Tem 02

İKİ FUTBOLCU

İKİ FUTBOLCU

 

 İki arkadaş. İkisi de büyük bir takımda oynayan futbolcu. Biri trafik kazasında ölür. Sağ kalan arkadaşı onu gerçekten çok özler. Nitekim bir akşam rüyasına girer.

Karşılıklı hâl hatır sorarlar. Ahretteki arkadaş der ki:

– Seni buradan izliyorum. Beni soracak olursan fena değilim. Hatta sana bir iyi, bir de kötü haberim var.

– Sen iyiden başla.

– Geçtiğimiz Cumartesi Cehennemle yaptığımız maçı 3-0 kazandık. 2. golü de ben attım.

– Çok sevindim, seni tebrik ederim. Peki kötü haberin ne?

– Bu Cumartesi günkü maç için seni de kadroya aldılar, hazır ol!

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , | İKİ FUTBOLCU için yorumlar kapalı
Tem 01

TOPRAK BİLE KABUL ETMEYECEK

TOPRAK BİLE KABUL ETMEYECEK

 

Ayıptır diyeceğim; yüzlerce kere demişimdir.

“Günahtır” diyeceğim; binlerce kere demişimdir.

“Yazıktır” diyeceğim; keza öyle…

Yüzüne tükürsen “Yarabbi şükür” demek de “takiye”ye dahil oldundan zahir; kime söylüyorsun!

***

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası için en stratejik görevleri yerine getirmiş, emperyalistlerin her nevi kumpasına karşı Türk Milleti’nin “hürriyet hikayesi”ni yazmaya azmetmiş, “peygamber ocağı” saydığımız Türk Ordusu’nun şerefli üniformasına bir gün leke düşürmemiş ve aslında en önemli görevlerini ifa ettikleri, şimdi “FETÖ” dediğiniz yapılanmanın ihanetini ifşa etmek üzere, “tutsak” halleriyle bile insanüstü bir mücadele sergiledikleri anda katledilen “kahraman” Türk subaylarından bir tanesine bile;

Ne, “zulüm mahkemeleri”nce atıldığı cezaevinde şehadete eren Murat Özenalp‘e,

Ne, “zulüm mahkemeleri“nin iftiralarıyla üniformasının itibarsızlaştırılmasına vesile olmaktansa canına kıyan Ali Tatar‘a,

Ne,  sağlığını “zulüm mahkemeleri”nce atıldığı cezaevinde bırakan Cem Aziz Çakmak‘a,

Ne, Bosna’dan Afganistan’a, Kafkaslar’dan Uzak Asya’ya kadar dünyanın dört bir yanında Bond filmlerine taş çıkartacak “milli operasyonlar”ı yüklediğiniz ve “zulüm mahkemeleri”nce atıldığı hücrede ölüme mahkum ettiğiniz Kaşif Kozinoğlu‘na,

Ne, bu ülkenin heykeli dikilecekler listesinin en üst sıralarına layıkken “zulüm mahkemeleri”nce yıllarca zulmühanelerde tutulan gazi Muzaffer Tekin‘e, ne gazi Abdülkerim Kırca‘ya bir gün bile “şehit” demeyip…

Değil memleketin bütün camilerinde gıyabi cenaze namazı kıldırmak, cenazelerine gidenleri fişletip…

“Aylarca tek kişilik hücrede tutuldu”, “sağlık sorunlarına rağmen tedavi ettirilmedi”, “zulüm mahkemelerinde can verdi” diye Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı’nı “şehit” ilan ederek, bir de 81 ilde gıyabi cenaze namazını kıldırdınız ya…

Muhatabının vicdanında zerre karşılık bulmayacağını bilsem de bir kere daha diyeceğim; ayıptır, günahtır, yazıktır!

Hak vaki olduğunda kara toprak nasıl kabul edecek sizi bağrına!

 

 

Alınt

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | TOPRAK BİLE KABUL ETMEYECEK için yorumlar kapalı
Haz 30

NAMAZI KAÇ KİŞİ KILDI?

NAMAZI KAÇ KİŞİ KILDI?

