Ara 31

“Eşşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri”

indirİstanbul’da, Kadir Topbaş’ın adaylığını açıklayan Başbakan Erdoğan, konuşmasında şöyle dedi;
“Eşşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri”
Söz şu; insan ölür, kalır eseri…
Erdoğan’ın, bize yaşattığı on bir yıla bakalım …
Elimizde belge var. 12 Nisan 2007, Genelkurmay resmi basın açıklamasıdır bu, bu belge diyor ki;
“Daha önceleri PKK ile mücadele içinde olan Kuzey Irak’taki Kürt gruplarından bir tanesi ki bir zamanlar KYB, PKK ile birlikte o Kürt grubuna saldırıyordu, şimdi doğal bir müttefik haline gelmiştir ve Kuzey Irak’ta çok büyük bir hareket serbestisine sahiptir. Eskiden katırlarla gittikleri yere şimdi taksilerle gidiyorlar.Buna ait görüntüler elimizde. Bu da ikinci Körfez harekâtının Türkiye açısından olumsuz bir sonucu olmuştur”.
Bu belge insan olan Erdoğan’ın ilk eserinin resmini çiziyor.
Belge devam ediyor;
“ Kuzey Irak’a baktığımız zaman şöyle bir durum ortaya çıkıyor; hazırlanmış olan bir taslak anayasa var. Bu iyi incelendiğinde şu görülmektedir: Kağıt üzerinde federal bir yapı oluşturuluyor. Güney Şii bölgesi, Sünni bölgesi ve Kürt bölgesi diye üç bölge. Ama anayasanın içindeki hükümleri iyi incelediğinizde, bunun değil federasyon, konfederasyon bile olmadığı, gevşek bir konfederasyon yani kopmaya hazır bir konfederasyon şeklinde olduğu görülmektedir. Zaten tarihe de baktığımızda konfederasyonların uzun süreli yaşamadıklarını görüyoruz. Ya kopmuşlardır ayrı devletçikler kurmuşlardır ya da üniter bir yapıya kavuşmuşlardır. Bunların örnekleri var.”
Resim biraz daha netleşiyor ve biz, insan olan Erdoğan’ın kalacağı eserini artık görebiliyoruz;
“Bugün Süleymaniye hava meydanına indiğiniz zaman, ziyarete gidiyorlar, onu sadece Kürt bayrakları karşılar. Irak bayrağı yoktur. Karşılama töreninde de Kürt milli marşı çalar. Irak’ın marşı yoktur. Şu anda Kuzey Irak’ta durum budur. Federal bir yapıda bazı şeyler merkezi olur. Kuzey Irak’ta merkez bankası kuruldu. Bunun anlamı her yönüyle diğerlerinden ayrı müstakil bir yapı oluştu. Merkez bankası para basıyor. Kendi parasını kullanıyor. Böyle bir yapı var.”
Erdoğan’ın gelecek nesillerimize bırakacağı eser, tam ve net olarak şimdi ortaya çıkıyor, şöyle ki;
“Şu soruyu bana sorabilirsiniz: ‘Peki Kuzey Irak’a bir operasyon yapılmalı mı?’ Yapılmalı. Olayın iki boyutu var. Birincisi sadece asker olarak baktığım zaman, evet yapılmalı. Fayda sağlar mı? Evet, sağlar. Olayın ikinci boyutu, siyasi olaydır. Bir hudut ötesi operasyon yapılması için bir siyasi kararın ortaya çıkması lazım. TSK, yasal zeminde görev verildiğinde bu operasyonları yapma gücüne fazlasıyla sahiptir.”
Şubat 2008’de Irak kuzeyindeki Zap terör kampına yapılan yedi günlük bir güç gösterisini saymazsanız, Kuzey Irak’a hiç askeri harekât yapılmadı. Neden?
Peki, harekatı yaptırmayan kimdi?
Harekat yapılmadığı için, Dağlıca ve Aktütün’de askerlerimizi vuran kimdi, buna göz yuman kimdi?
Erdoğan doğru söylüyor;
“eşek ölür, kalır semeri; insan ölür, kalır eseri”…
Burada cevap bulması gereken konu şudur; Erdoğan’dan geriye kalacak olan, semer midir yoksa eser midir?
Buna çocuklarımız karar verecek; yarın Barzani çıkıp da Kuzey Kürdistan deyip Türk topraklarını istemeye başladığında, çocuklarımız kendilerini bu noktaya taşımış olan siyasetçileri öğrendiğinde, semer mi eser mi, o zaman karar verilecektir.
Yeter ki bu karar süreci uzamasın, gelecek için geç olmasın!
 
