Ara 20

UŞAK’TA İLK ŞEKER FABRİKASINI KURAN NURİ ŞEKER

UŞAK’TA İLK ŞEKER FABRİKASINI KURAN NURİ ŞEKER

 

Trenden Ankara İstasyonu’na, sırtında bir heybe, beyaz seyrek sakallı, yetmiş yaşında Uşaklı bir köylü indi. Rastladığı ilk üniformalıya;

– Gazi Paşayı görmek istiyorum! dedi.

Adam demiryolcuydu. Direksiyon binasını gösterdi;

– Şu binaya gelir, herkesle konuşurdu ama şimdi Cumhurbaşkanı oldu. Gelir mi, konuşur mu, konuştururlar mı bilmem?

Zorlukla Özel Kalem Müdürü Hayati Bey’in yanına girdi.

Neden geldiğini kısaca anlattı.

Gazi bugün gelecekti. Hayati Bey bu yaman köylüyü Gazi ile konuşturmaya karar verdi. Bir de kahve ikram etti.

Gazi öğleden sonra geldi. Bekleyen çoktu.

Hayati Bey hepsini atlatıp yaşlı köylüyü içeri soktu. Gazi köylüyü ayakta karşıladı. Oturttu.

– Buyur Nuri Efendi!

– Teşekkür ederim Gazi Paşam.

Ben Uşak’ın Kalfa Köyü’ndenim.

Babamdan helva ile haşhaş yağı imalathanesi kaldı.

Askerliğimi İstanbul’da yaptım.

Gözümü, kulağımı açtım. İstanbul’da çok şey öğrendim.

Avrupa’dan mektup zarfı içinde pancar tohumu getirttim.

Bu tohumları köyümdeki toprağıma ektim.

Pancar elde ettim.

Pancarları rendeleyip kaynattım.

Pekmez yaptım.

Şeker elde ettim.

Onunla köpük helvası imal ettim.

Pancardan şeker yapabileceğimize inandım.

Mehmet Hacim Bey’in önderliğinde elli bir kişi birleştik, “Terakki-yi Ziraat Anonim Şirketi”ni kurduk.

600.000 lira sermayemiz var.

Paşam, bize el ver, şeker fabrikamızı kuralım!

Köylü ister pancar yetiştirir, ister fabrikada çalışır.

Karnı doyar, yüzü güler.

Biz de, belki, biraz para ve sevap kazanırız.

Uşak şenlenir.

El verir misin?

Cumhurbaşkanı yerinden fırladı, Nuri Efendi’yi sevgiyle, saygıyla kucakladı;

– Hepiniz var olun! Türkiye’yi bu azim, bu istek, bu şevk kurtaracak!

Ben seni şimdi bir yaverle Başbakan’a göndereceğim.

O da seni, belki, bir – iki bakan ile konuşturur.

Hepsine bana anlattıklarını iyice anlat.

Bir sorun olursa aldırma, bana gel.

Kapım her zaman sana açık olacaktır..

Nuri Efendi’yi yanaklarından öptü.

Heybeli köylü, Türkiye’nin ilk şeker fabrikası kurucularından, ünlü Nuri ŞEKER olacaktır..

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | UŞAK’TA İLK ŞEKER FABRİKASINI KURAN NURİ ŞEKER için yorumlar kapalı
Ara 19

“BU RESTORANIN SAHİBİ O”

“BU RESTORANIN SAHİBİ O”

Amerikalı bir adam Londra’da bir restorana girdi.  İçeri girer girmez köşede oturan bir Kızılderili fark etti.

Tezgâha doğru yürüdü, cüzdanını çıkardı ve bağırdı, “Garson! Bu restorandaki herkes için yiyecek alıyorum, şuradaki Kızılderili adam hariç!”

Böylece garson adamdan parayı topladı ve restoranda Kızılderili hariç herkese bedava yemek sunmaya başladı.

Bununla birlikte, Kızılderili üzülmek yerine basitçe Amerikalıya baktı ve

“Teşekkür ederim!” diye bağırdı.

