Mar 13

“İmralı Kuyruğu”

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tayyip Erdoğan’ın kullandığı ama kime ait olduğunu söylemekten kaçındığı “Tek bayrak, tek vatan, tek dil, tek din” ifadelerinin siyonistlere ait olduğunu biliyor musunuz?  Ve İsrail’  ilk defa bir Müslümana “Yahudi cesaret madalyası”  takıyor. Niçin?
 “Ey RTE, Şu an ki Makamını Milliyetçiliğe Borçlusun!” başlıklı yazıda ifade edilmektedir.

 
Şu anda farklı bir psikolojik harekat başlatılmıştır. 
Önce basın mensubundan biri “Türk olmaktan istifa ettiğini söyledi.” Sonra bir AKP milletvekili “Ben Türk değilim Arnavut’um” dedi. Bu bir hastalıktır beyinlerinde hainlik virüsü bulunanlara bulaşacaktır. Türkiye’yi bu hale getirenler kimler olduğunu herkesin bildiğini zannediyorum.
Başkanlık uğruna terör örgütüne her türlü tavizi vererek, terör örgütünün cani elebaşı ile hangi kararların alındığını ya da alınacağını Türk milletinden gizlemenin sebebi nedir?
 
Terör örgütünün mektubunda tehdit, ihanet, ayrışma ve  AKP ile işbirliği açıkça görülmektedir. Cani ile aynı torbaya girmek şehitlere, gazilere, bu millete hakarettir, ihanettir.
 
İşte mektuptan  birkaç satır.  
“Çekilme parlamento kararıyla olacak. TBMM onaylayacak, hakikat komisyonu kurulacak, köylere dönüş olacak. Bunları yapmazlarsa çekilme olmaz. Ne ev hapsi, ne de af. Bunlara gerek kalmayacak. Hepimiz özgür olacağız. Başarılı olursam, ne KCK tutuklusu kalır, ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Herkes bilmeli ki, ne eskisi gibi yaşayacağız, ne eskisi gibi savaşacağız. Başbakanı buna inandıran ekip ’PKK’yı bitireceğiz’dedi. 10 bin kişiyi (KCK) içeri aldılar.
“Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. AKP ile bu temelde başkanlık ittifakına girebiliriz. Vatandaşlık maddesine gelince; özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Burada sadece Türkiye de olabilir. Devlete aitiz, Türk ulusçuluğuna değil.
Çekildiğimiz anda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum. Kürtler kendi kendilerini yönetecektir. Şu anda yasa dayatırsak büyük alerji yaratır. İleride olabilir.*Kürtçe resmi dil olarak kabul edilsin”  Anlaşılan daha çok uğraşacağız…
 
Şunlar da istenmektedir.
*Yeni bir anayasa yapılsın
*Anayasadan “Türk” çıkarılsın, Türkiye vatandaşlığı getirilsin
*Yönetimde federalizm veya özerkliğe ya da eyalete geçilsin 
*Cani elebaşı ev hapsine alınsın
*”Bölgede 2. Bayrak dalgalansın” isteği  vs… vs…
Terör örgütünün istekleri gizlenerek vatandaşı duygusal davranışlarla alıştırılmaya çalışılıyor. Bu görevin gönüllülerinden en önemlisi ise medya olduğu düşünülüyor.
40 bin civarında vatandaşımızın katledilmesinde suçlu olan terör örgütünü affetmek iktidarın hakkı mıdır? Binlerce şehit ve gazi yakınlarının hiç mi hakkı yok! Daha önceleri “devlet vatandaşa karşı işlenen suçları affedemez. Vatandaşın rızası gerekir “diyen “ampul” takımı şimdi canileri affetmek için kuyruğa girmiş durumdalar.
Fakat gazetecileri, terörle mücadele eden askerleri çeşitli bahanelerle 5 yıldır tutuklu olarak zindanlarda tutabiliyorlar. Bunun neresi adalet, bunun neresi demokrasi?
Birde teröristler üçüncü bir ülkeye gidebilirler deniliyor. Teröristleri kabul eden üçüncü ülkenin her hangi bir amaçla bu teröristleri kullanmayacağı garantisi var mıdır?
Hani karışık işlerle ilgili bir tabir vardır halk arasında, “Arap saçı” olarak ifade edilir. Bu, küresel kapitalizm= ABD=AB=AKP=BDP=Terör örgütü saçı”dır ki;  Bunu milli iradeden başkası açamaz, çözemez…
Yeri ve vakti geldiğinde Türk Milleti bunun hesabını soracaktır. Zira hiçbir kusur ayıpsız, hiçbir suç cezasız kalmaz…
Erdoğan “baldıran zehri içeceğini” söylüyor ama vatandaş  “baldıran zehrini millete içirecekler” diyor.
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | “İmralı Kuyruğu” için yorumlar kapalı
Mar 12

