May 23

SURİYELİLERE TOPRAK PROJESİ!

SURİYELİLERE TOPRAK PROJESİ!

Manisa Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yılmaz, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın ile kameralar önünde görüşürken çok önemli bir açıklama yaptı. Yılmaz, şöyle konuştu:

-Cumhurbaşkanının himayelerinde bir proje yapılıyormuş: FAO, beş il seçmiş, geldiler buraya. Vali imzalamış, bizim de partner olarak imzalamamız gerekiyormuş. Birleşmiş Milletler’in bir kadın başkanı geldi. Suriyelilerin burada kalıcı olarak Hazine arazilerinin bunlara verilmesi, 30 dönüm, 50 dönüm filan dedi. 3.8 milyon dolar bir hibe verecekmiş. Sonra Yunt Dağı’nda, Recepli, Örselli, Karavelli’de bunlara yer verecekler. Cumhurbaşkanımız söylemiş olabilir. Ben bunu imzalayamam’ dedim.

-Aydın, Bursa ve Balıkesir projeyi imzalamış. Protokolü hazırlayan vatandaş, “buradaki asli unsurlar” diyor. “Türk ve Suriyeliler eşit şekilde bundan faydalanır” diyor. Dedim ki: “Suriyeli asli unsur değil. Asli unsur biziz. Bunlar da burada mülteci, misafir statüsündedir. Belgeyi imzalamıyorum. Bir kavga bir gürültü… Ben size 4 milyon dolar vereyim, alın siz Amerika’ya götürün…”

Mehmet Yılmaz, FAO Türkiye’nin ABD’li bir kadın temsilcisinden veya başkanından söz etmedi ki… Yılmaz, “Birleşmiş Milletler’in bir kadın başkanı” dedi. BM’ye bağlı FAO’nun iki kadın başkan yardımcısı var. FAO Başkan Yardımcısı Maria Helena Semedo, en son 12 Kasım 2021 günü Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Nurettin Taş’ı makamında ziyaret etti ve “bakanlık bünyesinde yürütülebilecek projeler hakkında” istişarelerde bulundu!

Manisa Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yılmaz’ın ifşa ettiği proje ise FAO’nun kendi sitesinde açıkladığı “Türkiye’de Suriyeli Mülteci Dayanıklılık Planı” olsa gerek. Projeyi AB ve Japonya finanse ediyor. Yalnız, Japonya-FAO’nun İnternet sitesinde bir arıza olmamasına rağmen sadece bu konu ile ilgili sayfa açılmıyor! FAO, Türkiye ile ortak olarak Türk Cumhuriyetleri’nde de benzer projeler sürdürüyor. Türkiye’nin bu projeler için 75 milyon dolar katkıda bulunduğu da belirtiliyor.

***

FAO’nun raporunda ise “2017’de başlayan planın 2019-2020 aşamasında, Türk yetkililerle yakın iş birliği içinde çalışarak, Suriye Arap Cumhuriyeti’ndeki krizden etkilenen 60 binden fazla Suriyeli ve ev sahibi topluluk hanesinin dayanıklılığını artırmaya çalışıyor. Plan Türkiye’nin yüksek nüfusa sahip illerini kapsıyor. Avrupa Birliği’nin Madad Fonu olarak da bilinen Suriye Krizine Yanıt Bölgesel Güven Fonu ve Japonya’nın katkıları ile Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Bakanlığı ortaklığına teşekkür ederiz.” deniliyor.

Proje kapsamındaki iller ise Bursa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü İnternet sitesinde açıklanmış durumda…

19 Ağustos 2022 tarihli Bursa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü sayfasında, “Geçtiğimiz yıl başarıyla tamamlanan FAO ve Bursa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğinde yürütülen, ‘Sosyo-Ekonomik Entegrasyonun Desteklenmesi ve İş Fırsatlarının Yaratılması Yoluyla Türkiye’de Geçici Koruma Altında Bulunan Suriyelilerin ve Ev Sahibi Toplulukların Dayanıklılığının Artırılması Projesi’ kapsamının ikinci etabında, projeden faydalanacaklara eğitimler verilmeye başlandı. Türkiye çapında toplam 10 ilde; Adana, Bursa, Gaziantep, Hatay, İzmir, Kahramanmaraş, Kilis, Manisa, Şanlıurfa ve Van’da yürütülecek olan proje için verilecek eğitimlerde ilk ders zili Bursa’da çaldı.” bilgisi veriliyor!