Bu adamı çileden çıkardı.  Amerikalı bir kez daha cüzdanını çıkardı ve “Garson! Bu sefer köşede oturan Kızılderili dışında bu bardaki herkes için şişe şarap ve ek yiyecek alıyorum!” Diye bağırdı.  Böylece garson adamdan parayı topladı ve ücretsiz yiyecek ve şarap ikram etmeye başladı.

Kızılderili hariç bardaki herkes.

Garson yiyecek ve içecek servisini bitirdiğinde, bir kez daha kızmak yerine Kızılderili, Amerikalı adama gülümsedi ve “Teşekkürler!”

Bu Amerikalıyı öfkelendirdi.

Böylece tezgahın üzerine eğildi ve bekçiye, “O Kızılderili adamın nesi var?

Bu bardaki kendisi hariç herkes için yiyecek ve içecek aldım, ama kızmak yerine orada oturup bana gülümsüyor ve ‘Teşekkürler’ diye bağırıyor.

Deli mi ??? ”

Garson Amerikalıya gülümsedi ve dedi ki,

“Hayır, deli değil. Bu restoranın sahibi o…

?Akıllı olursanız düşmanlarınız bilmeden sizin lehinize çalışır…

 

?Öfkeden uzak durun .. Acıtır ..

?Eğer haklıysan kızmana gerek yok,

? Ve eğer yanılıyorsan sinirlenmeye hakkın yok.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , | “BU RESTORANIN SAHİBİ O” için yorumlar kapalı
Ara 18

SAMSUN’DA GİZEMLİ BİR MEKTUP DAĞITIYORLAR…

SAMSUN’DA GİZEMLİ BİR MEKTUP DAĞITIYORLAR…

Samsun’un Atakum İlçesinde bir grup tarafından ev ve işyerlerine zarf içerisinde mektuplar bırakılığı öğrenildi. Gizemli mektubun arkasındaki sır perdesi aralandı, bakın mektupta neler yazıyor.

Samsun’da ev ve işyerlerine gönderilen bir mektup eşliğinde gerçekleştirilen misyoner faaliyetlerin sonu kesilmiyor. Çok sayıda Samsunlu vatandaş kapılarına gelen bu mektup karşısında şaşkınlık yaşarken, mektubu sosyal medya üzerinde paylaşarak tepki gösterenler de oldu.

YÜZYÜZE GÖRÜŞEMEYİZ…

Hristiyanlığın kutsal kitabı olan İncil’de, günümüzde yaşanan sorunlarının çözümünün yer aldığını belirtildiği mektupta, istenilmesi halinde İncil’in ücretsiz olarak gönderileceği bilgisine de yer veriliyor. Elena isimli bir kişiden geldiği belirtilen mektubun başında yer alan, “Samsun’da yaşıyorum ama sizinle yüzyüze görüşemeyeceğimden…” şeklindeki ifade dikkat çekerken, mektubun yanında “Gözcü Kulesi” adlı Hristiyanlık bilgileri içeren bir de dergi bulunuyor.

ESNAF ŞAŞKIN…

Mektup ve dergi karşısında şaşkınlık içerisinde kaldığını söyleyen bir esnaf, “Sabah dükkanıma geldiğimde, mektup ve dergiyi kapıda buldum. Ne olduğunu anladığımda şaşkın yaşadım. Herkesin dinine saygımız var ama böylesi bir çalışmanın, özellikle gençleri etkilemek üzerine planlamış olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız bütün sıkıntı ve sorunların, İncil ile çözüme ulaşacağını belirtiyor ve verdiği mail adresi üzerinden iletişim kurmamı istiyorlar. Bu tam anlamıyla misyoner bir faaliyettir. Ben ve benim gibi bu mektubu alan çok sayıda esnaf dostum aynı rahatsızlığı hissettik” dedi.