 

Meşhûr Abbâsî halîfesi Hârûn Reşîd, bir gün Behlûl Dânâ’ya : “Senden bir ricâm var. Bu akşam, câmiye gittiğinde, cemâatle namaz kılan kaç kişi varsa, hepsini topla saraya getir. Büyük bir ziyâfet hazırladım, onları bu gece sarayda ağırlayacağım” demiş. Behlûl “Peki” demiş. Akşam namazından sonra Behlûl Dânâ, saraya yanında sadece iki kişi ile dönmüş. Halîfe, Behlûl’ün yanında sadece iki kişi olduğunu görünce fenâ halde canı sıkılmış. Behlûl’ün işi savsakladığını düşünerek, “Yâhu koskoca câmide, cemâatle namaz kılan iki kişi mi vardı? Benim bildiğim akşam namazında orada en az iki yüz, üç yüz kişi olması lâzım. Ben bütün hazırlıkları ona göre yaptırdım. Ben sana güvenerek sana bir iş havâle ettim ama sen bu işi beceremedin” deyince, Behlûl “Yoo hiç de öyle değil, sen ne dediysen ben tam da onu yaptım” demiş ve mes’eleyi şöyle îzâh etmiş :

Bu akşam mescide gittim ve akşam namazını kasden en arka safda kıldım. İmam selâm verir vermez, hemen dışarı çıkıp kapıda dikildim. Dışarı çıkan herkese tek tek, aynı soruyu sordum. “İmam Efendi, bu akşam namazda hangi zamm-ı sûreleri okudu?” dedim. Yüzlerce kişi arasından sadece şu iki zât, okunan zamm-ı sûreleri hatırlayabildi. Diğerleri hatırlayamadı. Arkasında namaz kıldığı imamın ne okuduğundan haberi olmayan kişi, namaz kılmış olmaz. O yüzden de ben sadece bu iki kişiyi getirdim. Hatırlarsan sen bana “Câmide kaç kişi varsa al getir” dememişdin, “Namazı cemâatle kılan kaç kişi varsa al getir” demişdin. Ben de böylece senin sözünü yerine getirmiş oldum.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , | NAMAZI KAÇ KİŞİ KILDI? için yorumlar kapalı
Haz 29

BU HAİNLİK DEĞİL Mİ?

BU HAİNLİK DEĞİL Mİ?

İşte birkaç gün önce İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, bir soru önergesiyle deşifre ettiği rezalet, yalnızca devlet kaynaklarının kontrolü açısından nasıl başıboşluklar yaşandığını göstermiyor, aynı zamanda bu ülkenin parasının ne kadar pervasızca – bilinçsizce ve cahilce harcandığını da kanıtlıyor…

2013 yılına kadar Marmaray Projesi kapsamında Güney Kore’den ithal edilen ancak “gerekli uzunlukta ray-makas sistemi olmadığı için” hizmete alınamayan 10’lu vagondan oluşan 38 tren seti Haydarpaşa ve Edirne Gar müdürlüklerinde atıl durumdaymış… Yani çöpte!!!

İYİ Parti Milletvekili Türkkan’ın, “bu vahim skandalla ne kadar kamu zararı oluştuğu” konusundaki sorusunu yanıtlayan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, Marmaray Projesi, Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı banliyö hatlarının iyileştirilmesi işi kapsamında 34 set 10 araçlı ve 20 set de 5 araçlı olmak üzere toplam 54 set (440 araçlı) tren alındığını, bunlar için “478 milyon 5 bin 400 euro” harcandığını açıklamış…

Peki, bu kadar para ödenen trenler ne haldeymiş?..

Ulaştırma Bakanının bu soruya, “Trenler, düzenli bakım ve temizlikleri yapılarak gare (istasyon) sahalarında depolanmaktadır” diye yanıt vermesi, “ray – makas hatası”nı açıklamıyor ama devlet kaynaklarının, yani milletin mallarının nasıl heba edildiğini kanıtlamaya yetiyor…

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | BU HAİNLİK DEĞİL Mİ? için yorumlar kapalı
Haz 28

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

 

* “İnatçılık ile aptallık ikiz kardeştir.” Sofokles

* “Ayağına gelen fırsatı kaçırmayan kişi onda dokuz başarılı olur. Ama kendi fırsatını kendi yaratan kişinin başarısı ise kesindir.” Dale Carnegie

* “Senden iyilere yerini vermesini bil.” Terentius

* “Modern bilinç, milli bilincin karşıtı değildir. Tersine modern bilinç, bizim milli benliğimizin korunmasının güvencesidir.” Nur Sultan Nazarbayev 

* “Birbirinizle çekişmeyin, sonra içinize korku düşer, gücünüz elinizden gider.” Enfal Suresi 46.Ayet