Kaynak:Erdal Sarızeybek-SARIZEYBEK HABER
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , | “Eşşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” için yorumlar kapalı
Ara 30

Damat Rüstem Paşa

Rüstem_Paşa

Damat Rüstem Paşa
Rivayet odur ki, galiba Hırvat dönmesi olan Rüstem Paşa’yı padişaha kötüleyenler “Bu adam cüzzamlıdır, kızınızı vermeyin!” demişler, padişah Diyarbakır’a bir hekim göndermiş…

Rüstem Paşa’nın cüzzamlı olup olmadığı araştırılacak…

Eğer elbiselerinde “bit varsa” paçayı kurtaracak, o günkü tıbba göre bit, cüzzamlıya gelmezmiş…

Diyarbakır’dan haber ulaşmış:

“Paşa’nın samur kürkünün yakasında bit var!”

“Demek paşa cüzzamlı değildir!”

 

Rüstem Paşa halkın ağzına düşmüş:

 

“Olacak bir kişinin bahtı kavi, talihi yar

Kehlesi dahi mahallinde anın işe yarar!”

Yani, adam talihli olunca, bit bile onun işine yarar!

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Rüstem Paşa, Osmanlı vezirinin en rüşvetçisi, devleti soya soya, öyle bir servet sahibi olmuş ki:

“815 çiftlik/476 su değirmeni (bu ikisi Rumeli’de ve Anadolu’da)/1700 köle/2900 at/1106 deve/100 gümüş eyer/500 altın ve değerli taşlarla donatılmış eyer/2000 zırh/1500 gümüş kaplı bihtak/130 çift altın üzengi/760 murassa kılıç/1000 gümüşle donatılmış mızrak/800 Mushafı Şerif (130 adedi ciltli)/5000 çeşitli kitap/78000 düka altını/11.200.000 akçe değerinde 32 cevahir…”

Eee, bal tutan parmak yalar, devletin malı deniz, yemeyen domuz oğlu domuz…

Çok şükür, o devirler geride kaldı, kim artık devleti soyabilir ki!

Kaynak: http://gundem.milliyet.com.tr/muhtesem-yuzyil-rustem-pasa-ve-dalkavuklar-/hasan-pulur/gundem/gundemyazardetay/23.02.2011/1355771/default.htm

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | Damat Rüstem Paşa için yorumlar kapalı
Ara 29

Operasyon ve Net Hata Noksan kalemi

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Operasyon ve Net Hata Noksan kalemi
Net Hata Noksan kalemi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası için hep muhteşem bir hata-noksan olmuştur. Bir nevi kurtarıcı da diyebiliriz.
17 Aralık’ta patlayan yolsuzluk operasyonunda rüşvet kadar kara para aklama iddiaları da yer alıyor.
Kesin olmamakla beraber bu rakamın 85 milyar euro civarında olduğu basında yazıldı çizildi.
Şimdi iktisatçılar yolsuzluk haberinden çok bu rakamın telafuz edilmesiyle ilgileniyorlar. Çünkü yıllardır aranan kaynak bu olabilirdi. İktisatçılar her ay neredeyse 5 milyar dolara ulaşan net hata noksan kaleminin kaynağının kara para olma ihtimalinin üzerinde duruyorlardı ama bu kadar büyüğünün yapılması için çok büyük bir organizasyon olması gerekiyordu.
Yani bu iş için büyük bir banka ve sistemden büyük bir destek alınması gerekiyordu.
Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda gözaltına alınan önemli zanlılardan biri rüşvet ve kara para aklama ile suçlanıyor. Suçlandığı rakam Türkiye’yi yıllardır cari açık tehlikesinden koruyan net hata noksan kalemi ile neredeyse örtüşüyor.
Türk ekonomisini bugüne kadar kurtaran bu zanlı ise bundan sonra ne olur?
Cari açık tehlikesi
Türkiye’nin kasım ayı itibariyle cari açığı 60 milyar dolar civarında. Eğer komplo teorileri doğru çıkar ve 17 Aralık’ta yapılan operasyonla net hata noksan kalemine giren paranın kaynağı kesilirse Türkiye için oldukça sıkıntılı bir süreç ortaya çıkar.
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=29174
cari-acigin-finansmaninda-net-hata-ve-noksan--5059088_o
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , | Operasyon ve Net Hata Noksan kalemi için yorumlar kapalı
Ara 28

