May 09

ASLINA RÜCÛ EDENLER VE ERMENİ MESELESİ

ASLINA RÜCÛ EDENLER VE ERMENİ MESELESİ

 

HDP’den milletvekili seçilmiş Garo Paylan‘ın, “Ermeni Soykırımı’nın Tanınması, Soykırım Faillerinin İsimlerinin Kamusal Alandan Kaldırılması” başlığıyla kanun teklifi vermesi, eşyanın tabiatına uygundur, çünkü bu bakış açısı zaten HDP’nin ana politikasıdır!

“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran” parti CHP’den milletvekili olan Sezgin Tanrıkulu‘nun “107 yıl önce 24 Nisan 1915’te yüzlerce Ermeni aydını İstanbul’da gözaltına alınıp, Çankırı, Ayaş, Ankara’ya sürüldü ve zorla kaybedildi. Kötülüğün miladı ile olan bu tarihle yüzleşmeden gerçek adalet sağlanamaz.” diye açıklama yapması ise Türk Milleti’nin başına geçirdiği adamların kanlarında ve vicdanlarındaki cevheri asliyi aramayışından kaynaklanıyor!

***

HDP esas olarak 2015 seçim bildirgesinde, “Hiçbir etnik kimliğin devlet yönetiminden dışlanmadığı, kendini yönetme hakkını da kapsayan demokratik yerinden yönetim modelleri kuracağız” diyerek Türkiye’yi etnik temelde kantonlara böleceğini açıklamış idi.

Oysa modern devlet, etnik kimliklerin temsil edildiği bir yapı değil millî kimliğin kalesidir. Etnik kimlikle temsil, Irak gibi devletlerde olur…

Daha vahim olan şudur ki “Herkesin kendi kimliğiyle ve kendisi olarak eşit şekilde toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katıldığı bir sistemi hep birlikte inşa edeceğiz.” ifadesi ise altı partinin mutabakat metninde vardı!

İktidar partisinin fikri ise açılım sürecinde ortaya çıkmıştı. Sonradan bu politikadan vazgeçmiş görünmeleri, iktidarda kalabilmek içindir. Zaten daha AKP kurulmadan kendilerine ABD’den gönderilen ve parti programı yaptıkları gizli belgede, “Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek zorundadır.” deniliyordu.

Yine 2013 yılında “Geçmişte yapılan bazı yanlışlıklar yüzünden ülkemizi terk etmiş Hristiyan ve Yahudiler var. Hepsine ‘Ülkenize geri dönebilirsiniz’ diyoruz.” diyen de AKP’nin beyniydi.

***

HDP zaten konuya, “Tarihte halklara yapılan soykırım ve katliamlar karşısında, halklardan devlet adına özür dilenecek. Devlet tarafından el konulmuş vakıf malları iade edilecek, devletin tasarrufundan doğan maddi zararlar tazmin edilecek” diye bakıyor ve gerçek davasının Ermenilik davası olduğunu beyan etmiş oluyor. Çünkü bu saçmalıklar, Ermeni Diasporası ve Ermenistan’ı yöneten Taşnakçı zihniyetin talepleridir.

Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’da bir kültür merkezinin temel atma töreninde, “Burada asıl inşa edilecek şey kültür merkezleri değil, demokratik özerkliktir. Belediyelerimiz artık bunun fiilen hayata geçirilmesi aşamasına geçmiştir. Burada kendi ana dillerimizle Kürtçenin, Arapçanın lehçeleriyle, Ermenice, Süryanice ile bu toplum artık kendi diliyle hizmet almanın aşamasına geldi. Biz bunları devletten beklemeyeceğiz. Ders kitaplarımızı kendimiz basacağız” demişti.

Bölgede Ermenice hizmet almak isteyenler var ise bu bile Ermeni iddialarının gerçek dışı olduğunu göstermeye yeter…

***

Prof. Dr. Hasan Köni“Ermeni meselesi” başlıklı konuşmasında, “Tehcir sırasında, yerinden olmamak için ‘convert’ olan yani Müslümanlığa dönen Ermeniler var. Sayıları 300-400 bin kişi. Ayrıca dönmüş Museviler ve dönmüş Rumlar da var. Bunları maalesef Türkiye Cumhuriyeti, kendi vatandaşlarını rahatsız etmemek için açıklamıyor. Belki de devletin içinde de yüksek rütbeye gelmiş Ermeni kökenli dönmüş insanlarımız var.” demişti.