İstiklâl Marşı’nın Kabulü

istiklalmarsi1
12 Mart 1921 tarihinde TBMM’de yapılan oylama sonucunda Mehmet Akif’in şiiri, İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir. Mehmet Akif Ersoy, verilen 500 liralık ödülü “Ben bu şiiri para için yazmadım.” diyerek Türk ordusuna bağışlamıştır. Mehmet Akif, İstiklal Marşı’nı kitabı Safahat’a niçin koydurmadığı sorulduğunda “O benim değil, milletimindir.” cevabını vermiştir. 
İstiklal Marşı’nın bestelenmesi için yarışma düzenlenmiş, bu yarışmaya 24 besteci katılmıştır. 1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat ÇAĞATAY’ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930’da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi Osman Zeki ÜNGÖR’ün hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuştur. 
Millî marşımız, milletimizin hiç değişmeyen bağımsızlık karakterinin yakın çağdaki büyük tezahürü olan ve Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı içinden çıkmıştır. Millî marşımız, Türk milletinin “medeniyet denilen tek dişi kalmış bir canavar” tarafından yok edilme niyet ve teşebbüslerine karşı verilmiş bir kavganın içinden doğmuştur. Onun için adı “İstiklal Marşı”dır.
Mehmet Akif, son günlerinde, hasta yatağında yatarken kendisine İstiklal Marşı için “Acaba yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?” diye bir sual sorulmuş. Akif’in şu cevabı, bu marşın neyin destanı, neyin mahsulü olduğunu anlatacak bir vecizedir:“O şiir bir daha yazılamaz, onu ben de yazamam; onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. Allah, bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın.” 
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | İstiklâl Marşı’nın Kabulü için yorumlar kapalı
Mar 11

Hakan Şükür Seyretsin

haber_5128bdeb0fb34
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Türk olmak zorunda değilsin. Ancak Türk’e vefa borcunu unutma!
 
http://www.sonkale.org/hakan-sukur-bunu-izlesin-h197948.html       konuyu bu adresten seyredebilirsiniz.
 
2011 seçimleri öncesi Saffet Sancaklı’ya katıldığı Genç Bakış programında neden MHP diye soruluyor. Sancaklı adeta Hakan Şükür’e cevap niteliğinde bir cevap veriyor.
 
“80′ öncesi  günlerde Ay Yıldızlı bayrak direkten indirilip yerine başka bayrak asılınca….,Ay yıldızlı bayrağın bu okulda dalgalanmasını sağlayacak kimse yok mu dedim, var dediler…
 
Ülkücüler var dediler !
 
