Haz 08

KAYSERİLİ KANI

KAYSERİLİ KANI

Zengin bir Arap kalp ameliyatı geçirecekmiş doktorlar ameliyat sırasında bir tedbir olarak bir miktar kan depolamak istemişler ama bu Arap’ın kanı çok nadir bir kan imiş. Bütün dünyayı arayıp taramışlar ve sonunda Türkiye’de yaşayan bir Kayserilide bu kanın olduğu anlaşılmış. Kayserili kanı vermeyi kabul etmiş ve ameliyat yapılmış. Ameliyattan hemen sonra zengin Arap, kendisine kan veren Kayseriliye teşekkürleri ile beraber müthiş bir otomobil ve bir milyon dolar para göndermiş. Bir kaç ay sonra Arap’ın bir kere daha ameliyat olması icap etmiş. Doktorlar yine Kayseriliyi aramışlar ve Kayserilide tekrar kan vereceğini söylemiş. Arap yine ameliyat edilmiş. Ancak bu defa kendisine kan veren Kayseriliye bir teşekkür notu ile bir kutu Şam baklavası yollamış. Çok daha kıymetli hediyeler ve para bekleyen Kayserili bu işe çok bozulmuş. Kan verdiği Arap zenginine bir telefon açıp, neden bu kadar cimri davrandığını sormuş. Arap kahkahalar atarak şu cevabı vermiş

– Ya habibi, gözümün nuru. Artık damarlarımda Kayserili kanı dolaşıyor!

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , | KAYSERİLİ KANI için yorumlar kapalı
Haz 07

İSYANKÂRIM, (YA SİZ?… K.Ş)

İSYANKÂRIM,  (YA SİZ?… K.Ş)

PKK terör örgütünün kökünü kazıyamadığımız için isyankârım,

Şehit evlerimize asılan Türk Bayraklarının o ailelerin yuvalarına düşen ateşi hissettiğim için isyankârım,

Her şehidimiz sonrası, “kanları yerde kalmadı…” açıklamalarını duymaktan isyankârım,

Amerikan Başkanı küstah Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı alçakça mektup nedeniyle Barış Pınarı operasyonu yarım bırakıldığı için isyankârım,

Amerika, Rusya, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin teröre ve teröristlere verdiği destek nedeniyle isyankârım,

20 yıldır tek başına iktidar olan AKP’nin teröre ve teröriste desteği kestirememesinden dolayı isyankârım,

Çözüm süreci adı altında PKK terör örgütüne güç kazandırılmasına isyankârım,

Suriye’nin kuzeyinde terör devleti kurmak isteyen Amerika’ya karşı sessiz, etkisiz ve tepkisiz kalan Erdoğan iktidarına karşı isyankârım,

Siyasi menfaat uğruna bebek katili Öcalan’ın mektubuna muhtaç olan AKP iktidarına isyankârım,

Terörist Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkartıp seçim kazanmaya çalışan Cumhur İttifakı’na karşı isyankârım,

Tüm bunları görmezden gelen, duymazdan gelen MHP ve Devlet Bahçeli’nin hâlâ AKP iktidarının destekçisi olmaya devam etmesine isyankârım,

Şehit aileleri, gazi aileleri adına isyankârım,

Şehitlerimizin arkasından, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyen Erdoğan’a karşı isyankârım,

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde olup da PKK terörünü lanetlemeyen HDP siyasetine karşı isyankârım,

İsyankârım bu vurdumduymazlığa…

İşte sadece bu 5 şehidimizin gözlerindeki yaşam ışığının sönmesine değil,

– 1980’den bu yana 42 yıldır verdiğimiz şehit ve gazilerimiz için isyankârım…

İktidar olmak muktedir olmaktır.

Bu millet sen istedin diye parlamenter rejimden vazgeçip tüm devlet yönetimini vermedi mi Erdoğan?

2018’den bu yana cumhurbaşkanı olarak yürütmenin tek sorumlusu sen değil misin Erdoğan?

Davul zurna çalarak, “Millî Güvenlik Kurulu’nda görüşeceğiz” diye açıklama yaparak sınır ötesi askerî harekat başlatılır mı Erdoğan?

– Kaçarak hatta halkın arasına karışarak saklanacaklarını da düşünemiyor musunuz Erdoğan?

