Eyl 30

BİRİNİN ANASI AĞLAYACAK

BİRİNİN ANASI AĞLAYACAK


Nasreddin Hoca’nın iki oğlu varmış. Oğullarından biri çömlekçilik yaparak geçimini sağlarmış. Hoca bir gün oğlunun yanına onu ziyarete gitmiş. Oğlu dertli bir şekilde:

– Baba çok heyecanlıyım çünkü bütün paramı bu çömleklere yatırdım. Hava güneşli olur da kururlarsa zengin olacağım. Yağmur yağarsa hepsi çatlayacak ve anam ağlayacak, demiş.

Hoca dertli bir şekilde diğer oğluna gitmiş. Oğlu o sırada tarlasında oturmuş düşünüyormuş:

– Ah baba hoş geldin. Bütün paramı bu tarlaya yatırdım. Eğer yağmur yağarsa zenginim ama kuraklık olursa her şeyimi kaybederim ve anam ağlar, demiş.

Nasreddin Hoca eve dönmüş. Sıkıntılı olduğunu gören karısı:
– Ne oldu Hoca canın sıkkın, demiş.

– Asıl dert senin, halini düşün. Çünkü yağmur yağsa da yağmasa da oğlanlardan birinin anası ağlayacak

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | BİRİNİN ANASI AĞLAYACAK için yorumlar kapalı
Eyl 29

MİLLİYETÇİLİK ÜLKÜSÜ BAĞIMSIZDIR

MİLLİYETÇİLİK ÜLKÜSÜ BAĞIMSIZDIR

 

Milliyetçilik, sağcılık solculuk gibi akımlardan da bağımsızdır; sosyalizm, kapitalizm gibi iktisadi doktrinlerden de. Milliyetçilik bağımsız bir ülkü, bağımsız bir düşünce sistemidir. Sadece kendi konusu olan “millet”e bağlıdır.

Her zaman söylüyoruz, bir daha söyleyelim. Milliyetçilik, milleti sevmek, onu geliştirip yükseltmek ülküsüdür. Bunun için sağcı, solcu, kapitalist, sosyalist olmaya gerek yoktur; milliyetçilik hepsinin üstünde kutlu bir ülkü ve düşünce sistemidir.

Ülküdür çünkü milleti yükseltmeyi hedefler. Yükselmenin sonu olmadığı gibi ülkünün de sonu yoktur.

Düşünce sistemidir çünkü milleti sevmek ve yükseltmek için neler yapılması gerektiği üstünde sürekli fikir üretmek zorundadır.

Milleti geliştirmek ve yükseltmek için neler yapılmalıdır? Hedef, bütün millet fertlerini maddi ve manevi olarak çıkabilecekleri en yüksek seviyeye çıkarmaktır. Bu açıdan milliyetçilik bir “refah devleti” projesidir. Her Türk’ün en iyi şekilde yaşamaya, en son imkânlara sahip olmaya hakkı vardır. Her Türk’ün dünyayı gezip görmeye hakkı vardır.

Ancak maddi yükseliş yetmez. Her Türk manen de yükselmeli, yükseltilmelidir. Son cümledeki “manen” dinî bir kavram değildir; kültür, sanat ve bilgiyi içine alan bir kavramdır; kültür içinde din de vardır. Her Türk bilgi, sanat ve kültür açısından da yükselebileceği en son noktaya kadar yükselebilmelidir.

Milletin bütün fertleri maddi ve manevi açılardan yükseltildikten sonra gerisi zaten gelir. O zaman insanlar, kir pas içinde, zillet içinde, karanlıklar içinde yaşamak istemezler; yaşadıkları çevreyi, köyü, kasabayı, şehri güzelleştirmek için çalışırlar. Bilime ve sanata değer verirler.

Maddi ve manevi açıdan yükselen insanlar, kaba ve hantal olmazlar, hantal hareketlerden, kaba konuşmalardan hoşlanmazlar; böyle insanları önemli yerlere getirmezler.

Maddi ve manevi açıdan yükselen insanların şiirleri şiir, romanları roman, filmleri film, müzikleri müzik olur; yaşadıkları yerler cennet olur.

