Eyl 12

Behlül Dânâ’dan Kıssalar

20080404001638_havasu_falls_base.jpg
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
MÜJDE
Harun Reşid’in vezirlerinden biri, Behlül Dânâ’ya latife yollu takılarak:
– “Müjde sana ey Behlül, Sultanımız seni, domuzlarla maymunlara çoban tayin etti” dediğinde, Behlül şu cevabı vermiş:
– Öyle ise kulaklarını aç da emirlerimi yerine getirmeye hazırlan. 
 
*****   *****   *****
KABRİSTANDA


Bir gün Behlül’ü kabristanda gördüler. Ayaklarını kabir taşları arasına sokmuş toprakla oynuyordu. Kendisine; “Ey Behlül ne yapıyorsun?” diye sordular. Onlara gâyet sâkin olarak; “Bana eziyet etmeyen, gıybetimi yapmayan insanlarla oturup sohbet ediyorum. Bunlar sağ olanlardan daha emin.” diye cevap verdi.

 
*****   *****   *****
MEZARTAŞI YAZISI

Behlül Dânâ’ya biri sorar:
– Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?
Behlül Dânâ şu cevabı verir:
– Şunu yazdır: “Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter.” 


 
 
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , | Behlül Dânâ’dan Kıssalar için yorumlar kapalı
Eyl 12

12 Eylül Darbesinin Acı Bilançosu:

man_oet_10
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
12 Eylül Darbesinin acı bilançosu:
TBMM kapatıldı, anayasa ortadan kaldırıldı, siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu ve mallarına el konuldu.
650 bin kişi gözaltına alındı.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.

Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1’i Asala militanı).
İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.
71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı.
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi.
937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci silahla öldürüldü.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi “kaçarken” vuruldu.
95 kişi “çatışmada” öldü.
73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi.
43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi. 

 
Kaynak: http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/419690.asp
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , | 12 Eylül Darbesinin Acı Bilançosu: için yorumlar kapalı
Eyl 11

ANDİÇMEK (1)

images (1) 

 

 

 

 

 

 

 

ANDİÇMEK (1)

 

ÖĞRENCİ ANDI:

Daha yedi yaşındayken and içmeye başlıyoruz. Bazı mesleklere başlarke de yemin ederek başlamaktayız. Öncelikle yedi yaşında içtiğimiz anddan başlamak istiyorum.

Öğrenci andı 23 Nisan 1933’te Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından hazırlanmış ve 1990’lara kadar aşağıdaki şekilde okunmuştur:

Türküm, doğruyum, çalışkanım.

Yasam;küçüklerimi korumak,büyüklerimi saymak,yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm yükselmek ileri gitmektir.

Ey bugünumuzu saglayan ulu Atatürk!

Açtığın yolda, kurdugun ülküde, gösterdiğin amaçta, hiç durmadan yürüyecegime and içerim.

Varlığım;Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene!

 

1990’lardan sonra da bazı değişikliler yapılmakla birlikte aşağıdaki şekilde okunmuştur :

Türküm, doğruyum, çalışkanım,

İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.

Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene!

 

Hepimiz bu andı içtik ama acaba gereğini yerine getirdik mi???

 

AKP tarafından 2013 Yılında and kaldırıldı. Andiçmez olduk. Böylece kim oolduğumuzu ne olduğumuzu unuttuk.

 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , | ANDİÇMEK (1) için yorumlar kapalı
Eyl 10

KAFA YERİNDE KALSIN TIRAŞ OLMAK KOLAY!

images

 

 

 

 

 

 

 

 

 

       KAFA YERİNDE KALSIN TIRAŞ OLMAK KOLAY! 
 
       Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa Prut seferi yüzünden tutuklandığı için saçı sakalı birbirine karışmış vaziyette geziniyormuş. Kendisini ziyaret eden bir dostu onun bu halini görünce ‘Canım Paşam! Berberi çağırıp da bir tıraş olsanıza!’ demiş. Hayatı konusunda ümitsiz olan sadrazam cevap vermiş: ‘Kafa yerinde kalsın da, tıraş olmak kolaydır.