“İnlerine girecek, tek bir terörist kalmayıncaya kadar terörle mücadele edeceğiz” diye konuşan sen değil misin Erdoğan?

Türkiye’ye gelen Amerika Başkan Yardımcısı Mike Pence’i yanına oturtup 13 maddelik anlaşmayı imzalayarak “Barış Pınarı” askerî harekâtımızı durduran sen değil misin Erdoğan?

Şimdi o anlaşmanın en önemi maddelerini anımsatayım sana Erdoğan;

– “Türkiye ve ABD, terörle mücadele harekâtlarının yalnızca terör unsurları ile bu unsurlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereci hedef alması gerektiği üzerine mutabık kalır.

–              Her iki taraf, Türkiye’nin, YPG ağır silahlarının toplanması ve YPG tahkimatları ile tüm muharip mevzilerinin kullanılamaz hale getirilmesi dahil, millî güvenlik kaygılarının giderilmesini teminen bir güvenli bölge kurulmasının devam eden önemi ve işlevselliğinde mutabık kalır.”

Amerika, hangi taahhüdünü gerçekleştirdi Erdoğan?

Pençe Kilit operasyonunda 36 günde;

– Üsteğmen Ömer Delibaş

– Teğmen Kaan Kanlıkuyu

– Teğmen Abdulkadir Güler

– Teğmen Bekir Can Kerek

– Uzman Çavuş Furkan Gök

– Uzman Çavuş Onur Doğan

– Uzman Çavuş Hüseyin Cankaya

– Uzman Çavuş Bican Kapılay

– Uzman Çavuş Kubilay Çon

– Uzman Çavuş Mümin Çarkcı

– Uzman Çavuş Tunahan Erbaşı

– Sözleşmeli Er Yunus Kalkan

– Sözleşmeli Er Fırat Canlı

– Sözleşmeli Er Doğukan Korkmaz

– Sözleşmeli Er Nurettin Uzun

– Sözleşmeli Er Selman Güler

– Sözleşmeli Er Celal Tekedereli

Bu 17 kahraman Mehmetçiğimizi şehit verdik

Mekânlarınız Cennet’tir, ruhlarınız şad olsun kahraman vatan evlatları…

Allah ailelerinize sabır ve sağlıklı ömür versin…

– Kahrolsun PKK başta tüm terör örgütleri…

– Kahrolsun teröre destek veren tüm ülkeler…

Erdoğan; eğer Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya girişine boş vaatler hatta para yardımı vaadi gibi gerekçelerle onay verirsen bil ki;

– Türk milleti seni asla affetmez…

 

Alıntı: O. Uğuroğlu

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | İSYANKÂRIM, (YA SİZ?… K.Ş) için yorumlar kapalı
Haz 06

“BÜYÜK BİRADER” İHSAN SABRİ ÇAĞLAYANGİL

“BÜYÜK BİRADER” İHSAN SABRİ ÇAĞLAYANGİL

Çağlayangil’in ağzından Kızılderililer aşiretinde yaşadıklarının hikâyesi:

“1956 da Bursa Valisi iken, bir inceleme için bizi Amerika’ya göndermişlerdi. Kızılderilileri merak ettim. Mevcutlarını sordum. 400 bin kişi dediler. “Hepiniz bu kadar mısınız? Daha çok olmalısınız?” dedim.  Tabii bu sorunun cevabını Amerika’da almak, Amerikalıdan almak mümkün değildi.

Beni o zamanlar Missisipi Nehrinin membasında “Chippewa” aşireti diye bir Kızılderili aşiretine götürdüler. Bu Kızılderili aşireti Kızılderili olmadığı halde, o güne kadar beş kişiye Kızılderili ismi vermişler. Beni de Kızılderililiğe davet ederek aşiretlerine kaydedip, “Çiçu İsuya” ismini verdiler.

Sordum nedir bunun manası diye; dediler ki:  “Büyük Birader.”

