Tem 09

Lanetli Şeytan

BQ65IXhCYAAqHt5

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Lanetli Şeytan 

www.kenansahbaz.com

 

Fitnede, fesatda,  inkarda bir iz

Seni tanıyoruz, seni biliriz

Alırsın dersini çözülünce giz

Defol başımızdan lanetli şeytan!

 

Nedir bu pişkinlik, lağımda kirsin

İnsanlık düşmanı, hain fikirsin

Bilinen zehirden daha zehirsin

Defol aşımızdan lanetli şeytan!

 

Kan ile kin ile besleniyorsun

Sinsice, tehditle sesleniyorsun

Makamla, şöhretle, süsleniyorsun

Defol nâşımızdan lanetli şeytan!

 

Ne ettin eyledin yetkiyi aldın

Haramla, riyayla inkara daldın

İnsanlığa kanı, vahşeti saldın

Defol taşımızdan lanetli şeytan!

 

Gösterişi sevdin, parayı sevdin

Senden olmayanı her halde dövdün

Şirretlik ederek herkese sövdün

Defol kişimizden lanetli şeytan!

 

Kibrinle canları, kanları sattın

Aramıza nifak tohumu attın

Yetim malı yedin, herşeye çattın

Defol işimizden lanetli şeytan!

 

Herşeyi sinsice nasıl evirdin

Uykumuzda bile hile çevirdin

Öz yurdumda nice çamlar devirdin

Defol düşümüzdem lanetli şeytan!

 

Bağladın dilleri çatamıyoruz

Nasıl bir metasın satamıyoruz

Çöreklendin kalpten atamıyoruz

Defol döşümüzden lanetli şeytan!

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Lanetli Şeytan için yorumlar kapalı
Tem 08

Korkunç Türkmen Planı

1434798463575

 

 

 

 

 

 

 

 

Korkunç Türkmen Planı                                                                                                                                                                                                         www.kenansahbaz.com

BD’nin 1918 tarihli Wilson planında sınırları çizilen 22 ülkeli yeni Orta Doğu haritasında Türkiye’nin güneyi boyunca uzanacak sözde “Kürdistan” için sıra en büyük engel Bayır Bucak Türkmenlerine geldi. Suriye Türkmen Kitlesi Genel Koordinatörü Samir Hafez, bombalanıp IŞİD’den temizlenen yerlere PYD’nin yerleştiğini, bölgedeki Arap ve Türkmenlerin göçe zorlandığını söyledi. Hafez, Kürtlerin önündeki en büyük engelin Bayır Bucak Türkmenleri olduğunu, burada da IŞİD’in kullanılacağını söyledi, “Bu bölge kanton ilan edilmeli” dedi.

BURASI SON KALE
“Bir devlet kuruluyor kuzeyde, Bayır Bucak’a gelirlerse sahil kesimi var. Böylelikle Kürtler denize de açılacak, amaçları bu. PKK da bunun arkasında, hem Suriye hem de Türkiye için büyük tehlike” diyen Samir Hafez, şunları söyledi: “Bağımsız Kürt devleti için işaret verildi. Tel Abyad’ın yüzde 80’i Araplardan ve Türkmenlerden oluşmasına rağmen IŞİD’in boşalttığı yerlerde Kürt birlikleri kontrol sağlıyor. Kuzey Irak’tan 2 bin 700 aile, Tel Abyad’ın Kürtleştirilmesi için yerleştirildi. Hatta Türkiye’ye sığınan 20 bin Kürt asıllı mülteci de geri dönecek. IŞİD, Kürtlerin önünden çekilecek, onlar da bu oyunun içinde. Silahlandırmak şarttır, tek kalan kalemiz Bayır-Bucak. Bu son kaledir, korumamız lazım. Bayır-Bucak Türkmenlerinin sayısı 375 bin civarında. Orada kalanların birçoğu ormanda çadırlarda yaşıyor. Bayır-Bucak’ta göç olursa tamamen elimizden gidecek. Kürtlerden önce IŞİD, Bayır Bucak’a gelebilir. Bundan korkuyoruz. Kürtlerden önce IŞİD’e karşı hücuma başlayan Türkmenlerdir. Bunun için bölgede kanton ilan edilmeli. Bunun için Türkiye’nin desteği şart.” Samir Hafez, Tel Abyad’ın le geçirilmesiyle birlikte 28 Türkmen köyünün boşaltılıp buralara Kürtlerin yerleştirildiğini de belirtti.

