Şub 14

İhanet ve Utanç rekoru

HaberRes_32248
İhanet rekoru
AKP uzun bir iktidar dönemi yaşamıştır ve birçok dünya rekor kırmıştır. Bu rekorların da millete ayrıntılıbiçimde anlatılması şarttır. AKP’nin dünya rekorlarının başında hiç kuşkusuz ihanet gelmektedir. Ne geçmişte, ne gelecekte AKP kadar milleti bölüp ayrıştırmaya, kendi ülkesini lime lime etmeye ve bölünmeyi sağlamaya hevesli, istekli ve gayretli bir iktidar olmayacaktır. AKP, bu özelliğiyle dünyada tektir ve öyle kalacaktır. Kendi ülkemizi terör bataklığına saplamakla kalmamış, etrafımızdaki ülkelere de bunu ihraç etmişlerdir. Suriye gibi ülkeler bu sayede BOP’a saplanmıştır. İmralı’daki katil TBMM’de parti yönetmekte, Türkmen soykırımı yapan peşmerge Barzani’nin çözüm ortağı olmasından gurur duyduklarını söylemektedirler. Bir bölücü katilin yol haritasına itibar eden, onunla ortaklık kuran ve “benim söylediklerimi hayata geçiriyorlar” övgüsü alan dünyadaki ilk ve tek hükümet AKP’dir. Nitekim, ortaya saçılan yolsuzluk, rüşvet ve talan iddiaları karşısında ilk ve tek destek PKK’dan gelmiştir. Kan dilli katil Cemil Bayık, AKP’nin kendilerine verilen sözleri yerine getiremeden ve dolayısı ile ülkeyi bölmeyi gerçekleştiremeden gideceği telaşına düşmüş ve hemen el uzatmıştır.
 
Utanç rekorları
Çeteler, mafya, çocuk kaçırmalar, toplu cinayetler, intiharlar ve toplumsal huzursuzluk konusunda da AKP dünyada kendine ön sıralarda yer bulmuştur. Devlete ve hukuka güven kalmadığı için insanlar kendi kanunu kendi koyacak duruma gelmişlerdir. Anasını öldüren evlatlar, sülalesini kurutan akrabalar, toplu katliamlar, hiç yüzünden işlenen cinayetler, kapkaçlar, uyuşturucu batakları AKP’nin utanç eserleri olarak rekor üstüne rekor kırmıştır. Çocuk gelinler ve kadın cinayetleri son günlerin rekorları olarak dikkat çekmektedir.
 
Kaynak: http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=15545
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , | İhanet ve Utanç rekoru için yorumlar kapalı
Şub 13

Kızıl Elma!…

 kizilelma
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kızıl Elma!… 
 
Hayat kaynağıdır, gaye, utkudur
Gönülde bir emel, sonsuz tutkudur
Türk’te hücre, hücre İlahi sudur
Türkün bedenine can Kızıl Elma
 
Sensizlik âlemde zulümdür bize
Sensiz olan canlar zalimdir bize
Sensiz yaşamak mı? Ölümdür bize
Türkün yüreğine kan Kızıl Elma
 
Tek tek beyinlerin pak’lanışıdır
Bütün gönüllerin mah’lanışıdır
Yıldırımdır, Türk’ün şah’lanışıdır
Türkün zaferine şan Kızıl Elma
 
Şahadete varan canlar burada
Bir kavmi coşturan şanlar burada
Zaferler kazanan Han’lar burada
Türk’ün tarihine Han Kızıl Elma
 
Durgun emel ağır gelir ar’ına
Ezelden ebede tutkun varına
Hasreti, özlemi altın yarına
Türk’ün şafağına tan Kızıl Elma
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Kızıl Elma!… için yorumlar kapalı
Şub 12

