May 29

Uyan Türkiye!

indir
 
 
 
 
 
 
 
Uyan Türkiye!
Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğü açısından tehlike oluşturan hareketlerin gündeme geldiği bu günlerde seçim dönemine bir göz atalım istedim.
İktidar partisi seçimlerde bir yandan muhalefete ağır suçlamalar yaparken, öbür yandan 11 yıllık ortağı olan “cemaatle” kavgayı ön plana çıkarmıştır. Anlaşılamayan bir şekilde seçimlerin “İstiklâl Mücadelesi” olduğunu söyleyebilmiştir. Kafası karışan sade vatandaş düşünüyor ve soruyor, “acaba benim istiklâlimi tehlikeye sokan kimlerdir?” diye. Vatandaş haksız mı? Zira Başbakan; vatanımızı, devletimizi ve milletimizi bölmek için 30 yıldır kan döken ve son 10 yılda Güneydoğu ve Doğu Anadolu’muzda, adım adım hakimiyetini pekiştirip “paralel devlet inşa eden” bölücü terörden niçin hiç bahsetmemiştir? Bölgede kanunlarımız uygulanamaz, vatandaşımızın can-mal güvenliği sağlanamaz, bağımsızlığımızın sembolü bayrağımız dalgalanamaz, güvenlik güçlerimiz görevini yapamaz hale gelmiştir. Bu vahim halimizden, kurşunlanarak, yakılarak şehit edilen kardeşlerimizin durumundan, Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın ve diğer yetkililerin haberleri yok mu? Niçin susmaktadırlar? Niçin, duymazdan ve görmezden gelmektedirler? Türk Milletine niçin bir açıklama yapılmamaktadır?
Bu acı ve geri dönüşü zorlaşan kanlı ihanet, istiklâlimize kastetmiyor da, muhalefet mi ediyor? İktidar teröristbaşının İmralı’daki hücresine giderek neyin pazarlığını yapıyor? “İmralı mutabakatı” olarak yayımlanan anlaşmaya göre; “çatışmazlık”, “özerklik” ,”ana dilde eğitim”, “bebek” katili dahil bütün teröristlerin serbest kalmaları ve “devletimize ortak olacak şekilde PKK’nın temsilcisi olarak Meclise girip siyaset yapmaları”, istiklâlimizin, vatanımızın, devletimizin ve milletimizin bölünmesi olmuyor mu? “Aman süreç bozulmasın” denilen, bu ihanetin adı değil midir?
Evet seçimlerde MHP hariç diğer partiler bu varlık-yokluk meselemiz üzerinde hiç durmamıştır. Buna göre iktidar, bölücü terörün 30 Mart’tan sonra “özerkliği (bağımsızlığı) ilan edeceğiz” dediği ve birlikte oluşturulduğu anlaşılan siyasete devam edecek demektir.
Sonuç: Seçimler bitti, “yola devam.” Türk Milleti uyan!
 
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/secimler-bitti-ya-turkiye-30343yy.htm
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | Uyan Türkiye! için yorumlar kapalı
May 28

Balık “Baştan” Kokar?

198825-3-4-daab4
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Balık “Baştan” Kokar?
 
Bir millet düşünün sonsuz dalgalı
Dalgaları kıvrım, kıvrım halkalı
El, ayak, kulak, göz, dil prangalı(!)
Hür olarak kaldı nice savaştan
Lakin balık nerden kokar?
— “Baştan!”
 
Yurdundan koparıp genç filizleri
Yok, etmeye çalışırlar bizleri
Çıkacak meydana asıl yüzleri
Artık şüpheliyiz kurudan, yaştan
Lakin balık nerden kokar?
—“Baştan!”
 
Oldum olası böndü idare
Mum alevi gibi söndü idare
Şahsi menfaate döndü idare
Bizler olduk, candan ve arkadaştan
Lakin balık nerden kokar?
—“Baştan!”
 
