Oca 27

AŞK ZEMZEMİ

AŞK ZEMZEMİ

 

Bir gönül kervanı düşünce yola

Hasreti, özlemi atmaya gelir.

Her an, gece gündüz, vermeden mola

Aşkın zemzeminden tatmaya gelir…

 

Şüphesiz Hak bilir kim kimin yarı

Bir alınyazısı Hak’tır yazarı

Her dem yüreklerde sevgi pazarı

Aşkını aşk ile satmaya gelir…

 

Sevgi kanadıyla uçunca gönül

Yakan bir sevdaya düşünce gönül

Aşk ile coşunca taşınca gönül

Sevgiyi sevgiye katmaya gelir…

 

Dokumuştu ilmek ilmek özüne

Uykuları haram etti gözüne

Doya doya bakmak için yüzüne

Gül yarin koynunda yatmaya gelir..

 

Ayrılığa küsüp darılmak için

Sevgiyle sevene sarılmak için

İki beden birden karılmak için

Bedeni bedene çatmaya gelir…,

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , | AŞK ZEMZEMİ için yorumlar kapalı
Oca 26

NEREYE KADAR SİYASİ İSTİSMAR?

NEREYE KADAR SİYASİ İSTİSMAR?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş hakkındaki kararı güncel tartışmalara neden olurken duayen hukukçu Şahin Mengü değişik bir bakış açısı ile iktidarı da muhalefeti de eleştirdi.

Mengü’den gelen görüşü aynen yayınlıyorum:

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Demirtaş’a “Terörist” diyor ve birçok vatandaşımızın ölümünden sorumlu olduğunu söylüyor.

İktidarın ortağı Devlet Bahçeli, Selahattin Demirtaş’ın partisi HDP’yi “terörle iltisaklı olduğu için” kapatın diyor. Ama yasal haklarını kullanıp gerekeni yapmıyor.

Olan Türk demokrasisine oluyor.

Eğer Demirtaş ve onun Genel Başkanlığını yaptığı parti terörle ve terör örgütüyle iltisaklıysa Meclis’te grubu olan siyasi partilerden herhangi biri Yargıtay Başsavcılığına başvurarak bu partinin kapatılmasını isteyebilir.

MHP’nin desteklediği AKP bunu niye yapmıyor?

HDP’ye oy veren bölgedeki Kürt seçmenin muhafazakar bölümünden oy alabilir miyim düşüncesiyle yapmıyor.

Devlet Bahçeli de “bu parti kapatılsın” diyor ama kendisi de aynı düşünceyle partisine bir hamle yaptırmıyor.

***

Aslında muhalefet partileri de  karmaşık düşünce içindeler.

Demirtaş’ın tutukluluğu üstünden ahkâm kesiyorlar. Ama ciddi bir adım atmıyorlar.

Yapılacak olan şudur;

Mecliste grubu bulunan partiler bir araya gelip, HDP’ye terörle arasına mesafe koyması için açık çağrıda bulunmalıdır.

Eğer HDP bu çağrıyı yanıtsız bırakıyorsa ve terör örgütüyle iltisaklı olduğu düşünülüyorsa Meclis’te grubu bulunan her parti Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurabilir.

Ayrıca AKP’nin elinde ikinci bir yöntem daha var, iktidar partisi olarak hükümetin alacağı bir karar ile Adalet Bakanı da bu başvuruyu yapabilir.

Ama bu da yapılmıyor.

Kendini aydın zanneden ama aydınlanmamış beyin sahipleri de “Artık uygar dünyada parti kapatılmıyor” diye ahkam kesiyorlar.

Bu da gerçek değil, zira İspanya’da ETA ve kapatılan Batasuna partisi örneği var Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bu kararı onadı.

