Kas 26

Türkçülük Nedir? (7)

11261451_819538154766557_1919944273_n

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkçülük Nedir? (7)

www.kenansahbaz.com

 

Ondan ayrılıp da başka bir topluma katılabilmemiz için, büyük bir engel vardır. Bu engel, çocukluğumuzda o toplumdan almış olduğumuz terbiyeyi ruhumuzdan çıkarıp atmanın mümkün olmamasıdır. Bu mümkün olmadığı için, eski toplum içinde kalmak zorundayız.

Bu açıklamalardan anlaşıldı ki, millet, ne ırkın, ne kavmin, ne coğrafyanın, ne politikanın ne de iradenin belirlediği bir topluluk değildir. Millet, dilce, dince, ahlakça ve güzellik duygusu bakımından ortak olan, yani aynı terbiyeyi almış fertlerden oluşan, bir topluluktur. Türk köylüsü onu (dili dilime uyan, dini dinime uyan) diyerek tarif eder. Felekten de bir adam, kanca ortak olduğu insanlardan çok dilde ve dinde ortak olduğu insanlarla beraber yaşamak ister. Çünkü, insani karakterimiz bedenimizde değil, ruhumuzdadır. Maddi becerilerimiz ırksızımdan geliyor, manevi becerilerimizde terbiyesini aldığımız toplumdan geliyor. Büyük İskender diyordu ki; “Benim gerçek babam Filip değil, Aristo’dur. Çünkü birincisi maddi varlığımın, ikincisi manevi varlığımın meydana gelmesine neden olmuştur.” İnsan için, manevi varlık, maddi varlıktan önce gelir. Bu bakımdan, milliyette soy kütüğü aranmaz. Yalnız, terbiyenin ve idealin milli olması aranır. Normal bir insan, hangi milletin terbiyesini almışsa, ancak onun idealine çalışabilir. Çünkü ideal bir heyecan kaynağı olduğu içindir ki aranır. halbuki, terbiyesiyle büyümüş bulunmadığımız bir toplumun ideali ruhumuza asla heyecan veremez. Aksine, terbiyesini almış olduğumuz toplumun ideali ruhumuzu heyecanlara boğarak mutlu yaşamamıza neden olur.

Bunden dolayıdır ki, insan, terbiyesiyle büyüdüğü toplumun ideali uğruna hayatını feda edebilir. Halbuki zihnen kendisini bağlı sandığı bir toplum uğruna ufak bir çıkarını bile feda edemez. Kısaca insan, terbiyece ortak olmadığı , bir toplum işinde yaşarsa, mutsuz olur. Bu düşüncelerden çıkaracağımız pratik sonuç şudur; yurdumuzda bir zamanlar dedeleri Arnavutluk’tan veya Arabistan’dan gelmiş milletdaşlarımız vardır. Bunların Türk teri beysiyle büyümüz ve Türk idealini e çalışmayı alışkanlık haline getirmiş görürsek, diğer milletdaşlarımız dan hiç ayırmamalıyız. Yalnız iyi günlerimizde değil, kötü günlerimizde de bizden ayrılmayanları nasıl milliyetimizin dışında sayabiliriz? Özellikle bunlar arasında milletimize karşı büyük fedakarlıklar yapmış, Türklüğe büyük hizmetler vermiş olanlar varsa, nasıl olurda bu fedakar insanlara (siz Türk değilsiniz) diyebiliriz. Gerçi atlarda soy aramak gerekir. Çünkü, bütün üstünlükleri içgüdüye dayandığı ve bunlar kalıtım yoluşla geldiği için, hayvanlarda ırkın büyük bir önemi vardır. İnsanlarda ise, ırkın sosyal niteliklere hiç bir etkisi olmadığı için, soy aramak doğru değildir. Bunun tersi bir yol tutacak olursak memleketimizdeki aydınların ve fikir savaşçılarının birçoğunu feda etmek gerekecektir. Bu durum doğru olmadığından, (Türküm) diyen her ferdi Türk tanımaktan, yalnız Türlüğe ihaneti görülenler varsa cezalandırmaktan başak çare yoktur.

