May 17

KANDAŞINA SESSİZ KALMAK

KANDAŞINA SESSİZ KALMAK

Diyanet İşleri Başkanlığı, İsrail’in, Mescid-i Aksa’ya saldırması üzerine, öğle ezanının ardından Türkiye’deki tüm camilerden selâ okuttu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, konuyla ilgili açıklamayı yaparken, “Allah’ın, meleklerin, tüm insanların laneti, zalimlerin, hainlerin, işgalcilerin üzerine olsun.” dedi.

İsrail’in Filistinli Müslüman Araplar üzerinde devlet terörü uygulaması elbette kınanmalıdır ve mümkün olan her türlü tepki gösterilmelidir fakat Çin devleti de Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine çok daha ağır zulüm uyguluyor, bu konuda neden resmî bir yetkiliden ses çıkmıyor?

Birçok ülke, Uygur Türklerine yapılanları parlamento kararıyla “soykırım” olarak tanımaya başladı. Tabii bunda ABD’nin Çin ile küresel üstünlük mücadelesine girmesinin rolü var ama zulüm gerçek, toplama kampları gerçek. Etnik temizlik politikası uygulandığı da çok net…

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | KANDAŞINA SESSİZ KALMAK için yorumlar kapalı
May 16

HESABI TORUNUNUZ ÖDESİN

HESABI TORUNUNUZ ÖDESİN

Hesabınızı torununuz ödesin. Cebinde meteliği olmayan bir adamın gözü bir lokanta vitrinindeki levhaya takılır: “Girin ve istediğinizi yiyin. Hesabınızı torununuz ödesin.”
Hiç durur mu?
“Tam bana göre” diye mırıldanarak içeriye girer.
Kuzu pirzolası falan filân…
Ne varsa söyler. Yemeği bitirir. Fakat çıkmak üzere hazırlandığında, garson yetişip, hesap pusulasını burnuna dayamasın mı?
Hem de ne hesap…
“Ama” diyerek derhal itiraz eder: “Kapıda, hesabınızı
torununuz ödesin diye yazmıyor mu?”
Garson gayet nazik bir edayla cevaplar: “Yazıyor efendim, fakat bu size takdim ettiğim hesap, sizin dedenizin…”

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | HESABI TORUNUNUZ ÖDESİN için yorumlar kapalı
May 15

TARİH İLE YÜZLEŞMEK

TARİH İLE YÜZLEŞMEK

Yozgat mutasarrıfı ve Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, “tehcir” kararını uygulayan bürokratlardan biriydi.

Haliyle, Ermeni lobisinin ilk liderlerinden, “Müstakil Ermenistan” için ayaklananları himayesine alıp, komitaların silah, mermi, para ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayarak, Osmanlı topraklarından “pay” almak üzere işgalcilerle iş birliği de yapan, devrin Ermeni Patriği Zaven Efendi’nin “suçlu Türkler” listesindeydi.

Daha önce “Ermeni mallarının yağma edilmesindeki ihmali” gerekçe gösterilerek suçlanıp beraat etmiş olmasına rağmen, mütarekeden sonra yeniden yargılandı.

Mahkeme heyetinin bile isyan ettiği, üyelerinin “Ermeni Sıkıyönetim Mahkemesi”ne benzettiği Divan-ı Harbi Örfi’de, masumiyetini belgeleyen raporlara aldırış edilmeksizin, tamamen hukuksuz bir yargılama neticesinde ve sadece Zaven Efendi’nin bulup getirdiği şahitlerin yalan/tutarsız ifadelerine dayanılarak idama mahkûm edildi.

İdam fetvasını, Atatürk ve silah arkadaşlarının katli için de fetvası bulunan Mustafa Sabri Efendi verdi.

***

“Kara liste”ye alınan bir diğer devlet adamı, dönemin Diyarbakır Valisi Dr. Reşit Bey’di.

İngilizlerin arzusuyla Bekirağa Bölüğü’ne hapsedildi. Keza, firarına en büyük tepkiyi İngiltere gösterdi. İşgalci Amiral Calthorpe’un müsteşarı Mr. Ryan, Tevfik Paşa’ya yolladığı mesajda, Dr. Reşit Bey’in firarını, “İtilaf devletlerine karşı bir meydan okuma” olarak nitelendirdi.