ABD İSTEMİYOR
Tayyip Erdoğan, 27 Ocak’ta Somali dönüşü uçakta yaptığı açıklamada bölgeye dikkat çekmiş, Kuzey Suriye istemediklerini söylemişti. Suriye’deki hedeflerinin Esad rejimi olduğunu belirten Erdoğan, şöyle demişti: “Obama ile görüşmemde de söyledim: 3 şeyin hallolması gerekiyor. Bir, ‘uçuşa yasak bölge’. İki, ‘güvenli bölge’. Üç, ‘eğit-donat’. ABD eğit-donata geliyor, diğer ikisine yanaşmıyor. Şimdi hedefinde o yokmuş. Burada ne olur? Aynen Irak’ta meydana gelen olur. Biz yeni bir Irak olsun istemiyoruz. Nedir bu? Kuzey Irak… Şimdi de Kuzey Suriye doğsun! Bunu kabullenmemiz mümkün değil. Bu oluşumlar gelecekte büyük sıkıntılara yol açacaktır. Afrin, Kobani, Kamışlı, bu şeritte böyle bir düzenlemenin yapılması manidardır. ‘Niye Halep’e yönelmiyorsunuz?”

ABD İLE PLANLARI ORTAK
PYD’nin silahlı kanadı YPG, ilerleyişini Türkmen ve Arapların çoğunlukta yaşadığı ve kendileri açısından stratejik öneme sahip bölgelere doğru sürdürüyor. PYD lideri Salih Müslüm ve YPG’nin Sözcüsü Redur Halil de, Kürtlerin hedeflerinin oluşturdukları kantonlar arasında kalan Tel Abyad, Azaz ve Carablus gibi Arap ve türkmenlerin çoğunlukta olduğu yerleşim yerlerini ele geçirmek olduğunu açıklamışlardı. YPG Sözcüsü Halil bu bölgeye ilişkin planları hakkında ise şu ifadeleri kullanmıştı: “Azaz ve Carablus’u da Rojava’nın parçası olarak görüyoruz. Çünkü oralar da Serikaniye, Kobani ve Afrin arasında yer alıyor. Gidiş gelişlerde zorluk yaşamaması için bunların hepsi YPG’nin planları arasındadır.” YPG bu amacını aylar önce ABD’li yetkililerle de paylaştı.YPG Sözcüsü Redur Halil, 19 Kasım 2014 günü BBC Türkçe Servisi’ne, tüm kantonlara askeri yardım için ABD ve IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyon güçleri ile görüşmeler yaptıklarını açıkladı. ABD, YPG’yi kullanarak üç parçalı Kürt bölgeleri arasında kalan Arap ve Türkmenlerin de yaşadığı coğrafyada kontrolü sağlayarak Türkiye-Suriye sınır hattının neredeyse tamamını kapsayan alanda, Akdeniz’e uzanan bütüncül bir Kürt bölgesi oluşturuyor.

Kaynak: http://www.aktuel.com.tr/dunya/2015/06/20/abdnin-korkunc-turkmen-plani

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , | Korkunç Türkmen Planı için yorumlar kapalı
Tem 07

Hz. Muhammed (S.A.S) Uyarıyor

images (2)

 

 

 

 

 

 

 

 

Hz. Muhammed (S.A.S) Uyarıyor                                                                                                                                                                                     www.kenansahbaz.com 

Rasûlullah sallallahu aleyhi veselem şöyle buyurdu: 

*“Fırat nehrinin suyu çekilip, aktığı yatakta bulunan bir altın dağı meydana çıkmadıkça ve kurtulup kazanan ben olayım diye birbiriyle çarpışan her yüz kişiden doksan dokuzu ölmedikçe kıyamet kopmaz.” (Buhârî, Fiten 24; Müslim, Fiten 29. Ayrıca bk. İbni Mâce, Fiten 25)