Yurdun her yanında kan çeşmeleri
Bıçak gibi kesin didişmeleri
O, büyük başların çekişmeleri
İmdat bekler gibi kandan, ataştan
Lakin balık nerden kokar?
—“Baştan!”
 
Devlet devlet olsun artık durmasın
Müsteşarlar halka tekme vurmasın
Boş yere, hiç kimse hayal kurmasın
Ekmek kazancımız kömürden,  taştan
Lakin balık nerden kokar?
—“Baştan!”
 
Her devirde artist, kabadayı var!
Gönüller kapkara ocaklarsa dar
Bir musibet bin bir belayı savar
Bıktık, bakar körden, gözleri şaştan
Lakin balık nerden kokar?
—“Baştan”
 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , | Balık “Baştan” Kokar? için yorumlar kapalı
May 27

Devlet adamı ile siyasetçiyi birbirinden ayıran temel özellikler:

373595-3-4-6d580
 
siyasetci14.03.2014.22.16.52
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
                            Devlet Adamı                                                                 Siyaset Adamı
 
 
Devlet adamı ile siyasetçiyi birbirinden ayıran temel özellikler:
 
Devlet adamı yaşatmak için vardır, siyasetçi yaşamak için…
Devlet adamının özel hayatı yoktur, siyasetçi özel hayatı için vardır.
Devlet adamı yakmamak için yanar, siyasetçi yanmamak için yakar.
Devlet adamını hakperestler destekler, siyasetçiyi fanatikler.
Devlet adamı hak ve adalete dayanır, siyasetçi sandığa güvenir.
Devlet adamı birleştirir, siyasetçi ötekileştirir.
Devlet adamı toplar, siyasetçi böler.
Devlet adamı uzlaşmacıdır, siyasetçi insanlar arasındaki ihtilaftan beslenir.
Devlet adamı sevdirir, siyasetçi korkutur.
Devlet adamı mütebessimdir, siyasetçi mağrur ve asık suratlı.
Devlet adamı öfke ile kalkanın zararla oturacağını bilir, siyasetçi öfkenin de bir sanat olduğunu sanır.
Devlet adamında tedbir, teenni vardır, siyasetçide cahil cesareti.
Devlet adamı konuşur, siyasetçi bağırır.
Devlet adamı vicdana hitap eder, siyasetçi cüzdana…
Devlet adamı gelişir, siyasetçi değişir.
Devlet adamının düşüncelerinde istikrar vardır, siyasetçi gömlek değiştirir gibi fikir değiştirir.
Devlet adamı tek yüzlüdür, siyasetçi çok yüzlü…
Devlet adamı dik durur, siyasetçi diklenir.
Devlet adamı kendini milletin hizmetine adar, siyasetçi ise millet kendine itaat etsin hatta minnet etsin ister.
Devlet adamı yanlışları anında görür, siyasetçi atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra fark eder.
Devlet adamı din ile politikayı ayırır, siyasetçi dini politikaya âlet eder.
Devlet adamı liyakate bakar, siyasetçi sadakate.
Devlet adamı icabında “hayır” diyebilenleri sever, siyasetçi “evet efendim” cileri…
Devlet adamı millete hesap verir, siyasetçi seçmenine…
Devlet adamı rüyasında milleti görür, siyasetçi seçmenini…
Devlet adamı emin adımlarla ilerler, siyasetçi zikzak çizerek yürür.
Devlet adamı uzun vadeli düşünür, siyasetçi günlük yaşar.
Devlet adamı görür, siyasetçi bakar. “Bakanlar”ın siyasetçiler arasından seçilmesinin hikmeti bu olsa gerek.
Devlet adamı düşünür, siyasetçi eşinir veya kaşınır.
Devlet adamının etrafında vatandaşlar vardır, siyasetçinin yanında yandaşlar…
Devlet adamı vatan tutar, siyasetçi taraf tutar.
Devlet adamının adı ebedî kalır, siyasetçi koltuktan düştüğü gün kaybolur.
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/devlet-adami-siyasetci-30498yy.htm
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | Devlet adamı ile siyasetçiyi birbirinden ayıran temel özellikler: için yorumlar kapalı
May 26