Kursa katılan 300 kişinin yarısını Suriyeliler oluşturuyor.

İlk derste Avrupa Birliği Bayrağı’nın yarısını kapatacak şekilde Atatürk posteri açıldığı da görülüyor!

Alıntı: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/suriyelilere-toprak-projesi-bes-degil-on-ili-kapsiyor-765782h.htm

Posted in Gündem | SURİYELİLERE TOPRAK PROJESİ! için yorumlar kapalı
May 21

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Pek çok kişi, kafalarındaki ön yargıları düzene sokmakla meşgul olurken, düşündüklerini zanneder.” William James

* “İnsanlar genelde düşündüklerini gizlemek için konuşur.”Andre Malraux

* “Herkes aynı şeyi düşünüyorsa, hiç kimse fazla bir şey düşünmüyor demektir.” Walter Lipmann

* “Aptal bir şeyi 50 milyon kişi de söylese, o hâlâ aptal bir şeydir.” Anatole France

* “ Edep aklın tercümanıdır. İnsan edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar kıymetlidir.” Şemsi Tebrizi

* “Eğer meseleleri mesele etmezseniz, ortada bir mesele kalmaz!” Süleyman Demirel  

* “Depresyondaysanız, geçmişte yaşıyorsunuz, Endişeliyseniz, gelecekte yaşıyorsunuz, Kendinizle barış içindeyseniz, şu anda yaşıyorsunuz.” Lao Tzu

* “Korkunun kaynağı gelecektedir, kendisini gelecekten arındıranın bir tasası kalmaz.” Milan Kundera 

Posted in Atasözleri Vecizeler | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
May 19

İŞGAL KREDİSİ VE YENİ ANAYASA!

İŞGAL KREDİSİ VE YENİ ANAYASA!

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası’nın, Türkiye’ye aktardığı kaynak tutarını, devam eden 17 milyar dolarlık programa 18 milyar dolar daha ilave ederek 35 milyar dolara yükseltme kararı aldığını söyledi.

Şimşek, kaynağın afetlere karşı dirençlilik, enerji, yeşil dönüşüm, iklim değişikliğiyle mücadele, ihracatın desteklenmesi, reel sektör, altyapı, lojistik, sanayi, tarım, eğitim, sağlık ve kapsayıcılık gibi alanlarda değerlendirileceğini söyledi…

***

Konuyla ilgili haberler bu şekilde sunuluyor ama Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı eski program müdürü Bartu Soral, kredi şartlarını orijinal metinden inceledi ve “Bu krediyle yaratılan istihdamın yüzde 50’sinin mülteci olması şartı var! Tek başına bu şart bile niyeti ortaya koyuyor. Türkiye’yi, küresel elitler tarafından dayatılan yapay et endüstriyel tarım, hibrit gıda, dijital para vb. uygulamalarla hayata geçecek olan yeni dünya düzenine eklemlemeyi hedefliyorlar. Yerli ve milli denilen hükümet en önde giden küreselleşmeci çıktı.” dedi…

***

Yakın tarihte Suriyelilerle ilgili başka bir proje ortaya çıkmıştı.

Manisa Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yılmaz, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın ile kameralar önünde görüşürken çok önemli bir açıklama yapmış ve şöyle demişti:

-Cumhurbaşkanının himayelerinde bir proje yapılıyormuş: FAO, beş il seçmiş, geldiler buraya. Vali imzalamış, bizim de partner olarak imzalamamız gerekiyormuş. Birleşmiş Milletler’in bir kadın başkanı geldi. Suriyelilerin burada kalıcı olarak Hazine arazilerinin bunlara verilmesi, 30 dönüm, 50 dönüm filan dedi. 3.8 milyon dolar bir hibe verecekmiş. Sonra Yunt Dağı’nda, Recepli, Örselli, Karavelli’de bunlara yer verecekler. “Cumhurbaşkanımız söylemiş olabilir. Ben bunu imzalayamam” dedim.

