Oca 12

“BİR ÜLKEDE DEVLET VARSA MAFYA YOKTUR, MAFYA VARSA DEVLET YOKTUR” Cahar Dudayev

“BİR ÜLKEDE DEVLET VARSA MAFYA YOKTUR, MAFYA VARSA DEVLET YOKTUR” Cahar Dudayev

Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Bulut, bugünkü yazısında Sinan Ateş cinayeti üzerinden “devlet-mafya” ilişkisine değindi. Bulut, Cehar Dudayev’in “Bir ülkede devlet varsa mafya yoktur, mafya varsa devlet yoktur, yani mafya varsa devlet mafyadır.” sözünü hatırlattı.

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetinde iki özel harekât polisinin kullanılmış olmasının suikast kadar vahim olduğunun altını çizen Bulut, “Devletin ne durumda düşürüldüğünün göstergesi.” dedi.

“Bu olayda kimse suç ve cezaların şahsiliği ilkesine sığınamaz.” diyen Arslan Bulut, şöyle devam etti: “Emniyet Teşkilatı’nın emrinde olması gereken iki kişi, nasıl olur da bir çeteye koruma sağlar? İki polis, Ateş’i öldüren tetikçiyi İstanbul’dan Ankara’ya transporter araçla getirmekle suçlandı. Tanık ifadeleri var, kamera kayıtları var…”

Bulut’un “Siyasi cinayette polis kullanmak!” başlıklı bugünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:

“Dikkat ederseniz, kimse bu duruma şaşırmadı! Bu satırların yazıldığı saatlere kadar, haber veren gazeteciler dışında üzerinde duran da olmadı!

İşin daha da garip tarafı, bu olayın siyasi sorumluları, ‘İBB’ye terörist aldınız’ diye belediye başkanı hakkında soruşturma başlatanlardır.

Demokratik bir ülkede, siyasi bir cinayete polis karışsa hükümet istifa eder ama Türkiye’de hükümet yoktur. Sadece bir kişi vardır!

***
Sinan Ateş cinayetinde iki polis kullanılması, olayın bir çeteye ihale edildiğinin delillerinden biridir. Aslında siyasilerin, toplumsal muhalefeti bastırmak için çete beslemesi yeni bir durum değildir. Konuyu geçmişte de çok inceledim. Meselâ ‘Devletin kabadayısı’ başlıklı, 10 Ekim 2010 tarihli yazımda şu tespitleri yaptım:

‘İstanbul’da bir zamanlar gerçek kabadayılar vardı. Onların kabadayılığı yüreklerinden ve bileklerinden kaynaklanıyordu. Sonra devlet kabadayıları türedi! Devletin çeşitli güvenlik birimlerinde bulunan bazı kişiler, gerçekten bileği ve yüreği sağlam gençleri devşirerek, kendi hukuk dışı emellerinde, organize suç örgütlerinde kullanmak için kadrolu devlet kabadayısı haline getirdi. Başlangıçta bu durum bilinmiyordu. Fakat zaman içinde olaylar yargı aşamasında aydınlatılınca, görüldü ki kabadayı bilinenlerin tamamı, devletin kabadayısı imiş!

Devletin gücünü kullanarak yapılan kabadayılık, zayıflığın işaretidir. Rahmetli Cehar Dudayev, kendisine Moskova’daki Çeçen mafyası sorulduğunda, ‘Bir ülkede devlet varsa mafya yoktur, mafya varsa devlet yoktur, yani mafya varsa devlet mafyadır’ demişti.’

Bir ülkede siyasi bir cinayete iki polis kullanılması nedir peki?”

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | “BİR ÜLKEDE DEVLET VARSA MAFYA YOKTUR, MAFYA VARSA DEVLET YOKTUR” Cahar Dudayev için yorumlar kapalı
Oca 11

YASTAYIM BU GÜN

YASTAYIM BU GÜN

 

Çıkar hummasına tutulmuş millet

Ülke kan ağlıyor hastayım bugün

Koltuk hırsı ile yaşanır zillet

Kahramanlar şehit yastayım bu gün!

 

“Yeni Türkiye”de yandıkça yandık

Bütün yürekleri acıya bandık

Derler “kandırıldık” bizler de kandık

Kahramanlar şehit yastayım bu gün!

 

Sus be gönlüm! Sus be yürek! Bir sus!

Çökmüş üzerine bir sinsi kabus

Kus, şu içindeki kahırları kus!

Kahramanlar şehit yastayım bu gün!

 

Başsağlığı dilemeyin hiç bana

Caniler, hainler doyar mı kana?