İşte böyle hedefleri olan insanlara milliyetçi denir. Demek ki milliyetçilik sevgidir, bir kalkınma ve yükselme ülküsüdür.

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | MİLLİYETÇİLİK ÜLKÜSÜ BAĞIMSIZDIR için yorumlar kapalı
Eyl 28

BİR “ANI DEFTERİ”NDEN

BİR “ANI DEFTERİ”NDEN

 

Hacı Baba evde tesadüfen bulduğu Osmanlıca yazılmış anı defterini okuyunca gözyaşlarına boğulur. Ev halkını masanın etrafında toplayıp onlara da okur. Hacı Baba okudukça, masanın etrafındakilerin gözyaşları sel olur.

“Benim güzel kızım, evvela gözlerinden öperim. Bugün Temmuz ayının 14’üdür. Ramazan-ı Şerif’in ikinci günü. Şeyhülislam Ürgüplü Mustafa Efendi, fetva yayınlamış derler de, Çanakkale cephesinde harp eden askerin oruç tutmamasına ruhsat vardır. Lakin benim içim rahat etmedi. Gece nöbette, siperin önünde iki kök çiriş buldum. Allah’ın hikmeti, nasıl kalmış ise onca harabatın içinde… Onunla sahurumu yaptım, lakin kimseye söylemedim. Bütün gün yeni siperler kazmakla iştigal ettik. Bir kerecik bile susamadım. İftara doğru düşman, taarruzu arttırdı. İçimden ‘İftar etmeye fırsat kalmayacak’ diye geçti. Sonra komutanın emriyle bütün atışlar birdenbire durdu. Siperlerden birinden bir asker çıktı. Düşman taarruzuna aldırmadan ‘Allah-u ekber’ diye akşam ezanını okumaya başladı. Yanıma döndüm, elden ele dolaşan mataralar vardı. Bir yudum içen, yanındakine veriyor. En son bana geldi. Dudaklarım titredi. Ben de diyordum ki, bir tek baban oruçludur. Lakin bütün bölük oruçluymuş. İçime bir ateş düştü o an. Ben o iki çirişi yedim ya, bunca insan sahursuzken ben onları nasıl yedim? Ben şimdi gardaşlarımın hakkını nasıl öderim? Ezurumlu’nun, Darendeli’nin, iftarını yapmadan şehit düşen Yeniceli’nin hakkını nasıl öderim?” Masadaki herkes gözyaşı dökerken, Hacı Baba konuşmaya devam eder;

“Defteri nereden buldunuz bilmiyorum ama eğer sahibi yoksa bunu herkesin görmesini isterim. İftarını, sahurunu yaptığımız Ramazan’ların kıymetini bilelim…”

 

Ramazan’ın ruhu bundan daha iyi nasıl anlatılır bilmem ama bildiğim bir şey var:

Bizim önce ‘Çanakkale ruhuna’ niyet etmemiz lazım!

Cümlesine ALLAH rahmet eylesin, mekânları cennet olsun. Âmin

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , | BİR “ANI DEFTERİ”NDEN için yorumlar kapalı
Eyl 27

EGE’DEKİ 18 TÜRK ADASI!

EGE’DEKİ 18 TÜRK ADASI!

 

Erdoğan, 10 gün sonra da Samsun’da düzenlenen “Teknofest Karadeniz”de konuştu ve Yunanistan’ın Türk jetlerine tacizini kast ederek “Ey Yunan, tarihe bak, tarihe dön, çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur. Yunanistan’a tek cümlemiz var, İzmir’i unutma. Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz, vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya, bir gece ansızın gelebiliriz.” dedi.

İyi de hani, adalar Lozan’da verilmişti?

Bu sözlerle, Erdoğan, Türkiye’ye bağlı 18 adanın Yunanistan tarafından işgal edildiğini kabul etmiş oldu. Gerçi böyle bir doğrulamaya ihtiyaç yoktu ama Erdoğan, Ege’deki adaların Lozan’da verildiğini iddia ediyordu. Oysa 2004 yılında Yunanistan tarafından işgal edilmeye başlanan 18 Türk adasının dışında, Rodos ve çevresindeki On İki Ada, 1912 yılında İtalya ile imzalanan Uşi Antlaşması ile İtalya’nın kontrolüne bırakılmıştı. 12 ada, 1947’de Paris Antlaşması ile İtalya’dan alınıp Yunanistan’a verildi. Türkiye ses çıkarmadı!

