Ara 27

ŞARAP ÇEŞNİCİSİ

ŞARAP ÇEŞNİCİSİ

Şarap fabrikasının emektar çeşnicisi ölür. Yenisi için ilan verilir. Derken perişan kılıklı görünüşünden belli bir ayyaş birisi başvurur. Fabrika müdürü biraz

da bu ayyaşı başından savmak düşüncesi ile test için ona bir kadeh şarap verir.

Adam şarabı içer ve “Kırmızı bir Muscatel, 3 yıllık. Kuzey yamaçta yetişmiş, çelik varillerde yıllanmış” diye gayri ihtiyari bir açıklamada bulunur.

Müdür şaşkınlıkla “doğru” der.

Bir başka şarabı tattırır. “Kırmızı Cabarnet, 8 yıllık. Güneybatı yamaç mahsulü ve meşe fıçılarında yıllanmış” diyerek açıklama yapar.

Müdür bu doğru cevap karşısında şaşkındır. Hemen sekreterinin yanına gider ve ona bir bardak suya biraz idrarından karıştırarak getirmesini söyler.

Sekreterin getirdiği bu karışımı adama beyaz şarap diyerek ikram eder.

Ayyaş adam verileni içer ve “Sarışın, 26 yaşında 3 aylık hamile. Eğer beni işe almazsan babasını da söylerim!” der.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , | ŞARAP ÇEŞNİCİSİ için yorumlar kapalı
Ara 26

SAĞCILIK VE SOLCULUK (1)

SAĞCILIK VE SOLCULUK (1)

 

Türkiye’de Sağ”ı ifade eden “ashâbu’l-meymene” ve “ashâbu’l-yemîn”; solu ifade eden “ashâbu’l-meş’eme” ve “ashâbu’ş-şimâl” kavramları Kur’ân-ı Kerîm’de nasıl geçtiğini ve günümüzdeki sağcılık ve solculukla bir ilişkisinin olup olmadığını bir müfessire sorduk.

Yedi ciltlik “Kur’ân Dersleri-Meal-Tefsir”in yazarı Ali Bulaçşöyle der:

“56/Vakıa: 7. Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman; 8. İşte o “Ashâb-ı Meymene”, ne (kutludur o) “Ashâb-ı Meymene”! 9. “Ashâb-ı Meş’eme” ne (mutsuz ve uğursuzdur o) “Ashâb-ı Meş’eme”

Bu arada büyük bir zaman aralığının olduğu anlaşılıyor. Yani, büyük kozmik olay olan kıyâmet kopuyor, diriliş vuku buluyor, mahşer oluyor ve hesap günü başlıyor. Bu aşamadan sonra insanlar üç ana gruba ayrılacaklardır:

  1. a) Kitapları sağ yanlarından verilenler (Ashâbu’l-Yemin); b) Kitapları sol yanlarından verilenler (Ashâbu’ş-Şimal); c) İman, iyilik ve hayır yarışıp öne geçenler ve yakınlaştırılanlar (Es-Sâbikûn el-Mukarrebûn).

İki temel kategori iman edenler, iyilik edenler ile inkâr edenler ve ömürlerini kötülük yapmakla geçirenler. Bunlar “sağ” ve “sol” kelimeleriyle ifade edilmektedirler. Buna biraz yakından bakalım:

Sûrenin 38. ve 41. âyetlerinde “Ashâbu’l-Yemîn” ve “Ashâbu’ş-Şimâl” tabirleri kullanılır. Bazıları, Ashâbu’l-Yemîn’e “sağcı”, Ashâbu’l-Şimâl’e “solcu” karşılığını vermektedirler; sûrenin genel bağlamı ve ayetlerin siyak ve sibakı açıkça “kıyâmet”ten ve “ahiret hayatı”ndan bahsedildiğini gösteriyor. Buna göre:

1) Kıyâmeti ve ahiret hayatını anlatan bu sûrede geçen âyetleri dünyada özellikle 18. yüzyılın sonlarına doğru (1789 Fransız İhtilali’yle) ortaya çıkmış bulunan modern siyasal gruplaşmalara dayanak olarak göstermek yanlıştır.