-Aydın, Bursa ve Balıkesir projeyi imzalamış. Protokolü hazırlayan vatandaş, “buradaki asli unsurlar” diyor.

“Türk ve Suriyeliler eşit şekilde bundan faydalanır” diyor.

-Dedim ki: “Suriyeli asli unsur değil. Asli unsur biziz. Bunlar da burada mülteci, misafir statüsündedir. Belgeyi imzalamıyorum. Bir kavga bir gürültü… Ben size 4 milyon dolar vereyim, alın siz Amerika’ya götürün…”

***

FAO’nun raporunda ise “2017’de başlayan planın 2019-2020 aşamasında, Türk yetkililerle yakın iş birliği içinde çalışarak, Suriye Arap Cumhuriyeti’ndeki krizden etkilenen 60 binden fazla Suriyeli ve ev sahibi topluluk hanesinin dayanıklılığını artırmaya çalışıyor. Plan Türkiye’nin yüksek nüfusa sahip illerini kapsıyor. Avrupa Birliği’nin Madad Fonu olarak da bilinen Suriye Krizine Yanıt Bölgesel Güven Fonu ve Japonya’nın katkıları ile Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Bakanlığı ortaklığına teşekkür ederiz.” deniliyordu.

Proje kapsamındaki iller ise Adana, Bursa, Gaziantep, Hatay, İzmir, Kahramanmaraş, Kilis, Manisa, Şanlıurfa ve Van idi.

***

Dünya Bankası’nın “Türkiye’deki mülteciler ve ev sahiplerine yönelik proje”si ise 2021’den itibaren Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte yürütülüyordu. “Türkiye’deki Mülteci ve Ev Sahibi Topluluklar Arasında Sosyal Girişimcilik, Güçlendirme ve Uyum Projesi”nin tanıtımı Mardin’de yapılmış ve “Adana, Mersin, Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Mardin, Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Diyarbakır ve Şanlıurfa gibi çeşitli illerde mülteci ve ev sahibi topluluklardaki kadınlar ve gençler için geçim fırsatlarını iyileştirmek amaçlanmaktadır” denilmişti.

***

İki projede de bir iki farkla aynı illerin seçilmiş olması, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Dünya Bankası tarafından, Mersin’den Van’a kadar uzanan bölgede sığınmacılara ev ve toprak sağlanarak nüfus yapısının adım adım değiştirilme planları yapıldığını gösteriyordu.

AKP ve MHP ise “Darbe anayasasını değiştireceğiz” diye tutturmuş gidiyor! Aslında BM, Avrupa Birliği ve Dünya Bankası ile Japonya’nın sağladığı paralarla Türkiye’nin nüfus yapısını değiştiriyorlar. Türkiye fiilen işgal ediliyor! Yeni Anayasa, bu değişen nüfus yapısı için hazırlandı! İşgal Anayasası da denilebilir. Yalnız ilk hedefleri, Mersin’den Van’a kadar uzanan bölge…

Hatırlayalım; 1 Mart Tezkeresi gereği, Amerikan üsleri de bu bölgede kurulmaya başlanmıştı. Hava üsleri ile Trabzon ve Samsun limanları da Amerikan ordusuna açılacaktı!

Alıntı: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/isgal-kredisi-ve-yeni-anayasa-786784h.htm

Posted in Gündem | İŞGAL KREDİSİ VE YENİ ANAYASA! için yorumlar kapalı
May 15

ENAYİ MİYİZ?

ENAYİ MİYİZ?

1987 Kasım sonundaki milletvekili seçimlerinden sonra ANAP iktidarı zamanında âdeta zam patlaması olur. Artışlar birbirini kovalar. Erdal İnönü de doğal olarak bu zamları eleştirerek hükûmeti seçimden önce zam yapacağını söylemeyip, milleti aldatmakla suçlar.

Bu sataşma karşısında Özal şöyle karşılık verir:

Sayın İnönü şimdi seçimden önce zam yapsaydın ya diyor. Biz bu kadar enayi miyiz?

Posted in Fıkralar | ENAYİ MİYİZ? için yorumlar kapalı
May 13

TÜRK ÖĞRENCİLER.

TÜRK ÖĞRENCİLER.