Yakalanmak üzereyken, “Ermeni tazılarının eğlencesi olacağıma ölmeyi tercih ederim” dedi ve tek mermiyle intihar etti. Karısına bıraktığı mektup kahrediciydi:

– Herkes beni Ermeni malı ile zenginleşmiş biliyor. Halbuki sizi temin-i maişetten aciz bırakıyorum. Bu da talihin bir cilvesi…

***

Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey, bu göreve, bizzat dönemin Yıldırım Orduları Komutanı Mustafa Kemal tarafından atanmıştı.

“Haksız yere memleketi işgal eden bir kuvveti karşılamaya çıkmak bir Türk mutasarrıfına yakışmaz” diyerek şehre gelen işgal subaylarını karşılamayı reddeden Nusret Bey de tıpkı Kaymakam Kemal Bey gibi, daha önce “tehcir sırasındaki hareketlerinden dolayı” yargılanmış ve beraat etmişti.

Beraat ettiği suçtan yeniden ve Damat Ferit’in, başına Nemrut Mustafa’yı atadığı I. Divan-ı Harb-i Örfi’de yargılandı. Yargılama gizli yapıldı. Avukat bulundurma hakkı tanınmadı. Gazete ilanıyla bulunan Ermeni yalancı şahitlerin, mumu daha mahkeme salonunda sönen aleni yalanları doğrultusunda idam edildi.

Üstelik, hakkındaki bütün iddiaların doğruluğu halinde bile kanun “görevi ihmalden” yargılanmasını ve en çok “3 yıl ceza” almasını emrettiği halde!

***

Nusret Bey’in idamından 5 gün sonra Sevr imzalandı!

***

Mütareke İstanbul’unda görev yapan İngiliz Yüksek Komiserliği, Bilal Şimşir’in “Türkiye içinde bir çeşit İngiliz Gestaposu gibidir” dediği bir Ermeni-Rum Şubesi kurmuştu. Şubenin başlıca görevi “fişleme”ydi.

İngiliz Yüksek Komiseri Sir H. Rumbold’ın not düştüğüne göre “Bilgi toplanmasında başlıca kanal Ermeni Patrikhanesiydi.”

Bu fişlemeler doğrultusunda, aralarında sadrazamlık, şeyhülislamlık, genelkurmay başkanlığı, ordu komutanlığı, nazırlık, mebusluk yapmış olanların da bulunduğu 150’ye yakın Osmanlı yöneticisi ve aydını Malta’ya sürgün edildi.

İngiltere’nin Washington Büyükelçisi Sir A. Geddes garabeti şöyle itiraf edecekti:

– Üzülerek arz edeyim ki, Malta’da tutuklu bulunan Türkler aleyhinde delil olarak kullanılabilecek hiçbir şey yoktur!

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | TARİH İLE YÜZLEŞMEK için yorumlar kapalı
May 14

UZUN YILLAR ÖNCE BURSA’DA, 1 DAVULCU YAŞIYORDU…

UZUN YILLAR ÖNCE BURSA’DA, 1 DAVULCU YAŞIYORDU…

 

Ramazan gecelerinde sahurda insanları uyandırmak için davul çalan adamcağız, geriye kalan 11 ayda ise düğünlerde-şenliklerde-mitinglerde hünerini sergileyip ekmek parasını kazanıyordu.

Aradan yıllar geçti, davulcu yaşlandı ve aklına o güne kadar hiç düşünmediği bir soru gelip oturdu. Hayatını ramazan ayları dışında içkili düğünlerde, eğlencelerde de davul çalarak kazanmış. Kefen parasını da, bu kazandıklarından bir kenara ayırmıştı…

Aklını kurcalayan soru, işte burada devreye giriyordu.

–Acaba bu kefen parası caiz miydi, değil miydi?..

Düşündü, taşındı. Diyanet İşleri Başkanlığı’na, danışmaya karar verdi… Durumu anlatan bir mektup yazıp aynı soruyu sordu, gelen yanıtla başından aşağıya adeta kaynar sular dökülmüştü.

-Caiz değildir!..

Adamcağız, büyük bir üzüntü içinde hikâyesini dönemin en ünlü yazarlarından Hasan Pulur’a yazdı. Mektubu büyük bir şaşkınlık içinde okuyan Pulur, “Olaylar ve İnsanlar” köşesine taşıyıp, adamcağızın hikâyesini ve Diyanet’in verdiği cevabı anlattıktan sonra şu soruyu sordu;

–Diyanet “caiz değildir” diyorsa, demek ki bir bildiği vardır! Benim de onlara bir sorum olacak, oradaki din görevlileri maaşlarını devletten alıyor. Devlet ise bu paraları, halktan

aldığı vergilerden ödüyor. Vergi verenlerin içinde meyhanecisi de var, kerhanecisi de var… Bu durumda aldıkları maaş caiz midir, değil midir?