Son

Kaynak: Türkçülüğün Esasları – Ziya Gökalp, Toker Yayınları, 2002

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , | Türkçülük Nedir? (7) için yorumlar kapalı
Kas 25

DALGALANAN BAYRAKSIN!

DALGALANAN BAYRAKSIN!                                                                                                                                                                      www.kenansahbaz.com

 

Bir kaledir İstiklalim

Kanım sebil olsun, uğruna aksın!

Sen, hür düşüncem, idealim

İstiklalin gönderinde

Ay yıldızlı bayraksın!

 

Düşüncelerin girdaba tutulduğu an

İki cihanda da söylenir namın

Sen haksın, bilinen hakikatsin!

Bu dünyada değil, belki unvanı

Ahirette bulacaksın!

 

Boş ver, konuşsun şom ağızlar

Satılmış kalemler yaftalar taksın

Sen, iki cihanda da sonsuza dek

Hakk’ın da, Hakikatin de burcunda

Dalgalanan bayraksın!

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , | DALGALANAN BAYRAKSIN! için yorumlar kapalı
Kas 24

ÖĞRETMEN

ÖĞRETMEN                                                                                                                                                                                       www.kenansahbaz.com

 

İlimlerle yoğrulup kapkara beyinlere

Medeniyet ışığı götürmekte öğretmen

Fedakârca çalışıp büyük ve küçüklere

Atide engelleri aşırmakta öğretmen

 

Namerdin değil, merdin gönüllerdir yatağı

İlim irfan yuvası öğretmenin otağı

Kötü düşüncelerin olmayarak tutsağı

Ta ki, yerin dibine batırmakta öğretmen

 

İstemez ki şan, şöhret, ne de bir tek madalya

Her şeyin anahtarı hazinedir akıl ya

Azrail, cehaletin gelir canın almaya

Cehaleti kabrine yatırmakta öğretmen

 

Bir harfi öğretenin kölesi nerde hani?

Arar durur bıkmadan Çin’de olsa ilimi

Kelepçe takıp kola mahkûm edip zulümü

Zalimlerin işini bitirmekte öğretmen

 

Kalplerde yaşayan o,zihinlerin güneşi

İstikbale yol bulan ülkünün meşalesi

Kokuşmuş beyinlerden cehalet denen leşi

Çıkarıp ta atamakta, tükürmekte öğretmen

 

Karanlık gecelerin sönmeyen ışığı o

Dünyanın her yerinde ilimin beşiği o

Her şeyde güzelliğin, doğrunun aşığı o

Gerçekleri insana göstermekte öğretmen

 

Bütün derde olmalı bir ömür boyu derman

Eylemeli hakkıyla güzel doğru bir ferman

İnsanlar bir birinden nefret ettiği zaman

Kin, garez duyguların söndürmekte öğretmen

 

Eğitimde oluruz çelik gibi bir nefer

Her toplumda eğitim çirkef illetler keser

Şahbaz yaptı gönülden bu çağrıyı son sefer

Huyda kötü yönleri yitirmekte öğretmen

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | ÖĞRETMEN için yorumlar kapalı
Kas 23

Öğretmenler Günü

Öğretmenler Günü                                                                                                                                                                                www.kenansahbaz.com                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                   Öğretmenlik çok kutsal ve sabır isteyen bir meslektir. Öğretmenler her türlü baskıya, her türlü zorluğa ve her türlü yetesizliğe rağmen fikrihür, vicdanı hür, irfanı hür öğrenciler yetiştirmişlerdir. Ülkenin bütün meslek grubunda çalışanlar hep bir öğretmenin eğitiminden geçmiştir.

Atatürk ‘Öğretmenler,  yeni nesil sizin eseriniz olacaktır,’ ve yine “Ulusları kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir.’ demiş ve öğretmenlerin ülke geleceğinde ne denli önemli olduklarını vurgulamıştır.

Bütün öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kurlar, saygı, sevgi,selam ve hürmetlerimi sunarım..

