Oca 04

BU BAHÇELİ MHP’Lİ Mİ?

BU BAHÇELİ MHP’Lİ Mİ?                                                                                                                                                                                                                                                                     www.kenansahbaz.com

Devlet Bahçeli 9 Mayıs 2012 tarihinde “Halihazırda başkanlık sistemi hakkında MHP’nin yaklaşımları net olup, Türkiye’nin bugünkü siyasi ve sosyal ortamı içinde hayata geçirilmesi asla uygun değildir. Bilinmelidir ki Başbakan Erdoğan’ın başkanlık sistemine istekli olması, Türkiye Cumhuriyeti’nin feshedilmesine ve milletimizin ayrıştırılmasına dönük sinsice döşenmiş tuzaklarla doludur. Bu itibarla MHP başkanlık sistemine karşı duracak, karşı gelecek ve karşı çıkacaktır” demişti.

* 23 Nisan 2015 tarihinde “Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerine bina edildiği parlamenter sistemi kötüleyenler ilk Meclis’i özde hazmedemeyenlerdir. Rejim ve sistem değişikliği teklifi, Türkiye Cumhuriyeti’ne sivil mahiyetli bir darbe olup, aynı zamanda ilk Meclis’i yok etme teşebbüsüdür” diyen de Bahçeli değil miydi? Biz şimdi hangi Bahçeli’ye inanacağız? Kaldı ki MHP milletvekillerinin ve onları seçenlerin oyları Bahçeli’nin cebinde midir?”

Kaynak:  Burhan AYERİ

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , | BU BAHÇELİ MHP’Lİ Mİ? için yorumlar kapalı
Oca 03

Nuri Killigil’in (Nuri Paşa) 2

Nuri Killigil’in (Nuri Paşa) 2

www.kenansahbaz.com

NURİ KİLLİGİL KİMDİR?

Atilla Oral’ın “İdealist bir Türk milliyetçisi” olarak tanımladığı Nuri Killigil, Enver Paşa’nın öz kardeşi. 1911 ve 1912’de Trablusgarp Savaşı’nda Atatürk’le birlikte İtalyan işgaline karşı savaşıyor. Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru, 1918’de Kafkas İslam Ordusu Kumandanı olarak Bakü’yü Ermeni Taşnakların ve Rusların işgalinden kurtarıyor. Türkiye’de fazla bilinmeyen Nuri Killigil, 1. Dünya Savaşı sırasında Azerbaycan’da ‘Bakü Fatihi’ olarak tanınıyor. TBMM tarafından İstiklal Madalyası’yla onurlandırılan Killigil, Türk savunma sanayiinin ilk özel sektör fabrikalarından birini, bunun yanı sıra Kütahya’da da bir çini ve seramik fabrikası kurmuştu. 

ALMANLA DOST, İNGİLİZLE MÜTTEFİK

Hüseyin Emir Erkilet, Ali Fuat Erken, Adolf Hitler 

İkinci Dünya Savaşı’na girmemek için büyük çaba sarf eden Türkiye Cumhuriyeti’nin o yıllardaki politikasını belki de en iyi anlatan sözlerden biri, dönemin Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu’nun “İngilizlerle müttefik, Almanlarla dostuz” cümlesiydi. Nuri Killigil, İkinci Dünya Savaşı’nda Türk ordusu için silah ve cephane imal etti. Atilla Oral, Killigil’in aynı zamanda Almanya’nın Rus topraklarını işgalinin ardından esir kamplarında toplanan Kırım Türklerini kurtarmak için devreye girdiğini ve çok sayıda Kırım Türk’ünü kurtardığını anlatıyor. “Nuri Paşa’nın İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki etkinlikleri bugüne kadar çok yanlış değerlendirildi. Görüyoruz ki savaşın her aşamasında Nuri Paşa esir kamplarındaki Türkleri kurtarmak için çok çaba sarf etmiş. Nazi hayranlığı asla yoktu. Öyle ki Naziler, Türkler için çabaları yüzünden 1942’den sonra Nuri Paşa’yı bir daha Almanya’ya sokmadı” diyor. Atilla Oral, Bulgaristan’ın ‘Üçlü İttifak’a katılmasının ardından Türkiye’nin Alman ordusunun kapısına dayanmasından korktuğunu, bu nedenle geçmişte Türk-Alman ilişkileri iyi olan bazı üst düzey subay ve diplomatların dostluk heyeti olarak Almanya’ya gönderildiğini söylüyor. Fotoğrafta, Nuri Killigil’in arkadaşı ve fabrikanın müdürü olan Hüseyin Emir Erkilet Paşa, 28 Ekim 1941’de dönemin Harp Akademileri Komutanı Ali Fuat Erden ile birlikte Hitler’in karargâhında görülüyor.