 

 

(medyakulis)

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | SAMSUN’DA GİZEMLİ BİR MEKTUP DAĞITIYORLAR… için yorumlar kapalı
Ara 17

HERKES KENDİ ATEŞİNİ GETİRİR

HERKES KENDİ ATEŞİNİ GETİRİR

Abbasi’lerin ünlü halifesi Harun Reşid zamanında yaşamış olan Behlül Dana (VIII. yüzyıl) dönemin evliyasındandı. Zaman zaman aklından zoru olan kimselere has tavırlar takınır, herkes de bundan dolayı kendisini deli sanırdı. Ama bunu maksatlı yapardı. Behlül Dana hazretleri daima Harun Rediş’in yakınında bulunur, çeşitli sebepler hasıl ederek onu uyarırdı. Bir gün Behlül Dana hazretleri, üstü başı toz toprak içinde uzun bir yolculuktan gelmiş olmanın belirtileri ile Harun Reşid’in huzuruna çıktı.

Harun Reşid sordu:

– Bu ne hal Behlül, nereden geliyorsun?

– Cehennemden geliyorum ey hükümdar.

– Ne işin vardı cehennemde?

– Ateş lazım oldu da ateş almaya gittim.

– Peki, getirdin mi bari?

– Hayır, efendim getiremedim. Cehennemin bekçileriyle görüştüm, onlar “Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes dünyadan kendisi getirir” dediler.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , | HERKES KENDİ ATEŞİNİ GETİRİR için yorumlar kapalı
Ara 16

TÜRK (3)

TÜRK (3)

~ KAFKAS HANLIKLARI ~

~ Marağa Hanlığı

~ Kuba Hanlığı

~ Bakü Hanlığı

~ Şeki Hanlığı

~ Tebriz Hanlığı

~ Gence Hanlığı

~ Cavad Hanlığı

~ Derbent Hanlığı

~ Erdebil Hanlığı

~ Halhal Hanlığı

~ Zencan Hanlığı

~ Şirvan Hanlığı

~ Karabağ Hanlığı

~ Revan Hanlığı

~ Karadağ Hanlığı

~ Nahçıvan Hanlığı

~ Merend Hanlığı

~ Urmiye Hanlığı

~ Maku Hanlığı

~KURUCU HÜKÜMDAR HANEDANLAR~

✓ Boyar Soyluları ~Moskova / Kiev / Moldovya

✓ Âl-i Cengiz Giraylar ~ Kırım / Kiev

✓ Basarab Hanedanları ~ Romanya

✓ Arpad Hanedanları ~ Macaristan

✓ Krum Hanedanları ~ Bulgaristan

✓ Dulo Hanedanları ~ Bulgaristan

✓ Asen Hanedanları ~ Bulgaristan

✓ Terter Hanedanları ~ Bulgaristan

✓ Şişman Hanedanları~ Bulgaristan

✓ Tarkhan Hanedanları ~ Pakistan

✓ Argun Hanedanları ~ Pakistan

✓ Haleci Hanedanları ~ Hindistan

✓ Tuğluk Hanedanları ~ Hindistan

✓ Kölemen Hanedanları ~ Hindistan

✓ Bahri Hanedanları ~ Mısır / Memlûk

✓ Karamanlı Hanedanları ~ Libya

✓ Avşarlar Hanedanları ~ İran

✓ Kacar Hanedanları ~ İran

 

Kaynak: Ali Okan Sarıca

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | TÜRK (3) için yorumlar kapalı
Ara 15

HER ŞEY PARA OLMUŞ

HER ŞEY PARA OLMUŞ 

 

Şöyle bir etrafa baktım da bu gün

İnsanda baş, ayak, el para olmuş

Paranın damarda kan olduğu gün

Bütün ağızlarda dil para olmuş

 

Serçeler, leylekler, kazlar, turaçlar

Yeşil olmak sevdasında yamaçlar

Meyveye duracak bütün ağaçlar

Boşa beklemeyin yel para olmuş

 

Gamı ve kederi atacak olan

Çevreye pür neşe katacak olan

Gönülde pervasız yatacak olan

Davul, zurna, keman, zil para olmuş

 

Rengi ile dünya yüzünde taşan

Güzel kokusuyla gönüller aşan

Sevgi ile eşe, dosta ulaşan

Sevgiyi yaşatan gül para olmuş

 

Nedir, insanların uyumsuzluğu?

