumda saklamak istedi gönül

Er Rahman, Er Rahim, imdat ey El Hayy!                          

 

O gülün kokusu sardı her yanı

O andan bu güne hardı her yanı

Bir bedenim hariç vardı her yanı

Er Rahman, Er Rahim, imdat ey El Hayy!         

 

Tertemiz sevgiye izin ver ya Rab!

Gönül gözümüzde coşsun fer ya Rab!

Gönlümüze eşsiz sevgi ser ya Rab!

Er Rahman, Er Rahim, imdat ey El Hayy!                          

 

Bu aşk ile lime lime eririm

Her imdada ses verirsin bilirim

Yaratansın senin için ölürüm

Er Rahman, Er Rahim, imdat ey El Hayy!                          

 

Aşkın kainatı ayakta tutan

Gönül cevherini sensin aratan

Erkeği, dişiyi, aşkı yaratan

Er Rahman, Er Rahim, imdat ey El Hayy!  

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , | İMDAT EL HAYY!. için yorumlar kapalı
May 23

Devleti yöneteceklere

Devleti yöneteceklere

Hz. Peygamberimizin: “Âdil hükümdarın bir günü (bir gün adaletle hükmetmesi) bir kişinin kendi kendine altmış yıl (nafile) ibadet etmesinden daha hayırlıdır.”, “Üç kimsenin duası reddedilmez. Bunlardan biri de âdil devlet adamıdır.”, “Adalet güzeldir, âmirlerde olursa daha güzeldir.” gibi sözleri etrafında şekillenen yönetim anlayışı 1. Halife Hz. Ebubekir’in ilk hutbesine şöyle yansımıştı:

 “Ey insanlar! Size halife oldum ama bu, sizden daha hayırlı olduğumu göstermez. İdaremde isabetli olduğum sürece bana yardım edin. Doğruluktan ayrılırsam beni düzeltin. Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir. İçinizde zayıf olan, hakkını alıncaya kadar benim yanımda kuvvetlidir. İçinizde kuvvetli olansa başkasının hakkını ondan alıncaya kadar zayıftır. (…) Bir millette kötülük yaygın ve revaçta olursa Allah o milleti belaya düşürür.”

Bu metin dikkatlice incelenerek günümüze uyarlandığında yöneticilerin uyması gereken temel prensiplerin şunlar olduğu görülür:

1-            “Millet beni seçti, en büyük benim” havasına girmemek.

2-            Fakir-fukara ve kimsesizleri koruyup kollamak…

3-            Güçlünün değil, haklının yanında yer almak.

4-            Doğruluktan ayrılmamak.

5-            Yalan söylememek.

6-            Eleştiriye açık olmak…

Üç halifenin “hutbe”lerini geçerek sadece Hz. Ömer’in “adalet“, Hz. Osman’ın “hilim” (yumuşak huyluluk), Hz. Ali’nin de “ilim” sembolü olduğunu hatırlatmakla yetiniyoruz. Dört halife döneminden intikal eden müktesebatı bütün olarak değerlendirdiğimizde Hz. Ebubekir’in hutbesinde işaret edilenlere ilaveten devlet yöneticilerinde bulunması gereken diğer özellikleri de şöyle sıralayabiliriz:

1-            Mütevazılık

2-            Hizmet aşkı

3-            İstişare

4-            Adalet

5-            Yumuşak huyluluk

6-            Akıllılık

7-            Bilgelik

Bu özellik ve güzellikler Türk örf ve âdetleriyle birleşerek ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlı ve Selçuklu devlet teşkilatlarında uygulama alanı bulmuştur. Gerek Karahanlı devleti saray nâzırı Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig“i, gerekse Büyük Selçuklu devletinin meşhur veziri Nizamülmülk’ün (ö.1092) “Siyâsetnâme“si bu konuda bize ayna tutmaktadır.

Aynı yönetim anlayışı Osmanlı devletinde de sürmüştür. Osman Gazi (ö.1326), Orhan Gazi (ö.1360), Murat Hüdavendigar (ö.1389) gibi Osmanlı padişahlarının vasiyetlerine bakıldığında söz konusu yönetim anlayışının devam ettirildiği açıkça görülür. İşte size Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazi’nin, oğlu Orhan Gazi’ye vasiyetinde yer alan birkaç mısra:

“Dilerem ey sâhib-i ikbâl ü câh//İtmeyesin cânib-i zulme nigâh//Adl ile bu âlemi âbâd kıl//Resm-i cihâd ile beni şâd kıl//Râh-ı cihâd içre idüp ictihâd//Memleket-i Rûmda kıl adl u dâd”

Kısacası; millet ve devlet nasıl bir günde ortaya çıkmazsa, onu yönetmeye talip olanlar da günlük hesap ve heveslerle değil, dünden bugüne dînî ve millî yönetim anlayışlarıyla mücehhez olarak yola çıkmalıdırlar. Başarı için “Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol”

 

Alıntı:  Ahmet SEVGİ

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | Devleti yöneteceklere için yorumlar kapalı
May 22

Ünlü ressam

Ünlü ressam

Rafael, Vatikan’da din temalı bir resim yaparken başına iki kardinal dikiliyor. Başlıyorlar resmi acımasızca eleştirmeye. Bunlardan biri resimdeki Sen Paul’ü işaret ederek

“yüzü fazla kızarmış” diyor.

Bunları duyan Rafael başını bile çevirmeden cevap veriyor; “Kilisenin kimlerin eline kaldığını görünce, yüzü kızardı”.

****

“Amma da meraklıymış”

Küçük kız sormuş; “Anne Tanrının her zaman ne yaparsak yapalım bizi izlediği doğru mu?

Evet, doğru yavrum.

– Peki büyükleri izliyor da biz küçükleri de mi?

Evet, onların yaptıklarını da.

Çocuk biraz düşündükten sonra “Amma da meraklıymış” cevabını vermiş.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | Ünlü ressam için yorumlar kapalı