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | Öğretmenler Günü için yorumlar kapalı
Kas 23

“BOZKURT TURAN KÜLTÜRÜNÜN BİR SEMBOLÜDÜR”

10426106_718885024968373_7366330351739199179_n (1)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“BOZKURT TURAN KÜLTÜRÜNÜN BİR SEMBOLÜDÜR”                                                                                                                           www.kenansahbaz.com 

1998 yılında TDAV vasıtasıyla Dağıstan Devlet Üniversitesi’nde Türk Dili bölümü kurma ve Türk Dili dersleri vermek amacıyla bir yıllığına Dağıstan’a gönderildim. Dağıstan tam anlamıyla linguistik bir cennet! İki buçuk milyonluk bu özerk cumhuriyette otuz beşin üzerinde etnik grup yaşıyor. 

Bu etnik zenginlik, tabi olarak ders verdiğimiz sınıflara da yansıyordu. Türk Dili dersleri vermenin yanı sıra Türk milletini temsil ettiğimiz şuuruyla, öğrencilerimizle Türklüğe ait özel günleri birlikte kutlamaya çalışıyor, Türk kültürünü anlatma çaba sarf ediyorduk. İlk üç ayın içinde öğrencilerimizin tamamına yakını Türk bayrağı rozetleri takmaya, Türk bayraklı anahtarlıklar taşımaya, defterlerine, kitaplarına Türk bayrağı çıkartmaları yapıştırmaya başlamışlardı. Ki giderken bunlardan bolca götürmüştüm. 

 İkinci dönemin ortalarıydı. Kumuk ve Nogay Türklerinden olan öğrencilerimiz Bozkurt rozetleri takmaya başladı. Renat isimli Lezgin bir öğrencimiz vardı. Bir gün o da Bozkurt rozeti istedi, verdik, takmaya başladı. 

 Türk Dili bölümünün bağlı olduğu fakülte, şarkiyat fakültesiydi. Arap dili, Fars dili, Urdu dili gibi bölümler de vardı. 

 Bir gün, Fars dili bölümünden -yine Lezgin kökenli- bir hoca Renat’ı çağırır ve “neden Bozkurt rozeti takıyorsun? Bozkurt Türklerin sembolü. Sen Lezgin değil misin?” der.

Renat’ın cevabi ise oldukça çarpıcıdır: “Evet! Ben bir Lezginim! Lezginkayı da senden iyi oynarım. Lezginceyi güzel konuşur, Lezgi kültürünü olabildiğince yaşamaya çalışırım. Ama şunu  unutmayın bizim bir üst kültürümüz vardır. O da Turan kültürüdür. Bozkurt da Turan kültürünün bir sembolüdür.” der. Ve bahsi geçen hocaya Altın Orda’yı,  Hazarları, Osmanlıyı anlatır uzun uzun. 

Yine aynı yıl gezmek için gittiğim Nalçik şehrinde bir üniversitesi hocası Kabardin bir hanım efendi de benzer duygular ifade etmişti. “Kafkas halklarının içinde bulunmadığı bir Turan gerçekleşmemiştir” demişti. 

 12 Şubat 2012  Ahmet Naci Baykoca

 

 Kaynak: http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=20614

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , | “BOZKURT TURAN KÜLTÜRÜNÜN BİR SEMBOLÜDÜR” için yorumlar kapalı
Kas 22

Nizamülmülk’ten Altın Sözler

     Nizamülmülk’ten Altın Sözler

  • İlmin değeri de diğer mumların kendisinden ışık aldığı enerji kaynağına benzer.
  • Adalet mülkün temelidir. (Hz. Ömer’ ait olduğu da söylenmektedir.)
  • İnsanın mükemmelliği ve aklı kızmasındadır; eğer kızarsa kızgınlığın aklına değil aklının kızgınlığına galip gelmesi lazımdır.
  • Bütün insanların kabiliyetlerine göre bir işi olmalı, bunun aksine hareket edilmesine padişah izin vermemeli.
  • Ordu, devlet başkanının emrine her zaman amade olmalıdır.
  • Mazdek, ‘mal insanlar arasında ortaktır’ diyordu. Çünkü insanlar, Tanrı’nın kulları ve Adem’in çocuklarıdır. Her biri ihtiyacına göre ötekinin malını kullanmalı ve hiç kimse bu haktan yoksun kalmamalıdır. Herkes malca eşit olmalıdır. Mazdek’in bu sözleri üzerine herkes malını ortaklığa koymuştu.                                                                                                                                              
  • Kaynak:Nizamülmülk’ten Altın Sözlerwww.bilgilersitesi.com/nizamulmulk-sozleri-ozlu-sozleri-en-guzel-sozler-ve-mesajlar-vikisoz.html
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | Nizamülmülk’ten Altın Sözler için yorumlar kapalı
Kas 21

NECİP TÜRK MİLLETİ EMRETTİ “ELİNİ ÇÖZ !”

