Oca 25

Bu vicdanlar nasıl vicdan, bu yüzler nasıl yüz?

yüz 
 
Şu anda benim  gibi bütün vatandaşların dişlerini gıcırdatmakta olduklarını seziyorum. Yıllardır “Roj TV”nin yayınından rahtsızlığımızı dile getiriyor ve yayına müsaade eden ülkelere kızıyorduk. Ülkemizdeki mevcut TV yayınları da bu günlerde adeta BDP’nin, onun uzantısı KCK’nın ve hatta terör örgütünün reklamını yapıyorlar Onlarsız haber programı seyredemez olduk. Uluslar arası suç şebekesinin  üst düzey yetkililerinin, Avrupa’da ve dünyanın her yerinde krallar gibi gezdiklerini, hayatlarına devam ettiklerini, hiçbir yayın kuruluşu bunları vermiyor. Medyanın da desteğiyle terör örgütü elebaşının “namaz kıldığından, barış meleği” olduğundan dem vuruluyor. 12 Eylül öncesinde terörden tutuklananlara “İşkence yapıldığından, işkenceye uğrayanların da dağa çıkmak zorunda kaldığından bahsediliyor. Sanki birileri emir “almış gibi” doludizgin teröristlerin af edilmesi ile ilgili olarak af propagandası yapıyor. Hatta Cuma vaazında bile affın nimetlerinden bahsediliyor. Bütün bunlar tesadüf müdür sizce… Oysa “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır “ güzel sözü ise hiç kimsenin aklına bile gelmiyor.
12 Eylül öncesinde “haklara özgürlük, ala rızgari, biji rızgari, vb. diyenlere karşı bu vatanın bölünmemesi, Türk bayrağının gönderde dalgalanması, İstiklâl Marşı’nın söylenmesi için canını ortaya koyan yiğitler hiç ama hiç hatırlanmıyor. Onlara yapılan işkencelerden hiç bahsedilmiyor. Bu vicdanlar, nasıl vicdan? Bu yüzler, nasıl yüz? Ismarlama mıdır yoksa?
 
Hiç eylem yapmamış, Teröristler haricinde kimseyi öldürmemiş, ama terörle ölümüne mücadele etmiş generalleri, subayları, erleri “terörist” olarak gösterirken, gerçek teröristler ise masum gösterilmeye çalışılıyor.
Türkiye’ye zarar veren terör örgütünün uluslar arası bir terör örgütü olduğu bilindiği halde her ne hikmetse destek verenlere ses edemiyoruz. Ancak bütün özel ve resmi kurum ve kuruluşların ileri gelenlerini hazır ol vaziyetinde sıraya diziyor, fırçalıyoruz. İleri demokrasimiz(!) sağ olsun!
Sanki bir yerlerde bir şeyler planlanıyor, sonra uygulanıyor, bizler de “AA… AAAAA!” diye seyretmek zorunda bırakılıyoruz.
 
Necip Türk Milleti niyetiniz güzel, hakça olsun, ideallerinizin ışığı hiç sönmesin! Hakkımızda hayırlısı olsun. Hoşça kalın.
 
Posted in Yazılarım | Bu vicdanlar nasıl vicdan, bu yüzler nasıl yüz? için yorumlar kapalı
Oca 24

“Barış Meleği”(!)

indir
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bildiğimiz “Yani’ye”  birde “Kâni” dediler…
Kürtleri öldürünce nerde, hani? Dediler…
Bebekleri katletti o an “cani” dediler…
Büyüğümüz(!) açıkladı. Namaz bile kılarmış…
Şimdi “barış meleği”, o bir fani dediler…
 