Tükendi yürekler hep yana yana

Kahramanlar şehit yastayım bu gün!..

 

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , | YASTAYIM BU GÜN için yorumlar kapalı
Oca 10

“SESSİZ İSTİLA”

“SESSİZ İSTİLA”

“Ülkemiz top ve tüfekle, füze ve bomba ile değil, yumuşak geçiş ile işgal ediliyor. Çöken ekonomi, 500 milyar dolar olan dış borç, çöken tarım ve hayvancılık, dünyanın en büyük enflasyon ve pahalılığı, iktidarın sopası haline getirilen yargı, yok olan demokrasi,  hukuk ve adalet, demografik yapısı bozulan Türkiye, AKP ve Erdoğan’ın başarısızlığı ve iş bilmezliği değildir. Tüm bunlar planlı, programlı olarak yapılan  Türkiye’yi çökertme operasyonudur. Ve bunun adı BOP’tur.”

Acaba Suriye’den gelen bu insanlar Osmanlı zamanında Suriye’ye sürülen Ermeniler midir? 

 

Alıntı

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , | “SESSİZ İSTİLA” için yorumlar kapalı
Oca 09

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “ Biliyor musun, her şeyden haberim var ama bazı şeyleri bilmek istemiyorum.” Tolstoy

* “İnsanın kendini sorgulayan en büyük otorite vicdanıdır.” Doğan Cüceloğlu

* “Üç tip güçten söz edilebilir. Kişiliğin gücü, İletişim gücü,  kendini adadığın gelecekten kaynaklanan güç” Angeles Arrien

* “En güçlü kişiler sosyal düzeni belirleyen kişilerdir. Sosyal düzeni belirleyen bu güçlü kişiler genellikle toplumun çıkarını düşünen kişiler değillerdir.” Thrasymachus

* “İnsanlık dışı eylemi ilk yapanlar Avrupalılardır.” Herder

* “Bir insanın niyeti, o kişinin içinde bulunacağı ortamı nasıl algılayacağını, o ortamda bilincini nasıl organize edeceğini belirleyen en önemli etkendir.” Doğan Cüceloğlu

* “İnsan için en zor şey her gün insan kalabilmektir.” Cengiz Aymatov

* “Babası ölen yetim değildir. Gerçek yetim, ilim ve edepten mahrum olan kimsedir.” Şair sözü

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Oca 08

BOZULMA HER YERDE

BOZULMA HER YERDE

Dikkat edin, iş sadece dinde ve dinden konuşan sahtecilerde kalmıyor. Ana fikir akımlarına bağlananların hepsi aynı şekilde davranıyor. Toplu bozulma dediğimin kahredici örneği budur. Gel gör ki böyle temel bir bozulma da konuşulmuyor. Türkiye’nin -benim tabirimle- Müslümancısı, sosyalisti, milliyetçisi aynı kodların değişik versiyonlarıyla hareket ediyor. Müslümancı kendi din anlayışını konuşturmuyor. Diğerleri de inançlarını ne sorguluyor, ne sorgulatıyorlar. Her alanda donmuş ve dondurulmuş, yaradılışa ve hayata ters bir tutum içindeyiz. Bunu gördüğümüzden de emin değilim.

Çokça yazdım: Atatürkçü Atatürk’ü, sosyalist mesela Nâzım’ı, İslamcı kendisiyle benzerliği az olsa da sembol seçtiği Necip Fâzıl’ı tartıştırmıyor. Milliyetçiler, Türkeş’i, Gökalp’ı veya Atsız’ı zor konuşuyorlar. Liderlere ve partilere bağlılık da böyle. Onlar hakkında “Acaba?” diyenin ağzını hemen kapatıyorlar. Hem dışarıya karşı hem de kendi içlerinde böyleler. Kör bir bağlanış bu. Temel anlayış bu olunca, çok şey bilmeye gerek kalmıyor. Bilip de ne yapacaksın? Zaten o kullanılacak bir bilgi değil. Bir yere sığınıp kalacaksın. Oradaysan etiketin yeter. Kurtuldun. Cennet de orada, cehennem de. Dehşet!

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | BOZULMA HER YERDE için yorumlar kapalı
Oca 07

“HANGİ LASTİK PATLADI?”

“HANGİ LASTİK PATLADI?”

Dört üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin patladığını söylerler… Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, Dört öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes sınavı geçebilir… Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10’ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır… Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: “Hangi lastik patladı?”

