TÜRK’ÜN “ALÇAK”LIKLA İMTİHANI

TÜRK’ÜN “ALÇAK”LIKLA İMTİHANI


MHP Genel Başkanı;

“PKK terör örgütü değildir” sözleriyle gündeme gelen Tahir Elçi, canlı yayında, hepimizin gözü önünde öldürüldüğünde, “Diyarbakır Baro Başkanı Merhum Tahir Elçi Bey’in basın toplantısı sırasında katledilmesi toplum olarak hepimizi üzmüştür” açıklamasında bulunmuştu.

Hrant Dink suikastından sonra, “Ermeni kökenli bir vatandaşımızın öldürülmesi çok üzücü bir olaydı. Sadece Hrant Dink suikastının değil, hiçbir cinayetin tasvip edilmesi düşünülemez” diye konuşmuştu.

Görevli olduğu üniversitede hunharca öldürülen Ceren Damar‘ın ardından “Yalnızca merhume evladımız değil, akademik hayat da saldırıya uğramıştır” demişti.

Berkin Elvan, polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu öldüğünde, sosyal medya hesabından bir dizi mesaj yayınlamış ve “Berkin’in umutları vardı, hayalleri vardı, hedefleri vardı, daha görecek nice güzel günleri vardı, taptaze sevgiler ve sevenleri onunlaydı. Daha yaşayacakları, yaşatacakları, tanışacakları, umutları onu bekliyordu. Hayatının baharında adeta bir yıldız gibi aramızdan kayıp gitti. 15 yaşında kaybettiğimiz evladımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, ailesine sabır ve başsağlığı temenni ediyorum. Berkin hepimizin kaybıdır, hepimizin hüznüdür, herkesin ortak acısıdır” ifadelerini kullanmıştı.                                                                    *                                                                                                                                   Dönemin MHP Genel Başkan Yardımcısı, Ali İsmail Korkmaz‘ı ölümüne yol açacak şekilde döven polislerin yargılandığı davanın seyrine tepki göstermiş ve “Üç Hilal” antetli  zemine basılı açıklamasında, “…Basına yansıyan ifadelerden, sanıkların arsızlıklarının ve pişkinliklerinin tüyler ürpertici boyutlara ulaştığı anlaşılmaktadır. Bahsi geçen ifadeler, Türkiye’nin içinde bulunduğu zihniyet buhranını açıkça gözler önüne sermektedir.

“Adalet” ihtiyacı insanlığın tarih boyunca en kutsal arayışı olmuştur. Bir anne düşünün ki; oğlu sokak ortasında yargısızca infaz ve linç edilmiştir. Bir anne düşünün ki; ayakta zor duruyor – yaşadığı tarifsiz acıyla yaşlanmış, bitkin düşmüş… Bir anne düşünün ki; gözyaşlarıyla, haklı bir öfkeyle oğlunun hakkını arıyor, adaleti arıyor ve isyan ediyor.

Hukuk devletinin prensipleri ve prosedürleri bellidir. Bir suç durumu, suç içeren bir fiil veya davranış var ise, o halde gözaltı süreci başlatılır – sorgulama yapılır ve sanık Savcılığa salimen teslim edilir.

Bu kadar.

Hukuk devletinde dayak yoktur, darp ve şiddet yoktur, işkence yoktur – olamaz, olmamalıdır.

Bazı çevreler yüzsüzce bu utancı meşru kılmak adına harekete geçtiler. Diyorlar ki “Ali İsmail Korkmaz solcu idi”…

Diyorlar ki “Ali İsmail Korkmaz Alevi idi”… Diyorlar ki “Ali İsmail Korkmaz ateist idi”…

Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak onlara cevaben diyoruz ki: Ali İsmail Korkmaz insandı ve aynı Ali İsmail Korkmaz, sizin-bizim gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin eşit vatandaşı idi.

Gencimizin hatırasını hayırla yâd ederken; hukukun bir annenin feryadına ve isyanına en doğru şekilde cevap vermesini temenni ediyor, devletimize bu utancı yaşatanların en ağır şekilde cezalandırılmalarını talep ediyoruz. Vicdanlı Türk kamuoyuna duyurulur” diye adeta isyan etmişti.

Konu, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş olunca niçin bir taziye mesajı yayınlamadı?

Alıntı. Selcan Taşcı

This entry was posted in Gündem and tagged , , , , , , , . Bookmark the permalink.

Comments are closed.