Mar 29

TERBİYE YARATILIŞA TABİDİR

         TERBİYE YARATILIŞA TABİDİR

 

Eski İran hükümdarlarından biri vezirine oğlunun hocasından yakınır.

“Ben istiyorum ki, oğlum ilim öğrensin ve iyi bir hükümdar olarak benim yerimi alsın… Ama o devamlı müzikle, sazla, sözle meşgul… Demek ki ona, hocası iyi bir yön veremiyor.

Aynı görüşte olmayan vezir; “ Hükümdarım, hocanın elinde mucize yok. Çocuğun kabiliyetine göre eğitilmesine, ilerlemesine, yetişmesine yardımcı olabilir. İnsanın tabiatı değiştirilemez. Terbiye yaratılışa tabidir” der.

Hükümdar ise farklı görüştedir. Terbiye ile yaratılışa yön verilebileceğini, eğitimin etkili olacağını iddia eder. Bunu ispat etmek için bir akşam sarayında bir eğlence düzenler. Bu eğlencede eğitilmiş kedilerin gösterisi vardır. Kediler, sırtlarında içerisinde mum yanan tabakları düşürmeden taşıyorlar ve gösterilerine devam ediyorlardı.

Hükümdar, vezire kedileri göstererek;

“Görüyorsunuz, terbiyenin nelere gücü yetiyor,” der.

Vezir, hiç karşılık vermez. Susmayı tercih eder. Olumlu ya da olumsuz bir söz söylemez. Yeni bir eğlence gecesini bekler. Eğlence gecesi geldiğinde bu geceye gelirken gizlice bir kaç tane fare getirir. Kediler gösteriye başladığı anda fareleri kedilerin gösteri alanına bırakıverir. Fareleri gören kediler sırtlarında taşıdıkları tabakları ve mumları unutarak farelerin peşinden koşmaya başlarlar. Mumlar ve tabaklar darmadağın olur. Yanan mumlardan yerdeki halılar tutuşur. Ortalık bir anda yangın yerine döner. Tam bu esnada vezir Hükümdara yaklaşıp iddiasını ispatlamanın verdiği gururla şöyle der;

“Gördünüz Hükümdarım, terbiye yaratılışa tabidir.”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | TERBİYE YARATILIŞA TABİDİR için yorumlar kapalı
Mar 28

İSTEDİKLERİ OLDU

İSTEDİKLERİ OLDU

HDP’den önce BDP vardı…

* Ne diyordu Meclis’te BDP Milletvekili Sırrı Sakık: “Benim varlığım neden Türk varlığına armağan olsun? Ben Türk değilim ki…”

* BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani’nin “Andımız’dan vaz geçilmesi bizim açımızdan memnuniyet verici. Ben inanmadan okudum. Bu zulümden ve yalan söylemekten kurtuldum”

* BDP Eş Başkanı Gülden Kışanak’ın Eylül 2013’te “Geç kalmıştır fakat kabul edelim bu ülkede her sabah çocuklara yalan söyleten, ırkçılık ve ayrımcılık içeren bu metnin Türkiye’nin hayatından çıkarılması önemlidir”

* Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu “Andımız 1937 yılında dönemin Millî Eğitim Bakanı tarafından kaleme alınmış, 12 Eylül ihtilalinde birtakım eklemeler yapılmış bir and, çok da dünyada örneği yok”

* Ahmet Gündoğdu “Biz öğrenci andının kaldırılması gerektiğini başından beri söylüyoruz. Eğer çok istiyorsa Kamu-Sen’liler her gün öğrenci andını kendileri okusunlar”

* Sakık ‘Andımız‘la mücadeleyi ısrarla sürdürüyor, “Avrupa’nın hiçbir yerinde bu çağ dışı politikalar yok. Her sabah çocuklarımıza bunları aşılayarak bu ülkede barışı sağlayamayız. Okullar kışla değil”

* Çözüm sürecindeki katkılarından dolayı Apo’ya teşekkürüyle bilinen Şırnak Valisi, havaalanı açılışında “Düne kadar Kürt’ü, Çerkez’i ve Laz’ına Türk’üm dedirtmek mecburiyetindeydik bu ülkede. Ama bugün bunun mutluluğunu yaşıyoruz. Nedir bu yaşadığımız mutluluk? İşte andımızı kaldırdık…” diyebilmişti…