2) Bu tabirler siyasî tercihleri de içine alan genel bir durumun, bir tavır alışın sembolleridir. Herkesin yapıp ettiklerini içine alan (amel-hesap) defteri, insanın önceden tavır alışlarına ve davranışlarına göre ya sağından ya da solundan kendisine verilecektir. Defterini “sağ yanı”ndan alan kişi mü’mindir ve mükâfatı hak etmiştir, defterini “sol yanı”ndan alan kişi ise suçlu-günahkârdır, cezaya müstahak olmuştur.”

 

 

Alıntı

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , | SAĞCILIK VE SOLCULUK (1) için yorumlar kapalı
Ara 25

NEREDE DURACAĞINI ÇOK İYİ BİLİYORSUN…

NEREDE DURACAĞINI ÇOK İYİ BİLİYORSUN…

 

Temel ile Dursun, bir gün kumar masasına oturmuşlar. Neleri var, neleri yoksa herşeylerini kaybetmişler.

Kaybettikçe, kumar oynamaya devam etmişler.

En nihayet kumar masasından Temel çırılçıplak, Dursun ise bir tek donla kalkmış..

Gece yarısı Temel çıplak, Dursun donla yolda yürüyorlarmış..

Bir süre yürüdükten sonra Temel, Dursun’a demiş ki;

-Ula Dursun, senin neyini seviyrum piliymisun?

Dursun;

-Neyumi seviyisun? Demiş..

Temel, cevap vermiş;

-Kumarda, nerede duracağuni çok iyi piliysun. Ben, bilemeyrum. Bak, üstümde başımda bir şey kalmadı, hiç değilse senin ayağında donun var.

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | NEREDE DURACAĞINI ÇOK İYİ BİLİYORSUN… için yorumlar kapalı
Ara 24

MEDENİYETİN TEMELİ

MEDENİYETİN TEMELİ

Medeniyetin temeli dildir, dilin temeli de alfabedir! Peki, bugün kullandığımız; Atatürk‘ün “Türk alfabesi” dediği ve dünyada “Latin alfabesi” diye bilinen harfler, gökten mi inmiştir?

“Kazım Mirşan ve Selahi Diker, bu alfabenin Etrüsk alfabesinden türediğini, bilimsel olarak ispatlamıştır. Peki, Etrüsklerin kullandığı alfabe nereden geliyor?

Kurdun emzirdiği çocuklar olarak bilinen Romus ve Romulus kardeşlerin Roma’yı kurmasına gidelim… Romus ile Romulus’un kullandığı alfabenin Etrüskçe olduğunu görelim.  Sonra, Latin alfabesinin Etrüsk alfabesinden türediğini, Etrüsklerin ise proto Türkler olduğunu, dolayısıyla Avrupa medeniyetinin temelinde Türklerin bulunduğunu, Avrupa’nın en büyük sıradağları olan Alp dağlarının adının da Türkçe olduğunu hatırlayalım… Roma Belediyesi’nin ambleminin de kurt başı olduğunu görelim. Sonra da Avrupa’nın içine bir kurt düşürelim…”

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , | MEDENİYETİN TEMELİ için yorumlar kapalı
Ara 23

İMDAT EYLE YAR!

İMDAT EYLE YAR!

 

Şu bülbül gönlümün figanı sensin

Kanayan yüreğin hicranı sensin

Bu kahreden aşkın irfanı sensin

Gel de şu ömrümü Cennet eyle yar!

 

Adanır yürekler aşkın hasına

Çekilir sevdalar can pahasına

Bir sefer eyleyip aşk deryasına

Gel de şu gönlüme hicret eyle yar!

 

Bulamadım hiçbir gülde kokunu

Sapladın kalbime aşkın okunu

Sildim, yok eyledim, gömdüm yokunu

Gel de şu sevgime kudret eyle yar!

 

Huzura sevince gönül daldır, gel,

Haydi, sensizliğe sende saldır, gel,

Sevgi kalesinde bayrak kaldır, gel

Gel de şu aşkımı devlet eyle yar!

 

Kibir engelini aşsın gönlümüz

Şüphesiz aşk ile coşsun gönlümüz

Zevkle zaferlere koşsun gönlümüz

Gel de şu yüreğe nusret eyle yar!