Gözlerle görülür duyumsuzluğu

Bitmez pınarların doyumsuzluğu

Herkesin bildiği sel para olmuş

 

Bu hayat düşürür insanı dara

Geçmişe benziyor gelecek kara

Her türlü pisliği örtünce para

İte verdiğimiz yal para olmuş

 

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , | HER ŞEY PARA OLMUŞ için yorumlar kapalı
Ara 14

MİSYONER BÜYÜKELÇİ

MİSYONER BÜYÜKELÇİ

 

Jeff Flake‘in hayat hikâyesinde “1980’lerin başında, Güney Afrika’daki İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi için misyoner oldu.” deniliyor. Zaten büyükbabası gibi kendisi de Mormon tarikatı üyesi. Flake, İsrail’in işgal altında tuttuğu Filistin bölgesinde yerleşim birimlerini kurmasına karşı çıkan devletlere yaptırım uygulanmasını isteyen bir senatördü. Böyle bir adamın Ankara’ya büyükelçi olarak önerilmesi, Amerika’nın Türkiye projesinin gereği olsa gerek.

Peki proje nedir? Bunu çok yazdım ama bu defa sadece BOP haritasını, ABD Kongresi’nin 1896 tarihli ve Hristiyan eyaletlerden oluşan ve ABD tarafından atanan bir başkan tarafından yönetilen “Türkiye Birleşik Devletleri” oluşturma amaçlı gizli kararını hatırlatayım…

***

“Proje” deyince emekli Tümgeneral Osman Özbek‘in bir anısını da nakletmem gerekir:

“Yarbay rütbesiyle, 1986-89 yılları arasında, Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği’nde kara ataşesi olarak görev yaptım. Görev sürem bittiğinde Ağrı Jandarma Alay Komutanlığı’na atandım. Benim yerime Roma’ya kara ataşesi olarak atanan ve o dönemde binbaşı olan Levent Ersöz‘ü tanıştırmak ve veda etmek niyetiyle İtalya Carabinieri Genel Komutanı Roberto Jucci‘yi makamında ziyaret ettik. Görüşme bitmek üzereydi ki aramızda şu konuşma cereyan etti:

-Ağrı’ya mı atandınız? Çok dikkat etmelisiniz. O bölgede PKK çok etkindir.

-PKK’nın nerede ne kadar etkin olduğunu bilecek kadar Türkiye ile ilgilisiniz demek…

-Bilgim şuradan geliyor: Bizde her Salı günü İtalya Millî Güvenlik Kurulu toplanır, ben de görevimden dolayı bu toplantılara katılırım. Toplantılarda Türkiye konusu de beş dakika konuşulur. Bu beş dakikanın üç-dört dakikasında uzmanlar PKK eylemleri hakkında bilgi verir.

-Peki sayın komutan, Türkiye bu mücadeleye 1984’te başladı. Beş yıl oldu, henüz terörü sona erdiremedik. Sizin böyle bir sorununuz olsa ne yapardınız?

-Osman Bey, bizdeki verilere göre PKK bir ABD projesidir. Türkiye, İtalya gibi bir NATO üyesi olduğuna göre, bu sorunu ABD ile görüşerek çözebilir. Örgütün arkasında ABD olduğu ve bunu yok saydığınız sürece terörü bitiremezsiniz…

Görüşmeden sonra Ankara’ya döndüm. Roberto Jucci‘nin değerlendirmesini, önce kurmay başkanı ile sonra da Jandarma Genel Komutanı, eski MİT Müsteşarı, Orgeneral Burhanettin Bigalı ile paylaştım. Bigalı, bana, ‘Sen hemen Ağrı’ya git, göreve başla’ dedi. ‘Komutanım, 15 günlük seminere katılacağım, eşyalarım gelecek, çocuklarımın yeni okullarına kaydedilmesi gerekiyor’ diyecek oldum. Bigalı, ‘Ağrı’nın sana acil ihtiyacı var. Diğer işleri biz hallederiz.‘ diye tekrar aynı emri verdi. Böylece ben bu bilginin Genelkurmay Başkanı ile paylaşılıp paylaşılmadığını öğrenemeden ertesi gün Ağrı’da göreve başladım…”