Bir merasim yaptılar. Bana geyik derisinden bir elbise giydirdiler ve meşhur tüylü başlıklarını takarak bir tören yaptılar. O zamanlar 80 yaşında olan ve iki üniversite bitirmiş bir aşiret reisi vardı. Törene gelmiş olan Amerikalılara dedi ki:

“TÜRK MEDENİYETİ BİZDEN ÜSTÜNDÜ”

“Bu memleket bizimdi, siz bizden zorla aldınız. Zulmederek aldınız. Fakat bir şikayetimiz yoktur. Çünkü bu memleketi dünyanın en medeni, en çağdaş yurdu haline getirdiniz. Ama bu ülkeyi bizden aldığınız sıralarda, bizim medeniyetimiz sizden çok üstündü. Fakat bugün aşiretimize kabul ettiğimiz Valinin mensup olduğu millet o zamanlar bizimkinden de ileri bir medeniyet seviyesindendi. . Gerçekte Türk medeniyeti bizden de eskidir. Yaşı küçük de olsa biz bu Türk valisine, ‘Büyük Birader’ ismini bu yüzden verdik. Kutlu olsun!” Ben çok duygulandım ve mukabelede bulundum.

“ARTIK OY KULLANMA VE KIZLARIMIZDAN BİRİYLE EVLENME HAKKINA SAHİPSİNİZ”

Tören bitince Reis beni yanına alarak çayırda yürümeye başladı. “Bugünden itibaren Chippewalısınız. Bu yeni sıfat size bazı yükümlülükler getirir. Ben ölünce yeni reis seçilecek. Siz de ‘birinin şefi’ sıfatıyla oy kullanmak hakkına maliksiniz. Sizi yönetimle ilgilenmeye davet ediyorum. Bunlar işin külfet tarafı. Nimet yönü de var. Fırsat elverirse

‘Zon’da gördüğünüz güzel kızlardan biriyle evlenebilirsiniz. Biz aşiretten olmayanlara kız vermeyiz. Siz kabilemize girmiş bulunuyorsunuz” dedi. Gülüştük, kendisine teşekkür ettim…

“BİZİM KİLİMLERİMİZ, BİZİM KAPLARIMIZ, BİZİM CEZVELERİMİZ”

Daha sonra beni bir Kızılderili müzesine götürdüler. Gördüklerime hayret ettim. Bizim kilimlerimiz, bizim kaplarımız, cezvelerimiz, hatta Anadolu’da yün eğirmek için kullanılan bizim iğlerimiz. Ben şaşkınlıkla “bunlar bizim” dedim.

Adam gülerek, “Biz büyük hicrette, Orta Asya’dan Alaska’ya oradan da buraya gelmişiz. Baykal Türkleri olduğuna ait bir iddia var“ dedi.  Adamın yüzüne baktım, gerçekten bizim gibiler, Amerikalıya benzemiyorlar.

Ben bir defa daha gurur duydum. Türkün cihana nasıl yayıldığını gözlerimle gördüm.

Meğer bizi onlar kendi kökleri olarak görüyorlarmış.

 

Kaynak: İhsan Sabri Çağlayangil  Anılarım kitabı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , | “BÜYÜK BİRADER” İHSAN SABRİ ÇAĞLAYANGİL için yorumlar kapalı
Haz 05

DÜNYANIN EN ZENGİN YİRMİ ÜLKESİ

DÜNYANIN EN ZENGİN YİRMİ ÜLKESİ

1- Katar – 129 bin 726 dolar

2- Lüksemburg – 101 bin 936 dolar

3- Makao – 96 bin 147 dolar

4- Singapur – 87 bin 82 dolar

5- Brunei – 79 bin 710 dolar

6- Kuveyt – 71 bin 263 dolar

7- İrlanda – 69 bin 374 dolar

8- Norveç – 69 bin 296 dolar

9- Birleşik Arap Emirlikleri – 67 bin 696 dolar

10- San Marino – 64 bin 443 dolar

11- İsviçre – 59 bin 375 dolar

12- Japonya – 58 bin 94 dolar dolar

13- Amerika Birleşik Devletleri – 57 bin 293 dolar

14- Suudi Arabistan – 54 bin 78 dolar

15- Hollanda – 50 bin 846 dolar

16- Bahreyn – 50 bin 302 dolar

17- İsveç – 49 bin 678 dolar

18- Avustralya – 48 bin 806 dolar

19- Almanya – 48 bin 189 dolar

20- İzlanda – 48 bin 70 dolar

 

Türkiye’de ise IMF Mart 2022 verilerine göre kişi başına düşen gelir 9 bin 864 dolar.