Hrant Dink de bir Ermenistan gezisinde oradaki muhataplarına “Siz 1.5 milyon Ermeni’nin katledildiğinden bahsediyorsunuz. Oysa aynı dönemde yaklaşık 500 bin Ermeni, din değiştirip Türk olmuştu. Bunları neden dikkate almıyorsunuz?” diye sormuş, muhatabı da “Bu konunun gündeme gelmesi, davamıza zarar verir” diye cevap vermişti.

Her ne ise herkes aslına rücu eder veya soyunun kendisine yüklediği görevleri icra eder… Dadaloğlu‘nun dediği gibi kurt yavrusu da kurt olur!

 

Alıntı: Arslan Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | ASLINA RÜCÛ EDENLER VE ERMENİ MESELESİ için yorumlar kapalı
May 08

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Dininizle ilgilenenler derdinizle ilgilenmiyorsa onlar birer sahtekârdır.” Macar atasözü

* ”Mezardakilerin pişman olduğu şeyler için dünyadakiler birbirini yiyor.” İmam Gazzâlî

* “İnsan zahirde muhtar, hakikatte mecburdur.” Türbedar Ahmet Amiş Efendi

* “İnsanlık tarhinin her devirde en büyük tehlike ve tehdidi dinciliktir.” Yaşar Nuri Öztürk

 

* “Müslümanların Kur’an dışında imanları yoktur.” Muhammed Abduh

* “Eğer Tanrı’yı ve İsa’yı seviyorsanız kiliseye gidip orada konuşan din adamlarını dinlemeyin: çünkü onlar sizi Tanrı’dan uzaklaştırırlar.” Kierkegaard

* “Beni diğer peygamberlerle üstünlük yarışına sokmayın ve beni Hz. İsa’yı övdükleri gibi övmeyin; bana Allah’ın kulu ve elçisi demekle yetinin.” Hz. Muhammed

* “Bugünkü Müslümanların menzil ve maksatlarıyla Kur’an’ın menzil ve maksadı başkalaşmış bulunuyor.” Muhammed İkbal

* “Allah’ın evini ticarethaneye çevirdiniz ey engerek yılanlarının dölleri” Hz. İsa

* “Paraya, başarıya ve piyasanın iktidarına tapma, modern putperestliğin ortak ve etkili bir biçimidir.” Erich Fromm

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
May 07

ERMENİ DÖNMELERİNİN ZAFERİ…

ERMENİ DÖNMELERİNİN ZAFERİ…

 

Ermeni dönmeleri geçmişte, sinsice saldırıyorlardı. Şimdi ise gün üstüne çıktı.

Dün laik çağdaş görüntü altında Ermenicilik oynayanlar, soykırım iddialarının papağanlığını yapanlar vardı.

Ermeni terör örgütü Asala terör örgütü yerine PKK’yı kurdular. Kürt kimliği şemsiyesi altında kanlı saldırlar yaptılar.

O da başarılı olamadı. Açılım saçılım süreci adı altında ihanet yapılanması sürerken, bu kez üçüncü sacayağı olan İslamcı görüntülü kanı bozuklar İslamcı kimlikleriyle sahnede yerlerini aldılar.

Laik çağdaş örgütlerde veya İslamcı tarikat ve cemaatlerde yuvalanmış İslamcı dönme Ermeniler ve terör örgütünde yer alan Marksist Ermeniler nerede?

Onlar siyasetçi kimliğindeler.

Onlar gazeteci kimliğindeler.

Onlar akademisyen kimliğindeler.

Onlar sivil toplum örgütü temsilcisi kılığındalar.

Rum isyanından sonra boşalan Osmanlı hariciyesine yerleştirilen Ermenilere, Osmanlı Devleti’ne hizmetlerinden dolayı millet-i sadıka adı verildi.

Osmanlı döneminde el üstünde tutuldular.

Devletin en önemli görevlerine getirildiler.

Cumhuriyet döneminde müzikten, sanata, her alanda değer gördüler.

Ama onlar kin nefret ve öfkelerini yenemediler.

Anadolu topraklarında kardeşçe barış içinde huzur ve güven içinde yaşamayı içlerine sindiremediler

Tarihi gerçekleri tersyüz etmeyi varlık nedeni sayıyorlar.