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , | KAFA YERİNDE KALSIN TIRAŞ OLMAK KOLAY! için yorumlar kapalı
Eyl 09

Sevr Muahedesi (2)

sevr-antlasmasi_121054Sevr Muahedesi (2)
Sadrazam (Damat) Ferit Paşa Tevfik Paşa’nın fikir ve görüşlerine önem vermedi. Onu murahhas heyeti başkanlığından aldı. Murahhas Heyeti Reisliğini kendi üzerine aldı. Paris’e gitti. 10 Ağustos 1920’de esasları San Remo’da  hazırlanan “Sevr Muahedesi”ni imzaladı. Kendisinden balka heyette, Maarif Nazırı (=Bakanı) Hadi Paşa, Şura’yı Devlet Resi şair ve filozof Rıza Tevfik, Bern Elçisi Reşat Halis Beyler vardı.
Paris’teki müzakerelerden başka İstanbul’da da son kararı vermek üzere Padişah’ın başkanlığında  fevkalade meclis oluşturuldu. Meclise devlet vükela, vüzera ve ulaması davet edildi. Sevr’in bütün maddeleri yeniden müzakere edildi. Bu müzakerelerde Topçu Ferik’i Rıza Paşa’dan başka  Sevr’in kahredici maddelerine itiraz eden olmadı. Sevr’in kabul ve imza edilmesine karar verildi.
Sevr Muahedesi Maddeleri
1-Osmanlı İmparatorluğu dağılıyor, İstanbul ve civarındaki küçük bir mıntıkadan  orta Anadolu’nun bir kısmı ile Karadeniz sahillerinden ibaret  bir Osmanlı Devleti bırakılıyordu.
2-Rumeli ve Boğazlar, İtilaf devletlerinin müşterek işgalinde kalacaktı.
3-Boğazlar bir karma komisyon tarafındanidare edilecek, hazarda ve seferde bütün devlet gemilerine açık olacaktı.
4-Yabancı postahaneler açılacak, gümrüklerden %8’den ziyade vergi alınmayacak, kendi malımız değil, yabancı malını himaye edecektik.
5-Midye-Çekmece Gölü hattının batısında kalan bütün Rumeli  Yunanistan’a verilecekti.
6-Şarki Anadolu’da bir “Kürdistan” devleti kurulacaktı.
7-Şarki Anadolu’nun kuzey kısımlarınd, Karadeniz’de sahili olan ve isterse Ermenistan ile birleşmesine karışılmayacak, bir “Ermeni Devleti” kurulacaktı.
8-Kürdistan-Osmanlı; Ermenistan-Osmanlı devletleri sınırlarını Amerikan Heyeti yetkililerince çizecek, buna taraflar itiraz etmeyeceklerdi.
9-“Ermeni  Devleti” 20 sene Amerikan mandası altında kaldıktan sonra istiklalleri verilecekti.
10-Bütün Arabistan Osmanlı Devleti’nden ayrılacak, müttefiklerin arzu ve iradesine terk edilecekti.
11-Müttefiklerce önceden işgal edilmiş yerler İngiltere, Fransa ve İtalya’nın işgalinde kalacaktı. Yani Kilikya(Çukurova Bölgesi)ile beraber Maraş, Tokat, Diyarbakır, Urfa, Antep ve bağlı yerler Fransızlar’ın; Irak İngilizler’in; Antalya, Muğla, Konya, Bursa, Afyon, Kütahya, İtalyan’ın işgalinde kalacaktı. (Bakınız Sevr’e göre Anadolu Haritaları.) Osmanlı Devleti buradaki haklarından vaz geçecekti.
 (Devam edecek)
Kaynak: Türk Siyasi Tarihi / Tahsin Ünal
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | Sevr Muahedesi (2) için yorumlar kapalı
Eyl 08

Kimin Malını Kime Verecekler.

10411909_n
 
 
 
 
 
 
 
 
Kimin Malını Kime Verecekler.
Mustafa Kemal Paşa Erzurum’a giderken bir yolcu topluluğu ile karşılaşmıştı. Mustafa Kemal yaklaşarak hatırlarını sordu:
-Ağa böyle nereden geliyorsun?
-Rus gelirken muhacir olmuştum. Çukurova’da idim. Şimdi köyüme dönüyorum. Zaman kötü. Güvenlik yok.
Böyle iken kışa doğru buralara niçin geldiğini sorar Mustafa Kemal. ”Yoksa oralarda geçinemedin mi?” der.
-Hayır Paşa. Çukurova cennet gibi yer. Bize tarla da verdiler. Rahattık. Yalnız son günlerde bizim Erzurum’u Ermenilere vereceklermiş sözü çıktı. Geldim ki göreyim, kimin malını kime verecekler.
Bunun üzerine Mustafa Kemal yanındakilere dönüp:”Bu milletle neler yapılmaz?” dedi.
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | Kimin Malını Kime Verecekler. için yorumlar kapalı
Eyl 07