Kaynak: Nuri Killigil’in (Nuri Paşa) hayatı kitaplaştırıldı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | Nuri Killigil’in (Nuri Paşa) 2 için yorumlar kapalı
Oca 02

Yeni Anayasa Diktatör Esad’ın Anayasasından Alındı iddiası

Yeni Anayasa Diktatör Esad’ın Anayasasından Alındı iddiası

www.kenansahbaz.com

CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel ise Meclis kürsüsünden AKP’nin anayasa taslağının, “Diktatör Esad’ın anayasasından alınma olduğunu” söyledi ve 21 maddelik öneriyle Suriye anayasasını karşılaştırdı:

Suriye Anayasası 93. madde: Cumhuriyet başkanı -cumhurbaşkanı- bu anayasada tanınan sınırlar dahilinde yürütme yetkisini uygular.

AKP’nin anayasasındaki 8. madde: Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı tarafından kullanılır.

Suriye Anayasası 95. madde: Cumhurbaşkanı başkan yardımcısı seçer, görevlerinin bir kısmını onlara verir. Ayrıca bakanları atar, istifalarını kabul eder, görevlerinden uzaklaştırır.

AKP’nin anayasasındaki 104. madde: Cumhurbaşkanı, yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir.

Suriye Anayasası 107. madde: Cumhurbaşkanı Halk Meclisi’ni feshedebilir.

AKP’nin anayasasındaki 116. madde: Cumhurbaşkanı Meclis’i feshedebilir.

Suriye Anayasası 139. madde: Anayasa Mahkemesi üyelerini Cumhurbaşkanı atar.

AKP’nin anayasasındaki 146. madde: 15 Anayasa Mahkemesi üyesinin 12’sini Cumhurbaşkanı atar, 3’ünü de Meclis atar.

Suriye Anayasası 74. ve 77. madde: Meclis, bütçeyi yeni mali yılın başlangıcından önce onaylamazsa bir önceki mali yıl, yeni mali yıl onaylanıncaya kadar yürürlükte kalır.

AKP’nin anayasasındaki 116. madde: Bütçe, Meclis tarafından kabul edilmediği takdirde, eski yılın bütçesi artırılarak devam eder.

Şimdi, “15 Temmuz, Türkiye’de Esad veya Hitler rejimi kurmak için zemin hazırlama operasyonu muydu?” sorusuna cevap bulunup milletin kafa karışıklığına son verilmeli.

Kaynak:  Arslan BULUT

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | Yeni Anayasa Diktatör Esad’ın Anayasasından Alındı iddiası için yorumlar kapalı
Oca 01

Altın Sözler

Altın Sözler                                                                                                                                                                                                                                                                   www.kenansahbaz.com

*26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. 
Afyon dağlarından demir eldivenli yumruğu kafasına yiyen düşman “Dumlupınar Meydan Muharebesi”nde imha edildikten, Başkumandanı Trikopis’i esir verdikten sonra hemen yok oldu.

 *O vakit, Türk’ün Gazi Başkumandanı haykırdı:
 “Türk Orduları, ilk hedefiniz Akdeniz’dir!” 
Millet orduları, rüzgârlardan fazla bir süratle vatanın her tarafını düşmandan temizlediler. 
İzmir’in içinde Akdeniz önünde göründüler. Bütün düşmanlar vatanı öz evlatlarına bıraktılar. Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar işgal ettikleri yerlerden çıktılar.

*Türk Başkumandanı size yukarıda kaydettiğim atıp tutmanın cevabını şimdi verdi:
“Muharebe meydanlarında Yunan Kralı’nı çok aradım, fakat bulamadım. 
Bütün tacidarlar (taç sahipleri) gibi O da memleketinin en felaketli anlarında milletini bırakarak kaçtı!” 