Ortalık karıştı tabii! Sonunda Diyanet İşleri Başkanlığı, “Konu yanlış anlaşılmış, yanlış karar verilmiştir. Kefen parası, caizdir.” diyerek konuyu kapattı.

 

Alıntı: Engin Şahin

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | UZUN YILLAR ÖNCE BURSA’DA, 1 DAVULCU YAŞIYORDU… için yorumlar kapalı
May 13

DÜNYADA TÜRK SOYKIRIMI VAR

DÜNYADA TÜRK SOYKIRIMI VAR

Doğu Türkistan’da;

1949’dan 1952’ye kadar 2 milyon 800 bin Türk…

1952’den 1957’ye kadar 3 milyon 509 bin Türk…

1958’den1960’a kadar 6 milyon 700 bin Türk…

1961’den 1965’e kadar 13 milyon 300 bin Türk katledildi.

7 aylık bebeğin vücudundan çıkan 77 kurşunla anılan Barın katliamında (5 Nisan 1990’da), 9 Türk köyü haritadan tamamen silindi, 5 bin Türk can verdi.

Urumçi’de, 5 Temmuz 2009 günü 197 Türk katledildi.

Kaşgar’da, 2013 yılında, kadınlar başörtülerini çıkarmayı reddettikleri için, bir aile diri diri yakıldı.

Doğu Türkistan’ın işgalinden bugüne geçen sürede öldürülen Türk sayısı Irak, Afganistan, Bosna, Çeçenistan ve Filistin’de öldürülenlerin on katını geçti.

Hani korona tablosunu açıklarken, “Her gün bir uçak dolusu insanımız ölüyor” diyorlar ya, 1949’dan bu yana işkenceyle öldürülen Türk sayısı 40 milyona yakın; “bir ülke dolusu”.

Ama aramızda kalsın; aman Çin ile ilişkilerimiz bozulmasın.

***

Goloşekin, Kazakistan’da 3 milyon Türk’ü toplama kamplarına attı ve işkence uyguladı. 25 binini idam etti. Diğerleri mi? Çoğunun hâlâ meçhul akıbeti!

Sovyetler Birliği’nin, 2 Kasım 1943’te, Türkistan ve Sibirya’ya sürdüğü 30 bin Türk yolda can verdi.

18 Mayıs 1944’te, 423 bin 100 Türk’ü sürgün etti; 195 bin 371’i yolda, 10 bin 105’i de sürüldükleri Özbekistan’da açlıktan can verdi.

Arabat’ta, Kırım Sürgünü’nde unutulan 150 Türk’ü eski bir gemiye doldurup,

Karadeniz’de batırarak katletti.

19-20 Ocak 1990’da tanklarla girdiği Bakü’de 137 Türk’ü katletti.

Ama aramızda kalsın; evlatlarının başında donarak ölen Seyfet Dede’nin ruhu huzur bulmasa da olur, aman Rusya’yla ilişkilerimiz bozulmasın.

***

Hınçak, Taşnak Ermeni çeteleri, 1890’dan 1922’ye kadar Anadolu’da “resmi olarak” 517 bin 955, bilinen 2 milyon Türk’ü katletti; akıl almaz hunharlıkla…

Azerbaycan’da Guba’da, 1918’de 122 köy yakıldı, 30 bin Türk öldürüldü.

Ermenistan, Hocalı ‘da, -belgelenen- 613 Türk’ü öldürdü; işkenceyle…

Van’ın Akdamar Adası’nda, sayısız Türk kadını, 1915’te Ermeni çetecilerce “tecavüz hapsi”ne mahkum edildi! Birçoğu, tecavüze uğramamak için adaya götürüldükleri teknelerden göle atlayarak intihar etti.

Ama aramızda kalsın, Ermenistan, Rusya, ABD hatta İran; hiçbiri duymasın; ilişkilerimiz bozulmasın. Hatta bir de Akdamar’ı restore edip cellatlarımıza yağcılık yapalım!

***

Kerkük’te 14 Temmuz 1959’da yüzlerce Türkmen işkenceyle katledildi. Katliamını durdurmak için Kerkük’ten Bağdat’a geçen Türkmen Kardaşlık Ocağı Başkanı Albay Abdullah Abdulrahman ve beraberindekiler, 16 Ocak 1980’de, Irak hükümeti tarafından idam edildi.