***

Sahi misyoner Jeff Flake, ABD projelerini iyi bilen Türkiye Büyükelçisi olarak ABD’ye ses çıkaramayan bir Türkiye’de neler yapmaz ki…

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | MİSYONER BÜYÜKELÇİ için yorumlar kapalı
Ara 13

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz” Hz. Muhammet

* “Suriye’nin boşaltılıp, Suriye’lilerin Türkiye’de kalması boş Suriye’nin İsrail’e kolayca teslim edilmesi için planlandı.” İsa İlyasoğlu

* “Bu memleket için tek tehlikeli insan vardır, o da düşüncenin tehlikeli olduğunu söyleyen insandır.” Cemil Meriç

* “Bir gün, ressamlar Türk’ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alsınlar, yapıversinler.” M. Kemal Atatürk

* “Şiir kitabı basmak, uçurumdan aşağı gül yaprağı atıp sesini beklemektir.” Don Marquis

* “Olgunlaştıkça kimseyle uğraşasın gelmiyor, kendini yetiştirememiş insanlardan uzaklaşıyorsun. Seni hasta edecek insanlardan, uzaklaşıyorsun.”

Sigmund Freud

* “Her gün, yeniden başlamak için yeni bir fırsattır. Her gün, sizin doğum gününüzdür. (Dalai Lama

* Sessiz ve tek renkli basın istemiyoruz, sessiz Türkiye’de istemiyoruz. Konuşan Türkiye istiyoruz, pervasızca herkes düşüncesini açıklayabilmelidir”.

Süleyman Demirel

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Ara 12

DOYDUĞUN ÜLKE KADERİNDİR

DOYDUĞUN ÜLKE KADERİNDİR

Batan gemiyi herkesten önce “kaptan”, yani ülkenin “Cumhurbaşkanı” sıfatlı kişisi terk etti Afganistan’da.

Kaçtı.

Neden anlamadım; bir hayli tartışıldı “görünen köy”de başka hiçbir şey olmayan kaçışı.

***

Afganistan, 1996’dan 2001’e kadar da Taliban tarafından yönetildi.

ABD, dünyanın sair ekseriyetinin dehşetle izlediği 11 Eylül filminden sonra, Taliban’ın o günkü lideri, Afganistan İslam Emirliği Yüksek Konseyi Başkanı Molla Muhammed Ömer‘in başına 10 milyon dolar ödül koymuştu.

Hollandalı gazeteci Bette Dam, Molla Ömer’in Gizli Yaşamı adlı kitabında, terör örgütü liderinin ABD tarafından köşe bucak arandığı sırada, ABD’nin Afganistan’daki İleri Operasyon Üssü‘ne sadece 5 kilometre mesafedeki köyünde yaşadığını yazdı.

Hatta, Dam‘ın iddiasına göre Amerikan özel güçleri, artık ne kadar “özel” yetiştirilmiş iseler, bu evi aramalarına rağmen, o sırada orada gizlenen Ömer‘i bulamamışlardı!

Ömer, aynı günlerde, Taliban yöneticilerinin ABD’li yetkililerle görüşme mekanı olan Katar’da siyasi büro açtırdı!

***

Türkiye’de hatırı sayılır bir sempatizan kitlesi bulunan Burhaneddin Rabbani, Afganistan‘ın Taliban yönetiminde olduğu dönemde ülkenin fiilen olmasa da kağıt üzerinde, “uluslararası kamuoyunun tanıdığı lider”di!

Her ne kadar ondan söz edilen her cümle “Taliban rejimine karşı savaşan” diye başlasa da, o da El Ezher tedrisatından geçmiş bir kökten dinciydi. 1996’da, Taliban, Kabil’i ele geçirdiğinde Cumhurbaşkanlığı koltuğunda o vardı ve kaçtı.

Hayatının sonraki dönemini de “Afganistan’da farklı grupları Taliban’a karşı birleştirmek” üzere mücadele vererek geçirdiği yazılıp çizilse de, emeğinin semeresini ABD aldı yeni bölgede!