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | İSTEDİKLERİ OLDU için yorumlar kapalı
Mar 27

YEMİNLİ BAKİRELER: ‘BURNESHA’lar

YEMİNLİ BAKİRELER: ‘BURNESHA’lar

* Kadın ya da erkek olmak biyolojik farklılıkların ötesinde toplumun dayattığı kavramsal anlamlar taşır. Bu kavramların karıştığı Kadınlıklarını verip özgürlüklerini alan kadın adamlar yani Burnesha’ları duymuş muydunuz?

* Balkanlar’da geçmişte kalan garip bir gelenek var yazılı olmayan kanuna göre bir kadının tüm hak ve özgürlükleri ya babasının ya kocasının ya da erkek kardeşlerinin elinde.

* Kadınlar “Bu hak benim, ben kullanacağım” diyorsa tek bir çıkış yolları var. Erkek gibi giyinip erkek gibi davranarak ve bekâret yemini ederek haklarını almak. Yani kadınlıklarından vaz geçmek. Bu durum eskiden bütün Balkanlar’da yaygınken şimdi kuzey Arnavutluk ve Makedonya’da sayıları gitgide azalan Burneshalara hala rastlanıyor.

* Köyün 12 ileri geleni önünde yemin ederek kadınlık vasıflarından vaz geçip erkeğe dönüşmek sakın yanlış anlamayın, fiziksel bir değişim değil bu, sosyal bir değişim. Erkek gibi giyiniyor, İstedikleri gibi içki sigara içiyor, erkeklerle rahatça sohbet ediyor, kendi topraklarını yönetiyorlar. Kısaca Kadınlıklarını verip hak ve özgürlüklerini alıyorlar.

* Tabi özgürlüklerinin kazanmanın bedeli oldukça ağır. Yeminlerini bozmanın cezası ölüm. Artık bu kurallar uygulanmıyor, ama özgürlüklerini kazanmış kadınlar yeniden o tutsak hayata dönmemek için son anlarına kadar erkek kalmayı tercih ediyorlar.

* Velhasıl kadın olmak, kadın gibi yaşamak zor. Türkiye de eşleri, partrenerleri veya aile üyeleri tarafından 2020 yılının ilk 10 ayında toplam 453 kadın öldürülmüş. 453 kadın en yakınları tarafından sadece kadın olma hallerinden kaynaklanan nedenlerle ve hunharca katledilmiş.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | YEMİNLİ BAKİRELER: ‘BURNESHA’lar için yorumlar kapalı
Mar 26