Sizin için Özlü Sözler

milli-benlik
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
*”Affetmek, zaferin zekâtıdır.” Hz. Muhammed (sav)
 
*”İman, aklın çalışmasının ürünüdür.” Ahmed Hulûsi
 
*”Kişi anasından iki kere doğmadıkça, Göklerin Melekûtuna ulaşamaz.” Hz. İsa (as)
 
*”Sevgin nefrete dönüşmesin, sana ancak yük olur. Ahmet Fevzi Yüksel
 
*”Besmele çektikten sonra, Fatihayı hiç ara vermeden tek nefeste okumaya gayret et.” Muhiddin Arabi
 
*”Vücudun, ilmi ilahide, ilimden ibaret olduğunu müşahade, vahdet-i şuhud’dur.” Ahmed Hulûsi 
 
*”Musibetin sevabına talip olmaklığın, musibeti çekmekte iken de varsa, zahidsin.” Hz.Muhammed (sav)
 
*”Yaşam kabullenmektir.” Ahmet Fevzi Yüksel
 
*”Mollanın namazında Hakk’ın ne Celali vardır, ne de Cemali. Mollanın ezanı bize seher vaktini bile bildirmez.”
Muhammed İkbal
 
*”Bela insanın diline bağlıdır. Bir kimse bir şeyi ‘yapmam’ dedi mi, şeytan her işini bırakıp onu yaptırana kadar uğraşır.” Hz.Muhammed (sav)
 
*”Algılanan varlığın, Hakkın vücudu olduğunu müşahade, vahdet-i vücud’dur.” Ahmed Hulûsi
 
*”Her evin kapısı vardır. Kabirin ki ayak tarafındandır.” Hz.Muhammed (sav)
 
*”Ahmak konumuna düşmemek için her konuda yorum yapmayın.” Ahmet Fevzi Yüksel
 
*”Tasavvuf, Allah ile olan muamelenin saflığıdır. Bunun aslı da dünyadan yüz çevirmedir.” Cüneyd-i Bağdadi 
 
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Sizin için Özlü Sözler için yorumlar kapalı
May 25

BORALTAN KÖPRÜSÜ KATLİAMI (2)

boraltan1_11indir     


BORALTAN KÖPRÜSÜ KATLİAMI (2)

Tutsak Türklerin kurşuna dizilmeden önce söyledikleri bir ağıt şöyle:
Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı,
Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.
Karası, karası, merhamet fukarası
Karası, karası, merhamet fukarası,
Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.
Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine
Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine.
 
Azerbaycan’ın büyük milli şairi Almas Yıldırım, bu olayı “Dönek Kardeş” adlı şiirinde şöyle dile getirir:
Türk denince özü, sözü mert olur
Dost deyince ayrılmaz bir fert olur
Kardeş deyip dara düşsem, sığınsam
Şimden geru bu bana bir dert olur
Ben ne diyem bu vefasız dağlara
Öz kardaşı dönek olan ağlara!
 
Türk; o Altayların dünkü eri mi
Yolunda can koydum, verdim serimi
Düştüğü ağlardan kurtulsun diye
Serdim ayağına doğma yerimi…
Kardaş armağanı, dökülen kanlar
Bana mükâfat mı giden kurbanlar?
 
Ben diyorum, Kayıhan’dır soyumuz
Bir kaynaktan varlığımız, boyumuz
Dilim dili, yolum yolu, emel bir
Bir bayrakta, yıldız’ımız, ay’ımız
Azerî, Türk, Türkmen; var mı ayrılık
Nerden doğdu bu imansız gayrılık?
 
Alnımın yazısı, karadır kara
Karadan bir mendil yolladım yara
Yol uzun, el uzak, yetişmez eller
Türklüğün kanayan kalbini sara
Felek kıymış beslenen bu dileğe
Lânet Türk’ü hançerleyen bileğe.
 