Tarsus’um

images (5)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Renklerin her tonu vurgun güneşe
Bölgede Tarsus’um cennetten köşe
Daldım senin ile bir tatlı düşe
Hasretin bağrıma batar Tarsus’um
 
Berdan, tarihlerle bugüne akan
Kleopatra’ nın gönlünü yakan
Bilal-ı Habeş-i damarında kan
Gözümde, özümde tüter Tarsus’um
 
Parkta, şelalede aşklar seslenir
Güzeller, yiğitler sende beslenir
Yüce Toroslar’a sırtın yaslanır
Yüz binler nabzında atar Tarsus’um
 
Kızların gencecik yayla bakışlı
Ölümsüz sevgiler kalpte nakışlı
Kanarya ötüşlü, keklik sekişli
Hep güneyde nöbet tutar Tarsus’um
 
Yaşanır, her mevsim bir başka güzel
Kaynaşmış iç içe gelecek, ezel
Seni anlatmaya yetmez ki gazel
Dünya’ya sebzeler satar Tarsus’um
 
Nice il bilirim hep sana hayran
Gezmeli, görmeli, etmeli seyran
Her günün güzeldir, her günün bayram
Her anına sevgi katar Tarsus’um
 
Peygamber yatağı adın söylenir
Erenler Eshab-ı Kehf’te eğlenir
Senden uzak, sensiz bilmem neylenir
Yediler sinende yatar Tarsus’um
 
Takıp takıştırmak yakışır sana
Her yerden insanlar akışır sana
Dikkat et, kem gözler bakışır sana
Bu güzellik sana yeter Tarsus’um
 
01.01.1987
Kenan ŞAHBAZ 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , | Tarsus’um için yorumlar kapalı
Ara 27

Türkler (2)

images (4)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Türkler, hakim oldukları coğrafyada bin yılı aşan egemenliklerinde ürettikleri kültür geleneği, kurdukları barış ve istikrarla Müslüman ve akraba toplulukları ile gayrimüslim komşuları üzerinde de bir güvenlik ve adalet şemsiyesi olmuştur. Bu coğrafyanın gerçeklerine Batı’nın kavramlarıyla bakarsanız hiçbir şey anlamaz ve hatalı kanaatlere ulaşırsınız. Türkün varlığını, yolunu ve geleceğini yüksek bir beyanla ifade eden. Orhun Anıtları bağımsızlık, dürüst yönetim ve sosyal devlet anlayışının; Türk ruhundaki inanç temellerini taşa işlemiştir. Anıtta yer alan ifadeler “…varlık ve eşyanın kaynağını kainattaki en mutlak irade olan Tanrı iradesi belirler. Zamanı Tanrı yaşar, ebedi olan Tanrı’dır, kişioğlu hep ölmek için yaratılmıştır” diyor. Bu yüksek tefekkürü anlamak için insanların mankurtlaşmamış kafa yapısına sahip olmaları gerekir.
Kaşgarlı Mahmut, Bağdat’ta Abbasi halifesine sunduğu “Divan-ü Lügati’t Türk” adlı eserinde Türklüğün yeni bin yıldaki cihanı kaplayan idealini ifade eder.
Ve cihan fatihi Timur ise “Biz ki Melik-i Tûran, Emîr-i Türkistan’ız. Biz ki halkların en kadîmi Türk’ün başbuğuyuz.” demiş
Yüce Peygamberimizin: “Ulu Tanrı; benim bir ordum vardır ki onlara Türk adını verdim. Onları doğuda birleştirdim. Bir millete kızarsam cezalandırmak görevini onlara veririm” buyurmuştur. Yüce Tanrı: “Türkçe öğreniniz, çünkü Türkçenin uzun bir saltanatı vardır…” diye müjdelemiştir. Bu beyanlar yüz senede Türklüğün Çin sınırından Akdeniz’e inmesinin ardındaki iman, kararlılık, kültür ve milli iradenin akılla hayata uygulanmasıdır…
Biz kimsenin etnik kökeniyle meşgul değiliz. Ama bu millet sayesinde hür, refah içinde, güvenli bir hayat yaşayanların nankörlüklerini gördükçe Mısır piramitlerinde bulunmuş bir tableti hatırlıyorum: “Unutma ki insanoğlu bir avuç saman ve balçıktan yaratılmıştır.”
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=28991
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | Türkler (2) için yorumlar kapalı
Ara 26