Posted in Şiirlerim | “Barış Meleği”(!) için yorumlar kapalı
Oca 23

İleri Demokrasi (!) Kitapları

APO-MANSETYASAKLARI KALKAN 67 KİTAP, 16 YAYIN
Polisin, yasak olmaya devam etmesini istediği ancak yasaklarının kalktığı kitaplar şunlar:
Komünist Manifesto (1968), Mahir Çayan Toplu Yazılar (1978), Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Bildirgesi – Abdullah Öcalan (1999), 12 Eylül Faşizmi PKK Direnişi – Abdullah Öcalan (1996), Barışa Doğru Roma Konuşmaları – Abdullah Öcalan 1996Dersim Türküleri (1993), Tunceli Kanunu ve Dersim Jenosidi – İsmail Beşikçi (1992), Mamak Zulüm Kalesi – Zihni Açba (1991), Devrimci Saflarda Proletaryanın Demokrasi Anlayışını Egemen Kılma (1980), Devrimciler Ne İçin Savaşıyor (1981), Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Devrimci Gençlik Seçmeler (1978), Enternasyonalist Son Kavga (1992), Kaldıraç – 5 sayı (1994-95), Özgür Yılmaz Güney – Şeyhmus Güzel (1996), Sosyalizmin İki Ruhu (1999), TİİKP Davası Savunma (1974), TİİKP Savunmasında Köylü Meselesi (1974), TİİKP Savunmasında Milli Mesele (1974), TDKP Programı (1980), Türkiye Devrimi Kürdistan Devrimidir- Sinan Durmaz (1994), Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi Davası (1974), Türkiye İşçi Köylü Partisi’nin Siyasi Çizgisi MK Raporu Tüzük Programı (1980), Yalanları Parçalayan Ulucanlar Katliamı (1999), Yaşasın Çorum Silahlı Antifaşist Halk Direnişi (1980), Haklar ve Özgürlükler Cephesi Halk Anayasası Taslağı (2007), Ashab-u Uhdud – Zeynep Buruçerdi (1982), Çağdaş Tagutların İslam Gerçeğini Saptırma Çabalarına Reddiye – Ahmet Kılıçkaya (2000), Cihat-Murtaza-Mutahhari Bütün Eserleri (2000), Çilenin Böylesi-Hüseyin Üzmez (1984), Demokrasi Küfür Nizamıdır (2003), Dabbetül Arz Haykırıyor (2005), Demokrasi Risalesi – Yaşar Kaplan (1985), Gerçek İslam Dinini Kimler Bozdu (1971), Ham İmam Humeyni (2000), Hizbi Kitleleşme (2003), Hizbut Tahrir (2003), Hizbut Tahrir Mefhumları (2003), Hizbut Tahrir ve Hilafet (2000), Hür Düşünce Mektebi – Ali Şeriati (1989), İmam Humeyni İslama Davet (2000), İnsan Tanrı Dinler ve Alevilik – Hüseyin Gazi Metin (2000), İslam Anayasası (1985), İslam Anlayışımız Üzerine Makaleler – Osman Kayaer (2000), İslam Devleti (2003), İslam Nizamı (2003), İslami Şahsiyetler (2003), İslam Şeriatı (1984), İslam Ümmetinin Yetimleri Kürtler – Fehim Şinasi (2000), İslama Davet – Ahmet El Mahmut (2000), İslamda Ekonomik Sistem -Takiyudden En Nephani (2003), İslamda İçtimai Nizam, İslamda Kadın Erkek İlişkileri – Takiyuddin En Nephani (2003), İslamda Maliye – Abdülkerim Zellum (2003), İslamda Yönetim Nizamı – Takiyuddin En Nephani (2000), İslamda Yönetim Sistemi – Abdül Kadim Zellum (2000), İslamın Hareket Metodu 2 cilt – Abdurrahman el Muhacır (2003), Kıvrak Zeka – Takiyuddin En Nephani (2000), Nebevi Hareket Metodu – Muhammed Gadban (2003), Brifingteki İrtica (1998), Başkaldırının Koşulları (1992), Devrimci Doğu Kültür Ocakları (1970), Kurtuluş İçin İleri AYÖD Gençlik Harekatı (1976), Kürdistan Bağımsızlık Mücadelesinin Yılmaz Savaşcısı.
ÖCALAN POSTERLERİ DE ÖZGÜR
AFİŞ: “30 Mart – 17 Nisan Şehitlerimizi Anıyor Önderimizi Selamlıyor Umudu Büyütüyoruz – Halk Cephesi” – Arka Yüzü “Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm İçin Cephe Saflarında Birleşin”,
* “2 Temmuz 93′te 35 Aydın Diri Diri Yakıldı. Sorumlusu Sermaye Devlettir. Unutmadık, Unutturmayacağız. Katliamların hesabını İşçi ve Emekçiler Soracak”
GAZETE: Atılım – 5 Eylül 2009, Üniversiteli Cephe
BİLDİRİ: “Bağımsız Demokratik Sosyalist Türkiye’yi Yaratmak İçin Sözümüz Var-Halk Cephesi” (Bildiri) “Ezilenlerin Sosyalist Platformu”, (Bildiri) “Haklar ve Özgürlükler Cephesi”
DERGİ: “Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm İçin Yürüyüş” (6 sayı), İslam Devleti Hilafet, Köklü Değişim, Kurani Mücahede, Atılımda Yurtsever Gençlik, Genç Bakış – Abdullah Öcalan posterleri.
 