“YÜKSEK İHANET”

 
vatana-ihanet
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
“YÜKSEK İHANET”
Kaygı veren gelişmeler:
Anayasa Hukukçusu ErdoğanTeziç’in, Cumhurbaşkanının anayasal sorumluluklarını hatırlatırken kullandığı “yüksek ihanet” kavramı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun kulağına gelen “İçişleri Bakanı Olağanüstü hal konusunda çalışma yapıyor” ifadesidir.
Demokrat Yargı eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin farklı cephelerden “yargıda olağanüstü hal döneminden” bahsetti.
Prof. Dr.Erdoğan Teziç söz alarak çok endişelendiğini belirtip Ertekin’e sorular yöneltti.
“Hükümet bir sıkıyönetim sürecine girer mi? Mahalli seçimler ertelenebilir mi?”
Ertekin; Teziç’i “böyle bir tehlike görmediğini ve şu anda uzlaşmaya en çok ihtiyacı olan Tayyip Erdoğan’dır” diyerek cevapladı. Bu diyalog devam ederken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “İçişleri Bakanı olağanüstü hal konusunda çalışma yapıyormuş” sözleri duyuldu. Kılıçdaroğlu, “Öyle bir çalışma olduğuna dair bize bilgi geldi. Olağanüstü hal maddeleri üzerinde çalışıldığı söylendi.. Zaten olağanüstü bir dönemdeyiz. Hükümet krizi var” dedi.
Cumhurbaşkanının liderleri Köşk’e davet etmesi hususunda geç kaldığının altını çizdi Kılıçdaroğlu. Köşke çıktığında Cumhurbaşkanından devletin kurumlarını uyumlu çalıştırmasını isteyeceğini kaydetti. HSYK konusunda anayasal değişikliğine destek verip vermemeye gelince, “Yargıç güvenliğini sağlayacak bir anayasa teklifine neden hayır diyelim. Masaya oturmanın ön koşulu HSYK teklifinin geri çekilmesidir” şeklinde konuştu. Bir şart daha koştu CHP lideri;
“Değişikliği yapacak Uzlaşma Komisyonu’nda masanın başında ‘Anayasanın 138. Maddesi bitmiştir’ diyen TBMM Başkanı olacaktır. Başbakan değil. Ne kadar samimi olduğunu göreceğiz. Çünkü, Anayasayı yasama organı değiştirir, yürütme organı değil…”
Kemal Kılıçdaroğlu, Hükümetin HSYK teklifi ile Deniz Feneri sürecini yeniden başlatmak istediğine vurgu yaptı. “CHP-cemaat yakınlaşması mı var” şeklindeki bir soruya ise gayet net cevap verdi Kılıçdaroğlu;
“Biz de gazetelerden okuyoruz. Yok öyle bir şey.Cemaatin bir yetkilisini bulsak da konuşsak uzlaşma var mı diye. Herkesin inançlarına saygılıyız. İnançların siyasette kullanılmasına karşıyız.”
Toplantıya katılan hukukçuların vurgu yaptığı noktalar;
Prof. Dr. Erdoğan Teziç;
* Anayasa mahkemesine gidildiğinde zamanla yarışılacak. Şimdiden kısa dava dilekçesi hazırlanmalı. İptal kararları AYM’de geri yürümüyor. Yürürlüğün durdurulmasının yansıra uygulamanın durdurulmasının üstünde ısrarla durmak lazım. Cumhurbaşkanı imzalar gönderir. Meclis Başkanı tarafsız değil. Cumhurbaşkanının anayasal görevlerini yerine getirmemesinin çok ağır sonuçları vardır. Kamuoyuna iyi anlatılmalı; Cumhurbaşkanı anayasal görevlerini yapmadığı zaman bunun yaptırımı mukayeseli hukuk da yüksek ihanet olarak nitelendirilir. Bu kadar vahimdir. Hele hele yargı elden gidiyorsa.
Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu;
* Türkiye Cumhuriyeti 17 Aralık’tan bu yana hukuk ve kanun devleti değildir,sadece polis devletidir. Hukuken yapılacaklar çok sınırlı. Bu siyasi iradenin kaldırılması lazım. Seçimi kazanmak zorundasınız. Tek iş sandıktan çıkmak. Evvela seçim güvenirliğini sağlamak lazım. İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığına bağımlı bir seçim hiçbir zaman güvenli bir seçim değildir.
Güç birliği yapmak zorundasınız. Birbirinizi kırmadan bu seçimi götürün. Taraflar kavga ediyorsa bunun birini destekler gibi görünmemekte fayda var. Yargı mensubunda kahraman yoktur sadece görevini yapan hakim veya savcı vardır. Kahraman olmayan kişilerin kahraman haline getirilmesinde büyük zarar var. Türkiye çok zor durumda. Ya sizin seçimde göstereceğiniz başarı ile bu zorluk aşılacak ya da daha karanlık bir duruma girilecek. Sorumluluğunuz çok büyük.
Pof. Dr. İbrahim Kaboğlu;
* TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in ‘Anayasa 138 ölmüştür’ demesi çok önemli. Anayasa mahkemesi sürecinde bu kullanılabilecek çok önemli bir argüman. Diğeri ise; Başbakanın yaptığı ‘Cumhurbaşkanı geri gönderebilir. AYM iptal edebilir’ sözleri. Muhalefet belki de ilk kez bu kadar meşru ve güçlü bir zeminde.
Prof. Dr. Atilla Özer;
* Vatandaşa görevlerini hatırlatın. Vatandaşa doğru olanı hatırlatın. Vatandaşa göre hareket edip iktidara gelebilirsiniz. Halk bir takım olanları idrak etmekte zorluk çekiyor.
Yarsav Başkanı Murat Arslan;
* Bu teklif geçerse yargı sistemi masada kalır. Yasama kabadayılığı; her şey yasa ile çözülmeye çalışılıyor. Son 10 yılda çıkarılan yasalar 50 yıldan daha fazla. Hitler’de bütün sorunlarını yasa çıkararak çözmeye çalışmış. Teklif, yeni paralel yapı oluşturur. Artık cemaat olayı aşıldı. Hükümet tüm yargıyı karşısına aldı. Genel konsensüs, çoğulcu demokrasi anlayışsı ile HSYK’nın yapısı değiştirilmeli.
Demokrat Yargı eş başkanı Orhan Gazi Ertekin;
* Türkiye’de çok katmanlı kriz var. 1-HSYK teklifi krizi. 2-Hukuk yargı. 3-İktidar krizi.
Yargıda cemaatin ilan ettiği olağanüstü hale karşı bu sefer iktidar olağanüstü hal ilan etti. Yapılacak; halkın olağanüstü halini ilan etmektir.
Yargı-Sen Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu;
* Yargı operasyonu. Yasa çıktığında anında sonuç çıkarılmak isteniyor. Adalet komisyonunda tekmeyi yedikten sonra Başkan bana söz vereceğini söyledi. Başbakan konuştuktan sonra bu söz yerine getirilmedi. Bu Başbakanın attığı yeni tekme. Cemil Çiçek’ten kınama beklerdim. Kaba kuvvete ses çıkaramayan HSYK Başkanı kanun geçerse yine iktidarın her istediğini yerine getirecek.
 