Diğer bir rivayet ise şöyledir: “Pek yakında Fırat nehrinin suyu çekilerek aktığı yatakta bir altın hazinesi meydana çıkacaktır. O günü gören kimse, o hazineden kesinlikle bir şey almasın.” (Buhârî, Fiten 24; Müslim, Fiten 29-32. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Melâhim 13; Tirmizî, Sıfatü’l-cenne 26)
*“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki kişi bir kabre uğrayıp üzerine abanarak: ‘Keşke bu kabrin içinde ben olsaydım’ demedikçe kıyamet kopmaz. Hâlbuki bu sözü ona söyleten din değil, belâ olacaktır.” (Buhârî, Fiten, 22; Müslim, Fiten, 53-54) 
* “Öyle bir zamanın geleceği, insanların kalblerinin dünya sevgisi ile dolacağı, cihadı zarar olarak görüp zekat vermeyi altından kalkılması zor bir borç olarak görecekleri bildirilir.” (Ali el-Müttaki, Kenz, III, 236/6322)

Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki: 

*“-Beni İsrail üzerine gelen şeyler, aynıyla ümmetimin üzerine de gelecektir. Öyle ki onlardan aleni olarak annesine gelen olmuşsa, ümmetimden de bu çirkin işi mutlaka yapan olacaktır. Nitekim, Beni İsrail yetmişiki millete (dine, fırkaya) bölünmüştü. Benim ümmetim de yetmişüç millete bölünecektir. Bunlardan bir tanesi hariç hepsi ateştedir.” 

*“-Bu fırka hangisidir?” diye soruldu. 

*“-Benim ve ashabımın üzerinde olduğu şeyden ayrılmayanlardır!” buyurdular.” (Tirmizi, İman 18/2641)
Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki: 

*“Ümeranız hayırlı olanlarınızdan iseler, zenginleriniz sehâvetkâr kimselerse, işlerinizi aranızda müşavere ile hallediyorsanız, bu durumda yerin üstü (hayat), altından (ölümden) hayırlıdır. Eğer ümeranız şerirlerinizden, zenginleriniz cimri ve işleriniz kadınların elinde ise, yerin altı üstünden, (ölmek yaşamaktan) daha hayırlıdır. (Çünkü artık dini ikame imkanı kalmaz).” (Tirmizi, Fiten 78/2266)

Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- birgün: 

*“-Gençlerinizin fıska düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman haliniz ne olur?” diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle): 

*“-Ey Allah’ın Rasûlü, yani böyle bir hal mi gelecek?” dediler. 

*“-Evet, hatta daha beteri!” buyurdu ve devam etti: 

*“-Emr-i bi’l-ma’rufta bulunmadığınız, nehy-i ani’l-münker yapmadığınız vakit haliniz ne olur?” diye sordu. (Yanındakiler hayretle:) 

**“-Yani bu olacak mı?” dediler. 

*“-Evet, hatta daha beteri!” buyurdular ve sormaya devam ettiler: 

*“-Münkeri emredip, ma’rufu yasakladığınız zaman haliniz ne olur?” (Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek): 

*“-Ey Allah’ın Rasûlü! Bu mutlaka olacak mı?” dediler. 

*“-Evet, hatta daha beteri!” buyurdular ve devam ettiler: 

*“-Ma’rufu münker, münkeri de ma’ruf addettiğiniz zaman haliniz ne olur?” (yanindeki Ashab:) 

*“-Ey Allah’ın Rasûlü! Bu mutlaka olacak mı?” diye sordular. 

*“-Evet, olacak!” buyurdular.” (Heysemi, Mecma’u’z-Zevaid, VII, 281)

 

Kaynak: http://www.egitimhane.com/efendimiz-sav-uyariyor-ahir-zaman-belki-bu-zaman-k130927-0.html

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | Hz. Muhammed (S.A.S) Uyarıyor için yorumlar kapalı
Tem 06

“Yeni Türkiye’nin Fotografı”

11403071_10205961872380981_886479145007256679_n

11148502_10205961873901019_1738993277096667693_n

indir

    images (1)                                                                                                                                                                                      

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 

“Yeni Türkiye’nin Fotografı”                                                                                                                                                                                                        www.kenansahbaz.com

Toplumsal ikiyüzlülük Türkiye’nin defalarca duvara çarpmasına sebep oldu ama bunun da kimse farkında değil.