NECİP TÜRK MİLLETİ EMRETTİ  “ELİNİ ÇÖZ !”                                                                                                                                                         www.kenansahbaz.com

“621 yılında bir yaz gecesi” başlığını taşıyan ilk bölümdeki unutulmaz sahneyi Atsız’ın ölümsüz eserinden okuyalım:

Atlılar geniş çayırlığa dağılmışlar, dinleniyorlardı. Atından inmemiş olan Yüzbaşı Işbara Alp buyruklar veriyor, atını öteye beriye sürüyordu. Gece basıp ortalık iyice kararınca o da atından indi. Çerilerinin yaktıkları ateşe doğru yürüdü. At uşağı Çalık onun atını almış gezdiriyordu.

Bu gece yüzbaşının gönlünde bir sıkıntı vardı… Işbara Alp, karşı yatan kara dağa bakarken, yarın o dağın ardında toplanıp Çin’e akın edecek orduyu düşünüyor, akın olduğu hâlde neden içinin sıkıldığını anlayamıyordu. Koca çayırlıkta çıt kalmamıştı. Rüzgâr üflemiyordu bile… Geceleyin böyle bir sıcaklık şimdiye dek görülmemişti. Yüzbaşı yeniden eski yerine geldi. Gökyüzüne baktı. Gözleri gökte dikili kaldı. Batı yanından kara bulut hızla geliyordu. Bu bulut bir Çin atlısına benziyordu. Yeryüzünde bir ot bile kıpırdamazken gökyüzünde bulutun bu kadar hızla dolaşmasını yüzbaşı iyi bulmadı. Kendi kendine, bir uğursuzluk olacak diye düşündü… Birden bire yüzünde bir soğukluk duydu. Sonra hızla geriye dönerek bağırdı:

-Çalık!

Sert bir sesle cevap verdi:

-Buyur!

-Toplan borusu çal!

Fakat Çalık daha boruyu dudaklarına götürmeden ışıklı gece birdenbire karardı. Ay görünmez oldu. Bir boradır koptu. Yıldırımlar ortalığı inletmeğe, yağmur bardaktan boşanırcasına yağmağa başladı… Sular yukarıdan inip aşağıdaki dereye karışıyor, dere de boyuna kabarıyordu. Işbara Alp bağırdı:

-Kayalara sıkı yapışın. Dayanan kurtulur. Gücü kalmayanı sular alıp götürür!

Çeriler dizlerine yaklaşan suyun içinde kayaların çıkıntılı, sivri yerlerine tutundular… Onbaşı Yamtar, tutunduğu kayanın yukarıya doğru sivri ve ince olduğunu görünce tek eliyle hemen kemerini çıkardı. Yanındaki iki çeriye buyurdu:

-Daha bütün gücümüz tükenmemiştir. Beni sıkı tutup şu kayışımı kayanın sivriliğine bağlamama yardım ederseniz üçümüz de kurtuluruz. Daha birkaç kişi de kurtulur…

Onbaşı Yamtar, kemerini ortasından ikiye düğümledi. Sarkan iki ucunu aşağıya uzattı. Bu uçlardan birini kendisi tuttu. Birine de diğer çerilerden biri yapıştı. Öteki çeri onbaşıya asılmıştı…

Işbara Alp hâlâ atının üstünde idi. Yayının kirişini kayanın sivriliğine takmış, demirini de eliyle tutuyor, böylece sulara karşı kendini de atını da koruyordu. Onbaşı Yamtar şimdi kayaya ilmiklediği kemerine daha sıkı sarılmağa mecburdu. Çünkü artık onbaşıya asılan çeri tek değildi. Bunlar birbirine sarılarak uzayan belki yirmi kişi olmuşlardı. Fakat Yamtar itiraz etmiyor, irkilmiyor, yalnız kemere daha sıkı tutunmağa uğraşıyordu. Bu ara yıldırımdan daha keskin, gök gürültüsünden daha güçlü bir ses yükseldi:

-Kurt Kaya, elini çöz!…

Işbara Alp tam zamanında gürlemişti… Kurt Kaya, Yamtar’ın ardına yapışan erlerin arkadan onuncusuydu. Yüzbaşının buyruğunu alınca bir an tereddüt etmedi ve kara, azgın sular bu on eri bir anda yuttu.