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | NEREYE KADAR SİYASİ İSTİSMAR? için yorumlar kapalı
Oca 25

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Her şeye anlamını veren şey, anlayamadığımız şeydir” Jarper.                                                                                                                                          * “Gerçeği sev, hatayı bağışla.” Voltaire

* “Zevke esir olan değil hâkim olan mesuttur.” Aris Tippos

* “Dürüst bir adamdan kötü bir haber almayı bir dalkavuktan duyacağım yalanlara tercih ederim.” Ursula K. Le Guin 

* “Zevkten kanatları olan günler çabuk geçer.” Tagor

* “Sözke süçünse bulun barır.” (Söze tatlı diye aldanan tutsak gider.) Dîvânu Lugati’t-Türk’

* “Küç eldin kirse törü tünglükten çıkar.“(Zulüm avludan girse kanun bacadan çıkar.” Dîvânu Lugati’t-Türk’

* “Tekerrür eden zevk, zevk değildir.” Halide Edip Adıvar

* “Hayatta göreceğiniz iş ne olursa olsun, erdem olmayınca elde edeceğiniz her şeyin, yapacağınız her işin sonunda utanç ve kötülük vardır.” Eflatun 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Oca 24

KAN GRUPLARININ YAŞAYIŞIMIZA ETKİSİ

KAN GRUPLARININ YAŞAYIŞIMIZA ETKİSİ

Kan grupları insanın yaşamını şekillendiren önemli özelliklerden biridir. Uzmanlar, insanların hastalıklara yakalanma riskinde bile bu faktörün önemli olduğunu belirtiyor. Peki hangi kan grubundakiler daha şanslı? İşte kan grubunuz hakkında bilmeniz gerekenler…

Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü’nden Dr. Arash Etemadi, 55 bin kişiyi kapsayan araştırmayı Kuzey Batı İran’da yürüttü. İlk bulgular, belirli hastalıklarda 0 grubu kana sahip olmayanların ölüm oranlarının yüzde 9 daha fazla olduğunu gösterdi.

BU KAN GRUPLARI ADETA KANSERİ BULUYOR

Araştırma sırasında, kan grubuyla mide kanseri arasındaki bağ da incelendi.

Daha önceki araştırmalara göre de, hemen hemen bütün kanser türlerinin A ve AB kan gruplarına karşı büyük ilgili duyduğunu ortaya koymuştu

*MİDE KANSERİ

Üzerinde araştırma yapılmış 63 bin vakada mide kanserinin A ve AB gruplarındaki düşük mide asiti ile yakından ilişkili olduğunu ortaya çıkardı.

*PANKREAS KANSERİ

Pankreas, karaciğer, safra kesesi ve safra yolu kanserleri, dayanıklı sindirim sistemlerine sahip O gruplarında nadir görülüyor. A ve AB grupları yine en çok risk altında olanlar. B grupları eğer onlar için sakıncalı olan kabuklu yemişleri yerlerse bu kanser türlerine yakalanabilirler.

*LENF VE LÖSEMİ

Bu kanser formu, O grupların eğilimli oldukları bir tür. Kan ve lenflerde gelişen bu kanser tercihen O gruplarını sıkıntıya sokar.

*DERİ VE KEMİK

Deri kanserleri de en fazla O grubunun yakalandığı tek kanser türü. Habis melanom deri kanserinin en öldürücü şeklidir. Bu duruma karşı O ve B grupları bağışık değildirler.

*MESANE KANSERİ

Mesane kanseri en fazla A ve B gruplarında görülür. Hem A hem de B grubunun karakterini taşıyan AB grubu ise büyük olasılıkla en yüksek riski taşıyan gruptur.

*GÖĞÜS KANSERİ

Bu kanser türüne yakalanan kadınlar ile ilgili araştırmalar, O ve B kan grubuna sahip olanların tedaviye daha hızlı yanıt verdiğini ve daha hızlı iyileştiğini gösteriyor.

*BEYİN TÜMÖRLERİ

Birçok beyin ve sinir sistemi kanserleri, A ve AB gruplarını tercih ediyor.

*RAHİM KANSERİ

Bu kanser türleri de A ve AB gruplarını tercih ediyor, ancak bu hastalıklara yakalanan B grubu kadınların sayısı da yüksek bulunuyor.