 

Sende sen olayım, sen bende ben ol

Gel gönül Kâbe’me zemzem olup dol

Sırata dönmesin aşka giden yol

Gel de şu garibe himmet eyle yar

 

Sevgide hamaset, inat olmasın

Ver ki can suyunu bu aşk solmasın

Bir an önce gel ki vade dolmasın

Gel de şu haneme avdet eyle yar!

 

Açsın gülistanda gönlümün gülü

Gül için şakısın aşkın bülbülü

Alev alev yansın bu aşkın külü

Gel de şu dünyama vahdet eyle yar!

 

Artık engelleri aştırsın aşkın

Ruhumu zirveye koştursun aşkın

Virane gönlümü coştursun aşkın

Gel de şu halime imdat eyle yar!

 

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , | İMDAT EYLE YAR! için yorumlar kapalı
Ara 22

NOEL BABA

NOEL BABA

BBC’den Övgü Pınar‘ın haberine göre İtalya’nın Noto kentinde 6 Aralık Aziz Nicola gününde düzenlenen bir etkinlikte konuşan Piskopos Antonio Stagliano“Noel Baba gerçek değil. Kırmızı kıyafeti de reklam amaçlı olarak Coca Cola tarafından icat edildi” deyince dinleyiciler arasındaki çocukların ağzı açık kaldı, ebeveynler dehşete kapıldı.

Stagliano, ülke çapındaki tepki oluşunca “Noel Baba’nın, kökleri Aziz Nicola’ya dayanan hayali bir karakter olduğunu ama Aziz Nicola gibi tarihî bir kişi olmadığını söyledim. Sadece anneler kızdı, çocuklar zaten Noel Baba’nın aslında babaları ya da amca-dayıları olduğunu biliyor” dedi.

Haberde “Kırmızı kostümlü, uzun beyaz sakallı, yaşlı Noel Baba figürü 1930’lu yıllarda bir içecek firmasının reklamında kullanılmış ve o tarihten sonra da yaygınlaşmıştı.” bilgisi de verilerek Stagliano‘nun sözleri doğrulanıyor.

***

Noel Baba efsanesinin aslını ünlü Sümerolog Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ“Türkler, güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu, büyük şenliklerle ‘Akçam Ağacı’ altında kutlardı. Nardugan olarak bilinen bu bayram, Hunlar tarafından Avrupa’ya taşındı. Hristiyanlar, Nardugan törenini İsa’nın doğumuyla ve Aziz Nikola adıyla ilişkilendirip Noel adıyla kutlamaya başladı.” diye özetlemiştir.

Noel Baba’nın İskandinav ülkelerinde, ren geyiklerinin çektiği uçan kızağını hediyelerle dolduran ve evlere bacalardan girerek herkese hediye dağıtan bir efsanevi kişi olmaktan, Demreli Aziz Nikola adlı birine dönüştürülmesi sürecine, 1822’de Amerikalı şair Clement Clarke Moore‘un yazdığı kabul edilen “Aziz Nikola’nın Ziyareti” adlı şiirden sonra geçilmiştir.

Vikipedi’deki verilere göre günümüzdeki Noel Baba imajı da karikatürist Thomas Nast‘ın 3 Ocak 1863 tarihli Harper’s Weekly dergisinde yayımlanan çizimlerine dayanır.

Şimdi bir Katolik piskopos, çıkıp “Noel Baba da Aziz Nikola da uydurmadır” deyince çocukları yalanlarla kandırdığını zanneden anne babalar şok geçiriyor.

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | NOEL BABA için yorumlar kapalı
Ara 21

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Bir ülkede devlet varsa, mafya yoktur, mafya varsa devlet yoktur, yani mafya varsa, devlet mafyadır” Cahar Dudayev

* “(Ey Resûlüm!) Şüphesiz ki sen yüce bir ahlâk üzeresin.” Kalem Suresi 68. Âyet

* “Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” Hz. Muhammet

* “Felaket başa gelmeden evvel, onu önleyecek ve ona karşı savunulacak gerekleri düşünmek lâzımdır. Geldikten sonra dövünmenin, faydası yoktur.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Batı dünyası, Atatürk reçetesi ile aydınlanmış bir Türkiye istemiyor ama dincilik propagandası ile zehirlenmiş ve felç olmuş bir Türkiye’yi sonuna kadar destekliyor.” Yaşar Nuri Öztürk