Ve ben o günden beri Ülkücüyüm…”
 
80 öncesi marksistler, stalinistler, maoistler,  “Enternasyonel Marşını söyleyerek Türk Bayrağını gönderden indirmek istediklerinde karşılarına ülkücüler  dikildi. “Bayrak inmez Ezan dinmez” dediler. Hala da demeye devam ediyorlar. 
“Vatanın ha ekmeğini yemişim ha uğruna bir kurşun” diyen bir anlayış ülkücülerden başka bir fikirde mevcut değildir. Allah onlardan razı olsun!
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Hakan Şükür Seyretsin için yorumlar kapalı
Mar 10

Tayyip Erdoğan’ın Kürt raporu:

18317Tayyip Erdoğan’ın 18 Aralık 1991’deki Kürt raporu:
 

ADI KÜRT SORUNU, YER KÜRDİSTAN

Erdoğan’ın, bugün AKP Adıyaman Milletvekili olan Mehmet Metiner’e hazırlattığı 18 Aralık 1991 tarihli raporun çarpıcı bölümleri şöyle:

» Bugün “Doğu” veya “Güneydoğu Sorunu” olarak adlandırılan sorun, aslında bir “Kürt Sorunu”dur…

» Bugün Doğu ve Güneydoğu olarak adlandırılan bölgeler, tarihin en eski devirlerinde “Kürdistan” olarak adlandırılan coğrafyanın içinde yer alan bölgelerdir…

» Kürtlerin konuştuğu dil olan Kürtçe, Türkçeyle ilgisi olmayan müstakil bir dildir…

» Türkiye’nin Güneydoğu’su bugün hâlâ geri kalmışlık sorunuyla yüzyüzedir. Bölgede “Kürt Sorunu” dolayısıyla olağanüstü yasalar uygulanmakta ve bölge geniş yetkilere sahip olan genel bir vali tarafından idare edilmektedir.

» 1985’te başlayan PKK saldırıları dolayısıyla bölge bir yanda devlet terörü, öbür yanda da PKK terörü arasında sıkışıp kalmaktadır. Bölge halkı PKK’ya bir biçimde arka çıktığı gerekçesiyle sürekli baskı ve işkence altında tutulmaktadır. Özel Tim’in bölgedeki uygulamaları adeta hesap dışıdır. Bölgede yaşayan insanların ne mal ve ne de can güvenlikleri söz konusudur. İnsanlara bölgede gerektiğinde “bok” bile yedirilmektedir.

» Demokratikleşme ve insan hakları noktasında Güneydoğu son derece geridir. Yakın bir zamana kadar anlamsız ve çağdışı Kürtçe yasağı dolayısıyla bölge insanları baskılarla yüz yüze gelmiştir.

KEMALİST SİSTEM İFLAS ETTİ

» Güneydoğu iktisadi bakımdan geri bırakılmıştır. Bölgede doğru dürüst sanayi tesisi bulunmamaktadır. İşsizlik ve yoksulluk diz boyudur. Bölge insanları bulundukları yerlerden, özellikle kırsal kesimlerden şehirlere doğru akın etmektedirler. Şehirlere doğru başlayan bu göçün iki nedeni vardır: En temeldeki neden siyasidir.

» Bugün Güneydoğu’da PKK eliyle sürdürülen Kürt silahlı mücadelesi şehre inmiştir. Devlet, kontrgerillasıyla, özel timiyle, harcadığı trilyonlarca lirasıyla, köy korucularıyla vs. bu sorunun üstesinden gelinemeyeceğini artık anlamış bulunmaktadır.

» Kemalist devletin geleneksel zora ve silaha başvurma yöntemi artık iflas etmiştir.

YEREL PARLEMENTO OLUŞTURULMALI

» Yerel parlamentoların oluşturulması ve merkezî devletin küçülmesi Türkiye’de tam demokrasinin yerleşmesi için atılacak önemli adımlardır.

» Türkiye’de Kürt kimliğinin tanınması ve Kürt kültürünün geliştirilmesi için engelleyici tüm yasaların kaldırılması, Türkiye’de dileyen herkesin kendi anadilinde eğitim-öğretim yapabilmesini savunmak.