Esenler’de gece saatlerinde hırsızlık çeteleri ve dolandırıcılara karşı eş zamanlı operasyon düzenleyen polis, mahalleyi havadan ve karadan ablukaya aldı. Gece yarısı, ekipleri karşısında görenler ne yapacağını şaşırdı. Hatta bir hırsız, polisleri görünce, balkona çıkıp namaza durdu. Operasyon bitene kadar da namazı bırakmadı. Polisler aynı mahallede daha önce yapılan baskında da aynı şeylerin yaşandığını belirtti. Polisin, daha önce yaptığı bir operasyonda ise, bir kişi pencereye çıkıp Fatiha suresini okumaya başlamıştı.

* * * *

Yıllar önce polisle ilgili bir araştırma yapıyordum.  Trabzon’da ahlak masasının bir otel baskınındaydık. Otelin kapısı kapalıydı! Kapıyı beş dakika sonra açtılar. İkinci katta uzun bir koridor ve iki tarafında odalar vardı. Sol taraftaki odaların tamamında yarı çıplak Rus kadınları, sağ taraftaki odaların tamamında yarı çıplak Türk erkekleri vardı! Bir odada, 60 yaşlarında sakallı bir kişi seccadeyi sermiş namaz kılıyordu. Namazını bitirmesini bekledim ve “Namaz kılmak için daha düzgün bir mekân bulamadın mı?” diye sordum. “Bu otelin nesi var? Ben her Trabzon’a gelişimde burada kalırım. Bir kötülüğünü görmedim” diye cevap verdi… 

* * * *

Milletin içinden birkaç kişinin, namazı bile hırsızlığa hatta fuhuşa örtü haline getirdiği bir ülkede, rüşvet şampiyonlarına ihracat ödüllerini bakanlar veriyorsa, evde ayakkabı kutularında, yatak odası kasalarında veya bodrumda saklanan paralar ortaya çıkarılınca bile kimse yargılanamıyor, hatta el konulan rüşvet paraları iade ediliyor, eski cumhurbaşkanı, rüşvet paralarının veya sıfırlanan paraların hayır işi için ayrılan paralar olduğuna inandığını söyleyebiliyor. Türkiye’nin fotografı bu!

* * * *

Adaletin boğulması yüzünden Türkiye boğuluyor, farkında değil misiniz?

Uzlaşmanın temelinde, “çalayiler ama namaz da kılayiler” kabulü, bununla birlikte polis ve yargının paralelleştirilmesi ve Oslo ve Dolmabahçe’de bölücülük var…

Yeni koalisyon için aranan şartlardan en önemlisi de “çözüm süreci” denilen çözülmenin devam etmesi değil midir?

 

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/uzlasmanin-temeli-belli-34855yy.htm

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , | “Yeni Türkiye’nin Fotografı” için yorumlar kapalı
Tem 05

Kedi, fare ve avcı..

indir (1)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kedi, fare ve avcı..

