Ağu 07

Herkesin Sırtında Bir Yük Var!

deli+namaz+cemaat+yük
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Meczubun (deli) biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. 
Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır.
Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider.. Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar.. 
Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını.

Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan.. Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar. Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile.. İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar…

İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki:
“Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın? Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?”

Bunu duyan meczub melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar “Âdetiniz böyle değil mi?” 
“Ne âdeti?!” der Hoca..
Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra..
Der ki meczub bu kez:
“Hocam ben namaz kılmak için girdim camiye, şöyle kendime uygun bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet böyledir, ben de şu odunları yüklendim geldim işte, neden kızıyorsun?

Kızacaksan herkese kız, tek bana değil! Hoca şaşırır: 
“Benim sırtımda da mı var?” der.. 
“Evet” der meczub, “Hepinizin sırtı yüklü!”..

Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına, bıyık altından gülüşmeler başlamıştır..

Meczub bu kez öne atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir çocukça, heyecanla bağırır:

“Bak bunun sırtında mavi gözlü bir çocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı.. Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, 
bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gözlü esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..” 

Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca; “ Boş yok, boş yok hiç!..diye tekrarlar. 
O böyle söyleyince, herkes dehşet içinde şaşkınlıkla birbirinin yüzüne bakar! Aynen doğrudur dedikleri çünkü; Kimi doğacak çocuğunu düşünüyordur namazda, kimi bahçesindeki meyve ağaçlarını, biri onaracağı kapıyı, diğeri lokantasında pişireceği yemeği.. 
Biri açtır aklında yiyeceği tavuk, birinin sırtında sevdiği kadın, diğerinde de bakıma muhtaç annesi vardır.

“Peki söyle bakalım bende ne vardı?” der, 
bu kez endişeyle Hoca.. O da der ki: 
“Zaten en çok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı! Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “öldü mü ölecek mi?” diye düşünürmüş namazda… “

Harâbât ehlini hor görme sakın, defineye mâlik viraneler var.” 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | Herkesin Sırtında Bir Yük Var! için yorumlar kapalı
Ağu 06

AKP İktidarı Bir Amerikan Darbesidir

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul Kazlıçeşme’deki mitingde, önemli bir itirafta bulundu ve “Türk Baharı”nın 2002’deki AKP iktidarı ile başladığını söyleyerek, Türkiye’de yaşanan iktidar değişikliğinin de tıpkı Arap Baharı’nda olduğu gibi bir ABD projesi olduğunu zımnen ifade etmiş oldu. Tayyip Erdoğan’ın “Türk Baharı” dediği olaylar zinciri, aslında Tayyip Erdoğan’ın daha Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı iken, ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz ile görüşmesi ve CIA’nın önemli şeflerinden Graham Fuller ile temasa geçmesi ile başlamıştı. Tayyip Erdoğan, Amerika’nın Adana Konsolosu Elizabeth Shelton, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Caroline Hagins, ABD Büyükelçilik Müsteşarı Silwer Lawrens ve CIA görevlisi Kenny Bob ile de görüşüyordu!
Erdoğan’ın AKP’yi kurmadan önce 18 Temmuz 2001’de İsrail Büyükelçisi David Sultan ile görüştüğü de basına yansımıştı. Erdoğan’ın “Yeni oluşacak partinin İsrail ve ABD politikalarına asla ters düşmeyeceği” yolunda garanti verdiği da belirtiliyordu..
Abdullah Gül de bir taraftan İngiltere Büyükelçisi Sir David Logan’ı makamında ziyaret ederek parti çalışmaları hakkında bilgi veriyordu!
CIA şefi Graham Fuller de tam o sıralarda artık Kemalizm’in modasının geçtiğini ve Türkiye’nin “Ilımlı İslam”a öncülük etmesi gerektiğini ileri sürüyordu! Fuller, “Fazilet Partisi’ndeki gençlerin baskın çıkacağı ve ‘Yenilikçi Hareket’in Ilımlı İslam’a liderlik yapacağı”nı söylüyordu!
“Türk Baharı” 1996 yılında, İstanbul’da düzenlenen Kafkaslar Konferansı’na katılan CIA’nın eski Türkiye ve Orta Doğu masası şefi Graham Fuller’in, o zaman Topkapı’da bulunan Yenişafak gazetesinin üst katındaki Refah Partisi İl Başkanlığı’nda Abdullah Gül ile görüşmesi ile uygulamaya konuldu. Abdullah Gül’ün Graham Fuller ile görüşerek, “Ilımlı İslâm” projesi üzerinde uzlaştığı ve Refah Partisi içindeki “Yenilikçiler” adına destek sağladığı sonraki yıllarda Graham Fuller’in açıklamaları ile teyit edildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan bugüne kadar bu konularda hiçbir açıklama yapmadılar. Haklarında herhangi bir soruşturma da açılmadı. Oysa bu konular basında defalarca yayınlandı.
Arap Baharı’nın temeli de 30 Nisan-1 Mayıs 2005 günlerinde, Topkapı’daki Eresin Otel’de düzenlenen “Uluslararası İslam Dünyası Sivil Toplum Örgütleri Toplantısı”nda atılmıştı. Toplantıyı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Büyük Orta Doğu Projesi Masası Başkanı Büyükelçi Ömür Orhun organize etmişti!
Arap gazeteleri, Türkiye’deki toplantının aslında Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında AKP ile ABD arasında imzalanan gizli bir anlaşmadan kaynaklandığını da iddia ediyordu.
Aslında Türk Baharı denilen olgu, NATO’ya giriş ile birlikte Gladio yöntemleriyle Türkiye’deki siyasetin ABD tarafından düzenlenmesi ile zemin buldu.
 
