TAASSUP YA DA HAMİYETE’L- CÂHİLİYE (3)

TAASSUP YA DA HAMİYETE’L- CÂHİLİYE (3)

 

Ne yazarsam yazayım, kalın bir duvara çarpıp, bir tek hecesi işitilmeden gerisin geri döneceğini bildiğimden, muhataplarınca, görece makbul sayılabilecek, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yayınlanan İslam Ansiklopedisi‘nin “Taassup” maddesinden, “aynen” aktararak izaha çalışacağım kapıldıkları musibeti.

İslam Ansiklopedisi’nde “Taassup”la ilgili olarak deniyor ki;

“Bir âyette geçen (el-Feth 48/26) “hamiyyete’l-câhiliyye” sözü taassuba yakın bir anlam içermektedir.”

“İyilik ve takvâ üzerinde yardımlaşın, kötülük ve düşmanlık yönünde yardımlaşmayın” meâlindeki âyetle (el-Mâide 5/2) tartışmaların doğru bilgilere, kanıtlara, aydınlatıcı kaynağa dayandırılması (Âl-i İmrân 3/66; el-Hac 22/3, 8) ve güzellikle yapılması (en-Nahl 16/125; el-Ankebût 29/46; Fussılet 41/34) gerektiğini, dinde zorlama olamayacağını (el-Bakara 2/256) bildiren âyetlerde dolaylı biçimde taassup reddedilmektedir.”

Elmalılı Muhammed Hamdi, son âyetin insanları zorla bir dine sokma çabasını yasaklaması yanında hürriyet alanına giren konularda kimseye baskı yapılamayacağı anlamına geldiğini belirtmektedir (Hak Dini, II, 860-862).”

“Taassup kavramının, bir inancı körü körüne kabul edip başkasına dayatma ve başkalarının inanç ve düşüncelerini aşağılayıp baskı yoluyla yok etmeye çalışma gibi sonuçlar içerdiği dikkate alınırsa hadislerdeki müsamaha, hilim, teenni, sabır, sekînet vb. kavramlara yapılan vurgularla Hz. Peygamber’in bu yöndeki davranışlarını anlatan ifadelerin Câhiliye geleneğinde köklü bir yeri olan taassup ruhunu yıkmayı ve yerine müsamahakâr bir anlayış koymayı amaçladığı ortaya çıkar.”

“Gazzâlî, insanların bir yandan hak mezhebin bir olduğunu söylerken diğer yandan kendi ataları, hocaları veya beldelerinin mezhebine taassupla sarıldıklarını belirttikten sonra şöyle der: “Mezheplere yönelmeyi bırakıp gerçeği düşünce yoluyla kendin bul ki sana ait bir görüşün olsun. Kılavuzunun koluna takılıp giden kör gibi olma!.. Kurtuluş bağımsızlıktadır… Yalnız kuşkular insanı gerçeğe götürür, çünkü şüphe etmeyen gerçeği göremez.”

***

Anneler…

Babalar…

“Kılavuzunun koluna takılıp giden gibi kör olmayın…”

Çocuklarınızı duyun, görün…

Onların “Hoca”ları, “Başkan”ları, “Reis”leri, “Ağa”ları, “Şeyh”leri, “Patron”ları, “Komutan”ları, “Amir”leri, “Üst”leri değil her şeyden önce ve sonra, “anne” ve “babaları” olmayı deneyin.

***

Ya da siz bilirsiniz…

Ezberletildiğiniz yolda, bir an “şüphe” duymadan, aynen devam edin;

Yeryüzünün en iyi müminleri olduğunuzu düşünürken, ne yaman ironidir ki, aslında tepeden tırnağa “müşrik” mizacına büründüğünüzü bile fark edemeden!!

SON

 

Alıntı: Selcan T. Hamşioğlu

This entry was posted in Gündem and tagged , , , , , , , , , . Bookmark the permalink.

Comments are closed.