Bir ağaç kovuğunda Rûmi adlı bir kedi yaşarmış. Yakındaki bir yuvada da Hems adlı farenin yuvası varmış. Bir gün kedi, avcıların kurduğu tuzağa yakalanmış. O sırada yiyecek aramak için dışarı çıkan fare, kediyi o halde görünce önce sevinmiş ama arkasına dönüp baktığında onu kapmaya hazır bir gelincik ve ağacın tepesinde gözleriyle onu takip eden bir baykuş görmüş. Hemen kedinin yanına giderek, kendisine dokunmama sözü vermesi halinde iplerini kemirerek onu kurtarabileceğini söylemiş. Gelincik ve baykuş kedinin yanına yanaşamadıkları için olay yerini terk etmişler. Kedi öneriyi kabul etmiş. Fare, kemirme işini ağırdan alarak son ipi koparmamış. Birden avcı gelmiş, fare hemen son ipi de koparmış, avcıyla burun buruna kalan kedi ağaca ancak tırmanabilmiş, fare de hemen bir yarığa sinmiş.
Avcı gidince, kedi fareye seslenmiş, teşekkür etmek için fareyi yanına çağırmış ama fare “Zayıfın güçlü düşmanından uzak durması, güçlünün zayıfa güvenip kanmasından daha sağlıklı, daha doğru bir tutumdur, akıllı kişi, çaresiz kalınca düşmanla da anlaşmayı bilir. Bizim bir araya gelmemize imkân yoktur. Sen kendi yoluna, ben kendi yoluma” demiş.
Filozof Beydeba, hikâyesini Hükümdar Debşelim’e anlattıktan sonra, “Dostluk ve düşmanlık, asla sabit kalmaz; Akıllı adam gerektiğinde eski düşmanından yardım isteyebilir. Evvelce ona karşı beslediği itimatsızlık hissi, asla basiretini kapatmaz. Uyanık kişi, korktuğu bir felâketi defetmek için düşmanından da faydalanmasını bilendir” diye öğüt vermiş.

Kaynak: Kelile ve Dimme Hintli Filozof Beydeba

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Kedi, fare ve avcı.. için yorumlar kapalı
Tem 04

“Hoş geldin Sevgilim”

images

 

 

 

 

 

 

“Hoş geldin Sevgilim”

30.03.2015 tarihli Sabah Gazetesi köşesinde Hilal Kaplan “Hoş geldin Sevgilim” adlı yazısından bir bölüm: (Aynen alıyorum)

“Edirne’yi çok seviyorum ben. Bunu size söylemek istedim.” (Riva Hayim, Agos) Ocak 1906’da II. Abdülhamid’in fermanıyla yaptırılan Büyük Sinagog, geçtiğimiz perşembe günü, beş yıllık bir restorasyon sürecinin ardından tekrar açıldı.
Adı “Büyük Sinagog”, çünkü bu yapı Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise üçüncü büyük sinagogu olma özelliğine sahip. Açılış günü edilen Anoten duasında, şunlar niyaz edildi:
“İktidarlar üzerinde hükümranlığı ebedi olan
Veliahtlara hükümdarlıklarını bahşeden
Krallara halaskarlık vasfı bağışlayan
David kulunu şer kılıcından kurtaran
Azgın sularda geçitler açan
Denizlerde yollar bahşeden
Yüce Tanrı:
Yüce Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’ni
Ve Başkanı Ulu efendimiz Recep Tayyip Erdoğan’ı
Mübarek kılsın, korusun, Yüceltsin,
Yardım etsin, büyütsün, yukarılara üstlere taşısın
Ömrünce ve ömrümüzce şanını yüceltsin.”
Açılışta, 16.yy’da Edirne’de Yahudi mistiklerle Sûfilerin etkileşiminden doğan, Türk tasavvuf müziği formu ve enstrümanlarıyla icra edilen Musevi ilahileri seçkisi olan Maftirim’in yanı sıra, Sefarad Yahudilerinin İspanya ve Portekiz’den kovulmalarının hüzünlü şarkısı Adio Kerida (Hoşçakal sevgilim) da söylendi. Şalom’dan Karel Valansi’nin ifadesiyle, belki de bu sefer “Hoşgeldin Sevgilim” demek istercesine…”

Şimdi ben de soruyorum.: Nedir bu İsrailoğulları sevgisi? Nedir bu Yahudi Sevgisi? (Söyleme gelince düşman, eyleme gelince dost. “One minüt” gibi…) Kendi yaşadığı ülkenin insanını sevmeyi beceremeyenlerin, Türk’e düşman olanların  etnik kimliklere ilgi duymasının alt bilincinde neler var? Ve ya bir borçları mı var?

Ya da ödül verdikleri Tayyip Erdoğan’a İsrailoğullarının bu ilgi ve sevgileri niçin?

Karar da yorumda sizin..