Peki “Lozan’da verildi” söylemi neye dayanıyor? Uşi’nin Lozan’ın bir semti olmasına dayanıyor! Uşi, Lozan’dadır ama antlaşma tarihi 1912’dir ve Osmanlı devleti tarafından imzalanmıştır! Lozan Antlaşması ise 1923’tedir.

***

Yunanistan tacizleri konusunda da “Adaları işgal etmeniz bizi bağlamaz” ne demek? İtiraf değil mi bu? Bugüne kadar, 18 Türk adasının işgali neden inkâr edildi?

MSB Eski Genel Sekreteri, emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, hemen her gün, Ekim-Kasım 2004’ten itibaren Yunanistan’ın bu adaları adım adım işgal ettiğini açıklıyordu… Yalım, Türk hükümetinin Avrupa Birliği müzakerelerinde gün almak için bu adaların Yunanistan tarafından ele geçirilmesine göz yumduğunu belirtiyor ama buna cevap verilemiyordu.

Şimdi ne oldu da Erdoğan, “bir gece ansızın gelebiliriz” diyor? Seçimler yaklaştığı için mi?

Türkiye egemenliğindeki 18 ada gece değil güpegündüz işgal edildi! Aydın’a bağlı Eşek adasında, Yunan askerleri kuzu çevirdi kuzu!

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | EGE’DEKİ 18 TÜRK ADASI! için yorumlar kapalı
Eyl 26

NE HALLERE DÜŞTÜK?!

NE HALLERE DÜŞTÜK?!

 

Şaşırmış zamane, bataklık buldu

Her taraf acayip mahlûkla doldu

İtin sadakati aranır oldu

Böyle ne hallere düştük ya Rabbi!

 

Artık beyazlıkta islerle biriz

Tepeden tırnağa kokuşmuş kiriz

Her türlü naneyi iştahla yeriz

Böyle ne hallere düştük ya Rabbi!

 

Kin ve hırs bürümüş bütün gözleri

Koyduk ardımızda iğrenç izleri

Hiçbir ilaç temizlemez bizleri

Böyle ne hallere düştük ya Rabbi!

 

Medeniyet pusulasında yöndük

Bir zaman güneştik mum gibi söndük

Düşük ayardaki altına döndük

Böyle ne hallere düştük ya Rabbi!

 

Yalanlarla geçti gündüz gecemiz

Pisliğe batmakta her düşüncemiz

Bu çağda da para oldu ecemiz

Böyle ne hallere düştük ya Rabbi!

 

Şahbaz’ım da şaştı bu işe, fakat

Tükenmiş, kalmamış kimsede takat

Başlara inmekte balyozlu tokat

Böyle ne hallere düştük ya Rabbi!

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , | NE HALLERE DÜŞTÜK?! için yorumlar kapalı
Eyl 25

Şanghay’a ortaklık demokrasiye veda demektir

Şanghay’a ortaklık demokrasiye veda demektir.

Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye 9 ülke’de yalnızca Hindistan’da kısmi demokrasi var. Diğer 8 ülkede demokrasi yoktur. Fredom house; siyasi haklar ve demokratik özgürlükler endeksinde bu 8 ülke ”özgür olmayan ülke” statüsündedir. Hindistan’da da kast sistemi olduğu için insan hakları konusunda Dünyanın en geri ülkesidir.

Rusya, geçmişte Sovyetler Birliğine dahil ülkeleri sömürdü. Eziyet etti. Kafkasya’da Ahıska Türkleri’ni ve Terekemeleri  Sibirya’ya sürdü. Şimdi de bu ülkeleri  arka bahçesi olarak görüyor. Demokratik ve bağımsız hareket edenlere saldırıyor. 2008 Güney Osetya savaşını çıkardı. Kazakistan’a silahlı kuvvetler göndererek müdahale etti. Bu günde Gürcistan’ın AB’ye girmesini engelliyor. Kırım’ı ilhak etti. Ukrayna toprakları bizim diyor.