Türkleri katil ilan eden kitaplar yayınlıyorlar, makale yazıyorlar.

Nefret söylemciliğini kimlik haline getiriyorlar

Türkler içindeki uzantıları ile Hepimiz Ermeni’yiz, grubu oluşturmayı başardılar.

Hepimiz Ermeni’yiz, diye sokaklara düşüyorlar.

Kalem oynatıcılarını el üstünde tutuyorlar.

Türkleri daraltmak, bunaltmak, ezmek için ellerindeki bütün imkanı kullanıyorlar.

İlmi gerçekleri tersyüz ediyorlar.

Bütün bulgularıçarpıtıyorlar.

Kışkırtıcılıkları, nefretleri, kinleri her an canlı tutuyorlar.

Kalemlerinden kin nefret öfke kokuları akıyor.

Tek dertleri Türklerdir, Müslümanlardır.

Her sokağa düşüşlerinde kinlerinin, nefretlerinin şiddetini daha artırıyorlar.

Milli andı kaldırdılar.

TC’nin devlet dairelerinden silinmesini istiyorlar.

Türk Milleti’ni  ağızlarına almazlar.

Onlar ne kadar vatan haini varsa onlara övgü düzerler.

Geleneksel Türk ve Müslüman düşmanlığının gizli sinsi alçak savunucularıdır.

Onlar; içimizdeki dönmelerdir. Türk ve Müslüman isimleri taşırlar ama gönülleri kalpleri hınç doludur.

Onlar; Müslüman görünümlü Gürcü, Rum, Yahudi ve Ermeni dönmeleridir.

Ajite etmek, nefret kusmak kimlik kişilik yaşam amaçları olmuştur.

Vatan evlatlarını kirli niyetlerle suçlamak, zan altında bırakmak, karalamak amaçları olmuştur.

Rum, Gürcü, Yahudi, Ermeni kimliklerini taşıyan ve bu ülkenin asıl vatandaşları olanlardan hainler çıkmaz. Onlar gerçek kimlikleriyle varlıklarını sürdürmektedirler.

İhanet içinde olanlar;  kimlik değişimi içinde zehir kusanlardır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşları; eşit, uluslararası hukukun ve Anayasa’nın teminatı altında barış içinde kardeşçe yaşamaktadırlar.

Sorun, Ermenilerle değil, Batılılarla.  Ermeni sorunu dediğimiz şey, Ermenilerle değil, emperyalistlerledir.

Türk Milleti kışkırtıcı tipleri iyi tanımalıdır.

 

Alıntı: Prof.Dr.Nurullah Aydın E.Savcı-Hakim-Akademisyen-Yazar 25 Nisan 2014 Ankara

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | ERMENİ DÖNMELERİNİN ZAFERİ… için yorumlar kapalı
May 06

ZİYA PAŞA’DAN TERCÎ-İ BEND (6)

ZİYA PAŞA’DAN  TERCÎ-İ BEND (6)

 

Sen mi kaldın hey efendi dehre vermekçün nizâm

Öyle merhemler ile bulmaz bu yâre iltiyâm

 

Gâze-i attâr ile gelmez acûze intizâm

Asrımızda sıdk u gayret ehli bulmaz İhtiram

 

Var ise himmet anı sarf etmiş eslâf-ı kirâm

Can verüp etmişler ahlâfm refâhm iltizâm

 

Sen bu mecnûnâne fikre verme aslâ ihtimâm

Uy mIzâC’i asra ger râhat ise kasd û merâm

 

Derde uğrar kim sadâkat etse elbet

Devlet’e istikâmet mahz-ı cinnetdir bu mûlk û millete

 

Hey efendi, bu dünyanın nizâmım, düzenini sağlamak sana mı kaldı?

Bu dert, öyle ilâçlarla tedavi edilecek, onulacak cinsten değildir.

 

Yani, şu dünyada mutlak, gerçek anlamda bir düzen sağlanamaz.

Cadı tipli, yaşlı bir kocakarının yüzüne hoş kokulu allık, düzgün sürsen bile o, nasıl güzelleşemez ise; çağımızda, dürüst, çalışkan kimseler de saygı, itibar göremezler, gerçek değerlerini bulamazlar.

 

Saygıya lâyık atalarımız, ellerinden gelen bütün gayreti göstermişler; -hattâ- gelecek nesillerin, yani bizlerin rahatını, huzurunu sağlamak için canlarını vermişlerdir.