Açılımı gizli belgeyle bildirdiler! 
İktidar ve yandaşları Soros’tan, Yahudi diasporasından faiz lobisinden şikayet edemez. Çünkü
AKP varlığı süresince bu türden kurum veya kişilere hizmet etmiştir.
 
AKP, aslında ABD merkezli bir kuruluş olan CFR projesidir. Parti programı, 2001’in Temmuz ayında bir memorandum olarak gizlice ABD’den gönderilmiştir. O belgede Tayip Erdoğan’a “Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız…” deniliyordu. İşte Erdoğan’ın “Milli birlik ve kardeşlik projesi” dediği açılım projesi de bu projedir.
Dolayısıyla iktidar ve yandaşları Soros’tan, Yahudi diasporasından, faiz lobisinden şikayet edemez. Çünkü AKP, varlığı süresince bu türden kurum veya kişilere hizmet etmiştir.
 
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=86414
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | AKP İktidarı Bir Amerikan Darbesidir için yorumlar kapalı
Ağu 05

Altın Sözler

images (1)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
* “Rabbim… İçimizden bir takım beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helâk edecek misin?” Hz. Musa
 
* “Acı, bir anlam kazandığı andan itibaren acı değildir!” “Acıya anlam yüklenince, dayanılır kılınır; acı bir anlam kazandığı andan itibaren acı olmaktan çıkar!” Viyanalı psikiyatr Viktor Frankl
 
* “İnsanların en çok korktukları rüzgârlar, gizli yerlerini açan rüzgârlardır.” Aristo
 
* “Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efraz/Birkaç kuruşu mürtekibin cây-ı kürektir!” Ziya Paşa
“Milyonla çalanlar yüksek ve şerefli mevkilere yükseltilerek baş tacı edilir; birkaç kuruş çalanlar ise kürek cezasına çarptırılır”
 
* Borcu silinen bankanın (citibank) yabancı uyruklu müdürü, AKP ikinci defa seçimleri kazandığında, “Çok mutlu olduk” demiştir. 
 

*“Müslüman ülkelerin iç politikasında İslam’ın rolü muhtemelen büyüyecektir. İslami politika, ancak politik sürecin etkilerine açık olur ve bu sürece daha fazla katılırsa, sonunda bugünkü çekiciliğini yitirip normale döner… Müslüman ülkede kurulu düzeni en çok tehdit eden siyasal İslam’dır, hem de Batı’yı tehdit ettiğinden çok daha fazladır. Siyasal İslam, eski düzenin yarattığı küskünlüklerden yararlanarak iktidara gelme, statükoyu yıkma hedefi güden bir gündem peşindedir. Biz bu tehdidin ancak İslamcı güçlerin şu ya da bu şekilde politik sisteme dahil edilmesiyle kesin biçimde bertaraf edilebileceği inancındayız… İslamcıların politik sisteme başarılı biçimde dahil edilmesi de karmaşık ve çetrefilli bir iştir. Yanlış yönlendirildiğinde politik düzende önemli bir istikrarsızlaşmaya yol açabilir”.1995’deFuller ve Lesser’in kaleme aldığı “Kuşatılanlar: İslam ve Batı Jeopolitiği”çalışmaları