* “Hatırlanmasında yarar varsa, kimse unutulmaz.” Benjamin Disraeli

* “Rusya’da Rus olmayan her şeyi yıkacağız ve Rus’a göre yeniden kuracağız!” Stalin

* “Başkalarını överken, kendimizi överiz.” Alexander Pop

* “İyi yazılmış bir kitabı her zaman kısa bulurum.” Jane Austen

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Haz 27

BİZLER VATAN MİLLET DERDİNDEYKEN, BİRİLERİ MAKAM ŞÖHRET DERDİNDE…

BİZLER VATAN MİLLET DERDİNDEYKEN,

BİRİLERİ MAKAM ŞÖHRET DERDİNDE…

 

Bu yazı bütün Türk Milliyetçileri içindir…

Özellikle Türk Milliyetçiliği “maskesi” takanlara..

Tam tamına elli yıllık bir Ülkücü olarak içim kan ağlayarak şahit olduğum olaylar beni dün olduğu gibi bu günde fazlasıyla üzmektedir. Artık olur olmaz zamanda “ ben Ülkücüyüm” diyene bile şüphe ile bakmakta olduğumu itiraf ediyorum..

Bundan otuz kırk yıl öncesine baktığınızda Ülkücü gençliğin bir simidi bile arkadaş sayısına göre paylaşıp yediğini görürsünüz. Türk Milliyetçiliğinin lideri MHP’sinin kurucusu Merhum Alparslan Türkeş “Bozkurtlarım” çağrısı ile milyonları harekete geçiren, elini kaldırması ile milyonları susturan bir dava adamının Türk Milliyetçiliği Ülküsünün tohumlarını Anadolu’nun her köşesine serpiştirdiğinde emperyalizmin ajanları kullanılarak o güzide tohumlar yok edilmek istenmiş ancak başarılı olamamışlardır. Vatan, millet, bayrak, ülkü uğrunda nice fidanlar toprağa düşmüş, nice güneşler batmıştı. Onların yasını tutmaktayken, acısını yaşarken Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefatı sonrası bir Bahçeli denen şahıs on dokuz yılda Ülkücü hareketi, MHP’yi getirdiği uçurumu görmek mümkündür.

O sözde “Bilge lider, Türkmen Beyi” Bahçeli ki; Anadolu’nun pek çok yerinde düzenlenen kurultaylarla birlikte Türk Dünyası Kurultayını yapmamış, Anadolu’da Türk Milliyetçiliği Ülküsünün gür sesi, coşkun nefesi, “Ölmez bu hareket ölmez bu dava” diye haykıran Ozan Arif (Şirin)’in cenazesine katılımı yasaklamıştır.

Ülkü Ocaklarını etkisizleştirmiş, sonunda Genel Kurul yapmayarak koltuğu bırakmamak için, daha doğrusu siyaset denizinde boğulmamak için “ümmetçilik” fikrini savunan bir dala tutunarak Türk Milliyetçiliği Ülküsünü savunanları bölmüş, parçalamış, ülkücüleri birbirine düşürmüştür.

Son belediye başkanlığı adayları belirlenmesinde de yapacağı en büyük ayrıştırmayı yapmış belediye adayları ile birlikte ülkücüleri birbirine düşman hale getirmiştir.

Yazacak çok. Fakat giden can şehitler, ülkü için can kan verenler aklımdan hiç gitmemekte ve bunların yaptığını Allah’ın lanetlediği şeytan bile yapamaz düşüncesini yaşadığımı belirtmek istiyorum.

Bu onulmaz halden nemalanmak için çalışanları kızıyorum, kınıyorum

Dün kardeş olanları bu gün düşman edenler, ettirenler emperyalizmin ajanlarıdır.

 

Hani “TANRI DAĞI KADAR TÜRK HİRA DAĞI KADAR MÜSLÜMIZ” Diyorduk

Hani “BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZ İÇİN” Diyorduk”

Hani “ÜSTE MAVİ GÖK ÇÖKMEDİKÇE ALTTA YAĞIZ YER DELİNMEDİKÇE TÜRK’ÜN İLİNİ VE TÖRESİNİ KİM BOZABİLİR?” diyorduk…

  1. VS. VS.

 

SON SÖZ: “EY TÜRK TİTRE VE KENDİNE DÖN!”