BAHÇELİ’NİN BOYNUNUN BORCU

BAHÇELİ’NİN BOYNUNUN BORCU

Bahçeli diyor ki;
“Türk’üm, Doğruyum” haykırışıyla başlayan Öğrenci Andımız;
Yaklaşık iki yıldır bekletilen bu davanın, bir anda karara bağlanarak servis edilmesi maksatlıdır, marazidir, melun bir hevesin ve hedefin işaretidir.”
Bahçeli’nin 8 Ekim 2013’deki Meclis grup konuşmasını özetliyorum;
Andımızın kaldırılma teşebbüsünün yol açtığı millî ve haklı tepkiden ürken Başbakan (Recep Tayyip Erdoğan – OU) her açıklamasında gayrimillî özelliklerini bir kez daha ortaya koymuştur.
Türk milletinin oylarıyla 11 yıldır (18,5 yıl oldu – OU) iktidardadır.
Türk’üm dediler, ama Türkiye’nin itibarını yerlerde süründürdüler.
Doğruyum dediler, Türkiye’yi yolsuzluklara mahkûm ettiler.
Çalışkanım dediler, yıllarca yan gelip yattılar.”
Bu sözleri tescilli bir Türk düşmanı söyleyebilecektir.”
Bahçeli’ye sormak lazım.
AKP ya da Erdoğan; “Tescilli bir Türk düşmanı” ise “Andımız” hâlâ yargıda sürünüyorsa neden hâlâ destekliyorsunuz?
Bahçeli diyor ki;
“Kaldı ki Öğrenci Andımızın okullarda okutulmasına engel çıkarmak, hukuken set çekmek haysiyetli ve demokratik bir tavır olamayacaktır.
HDP’li bölücülerin fezlekelerinin TBMM’ye gönderilip millî dayanışma şuurunun çelikleştiği bugünlerde Öğrenci Andı kararı pimi çekilmiş bir bombadır.”
Kim tescilli Türk düşmanı?
Devlet Bahçeli’nin söylemleri
8 Ekim 2013:
“Sayın Erdoğan biz ki, göğsümüzü gere gere Türk’üz diyoruz, peki sen ne diyorsun, neyinle iftihar ediyorsun?
Yabancıların dümen suyuna girmekle, küresel kanlı projelere Eş Başkan olmakla mı kendini teselli ediyorsun?”
10 Ekim 2013:
“Başbakan Erdoğan, ilkokullarda küçücük yavrularımızın her gün okudukları “Andımızı” kaldırmış, PKK’ya erkenden bayram havası yaşatmıştır.
MHP’nin iktidarında Andımız okullarda tekrar okutulacak.”
22 Ekim 2013:
“Andımızı kaldıran, terör örgütüne peş peşe tavizler veren AKP hükümeti, Türk milletine karşı tarihî bir ihanetin içindedir.”
26 Ekim 2013:
“PKK’nın taleplerini demokratikleşme rumuzuyla hayata geçirmektedir.
Başbakan Erdoğan, bölücüleri memnun ve mutlu etmek için de her şeyi göze almıştır.
Türk’lüğe savaş açması bundandır.”
5 Kasım 2013:
“Türklüğe kin duyan, Türk milletini inkâr eden, adımızı ve andımızı yok sayan birisi ne yazık ki bu ülkede Başbakanlık (Bugün Bahçeli’nin desteği ile Cumhurbaşkanlığı koltuğunda – OU) koltuğuna kurulmuştur.”
12 Kasım 2013:
“Erdoğan’a bakarsanız;
Türk milletine saygı ve riayet etmenin adı faşizmdir.
Türk milliyetçiliğini savunmanın adı ırkçılıktır.
Andımızı okumanın adı ilkelliktir.
Fakat on binlerce insanımızın kanlı katili olan İmralı canisiyle pazarlık yapmak umuttur, güzel gelişmedir, çözümdür, süreçtir.”
26 Kasım 2013:
“Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadesini silmeye cüret eden sen değil misin?
‘İlla Türk milleti olarak dayatırsan, öbürü de Kürt milleti der’ sözlerini kullanan sen değil misin?”
26 Aralık 2013:
“Andımızı kaldırmış, “Ne mutlu Türk’üm diyene” tabelalarını söktürmüş, T.C. ibaresini yönetmeliklerden sildirmiş, Türk milletini ve Türklüğü inkâr etmiştir.”
25 Ocak 2014:
“Erdoğan ve hükümeti; Andımızı kaldırarak millî yeminleri çiğnemiş, millî ülkülere nefret saçmıştır.”
3 Mayıs 2014:
“Türk’üm, doğruyum, çalışkanım seslenişinden ürkmüş ve korkmuştur.
Bunun için de Andımızı hayâsızca kaldırmıştır.
T.C.’den korkmuş, tabelalardan sildirmiştir.
Türk kimliğinden korkmuş, Türkiyelilik zırvasını benimsemiştir.
Ezcümle, Başbakan Türk’e dair ne varsa korkudan tir tir titremiştir.”
Danıştay’ın “Andımız” için AKP desteği ile “Pimi çekilmiş bomba” kararını yok etmek MHP’nin boynunun borcudur.

Alıntı

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | BAHÇELİ’NİN BOYNUNUN BORCU için yorumlar kapalı
Mar 25

GÖNÜLLERİN ADRESİ

GÖNÜLLERİN ADRESİ

 

Yağmur, toprak için her an evmez mi?

Geceler gündüzü sarar övmez mi?

Ay güneşi, güneş ayı sevmez mi?

Kâinat sevginin gerçek adresi..

 

Vakti gelir çiçek bile tozlaşır

Sevmeyen gönüller birgün yozlaşır

Gönül, Hak katında Hak’la sözleşir

Budur, her sevginin has ifadesi?