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | “HANGİ LASTİK PATLADI?” için yorumlar kapalı
Oca 06

“AB’NİN MENÜSÜNDE OLMAK. UYUŞTURU BAĞIMLISI GİBİ”

“AB’NİN MENÜSÜNDE OLMAK. UYUŞTURU BAĞIMLISI GİBİ”

 

Arnavutluk’un başkenti Tiran’da, “Avrupa Birliği-Batı Balkanlar Zirvesi” düzenlendi.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, zirveye, ülke olarak ne düşündüklerini söylemek için katıldığını ifade ederek, “Masada olmak her zaman daha iyidir, yoksa menüde olursunuz” dedi. Vucic, Sırbistan’ın AB üyelik yolunda ilerlemeye devam edeceğini belirtti.

Vucic’in değerlendirmesi ışığında Türkiye’nin durumu nedir peki? Avrupa Birliği, Türkiye’yi kendi masasında görmek istemediğini, Türkiye’yi menüye ortak etmeyeceğini bugüne kadar defalarca gösterdi. Yine de Türkiye’yi kapıda tutarak siyasi ve ekonomik dayatmalarını kabul ettirmeye çalıştılar. Yani Türkiye, AB’nin menüsündedir…

***

Peki, menüde yer alan ülkelerin ortak özelliği nedir? Devamlı borç almak ve borcu borçla kapatarak, uyuşturucu bağımlısının uyuşturucuya duyduğu ihtiyaç gibi kredi bağımlısı olmak…

Bu durumun küresel bir plan dahilinde nasıl yürüdüğünü yıllar önce David C. Korten “When Corporations Rules the World” adlı kitabında anlatmıştı:

“Borçlu ülkelerin büyük çoğunluğu var olan dış borçlarını yeni dış krediler alarak ödemektedir. Daha fazla borç aldıkça, dışarıya bağımlılık daha da artmaktadır ve bütün çabalar ekonomik gelişmenin nasıl sağlanacağı konusunda harcanacağı yerde nasıl daha fazla borç alınabileceğine yöneltilmektedir. Belli bir süre sonra, durum uyuşturucu bağımlılığı gibi olur…”

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | “AB’NİN MENÜSÜNDE OLMAK. UYUŞTURU BAĞIMLISI GİBİ” için yorumlar kapalı
Oca 05

“HUYUM BU!”

“HUYUM BU!”
Yüzemeyen bir hayvan olduğunun farkında olan akrep, bir gün nehrin öte yanına geçmek zorunda kalır. Ne yapacağını düşünürken kıyıda pinekleyen kurbağayı görür.
Akrebin kendisine yanaştırığını fark eden kurbağa korkudan suya atlayıp uzaklaşmaya başlar. Akrep yalvaran bir ses tonuyla sorar:
“Kurbağa kardeş; karşıya geçmem gerek. Beni sırtında taşır mısın?”
Kurbağa büyüyen gözleriyle cevap verir.
“Daha neler? Beni sokup öldürürsün!”
“Olur mu?” der akrep. “O zaman ben de suya batar, boğulur, ölürüm”.
Kurbağa biraz düşünür ve akrebe hak verir. Kıyıya çıkar, onu sırtına alır ve karşı yakaya doğru yüzmeye başlar. Yolun yarısında ensesinde bir sızı hisseder. Vücudu hızla soğumaktadır. Kolları, ayakları hissizleşir. Beraber dibini boylayacakları suya batarken son nefesinde sorar:
“Hani sokmayacaktın akrep kardeş?”
Akrep mahsun, mahcup, çaresiz cevap verir:
“Ne yaparsın kurbağa kardeş; ben akrebim, huyum bu.”
BU ARADA AKREP HUYLULARA DİKKAT EDİN!
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | “HUYUM BU!” için yorumlar kapalı
Oca 04

“TÜRK DEVLETİNİ YIKMAK İMANIN GEREĞİ MİDİR?”

“TÜRK DEVLETİNİ YIKMAK İMANIN GEREĞİ MİDİR?”

 

“Devlet düşmanlığı” kavramı açısından Türkiye’deki durumu değerlendirelim ve soralım:

-Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, nasıl bir kadro tarafından yönetiliyor?

Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan kaldırıp, yerine CIA yetkilisi Graham Fuller‘in teorisini yazdığı “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” kuracağını söyleyenler tarafından yönetiliyor değil mi?