 

Sen bu delicesine düşünceye (!) yani doğruluğa asla değer verme; eğer gâyen, şu dünyada rahat etmek ise, çağın gidişine ayak uydur !

 

Çünki: Her kim Devlet’e doğrulukla bağlılık gösterirse, hizmet ederse O’nun başı derde girer; bu Devlet’e ve Millet’e karşı doğru hareket etmek, hâlis cinnettir, yani düpedüz deliliktir.

 

 

 

 

Devam edecek

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | ZİYA PAŞA’DAN TERCÎ-İ BEND (6) için yorumlar kapalı
May 05

“APTAL PUMA SENDROMU”

“APTAL PUMA SENDROMU”

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, Suriyeli sığınmacılar tartışmasının ekonomi gündemini gizlemek için öne çıkarıldığını söyledi. Ülke ve siyaset olarak “Aptal Puma Sendromu” yaşandığını belirten Baş“Bir avın peşinden koşuyoruz ama attığımız taş ürküttüğümüz kuşa değmiyor” diye konuştu.

odatv’nin haberinde belirtildiği gibi bir hedefe ya da amaca ulaşmak için harcanan maddi ve manevi kaynak, hedefe ulaşıldığında sağlayacağı maddi ve manevi faydaya değmiyor ise bu hareket “Aptal Puma Sendromu” olarak isimlendiriliyor.

Türkiye gerçekten aptal puma sendromu mu yaşıyor? Veya “Hollywood’un bir Süperman filmi çekip bizi asimile ettiğinin milyonda biri kadar Suriyeliler bizi asimile etmiyor… Her şey serbest, bu topluma verilen bütün zehirler serbest, ama bu bizim en büyük gündemimiz.” söylemi doğru mu?

Halk, Suriyelilerin bir Amerikan projesi olarak Türkiye’ye yerleştirildiğini anladı mı? Anladı… Peki iktidar, ensar-muhacir söylemiyle artık kimseyi kandıramayacağını anladı mı? Anladı. Öyleyse burada aptal puma sendromu yaşayan kim?

***

Türkiye’yi Türk devleti olmaktan çıkarmanın yolu olarak demografik yapıyı değiştirmek, sadece bir ABD projesi değil aynı zamanda bir AKP projesidir!

“Türk Milleti’nden Türkiye Milleti’ne geçiş süreci”nden söz eden AKP bürokratları değil midir?

Türklüğe karşı mücadele ettiklerini, AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduklarını söyleyenler de bellidir. Türk olup da bu durumu fark etmeyen yoktur!  Çünkü bu durumu anlamamak için aptal puma sendromu yaşamak yetmez, düpedüz ahmak olmak gerekir!

Her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına alanların yerli ve milli olduğunu iddia etmek ise herkesi aptal yerine koymaktır.

“Öyleyse sorunlar neden çözülmüyor?” diye sorulabilir. Nasıl dünya pandemi yalanlarına boyun eğdiyse, Türkiye de AKP yalanlarına bile bile boyun eğmek zorunda kalmıştır. Çünkü daha önce muhalefet konumunda olan milliyetçiler bölünmüş, enerjilerini boşa harcamaları, Suriyelileri muhacir kendilerini ensar saymak gibi ABD/AKP politikalarına hizmet etmeleri sağlanmıştır. Kurtların ağzı bağlanmış, tam ülke düze çıkacakken “Ekmek için Ekmeleddin” projesiyle, ülke Erdoğan‘a teslim edilmiş, sonra da 15 Temmuz kandırmacasıyla bütün halk aptal yerine konulmuştur!

Bu sayede ülkenin rejimini de başkentini de değiştiriyorlar işte… Hem de FETÖ’den el almış bazı bakan ve bakan yardımcılarıyla birlikte… Hani FETÖ tasfiye ediliyordu?

Oysa ülkenin istikbali kötüye giderse kimsenin istikbali iyi olmaz!

 

Alıntı: Arslan Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | “APTAL PUMA SENDROMU” için yorumlar kapalı
May 04

KABLUMBAĞA HACCA NİYET ETMİŞ

KABLUMBAĞA HACCA NİYET ETMİŞ

Merhum Demirel bu fıkrayı “12 Mart 1971 muhtırasından sonra anlatmıştı.

Aradan yıllar geçti.

Bu defa “12 Eylül 1980 darbesi” geldi.