Altunköprü’de, 28 Mart 1991’de, 100’e yakın Türkmen canice katledildi.

Ama aramızda kalsın; Irak’la ilişkilerimiz bozulmasın.

***

Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan, Suriye’den, İran’dan, Almanya’dan herkesin bilip de, “bilmiyormuş gibi” davranmayı görev saydığı daha onlarca, yüzlerce katliam, cinayet, tecavüz, iştence örneği sıralayabilirim burada; hepsinde aynı parola;

Aman aramızda kalsın, anmayalım, hatırlamayalım, hatırlatmayalım ki ilişkilerimiz bozulmasın!

***

ABD’yi saymıyorum bile bakın…

Süleymaniye’de başımıza çuval geçirmelerinden sonra, “Ne notası, müzik notası mı” dendiğinde, zirvede kapattım ben o defteri derken, boynumuza itinayla “soykırımcı” yaftası asan Biden’a yollanan “Beraber yürüyeceğiz biz bu yollarda” mesajıyla kendi hazım rekorlarını da kırdılar ya…

Hangi “hassas konu(!)”yu kaşırsak kaşıyalım; zinhar bozamayız ilişkilerini bu saatten sonra!

***

Kanı bizden ucuz, canı bizden değersiz millet var mı acaba şu dünyada!

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | DÜNYADA TÜRK SOYKIRIMI VAR için yorumlar kapalı
May 12

HER ŞEY SENSİN

HER ŞEY SENSİN

 

Garip gönlüm derde düştü yastadır

Zaaf sensin,  heves sensin, heva sen

Vurgun bir güzele yürek hastadır

Çare sensin, ilaç sensin, deva sen

 

Gönül haz almıyor gayri övgüden

Bu can, medet ummaz çirkin sövgüden

Gönül harap, bitap sensiz sevgiden

İstek sensin, umut sensin, dua sen

 

Bu yalan dünyada sözündür gerçek

Bütün güzellikler özündür gerçek

O, ayın onbeşi yüzündür gerçek

Akıl sensin, yürek sensin, yuva sen

 

Her derdi sevgiyle aşarken bu ten

Sevgiyle çağlayıp taşarken bu ten

Yürek tutulması yaşarken bu ten

Yürekteki aşk tohumu, nüve sen

 

Sevgi zirvesinde bayrak gibisin

Gönlüme koşturan kısrak gibisin

Sen aşksın, ruhuma bir tak gibisin

Gaye sensin, hedef sensin, dava sen

 

Sürsem sevgileri ekeyim desem

Bensizliği senden sökeyim desem

Şahbaz can suyunu dökeyim desem

Bahçe sensin, tarla sensin ova sen

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | HER ŞEY SENSİN için yorumlar kapalı
May 11

