Ağu 16

Diyanete Vicdani Bir Soru…

indir
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Diyanet bütçesiyle fark attıDiyanet İşleri Başkanlığı 4 milyar 604 milyon liralık bütçe büyüklüğüyle; İçişleri Bakanlığı (İdris Naim Şahin) 2 milyar 888 milyon, Sağlık Bakanlığı (Recep Akdağ) 2 milyar 490 milyon, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Teknoloji Bakanlığı (Nihat Ergün) 2 milyar 469 milyon, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (Erdoğan Bayraktar) 1 milyar 880 milyon, Kültür ve Turizm Bakanlığı (Ertuğrul Günay) 1 milyar 851 milyon, Dışişleri Bakanlığı (Ahmet Davutoğlu) 1 milyar 614 milyon, Ekonomi Bakanlığı (Zafer Çağlayan) 1 milyar 381 milyon, Kalkınma Bakanlığı (Cevdet Yılmaz) 1 milyar 198 milyon, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (Taner Yıldız) 600 milyon, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı (Hayati Yazıcı) 503 milyon ile Avrupa Birliği Bakanlığı’nı (Egemen Bağış) 213 milyon solladı.Kaynak:http://t24.com.tr/haber/diyanetin-butcesi-11-bakanligi-geride-birakti/215871
 
Diyanet bu devasa bütçeyle ne yapıyor?
 
Torba kanunla Diyanet kanununda bir değişiklik yapılarak Kur’an Kurslarının “iaşe ve ibade ve diğer ihtiyaçlarının” bütçelerini hazırlamak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevleri arasına
eklendi.
“Şimdiye kadar kim yapıyordu?” sorusunun cevabı evinizin yakınındaki Caminin altındaki Kur’an Kursunu ayakta tutmayan hocaefendi ve hocahanımlarda.
Diyanet, kursların ihtiyaçlarının (elektrik, su ve yakacak dahil) kursiyer yavruların ailelerinden toplanmasını buyuruyor. Eğer Hocaefendi böyle bir görevi yerine getiremiyorsa cebinden karşılıyor. Camiyi, lojmanı halk yaptırır, bunların giderlerini halk karşılar; Kur’an Kurslarının giderlerini hocalar ve halk karşılar, hatta Müftülük inşaatlarında bile cemaat yardımına başvurulur.
Peki Allah aşkına sormak istiyorum, 12. büyük bütçeye sahip Diyanet bu devasa bütçeyle ne yapar?
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=27476
  
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , | Diyanete Vicdani Bir Soru… için yorumlar kapalı
Ağu 15

En Çabuk Kirlenen Yer Yürektir.

 cimg2420
Bir padişah, erkândan birkaçıyla payitaht civarında bir gezintiye çıkmıştı. Bir kaç saat sonra yolları üzerindeki bir nar bahçesinin kıyısında mola verdiler Olgunlaşmış, tam kıvamını bulmuş olan narlar iştah kabartıyordu. Padişah bahçe içinde çalışmakta olan yaşlı bir adamı yanına çağırdı sordu:
“Bu güzel nar bahçesi kimin?” “Benimdir efendim, babamdan miras kaldı.” “Oğlun, uşağın var mı?” “Allah bize oğul uşak vermedi efendim, karı kocadan ibaret iki kişilik bir aileyiz.” “Peki ben de bu ülkenin hükümdarıyım, şuradan bir nar şerbeti sıksan da içsek.” İhtiyar kalaylı, tertemiz bir tas getirdi. Ağaçtan iki nar kopardı ve sıktı. İki nar tam bir tası doldurdu. Padişah içti ve çok beğendi. Vücuduna bir zindelik ve ferahlık yayılmıştı. Çiftçi padişahın beraberindeki herkese nar şerbeti ikram etti. Padişah ve adamları bedenlerinin kazandığı bu zindelikle ihtiyara veda edip yola koyuldular. Yolda şeytan padişahın kafasını karıştırmaya başladı. “Madem bu ihtiyarların mirasçıları yok, ne yapacaklar böyle güzel nar bahçesini, bir kaç kuruş verip ellerinden alayım” diye düşündü. Geri dönerlerken aynı bahçenin yanında yine konakladılar. Padişah ihtiyardan bir tas daha nar şerbeti yapmasını istedi. İhtiyar bir tas nar şerbeti yapıp sundu. Fakat padişah bu defa nar şerbetinin tadını pek beğenmedi. Sabahkine hiç benzemiyordu. Sordu: “Baba ne oldu böyle, bu nar şerbeti sabahki ile aynı nardan değil mi? Bunun tadı hiç de hoş değil.” “Aynı nardan evlat, aslında tadında da bir değişiklik yok, asıl değişen sizin kalbiniz. Tebaanızın malına göz koydunuz, bunun için de narların tadı değişti. İyi niyet sunduğunuz şiddette size geri döner. En çabuk kirlenen yer yürektir.
Su ve sabun tüm kirleri yıkar ama yüreğinizde barındırdığınız fesatlık hiçbir şekilde temizlenmeyecektir.”
 