 
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yuksek-ihanet-29431yy.htm 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | “YÜKSEK İHANET” için yorumlar kapalı
Şub 11

Devlet Adamlarından Sözler..

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
* İlk defa ayak bastığım bu Türk toprağındaki uyanıklığa cidden hayran kaldım.Bir daha iman ettim ki bu millet asla ölmeyecektir.  Mustafa Kemal Atatürk.
 
*”Eğer padişah sen isen ordunun başına geç, eğer padişah ben isem emrediyorum ordunun başına geç!” Fatih Sultan Mehmet*”Fikir, iman, ülkü aşkı … İnsanları güçlü yapan bunlardır.”Alparslan Türkeş*”Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Dâvamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır.” Alparslan Türkeş*”Bizim anahtarımız sağı da açar solu da.” Necmettin Erbakan.

*”1 milyar dolara Türkiye’nin dış politikasını masaya yatırmanın hukuktaki adı dış politika değil, vatana ihanettir” Kemal Kılıçdaroğlu

* ” “Başbakan Erdoğan anayasa ile uğraşırken bölücü alçakların dağda bayırda, ellerinde silah bellerinde el bombasıyla dolaşması karşısında, bu devlet, bu gafil hükumet nerededir?” Devlet Bahçeli

*Üç yıl önceki referandumda, “(…) İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak o referandumda ’evet’ oyu kullandırmak lâzım. Mezardakiler bile kalksın. Ben zannediyorum kalkarlar da…” noktasından, “Ocağınıza ateş düşsün” noktasına… (Fettullah Gülen)

 
*Martta en çok kediler ve maliyeciler yoruluyor. Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan
 
* “ABD’nin en yakın dostlarından biriyiz. Elli yıldır hep veren taraf olduk”. Cemil Çiçek
 
*Türkiye bölgenin süpermarketi olacak. Recep Tayyip Erdoğan
 
*Milletvekilleri uslu durur musunuz. Bülent Arınç
 
*Gölgelerin üstümüze geldiği en zor zamanlarda bile, güneşin doğuşuna binlerce kez şahit olduk.. Recep Tayyip Erdoğan
 
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , | Devlet Adamlarından Sözler.. için yorumlar kapalı
Şub 10

Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (1)

kurdistan
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu?
 
Ülkemiz özellikle son günlerde yeniden bir siyasî kaynaklı yoğun tartışma ve çatışma ortamına doğru sürüklenmektedir. Sebep bu defa düpedüz tarihçilerin alanına giren bir konu: Anadolu’nun Doğusu ve Günaydoğusu’na “Kürdistan” denir mi denmez mi? Bu derece hayatî bir konuda – maaşallah – tarihçilerden başka en başta “âlim” kılıklı gazetecilerin, zâlim tavırlı terör yardakçılarının, bu işlere dünden tâlimli sözde siyasetçilerin/devlet adamlarının çokça konuştuğu vatan sathında, neredeyse tek konuşmayan – üzerlerine ölü toprağı serpilmiş – Üniversitelerdeki oldukça mülâyim edâlı tarih profesörleridir.
Biz şimdi, farklı bir tarih profesörünü (hem de zamanın ordinaryüsünü) tanık göstererek – okuma iştiyakı olan insanlar için – konuya ışık tutmak istiyoruz.Günümüz tarih profesörleri yine de susmaya devam ederlerse, onları vicdanlarıyla baş başa bırakıyoruz.
“Kürtler”in Turanî kökenli, yani “Türkler”in bir kolu mu, yoksa İranî mi olduğunu; Kürt sözcüğüne ilk defa Yeniseydeki Elegeç-Göktürk Yazıtları’nda bir “uruk” ya da “boy” adı olarak mı rastladığımızı (“Ey Kürt Beyleri!..”..“Kürt elinin Hanı Alp Urungu..” örneklerindeki gibi); ilk “Kürt Tarihi” yazarı sayılan Şeref Han’ın, Şerefnâme adlı eserinde (16. Yüzyıl) Kürtlerin soyunu Oğuz boylarına kadar mı dayandırdığını;1918’de Kürt Teâli Cemiyetin’nin üyesi olan Dr. M. Şükrü Sekban’ın dahi yıllar sonra Paris’te Fransızca olarak yayımladığı Kürt Meselesi diye çevrilen kitabında “Türklerle Kürtlerin ayni soydan olduğunu”un kanıtlarını mı ortaya koyduğunu; Zaza Türklüğünün temsilcilerinden öğretmen M. Şerif Fırat’ın, “sosyolojik ve etnografik verilere dayanarak Doğu İlleri ve Varto Tarihi kitabında yine “Kürtlerin de Türk soyundan mı geldiği”ni, keza “Kürtçenin bir dil değil lehçe mi olduğu”nu – enson Prof. Ahmet Buran’ın ayni konuyu “Karma Diller, Klasik Osmanlıca ve Kürtçe” adlı makalesinde Rus Akademisinin yayımlarına dayanarak nasıl temellendirdiğini; keza Ali Gültekin Biniş’in kendi Karahasanuşağı aşiretinden kalkarak Kurmanca’yı nasıl olup da Doğu Anadolu Osmanlıcası’ndan kalma bir “ağız” saydığını, bizim Abdülbâkî Günışığı benzeri fedâkârların bunları anlatmak için nasıl dağ-taş gezdiğini; Rişvan aşireti mensubu Dr. Mahmut Rişvanoğlu’nun ise Doğu Aşiretleri ve Emperyalizm ile Ortadoğu Üzerine Oynanan Oyunlar kitaplarıyla bütün bu işlerin emperyalizm arka plânını nasıl ortaya koyduğunu; nihayet doksanına merdiven dayamış aziz Prof Orhan Türkdoğan’ın Etnik Sosyoloji’sinde daha da fazlasını nasıl harmanladığını; nice yüzlerce belge-bilgi-yayını, (şimdiki profesörler hariç) bir kısım tarihçiler, antropologlar, aydınlar en az yüz yıldan günümüze tartışadursunlar,[1] bütün rehavetiyle uyuyanlara inat, atı alan Üsküdar’ı geçmek için olanca gücüyle – peşine takıldığı yoldaşları-oynaşları-yandaşlarıyla birlikte – koşmaktadır.
 