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | “Hoş geldin Sevgilim” için yorumlar kapalı
Tem 03

Akbıyık Sultan (2)

Akbiyik_K

 

 

 

 

 

 

 

 

Akbıyık Sultan (2)

www.kenansahbaz.com 

Akbıyık Sultan Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin huzurlarından ayrıldı. Fakat kapıdan dışarı çıkarken tam eşik üzerinde başından sarığını düşürdü. 

Bunu hocasının bir kerameti bilip günü gelince sebebi meydana çıkar, düşüncesiyle alıp başına giymedi.

Akbıyık Sultan’ın bundan sonra topladığı altın ve gümüş para sayılamayacak ölçüde arttı. 

Ancak gönlünü hiç bir zaman para ve pula kaptırmadı. Eline geçen para da hiç bir zaman kendisinde kalmadı. Fakir, fukara, kimsesiz, öksüz, yetim, dul, borçlu ve gariplerin sığınağı oldu. 

Bursa’da büyük bir imaret yaptırarak gelen geçen yoksullara ikramlarda bulundu. 

Misafirleri ağırladı. O dağıttıkça parası artıyor, parası arttıkça o da dağıtmaya devam ediyordu. 

Bu arada Alaeddin Ali el-Arabi hazretlerinin derslerine devam ederek ilimde ilerlemeye de gayret sarfediyordu.

Ve nihayet… Hocasının kerameti tahakkuk etti. Sarığının eşik üzerinde düşmesinin esrarı aydınlandı. Yine şeyhi ve üstadı Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin eşiğine yüz sürdü. Mübarek sohbetlerine tekrar kabul olunarak tasavvuf yolunda ilerledi. 

Hocasının sekiz halîfesinden biri olma şerefine kavuştu.

Bu arada dinine hizmet etmek, İslamiyeti küffar diyarına duyurmak aşkı Akbıyık Sultan’da hiç sönmeden için için gittikçe alevlendi. 

1444’te Varna’da haçlı sürüleri perişan edilirken o, manevi liderlerin en önündeydi.

Nisan 1453… Osmanlı ordusu son defa İstanbul önlerinde göründü. 

Peygamber efendimizin fetih müjdesi gerçekleşmek üzeredir. Molla Hüsrev, Molla Gürani, Akşemseddin ve Akbıyık Sultan gibi gönül erenleri ordunun en önündeler. Akbıyık Sultan, Akşemseddin hazretleri ile beraber Fatih Sultan Mehmed Han’ın yanında bulunuyor ve devamlı askeri teşci edip coşturuyor, dua ve sözleri ile onları gayrete getiriyordu.

Fatih Sultan Mehmed Han fetihten sonra İstanbul’da yaptırdığı camilere bu gazi şeyhlerin isimlerini verdi. Akbıyık Sultan adına da Cankurtaran civarında bir cami yaptırdı.

Akbıyık Sultan ömrünün son yıllarını Bursa’da talebe yetiştirmek, zikr, taat ve ibadetle meşgul olmak ve yine fakir fukaraya yardımda bulunmak suretiyle geçirdi. 1455 de ahirete göçtü. 

Arkasında pekçok hayır müesseseleri bıraktı. İstanbul’da bir, Bursa’da iki mahalle ve dergah ve camisi Akbıyık Sultan’ın adı ile anılmaktadır. 

Kabri, Bursa’da Akbıyık mahallesi Akbıyık Çıkmazı’nda yaptırmış olduğu dergahının yanındaki türbededir

Allah, kendisine rahmet eylesin…

 

Kaynak: http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=19046

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Akbıyık Sultan (2) için yorumlar kapalı
Tem 02

“TÜRKİYE PARÇALANMAYA BAŞLADI”

indir

 

 

 

 

 

 

 

“TÜRKİYE PARÇALANMAYA BAŞLADI” 

“Kerkük’ün Kürt Devleti içinde kalması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tepkisine yol açabilir. Askerlerde, ABD’ye duyulan güvensizlik daha da derinleşebilir ve Kürtler’in yanında yer almayı sürdüren ABD, TSK’nın güvenini tümüyle yitirebilir. Bu nedenle, ABD konuyla ilgili politikasını açıkça yürütmemelidir. Askerler, Kerkük’ün Kürtler’e verilmesini bir operasyon yaparak önleyebilecek durumda değil. Buna; hükümet, TÜSİAD ve TÜSİAD eksenli basın, AB’yi de yanlarına alarak şiddetle karşı çıkar. Askerin manevra alanı yalnızca ‘sinirlenmekle’ sınırlı kalabilir… Türkiye’nin tehlike algılaması artık homojen değil. Sistemin stratejik düşünme mekanizması zayıf ve giderek parçalanmaya başladı.”