* Mustafa Kemal Paşa, 7 Temmuz 1922’de Sovyet elçisi Aralov’un, İran elçisi Mümtazüddevle onuruna verdiği yemekte yaptığı konuşmada  “Türkiye’nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi adına ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve çabuk bitebilirdi. Türkiye büyük ve önemli bir çaba harcıyor. Çünkü savunduğu, bütün ezilen ulusların, bütün Doğu’nun davasıdır ve bunu sonuna getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan doğu uluslarının, beraber yürüyeceğinden emindir”  

* Hindistan’ın Meclis Başkanı Sir Abdürrahim,  “Atatürk, yalnız Türkiye’ye değil, bütün Doğu dünyasına kurtuluş yolunu göstermiştir” diyecekti. Hint Parlamento Kurulu Başkanı Sucheta Kripalani de “Atatürk, yalnız Türk Ulusu’nun değil, özgürlüğü uğrunda savaşan bütün ulusların önderiydi. O’nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk” der..

* Pakistan’ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah “O, Türkiye’yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispatladı.. Kemal Atatürk’ün ölümüyle, Müslüman dünyası en büyük kahramanını kaybetmiştir. Atatürk gibi bir önder önlerinde bir ilham kaynağı olarak dikildiği halde, Hint Müslümanları bugünkü durumlarına hâlâ razı olacaklar mı?” diye sorar.

* “Harp zaruri ve hayati olmalıdır. Hayatı millet tehlikeye maruz kalmayınca harp bir cinayettir.”  Mustafa Kemal Atatürk

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Ara 31

BUNLAR KİMİN “KAHRAMANLARI”?

BUNLAR KİMİN “KAHRAMANLARI”?

www.kenansahbaz.com

 

26 Nisan 2015 günü, Tunceli’nin Nazımiye ilçesinde kırsal alanda inşa edilen bir anıt mezar törenle açıldı. Mezar, Elazığ’da bir çatışmada öldürülen ve Orhan Bakır adı ile bilinen TİKKO adlı örgütün yöneticilerinden Armenak Bakırcıyan‘a aitti. Konu ile ilgili Agos gazetesinin haberini Hollanda’dan Sefa Yürükel hatırlattı. Ona da bir emekli general mesajla bildirmiş.

***

Gerisini 28 Nisan 2015 tarihli Agos gazetesinden takip edelim:

“Dersim’in Nazımiye ilçesinde, soykırımın 100. yılında TİKKO yöneticilerinden Armenak Bakırcıyan’a ait anıt mezarın açılışı yapıldı. Nazımiye ilçesi Xarik Köyü’nde inşa edilen anıt mezarın açılışına HDP Dersim milletvekili adayları Alican Önlü ve Edibe Şahin, Dersim Belediye Eş Başkanı Nurhayat Altun, HDP, DBP, DHF, EMEP, ESP, DERADOST, Partizan gibi dernek, parti ve örgütlerden temsilciler katıldı. Yanı sıra Yunanistan, Fransa gibi yurt dışından gelen diaspora üyeleri törende hazır bulundu.

Nazımiye ilçesi Perisuyu Nehri üzerine kurulan Pembelik Baraj gölü sahiline inşa edilen anıt mezara bir yürüyüş gerçekleştiren grup, ‘Ermeni Soykırımı’nı lanetliyoruz, Armenak Bakırcıyan’ı anıyoruz’ ve “Hrant’tan Sevag’a; 100. yılında Ermeni Soykırımı sürüyor” yazılı pankartlar taşıdı.

Yürüyüş sırasında, jandarma ve halk arasında pankart açma yüzünden kısa süreli gerilim yaşandı.

Törende Ermeni soykırımında hayatını kaybedenler anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı ve Bakırcıyan’ın mezarına kırmızı karanfiller bırakıldı.

Mezartaşında, ‘Armenak Bakırcıyan, Hrant Dink, Manuel Demir, Nubar Yalımyan, Kevork Çavuş, Monte Melkonyan, Antranik Uzunyan.. isimsiz mezarsız tüm kahramanlara’ yazısı bulunuyor. 

TKP-ML TİKKO’nun merkez komitesi üyesi Armenak Bakırcıyan, Elazığ Karakoçan’da, 13 Mayıs 1980’de jandarmayla girdiği çatışmada hayatını kaybetmişti.”

 

Peki mezar taşına adları yazılan diğer “kahramanlar” kimdir?