 
* “Benim inancım kaba kuvvetle değiştirilecek cinsten değildir. Düşüncelerini kafa tutarak, emirler vererek ortaya koyanlar, akıldan yana güçsüz olduklarını belli ediyorlar.”
Öyle insanlar var ki, vicdanlarını rafa kaldırıp, hareketlerini kurallara uyduruyorlar.
Hainler, katiller bile nezaket kurallarını belliyor, görevlerini bundan ibaret sayıyorlar.
O kadar ki, haksızlığın kibarlıktan yana; kötülüğün ahlaktan yana bir eksiği olmayabiliyor.
Acı, ama kötü insan, kötülüğünü ahlakın arkasında saklayabiliyor. Fransız düşünür Montaigne. 
 
* Cizre eski Belediye Başkanı ve korucu başı Kâmil Atak… Hani şu Albay Cemal Temizöz’ün de yargılandığı ‘JİTEM ve faili meçhullerle’ ilgili davadan dolayı hapse konulan ve yattığı süre göz önüne alınarak geçtiğimiz yılsonu tahliye olan Kâmil Atak… Kendisini yargılayanlara “Kürt’üm ama sizden daha fazla Türk’üm” diyen adam…
 
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Ağu 04

“Sap Gibi” Dikilenler…

pkk-marsinda-ayaga-kalktilar2d83880f05c606f488dc
 
Teröristbaşı, RTE’ye aynen şöyle diyor: “Benim belirlediğim heyete müdahale laubalilik. Bir daha heyete müdahale edilirse süreci gözden geçiririm.” Bu yıla kadar hiç kullanılmayan bir üslupla Başbakan açıktan azarlanıyor ve tehdit ediliyor.
Bebek katili böyle küstahlaşınca BDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş durur mu? Grupta Başbakan’a; “Fasülye gibi nimet de değilsin, anla bunu” diyerek hakaret etmekten çekinmedi.
PKK daha “ikinci aşama”da böyle olabiliyorsa, sona gelindiğinde Erdoğan/devlet ve ülke ne duruma düşebilecek açık değil mi?
Soralım neden böyle oluyor? Başbakan 26 Eylül 2012’de Kanal 7’de “İmralı’yla görüşmeler tekrar başlayabilir” deyince, 30 Ocak 2013’e kadar “Devlet heyeti” İmralı’ya 7 defa gitti ve “mutabakat” sağlandı. İnisiyatif de Bebek katilinin eline geçti. Zira, yukarıda yazıldığı gibi ülkeyi bölecek PKK şartları kabul edilmişti.
RTE’nin şahsında “nerede bu devlet” diyenlere ve gerçeği arayanlara duyurulur…
 
 
HAKPAR’ın 4. Kongresinde ‘Her şey özgür Kürdistan için’ sloganları arasında saygı duruşunda Kürt marşı ‘Ey Rakib’e tâzîm ile eşlik eden Salih Kapusuz, İhsan Arslan ve Abdurrahman Kurt’un KCK Yürütme Konseyi üyesi değil, AKP Genel Başkan yardımcısı, AKP milletvekilleri ve AKP bürokratları olduğunu görmek için ‘bu ülke’de insanların kaç gözlü olması gerekir?
 
 
Kaynak: Medya’dan
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , | “Sap Gibi” Dikilenler… için yorumlar kapalı
Ağu 03

H.Z. KUR’AN

 
 indir
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Granitten de sert kat kat olsa da
Siler, gönüldeki her pası Kur’an
Nice etkilerden rengi solsa da
Kalplerin en gözde cilası Kur’an
 
Müminin kalbinde ilâhî çiçek
Aklı olan için budur tek gerçek
İki cihanda da en geçerli çek
İlâhî şerbetin Hak tası Kur’an
 
Hücre de, beden de, hatta her canda
Allah (cc) adı kalpte, nabızda, kanda
Beş vakit yaşanır o şevk ezanda
Kâinatın kutsal yasası Kur’an
 
Bu, öyle bir aşk ki gitgide artar
Kör karanlıkları bir anda yırtar
En hassas terazi, ameli tartar
Mahşerde, mizanın okkası Kur’an
 
Yaratılmışların almaz mı aklı?
Her mümine açık, billûrdan paklı
Bağrında nadide değerler saklı
Rabbin ibret dolu kale’si Kur’an
 
Granitten de sert kat kat olsa da
Siler, gönüldeki her pası Kur-an
Nice etkilerden rengi solsa da
Kalplerin en gözde cilası Kur’an
 