“O Zaman Biz ya Kâfiriz ya Münafık!”

uygun_munafikO zaman biz ya kâfiriz ya münafık!
AKP’nin ulaştığı oy oranının beklentilerin altında kaldığı eleştirilerine “Peygamber efendimizi bile desteklemeyenler olmuştur. Bizi de yüzde 52 destekledi” dediğini Cumhuriyet’in manşetinden okuyunca anladık. “Bu kadar da olamaz” dedik ve AKP cenahından hatta bizzat Erdoğan’ın ağzından, “Biz hiç böyle bir şey söyler miyiz?” demesi için boşuna bekledik. Neredeye bir hafta geçti, tık yok.
Çünkü hedef doğrudan Türk Milleti.
Yani seçimlerde Erdoğan’a oy vermeyen herkes.
Malûm, Peygamberimiz(s.a.v.)’in “Mekke”  ve “Medine” olmak üzere iki dönemi var.
Mekke döneminde Peygamberimizi desteklemeyenler Ebu Cehil ve hempaları. Erdoğan bizi şimdi Ebu Cehil ve onun yanında saf tutanlardan olarak mı görüyor?
Yani kendine oy vermeyenlere kâfir mi diyor?
Diyanet İşleri Başkanlığı AKP’nin diyaneti değil, milletin ve İslâm’ın diyaneti ise bu sözlere bir açıklık getirmeli.
Ve Erdoğan da bir Müslüman’a kâfir diyenin İslâm’daki durumu nedir, İmam Hatip Lisesi bilgilerine güvenmeden, fıkıh kitaplarına müracaat etmeli. Bu iş, danışmanlara ve havuz medyası yazarlarına bırakılamayacak kadar hayatî bir iştir çünkü.
Diyelim ki, “Biz kimseye kâfir demedik” şeklinde bir düzeltme yapıldı, bir özür beyan edildi, içten de tövbe yapıldı.
O zaman mesele Peygamberimizin “Medine dönemine” uzanıyor. Mekke’de bunalıp Medine’ye hicret edenlere Muhacir, onları bağrına basıp, malını mülkünü Muhacir din kardeşleri ile paylaşanlara da Ensar dendiğini Erdoğan çok iyi bilir.
Muhacir’in de Ensar’ın da tamamı Peygamberimizi destekleyenlerdir.
Yalnız bir istisna vardır.
Ensar’dan bazıları “destekliyormuş gibi”  görünüp İslâm’ın, Resulullah’ın aleyhinde çalışıyordu.
İşte bunlar “münafık” lardı. İslâm’da münafıkın konumu kâfirden daha aşağıdır.
“Peygamber Efendimizi bile desteklemeyenler olmuştur” diyen Erdoğan’ın cümlesini ne taraftan şerh ederseniz ediniz karşımıza yukarıdaki sonuçlardan biri yahut her ikisi çıkacaktır. Bu beyan, tevil götürmeyen ve söyleyeni ahrette çok çetin sıkıntılara sokacak olan talihsiz bir ifadedir. 
Kaynak: Hasan Demir  http://www.yenicaggazetesi.com.tr/o-zaman-biz-ya-kafiriz-ya-munafik-31726yy.htm
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | “O Zaman Biz ya Kâfiriz ya Münafık!” için yorumlar kapalı
Eyl 06

Yüreğinle Konuş

thum_18279853073ea552c00
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yüreğinle Konuş
 
Yüreğinle konuş haydi ya da sus
Dağılsın kalmasın yüreklerde pus
Davran bitsin artık bu sinsi kâbus
Bütün meydanlarda er olmalısın..
 
Her insanın yıldızı var ayı var
Bu dünyada ömür denen sayı var
Bu evrende her canlının payı var
Habil’in safında çer (i) olmalısın..
 
Durmaz ki bu hayat su gibi akar
Kimine haz verir, kimini yakar
Sönmesin bu ışık sonsuza kadar
Gözlerde daima fer olmalısın..
 