Monte Melkonyan: 1980’li yıllarda ASALA’nın elebaşlarından biri ve Karabağ Savaşı sırasında Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin desteğindeki Ermeni güçlerin komutanı idi. 1980’li yılların ortalarında ASALA adına Avrupa’da Türk diplomatlara karşı çeşitli saldırılarda bulunmuş ve karıştığı cinayetler sonrasında Fransa’da tutuklanmış ve 1989’da serbest bırakılmıştı. 12 Haziran 1993’te meydana gelen çatışmada Azerbaycan ordusunda görevli asker olan İbad Hüseyinov tarafından öldürüldü. Azerbaycan Hüseyinov‘a madalya verdi. Melkonyan ise “Ermenistan Ulusal Kahramanı” ilan edildi!

Antranik (Paşa) Uzunyan: (1865-1927) Şebinkarahisar’da doğdu. 1890 yılında babası ile tartışan bir Türkü öldürdü. Sason, Muş ve Van ayaklanmalarına katıldı. Balkan Savaşı sırasında Bulgarların, 1. Dünya Savaşı’nda Rusların safında Osmanlılara karşı savaştı. General unvanı aldı. Çekilen Rus birliklerinin boşalttığı işgal bölgelerinde katliamlar yaptı. Erzurum ve Van’daki Akdamar adasındaki katliamların sorumlusudur. Kâzım Karabekir komutasındaki kuvvetlere karşı mağlûp olan Ermenistan, Türk Devleti ile barış yaptığı halde Antranik, bir gönüllü çetesinin başına geçerek katliam yapmaya devam etti. Ermenistan Hükümeti’nin emriyle çetesini dağıtarak silâhlarını teslim etti. Erivan’a heykeli dikildi.

Kevork Çavuş: Sason isyanına katıldı. Çok sayıda Türkü katletti. 1907 yılında Muş’taki bir çatışmada öldürüldü. 22 Nisan 2015 tarihli Radikal gazetesinde karısı Heghine‘nin silâhlı bir resmi de yayınlanarak “ünlü Ermeni fedai” diye tanıtıldı.

Nubar Yalımyan: Ergenekon davasında savcıların ifşa ettiği resmi bilgilere göre Türk diplomatlara saldırılar düzenlemesi sebebiyle Abdullah Çatlı tarafından Hollanda’da öldürülen ASALA militanıdır.

Manuel Demir: 1988 Ocak ayında Kandıra Piyade Alayı’ndan silah çalınması olayı sonrası, Sefaköy’de düzenlenen operasyonda öldürülen TİKKO militanıdır!

Yoruma gerek var mı?

 

Kaynak: Bunlar kimin kahramanları? – Arslan BULUT

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | BUNLAR KİMİN “KAHRAMANLARI”? için yorumlar kapalı
Ara 30

SEBEP OLANLARIN BOYU DEVRİLSİN!

SEBEP OLANLARIN BOYU DEVRİLSİN!
www.kenansahbaz.com

Nerede irade, nerede ilke?
Koskoca memleket döndü bir sirke
Kana, gözyaşına boğuldu ülke
Bütün hainlerin soyu devrilsin!
Sebep olanların boyu devrilsin!

 

Hak, hukuk, adalet iç, edildi iç! 
Dün kucak açtınız, görmediniz hiç
Hepsi de çakaldır hepsi de bir p.ç
Bütün hainlerin soyu devrilsin!
Sebep olanların boyu devrilsin!

 

Türk’ün ordusunu sanık ettiler
Cani teröristi tanık ettiler
Canları, kanları yanık ettiler
Bütün hainlerin soyu devrilsin!
Sebep olanların boyu devrilsin!

 

Alçak hainleri imrendirdiniz
“Çözümle” terörü çimlendirdiniz
Askeri, polisi mimlendirdiniz
Bütün hainlerin soyu devrilsin!
Sebep olanların boyu devrilsin!

 

“Lanet” dilemekle terör kınanmaz
Hiçbir varlık terör ile sınanmaz
Aklını kullanan size inanmaz
Bütün hainlerin soyu devrilsin!
Sebep olanların boyu devrilsin!