 

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , | BİZLER VATAN MİLLET DERDİNDEYKEN, BİRİLERİ MAKAM ŞÖHRET DERDİNDE… için yorumlar kapalı
Haz 26

AH ZAMAN!

AH ZAMAN!

 

Hayatı su gibi içiyor zaman

Ansızın habersiz geçiyor zaman

Dertli, dertsiz anı seçiyor zaman

Ah zaman! Ah zaman! Ah zaman!

 

Bağrında saklıdır hazine sırlar

Böyle geçmiş aylar, yıllar, asırlar

Sevinçler, kederler, hele nasırlar

Ah zaman! Ah zaman! Ah zaman!

 

Bir zaman ki hiçbir şeye gelmiyor

Hem hiç ağlamıyor, hem hiç gülmüyor

Zaman küheylanı durmak bilmiyor

Ah zaman! Ah zaman! Ah zaman!

 

Zaman bu, bakarsın her şey kaynatır

Zaman bu insana soylar soylatır

Zaman bu, adamın aklın oynatır

Ah zaman! Ah zaman! Ah zaman!

 

Bir an gelir, çare olur derdine

Bir an gelir, pusu kurar merdine

Bir an gelir, çile satar ferdine

Ah zaman! Ah zaman! Ah zaman!

 

Maziye, atiye müthiş danışman

Onu kaybedenler olur bin pişman

Bazen dost bir olur bazen bir düşman

Ah zaman! Ah zaman! Ah zaman!

 

su gibi akmak huyudur onun

Geçmişi meçhuldür koyudur onun

Günler, aylar, yıllar soyudur onun

Ah zaman! Ah zaman! Ah zaman!

 

Felaketle dolu günler yaşatır

Bazen efelenir ünler yaşatır

Kafası eserse şanlar yaşatır

Ah zaman! Ah zaman! Ah zaman!

 

Bir giderse geri gelmez bir daha

Torpil yapmaz ne bir kula, ne şaha

Her haliyle bağlı yalnız Allah’a

Ah zaman! Ah zaman! Ah zaman!

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | AH ZAMAN! için yorumlar kapalı
Haz 25

Bakın Çanakkale nasıl geçiliyor?

Bakın Çanakkale nasıl geçiliyor?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunan eğitimci Mahiye Morgül kitaptan 11 suç delili tespit etmiş. Ben sadece üçünden alıntılar yapacağım:

Suç duyurusunda “İlkokul Matematik-1 Ders Kitabı”nı araç olarak kullanarak çocuk istismarı yapılıyor” deniliyor. Hem de 1.5 milyon çocuğa!

1-Kitabın kapağında kapak boyu bir mavi balina var! İnternet’te oynanan ve çocuk intiharlarına sebep olan mavi balina oyununun yaygın olduğu bilinirken böyle bir tercihte bulunmak ne demektir? Kitabın 108’inci sayfasında da mavi balina oyunundan merdivenli görsel kullanılıyor.

2-Sayfa 184’te, gerçek fare boyunda bir fare resmi var. Çocuktan farenin uzunluğunu karelerle sayması isteniyor. Böyle bir ölçüm şekli yoktur ve çocuk kare saymak bahanesiyle fareye dokunmaya mecbur ediliyor. Çocuğu korkutmak suçtur ve bu durum açıkça çocuk istismarıdır. Çocuk nesneleri dokunarak sayma yaşındadır, burada istemeyerek fareye dokunarak sayacak, iğrenecek veya korkacak, sayamayacak, dahası çocuk matematikten nefret etmeye başlayacaktır.

Hemen altındaki masa ile farenin boyu eşleştirilmekle, çocuğun fareyi masa büyüklüğünde algılaması sağlanıyor! Çocuk sınıftaki tüm masaların üzerinde fare görmeye ve sınıfa girmekten de korkmaya başlayabilir.

3- Sayfa 56’da dili dışarıda yılanla ne öğretiliyor? Yılan zaten çocuğun dokunabildiği hayvan değildir, ona dokunmayı hayal ettirmek bile çocuğu korkutmaya yeterlidir. Yılan ile matematik bir arada hafızaya kaydedilecek bilgi değildir, çünkü yılanın ürkütücülüğü, matematik dersini de ürkütücü yapar. Böyle görseller çocuğun rüyalarına girer, uykusunu kaçırır. Korku zihinsel faaliyeti keser, çocuğu korkuyla eğitmeye kalkmak çocuk istismarıdır.