 Kaynak: Dr. MUSTAFA KÖK  E. Öğretim Üyesi   www.tarihgazetesi.net
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (1) için yorumlar kapalı
Şub 09

Biraz da Biz Ölsek!..

oasmanli-sofra-hi
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Biraz da Biz Ölsek!..
Çok yemesi ile meşhur vezirlerden birini bir zengin iftara çağırır. Tatlısı, tuzlusu, etlisi sütlüsüyle sofrada ne var ne yok götüren veziri hararet basar ve ev sahibinden koca bir tas hoşaf istenir.
Vezir hoşafı içer, “Oh, öldüm, bittim…” der, dinlenir.
Lâkin tası elinden bırakmaz, yine içer, “Of, öldüm, bittim!” der, tası elinden yine bırakmaz. Tekrar içer, “Of, öldüm, bittim!” der, tası elinden yine bırakmaz.
O içtikçe yutkunan misafirlerden biri artık dayanamaz..
“-Efendim! Müsaade etseniz de, biraz da biz ölsek!..”
 
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | Biraz da Biz Ölsek!.. için yorumlar kapalı
Şub 08

Barzani’ler Kimdir? (4)

141120131249023512512_2


  Barzani Ailesi Yahudi Mi? İşte Belgeler… (4)

 

“4. BELGENİN ASLI”

4

  “4. BELGENİN YENİ YAZIYA GEÇİRİLMİŞ HÂLİ” 

Hahambaşınıg28 Safer 72 tarihiyle Meclis-i Vâlâ’ya atâ Buyurılan bir kıt’a takrîrinde; Musul Haham’larından olub İslâm’dan birine ıtâle-i lisan étmiş denilerek Dersâdete celb ve buradan dahî Bâ-Fermân-ı Âlî; Selanig’e tard olınmış olan SALLUM nam YAHÛDİ’NİNG kayd-ı zarûretinden vikâyesi zımnında ayâli ve evlâdıyla berâber Kudüs-ü Şerif’de iskân éttirilmesi istid’â olunan YAHÛDİY’İ merkum, ba’zı mertebe, nâ sezâ tefevvühata ibtârından tolayı, Meclis-i Vâlâ kararı ve müteallık Buyurılan İrâde-i Seniyye-i Cenâb-ı Şehr-i Yârî Mûcibince; Dersaâdet’e celb olınarak bu tarafdan dahi Selânige nefy olınmış oldığına ve bu makûlelering tebdîl-i menfâları, emsâl-ı iktızâsından bulındığına binâen, ber mûcib-i istid’â; merkûmıng müteallikâtıyla Kudüs-ü Şerif’de iskân étdirilmesi bâbında Fermân Isdârı, Meclis-i Vâlâ’da tezekkür kılınmış ve Nezâret-i Celîliye-i Hâriciye ile dahi muhâbere olınmış; ol babda Teveccühle İrâde-i Seniyyeleri, Müteallık Buyurulur ise, İrâde; Hazret-i Men Lehül Emringdir. 26 / Safer/ 72 {1856}