» PKK terörünü kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamak. Devlet- PKK çatışmasında devletçi bir safta gözükmemek, devletin eleştiri üslubunu benimsememek; “Bölücü“, “Terörist“, “Ayrılıkçı” vs…

KÜRTLER KOPMAK İSTEMİYORLAR

» Kürtler ne mi istemektedirler? Çoklarının zannettiği gibi Kürtler, Türkiye’den kopmak istememektedirler. En azından Kürtlerin büyük çoğunluğu Türklerle birlikte eşit ve gönüllü bir birliktelik oluşturmak istiyorlar. T.C devletinden kopup bir Kürt devletini kurma düşüncesini marjinal Kürt unsurlar savunmaktadırlar. Gerçi bunlar da yakın vadede değil ancak uzun vadede bunun mümkün olabileceğini söylemektedirler.

» Kürt halkının büyük bir çoğunluğu Kürt ulusal kimliğinin tanınmasını ve Kürt kültürünün geliştirilmesini istemektedirler. Dahası ve en önemlisi, kaç zamandan beridir kendilerine yönelik baskıların son bulmasını dilemektedirler. Yaşadıkları bölgenin iktisadi ve sınai açıdan kalkındırılmasını beklemektedirler.

Raporun metin yazarı Erdoğan’ın danışmanı Mehmet Metiner’dir. Metiner son zamanlarda ırkçılık yerine artık doğrudan milliyetçiliği suçlamaya başlamıştır.
 
(Bana danışmanını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.)
 
http://www.internethaber.com/demokratik-acilim-erdogan-kurt-sorunu-refah-partisi-raporu-kemalist-hareket–454557h.htm   Yazının tamamını bu adresten okuyabilirsiniz.
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Tayyip Erdoğan’ın Kürt raporu: için yorumlar kapalı
Mar 09

Kayserilinin Zenginleşmesi…

images
 
Kayserili, siyah sutyen almak için girmiş Musevinin dükkanına.
Paranın… kokusunu alan Musevi, az kaldığını iddia ederek, tanesini 40 dan vermiş. Kayserili, 6 tane alıp, birkaç gün sonra tekrar dönmüş, bu sefer 2 düzine istemiş…
 
Bu sefer Musevi tanesini 50 den satmış.
Aradan 1 ay geçmiş, gittikçe mal bulamayacağını sanan Kayserili, geri kalanı 75 den kapatmış.
 
Sonunda Musevi merak edip, bu kadar sütyeni ne yaptığını sormuş ona!
Kayserili cevap vermiş,
 
Hiç Vallah ben ikiye kesiyor, minik takkeler yapıyor, sonra da bunları Musevilere tanesi 100(*) den satıyorum demiş!!!
 
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , | Kayserilinin Zenginleşmesi… için yorumlar kapalı
Mar 08

Kadın

images (1)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hasreti, özlemi, vefası duru
Onurun, şerefin güneşi kadın
Bir azmin hayata akseden nuru
Sevginin, şefkatin kardeşi kadın
 
Odur insanlığın yakuttan taşı
Yükselmekte arşa onurlu başı
Bütün ailenin sonsuz sırdaşı
İrfanın sönmeyen ateşi kadın
 
Korkmaz, gerekirse her zehri içer
Vatanı uğruna canından geçer
Her haliyle vakur erdemi seçer
Evlerin sultanı, evdeşi kadın
 
Geleceğe dönük gözlerinde fer
Yuvaya gönülden bağlı bir nefer
Yiğitçe yuvayı kollar her sefer
Erkeğin baş tacı ve eşi kadın
 
Hava, su ve güneş canlıların hayat kaynağıdır. Toplumların hayat kaynağı da kadınlardır. Hayat kaynaklarımızı korumanızı diler, sonsuz saygı ve sevgilerimle kadınlar gününüzü kutlar, kabulünü önemle rica ederim. www.kenansahbaz.com.tr.
 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Kadın için yorumlar kapalı
Mar 08