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | DÜNYANIN EN ZENGİN YİRMİ ÜLKESİ için yorumlar kapalı
Haz 04

SENSİZ GÜLEMİYORUM

SENSİZ GÜLEMİYORUM

 

Haset edenleri boş ver, aldırma

Öz sevgiyi reklam edip bildirme

Öldür beni bu sevgiyi öldürme

Nereye gideyim? Bilemiyorum

Sensiz bir an olsun gülemiyorum

 

Tenezzül ederek aşkıma benim

Sen de katıl gerçek meşkime benim

Gel de otur kalpte köşküme benim

Daha ne vereyim? Bilemiyorum

Sensiz bir an olsun gülemiyorum

 

Kimi dedi; ece, prensestir bu

Kimi dedi; kutlu, yüce sestir bu

Kimi dedi; candan bir nefestir bu

Nasıl öveyim? Bilemiyorum

Sensiz bir an olsun gülemiyorum

 

Sana gülüm dedim güller soldular

Sana canım dedim canlar öldüler

Can evime hadsiz harlar doldular

Sana ne diyeyim? Bilemiyorum

Sensiz bir an olsun gülemiyorum

 

Açan güller aşkla koku saçıyor

Sevgiliyse aşkla kucak açıyor

Sevilen sevenden niçin kaçıyor?

Artık ne edeyim? Bilemiyorum

Sensiz bir an olsun gülemiyorum

 

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , | SENSİZ GÜLEMİYORUM için yorumlar kapalı
Haz 03

“İttihatçı öcüler, gül gibi İtilafçıları yediler” yası;

“İttihatçı öcüler, gül gibi İtilafçıları yediler” yası;

Hem İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ne, hem de Teali İslam Cemiyeti’ne üye olan, “mütareke payitahtı”nda şeyhülislamlık yapan, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının idam fetvasını yazan, Nemrut Mustafa Divanı’nın, Ermeni Patrikhanesi’nin yalancı şahitlerinin ifadelerine dayanan hükmünce idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı -Millî Şehit- Kemal Bey‘in idam fetvasını yazan, Şeyh Sait‘i koruyup kollayan, İngiliz gemisiyle kaçtığı Yunanistan’da Türklük’ten istifasını sunan Mustafa Sabri’nin partisini…

“Memleketimizin hâl ve istikbalini kurtaracak yegâne çare İngiliz himayesidir. Millet, zamanı geçmeden bu himayeyi istemelidir” diye açık açık İngiltere’nin Türkiye’nin idaresini ele almasını isteyen, İngiltere’yi “İslam âleminin dostu ve hakiki yardımcısı” ilan eden, Kemal Bey, idam sehpasından, “Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun böyle adalet” diye haykırırken, cellatlara, “Söyletmeyin bu alçak herifi!.. Hemen asın bu köpeği, ne duruyorsunuz it oğlu itler” diye çullanan, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin de başkanlığını yapan, İngiliz ajan Rahip Frew’e yazdığı “jurnal ve iş birliği” mektupları, hem millî mücadeleye karşı girişilen isyanların hem de “Kürdistan” fitnesinin kimler eliyle organize edildiğini ortaya koyan Sait Molla’nın partisini…

Hemen her gün “Türkler kendi güçleri ile adam olamaz. İngilizler elimizden tutarak bizi kurtaracak”, “Vatanını seven bütün Osmanlılar, İngiliz taraftarıdır” diye yazılar döşenen, Kaymakam Kemal Bey’in cenaze töreninden sonra, “Devletin resmî üniformasını taşıyan bir sürü haydut, devlet tarafından asılmış bir haydudun cenazesine karışarak kargaşa yaratmışlardır. Bunların da yakalanarak, cenazesine katıldıkları haydudun akıbetine uğratılması gerekmektedir” yazan Refi’i Cevad’ın partisini…

Bütün musibetlerin sebebinin “Kurtarıcı Ferit Paşa yerine Mustafa Kemal’in ardından gitmek” olduğunu savunan Ali Kemal’in partisini…

İşgalcilerden “Türkiye’nin İngiliz mandasına alınmasını”, “Mustafa Kemal’in üzerine ordu gönderilmesini” isteyen, İngilizlerle “Türkiye’nin İngiliz mandasında olmasını, Bağımsız bir Kürdistan’ın teşkiline engel olunmamasını, Müslüman ülkelerde hilafetin manevi kuvvet ve yetkilerinin İngiltere lehine kullanılmasını, Osmanlı’nın Mısır ve Kıbrıs üzerindeki bütün haklarından feragat etmesini, her vilayete İngiliz konsolos atanmasını ve bunların valilerin müşavirliğini yapmasını, Seçimlerin bu İngiliz müşavirlerin kontrolünde yapılmasını, Bağımsız bir Ermenistan’ın kurulmasını, Boğazların İngiliz kontrolünde olmasını, Millî cereyanların İngilizlerin oluşturacağı bir zabıtayla bastırılmasını” öngören gizli bir anlaşma imzalayan Damat Ferit’in partisini…

Ne yapsalardı yani!