ELİNİ ÇÖZMEYENLER,  EMRE İTAATSİZLİK EDENLERDİR…

 

Yararlanılan kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/coz-elini-kurt-kaya-36212yy.htm

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , | NECİP TÜRK MİLLETİ EMRETTİ “ELİNİ ÇÖZ !” için yorumlar kapalı
Kas 20

Kim Erkek Kim Kadın?

Genel fıkraları

 

 

Kim Erkek Kim Kadın?

İki kişi karşılıklı sohbet ederlerken birisi dert yanmış:
-Ah, ahh halimiz ne olacak bilmem, bu çağda erkeklerle kadınları ayırt etmek mümkün olmuyor!

Bu sırada yanlarından bir şahıs geçmiş; şikayet eden yanlarından geçen şahsı işaret ederek:
-Bak şu gence! Saçları uzun olmasa erkek sanırdım vallahi, demiş.
Karşıdakinin kırılganlığı yüzünden okunur bir şekilde:
-Yahu o benim oğlum! diyerek sitem etmiş .

Aaa, kusura bakmayın çok özür dilerim, sizin onun babası olduğunuzu bilmiyordum! diyerek mahcubiyetini dile getirmiş.

Karşısındaki iyice sinirlenerek:
-Vallahi hakaretin böylesini beklemezdim! Ben onun annesiyim ya!

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , | Kim Erkek Kim Kadın? için yorumlar kapalı
Kas 19

Türkçülük Nedir? (6)

11141151_10206043288134204_1025740242425220882_n

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkçülük Nedir? (6)

www.kenansahbaz.com 

6) Fertçilere göre, millet, bir adamın kendisini ait hissettiği herhangi bir toplumdur. Gerçi, bir fert, kendisini görünüşte şu veya bu topluma bağlı saymakta özgür sanır. Oysa ki fertlerde böyle bir özgürlük ve bağımsızlık durgularla yoktur. çünkü insandaki ruh. Duygularla düşüncelerden oluşmuştu. Yeni psikologlara göre, duygu hayatımız asıldır, düşünce hayatımız ona aşılanmıştır. ruhumuzun normal bir halde bulunabilmesi için, düşüncelerimiz duygularımıza tamamıyla uygun olması gerekir. Düşünceleri duygularına uymayan ve dayanmayan bir adam, ruh bakımından hastadır. Böyle bir adam, hayatta mutlu olamaz. Mesela duygusu bakımından dindar olan bir genç, kendisinin düşünce bakımından dinsiz sayarsa psikolojik bir dengeye sahip olabilir mi? Şüphesiz hayır! Bunun gibi, her fert, duyguları aracılığıyla belli bir millete mensuptur. Bu millet, o ferdin, içinde yaşadığı ve terbiyesini aldığı toplumdur. Çünkü, bu fert, içinde yaşadığı toplumun bütün duygularını terbiye aracılığıyla almış, tamamen ona benzemiştir. O halde bu fert, ancak bu toplumun içinde yaşarsa, mutlu olabilir. Başka bir toplumun içine giderse, sıla hastalığına uğrar, duygu bakımından bağlı olduğu halde, bir ferdin, istediği zaman milletini değiştirebilmesi kendi elinde değildir. Çünkü, milliyet de, dışarıda var olan bir gerçektir. İnsan milliyetini bilgisizliği yüzünden tanıyamamışken, sonradan araştırıp soruşturarak bulabilir. Fakat, bir partiye girer gibi, sırf iradesiyle şu veya bu millete katılamaz.

O halde, millet nedir? Irka, kavme, coğrafyaya politikaya ve iradeye ait güçlere üstün gelecek ve onları egemenliğine alabilecek başa ne gibi bir bağımız var?