ABD’de, 2016 seçimlerinin Trump lehine Rusya tarafından manüple edildiği iddiaları var. Bu olay acaba Rusya Türkiye’de  2023 seçimlerine de, bilgisayarlara virüs gönderip müdahale edebilir mi? sorusunu akla getiriyor.

Çin etnik temizlik yapıyor, Uygurları ve Kazakları imha ediyor.

İran’da ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra komaya giren 22 yaşındaki kadın vefat etti. İran’da seçim var ve fakat kimin aday olacağına mollalar karar veriyor.

Şanghay ülkelerinde halk denetimi olmadığı için dikta rejimleri birbirini korumak için her şeyi yapabilir.

Öte yandan Şanghay ülkeleri içinde gelişmiş ülke yoktur. Türkiye’de bu ülkelerle olan dış ticaretinden zararlı çıkıyor.

Söz gelimi; 2022’nin ilk 7 ayında Türkiye’nin dış ticaret açığı 62,2 milyar dolar oldu. Bu açığın yüzde 93,4’ünü (58,1 milyar dolarını) Şanghay ülkelerine verdi. Buna karşılık aynı 7 ayda AB ile olan dış ticaretten 7,5 milyar dolar fazla verdik.

AB’den kazanıp, Rusya ve Çin’e veriyoruz.

2021 yılında da Türkiye Rusya’dan 27,5 milyar dolarlık ithalat yaptı, 5 milyar dolarlık ihracat yaptı. 22,5 milyar dolar açık verdik.

Rusya’dan 2021 ithalatımız içinde 23,6 milyar dolar gizli veri olarak geçiyor. Bu kalem enerji ithalatını kapsıyor. Ayrıca Demirçelik, metal eşya, kömür ve kauçuk ithal ediyoruz.

Buna karşılık Rusya’ya, meyve-sebze, giyim eşyası, deniz mahsülü ve plastik eşya ihraç ediyoruz.

Rusya ile olan dış ticaret açığını azaltmanın yolu, doğalgaz fiyatlarını ucuzlatmak olabilir. Türkiye Rusya’dan doğal gazı, daha pahalı alıyor. AB’nin alternatif doğal gaz arayışı ve Rusya’dan gaz ithalatını kesmesi Türkiye için bu imkanı verecektir.

Çin’e ihracatımız; demir ve demir dışı diğer metaller, yaş meyve ve sebze, mobilya kağıt ve orman ürünleridir. İthalatımız ise; elektronik ve elektrikli aletler, gemi ve deniz araçları, mobilya, tekstil, kauçuk eşya, bisiklet gibi, önemli kısmı Türkiye’de üretilen mallardır.

Eğer Çin’den ithalata kota ve vergi getirirsek, Rusya ile gaz fiyatlarını ayarlarsak, dış ticaret açığımız yarı yarıya düşer.

 

Özetle; Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olması eksen değişikliği demektir. Dahası çok şaibe barındırıyor. Buna siyasi iktidar karar veremez. Halk oylaması ile halkın karar vermesi gerekir.

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | Şanghay’a ortaklık demokrasiye veda demektir için yorumlar kapalı
Eyl 24

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Cehalet yenilmesi gereken en büyük düşmandır.” M. Kemal Atatürk

* “İnsan varoluşunun sırrı yalnız yaşamak değil uğrunda yaşanacak bir şeye sahip olmaktır.” Fyodor Dostoyevski

* “İnsanlar sadece bir şeyden yorgun düşerler. O da karasızlıktır.” Tolstoy

* “Ya Rabbi bize cahil yüzü gösterme diye kalem feryat eder, mürekkep ağlar.” Şair sözü

* “Cahillik ne güzel, her şeyi biliyorsun.” Albert Ainstein

* “Uğraşarak düzeltemediğin insandan vazgeçerek kurtul” Firdo Kahlo

* “Ben yalnız kalmayı öğrendiğim zaman olgunlaştım, başkaları ise insanlarla birlikte olma gereği duydukları zaman.” Cesare Pavese

* “Bin doğru yapsan da bir yanlışını konuşur tanıdığın insanlar” Sadi Şirazi

* “Şanslı olanın horozu da yumurtlar” Napolyon

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Eyl 23

“CENNET ÜLKENİN KIYMETİNİ BİLMİYORLAR, NANKÖRLER”

“CENNET ÜLKENİN KIYMETİNİ BİLMİYORLAR, NANKÖRLER”

 

Bir haber ajansının kameraları Kapıkule gümrük kapısında çekim yaptı.