Bir suç mu düşmana göğüs gerdiğim
Günah mı Türklüğe gönül verdiğim
Rusların açtığı yaradan derin
Anayurtta öz kardaştan gördüğüm
Seslenseydim, ses çıkardı her taştan
Ne beklersin sağırlaşan bir baştan.
 
Kaçtır, eli kanlı çıktı oyundan
Ne bilem, kahpelik varmış soyunda
Girdiğim öz yurttan döndürülürken
Kanımın aktığı sınır boyunda
Açan lâlelerden bir çelenk örsem,
Türklük dünyasına armağan versem.
 
Karakol komutanı genç subay evine döndükten sonra yaşananlara dayanamayıp intihar etmiştir. Bu olay, Türk’ün (?) Türk’e ihanetidir. Bu olay, bir devlet yönetiminin ne kadar soysuzlaşabildiğinin apaçık kanıtıdır. Bu olay, ruhları uçmağa varan bağımsızlık aşığı 146 bozkurtun kutlu direnişinin yankıları misali, hâlâ kulaklarımızda çınlamaktadır.
 
Kaynak: http://dinimizvetarihimiz.blogcu.com/inonunun-boraltan-koprusu-katliami/12304310
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , | BORALTAN KÖPRÜSÜ KATLİAMI (2) için yorumlar kapalı
May 24

Milliyetçilik Ülküsü (2)

turk-duygusu
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Milliyetçilik Ülküsü (2)
 
Bir topluluğa ümmet denilebilmesi için o topluluğun Allah inancına sahip olması ya da Müslim olması gerekmez. Burada önemli olan husus, topluluğun ortak bir yol üzerinde olmasıdır. Bu yol bozgunculuk dahi olabilir. Ümmet, bozguncuların bozgunculuk, düzelticilerin de düzelticilik yolunda biraraya gelerek oluşturdukları toplumdur.
 
Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık. Onlardan bir kısmı sâlihlerdi [düzgün kiselerdi], bir kısmı da bundan aşağı idi. Ve Biz, onları dönsünler diye iyiliklerle ve kötülüklerle belâlandırdık. [imtihan ettik]. (Araf, 168) 
Yeryüzünde birçok ümmet/millet vardır. Toplumları birbirlerinden ayıran şey soy, dil, örf ve adetler değil, toplumsal olarak üzerinde bulundukları yoldur. Bu yol da ya düzelticilik ya da bozgunculuk yoludur. Milletlerin kendilerine tayin ettiği düzelticilik ve bozgunculuk hedefleri Adem’den beri işleyen bir kural olarak kendini göstermektedir. 
Buraya kadar anlatıklarımız ışığında Türkiye için şunları söyleyebiliriz: 
Belirli bir amacı ve yolu olan Türkler bir ümmettir/millettir. Türk milleti içinde yaşayan çeşitli soylara/ırklara mensup topluluklar vardır. Bu husus Türkiye’de yaşayan insanların bir ümmet/millet olmasına engel değildir.
 
Ey insanlar! Biz sizi, bir erkek ile bir dişiden yarattık, birbirinizle tanışasınız diye sizi kabileler ve oymaklar kıldık. Şüphesiz ki, Allah katında en değerliniz, en takvâlı olanınızdır. Gerçekten Allah, en iyi bilendir, en çok haber alandır. (Hucurat, 13) 
Ayette geçen “kabile” ve “oymak” kelimeleri soyları anlatmak için kullanılmaktadır. Yukarıda da anlattığımız gibi Kur’an ilk indiği dönemde Mekke’deki bu soy farklılıklarını ortadan kaldırarak tüm soyları ümmet/yol kavramı içine almıştır. Türkiye sınırları içerisinde yaşayan çeşitli soylar vardır. Bir ülke içinde örf ve adetleri, gelenek ve görenekleri, dil ve renkleri birbirinden farklı soyların bulunması çok doğaldır. Bir yurtta yaşayan insanları ümmet/millet yapan şey onların dilleri, renkleri, örf ve adetleri, soyları değil; onların hangi amaç etrafında birleştikleridir. Ayette söylenen şudur: “Sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık, soy farklılıklarını ya da diğer farklılıkları husumet yapmayın tanışın kaynaşın”.
 