Kenan ŞAHBAZ
10.03.1993

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | H.Z. KUR’AN için yorumlar kapalı
Ağu 02

AKP’nin “çözüm süreci” Türkiye’yi çözüyor.

indir
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
AKP’nin “çözüm süreci” Türkiye’yi çözüyor.
1. “Kürdistan Hak İnisiyatifinden serhildan (isyan) çağrıları” geldi. Çağrıda şunlar deniliyor: “Öcalan’ın sağlığı, güvenliği ve özgürlüğü sağlanana kadar isyan büyütülecek… Tecavüz, soykırım, karakol, baraj ve bütün sömürgecileri ve uygulayıcıları kutsal Kürdistan topraklarından söküp atana kadar mücadeleye devam edilecek. Tecrübeler gösteriyor ki, Kürdistan’da mücadele ve isyan dışında sonuç almak mümkün değildir.
2. BDP’li vekil Nazmi Gür, silahlı PKK’lılarla birlikte katıldığı bir teröristin cenaze töreninde şunları söylüyor: “Artık 4 parçadaki Kürt halkının birleşme zamanıdır. Kürt halkı, ulusal ittifakını pekiştirerek, özgürlüğe yol olacaktır… Bu süreç bizleri Kürdistan topraklarında özgürlüğe götürecektir… önümüzdeki yerel seçim sonrası özerkliği kutlayacağız”.
Yoruma gerek var mı? Söylenenler yeterince açık değil midir?
3. Eli kanlı çetenin bir diğer mensubu Duran Kalkan, “Bir anayasa komisyonu var, aylardır hiç ses çıkmıyordu. Önder Apo’nun uyarısı üzerine son günlerde yeniden kendisini işlevselleştirme adımları atmaya yöneldi” diyor. Eğer Anayasa Komisyonu, terörist başının malum yoldan AKP’ye yaptığı öneri vasıtasıyla işlevselleştiyse durum vahim demektir. Eğer böyle değil de PKK yandaşları bunu böyle algılıyorlarsa bu da bir başka vahamettir.
4. Çetenin eski ele başısı Karayılan ise, “halkımız daha fazla kurumlaşmalı ve kendini korumalı. Öz savunmasını güçlendirmeli kendi içinde yapmalı… Askeri baskı kesinlikle son bulmalı ve koruculuk bitmelidir. Genel kurulumuz bu konuda da karar aldı”.
5. PKK/BDP cenahı İmralı için “bağımsız ve uzman doktorlar” oraya gitsin diyor. Adamlar devletin olduğu kadar doktoruna da güvenmiyor. Aynı cenah “Niye karakol yapıyorsun?” daha doğrusu ‘devletin otoritesini bölgeye niye taşıyorsun?’ diyorlar. Adamlar resmen ‘devletin değil burada PKK’nın otoritesi geçerli’ olması gerektiğini söylüyorlar.
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=27468
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | AKP’nin “çözüm süreci” Türkiye’yi çözüyor. için yorumlar kapalı
Tem 31

Suudi Ne Kadar Demokratik?…

AKP Suriye ve Mısır’ın demokratik olmadığını haykırırken Suudi ne kadar demokratik ki Orta Doğu’da işbirliği yapılmaktadır?… (K.Ş.)
 
Suudi ailesinin toplumun hakkı olan gelire el koyması, İslami kurallara da uymaz. Her halde kadınlara araba kullanma hakkı vermeyenlerin 100 dansöz oynatması da İslami kurallara uymaz.
Suudiler bu tür haksızlıkları ve istismarları, halkın görmesini önlemek için dini inançları ve mezhepçiliği kullanıyor. Bunun içindir ki Suudiler ve Katar, Suriye’de iç savaşa destek veriyorlar. Türkiye’yi de uzak durması gereken bir çıkmazın içine çektiler.
Suudi prensi 3 günde 20 milyon dolar harcarken, dünyada 2015 yılında 1 dolar 25 cent’lik günlük kazancın altında geliri olanların, yani resmen aç insanların, sayısı 1 milyar 282 milyon olacaktır.
 