 

Gönülden gönüle sevgi ekilir

Neşesi de, cefası  da çekilir

Hiç bitmez sevgiler taşar, dökülür

Sevgiler inciden billur tanesi

 

Samanyolu yıldız, aysız olur mu?

Söyle, bu yerküre faysız olur mu?

Asil at olur da taysız olur mu?

Bir gönül, bir gönlün tek divanesi

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , | GÖNÜLLERİN ADRESİ için yorumlar kapalı
Mar 24

HANEDAN HALKI İLE HANE HALKI

HANEDAN HALKI İLE HANE HALKI

Hanedan halkından olan müteahhitler vardır. Hepsini 18 yıldır tek tek tanıyorsunuz. Hanedan halkından oldukları için onlara özel “Vergi, Resim ve Harç İstisna Belgeleri” verilir.
Hane halkı bu belgeleri hayal dahi edemez.
Son 10 yılda hangi müteahhitlere “Vergi, Resim ve Harç İstisna Belgeleri” verildi?
Hanedan halkından:
1.  Mehmet Cengiz’in şirketi Cengiz İnşaat’a 30 kez vergi muafiyeti,
2. Kolin İnşaat’a 36 kez vergi muafiyeti,
3. Makyol İnşaat’a 24 kez vergi muafiyeti,
4. Kalyon İnşaat’a 19 kez vergi muafiyeti,
5. Limak İnşaat’a 19 kez vergi muafiyeti tanındı…
Devletin bütçesine ödemeleri gereken milyarlarca lira tutarındaki vergilerden muaf tutuldular, kârlarının üzerine kâr eklediler.
Dünya Bankası, ülkeler çapında altyapı yatırımlarında en fazla ihale alan ilk 10 şirketi şöyle belirledi;
Limak, Cengiz, Kolin, Kalyon ve MNG….
Bunlar da Hanedan halkı müteahhitleridir.
***
Hane halkı:
KDV, ÖTV, KDV’nin ÖTV’si, ÖTV’nin KDV’si gibi vergileri öder…
İşçi, memur, Bağ-Kur emeklisi, emekleyerek yaşar…
Asgari ücretli; asgari seviyenin altında yaşar…
Memurdur, polistir, askerdir, doktordur, sağlıkçıdır, öğretmendir “3600 gösterge” vaadi ile uyutulur.
Çiftçidir, köylüdür, hayvancılık yapar rızkını borçla sağlar…
Kira, doğal gaz, elektrik zamları ile çarpılır…
İşsizdir, EYT’lidir, KHK’lıdır…
Hanedan halkı;
Saraylarda, yalılarda, villalarda yaşarlar,
Zamlar umurunda değildir,
Kapanan iş yerleri yoktur,
Vergi, SGK primi gibi dertleri yoktur,
Binlerce korumaları vardır,
Onlarca uçaktan oluşan filoları vardır,
Süper lüks zırhlı araçları, öncü ve artçı Jammer’lı cipleri ile onlarca araçtan oluşan filoları ile gezerler,
Hanedana memur olanlar, 3-5 ayrı şirketten maaş alırlar,
Hanedan halkı;
Chia tohumu eşliğinde Ejder meyveli Smoothie,
Liçi meyvesi eşliğinde Efuli,
Starex meyvesi eşliğinde Aloevera,
Pataşur içerisinde Çerkez tavuğu,
Zencefilli somonlu Suşi,
Tartalet içerisinde Antakya usulü humus,
Susamlı levrek gibi yemeklerle beslenirler…
Hane halkı;
Pazar artıklarından, çöpten, marketlerin çürüyenleri arasındaki artıklardan da beslenen hane halkı vardır…
Kuru ekmek yerler “aç” sayılmazlar.
***
Hanedan halkı reisinin aylık net maaşı:
2014: 26 bin 800 lira – Asgari ücretin 31, emekli maaş ortalamasının 28 katı
2015: 29 bin lira – Asgari ücretin 30, emekli maaş ortalamasının 29 katı
2016: 32 bin 643 lira – Asgari ücretin 25, emekli maaş ortalamasının 29 katı
2017: 35 bin 295 lira – Asgari ücretin 25, emekli maaş ortalamasının 28 katı
2018: 59 bin lira – Asgari ücretin 36, emekli maaş ortalamasının 39 katı
2019: 74 bin lira – Asgari ücretin 36, emekli maaş ortalamasının 43 katı
2020: 81 bin 250 lira – Asgari ücretin 34, emekli maaş ortalamasının 42 katı
2021: 88 bin lira – Asgari ücretin 31, emekli maaş ortalamasının 39 katı
Hane halkı
Asgari ücretli aylık net maaşı:
2014: 846 lira
2015: 949 lira
2016: 1.300 lira
2017: 1.404 lira
2018: 1.603 lira
2019: 2.020 lira
2020: 2.324 lira
2021: 2.825 lira
Hane halkı
Emeklilerin aylık ortalama net maaşı:
2014: 952 lira
2015: 1.030 lira
2016: 1.118 lira
2017: 1.251 lira
2018: 1.505 lira
2019: 1.683 lira
2020: 1.928 lira
2021: 2.233 lira
***
Hane halkı
Kişi başına düşen yıllık millî geliri kaç kişinin kazandığı belli değildir ama resmî rakamlardan düşüş milletin fakirleştiğinin delilidir.
2014: 12 bin 112 Dolar
2015: 11 bin 19 Dolar
2016: 10 bin 883 Dolar
2017: 10 bin 602 Dolar
2018: 9 bin 632 Dolar
2019:  9 bin 127 Dolar
2020: 8 bin 599 Dolar
Hanedan halkı
2021 yılı toplam bütçesi: 4 milyar 39 milyon 453 bin lira.
2021 Şubat ayı: 336 milyon 621 bin lira.
Hane halkı
2021 Şubat ayı;
Açlık sınırı: 2.719 lira
Yoksulluk sınırı 8.856 lira;
***
Hanedan halkı
Gemileri, yatları, uçakları ÖTV’siz KDV’siz yakıt alır…
Yollardan, köprülerden bedava geçer,
Hane halkı
Çiftçiler, nakliyeciler, ÖTV’li, KDV’li yakıt kullanırlar…
Geçmediği köprülere de yollara da tıkır tıkır para öder…
***
İşte hanedan halkı,
İşte hane halkı,
İşte 16 yıllık tek başına AKP, 2 yıllık da AKP + MHP koalisyonunun özeti budur.
O halde diyelim ki;
Ne ezilen, ne ezen insanca hakça düzen…