(“ÖZ YURDUNDA GARİP, ÖZ VATANINDA PARYA”

YÖK’ün resmi açıklamalarına göre 1 ayda 14 bin arttı yabancı uyruklu öğrenci sayısı 14 BİN!

Ve sadece bir ayda!

Bu hesaplamayla şuan 350 bin olan yabancı uyruklu öğrenci sayısının milyona ulaşması pek de uzun sürmeyecek gibi duruyor!

Bunlar yetmezmiş gibi Tanzanya ile imzalanan anlaşma ile oradan da öğrenci akınına kapı aralıyorlar!

Yetmiyor Filistinli ve Sudanlılara “savaş” nedeniyle sorgusuz sualsiz yatay geçişin önünü açıyorlar!

Gelsin yabancı da nasıl gelirse gelsin!

Peki “dünyanın vicdanıyız” diyerek yabancılara kollarını açan YÖK, iş Türk’e gelince ne yapıyor dersiniz?

Kapıları Türk öğrencilerin yüzüne kapatıyor, kafasını başka yöne çeviriyor, kulaklarını tıkıyor, gözlerini kapatıyor!

Suriye, Mısır, Yemen gibi ülkelerden gelen savaş mağduru öğrencilere YÖK sıralama ve YKS şartı koymuyor!

YÖK ek 2. Maddeye göre işlem uyguluyor!

Ne diyor bu madde?

“Şiddet olayları ve insani kriz nedeniyle eğitim öğretimin sürdürülemez olduğu Yükseköğretim Kurulu tarafından tespit edilen ülkelerde öğrenim gören öğrenciler, Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarına yatay geçiş başvurusu yapabilirler. Bu konuya ilişkin usul ve esaslar Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenir”

Bu maddeye istinaden yabancı öğrencilere kucağını açıyor bizim “dünyanın vicdanı” YÖK’ümüz!

Ama diğer taraftan Rusya’nın saldırıları altındaki Ukrayna’da okuyan Türk öğrencilerden Türkiye’deki bir üniversiteye yatay geçiş yapması için YKS, başarı puanı ve üniversite dünya sıralama şartı arıyor!

Türk isen yatay geçişin şartlara bağlı ama Sudanlı, Filistinli, Yemenli ve Mısırlı isen şartsız, şurtsuz yatay geçiş yapıp Türkiye’de okuyabilirsiniz!

Boşuna demiyoruz “Türk kendi ülkesinde garip kılındı” diye!

4 bin mağdur var, 4 bin!

Eğitimde fırsat eşitliği Türk’ün aleyhinde işletiliyor!

Nerede?

Türkiye’de!

Burada bu mağdurlara “özel öğrenci” statüsü tanıyor YÖK ancak Ukrayna’daki üniversiteler de “Özel öğrenci” statüsünü tanımıyor!

Hem Türkiye’de hem Ukrayna’da eğitim ücreti ödemek zorunda kalıyor insanlar!

Ukrayna’daki okula ödenen paraların ise savaş oligarklarının eline geçtiğine yönelik ciddi iddialar var!

Mahkemede haklarını arıyor bu mağdurlardan bazıları!

29 Mayıs’ta Danıştay’da mahkemeleri var!

Türk’ü kendi öz yurdunda garip kılan utansın!

Alıntı: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ukraynadan-kacan-turkler-yoke-gore-savas-magduru-degil-790241h.htm

Posted in Gündem | TÜRK ÖĞRENCİLER. için yorumlar kapalı
May 11

GELENEKSEL KÜLTÜRÜMÜZDE CEMRE

GELENEKSEL KÜLTÜRÜMÜZDE CEMRE

Türklerde kış mevsimi çeşitli bölgelerimizde çile ayları olarak ifade edilmektedir. 21 Aralık 30 Ocak arası ‘Zemheri’ olup ‘Büyük Çile’dir. 30 Ocak’tan 22 Mart’a kadar olan ve ‘Hamsin’ adıyla bilinen dönem ‘Küçük Çile’dir.