Firavun, yurdunda yaşayan halkını soy farklılığı sebebiyle birbirine düşürmüştü: 
Şüphesiz ki Firavun, yeryüzünde yüceldi ve ehlini [insanları] grup grup kıldı; onlardan bir taifeyi güçsüzleştirmek istiyor; bunların oğullarını boğazlıyor, kızlarını da sağ bırakıyordu. Şüphesiz ki o, bozgunculardan idi. (Kasas, 4)
 
Bu ayette Firavun’un ülkesinde izlediği politika eleştirilmektedir. Firavun, o dönem uyguladığı siyaset gereği Kıptiler (Mısır’ın yerli halkı) ile İsrailoğulları arasına soy farklılığı sebebiyle ayrılık sokmuştu. Onları gruplara ayırmış daha sonra da Kıptiler’den yana ağırlık koyarak İsrailoğulları’na zulüm etmişti. Bugün Türkiye ve bir çok dünya ülkesinde oynanan oyunlar da bundan farklı değildir.
 
Buraya kadar anlattıklarımızdan Millet ve Milliyetçilik tanımlarını şöyle yapabiliriz: 
Millet, düzelticilik amacı etrafında bir yurtta toplanmış yurt kardeşlerinin, yurt sevgisi ile oluşturduğu topluluk; Milliyetçilik (Yurt kardeşliği) ise, bu topluluğa sahip çıkmak, devamlılığını sağlamak, ayakta tutmak ülküsüdür.
 
 
(Son).
Kaynak: http://www.kurandini.net/index.php/milliyetcilik-yurt-kardesligi.html
[1] Uluslar arası şirket tekelleri, bu tekellerin sahiplerinin oluşturduğu siyasi, idari, düşünsel örgütler (CFR, Bilderberg, Trilateral); bu örgütlerin denetimi ve yönetimi altındaki ABD, AB ülkeleri, İsrail ve Japonya hükümetleri; bu devletlere bağlı çalışan NATO, BM, İMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslar Arası Ödemeler Bankası ile tüm bu yapılanmayla yardımlaşarak ve destekleşerek ülkelerinde başa geçen, ülkelerinin topraklarını, halkının emeğini sömürten işbirlikçi yönetimler.
[2] “Millet” kelimesinin Kur’an’da kullanılış şekli ileride Laiklik başlığı altında anlatılacaktır.
[3] Celaleddin Vatandaş, Hz.Muhammed’in Hayatı ve İslam Daveti, Pınar Yay. 2010, Sayfa 147-148
[4] Hakkı Yılmaz, Tebyinü’l Kur’an, İşaret Y., 2008, Cilt 2, sf.577-578
 
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , , , | Milliyetçilik Ülküsü (2) için yorumlar kapalı
May 23

Diaspora’nın Yalanı

 

images

 