 4. BELGE’NIN SÂDELEŞTİRİLMİŞ HÂLİ 

HAHAMBAŞI’nın 22/Safer/1272{1856} tarihiyle Meclis-i Vâlâ’ca ihsan buyrulan bir bölük resmi yazısında, Musul HAHAM’LARINDAN olup, Müslümanlardan birine ıtale-i lisan etmiş denilerek, {sövmüş} bundan dolayı İstanbul’a getirilip buradan da Yüce Fermân ile Selâniğ’e sürülmüş olan SALLUM BARZÂNÎ ADINDAKİ YAHÛDİ’NİN, çâresizlik ve korunmaya muhtac olmasından ötürü, çocuklarıyla birlikte Kudüs-ü Şerif’te ikâmet ettirilmesi için dilekçe verilmiş, adı geçen YAHÛDİ, hayasızca ve oldukça yüksek derecedeki dil uzatmalarından {sövüp-saymalarından} dolayı, Meclis-i Vâlâ kararı ve ilişikte Buyrulan Yüce Kağan’ın/Hakan’ın Buyrultusu gereğince, İstanbula getirilen, bu taraftan da Selâniğ’e sürülmüş olduğundan, bu gibilerin benzerlerine uygulanan örnekler gibi, verilen dilekçe doğrultusunda, adı geçen YAHÛDİ’NİN Kudüs-ü Şerif’te ikâmet ettirilmesi hakkında Yüce Ferman çıkartılması, Meclis-i Vâlâ’ca görüşülmüş ve Dışişleri Bakanlığı ile de haberleşme yapılmış, O hususta Teveccühle İrâdeleri, ne yönde Buyurulur ise, Buyruk; Buyruk Sahibi’nindir.    26–Safer–1272–.(1856)

(Son) 

Kaynak: http://tarihgazetesi.net/index.php/belge-vesika/81-tarih-gazetesi

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | Barzani’ler Kimdir? (4) için yorumlar kapalı
Şub 07

Bir Banka Soygunu Hikâyesi

bankasoy.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bir Banka Soygunu Hikâyesi.
 
Çin’in Guangzhou kentinde bir banka soygunu… Soygunculardan biri bankadakilere bağırır: “Kımıldamayın! Para devletindir, ama hayatınız sizindir.”
Herkes sessizce yatar… Bunun adı “Zihin Değiştirme Kavramı”dır.
Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek…
Bu arada müşterilerden bir kadın bir masanın üzerine yatmıştır. Ama bacaklar ortada… Soyguncu bağırır: “Edebini takın. Bu bir soygun, ırza geçme değil!”
Bunun adı “Profesyonellik”tir. İşin neyse onun üzerinde yoğunlaş!
Soyguncular paraları yüklenip eve kapağı atmışlar. Daha genç olanı (MBA derecelidir) daha yaşlı olanına (ki bu ise 6 yıl ilkokuldan sonra terk): “Abi, hadi şu paraları sayalım” der. Daha yaşlı olanı der ki: “Çok aptalsın be! Bu kadar para oturup sayılır mı? Bu akşam zaten TV haberlerinde kaç para çaldığımızı öğreniriz.”
Buna “Deneyim” derler! Günümüzde deneyim kağıt diplomalardan çok daha önemlidir.
Soyguncular bankadan kaçtıktan sonra şube müdürü, şube şefine hemen polisi aramasını söylemiş. Şef demiş ki: “Durun hele müdürüm. Alacaklarını aldılar. Biz de bir 10 milyon daha alıp daha önce iç ettiğimiz 70 milyon dolara ekleyelim, ne dersiniz?”
Buna “Dalgayı yakalamak” derler. Berbat bir durumu kendi lehine çevirmektir bu!
Müdür der ki: “Yahu, her ay bir soygun olsa harika olurdu. Ne eğlenirdik!”
Buna “Sıkıntılardan kurtulmak” derler. Kişisel mutluluk işinden çok daha önemlidir.
Akşam TV haberleri bankadan 100 milyon dolar çalındığını açıklamış!
Çaldıkları paranın çok daha az olduğunu bilen soyguncular oturup saymışlar parayı… Tekrar tekrar saymışlar. Bakmışlar hepi topu 20 milyon! Çok kızmışlar bu işe:
“Biz hayatımızı tehlikeye atıp 20 milyon çalabildik. Banka müdürü bir el hareketiyle 80 milyon götürdü. Galiba soyguncu olmak yerine doğru dürüst eğitim görmek daha iyiymiş!”
Bu “Bilgi altından daha değerlidir” demektir…
Banka müdürü çok mutludur. Özellikle bir süre önce borsada kaybettiklerini geri alabildiği için…
Buna “Fırsatları kullanmak” derler. Kazanmak için risk almak gerekir.
Bu yazıyı Özel-Büro İstihbarat grubundan Nihal Gülbahar göndermiş ve satırlarını noktalarken sormadan da edememiş:
“-Peki, gerçek soyguncular kimler şimdi?”
 