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , | En Çabuk Kirlenen Yer Yürektir. için yorumlar kapalı
Ağu 14

Uyu Uyu Yat Uyu!

HaberRes_30008
 
 1960′ lı yıllarda ilkokulda öğretmenler “Uyu uyu yat uyu” fişleri ile okuma yazma öğretirlerdi. Bunun bütün Türkiye’de uygulandığını düşünün ve şu anda 50-70 yaşlarındaki vatandaşların nasıl uyutulduğunu anlayın. Malum “Kore Savaşları” neticesinde Nato’ya giren Türkiye’ye “Marshall” adlı yardımlar ile Amerika’dan gelen süt tozlarının kazanlarda su ile karıştırılıp süt yapılarak dağıtıldığını düşündükçe bu gün olanları daha iyi anlıyorum. Şimdiki uygulamalar ise uzay çağını yaşıyor.(K.Ş)
Asıl konuya gelelim. 
 * * *
Selahattin Demirtaş, CNN Türk’te Hüseyin Yayman, Utku Çakırözer ve Hande Fırat’ın yönettikleri programda Türkiye’nin 20-25 bölgeye bölünmesi talebinde bulunuyor…
BDP’li Gültan Kışanak, “Kürdistan’ı kuracağız, Öcalan da başımızda olacak” diyor…
Ahmet Türk, “Anayasal statü ve özerklik” diye bas bas bağırıyor..
“Kürdistan’a karakol yapmayın”  dayatması hükümet tarafından kabul görüyor, Mehmetçiğin çekildiği karakollara PKK militanları yerleşiyor, Türk Bayrağının indiği direklere PKK paçavraları çekiliyor…
Suriye’nin kuzeyi resmen “Kürdistan” oluyor… Öcalan,  “Sabrım taştı, ya verdiğiniz sözleri tutun, ya ben bu işte yokum diyeceğim” tehditleri savuruyor…
Erdoğan ve AKP yönetimi hâlâ, milletin gözünün içine baka baka,  “Tek bayrak, tek devlet dedik, PKK’nın Türkiye’den kopma gibi bir talebi yok” yalanı ile milletin aklını, gerçeği görenlerin ise midesini bulandırıyor ve basiretleri iyice bağlamak için de “Süreç başlayalı analar ağlamıyor, şehit cenazeleri gelmiyor” edebiyatında şaheser üzerine şaheser vermeyi sürdürüyor..
***
Sözün özü..
Türkiye maalesef ülkesini 36 parçaya bölen.. PKK’nın her istediğine  “Evet”  diyen..  Devlet dairelerinde  “T.C.”  ibaresinin kalkmasına yeşil ışık yakan.. Zinayı serbest, domuz etini kasaplık et konumuna getiren… “Türk milliyetçiliğini ayaklar altına”  alıp etnik milliyetçiliklere toz kondurmayan.. Görevi devraldığında Türk Bayrakları ile dolu dağları taşları PKK paçavrası ile donatılmış bir ülke haline getiren bir Başbakan..
Ve bu Türkiye yine ülkesini başta komşuları olmak üzere bütün ülkelerin düşmanı haline getiren tarihinin en başarısız Dışişleri Bakanı ile yönetilmekte…
Buna rağmen her ikisi de kendilerini sanki bin yılda bir yetişen devlet adamı olarak gören ve on milyonlar tarafından da öyle görülen bir tarihi dönem yaşıyor, Türkiye…
Biz, “İyi uykular” dedik amma inanın buna “Uyku” bile denmez… Öldük de, haberimiz mi yok, yoksa.
 