 

Alıntı: Orhan UĞUROĞLU

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | HANEDAN HALKI İLE HANE HALKI için yorumlar kapalı
Mar 23

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* ” İki yüz eşekten bir tek insan fikri çıkmaz.” Muhammed İkbal

* “Hiç hata yapmayan insan, hiç bir şey yapmayan insandır ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.” Yunus Emre

* “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır…” M. Kemal Atatürk

* “Akıllı el dilin her buyruğuna boyun eğmez.” Cervantes

* “İnsanlar ağaçlardan ders almalıdırlar. Onlar; ne üzerlerinde barınan kuşların ne gölgelerinde yatan insanların ne de verdikleri yemişlerin hesabını tutarlar.” Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî

* “Kişi, “bilginin kendisine ulaşması” olan felsefeyi bildiğinde, mutluluğa erişmek adına adım atmış olur.” Farabi

* “Cesur bir insanın atacağı en basit adım, bir yalanın parçası olmamaktır. Gerçeğin bir kelimesi bile tüm dünyaya bedeldir…” Soljenitsin

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Mar 22

ŞİİRE DAİR:

ŞİİRE DAİR:

 

İlk kez 1999 yılında UNESCO tarafından ilan edilen ve dünya çapında kutlanan bugünün amacı, farkındalık yaratmak, şiire enerji sağlamak.. Tabi ki şiir okumayı, yazmayı, yayınlamayı özendirmek de önemli bir amaç..

“Şiir sessiz bir şarkıdır” derler.. Doğru.. Yüreğimizin şarkısı..

AŞK’tır şiir, umuttur çoğu kez.. Bazen isyandır..  Bazen de yalnızlık.. Aslında yaşayışın ta kendisidir şiir.