*BAĞIRSAK KANSERİ

Bazı türlerinde kan grubu temel belirleyici olmuyor. Bağırsak kanserine yol açan en önemli etkenler diyet, yaşam biçimi ve gerilim şeklinde sıralanıyor.

*SİNDİRİM YOLU KANSERİ

Dudak, Dil, yanak, diş eti, yemek borusu kanserleri ile tükürük bezlerindeki tümörler, A ve AB grupları ile çok yakın ilişkili bulunuyor. Bu kanserlerin çoğu kendi kendilerine oluşurken, sigarayı bırakıp, alkolü azaltmak ve diyete dikkat etmek riski azaltıyor.

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | KAN GRUPLARININ YAŞAYIŞIMIZA ETKİSİ için yorumlar kapalı
Oca 23

EBU ZERR

EBU ZERR

Ebu Zerr, Muaviye’nin sarayında içinden geçenleri söyleyip kızgınlıkla oradan ayrıldıktan sonra arkasından birinin bağırdığını duyar… Durur, onu bekler…

Koşarak gelen adam “Muaviye gönderdi” diyerek kendisine bir kese uzatır… Ebu Zerr onun ne olduğunu sorunca, adam  “Altın kesesi. Muaviye almanı istiyor”  der…

Hiddetle reddeder Ebu Zerr…

Bunun üzerine adam  “Ey Ebu Zerr, eğer bunu kabul edersen Muaviye beni azad edecek, ben bir köleyim”  diye seslenir…

İşte o anda Ebu Zerr, zamanları aşan şu tarihi cevabı verir: “Muaviye’nin gönderdiği o keseyi alırsam, sen kölelikten kurtulacaksın ama ben köle olacağım!..”

 

Ne mutlu modern köleliği kabul etmeyenlere… Her hâl ve şartta hakkı savunanlara… Hürriyeti adına her türlü güce karşı dik duranlara…

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , | EBU ZERR için yorumlar kapalı
Oca 22

KORONA AŞISINDA KİME İNANALIM, KİME GÜVENELİM?

KORONA AŞISINDA KİME İNANALIM, KİME GÜVENELİM?

Fransız Dr. Perronne: “Bu aşılarla GDO’lu domates gibi olacağız!”

Birgül Göker Perdisa, bir süre önce İtalya’daki aşı tartışmalarını, Türk kamuoyuna yansıtmıştı. Dr. Stefano Montanari, “Korona virüse karşı aşı diye tutturmaları tam bir küresel sahtekârlık. Hızla mutasyona uğrayan, antikor oluşturmayan korona virüse karşı aşı hiçbir işe yaramaz.” demişti.

Aşı üreticileri ise bu bilimsel iddiaya karşı “Aşı, yeni mutasyonlar üzerinde de etkilidir” diye açıklamalar yaptı.

***

Birgül Göker Perdisa, bu konuyu da takip etti. İtalyan gazeteciler, “Mutasyona uğramış korona virüs için aşıları ne zaman test ettiler, ne zaman olumlu sonuç aldılar? Ortada açıklanan hiçbir resmi veri yokken böyle bir açıklamayı nasıl yapabiliyorlar?” sorusunu Dr. Stefano Montanari’ye yönelttiler.

Montanari şöyle dedi:

“Bir terzi düşünün diktiği elbisenin 1.90 boyundaki bir insana, 1.50 boyundaki bir insana, 120 kilo olan bir kişiye, 60 kilo olana kişiye de uygun olduğunu söylüyor. Durum bundan ibaret… Farklı ülkelerde farklı ilaç şirketleri tarafından üretilmiş bu aşıların hepsinin aynı olduğu düşünülemez. Bu aşılarda kullanılan mikro organizmalar ile ek maddelerin listesini istemek ve bağımsız laboratuvarlarda bu aşıların analizlerinin yapılabilmesi için numune talep etmek hakkımızdır. Aşı yaptıran kişiye imzalattırılan medeni ve cezai dokunulmazlık belgesi bu aşıları reddetmek için yeterli kanıttır aslında.”