Kadın Beyni

kadin_beyni
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ağır bir hasta hastanede yatmaktayken tüm ailesi bekleme odasında doktorlardan haber beklemektedirler. Yorgun ve umutsuz bakışlı bir doktor çıkar:
-Yaşaması için tek bir şansı var, o da beyin nakli. Böyle bir ameliyatı ilk olarak deneyeceğiz. Tabi ki bütün masraflar hastanın ailesine ait.
Aile suskun, yorgun, çaresiz… Aralarından biri:
-Peki, ama doktor bey bunun fiyatı nedir? Doktor:
-Değişir..Erkek beyni kullanırsak 5000 euro, Kadın beyni kullanırsak 200euro’dur.
Uzun bir sessizlik olur. Beyler gülmemek için kendilerini tutmaya çalışırlar. Hanımlarla göz göze gelmemeye çabalarlar. Ama aralarından biri merak eder ve sorar:
-Doktor bey, bu fiyat farkının sebebi nedir?
Cerrah Doktor gülümser:
-Eee, tabi aynı arabalar gibi… Kadın beyinleri ucuz oluyor. Akıllarını çok ama çok kullandıkları için. Kullanılmış bir akıl, kullanılmış bir beyin. Erkek beyni ise, hiç kullanılmamış beyin, hiç kullanılmamış akıl olduğu için sıfır km. bir araba gibi pahalı oluyor.
 
 
Kaynak: http://www.erenet.net/fikralar.php?id=Kadin_Beyni&op=FikraOku
 
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , | Kadın Beyni için yorumlar kapalı
Mar 07

Dünya Kadınlar Günü

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bütün Kadınların Kadınlar Günü Kutlu Olsun
8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı.
26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti. Adı da “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlendi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti.
 
Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı. “Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya devam ediliyor.
 
Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%BCnya_Kad%C4%B1nlar_G%C3%BCn%C3%BC
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | Dünya Kadınlar Günü için yorumlar kapalı
Mar 07

Altın Sözler

images 

 

 

 

 

 

 

 

 

* “Efendiler, muhterem milletime tavsiye ederim ki; sinesinden yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanlarında ve vicdanlarındaki asil cevheri tahlil etmek dikkatinden bir an bile feragat etmesinler.” ATATÜRK

* “Her çağda, her ülkede, her zaman ortaya çıkabildiği gibi bizde de sinirleri zayıf, anlayışı kıt insanlarla birlikte, kişisel geçimini ve mutluluğunu yurdun ve milletin zararında arayan ‘VATANSIZ ALÇAKLAR’ vardır!..” (23.7.1919).. Yüce Türk Başbuğu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

* 1919’da Türkiye savaştan yenik çıktığında bir İngiliz raporunda; “Türkler şu anda mağlup görülüyorlar, ancak ilerde Asya’daki Türklerle birleşirlerse canımıza okurlar” ATATÜRK
 
* Bir milletin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşmasıyla mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak, ayni esasa dayanalım ve aynı şekilde yürüyelim. “ ATATÜRK
 
* İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu ” ben “ kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. ATATÜRK
O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur! ATATÜRK
* Mal kaybeden, bir şey kaybetmiştir, onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Fakat cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmiştir. Goethe
 
* Akıllı adamlar söyleyecek sözleri olduğu için, aptallar illa konuşmak zorunda oldukları için konuşurlar. Elatun
 
* Böcek olmayı kabul edenler, ayaklar altında kalmaktan ve ezilmekten yakınmamalıdırlar. Kant
 
 
 