EVET, SOYKIRIM VAR AMA TÜRK SOYKIRIMI

EVET, SOYKIRIM VAR AMA TÜRK SOYKIRIMI

1878 tarihli Berlin Andlaşması’ nın 61. maddesi uyarınca Bâbıâli, Ermenilerin sakin oldukları vilâyetlerin muhtaç olduğu ıslahatı vakit geçirmeksizin tatbik etmeyi ve Ermenileri Kürtlerin ve Çerkezlerin saldırılarından korumayı taahhüt etmiştir.
Bu durumda bağımsızlık hedefine ulaşamayan Ermeniler 1887 yılında Taşnak ve 1890 da Hınçak komitelerini kurarak hedeflerine ulaşabilmek için terörizme başlamışlardır.
1894 yılında İngiltere’nin Van konsolosunun gözetimi altında Ermeniler Sason’da ayaklanma çıkarmışlardır. İsyan bastırılınca Avrupalılar Anadolu’da Ermeni katliamı yapılıyor propagandası yapmıştır.
Avrupa’yı harekete geçirerek Osmanlı Devleti’ne müdahaleye sevk etmek isteyen Ermeni komitacıları 1895 yılında İstanbul’da Bâbıâli üzerine kanlı bir yürüyüş düzenlemiştir.
1895 yılında Hınçaklar Zeytun’da isyan eder etmez İngiliz filosunun da Mersin ve İskenderun’a geleceğini söyleyerek Ermenileri ayaklandırdılar. İsyanda Kaymakam dahil 50 subay ve 600 askeri esir alıp sonra da öldürdüler. Türk kuvvetleri harekete geçip Zeytun kuşatılınca Altı devletin Halep’teki konsolosları araya giriyor ve barış yapılıyor. Ölen öldüğüyle kalıyor.
Ermeni İhtilal Birliği, Van’da “Gayemiz büyük bir isyan ve ihtilalle Türkiye Ermenistanı’nın siyasi ve iktisadi kurtuluşunu temindir” diyerek 1896’da isyan bayrağını açmıştır. 1915 yılında ise Rusların yönlendirmesi ve kışkırtmasıyla Van’daki Osmanlı Bankasını, Duyun-u Umumiye binasını ve Postaneyi yakan Ermeniler, bununla da yetinmemiş ve Müslüman mahallelerini ateşe vermişlerdir.
Ermeniler Van’da sadece Aram’ın yönetiminde 10.000’in üzerinde Türk kadın, çocuk, ihtiyarı katletmiştir. Van’da yaklaşık olarak 23.000’in üzerinde Türk erkek, kadın, çocuk katledilmiş ve geride sadece 1.500 Türk hayatta kalmıştır.
1896 yılında Armen Garo adlı Ermeni yanına aldığı otuz kişiyle Osmanlı Bankasını basmış 154 kişiyi rehine almıştı. Çıkan çatışma sonrasında otuzdan fazla insanın ölümüne neden olmuştu. Rusya ve Fransa’nın araya girmesi sonucu padişah katillere af çıkarmış ve onlar da ellerini kollarını sallaya sallaya Fransız Gemisiyle Fransa’ya gitmişlerdi.
1904 Ocak’ında Sofya’da yapılan Taşnak kongresinde yoğun eylemler yapma konusunda karara varılmıştır. Bu karara göre, Padişah’a suikast düzenlenecekti. Bu bağlamda II. Abdülhamit’e 80 kilo patlayıcı madde ile bombalı at aracıyla suikast düzenlenmiştir. Bombanın patladığı yerde 70 cm. derinliğinde bir çukur meydana gelmiştir. Olayda dördü gazeteci ve üçü asker olmak üzere 26 kişi hayatını kaybetmiş 56 kişi ağır şekilde yaralanmıştır.
1904’te Ermeni komitacılar ikinci Sasun isyanını çıkartmışlardır. 1909’da ise Adana olayları meydana gelmiştir. Erzurum, Yozgat, Merzifon ve Kayseri’de benzer türden Ermeni isyanları meydana gelmiştir.
Demek ki tehcir durup dururken ortaya çıkmış değildir. İttihat ve Terakki’nin önde gelenleri meşru müdafaa kapsamında Ermenileri bulundukları stratejik noktalardan göç ettirmişlerdir. Soykırım niyetleri olsaydı Ermeniler ikamet ettikleri yerlerde imha ederlerdir. O kadar askeri ve mali külfete katlanarak Ermeniler göç ettirmezlerdi.
Savaşta yenilince İttihat ve Terakki’nin önde gelenleri Türkiye’yi terk etmiştir. Ermeni teröristlerden Soğomon Tehliryan Talat Paşa’yı Berlin’de şehit etmiştir. Prens Sait Halim Paşa ise Roma’da Arşavir Şıracıyan adlı terörist tarafından öldürülmüştür. Bu Şıracıyan adlı terörist bir yol sonra Berlin’de Bahattin Şakir’le Cemal Azmi’yide şehit etmiştir. Cemal Paşa’yı da Tiflis’te şehit eden Ermeni teröristlerin Stefan Çekiçyan ve Bedros Bogosyan’dı.
1970’li yıllar sonrasında da büyük çoğunluğu ASALA ve JCAG gibi Ermeni terör örgütlerinin saldırılarında olmak üzere bugüne kadar 31’i diplomat ve aile mensubu olmak üzere 77 Türk vatandaşı hayatını kaybetmiştir.
Sonuçta Ermeniler isyan ediyor, yakıyor, yıkıyor ve Ruslarla, Fransızlarla, İngilizlerle bir olup Türk’ü arkadan vuruyor. Yerleri değiştirilince de “soykırım var” diye bağırıyor!