***

Perdisa, “Dr Montanari’nin sözünü ettiği bu belge, İtalya’da korona virüs aşısı yaptıran kişilere imzalattırılıyor; aşı yaptırdıktan sonra ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarında tüm sorumluluğun kendisinde olduğunu bir imzayla kabulleniyor kişi. İlaç şirketleri dava edilemesin diye… İtalyan avukatları da mecbur bırakılan vatandaşı koruyabilmek için farklı bir belge hazırladılar; içeriği özetle ‘aşının yan etkilerinin sorumluluğunu sağlık kurumu, aşıyı yapan doktor ve sağlık personeli üstlenir’ biçiminde… Şayet doktor ya da sağlık kurumunun idarecileri, bu belgeyi imzalarsa mecbur bırakılan vatandaş aşısını yaptırıyor, aksi takdirde aşıyı reddetme hakkı var.” diye bilgi verdi ve uzun süre Paris’te bir hastanenin bulaşıcı hastalıklar bölüm başkanlığını yapan Fransız Prof. Christian Perronne’in görüşlerini nakletti:

*”Aşıların geliştirilmesi ve değerlendirilmesi aceleye getirildi ve şu ana dek bu aşıların etkinliği ya da tehlikeleri hakkında hiçbir bilgi ve belge yayımlanmadı. Sadece bu endüstriyel ilaç firmalarının yaptıkları basın açıklamalarına sahibiz. 

*İşin en kötü yanı da, bize sunulan bu ‘ilk aşılar’ aslında aşı değil, gen tedavisine yönelik ürünlerdir. Vücudumuza enjekte edecekleri ribonükleik asitler, kendi hücrelerimizin virüsün parçalarını üretmesine neden olacak. Bu tür bir aşının sonuçlarını kesinlikle bilmiyoruz,çünkü     ilk kez insan üzerinde deneniyor. 

 

*Vücudumuza enjekte edilecek yabancı bir RNA, DNA’mızı kodlayabilir ve daha sonra kromozomlarımıza entegre olabilir. Bu nedenle, genlerimizi kalıcı bir biçimde dönüştürme konusunda gerçek bir risk var. Spermlerin ya da yumurtaların nükleik asitlerini değiştirerek bu genetik modifikasyonların çocuklarımıza, gelecek kuşaklara dahi aktarılma olasılığı var.

*Gerçeğe aykırı olarak ‘aşı’ diye adlandırdıkları bu gen terapisini destekleyenler ve teşvik edenler, sadece Fransızları değil, diğer tüm dünya vatandaşlarını kobay olarak kullanmak niyetindeler. Mısır ya da domates gibi genetiği değiştirilmiş ürünlerden olmak istemiyoruz.

*Dehşete düşmüş durumdayım, çünkü her zaman aşılardan yana oldum ve aşı politikalarını oluşturan kurumlara yıllarca başkanlık ettim. Bugün bu son derece endişe verici plana dur demeliyiz. Louis Pasteur mezarında ters dönmüştür.”

 

Alıntı: Yeniçağ Arslan Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | KORONA AŞISINDA KİME İNANALIM, KİME GÜVENELİM? için yorumlar kapalı
Oca 21

AKDAMAR KİLİSESİ YANİ TECAVÜZ ADASI!

AKDAMAR KİLİSESİ YANİ TECAVÜZ ADASI!