Sosyoloji ispat ediyor ki, bu bağ terbiyede, kültürde, yani duygularda ortaklıktır. İnsan en samimi, en içten duygularını ilk terbiye zamanlarında alır. Ta beşikte iken, işittiği ninnilerle ana, dilinin etkisi altında kalır. Bundan dolayıdır ki, en çok sevdiğimiz dil, ana dilimizdir. Ruhumuzu oluşTuran bütün din, ahlak ve güzellik duygularımızı bu dil aracılığıyla almışız. Zaten ruhumuzun sosyal duyguları, bu din, ahlak ve güzellik duygularından ibaret değil midir? Bunları çocukluğumuzda hangi toplumdan almışsak sürekli o içinde daha büyük bir imkanla yaşamamız mümkün iken, toplumumuz içindeki fakirliği ona tercih ederiz. Çünkü dostlar içindeki bu fakirlik, yabancılar arasıdaki o zenginlikten daha fazla bizi mutlu ede. Zevkimiz, vicdanımız, özleyişlerimiz, hep içinde yaşadığımız, terbiyesini aldığımız toplumdur. Bunların yankısını ancak o toplum içinde işitebiliriz.

Devamı var

Kaynak: Türkçülüğün Esasları – Ziya Gökalp, Toker Yayınları, 2002

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Türkçülük Nedir? (6) için yorumlar kapalı
Kas 18

EMİR TİMUR

images

 

 

 

EMİR TİMUR                                                                                                                                                                                               www.kenansahbaz.com 

Tarihin gördüğü en büyük askeri ve siyasi dehalardan biri olarak kabul edilen Timur, sağ ayağı aksak kalacak şekilde darbe aldığından dolayı kendisine Farsça Timurlenk, Türkçe olarak Aksak Timur batılılar tarafından ise Tamerlanedenilmekteydi. 1370’ten itibaren düzenlediği seferlerle MaveraünnehirHarezmHorasanDeşt-i KıpçakAfganistan, İran, GürcistanAzerbaycanErmenistanHindistanIrak ve Suriye‘yi kapsayan toprakları ele geçirerek 1402’de yapılanAnkara Savaşı‘nda Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid‘i mağlup edip esir alarak Anadolu‘ya hakim oldu. 1405 yılında Çin‘i fethetmek üzere düzenlediği seferde yolda hastalanarak hayatını kaybetti. Seferlerinin en kanlısı ve uzunu Batı Asya’daki seferleridir. Birincisi üç, ikincisi beş ve üçüncüsü yedi sene sürmüştür. Seferleri sırasında ele geçirdiği şehirlerin bazılarını yakıp yıkmış kellelerden kuleler yapmıştır. Kan dökücülüğü ve tahripkarlığına rağmen özellikle Semerkant‘ın imarına çok önem vermiştir. Girdiği hiçbir ülkede de âlimlerin incitilmesine müsaade etmemiştir. Seferlerinin çoğunuTürkİslam ülkeleri üzerine yönelttiği için eleştirilmesinin yanı sıra Timur’un, Orta Asya göçebelerinin İslamlaşmasındabüyük rolü olmuştur. Timur’un kurduğu devlet, Türk-Moğol devlet esasları ve askeri teşkilatı unsurları ile İslam medeniyeti unsurlarını bünyesinde bir arada barındırmaktadır..

Müslüman olmasının yanı sıra eski TürkMoğol geleneklerini de yaşatmaya çalışmış ve Cengiz Han yasasına çok önem vermiştir. Kimi tarihçilere göre Timur için yasa şeriattan önce gelmekteydi. Timur, Cengiz Han ile akrabalığa ayrı bir önem vermiştir. Cengiz Han soyundan Kazan Han’ın kızı Saray Mülk Hanımı nikahına alarak damat anlamına gelenKüregen lakabını taşımaya hak kazanmıştır. Cengiz Han‘ın soyundan gelmediği için “Han” unvanı yerine “Emir” unvanını kullanmıştır ve ölünceye kadar kukla dahi olsa, Cengiz Han soyundan birini Han olarak yanında taşımıştır. 

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Timur

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , | EMİR TİMUR için yorumlar kapalı