*sözcü.com
 
Posted in Gündem | İleri Demokrasi (!) Kitapları için yorumlar kapalı
Oca 22

“Müftü” Böyle Olursa…

suudi_muftu

 

Suudi müftüden Suriyeli kadınlara fetva: ‘Cennete girmek için ÖSO militanlarının cinsel isteklerini giderin’

Suudi Arabistan’da Vahhabi müftü Muhammed El ArifiSuriyeli muhaliflerin uzun süredir savaştığı için cinsel ilişkiye giremediğini söyleyerek, militanların cinsel isteklerini karşılamanın cennete gitmek için yerine getirilmesi gereken bir görev olduğunu iddia etti.

Presstv’nin haberine göre, Vahhabi müftüMuhammed El Arifi Suriye ile ilgili verdiği fetvada insanlık dışı önerilerde bulundu. Suriye‘deki militanların iki yıldır savaştıklarını, bu yüzden uzun süredir cinsel ilişkiye giremediklerini söyleyen El Arifi, ÖSO militanlarının muta* nikahıyla Suriyeli kadınlarla kısa süreli evlilikler yapabileceğini söyledi.

Müftü El Arifi “mücahit” olarak nitelendirdiği yabancı militanların Suriyeli kadınlarla ilişkiye girerek cinsel arzularını tatmin edebileceğini, böylece militanların “Suriyelileri öldürmek için kararlılığının artacağını” savundu.
Cinsel ihtiyaçları gidermek için yapılacak evliliklerde dul, boşanmış ve 14 yaşından büyük kadınların tercih edilmesi gerektiğini söyleyen müftü, militanların cinsel isteklerini karşılamanın cennete gitmek için yerine getirilmesi gereken bir görev olduğunu iddia etti.

 

*habertürk

Posted in Yazılarım | “Müftü” Böyle Olursa… için yorumlar kapalı
Oca 21

Türkçe Düşün, Türkçe Söyle, Türkçe Yaz!

haber_50e04d2938247
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İşlenmeli dağa, bağa arkadaş
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
Vuracaksan mührü çağa arkadaş
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Unutma ırkının coşkun çağını
Bu dille, kültürle gönül bağını
Her an gönderde tut dil bayrağını
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Çağlara hükmeden elin var senin
Her an açan Türkçe gülün var senin
Anne sütüne eş dilin var senin
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
İncinin, yakutun, zümrüdün mahı
Türkçe, bilim dili şahların şahı
Dillerin sultanı ve padişahı
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Bülbülün, sakanın diline benzer
Ceylana, kekliğe, sülüne benzer
Cenneti Âlânın gülüne benzer
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Başların üstünde tutulmak için
Kendini inkârdan kurtulmak için
İnsan sınıfına katılmak için
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Türkçeyi yaratmış seni yaratan
Türkçe, gözlerde fer, yüreklerde kan
Sana ait olmaz dilsiz bir vatan
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Türkçeye sahip çık, yaşat özünde
Bir başka değeri ilmin gözünde
Ben varım diyorsan bu yeryüzünde
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Aklın da, fikrin de, o’dur güneşi
Her çağda bilimin o, kan kardeşi
Yakmak için akıl denen ateşi
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Olmasın Türkçesiz asla bir anın
Varlık sebebidir dili insanın
Gereğini yap şu ulvî yasanın
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Kültürden bir ışık, millî bir izdir
Yapacağın, başka dile perhizdir
Her çağda, çağlayan coşkun denizdir
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Posted in Şiirlerim | Türkçe Düşün, Türkçe Söyle, Türkçe Yaz! için yorumlar kapalı
Oca 20