Birinci Dünya Savaşı sırasında Van’ın Zeve Köyü’nün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüştü. Bununla yetinmeyen Ermeniler kentte, kadınlara toplu halde ahlaksızca tecavüzde bulunmuş, mallarına ve ziynet eşyalarına el koymuştu. Rusya, savaştan çekilirken, elindeki bütün silah ve cephaneyi Ermenilere bırakmıştı. Silahlanan Ermeni çeteler, Doğu Anadolu’yu adeta kan gölüne çevirmişti. İşte bu katliamlardan Van da nasibini almıştı.
GÖL KIRMIZIYA BOYANDI… Kente giren Ermeniler, karşılarına çıkan herkesi kurşuna dizmişti. Can derdine düşen silahsız köylüler, Van Gölü’ne doğru kaçmaya başlamıştı. İşte o anda Van ile Akdamar adası arasında taşımacılık yapan vapurlar imdatlarına yetişmişti. Çaresiz halk, Ermeni zenginlere ait bu vapurlara doluşmuştu. Asıl katliam da burada yaşanmıştı. Vapur, gölün tam ortasına gelince Ermeniler, Türk erkeklerini vahşice katledip cesetlerini suya atmıştı. Kadınlar ise Akdamar’a götürülmüş, ömürlerinin sonuna kadar Ermenilerin tecavüzüne uğramıştı. İşte bu sebeple Akdamar Adasının adı tarihe tecavüz adası olarak geçmiştir… Ermeni Soykırımı yoktur aksine Ermenilerin yaptığı katliamlar ve tecavüzler vardır. Ermeni zulmü ile katledilen ve tecavüze uğramamak namus uğruna intihar eden 50 genç kız vardır Van gölünde ve tarihte… Ruhları Şad olsun. Biz ne mi yaptık? Atatürk’ün kapattığı ve 90 senedir kapalı kiliseleri tek tek acarken, ermeni açılımı diye burasını da tamir edip 2010 senesinde açtık. Her sene utanç adasında ayin yapıyorlar, ayin yaptırıyoruz.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | AKDAMAR KİLİSESİ YANİ TECAVÜZ ADASI! için yorumlar kapalı
Oca 20

SAYIŞTAY RAPORUNA GÖRE ÜNİVERSİTELERİMİZ..

SAYIŞTAY RAPORUNA GÖRE ÜNİVERSİTELERİMİZ...

Dünyada kapısına kelepçe vurulan bir üniversitemiz olduğunu görünce, aşağıdakileri paylaşmak istedim:

Öğrencisi bulunmayan üniversite ve yüksekokulların varlığından haberiniz var mı?

“Sayıştay raporlarından yola çıkarak derlenmiş bilgiler:

* Sayıştay raporuna göre, 41’i akademik, 29’u idari olmak özere 70 personele sahip  Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ne fiilen devam eden öğrenci sayısı birinci sınıfta 4, ikinci sınıfta 3, dördüncü sınıfta 2 olmak üzere sadece 9 öğrencidir.  Bir başka ifade ile öğrenci başına düşen öğretim sayısı 4,5’tir.

Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nde öğrenci başına yapılan yıllık harcama miktarı Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenci başına yapılan harcamanın 2 katından fazladır.

* 9 profesör, 3 doçent, 4 yardımcı doçent çok sayıda araştırma görevlisinin yer aldığı Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne bağlı Sürmene Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği bölümü, 26 öğrenci kontenjanına karşılık hiç tercih edilmemiştir.

*Tunceli su ürünleri bölümünü ise bir öğrenci tercih etmiştir.

*10 profesör, 7 doçent, 6 yardımcı doçent 32 akademik personele sahip Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Eğridir Su Ürünleri Fakültesi de hiçbir öğrenci tarafından tercih edilmeyen bir diğer su ürünleri bölümüdür.

* Kayda değer öğrencisi olmayan; Ege Üniversitesi Su Ürünleri Mühendisliği bölümünde, 40 profesör, 32 doçent, 6 yardımcı doçent olmak üzere 108 akademik personel görev yapmaktadır.

Ege Üniversitesi Su Ürünleri Mühendisliği bölümünde görevli profesör ve doçent sayısı Adıyaman, Siirt, Mardin ve Munzur Üniversiteleri başta olmak üzere Anadolu’daki birçok üniversitesinde görev yapan profesör ve doçent sayısından daha fazladır.

* Yine Sayıştay raporuna göre:

*Tunceli’deki Munzur Üniversitesi’nin 4 fakültesi ve 3 meslek yüksekokulunun 33 bölümünde,

*Bayburt Üniversitesi’nin 5 fakülte ve 5 meslek yüksekokulunun 38 bölümünde,

*Giresun Üniversitesi’nin 7 fakülte ve 14 meslek yüksekokulunun 117 bölümünde,

*Dicle Üniversitesi’nin 9 fakülte ve 8 meslek yüksekokulunun 62 bölümünde;

EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİ YOKTUR(!)