Birileri bize “cimdik” atsa da uyansak! (K.Ş)
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=27648
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | Uyu Uyu Yat Uyu! için yorumlar kapalı
Ağu 12

Felak ve Nas Surelerini Bilmeyenler Lütfen Öğrensin!

AKP’nin önerisiyle Emniyet Genel Müdürlüğü’nün  “İhbar noktası projesi” Sovyetler Birliği döneminde KGB’nin kurduğu ihbar sisteminden mi esinlenerek uygulanacaktır.. Öyle ki, “çocuk, anne-babasını ihbar eder” denilirdi. Aynı tespitler Hitler Almanya’sı için de yapılırdı. Muhbirlik kültürü, insanların olgunlaşmasını, dolayısıyla faydalı işler üretmesini engeller. Muhbirlik kültürü içinde yetişmiş bir insandan topluma fayda gelmez. Felak ve Nas Surelerini Bilmeyenler Lütfen Öğrensin! (Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır.) K.Ş
Zaten, “söz getirip götüren, arkadan çekiştiren, ara bozucu, fitneci” kimseler bütün dinlerde kınanmıştır. Müslümanların kutsal kitabı Kur’an’ın son iki suresi konuyla ilgilidir. Bu sureler namazlarda okunur ama anlamını çok kimse bilmez.
2105f6cb30e000e804dcc8d1bf14df8e5c0d7b1288001
 
 
 
 
 
                       
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 Hemen ardından gelen Nas suresi şöyledir:  images
İnsanların kurduğu tuzaklara karşı, bu duaların okunması gönül ferahlığı sağlar… İnsanın kendine güvenini artırır.
Şayet ihbar kutuları kurulursa, önlerinden geçerken, herkes Felak ve Nas suresini okumak durumunda kalacağı için bilmeyenler lütfen öğrensin!… 
 
 
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=27647
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , | Felak ve Nas Surelerini Bilmeyenler Lütfen Öğrensin! için yorumlar kapalı
Ağu 11

Altın Sözler

resimli-atasozleri.jpg609f734f494fe9cbebd9cc2166030493 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

* “Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?” Necip Fazıl Kısakürek

*Şu anda ‘düşünme,konuşma, sus, unut!’ K.Ş

* Yurtdışında yabancı gazetecilerin, “Atalarınızın Viyana’da ne işi vardı?” sorusuna cevaben;

Osman Bölükbaşı: “Haçlı Seferleri’ne iade-i ziyaret!”

* Mecliste bir gün kürsüde hararetle DP’yi eleştirirken Menderes’te dayanamayıp “in ordan aşağı ” diye bağırınca cevap verdi ” İNEK MENDERES, İNEK” diye cevabı çakar. Osman Bölükbaşı

* “Irak’ta ve Afganistan’da insan vurmak çok zevkli(2005)” dediği ses kayıtlarıyla ortaya çıkan Amerikalı Korgeneral James Mattis’in mensubu bulunduğu orduyu Irak ve Afganistan’da hürriyet için evlatlarını feda eden bir kurum olarak değerlendiren ve “İnşallah en az kayıpla ülkelerine dönerler” duasında bulunan Başbakan’ın umudu, aynı ordunun Suriye’de Esad’ın işini bitirmesi idi.

* İsmet İnönü’nün çalışma arkadaşlarından birisi, “Paşam sizin hiç Allah demediğiniz söyleniyor halk arasında, arada sırada da olsa kalabalıklara hitâb ederken Allah lâfzını kullanınız” der. İnönü, bir sonraki mitingin sonunda kalabalıklara vedâ ederken, “Allahaısmarladık” der ve kendisini bu konuda ikaz eden arkadaşına da “Allah dedim işte oldu mu?” der.