Kaynak: https://www.facebook.com/okunmayadegerhikayeler/posts/688806814466170
 
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Bir Banka Soygunu Hikâyesi için yorumlar kapalı
Şub 06

Her Şey Çürüyor!..

2_clip_image003
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Her Şey Çürüyor!..
‘Güzel ahlâkı tamamlamak için’ gönderildiği toplumda ’Hanif’lerdendi… Herkesin babasının adıyla anıldığı o toplumda onun adının önünde ‘Emin’ sıfatı vardı… Müslümanı, “Elinden ve dilinden’ emîn olunan olarak tanımladı… “Kişinin namazına ve orucuna bakmayın. Onun dînâr ve dirhemine (para-pul) bakın.” Diyen bir Peygamberin ’Birbirinizi namazınızla değil, şu üç şeye dikkat edip etmediğine bakınız; sır tutmasına, verdiği söze uymasına, emâneti korumasına?”…
Onu ardından yaşamak, vazifesinin ceninin anne karnında kaç günde teşekkül ettiğini bildirmesiyle, yemeğe tuz ile başlamasıyla, namazda teşehhüd miktarınca oturduğunda sağ el işâret parmağını kaldırmasıyla, sakalıyla, sarığıyla değil;
Onun ardından yaşamak, kul hakkından korkan bir doğruluğun,
Komşusu açken tok yatmayan bir vicdânın,
Kızına, gayrimüslim komşusuna kurban eti vermediği için sitem eden bir adâletin,
“Hristiyanların İsa’ya yaptığı gibi siz de beni övmeyin” diyen bir tevâzuun,
Altına serilmek istenen bir şilte için, “Benim dünya ile ne ilgim olabilir?” diye soran bir düşüncenin idrâkiyle mümkündür..
“Hiç idrâk etmez misiniz?” diye soran kitabın müjdecisiydi o…
Ardında, malının tamamını infâk eden ve “Ailene ne bıraktın?” sorusuna, “Allah ve Râsûlünü bıraktım” diyen Ebû Bekir’i, şahsî işlerinde devletin mumunu söndürüp kendi mumunu yakan Ömer’i, bıraktı…
“Âlimler enbiyânın vârisleridir” dedi…
 
 
*** Şâir diyor ki; “Her şey çürüyor canım kardeşim bu dünyada, hâtıralar bile”…
 
 
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ahlakin-dususu-29480yy.htm
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | Her Şey Çürüyor!.. için yorumlar kapalı
Şub 05

Bozuk Bozuk..

düzen-1
BOZUK BOZUK…

 
Yirminci asırda Türkiye’mizde
Herkes şikâyetçi kul bozuk, bozuk..
Bir baş belasıdır çıktı ortaya
Milleti kandırır ol bozuk bozuk..
 
“Diyaloğmuş” tutturmuşlar bir dümen
Onun maskesini düşürdük hemen
“Dinci” yobazlara dedi ki şovmen*
Halkı işleyiver çal bozuk bozuk..
 
İktidarda şimdi dedirtti aman
“Demokratik çözüm” palavra, yalan
Bu siyaset baldır dendiği zaman
Tadına baktık biz bal bozuk bozuk..                                                                                                                                           
 
Birbirine düştü siyasetçiler 
Dini bütün imiş baştaki lider 
Pek çoğu ille de “para para” der
Siyaset içinde hal bozuk bozuk..
 
Bakmadan giderler karanlık yola..
Başına getirir çok türlü bela..
Şahbaz sende binme sakın o dala..
Onların bindiği dal bozuk bozuk.
384342_392742000789777_630818275_n
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Bozuk Bozuk.. için yorumlar kapalı