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , | SEBEP OLANLARIN BOYU DEVRİLSİN! için yorumlar kapalı
Ara 29

Başkanlık ve Anayasa

Başkanlık ve Anayasa                                                                                                                           

www.kenansahbaz.com

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Gücü elinde toplayan bir kişi, ülkeyi felakete sürüklerse ne olacak? Tarihte örnekleri vardı, Hitler. Bütün güç elindeydi. Onun Adalet Bakanı, yargıçlara söylüyordu, ‘Önünüze bir dava gelirse, Führer ne düşünüyorsa ona uygun karar vereceksiniz’ diyordu. Öyle bir sürecin içine girdik ki Türkiye’de aynı normlar bilimsel hale geldi.”

***                                                                                                                                           

Hocaların ne dediğini ise sadece Evrensel gazetesi, Cem Gurbetoğlu imzasıyla yayınladı:

* Prof. Dr. Bertil Emrah Öder, bugün görünüşte klasik demokratik kurumlar var gibi gözükse de bu kurumların güç siyasetinin birer aracı olarak kullanıldığına dikkat çekti.

* Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, dünyanın pek çok ülkesindeki anayasalarda OHAL şartlarında Anayasa değişikliği yapılamayacağı yönünde hüküm olduğunu anlattı ve “Başbakan bugün asıl görevi olan Türkiye’yi olağan hale getirmeye değil, rejim değişikliğine mesai harcıyor. Eğer yeni bir anayasa yapılacaksa bugünkü anayasal güvence ve kazanımların gerisine düşmemesi gerekir” dedi.

* Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, ABD başkanlık sisteminin bambaşka tarihsel ve siyasal koşullarda açığa çıktığını ve kurucularının temel argümanlarından birinin “iktidarın suistimale açık olmasını engellemek” olduğunu ifade etti.

* Doç. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, Türkiye’nin yarışmacı otoriter yönetimden hızla Patronlu Başkanlık Sistemine doğru kaydığını belirterek, bu sistemin en açık örneklerinin Sahraaltı Afrika ülkelerinde görüldüğünü söyledi. Boyunsuz, bunun bir sonraki adımının faşizm olduğunu dile getirerek başkanlık sistemini esas alacak bir anayasanın “Türkiye’nin bölünmesi anayasası” olacağı uyarısında bulundu. 

* Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu ise Türkiye’nin diktatörlük, bölünme ve savaş tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirterek Almanya’da Hitler‘in parlamento yangınının ardından Cumhurbaşkanı’nı Kanun Hükmünde Kararnameler ile özgürlükleri sınırlamaya çağırdığını hatırlattı. Belli suçlara idam cezası verilmesinin de KHK’lar ile getirildiğini anlatan Kanadoğlu, Almanya’nın bundan dolayı Anayasasına “direnme hakkı”nı koyduğuna dikkat çekti.

Türkiye’de de parlamento bombalandıktan sonra aynı süreç yaşanıyor! CHP’nin “direnme hakkı”ndan bahsetmesinin sebebi bu olsa gerek.

 

Kaynak: Başkanlık değil Führerlik sistemi! – Arslan BULUT

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | Başkanlık ve Anayasa için yorumlar kapalı
Ara 28

“Ben ne toğanı ne de yengeyu tanıyrum”

       Ben ne toğanı ne de yengeyu tanıyrum

      www.kenansahbaz.com

 

      Temel toprağındaki kurumuş ağacı kesmeye karar vermiş…

       Baltayla işe koyulunca gelip geçenlerin dikkatini çekmiş…

       Temel’in etrafını sarmışlar…

       Biri “Doğanın dengesini bozuyorsun” diyerek üzerine yürümüş. Tekme tokat, Temel’i bir güzel dövmüşler…

      Şikâyetçi olarak yargıcın önüne çıkmış, yargıç sormuş:

      –Seni neden dövdüler?…

      Temel inleyerek konuşmuş:

      -Bilmeyrum sayın yarguç, ben ne toğanı tanıyrum, ne de yengeyu.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | “Ben ne toğanı ne de yengeyu tanıyrum” için yorumlar kapalı
Ara 27

“Al diyetini be adam!”

“Al diyetini be adam!”

www.kenansahbaz.com

 

         Bir kişi de hayır desin! Biriniz de elinizin tersiyle itin şu makam teklifini!

        Bakanlık, milletvekilliği, parti başkanlığı, rektörlük, müsteşarlık, genel müdürlük… Benim haysiyetim, benim şerefim hepsinden üstündür; yerin dibine batsın teklifiniz! Bir kere de bunları söyleyiniz. Bir kere de bir şahsiyetiniz olduğunu hatırlayınız ve elinizin tersiyle itiniz bütün rüşvet tekliflerini!