Besleyip de, doğmamış Cumhuriyet’i mi yedirselerdi!

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | “İttihatçı öcüler, gül gibi İtilafçıları yediler” yası; için yorumlar kapalı
Haz 02

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Efendiler, Türk ulusu diğer medeni zevatın sahip olduğu haklardan mahrum bırakılamaz. Asırlardır bu aziz milletin sahip olduğu cümle haklar, bir sülalenin ebediyeti için hunharca kullanılmıştır. Bu ulus ki, her türlü saadeti, her türlü refahı asırlar öncesi hak etmiştir.” Mustafa Kemal Atatürk
* “Ordu aydınlarında, bir uyanış vardır. Onlara göre de baş çare saray istibdadını yıkıp, memleketi meşrutiyet rejimine kavuşturmaktır.” Falih Rıfkı Atay
* “Gazetecilik, çileli meslektir. İdeali olanların, işidir. Gazeteci Tevfik Akbaş

* “Dünyada bilinen tüm tanrısal inançları inceledim, hepsi masallara ve mitolojilere dayanıyor.” Thomas Jefferson
* “Tanrı iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar.” Giordano Bruno

* “Havalar nasıl olursa olsun, yeter ki sizin havanız yerinde olsun.” Hülya Uğur
* “Çok param olduğu için, iyi maaş veriyorum. İyi maaş verdiğim için, çok param var. Unutmayın, çalışanı ezen değil. Değer veren, kazanır.” Robert Bosch

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Haz 01

TÜRKİYE TEHDİT ALTINDA

TÜRKİYE TEHDİT ALTINDA

ABD’nin önemli siyaset bilimcisi Samuel Huntington: “Eğer Türkiye, Batılı ülke olma ısrarından vazgeçer, modernleşme ve demokrasinin bir İslam ülkesinde olduğunu göstermeye daha çok ağırlık verir ise, bütün dünyaya ve İslam’a büyük model olur.”(2) sözleriyle “Ilımlı İslam” modelinin Türkiye’ye uygun düştüğünü vurgulamıştı. Huntington’ın bu düşüncesi doğrultusunda kayda değer adımlar atıldı.

ABD Dışişleri eski Bakanı Condoleezza Rice, Ulusal Güvenlik Danışmanı iken 7 Ağustos 2003’te Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında, 23 ülkenin rejimi ile sınırlarının değişeceğini belirtmişti. Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Sudan, İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan, Yemen, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Irak, Suriye, Lübnan, Türkiye, İran, Afganistan, Pakistan’ın oluşturduğu ülkeler, 17 milyon kilometrekarelik bir coğrafyayı kapsamaktaydı.(3) ABD’nin  Irak ve Suriye politikasına Türkiye’nin başlangıçta verdiği destek, bugüne uzanan yolculukta döşenen taşlardan bazıları. “Arap Baharı” denilen, gerçekte “Kanlı Sonbahar” olan fırtınada, yine ABD’yle iş birliği en fazla Türkiye’yi olumsuz etkiledi.

2015’te, Suudi Arabistan ve İsrail bir planda uzlaştılar. Bu planın birinci ayağında Türkiye, Suriye, Irak ve İran’da bir Kürt Devleti’nin kurulması; ikinci ayağında ise İran’da rejim değişikliği yapılmasıydı.(4) Bu planın Suriye ve Irak bölümü tamamlandı. Plana göre, sırada İran ve ardından Türkiye var. Bu hedefe hızla ilerlerken, PKK/PYD terör örgütü, bu kadar güce kısa sürede ulaşacağını hayal bile etmemişti.