Süleyman Demirel aynı fıkrayı bir kez daha seslendirdi.

Kaplumbağa hacca gitmeye niyetlenmiş… Yola çıkmış…

Yavaş yavaş ilerliyormuş… Aylar ayları kovalamış.

Bir gün… Yoldan geçen biri sormuş?

– Yolun oldukça uzun… Bu tempo ile hacca nasıl gideceksin?

Kaplumbağa “Er geç gideceğim gitmesine de” demiş:

– Geçtiğim yerlerde mahallenin veletleri ikide bir beni ters çevirmeseler.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | KABLUMBAĞA HACCA NİYET ETMİŞ için yorumlar kapalı
May 03

3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ KUTLU OLSUN

3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ KUTLU OLSUN

“3 Mayıs’ın Türk gençliğinin mücadele azmi, milli varlığa ve değerlere sahip çıkma bilinci, Türk Milliyetçiliğinin millî bir harekete dönüşümünün temellerinin atıldığı bir gündür. 3 Mayıs; Türk Milliyetçilerinin bayramıdır. Türk Milletini ilimde, maneviyatta, teknikte en yükseğe çıkarma hamlesi olan 3 Mayıs Türk milliyetçilerinin yabancı kültüre ve yabancı ideolojilere karşı başkaldırısıdır. 3 Mayıs 1944 yılından itibaren anılmakta olan Türkçülük Günü, Türkçülük bilincine gönül veren herkesin davasıdır. 3 Mayıs’ta ortaya konan milli direniş, büyük Türk Milliyetçilerinin Türkçülük ilhamı ile yeniden doğuşudur. 3 Mayıs Türk milliyetçilerinin ve Türk milletinin varlık davasının adıdır. Milletin değerlerine sahip çıkmak için büyük bir mücadele sergileyen Türk milliyetçileri, her zaman olduğu gibi şimdi de Türk Milletine yönelik her türlü kirli oyunların ve saldırıların karşısındadır. Türk milliyetçileri, Türk Milletinin birliğinin, beraberliğinin ve bölünmez bütünlüğünün savunucusudur. Ve daima da savunucusu olmaya devam edecektir.

Bu millî düşüncelerle Türk Milletini sevmek, yüceltmek ülküsünü yaşayan, yaşatmaya çalışan başta merhum BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ ve büyük dava adamları HÜSEYİN NİHAL ATSIZ, REHA OĞUZ TÜRKKAN, ORHAN ŞAİK GÖKYAY, NECDET SANCAR, FETHİ TEVETOĞLU, ZEKİ VELİDİ TOGAN, MUZAFFER ERİŞ, İSMET TÜMTÜRK ve daha birçok Türk milliyetçisi ile kara 12 Eylül ve öncesinde zulümlere başkaldıran Türk Ülkücülerini, tarihin sayfalarında adlarını altın harflerle yazdıran bütün Türk Milliyetçilerini saygı, sevgi, minnet ve rahmetle anıyorum

Türk Milletinin 3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ kutlu olsun.

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | 3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ KUTLU OLSUN için yorumlar kapalı
May 02

RAMAZAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

RAMAZAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Güzellik, birlik, beraberlik olsun, gönüller huzurla, mutlulukla neşeyle , yürekle iman ile tavhid ile takva ile dolu dolu bir Ramazan Bayram dilerim. Büyüklerimizie saygılar küçüklerimize sevgiler sunarım.

Bütün şehitlerimize, geçmişlerimize Allah’tan rahmet, mağfiret, hidayet dilerim. Bütün Müslümanların ve bundan sonra da kıyamete kadar Müslümanların olacakların cehennemden azat edilmelerini niyaz ederim. Allah dualarımızı, ibadetlerimizi kabul, amellerimizi katılda makbul eylesin.

Kullarına gelen her iyilik, güzellik, rahmet ve mağfiret Allah’tandır, bütün kötülükler nefsimizdendir.

Ahirette Mekânımızın cennet, evlerimizin  huzurlu, kalbimizin daim  Allah ile olmasını, Ramazan Bayramının necip Türk milletine, İslâm alemine mübarek ve hayırlı olmasını temenni ederim.