         Siz bir insansınız. Ahsen-i takvim üzere yaratılmışsınız, eşref-i mahlukatsınız. Dindarsınız elbette, dindar olduğunuza inanıyorsunuz. İnandığınız o yüce din de insanoğlunun en şerefli yaratık olduğunu söylüyor. Öyleyse bir şerefiniz olduğunu, ancak şerefinizle insan olduğunuzu düşününüz. Düşününüz ve şerefinizi ayaklar altına alan çirkin tekliflere bir kere de hayır deyiniz!

         Adam, bu makama seni ben getirdim havasında. Dediğimi yapmazsan bir daha o makamı göremezsin tehdidinde. Durmadan başına kakıyor verdiği makamı. Bir kere de Demirci Ali Usta gibi olup “al diyetini be adam!” deyiniz! Üstelik kolunuzu da kesmeyeceksiniz. Vazgeçeceğiniz sadece lanet olası bir makam, bir mevki.

         İnsanlık onuru, insanlık şerefi ayaklar altında. Şereflilerin değil şerefsizlerin ayakları altında. Her gün birinizin yüzüne hakaret ediliyor. Her gün birinize bağırılıp çağırılıyor. Bir gün birinizden bir ses çıksın Allah aşkına! Bir gün biriniz çıksın da Namık Kemal’i haykırsın o adamın yüzüne:

        Muîni zâlimin dünyâda erbâb-ı denâettir 

        Köpektir zevk alan sayyâd-ı bî-insâfa hizmetten.

        Zalime yardım edenler alçaktır,

        İnsafsız avcıya hizmetten zevk alanlar köpektir, desin.

Bir ses, şerefli bir ses bir gün patlasın şerefsiz zalimlerin yüzünde. Bir tokat gibi.

        Başkan olarak mı doğdunuz? Genel Müdür olarak mı doğdunuz? Daha doğarken milletvekili mi idiniz, rektör mü idiniz? Nedir bu hırs, bu ihtiras? O makamlar olmasa bir hiç mi olacaksınız? Başka hiç mi yeteneğiniz yok? Hiç mi beceriniz yok? Sadece makamla mı var oluyorsunuz? Hiçbir şeyiniz yoksa insanlığınız da mı yok? İzzetiniz, şerefiniz de mi yok? Şöyle Namık Kemal gibi haykıramıyor musunuz?

         Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten 

         Çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükûmetten.

         Zamanın hükümlerini görmüyor musunuz? Doğruluktan nasıl sapmış? Ne adalet var ortalıkta, ne insaf. Sadece zalimin zulmü, sadece müstebit hâkimin hükmü kol geziyor sokaklarda. İzbelerdeki külhanlar, harabelerdeki berduşlar ali kıran baş kesen olmuş. Çiğniyorlar bütün değerleri, un ufak ediyorlar seni, beni, onları… Sen hâlâ o hükûmet kapısında, diyor Namık Kemal, hâlâ orada oturacak mısın? İzzetimle, şerefimle çekildim, demeyecek misin?

       “Al diyetini be adam!” diyecek bir kişi bile çıkmayacak mı aranızdan, aramızdan?

 

Kaynak: Makamlarıyla var olanlar – Ahmet B. ERCİLASUN

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , | “Al diyetini be adam!” için yorumlar kapalı
Ara 26

Nuri Killigil’in (Nuri Paşa) 1

Nuri Killigil’in (Nuri Paşa) 1

www.kenansahbaz.com

 

Enver Paşa’nın kardeşi Bakü kahramanı Nuri Killigil’in (Nuri Paşa) hayatı kitaplaştırıldı. Araştırmacı Atilla Oral’ın yazdığı kitap, Killigil’in hayatını ve Türk savunma sanayiinin bilinmeyen tarihini anlatıyor.

Hürriyet’ten İpek Yezdani’nin haberine göre, Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Killigil’in hayatı kitaplaştırılıyor.