Cahit Zarifoğlu, “sevgisizliğin dayatıldığı coğrafyalarda aşk şiiri yazmak bile başlı başına baş kaldırıdır”Der.

Sabahattin Ali, “Burada bir şiir var… Beni deli eden şeyleri ne kadar açık söylüyor. Siz beni anlamıyorsunuz.” Sözleriyle şiirin isyanını dile getirir.

Zülfü Livaneli’ye göre;

“Bir kavganın, bir mücadelenin, çiçek açan hayatın dilidir” şiir.

Atilla İlhan, şiir severleri methederken “Bazıları şiir sevmez, çünkü onların yaraları yoktur, yaraladıkları vardır.” Der

Didem Madak, “Bilirim kim dokunsa şiire, eline bir kıymık saplanacak..” Sözleriyle acıyı anlatır.

Şiir yaşamsa, şiir doğaya, insana aitse; yazmak da kolay olmalı.. Ama hiç kolay değil..

Turgut Uyar, şiirin matematik gibi kolaydan başlayarak öğrenilemeyeceğini, söyler

Yahya Kemal Bayatlı,

“Şiir, düşünceyi duygu haline getirinceye kadar yoğurmaktır” sözleri ile şiirin sadece duygudan ibaret olmadığını ifade eder.

Ataol Behramoğlu, “Bir şiir üzerinde aylarca, bazen daha uzun süreler çalıştığım oluyor.

Her seferinde, başlangıçtaki o duygu birikimini yakalamaya çalışıyorum.” Der.

Orhan Veli ise,

“Bütün güzel kadınlar zannettiler ki; Aşk üstüne yazdığım her şiir. Kendileri için yazılmıştır. Bense daima üzüntüsünü çektim.

Onları iş olsun diye yazdığımı Bilmenin..” Diyerek esprili bir dille şiir için çalışmak gerektiğini ifade eder.

Cemal Süreya,

“Yalnız şiir okuyarak, şiir yazılamayacağını anlatmak istedim ona” Sözleriyle şiir yazmak için zekâya, duyguya, bilgiye de ihtiyaç olduğunu belirtir.

Nazım Hikmet, “Ben kendi payıma bir iki iyice şiir yazdımsa, bunların tümünün içeriğini önceden iyice pişirdim” sözleriyle şiirin emek olduğunu, söyleyerek, şiir yazmanın hiç de kolay olmadığını açıkça ifade etmiştir.

“Şiir yazma eylemi cehennemin ta kendisidir” diyor Hilmi Yavuz,
“İnsan kendinden kopara kopara şiir yazar ” demekte Fazıl Hüsnü Dağlarca. “Kendinden koparmak” 
Haldun  “Şiir zor bir ifade tarzıdır ve garip bir fendir”   
Fakir Baykurt “Yüz şiir yaz, birini yayınla. Yüz şiir oku, bir tane yaz” 

Rahmetli Dilaver Cebeci “Şiir kendini kolay ele vermemeli” derdi.

 

Alıntı

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , | ŞİİRE DAİR: için yorumlar kapalı
Mar 21

TÜRKLÜĞÜ, ATATÜRK’Ü YOK SAYMAK

TÜRKLÜĞÜ, ATATÜRK’Ü YOK SAYMAK

 