Penagon-CIA-ABD Dışişleri Bakanlığı OrtakToplantı Kararı

“Siyaset Analizcileri”

ABD Dışişleri Bakanlığı’nda 28 Mayıs 2004 tarihinde, bir toplantı yapıldı.Henri BarkeyAlan Makovsky, Judith Yappe ve Stephan Cook’un konuşmacı olduğu toplantıya, Pentagon, CIA, Dışişleri Bakanlığı ile Amerikan ordusundan 20 “seçkin siyaset analizcisi” katılmıştı. Toplantıda, “İsmi açıklanmayan bir Ortadoğu ülkesinden de toprak alarak Kuzey Irak’ta kurulacak Kürt devleti” görüşülmüş, Türkiye’de bu girişime karşı oluşabilecek tepkilerin neler olabileceği ele alınmıştı.

Basına yansıyan bilgilere göre; toplantıda, “Kerkük Kürt eyaleti içinde kalırsa TSK’nın tepkisi ne olur?”, “AKP’nin Kürt-İslam milliyetçiliğine bakış açısı nasıldır?”, “AKP içindeki Kürt asıllıların Başbakan Tayyip Erdoğan üzerinde etkisi nedir?”, “Yaklaşan ekonomik ve siyasi krizler içinde AKP’nin geleceği ne olur?” gibi konular irdelenmiş ve şu yargıda bulunulmuştu: “Kerkük’ün Kürt Devleti içinde kalması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tepkisine yol açabilir. Askerlerde, ABD’ye duyulan güvensizlik daha da derinleşebilir ve Kürtler’in yanında yer almayı sürdüren ABD, TSK’nın güvenini tümüyle yitirebilir. Bu nedenle, ABD konuyla ilgili politikasını açıkça yürütmemelidir. Askerler, Kerkük’ün Kürtler’e verilmesini bir operasyon yaparak önleyebilecek durumda değil. Buna; hükümet, TÜSİAD ve TÜSİAD eksenli basın, AB’yi de yanlarına alarak şiddetle karşı çıkar. Askerin manevra alanı yalnızca ‘sinirlenmekle’ sınırlı kalabilir… Türkiye’nin tehlike algılaması artık homojen değil. Sistemin stratejik düşünme mekanizması zayıf ve giderek parçalanmaya başladı.”

Kaynak: http://www.milliiradebildirisi.org/turkiye-parcalanmaya-basladi-metin-aydogan-2/

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , | “TÜRKİYE PARÇALANMAYA BAŞLADI” için yorumlar kapalı
Tem 01

Sevgi Çok Olsun..

gonul26-sevgi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir Temenni..

Sevgi Çok Olsun..

 

Kötü düşünceler kavrulsun, solsun

Gönül dünyanıza sevgiler dolsun

Şeytanlık dünyada cirit atsa da

Bir taş atın haydi şeytan yok olsun!

Bütün gönüllerde sevgi çok olsun!

 

Sevgi ile doğsun, güneş, ay, yıldız

Sevgi olsun bütün gönülde yalnız

Yüreklerden sevgi taşsın apansız

Herbir insan, açlar bile tok olsun!

Bütün gönüllerde sevgi çok olsun!

 

İyiye yöneltir feleği sevgi

Toplumun sarsılmaz direği sevgi

Medeni olmanın gereği sevgi

Medeniyet için akıl ok olsun!

Bütün gönüllerde sevgi çok olsun!

 

Kibirler ve kinler çöpe atılsın

Nefes nefes her an huzur yutulsun

Sevgiden şeytanın nutku tutulsun

Öyle bir sevin ki şeytan şok olsun!

Bütün gönüllerde sevgi çok olsun!