Eskiler seneyi Kasım (kış) ve Hızır (yaz) olmak üzere ikiye ayırmışlardır. Kasım 180, Hızır 186 gün sürermiş. Kasım günleri 8 Kasım’da başlar. Kasımın kırk altısında, kırk gün anlamına gelen erbain, seksen altısında elli gün anlamına gelen hamsin girer ve böylece kışın en soğuk zamanları sayılan doksan gün geçmiş olurmuş. Kasımın 105’inde (19-20 Şubat) birinci cemre havaya; 112’sinde (26-27 Şubat) ikinci cemre suya, 119’unda (5-6 Mart, Şubatın 29 çektiği dört senede bir 5 Mart’ta) üçüncü cemre toprağa düşer. Buna göre de önce havanın, sonra suyun, sonra da yerin ısındığı kabul edilirmiş.

Cemrelerin, yılın 180 gün süren soğuk yarısı olarak ayırt edilen Kasım döneminin 100. gününden sonra, sıcaklığın yükselmesiyle ilgili gözlem birikimini, kora benzetilen bir enerji kaynağıyla açıklama düşüncesinden kaynaklandığı söylenebilir.

Halk arasında yaygın biçimde baharın müjdecisi olarak bilinen Orta Asya’daki göçebe yaşamları döneminde Türkler ‘İmre’ dedikleri sıcaklığın artması olayını Türk-İslam kültür dairesine girdikten sonraki dönem de ‘Cemre’ ve ‘Cemre Düşmesi’ ile ifade etmişlerdir. Cemre, ‘Hamsin’ adıyla da bilinen ‘Küçük Çile’ dönemi içinde gerçekleşmektedir.

Cemre, bir enerjidir. Cemre’nin birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılır. Üç tane olan cemrenin birincisi 19-20 Şubat’ta havaya, ikincisi 26-27 Şubat’ta suya ve üçüncüsü de 5-6 Mart’ta toprağa düşer. Her cemrenin düşüşüyle hava sıcaklığı artar.

Astronomlara göre cemre, üç adet yıldızdır. Bunlara kırmızıya yakın görüntüleri nedeniyle cemre denir. İlki, 21 Şubat’ta güneşin doğumundan öğleye kadar batmaya meyleder ve havada ısınma emarelerine rastlanır. İkincisi, 28 Şubat sabahı batmaya başlayınca, suda hararet görülür. Üçüncüsü, 7 Mart’ta burç vakti ortaya çıkarak toprakta ısınma oluşur. Bunlara ‘cemretü’l-hevâ’, ‘cemretü’l-mâ’ ve ‘cemretü’t-türâb’ adı verilir. Yani sırasıyla havaya, suya ve toprağa cemre düştüğü söylenir.

Çok eskiden göçebeler, kış gelince hayvanlarıyla beraber barınmak üzere iç içe üç kıl çadır kurardı. Her birine de bir ateş yakardı. En içteki çadırı büyükbaş hayvanlarına; ikinci çadırı küçükbaş hayvanlarına; en dıştaki çadırı ise kendilerine tahsis ederlerdi. Şubat ayının 21. günü birinci çadırın ateşini söndürüp, büyükbaş hayvanları dışarı, sahraya çıkarırlardı. Şubat’ın 28. günü ikinci çadırın ateşini söndürüp, küçükbaş hayvanları sahraya çıkarırlardı. Mart’ın 7. günü de en son ateşi söndürüp, kendileri de dışarı çıkarlardı.

Mekke’ye giden hacıların Mina’da taşladığı ve şeytan adını da verdiği üç dikili taşın her birine de cemre denir. Malum, şeytan ateşten yaratılmıştır. Araplar, 1000 kişilik süvari birliğine de ortalığı yakıp yıktıkları için olsa gerek, cemre adını verirler. Vücutta ateşe yol açtığı için iltihaplı çıbanlara da cemre denir.

Alıntı: Mehmet Yardımcı

Posted in Hikayeler | GELENEKSEL KÜLTÜRÜMÜZDE CEMRE için yorumlar kapalı
May 09

DPT YENİDEN KURULMALIDIR

DPT YENİDEN KURULMALIDIR

*Türkiye Cumhuriyeti devleti bütünüyle plan ve programlara dayalı olarak kurulurken devletin ilk kuruluş aşamasında hemen hemen bütün alanlarda önceden hazırlanmış olan programların birbiri ardı sıra uygulamaya konulduğu görülmektedir.