                                                                                       
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Diaspora’nın Yalanı
Hatırlanacağı üzere, ABD’nin eski Başkanlarından Ronald Reagan’ın yaptırdığı geniş bir araştırma sonunda Türklerin soykırım yapmadıkları tespit edildiğinden hiçbir ABD Başkanı Türkler soykırım yaptılar diyemiyor.
Belki, bu yüzden de tam olarak “kınama kararı” alınamıyor.
Öte yandan, Ermenilerin ısrarla arşivlerini açmadıklarını buna mukabil Türk arşivlerinde isteyen herkesin araştırma yapabileceğini, bütün dünya kamuoyuna “tekrar tekrar” duyurmamız önem arz ediyor.
Yeri gelmişken; sözde soykırımı kabul eden ülkelerin listesini de, “teşhir” etmek öne çıkıyor;
Uruguay: 1965, 2004, 2005, Güney Kıbrıs Rum Kesimi: 1982, Arjantin: 1993, 2003, 2004, 2005, 2006, 2007, Rusya: 1995, 2005, Kanada: 1996, 2000, 2004, Yunanistan: 1996, Lübnan: 1997, 2000, Belçika: 1998, İtalya: 2000, Vatikan: 2000, Fransa: 2001, İsviçre: 2003, Slovakya: 2004, Hollanda: 2004, Polonya: 2005, Almanya: 2005, Venezuela: 2005, Litvanya: 2005, Şili: 200, Amerika: 50 eyaletten 41’inin kabul ettiği söyleniyor!
Bu arada, Hollanda’nın Almelo kentinde Ermeniler tarafından 1915 olaylarına ilişkin yaptırılan anıtın 24 Nisan’da açılacağı
bildiriliyor.
Yapımı büyük oranda tamamlanan Ermeni Havari Kilisesi bahçesindeki anıt için tören düzenlenmesi planlanıyor.
Almelo Belediye Meclisi’nin Türk kökenli üyesi Uğur Çete, Almelo’daki nüfusun yüzde 10’unun Türklerden oluştuğunu buna karşılık 2 bin 500 kadar Ermeni bulunduğuna değinerek, söz konusu anıtın toplumda rahatsızlıklara yol açabileceğini vurguluyor.
Hollanda’da benzer bir anıt 2001’de Assen kentindeki bir mezarlıkta açılmıştı.
Oysa, iki yıl kadar önce Fransa’da yaşanan bir hukuk sürecini Hollandalılara hatırlatmakta bize düşüyor.
Zamanının Fransa Cumhurbaşkanı, Nicholas Sarkozy’in kafayı taktığı meselelerin başında da “Ermeni Soykırımı’nı inkâr etmeyi yasaklamak” geliyor.
Kaprisi için uğraşarak hazırlattığı kanun tasarısını Aralık 2011’de parlamentodan geçiriyor.
Böylelikle, Fransa toprakları üzerinde “Ermeni techiri bir soykırım değildir” demek suç oluyor.
Ne var ki, Sarkozy’nin yasası, Anayasa Mahkemesi’nin 28 Şubat 2012 tarihli kararıyla iptal ediliyordu.
Gerekçe olarak da yasanın “fikir özgürlüğüne yönelik bir saldırı” oluşturması gösteriliyor.
 
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/diaspora-ham-hayal-pesinde-30518yy.htm
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , | Diaspora’nın Yalanı için yorumlar kapalı
May 22

Kanuni Sultan Süleyman,Yahya Efendi ve Hızır (A.S) (2)

emregunduz_osmanli2
  
Kanuni Sultan Süleyman,Yahya Efendi ve Hızır (A.S) (2)
 