 

Coğrafi konum açısından dev, jeopolitik yönden etkisiz

“Jeopolitik”, ülke coğrafyasını dünya politikasında kullanma sanatıdır. Ülkenin coğrafyası, jeopolitiğin değişmez unsurudur. Coğrafya ülkelerin geleceğini belirler. Türkiye, coğrafi konum itibariyle bir devdir. Dev olan coğrafi konumun dünya politikasında kullanılma sanatı, jeopolitik gücünüzü yansıtır. Türkiye’nin coğrafi gücünün jeopolitiğe yansıdığını söylemek oldukça güç.

İşte bu yüzden Türkiye, gelecek kuşakları da etkileyecek üç stratejik sorunla karşı karşıya kaldı. Atatürk’ten uzaklaştıkça, BEKA sorununun ivme kazanarak artacağı gerçeğiyle Türkiye’nin yüzleşmesi kaçınılmaz. Türkiye’nin yüz yüze kaldığı söz konusu üç stratejik sorunun, fırtına mı yoksa deprem mi etkisi yaratacağı önümüzde süreçte ortaya çıkacak.

İsmet Paşa (İnönü), “Savaşın başında yaptığınız hata, savaşın sonuna kadar peşinizi bırakmaz” demişti. Stratejinin temel kuralıdır bu.

Fevzi Paşa (Çakmak), “Elinde silahı olan, yüzü sana dönük düşman yenilmiş düşman değildir!” der. Bu da, savaşın taktik kuralı. Savaş tarihinin özetidir bu sözler. Savaş tarihi de insanlık tarihinin kendisidir…

Einstein: “Aynı şeyleri tekrar yaşayıp da sonuçlarına şaşmak aşırı saflık işaretidir.” demişti. Demişti, ama dinleyen olmadı…

 

Kaynaklar:

2) Fevzi Uslubaş, İmparatorlukların Bataklığı, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul, 2005.

(3) Metin Aydoğan, Türkiye Nereye Gidiyor, Umay Yayınları (6. Baskı), 2007.

(4) Naim Babüroğlu, Bir Devletin Çöküşü, Asi Kitap, İstanbul, 2016.

 

 

Alıntı. Naim Babüroğlu

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | TÜRKİYE TEHDİT ALTINDA için yorumlar kapalı
May 31

F VİTAMİNİ

F VİTAMİNİ

Neden hepsi birbirinden bu kadar farklı benim arkadaşlarımın, neden bazıları uçta?

Biri arkadaşımsa diğeriyle nasıl anlaşabiliyorum? Neden kimse anlayamıyor?

Galiba onların hepsi içimdeki çok farklı “ben” leri gün ışığına çıkarıyor da ondan.

-Biriyle uslu, kibar oluyorum.

-Diğeriyle şakalar yapıyorum.

-Biriyle oturup ciddi ciddi konuşuyorum.

-Diğeriyle saçma sapan şeylere kıkırdıyorum.

-Biriyle oturup çay içiyorum.

-Birinin derdini dinleyip öğüt veriyorum.

-Diğerinin bana verdiği öğütleri dinliyorum.

Hepsi bir bulmacanın parçaları sanki tamamlayınca ortaya bir hazine çıkıyor. Arkadaş hazinesi!

Beni bazen benden daha iyi anlayan, iyi günümde, kötü günümde beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım…

Hepsi farklı günlerde aldığım rengârenk “anti-depresan”larım sanki.

Arkadaşlar sağlık için de faydalıymış (ruh hastası olanlar hariç).

Şaka değil! F vitamini deniyor arkadaşlar için.

 

(F “Friends”den geliyor.)

F vitaminin sağlığımıza faydaları say say bitmiyormuş…

Yapılan araştırmalara göre güçlü sosyal iletişim içerisinde olanlarda depresyona girme ve ölümcül krizlerin oluşma riski azalıyormuş.

Düzenli F vitamini kullanmak sizi gerçek yaşınızdan 30 yaş daha genç hale getirebiliyormuş.

Dostluğun sıcaklığı stresi azaltıyor, gergin olduğunuz zamanlarda bile kan damarlarınızda pıhtılaşma ve kalp krizi geçirme riskiniz yüzde 50 azalıyormuş.

 

Yaşasın! Bilmeden yıllardır ne çok vitamin depolamışım vücudumda.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , | F VİTAMİNİ için yorumlar kapalı
May 30

“TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR”

“TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR”

 

Televizyonlarda veya basında görüp okuduğum ‘Kürt seçmen, Kürt oyları, Kürtler’ gibi etnik vurgulu sözleri sadece gazetecilerden değil, milletvekillerinden de duyup okuyorum. Siz de aynı kaynaklardan şahit oluyorsunuz.