İkinci Dünya Savaşı’nın ertesinde, savaşa giren ülkelerin toparlanmaya çalıştığı, Birleşmiş Milletler’in oluşturulduğu, Ortadoğu’da İsrail devletinin kurulduğu, Türk-Amerikan ilişkilerinin geliştiği yıllardı… 2 Mart 1949’da İstanbul’da Sütlüce’deki bir silahfabrikasında büyük bir patlama meydana geldi. Atatürk’ün, Kafkas İslam Ordusu Kumandanı ve aynı zamanda Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa’ya kurdurduğu Nuri Killigil Silah ve Mühimmat Fabrikası’nın yok olmasıyla birlikte, yerli üretim Türk savunma sanayiinin de sonu gelecekti…    

Cumhuriyet tarihinin ilk endüstriyel silah tasarımcılarından, 1930’larda kurulan ve 1949’da bir sabotaj sonucu havaya uçurulan Nuri Killigil Silah Fabrikası’nın kurucusu Nuri Paşa’nın hayatı, ilk kez yayımlanan fotoğraf ve belgelerle bir kitaba dönüştürüldü.

Atatürk’ün 1912’de Trablusgarp’taki Derne Cephesi’nde çekilen bu fotoğrafı, ilk kez Oral’ın kitabında yayımlandı. 

17 YILDA YAZDI

Araştırmacı-yazar Atilla Oral’ın 17 yıllık araştırmasının ürünü olan 960 sayfalık ‘Nuri Killigil’ kitabı, sadece Killigil’in değil, aynı zamanda Türk savunma sanayiinin tarihine de ışık tutuyor.

Oral, Killigil’in fabrikasıyla ilgili şunları anlatıyor:

“Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulmuş ilk silah fabrikalarındandı. Arap-İsrail Savaşı’nda Arap orduları için silah ve cephane üretti. Filistin halkının hak ve özgürlük mücadelesini, Filistinlilere silah ve cephane göndermek suretiyle destekledi. Ancak bu faaliyetler ABD ve İsrail’in  o dönemdeki menfaatlerine hiç uygun değildi. En sonunda Nuri Paşa ve fabrikasına sabotaj yapıldı, patlamada Nuri Paşa’yla birlikte fabrikada çalışan 28 kişi hayatını kaybetti. Fabrikanın havaya uçurulmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti dışarıdan silah ve mühimmat satın almaya başladı. Bu kitapta kapalı bir tarih, yeni belgelerle ortaya çıkıyor. Burada ders kitaplarında hiç okumadığınız yepyeni bilgiler göreceksiniz.”

Kitaba göre fabrikasındaki patlamada hayatını kaybeden Killigil’in parçalanmış vücudundan ilk başta bazı parçalar bulunuyor. Bir dönem Hürriyet başyazarlığını yapan Ecevit Güresin (eski senatör), o dönemde Yeni Sabah’ta muhabirlik yaparken şöyle yazmış: “Patlamadan, Nuri Paşa’nın parçalarından bazıları dağınık olarak bulundu. Kolunun yarısı, elleri, ayağı ve bazı vücut aksamı. Hazin fakat askerce bir son…” 15 kişiye ait ceset parçaları, 3 ayrı tabuta paylaştırılmış. Ceset parçaları daha sonra morga kaldırılmış; bunlar için Beyazıt Camii’nde cenaze namazı kılınmış ve Edirnekapı’da hazırlanan ‘Nuri Killigil Fabrikası Şehitliği’nde hepsi birden toprağa verilmiş.

67 YIL SONRA CENAZE NAMAZI

Ancak, Nuri Paşa’nın cesedinin ana gövdesi 20 gün sonra Haliç’te su üstüne çıkmış. Ailesi yeniden cenaze töreni yapmak istemiş, ancak o tarihte İstanbul Müftüsü olan Ömer Nasuhi Bilmen “Sadece bir ceset parçası için cenaze namazı kılınamayacağı” yolunda fetva verince aile perişan olmuş. Sonuçta cenaze, Killigil’in yakınları tarafından hocasız bir şekilde 24 Mart 1947’de Edirnekapı’daki şehitliğe gömülmüş. Killigil’in ölümünden 67 yıl sonra Atilla Oral, geçen ay Nuri Paşa’nın mezarının yerini tespit etti.  Killigil’in Edirnekapı Mezarlığı’ndaki mezarı onarıldı ve kendisi için 67 yıl sonra Atilla Oral öncülüğünde  şehitlikte cenaze namazı kılındı.

 

Kaynak: Nuri Killigil’in (Nuri Paşa) hayatı kitaplaştırıldı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , | Nuri Killigil’in (Nuri Paşa) 1 için yorumlar kapalı