Yahya Efendi, bir gün Hızır (AS) hayatta olduğunu, ancak onun hayatının bizimki gibi olmadığını, istediği zaman dilediği kıyafete girerek bizlere görünebileceğini sohbetinde konu eder.
Sultan, sütkardeşinin bu sözünü duyunca hemen yanına gelir ve şu soruyu sorar:
Hızır (AS) halen yaşadığını buyurmuşsunuz.
Halen yaşamış olsaydı görülmesi gerekmez miydi?
Yahya Efendi, Sultana, Hızır’ı görmenin mümkün olduğunu söyleyince Sultan ısrar eder:
Öyle ise neden ben göremiyorum. Bana bir iyilik yapsana?
Yahya Efendi:
Cumadan sonra Üsküdar’a gideceğim, birlikte gelirsen belki görebilirsin, deyince Sultan hemen karar verir, cumayı kıldıktan sonra birlikte bindikleri sandalla Üsküdar’a doğru açılırlar. Sandalda bir kişi kürek çekmekte, geride sakince duran bir de derviş kılıklı hoca görünmektedir. Yol boyunca Hızır’ın hayatını konuşurken arkadaki derviş görünüşlü hoca, bir ara padişahın parmağındaki yüzüğü merak edip sorar:
Sultanımızın yüzüğü pek kıymetliye benziyor, taşı da pek pahalı galiba. Acaba çıkarıp da bana verseler, bir baksam uygun düşer mi?
Padişah, bu kaba saba tekliften pek memnun olmazsa da çıkarıp yüzüğünü arkada oturan dervişe uzatır. Derviş yüzüğü şöyle bir evirir, çevirir, sonra da söylenmeye başlar:
Sultanım, bunlar dünya malıdır. Dünya malı insanın gönlünü meşgul ederse ahreti düşünmeye fırsat kalmaz!.. der ve yüzüğü kaldırıp sandalın önüne doğru, denize fırlatır.
Başından vurulmuşa dönen Sultan:
Bu yüzük bana Sultan babamdan yadigar kalmıştı, değeri de büyüktü, ne olacak şimdi?.. Diye söylenirken, Yahya Efendi tebessüm ederek olanlara seyirci kalır. Sultan bu defa daha da hiddetlenince derviş:
Hünkârımızın bunca gazaba gelmesine sebep yoktur, merak etmeyin, yüzüğünüz kaybolmamıştır, diyerek elini suya daldırıp yüzüğü çıkarır ve:
Buyurun, işte kıymetli yadigârınız! der.
Sultan hayretle yüzüğe bakar, bir daha bakar. Yüzükten sular akarken, ıslanan kaşı da daha fazla parlamaktadır. Nasıl olup da bunu yaptı, diye geriye dönerek dervişe bakınca ne görsün, dervişin yerinde yeller esmektedir.
Şaşkınlığı bir kat daha artan Sultan, kendini tutamayarak bağırır: Yahya karındaşım; bu derviş kimdi?
Yahya Efendi yine sakin ve mütebessim:
Kim olacak Sultanım, siz kimi görmek istiyorsanız o kişi olsa gerektir!
 
(Son)
 
Kaynak: http://www.ahmetsahin.org/makaledetay.asp?id=802
 
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | Kanuni Sultan Süleyman,Yahya Efendi ve Hızır (A.S) (2) için yorumlar kapalı
May 21

Ahlat, ah Ahlat!