Muhabirin Türkiye’yi nasıl bulduğunu sorduğu hemen hemen her gurbetçi aynı şeyi söyledi:

Cennet vatanımız! Bu ülkenin kıymetini bilelim. Avrupa’da hayat çok zor!

Dikkatimi çeken iki konuşma oldu.

Birincisi; Türkiye’de yaklaşık 3 milyon liraya satılan sadece yıllık vergisi ve kaskosu 50 bin lira civarında olan otomobilinde konuşan gurbetçinin şu sözleri oldu: “Avrupa’yı bir halt sanıyorlar ama göründüğü gibi değil. İşsizlik almış başını gidiyor. Son 2 yıldır işsizim. Burada insanlar domates satıyor yine para kazanıyor. Türkiye’nin kıymetini bilin. Burası cennet!”

Adamın durumuna çok üzüldüm. Yıllardır işsiz ve zor şartlarda Avrupa’da yaşıyor. İşi gücü olsa 3 bin devir motorlu, Türkiye’de 5 milyon lira olan binek otoya biner mi? Türkiye’ye muhteşem bir jeep ile gelir.

Türkiye’de herkesin altında lüks jeepler varken bu zavallı gurbetçimizin bindiği otomobile bakın Allah aşkına(!)

İkinci röportaj karı koca çiftle yapılmış.

Türkiye’de fiyatı yıl modeline göre 4 milyon ile 6 milyon lira arasında satılan bir jeepin direksiyonunda kadın sürücü.

Mikrofona öfke ile konuşuyor:

“Şu cennet ülkenin kıymetini bilmiyor burada yaşayanlar. Nankör bunlar nankör. Biz Almanya’da, elin Alman’ının b… pisliğini temizliyoruz. Buradaki insanlar çok rahat yine de ülkelerini şikâyet ediyorlar. Burada hiç aç var mı? Herkesin altında araba. Şu yollara bakın. Köprülere bakın.”

Bu kadın gurbetçimize o kadar üzüldüm ki!!! Gerçekten ona çok yazık. Elin Alman’ının b… pisliğini atıyor, Türkiye’ye ancak 5 milyonluk bir jeeple gelebiliyor. Oysa Türkiye’de herkesin altında lüks arabalar, jeepler ve ceplerinde milyonlar var(!)

İşin şakası bir yana son dönemde gurbetçilerle Türkiye’de yaşayanlar arasında bu tartışma o kadar büyüdü ki…

Hatta aileler arasında kavgalar ve küskünlükler bile yaşanıyor.

Lüks otomobili ile Kapıkule’den Türkiye’ye girdiği anda cebindeki parası 18 kat değerlenen gurbetçiler, maalesef Türkiye gerçeklerinden o kadar kopmuşlar ki!

Onlara ve bu düşüncelerine karşı tepkiler o kadar büyük ki!

Altındaki lüks aracına burada orta ölçekli bir iş adamı bile binemezken, kendisi elin Alman’ının b… pisliğini atarak o aracı alıyor ve Türkiye’ye geliyor, sonra burada asgari ücretle yaşamaya kalkanları nankörlükle suçluyor.

Üstelik asgari ücretin 1500 Euro‘nun üzerinde yani yaklaşık 27 bin lira olan bir ülkeden gelip, 5 bin 500 TL (300 Euro) olan bir ülkede fiyatları ucuz bulan bir kafaya ne diyebilirsin ki!

Senin, elin Alman’ın pisliğini atarak aldığın arabayı, seninle aynı işi yapan Türkiye’deki akraban ömrünün sonuna kadar çalışsa bile onun bir 20 yıl önceki modelini bile alamayacağını düşünemeyen bir zihniyete ne diyebiliriz ki?

AKP’nin en iyi başardığı icraatlardan biri de bu bence.

Bir onlarla bölünmemiştik onlarla da bu hale geldik. Bu kafa devam ederse emin olun ki, kardeş kardeşe düşecektir.