Bu arada muhalefet de ana gövdeleri itibarıyla aynı projeye ikna edilmiş durumdadır. 1921 Anayasası’na dönmek ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına konulan çekinceleri kaldırmak, Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’nın önde gelen partileri tarafından zaman zaman gündeme getirilmektedir. 1921 Anayasası’na dönmekten kasıt, öncelikle milletin adının Anayasa’da belirtilmemesi, yani Türkiye’nin Türk devleti olmaktan çıkarılmasıdır.

İktidarın, ülkeye yabancıları doldurmaktaki asıl hedefi de nüfus yapısını değiştirerek, Türklüğün hakkından gelmektir…

***

Diğer taraftan, devleti devlet olmaktan çıkaran, adalet ve eğitim sistemini yok eden, tarikat ve cemaat yapılanmalarının bütün kadroları istila etmesidir. Zaten vakıf adı altında örgütlendikleri için devlet kurumları tarafından da finanse edilmektedirler. Esasen, farklı gibi görünen cemaat kadrolarının tamamı, devleti “tağut” olarak görmekte ve bu yüzden başta yargı olmak üzere bütün devlet sistemini zayıflatmaya çalışmaktadır.

Güncel örnek, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati‘nin kardeşi Şeyhmus Nebati‘nin yazdığı yüksek lisans tezinde laikliği “tağut” olarak nitelendirmesidir.

Oda TV’den Masum Gök‘ün haberine göre, Şeyhmus Nebati, 2016 yılında Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde “Kur’an’da tağut kavramı” adlı bir tez yazdı. Türkiye bir sokak röportajında benzer söylemi kullanan format atılmış çocuğu konuşuyor ama Şeyhmus Nebati, yüksek lisans tezinde laik demokratik sistemi “tağut” olarak nitelendiriyor.

Yani devletin temel niteliklerini yok etmek için dini inançları kullanmak… Devlet düşmanlığı başka nedir?

Devletin gözetimindeki bir üniversitede, devletin temel niteliklerini yok etmek için tez yazılıyor… Tezi yazan da Maliye ve Hazine Bakanı’nın kardeşi… “Laik sistemler Allah’ın razı olmadığı sistemlerdir ve ‘tâğut’ kavramına dahildirler. Bu yüzden reddedilmeleri imanın gereğidir.” diyor.

Bu uydurma din anlayışıyla, millî, demokratik ve laik devleti yıkmak, yani Türk devletini yıkmak, imanın gereği olarak gösterilmiş oluyor…

Zaten 1960’lı yıllarda, bölücü kadroların Türk devletinden Dersim’in intikamını almaya yemin ettiği, bunun için dini kullanacağı Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay‘a bir rapor halinde bildirilmiştir.

***

Devlet, bu duruma adım adım getirildi… Önce Ticaniler eyleme başladı, ardından tağutçular Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı’nı ele geçirdi… Onun görev verdiği, Gladio mensubu bir vaiz, 40 yıl içinde ülkenin bütün yönetim kadrolarının amiri oldu! O tehdit savuşturulmuş gibi görünüyor ama gerçekte “devletin kılcal damarlarına” girmiş durumdalar.

Devlet düşmanları, devletin içindedir. Başka yerde aramaya gerek yok…

 

 

Alıntı: Arslan Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | “TÜRK DEVLETİNİ YIKMAK İMANIN GEREĞİ MİDİR?” için yorumlar kapalı
Oca 03

ŞEYTANCA TUZAKLAR KURMA

ŞEYTANCA TUZAKLAR KURMA

 

Zifiri aşkına kandığım yeter

Gece gibi gelip durma karşımda

Düşmanca sevginle yandığım yeter

Şeytanca tuzaklar kurma karşımda

 

Dağ bile dayanmaz böyle bir aşka

Her anın bir vahşet, her günün başka

Varlığın işkence olmasa keşke

Şeytanca tuzaklar kurma karşımda

 

Domuz bağı ile bağladın yeter

En kutsal sevgimi dağladın yeter

Eşimi, dostumu yağladın yeter

Şeytanca tuzaklar kurma karşımda

 

Senin varlığına gerek kalmadı

Bende sana ait yürek kalmadı

Ölmüş aşka toprak, kürek kalmadı

Şeytanca tuzaklar kurma karşımda

 

Çiçek bildim seni bal göremedim

Bahar geldi geçti dal göremedim

Sende aşka dair hal göremedim

Şeytanca tuzaklar kurma karşımda

 

Kaygı, hüzün, keder ekti yüreğin

Beni, hep azaba çekti yüreğin

Aşka mezar taşı dikti yüreğin

Şeytanca tuzaklar kurma karşımda

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , | ŞEYTANCA TUZAKLAR KURMA için yorumlar kapalı