Rabbani,  Gulbeddin Hikmetyar gibi tiplerle birlikte, “hazmettire hazmettire” Afganistan’ın toplum yapısını ideolojik olarak Taliban‘a hazırlamakla kalmadı, ABD’nin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski’nin ifadesiyle “Afganistan’ın bir Sovyet Vietnam’ı olmasına” çalışırken celladının bıçağını da cilaladı.

Nitekim, hiçbir zaman bir Ahmed Şah Mesud olmadı; “olamadı” değil bakın…

***

Zaten Amerikan vatandaşı olan Hamid Karzai‘yi uzun uzun yazmaya gerek yok herhalde.

Tek kendisi değil; Rabbani’den sonra kurduğu hükümetinin 12 bakanı da Amerikan vatandaşıydı!

Sanki o ana kadar dünyanın en omurgalı, en bağımsız politikalarıyla yönetiliyormuş, teslimiyetçilik çok uzağında olan bir kavrammış gibi, Taliban’a teslim oluş şekline hayret edilen son “Afganistan İslam Cumhuriyeti”nin ilk “seçilmiş(!)” Cumhurbaşkanı bu Amerikan vatandaşı!

Kardeşlerinden biri CIA’nın maaşlı elemanı; hoş sanki sülalesinin geri kalanı farklı. Tamamının ABD ikametgâhı.

***

Ve sanki Afganistan’a eşsiz bir “istiklal mücadelesi” vaat ederek seçilmiş gibi kaçması, lüzumsuz bir mesaiyle “anlamlandırılmaya” çalışılan Eşref Gani Ahmedzai

Amerikan vatandaşı Afgan Cumhurbaşkanı Karzai’nin, Amerikan vatandaşı bakanlarındandı; dahası “kıdemli danışmanı”.

Lübnan Amerikan Üniversitesi, Colombia Üniversitesi…

Derken California Üniversitesi, John Hopkins Üniversitesi…

Öğrenciliği gibi akademisyenliği de Amerikan kurumlarında geçti.

İronik ama 11 Eylül filmi çekilirken Dünya Bankası’nda görevliydi.

Amerikan Foreign Policy’nin “dünyanın 100 düşünürü” listesine girdi.

İngiliz Prospect dergisi tarafından “dünyanın ikinci en etkili entelektüeli” seçildi.

Cumhurbaşkanı olarak ilk icraatı, ABD ile İkili Güvenlik Anlaşması imzalamaktı!

***

Gelelim, adının Afganistan İslam Emirliği olması beklenen ülkenin yeni lideri Abdulgani Birader‘e…

Pakistan İstihbaratı tarafından yakalanıp hapsedilmişken devreye ABD girdi.

Obama döneminde güya “endişe yarattığı” gerekçesiyle CIA takibine alınan Birader, Trump’ın isteğiyle cezaevinden çıkarıldı.

Taliban-ABD ve Afgan Hükümeti arasındaki müzakereler sonucu oluşturulan Doha Anlaşması’nı Taliban adına o imzaladı.

***

Hayatımda, sanırım ilk defa katılmak durumundayım Abdurrahman Dilipak’a; “haber bu kadar”.

Yazı da!

Doyduğun ülke kaderindir sonuçta.

 

Alıntı: Selcan Taşçı Hamşioğlu

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | DOYDUĞUN ÜLKE KADERİNDİR için yorumlar kapalı
Ara 11

KÖY TUVALETİ

KÖY TUVALETİ

Trabzon Rus işgalindeyken Rus Çarı, Yarbay Karloviç’e “Niçin köylere girmiyorsunuz” diye sorar. Yarbay Çar’ın bu sorusuna çok ilginç bir cevap verir. “Efendim her evin bahçesinde bir nöbetçi kulübesi var. Nöbetçiler sık sık değişiyorlar. Bu yüzden girmiyoruz.”

Rus Yarbay nereden bilsin Türlerin evlerindeki tuvaletlerin bahçelerinde olduğunu…

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | KÖY TUVALETİ için yorumlar kapalı