* “En tehlikeli kesim, okumuş kesim.” Prof. Dr. Bülent Arı

* “Bir millet var, koyun sürüsü. Bir de çoban lazım, o da benim.” Vahdettin

* “Türkiye bugün ayakta duruyorsa, Atatürk döneminde atılan temellerin sağlamlığı nedeniyle duruyor.” Uğur Mumcu

* “Başları ucunda hece taşları, Ne söylerler ne bir haber verirler” Yunus Emre

* “Eskiden yapacak insanlar ortadaydı, ne yapılacağı aranıyordu. Şimdi yapılacaklar belli, onu yapacak kimse yok.” Zygmunt Bauman

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Ara 20

UŞAK’TA İLK ŞEKER FABRİKASINI KURAN NURİ ŞEKER

UŞAK’TA İLK ŞEKER FABRİKASINI KURAN NURİ ŞEKER

 

Trenden Ankara İstasyonu’na, sırtında bir heybe, beyaz seyrek sakallı, yetmiş yaşında Uşaklı bir köylü indi. Rastladığı ilk üniformalıya;

– Gazi Paşayı görmek istiyorum! dedi.

Adam demiryolcuydu. Direksiyon binasını gösterdi;

– Şu binaya gelir, herkesle konuşurdu ama şimdi Cumhurbaşkanı oldu. Gelir mi, konuşur mu, konuştururlar mı bilmem?

Zorlukla Özel Kalem Müdürü Hayati Bey’in yanına girdi.

Neden geldiğini kısaca anlattı.

Gazi bugün gelecekti. Hayati Bey bu yaman köylüyü Gazi ile konuşturmaya karar verdi. Bir de kahve ikram etti.

Gazi öğleden sonra geldi. Bekleyen çoktu.

Hayati Bey hepsini atlatıp yaşlı köylüyü içeri soktu. Gazi köylüyü ayakta karşıladı. Oturttu.

– Buyur Nuri Efendi!

– Teşekkür ederim Gazi Paşam.

Ben Uşak’ın Kalfa Köyü’ndenim.

Babamdan helva ile haşhaş yağı imalathanesi kaldı.

Askerliğimi İstanbul’da yaptım.

Gözümü, kulağımı açtım. İstanbul’da çok şey öğrendim.

Avrupa’dan mektup zarfı içinde pancar tohumu getirttim.

Bu tohumları köyümdeki toprağıma ektim.

Pancar elde ettim.

Pancarları rendeleyip kaynattım.

Pekmez yaptım.

Şeker elde ettim.

Onunla köpük helvası imal ettim.

Pancardan şeker yapabileceğimize inandım.

Mehmet Hacim Bey’in önderliğinde elli bir kişi birleştik, “Terakki-yi Ziraat Anonim Şirketi”ni kurduk.

600.000 lira sermayemiz var.

Paşam, bize el ver, şeker fabrikamızı kuralım!

Köylü ister pancar yetiştirir, ister fabrikada çalışır.

Karnı doyar, yüzü güler.

Biz de, belki, biraz para ve sevap kazanırız.

Uşak şenlenir.

El verir misin?

Cumhurbaşkanı yerinden fırladı, Nuri Efendi’yi sevgiyle, saygıyla kucakladı;

– Hepiniz var olun! Türkiye’yi bu azim, bu istek, bu şevk kurtaracak!

Ben seni şimdi bir yaverle Başbakan’a göndereceğim.

O da seni, belki, bir – iki bakan ile konuşturur.

Hepsine bana anlattıklarını iyice anlat.

Bir sorun olursa aldırma, bana gel.

Kapım her zaman sana açık olacaktır..

Nuri Efendi’yi yanaklarından öptü.

Heybeli köylü, Türkiye’nin ilk şeker fabrikası kurucularından, ünlü Nuri ŞEKER olacaktır..

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | UŞAK’TA İLK ŞEKER FABRİKASINI KURAN NURİ ŞEKER için yorumlar kapalı
Ara 19

“BU RESTORANIN SAHİBİ O”

“BU RESTORANIN SAHİBİ O”

Amerikalı bir adam Londra’da bir restorana girdi.  İçeri girer girmez köşede oturan bir Kızılderili fark etti.

Tezgâha doğru yürüdü, cüzdanını çıkardı ve bağırdı, “Garson! Bu restorandaki herkes için yiyecek alıyorum, şuradaki Kızılderili adam hariç!”