Ak Sözler(!)

images
 
*“Vatan dediğin toprak parçası, bunun için ölünür mü” Ahmet Altan
 
* Bir televizyonun canlı yayınında “Bana Atatürkçü denmesini hakaret sayarım”  Mümtazer Türköne
 
*“Ne mutlu Türküm diyene, lafını tutup her yere yaza yaza Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür” A.Gül
 
* “PKK ile pazarlık yaptığımızı söyleyen alçaktır, şerefsizdir” RTE
 
* “Biz gerekirse terörün siyasi kanadıyla müzakere, askeri kanadıyla mücadele yaparız” RTE
 
* ‘Hedefime ulaşmak için gerekirse papaz kıyafeti bile giyerim’ RTE
 
* “Türkler alt kimliklerden biri ve Türkiye Türklerindir demek yanlıştır” RTE
 
*“Ne mutlu Türküm diyene, lafını tutup her yere yaza yaza Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür” A.Gül
 
Posted in Atasözleri Vecizeler | Ak Sözler(!) için yorumlar kapalı
Oca 19

Vekillik beklentisine giren mayın eşekleri…

indir
 
Kasabanın hanına bırakılan kara ve boz renkli iki eşek, dertleşiyorlarmış. Söz, dönmüş dolaşmış sahiplerinden çektikleri eziyete gelmiş.
Kara eşek öfke ile dişlerini gıcırdatmış:
– “Yeter artık arkadaş. Aha buraya kadar geldi. Biz de can taşıyoruz. Eğer, sahibim bir daha beni eşek yerine koyarsa, üzerimden atıp çifteyi basacağım.”
Diğeri suskun, bir şey söyleyemiyor.
– “Yahu” demiş kara eşek, “Sen de bir şeyler söylesene, niye susuyorsun?”
Beriki iç geçirmiş:
– “Dediklerin benim de aklımdan geçmiyor değil, ama benim çok önemli bir
beklentim var.”
Meraklanmış, kara eşek:
– “Hayrola, beklentin ne ola ki?”
Boz eşek, keyifle kuyruğunu oynatmış:
– “Yıllar önce sahibimle eşi mutfakta yemek yiyorlardı. Bir ara kızıp, eşine tekme tokat girişen sahibim, ‘Bir daha dediklerimi yapmazsan eğer, vallahi de billahi de seni ahırdaki eşeğin yerine kor, eşeği eve alırım’ dedi. Kulaklarımla duydum. İşte o yüzden bunca eziyete katlanıyorum.”
İktidara yağcılıkta rekora koşan ‘liboş’, ‘entel-dantel’ ve ‘dönek’ takımının son günlerdeki haline bakınca ‘beklentinin’ insana neler yaptırdığı geliyor aklımıza.
 
*İsrafil K.KUMBASAR Yeniçağ
 
Posted in Fıkralar | Vekillik beklentisine giren mayın eşekleri… için yorumlar kapalı
Oca 18

“Barış ve Demokrasinin Zaferi” Böyle Olur!

1358448814
 
 
 
 
 
Fotograf Yeniçağ Gazetesi’nden alınmıştır.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HaberRes_27071Bu fotograf Ortadoğu Gazetesi’nden alınmıştır.
 
Devletin sağlamış olduğu her türlü imkânı kullanarak yaşayan kendini bilmezler “Dersimden özür dilerler,” “Ermenilerden özür dilerler.” Oldu olacak Kurtuluş Savaşı öncesinde Türkiye’yi işgal eden Fransa’dan, Yunanistan’dan, İtalya’dan, İngiltere’den de özür dileyelim. Hatta Mustafa Kemal Atatürk size karşı saygısızlık yapmış misafirperverlik gösterememiştir, cahilliğini bağışlayın diyerek özür dileyelim.
1984’ten bu yana ülkemizde kan döken, can alan cani örgütün elebaşının ayağına kadar gidilerek “sayın”dan neler istediği sorulmuştur. İstedikleri ve istemedikleri yerine getirilmiştir. Terör örgütünün azılı 3 kadınının “Kahraman” ilan edilmesine göz yumulmuş, cenazeleri Tunceli, Kahramanmaraş, Mersin’e değil de Diyarbakır’a getirilmiştir. Diyarbakır Hastanesi’ne örgüt paçavrası asılmış, tabutlara örgüt paçavraları örtülmüştür. Güvenliği sağlayacak olan polisler ortalıkta görünmemişlerdir. Bunun adına da “barış ve demokrasi “ denilmiştir. “Süper bir barış ve demokrasi “ için askeri de çeksek mi acaba!…
Öyle zannediyorum ki bu millet Aziz Nesi’nin dediği gibi “aptal” değildir.
Yüksek mevkilerde yer tutanların yerlerini koruma uğruna bütün bunları vatandaşlarına yutturmaya çalışmasının kendisine de faydası olmayacaktır. O şahıslara yüksek mevkileri sağlayan halk yok olursa kendileri için de herhangi bir mevki ve makam da kalmayacaktır
“Türkiye bütün kurumlarıyla teslim alınmıştır” diyenler haksız mıdırlar?
 
Posted in Gündem | “Barış ve Demokrasinin Zaferi” Böyle Olur! için yorumlar kapalı
Oca 18

Necip Türk Milleti!

İşte ABD’nin Türkiye’yi böldüğü harita!

basliksiz_5jpg_h330

ABD’nin, AB’nin, Barzani’nin ve “CANİ”nin bütün istekleri adım adım yerine getirilirken sizi uyutmak görevini yıllardır sürdüren “Benimle Evlenir misin?, Yemekteyiz, Evim Şahane, Bana Her Şey Yakışır, Ben Bilmem Eşim bilir, Yetenek Sizsiniz, Muhteşem Yüzyıl, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Kuzey Güney, Dila Hanım, Huzur Sokağı, Hayat Devam Ediyor, İntikam vb. programlardan başınızı kaldırıp ta “Türkiye’de Neler Oluyor” diye düşünmenizi ve olanları gizlemeye çalışan medyaya rağmen ‘açık oturumları ‘takip etmenizi, uyumaktan kurtulmanızı tavsiye ederim. Yarın çok geç olabilir…

Ülkemiz adım adım uçuruma giderken sessiz kalmanın vebalinden kurtulmak için tanıdığınız bütün siyasilere mesajlar gönderiniz Gördüğünüz yerde hesap sorunuz. Hangi partiden olursanız olun partinizin genel merkezini, yönetim kadrosunu ve milletvekillerini uyarınız. Aksi takdirde en kutsal emanetlerden biri olan vatanı emanete ihanet etmiş, kınanmış ve hatta lanetlenmiş olarak anılacaksınız. Gelecek nesillerin sizleri bu şekilde hatırlamasını istemeyenler lütfen okuyun, okuyun, okuyun! Bütün TV’lerdeki açık oturumları seyredin…Siyaseti ve siyasileri takip edin… Varsın moraliniz bozulsun… Memleket bozuluyor….