*Yirminci yüzyılın ikinci yarısına doğru, devlet yeniden düzenlenirken yeni devlet kurumlarının arasına Devlet Planlama Teşkilatı adı altında merkezî bir planlama örgütü getirilerek, yirmi birinci yüzyıla doğru ülkenin dış güçler aracılığı ile içeriden ya da dışarıdan itiş kakış operasyonuna alet olması önlenmeye çalışılmıştır.

*Düzenli olarak hazırlanan beş yıllık planlarla Türk ekonomisi kontrol altında tutulurken aynı zamanda Türk devletinin geleceğe yönelen siyasal yapılanması da gene beş yıllık kalkınma planları aracılığı ile denetlenmeye çalışılmıştır

*Ne var ki bu kadar başarılı olmuş bir kamu kurumu ve bir devlet örgütlenmesi olarak Türk devletinin birçok gereksinmesini sağlayan Devlet Planlama Teşkilatı, küresel emperyalizm döneminde küreselci merkezlerin baskı ve müdahaleleri sonucunda bir gece ansızın kapatılmıştır.

*Türkiye Cumhuriyeti devletinin en büyük kamu kurumlarından birisi olarak Köy İşleri Genel Müdürlüğü de bir gece yarısı operasyonu ile kapatılırken Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü gibi devletin kendini yenileme örgütü de bir gece ansızın torba yasayla ortadan kaldırılmıştır.

*Devlet Planlama Teşkilatı ve Türkiye ve Orta Doğu Amme Teşkilatı gibi büyük kamu kurumları bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti kamu düzeninin ayakta kalmasını sağlamıştır. Bugün gelinen noktada emperyalist müdahaleler aracılığıyla bu büyük kamu kurumlarının kapatılması, çok önemli bir kamu yönetimi boşluğunu ortaya çıkarmıştır.

*Türk ulusunun küreselleşme sürecinde tekelci şirketler aracılığı ile devletsizliğe doğru zorlanması karşısında Türkiye, Türk ulusu ve devleti, Atatürk ve arkadaşlarının kurucu iradesinin Türk ulusuna armağan olarak bıraktığı siyasal yapılanma ve kamu düzenini esas alarak ve var olan gücü ve kazanılmış haklara dayanarak yeni bir millî mücadeleye yönelmek zorundadır.

*Merkezî planlama örgütü kapatılarak tasfiye edilen Türk devletinin yönetiminin zaman içerisinde planlama örgütünün eksikliğini fazlasıyla çekeceği bugün gelinen anayasasızlık sürecinde daha net görülmektedir.

*Türk devletinin önümüzdeki dönemde Atlantik emperyalistlerinin sömürgesi durumuna düşmesini önlemek için her türlü resmî çalışmanın doğru bir planlama ile tamamlanması gerekmektedir. Bu nedenle büyük bir hatadan geri dönülerek Devlet Planlama Teşkilatı’nın acilen yeniden açılması gerekmektedir.

Alıntı: Anıl Çeçen

Posted in Gündem | DPT YENİDEN KURULMALIDIR için yorumlar kapalı
May 07

“AHİRET BİZE YETER”

“AHİRET BİZE YETER”

* * *

Ahlâksızlar, huysuzlar, doyumsuzlar, arsızlar

Bu yağma düzeninde son bulmalı tüm hızlar

İnsan olan insanın elbet vicdanı sızlar

Bir gün olacaksınız beterlerden de beter

Yağmalayın dünyayı “ahiret bize yeter”

* * *

Kanla, canla beslenmek huyunuz olmuş sizin

Lut kavmi, Nemrut, Ramses soyunuz olmuş sizin

Soygun, vurgun, hatta gasp tayınız olmuş sizin

Cehennemim dibine bu haller sizi iter

Yağmalayın dünyayı “ahiret bize yeter”

* * *

Hani doğuştan özler o, verdiğiniz sözler

Zannetmeyin yok olur, yapılan çirkin izler

Elbet tüm kâinatı O, Ulu Tanrı gözler

Mahşer hesap gününde umut yürekte tüter

Yağmalayın dünyayı “ahiret bize yeter”