 

* Sayıştay’ın inceleme yaptığı 2017 yılında 20 üniversitenin 100’ü aşkın fakülte, yüksekokul ve enstitüde kayıtlı öğrenci YOKTUR (!)

Birçok fakültede akademik personel sayısı, öğrenci sayısını misliyle geçmiş durumdadır.

 

HAL BÖYLEYKEN

* 273 öğrencinin eğitim gördüğü ODTÜ Petrol Mühendisliği bölümünde ise 4 profesör, 1 doçent, 1 yardımcı doçent,

* 466 öğrencinin eğitim gördüğü Uzay ve Havacılık bölümünde ise 7 profesör, 5 doçent, 8 yardımcı doçent görev yapmaktadır.

* Öğrenciler tarafından tercih edilmeyen, kontenjanlarının %10’unu bile dolduramayan, öğrencisi olmayan bölümler için yüzlerce, binlerce akademik ve idari personel görevlendirilirken, söz konusu bölümler için yüz milyonlarca TL harcama yapılırken, gençlerimizin ilk tercihi olan ODTÜ ve Boğaziçi gibi üniversitelere ne yeterli kadro, ne de yeterli bütçe tahsis edilmediğinden, söz konusu üniversitelerimiz sürekli kan kaybediyor ve her yıl dünya sıralamasındaki yerleri gerilere gidiyor.

* Sonuçta dünyanın en saygın üniversite derecelendirme kuruluşları arasındaki Times Higher Education (THE) açıkladığı 2018 yılı dünyanın en iyi üniversiteler sıralamasında, ilk 350 üniversite arasında maalesef ülkemizden hiçbir üniversitenin yer almadığı görülmektedir.

* Aynı değerlendirme kuruluşunun 2014-2015 yılı için açıkladığı dünyanın en iyi üniversiteler sıralamasında ülkemizden tam 6 üniversite ilk 350 üniversite içinde yer alıyordu.

*. (ODTÜ 85, Boğaziçi 139, İTÜ 165, Sabancı 182, Bilkent 201 ve Koç Üniversitesi 301’ci sırada yer almıştı.)

* Times Higher Education’un 2014-2015 yılı için açıkladığı dünyanın en iyi 250 üniversitesi sıralamasında, Türkiye, İtalya ve Belçika ile eşit düzeyde, Rusya ve İsrail’in önünde yer alıyordu.

Bugün ise İran ve Suudi Arabistan’ın gerisinde…  Korkarım 2023’de ilk 1000 arasında hiç üniversitemiz olmayacak…

 

Alıntı: Burhan Özfatura

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | SAYIŞTAY RAPORUNA GÖRE ÜNİVERSİTELERİMİZ.. için yorumlar kapalı
Oca 19

GÖNÜL GÖZÜN AÇIK OLSUN

GÖNÜL GÖZÜN AÇIK OLSUN

 

Doğru değil çiçek dermek

Hep çiçekler dalda solsun

Şart değil ki gözle görmek

Gönül gözün açık olsun.

 

İnsan olmak farzdır önce

Şeytanlardan korun bence

Düşmanlıkta var işkence

Gönül gözün açık olsun.

 

Yaşıyorsun alık alık

Malın mülkün bu dünyalık

Ezan sala bir aralık

Gönül gözün açık olsun

 

Hiç kibire esir olma

Gönüllere fitne salma

Sakın Hak’tan uzak kalma

Gönül gözün açık olsun.

 

Dünya sahte kanar gözün

İçin için yanar özün

Söylesin hep Hakk’ı sözün

Gönül gözün açık olsun

 

Var kıymetin farkına sen

Bir güven ver ırkına sen

Takva yüklen terkine sen

Gönül gözün açık olsun

 

Doğruluktan yürü sende

Can var iken şimdi tende

Doğu batı hem her yönde

Gönül gözün açık olsun

 

Sakın ola hiç hak yeme

Büyüklere bir of deme

Sevgi gelsin küme küme

Gönül gözün açık olsun

 

Nice gözler vardır görmez

Dosta, bitin bile vermez

Hak sırrına asla ermez

Gönül gözün açık olsun

 

Gönül gözü candan öte

Yüreklerde o can tüte

Hakikati her an tuta

Gönül gözün açık olsun.