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | EVET, SOYKIRIM VAR AMA TÜRK SOYKIRIMI için yorumlar kapalı
May 10

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “İz bırakanlarla, senin aranda basit bir fark var. Onlar, ömür boyu gayret ediyorlar, Sen, ömür boyu hayret ediyorsun.” Mehmet Akif Ersoy

* “Devletin asli görevi toplumu korumak kadar onların bütün ihtiyaçları karşılamak ve hayatlarını devam ettirebilmeleri için gerekli şartları hazırlar. Devlet, yönetimini ele aldığı insanlara eşit davranmak zorundadır. Kendisine yakın olanları kayırmamalı ve haksızlığa yol açacak davranışlar içerisinde olmamalıdır. Devlet kendi halkına karşı değil, düşmanlara karşı savaşmalıdır.” İbni Haldun

* “Şiddet, beceriksizlerin başvurduğu son çaredir.” İsaac Asimov

* “Kılıcı kınına, kılıç koyar”

* “Tarihi deneyimler bize öğretmiştir ki, güç sahibi herkesin kendisine bir sınırlama getirinceye kadar bunu kötüye kullanma temayülündedir” Montesquieu

* “Korkarım, bir gün teknoloji insan iletişiminin önüne geçecek ve aptal bir nesil ortaya çıkacak.” Albert Einstein

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
May 09

BUNLAR DARBE ÇAĞRISI DEĞİL MİYDİ? (3)

BUNLAR DARBE ÇAĞRISI DEĞİL MİYDİ? (3)

300 kişilik bir başka bildiri daha var 2008’de “Ergenekon karartılmasın, derinleştirilsin” diye yayınlıyorlar. 68’i profesör. Bazı sinema ve tiyatro oyuncuları da imzalamışlar. Ergenekon kumpastı, biliyorsunuz.

1128 imzalı “Barış” dedikleri PKK bildirisine imza atanları AYM “temiz”e çıkardı!
Ak Parti, son mahallî seçimlerde, HDP’ lileri Ak Parti’ye yamasın diye Abdullah Öcalan‘dan mektup istediler. PKK başı bu mektubu avukatlarına verdi. Ama avukatlar onu iplemediler ve mektubu duyurmadılar.
Ankara telaşa düştü. Bir yol bulmalıydılar. Doç. Dr. (şimdi Prof.) Ali Kemal Özcan akıllarına geldi. Daha önce devlet yetkilileri ve MİT’le temastaydı. İllâ Abdullah Öcalan‘la görüşecekti. Dört gün arayla iki defa İmralı’ya götürdüler. Toplam altı saat konuşturdular. Son beş dakikada mektup ortaya çıktı.
PKK’nın başı Abdullah Öcalan‘dan apar topar mektup getiren Ali Kemal Özcan mektup getirme meselesinden öte A. Öcalan‘ın, A. K. Özcan‘a anlattığı farklı meseleler de var.

 

Bir taraftan da kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan‘a TRT‘nin muhabirini gönderdiler. “Aman Osman dardayız. HDP’lilerin oylarını bize çevirt!” dediler.
İğrenç değil mi? Mehmetçiklerimiz, canlarını ortaya koysunlar, bölücü yıkıcılarla vuruşsunlar, şehit düşsünler, sakatlansınlar, diğer tarafta, PKK’nın eli kanlılarına yalvar yakar olunsun.
Ali Kemal Özkan, HDP için ne dedi biliyor muşunuz? (Oğlu ABD’de HDP’nin temsilcisidir) “PeKeKe ve HDP birbirinin kolu, kanadı, gövdesidir!” Başka bir sebepten bunları söyledi ama netice itibarıyla PKK=HDP.
Bir bildiriden nereye geliyoruz. PKK’dan medet um, ama ülkenin birliği için, çıkarı için bildiri yayınlansın, hayır sen darbecisin, de!

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | BUNLAR DARBE ÇAĞRISI DEĞİL MİYDİ? (3) için yorumlar kapalı
May 08

BEN, ALLAH’IN İŞİ NE KARIŞMAM

BEN, ALLAH’IN İŞİ NE KARIŞMAM

 

Nasrettin Hoca’ya köylüler sormuşlar;

-Hocam, bu yıl fitreni kime vereceksin?

Hoca, gayet sakin bir sesle;

-Köyün zenginine, demiş.

Köylüler:

-Aman Hocam, o kadar fakir varken niye köyün zenginine veriyorsun?.

Hoca:

-Valla, ben Allah’ın işine karışmam. O kime veriyorsa, ben de ona veririm. Demiş.

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , | BEN, ALLAH’IN İŞİ NE KARIŞMAM için yorumlar kapalı