 

Sevmekten korkmayın sevgi candır can

Kalbe hayat veren pırıl pırıl kan

Yaşama arzusu sonsuz heyecan

Her canlıda yaşamaya hak olsun!

Bütün gönüllerde sevgi çok olsun!

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , | Sevgi Çok Olsun.. için yorumlar kapalı
Haz 30

MİLLET Mİ; ÜMMET Mİ?

55

 

 

 

 

MİLLET Mİ; ÜMMET Mİ?

Türkçülüğün büyük ismi Yusuf Akçura’dan, Şeyh Cemaleddin Afganî’nin millet ve ümmet hakkındaki düşünceleri:
“Şeyh Cemaleddin Afganî… Bu meşhur Şeyh, bütün İslam âleminin yaşayabilmesi için, Müslüman milliyetlerin, milli bilince sahip olmaları gerektiğine inanmıştır. Afganî, İslam âleminin her tarafına düşünceleriyle, sözleriyle, işleriyle çok bereketli tohumlar saçmış ve Batı Türklüğünde olduğu gibi, Kuzey Türklüğünde dahi milliyet fikrinin gelişmesine hizmet etmiştir.
Şeyh Cemaleddin’e ‘büyük Müslüman’ veya ‘büyük Doğulu’ deyip geçebiliriz. Araştırmaları sırasında Müslümanların ırkî meselelere ve ırkî birliğe önem vermemiş olmalarının, gerileme ve çökmelerinin sebeplerinden olduğuna kanaat getirmiştir ve bundan dolayı Müslüman kavimlere -Fars olsun, Hindu olsun, Türk olsun, hangisi olursa olsun, bütün Müslüman kavimlerine- ırka, milliyete, kendi tabiriyle ‘cinsiyete’ önem vermelerini tavsiye etmiştir. Demek oluyor ki Şeyh Cemaleddin Afganî, İslam âleminin yaşayabilmesini, gelişmesini, Müslüman Kavimlerin bilinçli milliyetçi olmalarına ve milliyetleri (cinsiyetleri) dâhilinde ilerleyip gelişmelerine bağlı görüyordu. Şeyh’in bu görüşünü ispat eden iki şahide sahibiz: Birincisi Makalatı-ı Cemaliye adıyla Farsça olarak Hindistan’da yayımlanan toplanmış makalelerinden ’Vahdet-i Cinsiye Felsefesi ve İttihadı-ı Lisanın Mahiyet-i Hakikiyesi’adlı makalesidir; ikincisi milli Türk şairi Mehmet Emin Bey’e (Yurdakul) tavsiyeleridir.
Türkçe çevirisi Türk Yurdu’nda yayımlanmış olan ’Vahdet-i Cinsiye Felsefesi’nin tezi şudur: ‘Cinsiyet (yani milliyet) dışında mutluluk yoktur; dilsiz cinsiyet olmaz, bütün tabakaların ve sınıfların ifade ve istifadesini temin etmeyince bir dil meydan gelmiş olmaz.’
Şeyhin düşündüğüne göre: ‘İnsanlar arasında kapsamı geniş olup birçok parçayı birbirine bağlı kılan iki bağ vardır: Biri dil birliği-diğer bir tabirle cins birliği-, ikincisi: Din. Dil birliğinin yani cins birliğinin (yani ırkın, milliyetin) dünyada kalıcılığı ve sebatı, hiç şüphe yoktur ki, dinden daha devamlıdır. Çünkü az bir zamanda değişmez. Halbuki ikincisi böyle değildir: Tek bir dil konuşan ırkı görürüz ki, bin senelik süre içinde, dil birliğinden ibaret olan cinsiyette bir bozulma olmadığı halde, iki üç defa din değiştiriyor.’ Bu genel ifadeden Şeyh Cemaleddin’in din birliğinden çok cins birliğine ve dolayısıyla İttihad-ı İslam’dan çok herhangi cinsî, yani ırkî bir birliğe, mesela ‘Bütün Türklüğe’ değer verdiğini anlamış oluyoruz.

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/kesenlerin-ummeti-ve-afgani-33663yy.htm

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , | MİLLET Mİ; ÜMMET Mİ? için yorumlar kapalı