Böylece garson adamdan parayı topladı ve restoranda Kızılderili hariç herkese bedava yemek sunmaya başladı.

Bununla birlikte, Kızılderili üzülmek yerine basitçe Amerikalıya baktı ve

“Teşekkür ederim!” diye bağırdı.

Bu adamı çileden çıkardı.  Amerikalı bir kez daha cüzdanını çıkardı ve “Garson! Bu sefer köşede oturan Kızılderili dışında bu bardaki herkes için şişe şarap ve ek yiyecek alıyorum!” Diye bağırdı.  Böylece garson adamdan parayı topladı ve ücretsiz yiyecek ve şarap ikram etmeye başladı.

Kızılderili hariç bardaki herkes.

Garson yiyecek ve içecek servisini bitirdiğinde, bir kez daha kızmak yerine Kızılderili, Amerikalı adama gülümsedi ve “Teşekkürler!”

Bu Amerikalıyı öfkelendirdi.

Böylece tezgahın üzerine eğildi ve bekçiye, “O Kızılderili adamın nesi var?

Bu bardaki kendisi hariç herkes için yiyecek ve içecek aldım, ama kızmak yerine orada oturup bana gülümsüyor ve ‘Teşekkürler’ diye bağırıyor.

Deli mi ??? ”

Garson Amerikalıya gülümsedi ve dedi ki,

“Hayır, deli değil. Bu restoranın sahibi o…

?Akıllı olursanız düşmanlarınız bilmeden sizin lehinize çalışır…

 

?Öfkeden uzak durun .. Acıtır ..

?Eğer haklıysan kızmana gerek yok,

? Ve eğer yanılıyorsan sinirlenmeye hakkın yok.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , | “BU RESTORANIN SAHİBİ O” için yorumlar kapalı
Ara 18

SAMSUN’DA GİZEMLİ BİR MEKTUP DAĞITIYORLAR…

SAMSUN’DA GİZEMLİ BİR MEKTUP DAĞITIYORLAR…

Samsun’un Atakum İlçesinde bir grup tarafından ev ve işyerlerine zarf içerisinde mektuplar bırakılığı öğrenildi. Gizemli mektubun arkasındaki sır perdesi aralandı, bakın mektupta neler yazıyor.

Samsun’da ev ve işyerlerine gönderilen bir mektup eşliğinde gerçekleştirilen misyoner faaliyetlerin sonu kesilmiyor. Çok sayıda Samsunlu vatandaş kapılarına gelen bu mektup karşısında şaşkınlık yaşarken, mektubu sosyal medya üzerinde paylaşarak tepki gösterenler de oldu.

YÜZYÜZE GÖRÜŞEMEYİZ…

Hristiyanlığın kutsal kitabı olan İncil’de, günümüzde yaşanan sorunlarının çözümünün yer aldığını belirtildiği mektupta, istenilmesi halinde İncil’in ücretsiz olarak gönderileceği bilgisine de yer veriliyor. Elena isimli bir kişiden geldiği belirtilen mektubun başında yer alan, “Samsun’da yaşıyorum ama sizinle yüzyüze görüşemeyeceğimden…” şeklindeki ifade dikkat çekerken, mektubun yanında “Gözcü Kulesi” adlı Hristiyanlık bilgileri içeren bir de dergi bulunuyor.

ESNAF ŞAŞKIN…

Mektup ve dergi karşısında şaşkınlık içerisinde kaldığını söyleyen bir esnaf, “Sabah dükkanıma geldiğimde, mektup ve dergiyi kapıda buldum. Ne olduğunu anladığımda şaşkın yaşadım. Herkesin dinine saygımız var ama böylesi bir çalışmanın, özellikle gençleri etkilemek üzerine planlamış olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız bütün sıkıntı ve sorunların, İncil ile çözüme ulaşacağını belirtiyor ve verdiği mail adresi üzerinden iletişim kurmamı istiyorlar. Bu tam anlamıyla misyoner bir faaliyettir. Ben ve benim gibi bu mektubu alan çok sayıda esnaf dostum aynı rahatsızlığı hissettik” dedi.

 

 

(medyakulis)

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | SAMSUN’DA GİZEMLİ BİR MEKTUP DAĞITIYORLAR… için yorumlar kapalı