* Koyuna bir çamçak kımız içirmişler, hemen heyecanla sormuş:

-“Kurdun evi nerede?”

* ‘Allah aklını kullanmayanları pisliğe mahkûm eder!’

* ‘Bir toplumu oluşturan bireyler iç dünyalarını değiştirmeden, Allah da o toplumun gidişatını değiştirmez.’(Ra’d, 11) ”

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Ağu 10

Kerkük Soykırımı

14-temmuz-1959-kerkuk-turkmen-katliami_514874
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1959 yılının 14 Temmuz’unu… Senin yolundan gidenlerin pek çoğu, 14 Temmuz günü şehittiler! Ey Fuzûlî, haydi biz çekilelim aradan; şimdi o şehitler konuşsun:
 
Bizler, şehâdet şerbetini içenlerdeniz!
Bizler, Türklük uğruna tatlı candan geçenlerdeniz!
Adım, Osman Hıdır.
Mekânım, Arslan Yatağı,
Suçum: Kerkük’te Türk olmaktır!
Nasıl anlatayım bilmem ki…
Karşımda itler gibi ürüdüler,
Sonra öldürdüler!
Çırılçıplak soyup;
Cesedimi sokaklarda sürüdüler!
Adım, Osman Hıdır!
Bu zalım yerde,
Türk’ün kaderi budur!
Ben Ata Hayrullah!
İki Jip arasına gerdiler önce
Sen lidersin dediler,
Sürdüler… Sürüdüler…
Ağaca asıp; cesedime tükürdüler!
Ben, Ata Hayrullah!
Alışamadım öz yurdumda tutsaklığa,
Binlerce yıl önce geldim Kerkük’e,
Biliyorum evvelallah!
Adım, Seyyid Gani!
Baltalarla parçaladılar beni!
En şanslısı benim belki,
Dar geldi bu Kerkük bana dar!
Devirdim karşıma geleni
Son nefesime kadar!
Bir ara Süleyman’ı gördüm
Onu arkadan vurdular!
Ben, Abdullah Beyatlı!
Ben, Kasım Neftçi!
Ben, Adil Hamit!
Ben, Hacı Necim!
Ben, bütün KERKÜK!…
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=27587
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | Kerkük Soykırımı için yorumlar kapalı
Ağu 09

Menfaatler Var!…

 
menfaat
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İnsandaki mayada,
Kâinat sevgiye dar,
Maalesef bu dünyada,
Yalnız menfaatler var.
 
Kötülükler çok şimdi,
Söz, zehirli ok şimdi,
Ana baba yok şimdi,
Yalnız menfaatler var.
 
Ekşimiş yine maya,
Göğüsler dolu kaya,
Kalmadı ahlak hayâ,
Yalnız menfaatler var.
 
Adet, gelenek, töre,
Kokuşmuş şehir, yöre,
Sordum âlime göre,
Yalnız menfaatler var.
 
16.10.1997
 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , | Menfaatler Var!… için yorumlar kapalı
Ağu 08

“İhanet İçindesiniz!”