 2015 yılı açlık sınırı altında kalacak dünya nüfusu:
                                                                       Milyon kişi
Doğu Asya, Pasifik:                                         120
Çin                                                                        70
Avrupa                                                                    7
Latin Amerika                                                    30 
Orta Doğu,Kuzey Afrika                                     6
Güney Afrika                                                    388
Hindistan                                                            95
Alt sahra Afrika                                                366
 
Toplam                                    1 Milyar 282 Milyon
          Kaynak Global Economic Prespects 2010
 
Birleşmiş Milletler’e bağlı Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) ve Dünya Gıda Programı (WFP) zaman zaman Dünya Açlık Raporu’nu açıklıyor. 2012 yılı raporunda, dünyada açlık çeken insanların sayısının 2008 yılından 2012 yılı başına kadar 75 milyon arttığı kaydedildi.
Üç günde 20 milyon dolar harcayan bir Suudi prensini gören aç insanlar “ne iyi, eğleniyor” mu diyecek; yoksa “insanların haklarını, insanların özgürlüklerini ve petrol gelirlerini gasp ederek eğleniyor” mu diyecektir. Suudilerin mezhep kavgasını körüklemesi, aslında bu dikkatleri dağıtmak için yapılıyor.
 
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=27025
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , | Suudi Ne Kadar Demokratik?… için yorumlar kapalı
Tem 30

Huzuruna Öyle Geleyim Ya Rab!

 
 images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Şu fani dünyada nefsime kandım
Riyadan, haramdan bıktım, usandım
Doğduğumda günahsız bir insandım
Huzuruna öyle geleyim ya Rab!
 
Rabbim sonsuz rahmetine dalıp da
Billurdan berrak bir nurla dolup da
Her hücremde tek tek seni bulup da
Huzuruna öyle geleyim ya Rab!
 
Rabbim sana doğru, seninle özüm
Baldan tatlı olsun ne olur sözüm
Cemalin görmeye layık et gözüm
Huzuruna öyle geleyim ya Rab!
 
Besmelesiz yapmayayım bir işi
Harama değmesin kulunun dişi
Cenneti Ala da en mutlu kişi
Huzuruna öyle geleyim ya Rab!
 
Kenan ŞAHBAZ
20.1.1996
 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , | Huzuruna Öyle Geleyim Ya Rab! için yorumlar kapalı
Tem 29

İbrahim bin Edhem k.s. Hazretleri

ibrahim-ethem-hazretleri
Evliyanın büyüklerinden İbrahim bin Edhem k.s. Hazretleri anlatıyor:
 
Babam Horasan ‘ Belh hükümdarlarındandı. Bir gün atına binip ava çıkmıştım. Önüme çıkan -tilki veya tavşan- bir hayvanı kovalıyordum. Arkadan bir ses duydum:
 
– Ey İbrahim, sen bunun için yaratılmadın, bununla emrolunmadın!
 
Sağa-sola bakındım, fakat kimseyi göremedim. Aynı sesi daha açıktan, sonra da pek yakından yine iki kere duydum. Bu sefer durdum ve dedim ki: Bu bana Allah’tan bir uyarıdır. Vallahi bugünden sonra Rabbime isyankârlık yapmam.
 
Atımı sürüp babamın bir çobanına geldim. Onun çoban elbisesini aldım, kendi kıymetli elbiselerimi ona bıraktım. Dağları, ovaları aşarak yürüdüm; Irak ülkesine ulaştım. Oralarda günlerce işçi olarak çalıştım. Fakat helal kaygısından hiçbir şey bana huzur vermiyordu.
 
Bazı olgun kişiler, safi helal kazanç için Şam ve Tarsus tarafına gitmemi tavsiye etmişlerdi. Oralara gittim. Tarsus’ta iken nice günler bostanlarda bekçilik yaptım. Bir gün bostan sahibinin arkadaşları gelmişti. Adam dedi ki:
 
– Ey bağ bekçisi! Git de narların en iyisinden biraz getir.
 
Bir miktar nar getirdim. Adam narı kesince, ekşi olduğunu gördü. O zaman dedi ki:
 
– Sen bunca zamandır bahçemizde bekçisin; meyve ve narlarımızdan da yiyorsun. Tatlıyı ekşiden ayıramıyor musun?
 
– Vallahi ben meyvelerinizden bir şey yemedim, tatlısını da ekşisinden ayıramam!
 
Adam şaşkın bir edayla bana şunu söyledi:
 
– Hayret bir şeysin yahu! Sen İbrahim Edhem olsan, bundan fazla olmazdın.
 
Ertesi gün bu haber halk arasında yayılıverdi. Meraklı insanlar, gruplar halinde bahçeye akın etti. Gelenlerin çoğaldığını görünce, ben bir yanda saklandım. İnsanlar bahçeye dolarken, aralarından sıyrılıp kaçıverdim…
 
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , | İbrahim bin Edhem k.s. Hazretleri için yorumlar kapalı