Altın Sözler

677100
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
*”Düşüncelerine dikkat et, söze dönüşürler; sözlerine dikkat et, eyleme dönüşürler; eylemlerine dikkat et, davranış oluştururlar; davranışlarına dikkat et, alışkanlık yaparlar; alışkanlıklarına dikkat et, kişiliğin olurlar; kişiliğine dikkat et, hayatını biçimlendirirler.” Evrensel Bilgelik Sözü
 
* “Eğri ağacın doğru gölgesi olmaz.” Atasözü
 
* “Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır.
    Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır.”  Tevfik Fikret
 
* Ne üstün zekâ, ne hayal gücü ne de her ikisi beraber bir dahi yapmaya yeter. Sevgi, sevgi, sevgi… İşte bu, dehanın ta kendisidir. Newton
 
*“Dünü hatırlamayanlar onu tekrarlamak zorundadırlar.” Santayana
 
* “Siyaseti vatan aşkı olarak biliriz”.
 
* “İki Ses” Şiiri
“Dışarıdan herkes: -Görmemiş ol, savuş…
İçimden bir ses: -Konuş! Konuş! Konuş!
 
Dışarıdan herkes: -Böyle uslu, yavaş…
İçimden bir ses: -Savaş! Savaş! Savaş!
 
Dışarıdan herkes: -Tıkırında işin…
İçimden bir ses: -Düşün! Düşün! Düşün!
 
Dışarıdan herkes: -Bu güne uy, barın…
İçimden bir ses: -Yarın! Yarın! Yarın!”    Behçet Kemal Çağlar
 
*“Üşenme, erteleme, vazgeçme” Prof. Dr. Fuat Başgil
 
*“Bilgiye dayalı eylem başarıya götürür.” Kenan Şahbaz
 
*“Cehalet, vahşiliğin ve ilkelliğin kardeşidir.”Kenan Şahbaz
 
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Ara 25

‘Türk ırkı yok’ Demek Hakarettir, Densizliktir…

images (2)
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                     
Senin ırkın, senin soyun yok mu? Sen ırksız, sen soysuz musun?
 
 
 
 
 
 
Stratejik Araştırma Enstitüsü Başkanı ve AKP MKYK üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay verdiği bir konferansta, “Esasen Türk diye bir ırk yoktur. Bugün kaçımızın atası, dedesi Orta Asya’dan gelmiş” Sonuçta milletin ne olduğu, siyasilerin kararı ile içeriği doldurulan bir şeydir. Milletin içeriği, muhtevası, tanımı o siyasiler tarafından yapılmış sonuçta. Sana demişler ki, sen Türk’sün. Ne demek Türklük? İşte Orta Asya’dan gelmiş. Türk dediğin bir sentezdir zaten. Türk diye bir ırk yok.” Diyor.
 
Selçuklu da bir Türk devletidir. Osmanlı da bir Türk devletidir. Resmi adı aslında Göktürk değil, “Türk Kağanlığı” olan bir devletin diktiği ve “Türk Oğuz Beyleri” diye başlayan, Orhun Abideleri’ne hiç gitmeyelim.
 