 

Elini tut, dilini tut

Kötü hali aşkla kurut

İnsan için en güzel kut

Gönül gözün açık olsun

 

İster ünsüz, ister ünlü

Kırmayasın tek bir gönlü

Ömür denen vakit sonlu

Gönül gözün açık olsun

 

Gözler görsün, kulak duysun

Akıl, yürek kibr’i soysun

Yaradan’a herkes uysun

Gönül gözün açık olsun

 

Akıl vermiş Allah kula

Esir olma akçe, pula

Gidiyorsun meçhul yola

Gönül gözün açık olsun

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | GÖNÜL GÖZÜN AÇIK OLSUN için yorumlar kapalı
Oca 18

HDP KAPATILIR MI?

HDP KAPATILIR MI?

Sadece ve sadece 6-8 Ekim 2014 olayları göz önüne getirin, HDP’yi kapatmak için harekete geçmeyen yetkililerin suç işlediğini anlarsınız. 50’ye yakın insanı katleden, 300’den fazlasını yaralayan, 200 okulu, devlet dairesini, Diyarbakır’da müze hâline getirilen Ziya Gökalp‘ın evini tahrip eden PKK artıklarını kim kışkırttı?

6-7 Ekim 2014 olayları suç duyurusu gibi:

“IŞİD’in Kobani’yi kuşatmasına karşılık YPG militanlarının Türkiye sınırları üzerinden silah nakli yapmasına izin vermeyen 62. Türkiye Hükûmeti’ne tepki olarak HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun 6 Ekim’de aldığı kararla ve sokağa çıkma çağrısıyla başlayan protesto eylemleri ve silahlı çatışmalar bütünü.”

Ya “Çözüm=Çözülme” döneminde hendekler, kuşatmalar, çatışmalar… “Özerklik” ilânına kalkışmalar… Kimin eseri?

HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun 6 Ekim 2014 günü bildirisinde “Kobani’de yaşanan katliam girişimine karşı 7’den 70’e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz… Bundan böyle her yer Kobani’dir. Kobani’deki kuşatma ve vahşi saldırganlık son bulana kadar süresiz direnişe çağırıyoruz.” denildikten sonra işin nereye vardığını gördük.

Herkes 6 Ekim bildirisine bakıyor. Bir de 27 Ekim 2014 bildirisi var. Bu bildiri bile HDP’nin kapatılma vetiresine başlatmaya yeter. Birkaç cümle alacağım:

“AKP Hükümeti… PYD ile IŞİD’i bir tutma ve PYD’yi ‘terör örgütü’ ilan etmeme aymazlığına kadar varmıştır…”

PYD, PKK’nın Suriye koludur.

“6-8 Ekim günlerinde Kobani’den yükselen “Hawar” (İmdat) çığlığına yanıt olmak için sokaklara çıkan, polis tarafından infaz edilen ya da polisin denetimi ve gözetiminde gerçekleştirilen linç saldırılarında öldürülen onlarca insanımızın…” / “İmralı’da Sayın Öcalan’ın müzakereleri yürütmesini kolaylaştıracak bir sekretarya kurulması bile krize dönüştürülmekte…” / “Asker, polis, gerilla hiçbir gencimizin ölmeyeceği bir barış ikliminin yaratılması…”

PKK başı “Sayın Öcalan”, militanlar “gerilla”!

HDP’liler bir kere olsun PKK vahşetinden söz etmediler.

Madem yüzümüz Avrupa’ya dönük… Avrupa’da parti kapatma “Şiddet kullanılmasını savunmaları veya bir siyasî araç olarak şiddet kullanmaları durumunda meşrudur.”

 

Alıntı:A.Tekin

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | HDP KAPATILIR MI? için yorumlar kapalı