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | “CENNET ÜLKENİN KIYMETİNİ BİLMİYORLAR, NANKÖRLER” için yorumlar kapalı
Eyl 22

VASİYET

VASİYET

Nasreddin Hoca bir gün evde otururlarken karısına:

– Hanım iyi dinle, size vasiyetimdir. Ben öldüğümde beni baş aşağı gömün, demiş.

Karısı şaşırmış:

– Hoca o ne demek? Neden böyle bir şey istiyorsun, demiş.

Hoca ciddi bir şekilde:

– Yarın öbür gün kıyamet koparsa her şey ters düz olacak. O zaman ben de düz olarak ayağa kalkabilirim, demiş.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | VASİYET için yorumlar kapalı
Eyl 21

BOP KANYONU MU, BOP BATAĞI MI? (KŞ)

BOP KANYONU MU, BOP BATAĞI MI? (KŞ)

 

Türkiye de son 20 yıldır, AKP iktidarıyla birlikte Büyük Orta Doğu Projesi kanyonuna girdi… Türkiye bu kanyona girsin diye, ekonomik kriz çıkarıldı, büyük depremler de krizi derinleştirdi ve iktidar değiştirildi. Ecevit, ABD’nin Körfez operasyonuna destek veremeyeceğini bildirdiği için düşürüldü. Yerine gelen AKP iktidarı, devlet yönetmeyi, ABD’nin bütün taleplerini karşılamak olarak gördüğü için, Irak’ta, Libya’da ve Suriye’de ABD operasyonlarının taşeronluğunu yaptı. IŞİD’i ABD kurdu ve militanlarını Türkiye üzerinden Suriye’ye nakletti. ABD, IŞİD ile mücadele bahanesiyle PKK’yı Suriye’ye nakletti. Bazı militanlar KDP şemsiyesinde, Türkiye üzerinden Suriye’ye geçirildi. Geçiş sırasında yedikleri lahmacunların parasını bile devlet ödedi! Sonunda ABD, Suriye’nin kuzeyinde 100 bin kişilik silahlı gücü olan bir PKK/YPG devleti kurdu. Bu kuvvetlere de “Bölgedeki kara kuvvetlerimiz” dediler.

Türk kamuoyu ise Suriye’nin kuzeyine düzenlenen askerî harekâtlarla ikna edildi. ABD, Türk Ordusu’nun ancak 30 kilometre derinliğe kadar girmesine izin verdi. Daha güneyde kurulan PKK/YPG devleti, zaman zaman Türkiye’nin elindeki bölgelere saldırı düzenliyor. Türk ordusu, 30 kilometreden daha güneye inmesine izin verilmediğinden bu saldırılara yeterli cevap veremiyor…

***

Sorun bununla bitmiyor. Yine ABD istediği için, Suriye’nin kuzeyinden çıkarılan milyonlarca insan, ayrıca Afganistan ordusunun askerleri, Türkiye’ye kabul edildi. 10 milyon civarında yabancı ile Türkiye’nin nüfus yapısını değiştirme girişimi başlatıldı. Süreç devam ediyor, sırada Pakistan’dan, Afrika’dan gelecekler var…

Kısacası, Türkiye öyle bir kanyona sokuldu ki bir adım ileri gidemiyor, geri de dönemiyor…

Valla Kanyonu’na giren 17 kişiden 6’sı profesyonel olduğu için yola devam ediyor ama Türkiye, Türk aklı ile yönetilmediği için Suriye’de çakıldı kaldı. 15 Temmuz bahanesiyle silahlandırılmış gruplar da zaman zaman, halka silah gösteriyor…

Türkiye’yi bile bile, tehlikelerle dolu BOP kanyonuna sürükleyen AKP de millet ile birlikte kanyonda kaldı. Şimdi Suriye kanyonundan çıkmaya çalışıyorlar ama beceremiyorlar. Besledikleri Suriyeliler, Türk bayrağını yakıyor… Milleti bu kanyondan çıkaracak profesyonel bir kadro gerekiyor.

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | BOP KANYONU MU, BOP BATAĞI MI? (KŞ) için yorumlar kapalı