Saygılarımla…

Kenan Şahbaz

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | RAMAZAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN için yorumlar kapalı
May 01

“ÖLÜLERİNİZİ HAYIRLA YADEDİNİZ” Hz. Muhammed

“ÖLÜLERİNİZİ HAYIRLA YADEDİNİZ” Hz. Muhammed

Hakk’a, Hakikate, Rahmeti Rahman’a kavuşan Babam Şevket Aydın, abim Yusuf, yeğenim Şevket ve resmi olmayan 8 yaşındaki kardeşim Zeki ile birlikte bütün eş, dost, hısım, akraba, arkadaş ve tandık-tanımadık bütün geçmişlerimizi bir Ramazan Bayramı arifesinde rahmetle, minnetle, sevgiyle, saygıyla, hürmetle anıyorum.

Allah rahmetini daim, cennetini mekân, mağfiretini lütuf eylesin. Peygamberimize komşu etsin. Dualarımızı, okunan Kur’an’ı Kerim ve Surelerinden hâsıl olan sevap ile ruhlarını haberdar eylesin. Âmin… El Üç İhlas, bir Fatiha!

CAN KOKUYOR TOPRAKLAR…

 

Gönül acılı bu gün

Kokusu yoktu gülün

Çaresi yok ölümün

Hıçkırıyor yapraklar

Can kokuyor topraklar…

 

Toprak, vatan oluyor

Gazi, şehit doluyor

Ne güneşler soluyor

Hüzne dalar bayraklar

Can kokuyor topraklar…

 

Ya rüya, düşmüş gibi

Anılarsa küsmüş gibi

Can gönüle düşmüş gibi

Tabur, tabur Buraklar

Can kokuyor topraklar…

 

Kırıldı canın dalı

Veremez gayrı balı

Gül, gül olsa da salı

Açmaz oldu leylaklar

Can kokuyor topraklar

CAN KOKUYOR TOPRAKLAR…

 

Kenan Şahbaz

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , | “ÖLÜLERİNİZİ HAYIRLA YADEDİNİZ” Hz. Muhammed için yorumlar kapalı
Nis 30

NESİMÎ

NESİMÎ

İmadeddin Nesimî (MÖ 1417, Halep) veya uzun olarak Seyid Ali İmadeddin Nesimî mahlası ile tanınan, 14. yüzyılda yaşamış Hurufi meşrep Türk divan şairi.

Kökeni ve doğum yeri                                                                                                                        

Nesimi’nin yaşamı hakkında bugün elimizde çok sınırlı bilgiler bulunmaktadır ve değişik kaynaklardan sağlanan bilgiler de çok kere birbiriyle çelişkilidir. Adı İbn Hâcer el-Askalanî‘nin eserinde NesimüddinSıbt İbnü’l-Acemi‘nin eserinde Ali ve diğer bazı kaynaklarda Celaleddin ve Ömer olarak geçmektir. İmamüddin gerçek adı değil lakabıdır.

Doğum tarihinin 1369-1370 yılları arasında olduğu büyük olasılıkla 1369’da olduğu belirtilmiştir. Kaynakların çoğunluğunda doğum yeri hakkında farklı rivayetler vardır. İbn Hâcer el-Askalanî Tebriz‘de, Âşık Çelebi Diyarbakır‘da ve bazı İran kaynakları Şiraz ya da Şamahı‘da doğduğunu söyler. Osmanlı şair tezkiresi yazarı Latifi ise Bağdat‘ın Nesim nahiyesinde doğduğu için Nesimi mahlasını kullandığını bildirmektedir. Bazı yazarlar Bağdat dolaylarında günümüzde Nesim nahiyesi bulunmadığı ve eski eserlerde de Nesim adli bir mevkiye rastlanmadığını iddia etmişlerdir.

Yaşamı                                                                                                                                                            

Nesimi’nin babasının iyi eğitimli bir âlim olduğu ve Şirvan‘da gayet önemli bir şahsiyet olduğu bildirilmektedir. Nesiminin soy kökünün, peygamber Muhammed’e kadar ulaştığı ve bunun için kendisinin ve babasının “Seyyid” unvanı ile anıldıklarından söz edilmektedir. Nesimi’nin bir küçük kardeşinin de bulunduğu; onun da yaşadığı, baba ismi ve Şah Kendan mahlası ile şiirler yazdığı ve mezarının Şamahı’daki eski kabristanda olduğu ve bu mezar taşının Şah Kendan mahlası taşıdığı belgelenmiş, buna karşılık Nesimi’nin kendi mezarının Şamahı’da bulunmadığı da belgelidir.