Bilindiği gibi Türkiye’nin kuruluş felsefesinin ortadan kaldırılması; Kemalizm’in yok edilmesi projesinin asıl sahibi, CIA’nın Türkiye sorumlusu Graham Fuller‘dir.
Graham Fuller ve Paul Henze, 1980’li yıllardan itibaren, “Atatürkçülük ölmüştür. Ulus devletler dönemi bitmiştir. Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol Ilımlı İslâm’dır. Etnik kimlikler kendilerini ifade edebilmelidir” demeye başlamıştı. Bunun için de Fazilet Partisi içindeki kadroyu desteklemek gerektiğini söylediler ve gereğini yaptılar!
Fuller, 1990 yılında Ufuk Güldemir‘e “Kemalizm miadını doldurdu, artık piyasacı-küreselleşmeci, İslâmın ana belirleyici olduğu Osmanlı benzeri Yeni Türkiye’nin zamanı geldi?” demişti.
Fuller’in hedefi, Kemalizm üzerinden Türklüğü yıkmaktır! Bu itibarla Atatürk‘e hakaret içeren bütün eylemlerin ve “Siyasete bir Osmanlı sokma projesi”nin arkasında da CIA vardır!
***
ABD için strateji üreten Samuel Huntington, 1996 yılında “Medeniyetler Çatışması” kitabında, “Türkiye’nin bir an önce Atatürk’ten ve Atatürk’ün laiklik tanımından kurtulması gerekir. Türkiye, Atatürk’ün mirasını bilinçli bir şekilde reddedip kendisini İslâm’ın bir lideri olarak yeniden tanımlamalıdır” diye yazmıştı.
Huntington‘a göre “Böyle bir hamle aynı zamanda Atatürk kalibresinde bir lideri, Türkiye’yi bölünmüş bir ülke olmaktan çıkarıp çekirdek bir devlet haline getirmek için gerekli siyasal ve dinsel meşruluğu kendisinde toplamış olan bir lideri gerektirir” idi!
Bu bakış açısına göre Ayasofya’nın ibadete açılması da Türkiye’nin “Batı güdümlü bir İslâm devleti” olabilmesinin önemli bir adımıdır; çünkü Ayasofya, yeni rejime siyasal ve dinsel meşruiyet sağlama aracıdır!
***
Huntington ve takipçilerine göre, “Türk’ün hakkından gelmek” için Türkiye’yi Atatürk çizgisinden uzaklaştırmak şarttır. Avrupa Parlamentosu’nda Andrew Duff adlı bir İngiliz milletvekili vardı… FETÖ yapılanmasına destek oluyordu. Duff, misafir olarak geldiği Bilgi Üniversitesi’nde, Zaman gazetesi muhabirine “Türkiye artık Kemalizm’i ciddi biçimde tartışmak zorunda. Kemalizm’in tepki veren bir ulusalcılığa kaydığını hepimiz biliyoruz. Bu, büyük bir yanlış.” demişti.
2005 Eylül’ünde de “Türkiye, Avrupa’nın gerçek partneri olabilmek için klasik milliyetçi Kemalizm’le mücadele etmelidir. Devletin gücü azaltılmalıdır. Kemalizm reforme edilmeli ve bu eski liderin fotoğrafları kamu binalarının duvarlarından indirilmelidir. Sadece yasalar, anayasa değil Kemalizm kültürü ve felsefesi de değişmeli. Türkiye’nin merkeziyetçi yönetim yapısından adem-i merkeziyetçi yapıya geçmeye ihtiyacı var. Diyarbakır’da bölgesel otonomiye varacak şekilde merkeziyetçi yapının değişmesi iyi olur.” diye konuşmuştu.
***
Abdullah Öcalan da benzer şekilde bir “iç konfederasyon”dan bahsediyordu! Sonradan “Demokratik Konfederalizm” diye Bernard Lewis‘in “Orta Doğu Birleşik Devletleri” projesine geçiş yaptı.
Kısacası hem içeriden hem dışarıdan “Pılınızı pırtınızı toplayın, geldiğiniz yere, yani Orta Asya’ya dönün” diyorlar ama hâlâ anlamak istemiyoruz. Oysa biz en az “yedi bin yıldır” buradaydık. Orta Asya’ya da buradan gitmiştik…

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | TÜRKLÜĞÜ, ATATÜRK’Ü YOK SAYMAK için yorumlar kapalı
Mar 20

KURUMUNDAN BELLİ

KURUMUNDAN BELLİ

 

Hüseyin Fahrettin Dede, Bahariye Mevlevîhanesi’ndeki odasında sohbet ederken Yenikapı Mevlevîhanesi Şeyhi Mehmed Celaleddin Dede gelmiş. Herkes ayağa kalktığı halde sarayın koyun yetiştirici ağası (Ocak Ağası) büyük keyifle kurulduğu köşeden kımıldamamış. Durumu fark eden Celaleddin Dede kibarca sormuş:

‘Bu kişi kimdir?’ Birisi cevap vermiş:

‘Ocak Ağası’dır efendim!’ Celaleddin Dede sözünü şöyle tamamlamış:

‘Kurumundan belli!’

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , | KURUMUNDAN BELLİ için yorumlar kapalı