1362515988
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Orta Doğu’da olanları anlayabilmek için 7 gün 24 saat dünya medyasını iyi takip etmek gerekiyor. Orta Doğu’daki olaylara da umursamaz davranamıyoruz çünkü bu konu Türkiye’mizi yakından ilgilendiriyor. O yüzden ABD gibi göstermelik değil ciddi ve samimi bir şekilde kaygılanıyoruz. Burada akan kan Müslüman kanı, giden can Müslüman canı… Canımız yanıyor…
Sınırımızda tabiri caizse burnumuzun dibinde terör örgütünün uzantısı “PYD” özerklik kuruyor. AKP, “PYD”nin Eş başkanını İstanbul’da ağırlıyor.Türkiye, AKP’nin çaresizlik içinde BOP’a saplanmasının ve İmralı canisiyle kurduğu ortaklığın ağır sonuçlarını yaşıyor. AKP’nin BOP yolunda bataklığa dönüştürdüğü Suriye’de kontrol her gün artan bir ağırlıkla Esad’a geçiyor. BDP’li Demirtaş, “PYD”nin bu ülkedeki özeklik ilanıyla birlikte Türkiye’nin artık Kürt komşuları olduğunu ilan ediyor. Benzer durumun Türkiye’de de oluşturulması için yeni bir adım daha atılıyor. Daha önce sözde asayiş birimi ve maliye kurup Güneydoğu’da yol kesip haraç toplayan “PKK”, şimdi de 50 bin yetiştirilmiş terörist ordusu için eğitime başlıyor.
Bütün bu olanlara rağmen AKP’nin ileri gelenleri hamile kadınlarımıza hakaret etmekle meşguller. Bir kadının, bir annenin hamile olmasından daha doğal ne var. Olanları gizleyebilmek vatandaşların dikkatlerini başka konulara çekmek için olağanüstü gayret gösterdikleri görülüyor. RTE bunlara hiç değinmiyor. Daha önceleri Suriye ile yatıp Suriye ile kalkıyorduk. Şimdi de Mısır ile yatıyor, mısır ile kalkıyoruz. Şu an bize “cambaza bak” diyorlar.
Oktay Sinanoğlu Türkçe’nin katledilişini dile getiren “By By Türkçe” adlı kitabında Türkçe’ye veda edişimizi dile getirmişti. Şu anda ise dünyadaki pek çok medya kuruluşlarının yayınladığı gibi bizde mi Güney Doğu’ya “By By!” diyeceğiz. Güney Doğu Anadolu Bölgesi terör örgütüne teslim edilmiş durumdadır. Yasalar uygulanmadığı ve gerekli tedbirler alınmadığı takdirde vatandaşlar da Devlet Bahçeli’nin dediği gibi “İhanet İçindesiniz” diyecektir.
 
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , | “İhanet İçindesiniz!” için yorumlar kapalı
Ağu 07

Herkesin Sırtında Bir Yük Var!

deli+namaz+cemaat+yük
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Meczubun (deli) biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. 
Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır.
Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider.. Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar.. 
Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını.

Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan.. Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar. Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile.. İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar…

İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki:
“Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın? Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?”

Bunu duyan meczub melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar “Âdetiniz böyle değil mi?” 
“Ne âdeti?!” der Hoca..
Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra..
Der ki meczub bu kez:
“Hocam ben namaz kılmak için girdim camiye, şöyle kendime uygun bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet böyledir, ben de şu odunları yüklendim geldim işte, neden kızıyorsun?

Kızacaksan herkese kız, tek bana değil! Hoca şaşırır: 
“Benim sırtımda da mı var?” der.. 
“Evet” der meczub, “Hepinizin sırtı yüklü!”..

Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına, bıyık altından gülüşmeler başlamıştır..

Meczub bu kez öne atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir çocukça, heyecanla bağırır:

“Bak bunun sırtında mavi gözlü bir çocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı.. Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, 
bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gözlü esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..” 

Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca; “ Boş yok, boş yok hiç!..diye tekrarlar. 
O böyle söyleyince, herkes dehşet içinde şaşkınlıkla birbirinin yüzüne bakar! Aynen doğrudur dedikleri çünkü; Kimi doğacak çocuğunu düşünüyordur namazda, kimi bahçesindeki meyve ağaçlarını, biri onaracağı kapıyı, diğeri lokantasında pişireceği yemeği.. 
Biri açtır aklında yiyeceği tavuk, birinin sırtında sevdiği kadın, diğerinde de bakıma muhtaç annesi vardır.

“Peki söyle bakalım bende ne vardı?” der, 
bu kez endişeyle Hoca.. O da der ki: 
“Zaten en çok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı! Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “öldü mü ölecek mi?” diye düşünürmüş namazda… “

Harâbât ehlini hor görme sakın, defineye mâlik viraneler var.” 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | Herkesin Sırtında Bir Yük Var! için yorumlar kapalı