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Mar 06

“Vampirin” Canilikleri

1361522197
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Muhalefette iken şehide ‘Kelle’, katile de’Sayın’ diyen  RTE’nin hoş göstermeye çalıştığı vampirin cinayetleri:
22 Ocak 1987’de, PKK’nın, Hakkâri’ye bağlı Ortabağ’da soba içine koyduğu bombalarla katlettiği 8 köylüyü…
20 Haziran 1987’de, PKK’nın, Mardin’in Ömerli ilçesine bağlı Pınarcık’ta katlettiği 6’sı kadın, 16’sı çocuk 30 köylüyü…
9 Temmuz 1987’de, PKK’nın, Mardin’in Midyat ilçesinde katlettiği 16’sı çocuk, 31 kişiyi..
18 Ağustos 1987’de, PKK’nın, Eruh’a bağlı Kılıçkaya köyünde katlettiği 23 kişiyi…
29 Mart 1988’de, PKK’nın, Eruh’a bağlı Yağızoymak köyünde boğduğu 9 çobanı…
22 Mart 1990’da, PKK’nın Elazığ’da katlettiği 9 mühendisi…
16 Nisan 1990’da, PKK’nın, Elazığ’da katlettiği 4 öğretmeni…
11 Haziran 1990’da, PKK’nın, Şırnak’ın Güçlükonak ilçesi Çevrimli köyünde katlettiği 12’si çocuk, 7’si kadın 27 kişiyi…
14 Temmuz 1991’de, PKK’nın, Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit ve Pazarcık ilçelerinde katlettiği yine aralarında çocukların da bulunduğu 9 kişiyi…
11 Haziran 1992’de, PKK’nın, Bitlis’in Tatvan ilçesinde minibüs tarayarak katlettiği 13 kişiyi…
27 Haziran 1992’de PKK’nın Silvan’ın Yolaç köyünde camide namazdan kaldırıp taradığı 10 kişiyi…
1 Ekim 1992’de, PKK’nın Bitlis’in Cevizdalı köyünde katlettiği 30 kişiyi…
22 Ekim 1992’de, PKK’nın Malazgirt’teki Dedebağ köyünde katlettiği 12 kişiyi…
5 Temmuz 1993’te, PKK’nın Erzincan’ın Başbağlar köyünde katlettiği 33 kişiyi…
18 Temmuz 1993’de PKK’nın, Van’ın Bahçesaray ilçesine bağlı Sündüzlü yaylasında katlettiği 24 kişi kişiyi…
25 Ekim 1993’te, PKK’nın Erzurum’da Çat ilçesine bağlı Yavi beldesinde katlettiği 35 kişiyi…
5 Ağustos 1995’te, PKK’nın Hatay’ın Hassa ilçesine bağlı Akbez beldesinde katlettiği 3’ü çocuk 8 kişiyi..
23 Nisan 1996’da PKK’nın, Kahramanmaraş’ın Ekinözü ilçesinde katlettiği 3 öğretmeni…
13 Mart 1999’da, PKK’nın İstanbul Kadıköy’de katlettiği 13 kişiyi katleden caniler.i sevimli göstermeye çalışanlar intihar etmekteler..
 ***
Ne çabuk unuttunuz!…
Yüzünün hiçbirinizin zihninden silinmediğine inandığım, beyaz kundağı karnını delen kurşun yarasından süzülen kana bulanmış o bebeği…
Kafatası ikiye ayrılmış, kurşunlanmış, kesilmiş, doğranmış, yakılmış çocukları …
Son nefesini verdiği yere beyni akmış çocukları…
El kadar bedenlerinden kan gölleri dolup taşan çocukları…
Abilerinin elini sımsıkı tutmuş, annelerinin koyunlarına girmiş ama caniliğin pençesinden kaçamamış çocukları…
Çırılçıplak bedeni parçalanmış, gözleri, yüzleri oyuk oyuk kadınları…
Kolu bacağı kopmuş adamları…
Fotoğrafları dahi hâlâ yanmış insan eti kokan, küle dönmüş bedenleri … Ne çabuk unuttunuz!…
 ***
PKK’nın, Amerika’dan, İngiltere’den, Almanya’dan, Rusya’dan, Çekoslovakya’dan, İspanya’dan, Macaristan’dan, Bulgaristan’dan, Çin’den aldığı (kaydedilebilen) 4 bin 500 AK-47 kaleşnikof, 5 bin 713 tüfek, 2 bin 885 tabanca, 3 bin 490 el bombası, 11 bin 568 mayın ve roketatarlarla işlediği cinayetleri… Ne çabuk unuttunuz!…
 
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=25859.
 
Hiçbir insan bunu kabul edemez. Edenler haindir.
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | “Vampirin” Canilikleri için yorumlar kapalı