* * *

İnsan ki erdemiyle adaleti gözetir

O kişi emin ise emaneti gözetir

Çapsızlığa meyletmez asaleti gözetir

Dünya ölümsüz değil bu ömür bir gün biter

Yağmalayın dünyayı “ahiret bize yeter”

* * *

Bu dünya, yalan dünya sözün hak sözü olsun

Sen kendini unutma yaratılmış bir kulsun

Resûlullah’ın aşkı tüm gönüllere dolsun

Para, pul, makam, mevki, mal, mülk, şan, şöhret yiter

Yağmalayın dünyayı “ahiret bize yeter”

* * *

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | “AHİRET BİZE YETER” için yorumlar kapalı
May 05

RUS EDEBİYATININ DEV İSMİ TOLSTOY’DAN:

RUS EDEBİYATININ DEV İSMİ TOLSTOY’DAN

1. Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.

2. Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında

yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.

3. Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.

4. İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.

5. Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez.

Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

6. Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.

7. Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.

8. Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.

9. Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.

10. En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.

11. Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır.

12. İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.

13. Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.

14. İnsanların çoğu onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.

15. Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.

16. Birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma: önce senin ellerin kirlenecek.

17. Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor.

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | RUS EDEBİYATININ DEV İSMİ TOLSTOY’DAN: için yorumlar kapalı
May 03

TÜRK DÜNYASINA; 3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ KUTLU OLSUN

TÜRK DÜNYASINA; 3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ KUTLU OLSUN

TÜRK’ÜZ, TÜRKÇÜYÜZ, TURANCIYIZ. 

Dönemin Başbakanı Şükrü Saracoğlu 5 Ağustos 1942’de TBMM’de yaptığı konuşmada şunları söylemiştir:

“Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız.”

3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜNÜN TARİHİ: Irkçılık-Turancılık Davası, 7 Eylül 1944’te başlayan ve 29 Mart 1945’e kadar süren, Türk siyasetinde önde gelen 23 ismin Irkçılık-Turancılık suçlamasıyla yargılandığı sürecin adıdır. Türkçülük-Turancılık davasının gerekçelerinden biri olarak gösterilen Hüseyin Nihal Atsız -Sabahattin Ali davasının 3 Mayıs 1944 tarihli duruşmasından sonra yaşanan “Ankara Nümayışı”nı anmak amacıyla, ilk defa 3 Mayıs 1945 tarihinde Tophane Askerî hapishanesinde Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Nejdet Sançar ve Reha Oğuz Türkkan başta olmak üzere 10 mahkûm tarafından kutlanmıştır. Daha sonraki senelerde de devam eden toplantılar Türkçülük Günü (Bayramı) adını almıştır.

TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ SÖZLERİ
* “Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Türkün en önemli vasfı teşkilatçılığıdır.”

* “Türkçülük öyle şerefli bir bayraktır ki bu bayrağı vatanın her köşesinde durmadan dalgalandırmak her Türk’ün ilk ve milli vazifesidir.” (Mustafa Kemal Atatürk

* “Fikir, iman, ülkü aşkı… İnsanları güçlü yapan bunlardır.” Alparslan Türkeş)

* “Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır.” Alparslan Türkeş

* “Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır.” Alparslan Türkeş

* “Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir.”

* “Başarı için muntazam plânlı çalışma yapmak lâzımdır. Son nefesimizi verinceye kadar çalışacağız.”

* “Ahlâkçılık anlayışımız, Türk Ahlâkı ve Müslümanlık inancından meydana gelmiştir.” Alparslan Türkeş

* “Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz…” (Alparslan Türkeş)

* “Emirlere mutlak itaat lâzımdır. Laubali, gevşek, disiplinsiz, metotsuz kimselerle dâvamız yürümez. Her şeyde örnek olmak lâzımdır.”

* “Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.”

* “İnsanlık âleminin en şerefli bir ailesi Türk Milletidir. Dokuz Işık demek, Türk Ülküsü demektir.”

* “Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.”

Alıntı: https://www.internethaber.com/3-mayis-onemi-3-mayista-ne-oldu-turkculuk-gunu-kutlama-sozleri-2099822h.htm

Posted in Gündem | TÜRK DÜNYASINA; 3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ KUTLU OLSUN için yorumlar kapalı