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey 1043’te Halife Kaim’e gönderdiği mektupta kendisini şöyle tanıtır: “Ben, hür insanların evladıyım ve Hunlar’ın kral hanedanına mensubum.” Yani Oğuz Han’ın soyundanım demektedir.
Karahanlı soyundan Prens Kaşgarlı Mahmut, 25 Ocak 1072’de yazmaya başladığı ve 10 Şubat 1074’de bitirdiği Divanü Lügati’t-Türk’te şöyle demektedir: “Allah’ın devlet güneşini Türk burçlarında doğurmuş olduğunu ve Türklerin üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. Tanrı onlara Türk adını verdi ve yeryüzüne hakim kıldı. Cihan imparatorları Türk soyundan çıktı. Dünya milletlerinin dizgini Türklerin eline verildi. Türkler, Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. Haktan ayrılmayan Türkler Cenabı Hak tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi.”
 
Alparslan’ın oğlu Melikşah atını Akdeniz’in sularına sürdüğü zaman yanındaki tarihçi doğru olmasa da “Sultanım bu kadar batıya gelen ilk Türk sultanı sizsiniz” diyor. Osmanlı kaynaklarından Murad Hüdavendigar’ın I. Kosova öncesinde Sırp kralına kızarken, “İnşallah ana Türk erliğini gösterem” dediğini bilinmektedir.
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=28995
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | ‘Türk ırkı yok’ Demek Hakarettir, Densizliktir… için yorumlar kapalı
Ara 24

Pardon! Yanlış Numarayı Aramışım!

63077-fuhus-cetesinden-vahsi-cinayet
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Pardon! Yanlış Numarayı Aramışım!
 
Adam evine telefon acar, telefonu yabancı bir bayan acar.Adam
karşıdaki sesi duyunca şaşırır, bayana sorar:
 
– “Sen kimsin?” Kız cevaplar:
– “Evin hizmetçisiyim.”
– “Iyi de bizim hizmetçimiz yok ki!”
– “Evin hanımı beni bu sabah işe aldı.”
– “Ya. Öyle mi? Ben de evin beyiyim. Hanımı cağırır mısın?”
– “Hanımınız şu an yatak odasında kocası sandığım bir adamla beraber.”
Adam şaşırır, sinirlenerek,
– “Elli bin dolar kazanmak ister misin?” Kız,
– “Tabii ki isterim. Kim istemez…”
– “O zaman çekmecedeki silahı al, yukarı çıkıp o cadı ile o sümsük herifi vur!”
Önce ayak sesleri duyulur, sonra iki el silah sesi. Hizmetçi telefona geri gelir:
– “Öldürdüm efendim, cesetleri ne yapayım?” Adam,
– “Cesetleri havuza at.” Kadın duraklar:
– “Ama burada havuz yok ki?” Adam bir süre düşünür ve cevap verir:
– “Orasi 112 43 44 değil mi?
– “Hayir!!!!!
– “Pardon! Yanlış numarayı aramışım!!!!!”
 
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Pardon! Yanlış Numarayı Aramışım! için yorumlar kapalı
Ara 23

“Dirpan” sorunu ve CHP’nin Tayyip’i!

51a70d6dd4a2896c4600002f
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
“AKP, dirpani kullanarak iktidar oldu, dirpani kullanarak oyunu artırdı, dirpani kullanarak Türkiye’nin rejimini değiştirme girişiminde bulundu ve yine dirpani kullanarak son darbeyi indirmeye hazırlanıyor. Muhalefetin bunu görmesi lâzım ki oyunu bozsunlar…”
Bu sözler, Avrupa görmüş, “Doktor” lakaplı bir akrabama ait. Hasan amca, askerde sıhhiyeci imiş… Bir süre de Fransa’da sağlık görevlisi olarak çalışmış…
Hasan amcanın sözleri profesyonel bir politikacı gibiydi ama televizyonlardaki konuşmacılardan esinlendiği anlaşılıyordu. Türbana “dirpan” dese de türban tartışmaları, CHP ve özellikle MHP’ye gidecek merkez sağ oyları tırpanladığı için bu telaffuz değişikliği de gerçeğe ayna tutuyordu.
 