 
2187742-ahlat-selcuklu-mezar-taslari22_Ahlat_Selcuklu_Mezarligi   
Ahlat, ah Ahlat!
Ahlat… Anadolu Türklüğünün ‘manevî başkent’i… Van Gölü’nün kıyısında bir nazar boncuğu… Batı’ya yürüyüşte 1071 için soluklandığımız topraklar… Tarihte ‘Kubbet-ül İslâm’ unvanı alan ilim yuvası… Her zerresine Türk tarih, kültür ve mimarisi sinmiş, Oğuz mekânı…
Anadolu Türklüğünün ‘tapu senedi’ Ahlat, gitgide Kerkükleştiriliyor…
2004 mahallî seçimlerinde, Murat Karayalçın’ın SHP’siyle ittifak yapan PKK’nın adayı ancak 182 oy alabilmişti bu ilçede… Geçerli oy sayısı 6.400 civarında olduğu için toplamda yüzde 3’e denk gelen bir oydu bu… Seçimi AKP kazanmış, DYP ikinci olmuş, bölgede güçlü olmasına rağmen 57. Hükûmet’ten kalma travma devam ettiği için MHP ancak üçüncü olabilmişti…
Gelelim 2009 mahallî seçimlerine… Bir önceki seçimde SHP’yle ittifak yapan PKK çizgisi bu defa kendi partisi olan DTP’yle seçime girmişti… İlçedeki seçmen sayısı 2700 civarında artınca, PKK çizgisinde yükselme de başlamıştı… Bu defa Ahlat’ta alınan oy 703’tü ve oran olarak yüzde 9’a yaklaşılmıştı… Seçimi MHP kazanmış, az bir farkla AKP ikinci olmuştu…
Ve geldik son seçime… Ülkede, özellikle Doğu Anadolu’daki sistemli değişimin, daha doğrusu ‘kuşatma’nın anlaşılması için Selçuklu’nun sembol şehri Ahlat’tan son derece rahatsız edici rakamlar geldi… Seçimi MHP’den AKP’ye geçen Mümtaz Çoban kazanmıştı ama BDP’nin oy oranı da yüzde 37’ye fırlamıştı… Ahlat’ta seçmen sayısı önceki seçime oranla yaklaşık 3000 daha artmıştı çünkü… PKK’lılar belediye seçimlerini aldıklarına öylesine inanmışlardı ki, sonuçları kabul etmediler ve bölgenin en huzurlu ilçesi Ahlat’ta büyük olaylara neden oldular…
Ayakta uyuyan veya uyutulan devletin en hazin hikâyesidir Ahlat… Dile kolay, Anadolu Türklüğünün manevî başkentinde topu topu on yılda oylarını 13’e katlamışlar… Hem açılım politikalarının sonucu, hem göçler, hem de kağıt üzerinde seçmen kaydırma yoluyla Ahlat’ın yapısı ne hâle getirilmiş?
“Ahlat, sadece Ahlat mıdır?” Bu soruya cevap verebilecek bir zekâ parıltısı, bir vatansever,bir titreyiş ve ürperti ve de çakma olmayan stratejik derinlik!.. Var mı gerçekten? Varsa nerede?
Ahlat eriyor, Türklük kaybediyor… Abdurrahman Gaziler, Baba Mecidler, Kara Üryan Babalar, Fahreddin Ahlatîler, Hürşahlar, Ahlatşahlar, Gümüştekinler, Çağrı Beyler, Selçuklu mezarlığında yatanlar ve onların torunları kaybediyor…
O Yemen türküsündeki gibi ‘uyku gaflet basmış’ bir millet uyanamıyor!.. AHLAT, AH AHLAT!…
ahlat-mezarlıgı
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/uyku-gaflet-basmis-bir-millet-uyanamiyor-30405yy.htm
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Ahlat, ah Ahlat! için yorumlar kapalı
May 20

Uyan Türkiye’m!

indir
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Uyan Türkiye’m!
 
Çakallar, sırtlanlar sarmış her yanı
Hainler dökmekte bir asil kanı
Pek çok vatandaşın burnunda canı
Kör bir karanlığa kayan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!
 
Engerekler birlik olmuş el ele
Kapılmışız kanlı, hain bir sele
Yurda nasıl, nerden girdi “hergele”?
Kaç ülke var, seni sayan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!
 
Yumuşak pamuklar sert oldu şimdi
Namertler medyada mert oldu şimdi
Ay yıldızlı bayrak dert oldu şimdi
Bayrağa sarılsın duyan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!
 
Attığın kemiğe fırlayan itler…
Yurdun her yanında zırlayan itler…
Türk’ün paçasına hırlayan itler…
Dediler ki; o yan, bu yan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!
 
Kimi külhanbeyce palavra sıktı…
Kimi akilleri devreye soktu…
Kimi pirinç ile kömüre baktı…
Yok, insan yerine koyan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!
 
Hainler her daim tasmalı derim
Haini tek tek asmalı derim
Haine hakkıyla kusmalı derim
Hainle bir olmuş soyan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!
 
Onlar vatansızdır yok’a da konar
Beğenmeyip azı çok’a da konar
Satılmışlar ok’a da bok’a da konar
Her şey artık ayan beyan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!
 
Siyasi pazarda insan onuru
Makam, mevki, koltuk olmuş gururu
Hani nerde Kâlû-Belâ’nın nuru
Dayanabilirsen dayan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!
 
Hürriyet aşkını yüreğine tak
Ordu, canilere el salladı, bak!
Haydi, atan gibi kalk, ayağa kalk
Şanlı zaferlerle boyan Türkiye’m
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!
 
15.05.2013 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Uyan Türkiye’m! için yorumlar kapalı