Hepinizin bildiği gibi TSK’nin terörle mücadelede üstün başarı gösterenler “Dijital Terör” suçlamasıyla terörist diye tutuklanırken 40.000 kişinin ölümünden sorumlu “teröristler tanık” oldular. Terör elebaşı ile destekçisi Barzani, (hükumetin değil!) devletin en güvendiği kişiler oluverdiler. TSK Genel Kurmay Başkanı terör suçlamasıyla tutuklanırken ülkeyi yönetenlerden hiç kimse Genel Kurmay Başkanını muhatap bile almamışlar, ancak terörist başı ile görüşmek için kuyruğa girmişlerdir. Yıllar öncesinde terörist elebaşı caniye “sayın” ve aziz şehitlerimize ise  “kelle” diyen zihniyetin asıl niyeti yeni yeni anlaşılıyor diyebiliriz…

İleri demokrasimiz, açılımla başladı, Habur’la, Oslo ile  devam etti,. Şimdi de İmralı’daki CANİ ile görüşülüyor. Anlayacağınız gibi; CANİ ile görüşülüyor… “Terörle bir yere varılmaz” diyenler yüzünüz kızarmıyor mu?…

“Benim oğlum bina okur, döner döner yina okur” sözü bu gün için söylenmiş olsa gerek…

Sen uyumaya devam et necip Türk Milleti! Rahatını bozma… Yarın ülkeni saran “eşek arılarından” nasıl kurtulacağını düşünme zahmetine dahi katlanma bakalım…

 

Bence bu bir milletin açık açık intiharıdır!…

 

Posted in Yazılarım | Necip Türk Milleti! için yorumlar kapalı
Oca 17

“Ben de bu millettenim, elini öpmeliyim”

Büyük önder Atatürk, devlet ba?kan?<br /><br /><br /><br />
oldu?u zaman da annesi Zübeyde Han?m??n<br /><br /><br /><br />
elini öpmeyi ihmal etmezdi.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Fatih Rıfkı’nın  anısından:
 
Mustafa Kemal 1934’te Atatürk soyadını almıştır. Hiçbir büyük Türk ondan önce “Türküm!” dememişti. Türk Osmanlıcada, kaba ve köylü demekti. Şehir efendisi alafranga ise Osmanlı, alaturka ise Müslümandı.
Atatürk Cumhuriyet’in onuncu yıldönümündeki kısa nutkunu şu sözlerle bitirmiştir: “Ne mutlu Türk’üm diyene!”
O bir milliyetçi idi. Fakat ırkçı değildi. Onun anlayışınca vatan Türkiye, Türk de Türkiyeli demekti. Bir gün kendisine:
-Ya öteki Türkler? diye sormaları üzerine:
-Hepsinin vatanı burası. Hepsi için yurdumuzda yer var, cevabını vermişti.
Atatürk iyi aile çocuğu idi. Babasını bilmez. Övey babası Ragıp Bey’i önceleri hiç sevmemişti. Fakat her türlü güçlükleri yenerek kendisini yetiştiren anasına aşk ile bağlı idi. Onu çocukluğundan bu devlet ve milletin en büyüğü olduğu güne kadar daima saymıştır. Her eve gidişinde anasının elini öpmek adeti idi. Subay, komutan, başkomutan ve devlet reisi, o anasının yanında daima eski “Mustafacık” tı.
Mütarekede anası İstanbul’da iken işgal kuvvetleri evini basmışlar, ona çok çile çektirmişlerdi. Bu ana, sevgili yavrusunun padişahın askerî mahkemesinde idama mahkûm edildiğini gazetelerde okuduğu gün ömründen belki yıllar kaybetmişti. İlk fırsatta kendisini Ankara’ya, Çankaya’daki evine getirdi. Buluştukları zaman Atatürk yine anasının elini öptü. Fakat anası oğlunu bağrına basacağı yerde eline sarıldı. Atatürk:
-Ne yapıyorsun Anne? diyerek elini çekmek istedi. Anası Zübeyde Hanım pek ciddileşerek:
-Ben senin ananım, dedi. Elimi öpmekle vazifeni yapıyorsun. Fakat devleti ve milleti kurtardın. Ben de bu millettenim. Elini öpmeliyim, dedi.
 
*Muhittin Nalbantoğlu Yeniçağ
 
Posted in Hikayeler | “Ben de bu millettenim, elini öpmeliyim” için yorumlar kapalı