Elbette siyasi partilerin kendi liderleri, kadroları ve halka sundukları politikalar, bu konulardan daha önemlidir. Mesela CHP’de Mustafa Sarıgül’ün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olabilmesi için CHP’ye dönmesine izin verilmesi, kazanma şansı olan bir kişinin önünü açmak olarak değerlendirilemez.
Bilindiği gibi Mustafa Sarıgül’ün liderliğini üstlendiği Türkiye Değişim Hareketi Genel Sekreteri Hasan Aydın, “Amerika’nın Birleşik Devletleri oluyorsa Türkiye Birleşik Devletleri de olur. Avrupa Birliği devleti oluyorsa Türkiye Birliği devleti de olur. Bal gibi olur. Federal Almanya oluyorsa, Federal Türkiye de olur” diyordu. Turgut Özal, Abdullah Öcalan ve Tayyip Erdoğan’ın zaman zaman ısıttığı proje de budur zaten.
Projenin asıl sahibi ise ABD’dir. Bu görüşler, ABD Kongresi’nin 31 Ocak 1896 tarihinde aldığı gizli bir kararda da benzer bir şekilde yer alıyordu. Gizli kararda “Uluslararası Hıristiyan Komitesi’nce din, mezhep ve milliyet özelliklerine bakılmaksızın geçici bir Hıristiyan yöneticinin Türkiye’nin başkanı olarak seçtirilmesinden sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun mevcut bölgelerinin sınırlarla ayrılması, bu bölgelerin Hıristiyan eyaletleri olarak kabul edilip, Hıristiyan gücünün Türkiye Birleşik Devletleri adında toplanması sağlanacaktır” deniliyordu.
 
***
AKP iktidarının, ekonomik alt yapıyı, Türklerin elinden çıkararak yabancılara teslim etmesi ile paralel olarak Tayyip Erdoğan’a 2 Temmuz 2001 tarihinde ABD’den gönderilen ve parti programı haline getirilen gizli CFR memorandumunda istendiği gibi yerel yönetimleri özerkleştirecek yasal alt yapıyı hazırladığı da bilinen bir gerçektir.
Federasyonu, “dirpan” sayesinde Tayyip Erdoğan’a yaptıramazlarsa onun CHP modeli olan Mustafa Sarıgül üzerinden CHP ile uygulamaya çalışacakları kabak gibi meydanda değil mi? Bu da Türkiye’nin tırpanlanması olmaz mı?
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=28689
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , | “Dirpan” sorunu ve CHP’nin Tayyip’i! için yorumlar kapalı
Ara 22

Sütçü Nine

images (2)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  
 
Sütçü Nine
 
Bir zamanlar bir kadının bir tek ineği varmış. Kadın fakirmiş. Geçimini ineğin sütüyle sağlarmış. Akşam sabah ineği sağar sütünü satarmış. Fakat bu kadının huyu kötüymüş. Kanaat etmezmiş. Çok para kazanayım dermiş. Bu sebeple de süte devamlı su katarmış. Bu sütçü kadın bir gün, iki gün, üç gün derken böyle devam edermiş. Aylar seneler geçmiş, günlerden bir gün büyük bir fırtına kopmuş. Müthiş bir yağmur başlamış. Her yer sular içinde kalmış. Dereler, çaylar nehir olmuş. Derken bu sütçü kadının ineği dereden geçerken suya kapılıp boğulmuş. Sel ineği alıp götürmüş. Sütçü kadın ineğinin ölmesine çok üzülmüş. Bağırıp çağırarak ağlaya ağlaya gözleri şişmiş. Annesinin bağırıp çağırmasına, gözleri şişine kadar ağlamasına dayanamayan küçük oğlu: -Anne, anne niye ağlıyorsun? Demiş. Senin senelerce süte kattığın su sel olup bizim ineği alıp götürdü. Sen süte su katmasaydın bu sel olmayacaktı. İneğimiz boğulmayacaktı. Eee! Napalım süte su katılmaz.
 
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | Sütçü Nine için yorumlar kapalı