Nesimi’nin doğduğu dönemde Şamahı şehri, Şirvan’ın kültür merkezi hâline gelmiş, burada tanınmış mektep ve medrese bulunmuş, şehrin zenginlerinin şahsi kütüphaneleri olmuştur. Onların meclislerinde şiir ve müzik meclisleri tertip edilmekteydi. Âlim ve hekim Kafieddin Darü’ş-şifa adlı tıp akademisinde faaliyet gösterip kendisi tabip yetiştirmekte idi. Nesimi’nin eğitiminin bu kültür çevresinde geçtiği ve tıp, astronomi, matematik ve mantık bilimlerini de ihtiva eden derin bir İslam eğitimi alıp yetiştiği kabul edilmektedir.

Bu eğitimden sonra önce Sibli’nin müridi olmuştur. Sonra Hürufilik kurucusu Fazlullah Esterabadî Naimi’nin (1339?-1394) hizmetine girmiş, ondan yakın eğitim ve terbiye almıştır. Onun taraftar toplama seferlerine mürşidi olarak iştirak etmiş; onun yoldaşı ve çok geçmeden onun halifesi olmuştur. Onun kızı ile de evlenmiştir. Böylece Nesimi, Hurufilik abdallar zümresinin başı ve yol göstericisi olmuştur.

Şiirlerini Hurufilik inançlarını yaymak için yazdığı ve bu inancı yaymak için Azerbaycan, İran ve Arap ülkelerine gittiği; I. Murad Hüdavendigâr döneminde Anadolu’da Osmanlı topraklarına da gelmiştir.

Fazlullah’ın öldürülmesi üzerine Azerbaycan’dan ayrılıp Türkçe şiirleriyle tanındığı Anadolu’ya gelen Nesimî’nin, I. Murad devrinde Bursa’ya ulaştığı ve burada iyi karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Kendisinin de Hacı Bektaş-ı Veli‘den etkilendiği ileri sürülmektedir. Ayrıca Hacı Bayram-ı Veli ile görüşmek için Ankara’ya gitmiş, Hurûfilik’le ilgili fikirleri sebebiyle huzura kabul edilmemiştir. Ancak Ali Şîr Nevaî’nin Nesimî hakkında övgü dolu sözler söylemesi onun Orta Asya Türk dünyasında önemli bir kişilik olduğunu göstermektedir. Hatta bir kısım Anadolu Beylerini de etkilemiştir. Anadolu’da fikirlerini yayacak ortam bulamayan Nesimî o tarihte Hurûfiler’in Suriye’deki en önemli merkezi olan Halep’e gitti. Halkın yanı sıra Dulkadiroğlu Ali Bey’le kardeşi Nâsırüddin ve Karayülük Osman, Karakoyunlu Hükümdarı Cihan Şah gibi devlet adamları da fikirlerinden etkilendiler.

Edebî yaşamı

Azerbaycan Türkçesi tarzında bir Türkçe divanı ve bir Farsça divanının yanı sıra Arapça

şiirler de yazmıştır. Şiirleri dönemin birçok şairini etkilemiştir. Şiirlerinde Hallâc-ı Mansûr‘u andıran ifadeler kullanmasıyla idarecilerin tepkilerini üzerine çekmiştir,

Nesimî şairlik gücünü fikirlerini yaymak için kullandı. “Tanrı’nın insan yüzünde tecelli etmesi” ve “vücudun bütün organlarını harflerle izah” gibi fikirleri dönemin dini yetkililerince tepkiyle karşılandı. Bir süre sonra Halep uleması, görüşlerinin İslam’a aykırı olduğunu ileri sürerek öldürülmesi için fetva verdi. Mısır Çerkes kölemen hükümdarı Muavyed Şeyh‘in onayını alan saltanat naibi Emir Yeşbek tarafından boynu vurulup derisi yüzülmek suretiyle 1417 yılında öldürüldü. Cesedi Halep’te 7 gün teşhir edilmiş, sonrasında vücudu parçalanarak birer parçası inançlarını bozduğu düşünülen Şehsüvaroğlu Ali Bey’le kardeşi Nâsırüddin ve Kara Yülük Osman Bey’e gönderilmiştir.

Çeşitli nazireler yazmış, şiirleri Anadolu, Azerbaycan ve İran’da yayılmıştır.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , | NESİMÎ için yorumlar kapalı