Yukarıda dokunduğumuz ifadeleri kullananlara birçok kez yazdım. Söz gelimi CHP’den Özgür Özel‘e, ‘Türk’üyle, Kürt’üyle, Alevisiyle, Sünnisiyle, 83 milyon halkımız’ gibi sözlerinden dolayı; Veli Ağbaba‘ya Şırnak’ta görüştüğü vatandaşlarımıza, ‘Biz Kürt’üz deyin, terörist değiliz deyin’, rahmetli Kamer Genç‘in mezarı başında konuşma yaparken, ‘Kamer Genç Dersim’di’ gibi sözlerinden dolayı; yine CHP milletvekili Turan Aydoğan‘a, ‘Kürt bölgesi’ ifadesinden dolayı; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu‘na yukarıda belirttiğim ifadeler gibi sözlerinden dolayı yazdım. Cevap veren olmadı.

Yazınızda bir gazeteciden söz ediyorsunuz. Televizyonda takip ettiğim gazetecilerin büyük çoğunluğu etnik ifade kullanmaktan sakınmıyorlar, rahatsızlık duymuyorlar. Bu sözleri söylerken özellikle yüz ifadelerine dikkat ediyorum. Herhangi bir rahatsızlıkları yok. 12 Nisan 2022 tarihinde KRT televizyonunda Sayın Ebru Birçak‘ın Gün İzi programında Birgün Gazetesi Yayın Koordinatörü Yaşar Aydın konuşması sırasında ‘Türkiye insanı, 86 milyon Türkiyeli’ gibi ifadeler kullandı. Bu ifadeler karşısında derin üzüntü duymamak mümkün değil. Öyle ki bütün partiler, aklınıza geldiğini tahmin ettiğim parti de dâhil etnik ifade kullanıyor. ‘Kürt seçmen’ gibi sözler artık sıradanlaştı. Türk basını yerine ‘Türkiye basını’, ‘Türk adaleti’ yerine ‘Türkiye adaleti’ gibi ifadeler yaygınlaştı. Bu ifadelerin yaygınlaşmasına sebep olan etken ise 20 yıldır meydanlarda etnik grup sayan/sayanlardır. Bu konuda en duyarlı olması gereken ve kendisini Türkiye’nin kurucu partisi olarak tanıtan CHP, yukarıda örneklerini verdiğim gibi etnik ifadelerle birlikte ‘Türk’ yerine ‘Türkiye’ demeyi tercih ediyor.

Bu konuda yazmış olduğum uyarı yazılarına sadece Doğu Perinçek cevap verdi. Sayın Perinçek‘in de (yanılmıyorsam Ulusal Kanal‘da idi) bir konuşmasında ‘Kürt oyları, Kürt seçmen’ gibi sözlerine rastlamış ve bu ifadelerin isabetli olmadığını kendisine yazmıştım. Sayın Perinçek‘in, ‘Haklısınız, bazen bu sözler ağzımızdan çıkıyor. Bizi takip edin ve yanlışlıklarımızı bize yazın’ mealinde cevap verdiğini hatırlıyorum. Daha sonraki konuşmalarında, takip edebildiğim kadarıyla etnik ifadeler kullandığını görmedim.

Basın yayın araçlarında kamuoyunun önüne çıkan gazeteci, politikacı, bilim adamı vb. kişilerin böyle önemli konularda özenli ifadeler kullanmaları gerekir.

Gazeteci olarak siz üzerinize düşen vazifeyi yapıyorsunuz. Ben de bir yurttaş olarak kaygılarımı dile getirmeye çalışıyorum.

Hayırlı sahurlar dileğiyle saygılar sunarım. Y.G.”

PKK ile mücadeleyi “Kürt-Türk savaşı” diye adlandıranlar da çıkmıştır. Hele biri Saray’ın gözdesi. El üstünde tutuluyor. Malûm hanım: H. Kaplan“‘Türk-Kürt savaşı’ dediğiniz hadisede ise ‘şehit’ yoktur. Anlaması çok mu zor hakikaten?” tiviti insanın kanını donduruyor.

Oyuna gelmeyelim, PKK’nın ekmeğine yağ sürmeyelim.

 

Alıntı: Arslan Tekin

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | “TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR” için yorumlar kapalı