Hak deyince akan sular durmalı
Hayat tükenmeyen tatla dolmalı
Kişi helalinden lokma bulmalı
Her dem alınlarda ter olmalısın..
 
Azmin, iradenin ümidi gibi
Kuran’ın o nurlu tevhidi gibi
Kâbe ve Nebevî mescidi gibi
Aranan özlenen yer olmalısın..
 
Kıyamette dağlar bile dürülür
Bir gün gelir büyük mizan kurulur
Cenneti Ala’ya hasret duyulur
Hak Teâlâ ile bir olmalısın..
 
07.11.2009
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yüreğinle Konuş için yorumlar kapalı
Eyl 05

Sevr Muahedesi (1)

sevr-antlasmasi_121051
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sevr Muahedesi (1)
İtilaf devletleri Osmanlı hükumetine kabul ettirmek istedikleri “Taksim ve Sulh” şartlarını Meclis-i Meb’usan’a teklif ettiler. Fakat meclis’in “Misak-ı Milli esaslar dahilince sulh yapılabilir” teklifi ile karşılaştılar. Osmanlı Devleti MilliHareketi bastırırmasını beklediler. O da olmayınca “Sevr Muahedesini” kabul ettirip , imzalattırmak ve sonra milli unsurları yok etmeyi planladılar.
22Nisan 1920’de Osmanlı Hükumeti Parise davet edildi. Ertesi gün 23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan T.B.M. M Hükumeti  de bir bildiri neşrederek bir barışın T.B.M.Meclisinde kabul edilemiyeceğini, Türklerce kabul edilebilecek olan bir barışın, onun tek temsilcisi olan T.B.M.M. Hükumeti ile yapılmasın zorunlu ve gerekli olduğunu” ilan etti. Bu sesi önce önemseyen olmadı. Parise gelen Osmanlı Heyet-i Reisi Tevfik Paşa’ya sulh muahedesi şartlarını 11 Mayıs 1920’de bildirdiler. İtilaf devletlerince San Remo’da kararlaştırılan bu şartları Tevfik Bey inceledi. Teklif edilen barış şartları ile itilaf devletlerinin dillerine pelesenk ettikleri istiklal, hürriyet, eişitlik, mefhumları ile ve “müstakil bir devlet mefhumu ile bağdaştırılabilir, uygulanabilir” bulmadı. Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalandığını, bu parçaları ele geçirmek isteyen düşmanlar arasında ihtilaflar bulunduğunu gördü. Bir taraftan  İstanbul’a Sadrazam’a, “Bize teklif edilen sulh, Devlet-i Aliye’nin bölünmesinden, parçalanmasından, Padişahın hukukunu imhadan başka bir şey değildir. Devletin var olabilmesi ancak, muahedenin tamamen iptali ile mümkündür.Bize teklif edilen muahedenin hazırlanış şekli, Osmanlı Devleti’ni, istiklalden mahrum bir müstemleke haline getirmektir.” Diye mektup yazarken, konferans delegasyonuna iletilmek üzere bir de muhtıra verdi. Muahedeyi imzalamadı.
(Devam edecek)
 
Kaynak: Türk Siyasi Tarihi / Tahsin Ünal
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | Sevr Muahedesi (1) için yorumlar kapalı
Eyl 04

Altın Sözler

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
*”Adalet evrenin ruhudur.” Ömer Hayyam
 
*”Aklın ve ilmin üç büyük düşmanı vardır: Kötülük, bilgisizlik ve tembellik”. Haeckel
 
*”Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olurlar.” Benjamın Dızraelı
 
*”Bir iş yapmak için neden yarını bekliyorsun. Bugün de dünün bir yarını değil midir. Ömer Hayyam
 
*”Bir ulusun büyüklüğü, nüfusun çokluğu ile değil, akıllı ve erdemli kişilerin sayısıyla ölçülür.” Victor Hugo
 
*”Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.” Mevlana
 
*”Cibilliyetsize ilim öğretmek, eşkıyanın eline kılıç vermektir. Mevlana
 
*”Dehanın ilk ve en büyük şartı hakikati sevmektir.” Geothe
 
*”En büyük cezaevi, cahil bir insanın kafasının içidir.” Montaigne
 
*”Fenalıkların ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır.” Eflatun
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı