Eki
23

İlk Kurban
Kutsal kitap Kur’an-ı Kerim’de yazan bilgilere göre ilk “kurban” tecrübesi Hz. İbrahim zamanına uzanmaktadır. Allah’a oğlu olması için yakaran Hz. İbrahim’in “oğlu olması halinde onu Allah’a kurban edeceğini” söylemesi üzerine kendisine yapılan büyük bir imtihan olarak karşımıza çıkmıştır ilk “kurban”. Kur’an-ı Kerim’de bu olay şöyle tasfir edilmektedir:
“İbrahim ‘Ey Rabbim, bana iyilerden (bir oğul) ihsan et’ dedi. Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. Oğlu yanında koşacak çağa gelince, ‘Ey oğlum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin ?’ dedi. (İsmail) Babacığım, sana ne emrolunuyorsa yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.’ dedi. Her ikisi de Allah’a teslim oldular (Allah’ın emrine boyun eğdiler). İbrahim, oğlunu şakağı üzerine yatırdı. Biz de ona şöyle seslendik: ‘Ey İbrahim, rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı.’ Dedik ve ona (İsmail’e karşılık ) büyük bir kurbanlık fidye verdik. Kendisine sonradan gelenler için de iyi bir nam bıraktık. Selam olsun İbrahim’e. İşte biz iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Çünkü 0, bizim mümin kullarımızdandır.”
Görüldüğü üzere, Hz. İbrahim oğlu yerine kendisine gönderilmiş olan kurbanlık hayvanı kesmiştir. Böylelikle de Allah için “insan kurban etmek” gibi kötü bir alışkanlığın önüne geçilmiş, Allah için “kurban kesmek” adeti de günümüze kadar ulaşmıştır.
Eki
22
Önce; “Derman belli değil
sonra; Dert belli değil ” şeklinde olması gerek…
* “Zaferi kazanan; ordunun kuvveti değil, silahın bolluğu değil fakat cesaretin kudretidir.”
* “Ardından yüz köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz…” Türk-Moğol atasözü
* “Camileri ibadet zindanı yapanlar” Necip Fazıl
* “Mussolini’yi asanlar onun çizmelerini yalayanlardır” Cemil Meriç
* İnsanın özgürlüğü kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir, J. Paul Sartre
* Ayrılık küçük ihtirasları unutturur, büyükleri kuvvetlendirir. Napolyon
* Ne üstün zekâ, ne hayal gücü ne de her ikisi beraber bir dahi yapmaya yeter. Sevgi, sevgi, sevgi… İşte bu, dehanın ta kendisidir. Newton
* Dünyada bütün dertlere çare bulunur ama servet, şehvet, şöhret mikrobuna yakalananlara deva bulunamaz Eflâtun
* Biraz bilmek tehlikelidir; ya derinliklerden iç ya da bilgeliğin tadını tatmaya kalkma! Çünkü sığ sular beyni zehirler, bol sular insanı temizler. Pompey
Eki
22
CUMHURBAŞKANLIĞI’nın 2013 yılı bütçesi, yüzde 13.6 oranında arttırılarak, 157 milyon 600 bin liraya yükseldi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, göreve geldiğinde Çankaya’nın bütçesi 33 milyon liraydı. Yıllar itibariyle artış dudak uçuklatıyor.
SEZER DÖNEMİ (Milyon TL)
———————————-
2001: 13.690
2002: 18.850
2003: 23.680
2004: 30.000
2005: 31.253
2006: 32.589
2007: 33.893
GÜL DÖNEMİ (Milyon TL)
———————————–
2008: 55.561
2009: 69.300
2010: 72.500
2011: 116.900
2012: 138.700
2013: 157.600
*sonkale.org
Eki
21
Samsun Müftüsü Hayrettin Öztürk, ”Aileler çocuklarına Kur’an’dan isim koymak isterken ismin anlamına çok dikkat etmeliler” diyor.
”Aileler çocuklarına Kuran’dan isim koymak isterken ismin anlamına çok dikkat etmeliler. Mesela Sanem ismi çocuğa verilmemeli, Sanem, put demektir, Aleyna sıkça duyduğumuz bir isim ama anlamı üstümüze bela, sıkıntı aksın demektir. Kuran’da geçen her kelimenin isim olmayacağı bilinmelidir. Kur’an-ı Kerim’de geçen her kelime ‘Bu Kuran’da geçiyor isim olur” mantığıyla çocuklara verilmemelidir. Kur’an’da geçen kelimelerin anlamı iyi bilinmelidir. Kezban ismi Kur’an’da geçiyor diye veriliyor. Oysa Kezban yalancı demektir. Çocuğa bu ismi koyarsanız, ‘yalancı, yalancı’ diye çağırmak zorunda kalırsınız.Bekir, ‘deve yavrusu’ demektir. Hz. Ebubekir’in ismi Abdullah’tır Ebubekir lakabıdır. Bu husus karıştırılmamalıdır. Rumeysa ‘gözü çapaklı kadın’ demektir. Hüreyre, ‘kedicik’ demektir. Kayra eski Türk mitolojisinde ‘tanrı’ demektir, Allah’tan başka ilah mı olur? Çocuğa tanrı ismi konulmamalıdır. Melis, Yunan mitolojisinde ‘tanrıça’ demektir, şişman ve tembel anlamlarına da gelir. Erçin ‘ücret’ anlamına gelir. Bir insanın ücreti olamaz.”
İşte Mekruh Olan İsimler
Dinen mekruh sayılan isimler de olduğunu vurgulayan Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Resul, Nebi, Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil isimleri konulmamalı, hoş değil. Samet ismi, hiç kimseye muhtaç olmayan demektir. Bu sadece Allah’a mahsus bir durumdur, isim olarak kullanılamaz. Gülsüm gariban, zavallı kimsesiz anlamındadır. Julide Farsça’da dağınık, perişan demektir. Cennet bahçesi olarak bilinen İrem ise Allah’ın gazabına uğrayan sahte cennettir. Bade ismi içki demektir. Hannas ismi şeytanın ismi. Alara, Rosa, İleyda bunlar İslam isimleri değil gayrimüslim isimleridir ve çocuklara konulmamalıdır. Anlamı kötü olan, anlamsız şeyler de çocuklara isim olarak konulmamalıdır.”
Her Dilden İsim Olabilir. ”İsim her dilden olabilir. Yeter ki anlamı güzel olsun, yaşadığı toplum ve kültüre yabancı olmasın” dedi.
Barış, Mert, Özgür, Sevgi gibi isimlerin kullanılabileceğini, aynı şekilde Kerim, Macit, Zeynep, Hasan, Abdullah, Kevser, Abdurrahman gibi isimlerin çocuklara verilmesinde bir sakınca olmadığını aktaran Öztürk, isimlerde Allah’a kulluğun ifade edilmesi gerektiğini vurgulayarak, İslam büyüklerinden hatıra kalan isimlerin kullanılabileceğini, halk arasında yaygın olan Fatma, Ayşe, Ahmet, Mehmet, Muhammet, Mustafa, Zeynep gibi isimlerin de benimsendiğini söyledi.
Eki
21
Fenerbahçe yönetimi, haftaya Kıbrıs Rum kesiminde oynanacak AEL Limasol karşılaşmasına gitmek isteyenlere, “KKTC veya Türk bayraklarını stada götürmeyeceğim” diye belge imzalattı.
Rumlara bayrak yasağı yok
AEL Limasol takımı ile KKTC’deki taraftar dernekleri de maç öncesi temasta bulundu. Rum takımı, kendi taraftarlarına Yunanistan ve Kıbrıs Rum bayrağı getirme yasağı koymadı, ancak Türkler’den KKTC bayrağı getirmemelerini istedi. Rumlar
*sonkale.org
Eki
20
Ekim ayının 14’ünde Pazar günü Ankara’da bölücü siyaseti amaç edinen siyasi parti, olağanüstü ikinci büyük kongresini yaptı. “Öcalan’a özgürlük”, “Barışın elçisi İmralı’da” , “Direnerek özgürlüğe yürüyoruz”, “Özerk Kürdistan demokratik Türkiye” pankartları ile Öcalan’ın posteri açıldı. Malum Partinin Eş Başkanı “Bu halkın adı Kürt halkıdır, bu toprakların adı Kürdistandır,” ifadesi, Ve diğer Eş Başka’nın “Dört parça Kürdistan’dan gelen kardeşlerimiz var aramızda”, “Kürt Halk önderi Sayın Öcalan’ın özgürlük mücadelesini” destekliyoruz vb. söylemler dolu dizgin söylendi.
Bu ifadeleri kullananların hemen hemen hepsi malum partinin milletvekilleriydi. Bu milletvekilleri seçildiklerinde parlementoda 75 milyonun gözleri önünde aşağıdaki ‘milletveki andı’nı’ içmişlerdir.
Milletvekili andı
‘Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma, büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim’
Bu anda sadık kalmayanlara ne yapılması gerektiği sayın devlet yöneticilerimizin çıkarmış olduğu ceza yasalarında açık ve seçik bellidir. Buna rağmen Türk Milleti’nin dikkatini farklı konulara çekerek(Suriye gibi) uyutmanın kime yararı olacağını herhalde bilmektedirler.
Her kim olursa olsun asli görevlerini ihmal edenleri tarih asla affetmez. Bütün vekillerimizi ‘milletvekili andı’na’ sadık kalmaya çağırıyorum.
Selam ve sevgi ile kalın…
Eki
20

En lüks mağazadan kıyafet aldım
Adam olsun diye kurslara saldım
Boş yere aldanıp hülyaya daldım
Eşek, yine eşek, adam olmadı
Eşekçe davranır hırpalanırdı
Ünlü kişilerden çoğu tanırdı
Tam ümitlendiğim anda anırdı
Eşek, yine eşek, adam olmadı
Ahırdan çıkardım, saraya kattım
Yularını alıp kravat taktım
Tereyağı, süt ve bal ile baktım
Eşek, yine eşek, adam olmadı
Modern cihazlarla eğittim onu
Döktürdüm üstüne her tür losyonu
Neye varacak ki sıpanın sonu
Eşek, yine eşek, adam olmadı
Eki
19
Vakt-i zamanında bir at ve bir eşek iyi ahbap olmuşlar.
Uçsuz bucaksız çayırlarda günlerini gün ederken, uzaktan bacaları görülen şehirden bir takım gürültüler gelir.
At, “Ben bir gidip bakayım orada neler oluyor” der. Eşek itiraz eder, “O kadar yolu sen tepme. Bu sıcakta yakışır mı? Böyle angaryalar bizim işimizdir” der ve yola koyulur.
Giderken ata “Ben yarına kadar dönmezsem anla ki başıma bir hal geldi. Bir daha dönmem” demeyi de ihmal etmez.
Eşek ne ertesi gün, ne de sonraki günler ortalıkta görünmez. At o koca çayırlarda tek başına hüzün ve matem içinde yaşamasını sürdürür.
Aradan yıllar geçer. Bir gün kulağına o kadim dostu eşeğin anırması gelir. Kulak kabartır, sesin geldiği yöne doğru koşmaya başlar.
Eşek bir su kaynağı başında su içmektedir.
Sevincini gizleyemeyen at, eşeğin yanına sokulur ve “Nerelerdesin bunca yıldır kardeşim?” diye sorar.
Eşek, “Sorma kardeşim. Benim şehre indiğim gün kral ölmüş. Ahali şehir meydanına toplanmış ve yeni kralın seçilmesini bekliyormuş” der.
At iyice meraklanır, “İyi de sana ne bundan” diye çıkışır.
Eşek dudaklarında bir mutluluk tebessümü, “Bana ne olur mu? Orada bir adet varmış, kral ölünce bir güvercin uçurulurmuş. Güvercin kimin kafasına konarsa, yeni kral o olurmuş. Bu kez güvercin gelip benim başıma kondu ve beni kral yaptılar” sözleriyle atı iyice şaşkınlığa uğratır.
“Peki şimdi niye buradasın kardeş” sorusuna eşeğin verdiği cevap daha da ilginç olur: – “Benim eşek olduğumu yıllar sonra anlayıp, saraydan kovdular.”
Eki
18
“Bu çocuk büyüyünce politikacı olacak”
O akşam bütün aile bir araya geldi. En küçük çocuklarının büyüyünce ne olacağını anlamak için masanın üzerine para dolu bir cüzdan, bir top, bir kitap, bir de cd koydular. Çocuk cüzdanı alırsa iş adamı, topu alırsa sporcu, kitabı alırsa yazar, cd’yi alırsa şarkıcı olacaktı. Az sonra çocuğu getirdiler. Çocuk şöyle bir baktı masaya sonra masada bulunanların tamamını kucağına alıp gitti. Bunu gören dedesi, “Anlaşıldı.. Bu çocuk büyüyünce politikacı olacak” dedi.
Eki
17

Bingöllülere hakaret edenler facebookta!…
Saygıdeğer kahraman Bingöllüler millet sizleri kutluyor…
Yüreğimiz yüreğinizle birlikte çarpmaktadır…


*sonkale.org