Çocukla sürekli dalga geçen bir kitaptan matematik kitabı diye söz etmek mümkün değildir. Çocuğun akıl sağlığı ile oynanmaktadır. Matematik-1 ders kitabında çocuk defalarca kandırılmakta, şaşırtılmakta, bozuk görsellere baktırılmakta ve korkutulmaktadır. Özetle bu kitap matematiği öğretmekten uzaktır ve matematik bilimine aykırıdır.

***

Çanakkale işte böyle geçiliyor! Ruh hastası bir toplum yetiştirilerek! Bunlar ne millî ne de yerlidir? Savaşla yenemedikleri Türk Milleti’ni böyle yok edecekler! Çocuklarınıza sahip çıkın!

 

 

Alıntı: Arslan BULUT

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , | Bakın Çanakkale nasıl geçiliyor? için yorumlar kapalı
Haz 24

Siz Olsanız Ne Yapardınız?

Siz Olsanız Ne Yapardınız?

Mahkemede hakim davacıya sormuş:

– “Kazadan sonra size ‘Nasılsınız?..’ diye soran otoyol polisine ‘Çok iyiyim, harikayım’ demişsiniz, şimdi tam tersini söylüyorsunuz ve tazminat istiyorsunuz!”

– “Efendim atım Karataş.”

– “Bırak şimdi atını matını… Olayı anlat..!”

– “Efendim, müsaade ederseniz olayı arz edeceğim, atım Karataş ile otoyolda giderken kamyonun biri bize çarpınca ikimiz de yolun kenarına fırladık, müthiş canım yanıyor ve kımıldayamıyordum, yattığım yerden atımın acı dolu feryatlarını duyuyordum tam o sırada otoyol polisi geldi, atın iniltilerini duyunca ona yöneldi, tüfeği ile tam alnının ortasından vurdu, elinde dumanı tüten tüfekle benim yanıma geldi, “Atının durumu çok kötüydü hallettim” dedi ve “Peki, sen nasılsın bakalım?.. ” diye sordu.

-Affedersiniz ama siz olsaydınız ne yapardınız!”

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , | Siz Olsanız Ne Yapardınız? için yorumlar kapalı
Haz 23

TÜRK’ÜM DİYEMİYENLERİN TÜRK’Ü YÖNETMEYE HAKKI YOKTUR..

TÜRK’ÜM DİYEMİYENLERİN TÜRK’Ü YÖNETMEYE HAKKI YOKTUR..

 

AKP’nin İstanbul adayı Binali Yıldırım, Diyarbakır’da, “İstiklal mücadelesini başlatırken daha savaş döneminde Ankara’da Büyük Millet Meclisi’ni toplayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün davet ettiği millet temsilcileri arasında Kürdistan mebusu da vardı, Lazistan mebusu da vardı” diye konuştu.
Vardı da ne oldu? Bu anlayışın yerine “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka, Türk milleti denilir” denildi değil mi? Atatürk, bu anlayışı yerleştirmek için, 4 Ekim 1932’de Diyarbakır gazetesine verdiği demeçte, “Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep aynı cevherin damarlarıdır. Bu damarlar, birbirini tanısın. Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelik çabalar boğulmaya mahkûmdur. Türk milleti kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir.” dedi.
Atatürk, 10’uncu yıl nutkunu da “Ne mutlu Türküm diyene” diye bitirdi. Şimdi Binali Yıldırım ne yapmak istiyor. Osmanlı dönemindeki isimlendirmelere geri mi dönelim?
31 Mart seçimlerinden önce Tayyip Erdoğan, “Türkiye’de Kürdistan yoktur, Kürdistan isteyen Irak’ta bir Kürdistan var oraya gitsin” diyordu da şimdi ne oldu? Gerçi o konuşma de sorunluydu ya…
***
İstanbul kaybedilince AKP’nin metabolizması bozuldu. Bu arada Abdullah Öcalan ile görüşmelere başlandı. Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan ile ikinci defa görüşen Mehmet Öcalan, ağabeyine İmralı’da başlayan görüşmelerin devam edip etmeyeceği yönünde bir soru yönelttiğini ve “Ne görüşme kanallarının tamamen açıldığını söyleyebilirim ne de kapandığını söyleyebilirim. Biraz beklemek gerek. Eğer ki bu kanallar tamamen açılırsa herkes için iyi bir şeydir. Ancak tamamen kapanırsa herkes için yıkım getirecektir.” cevabını aldığını söyledi.
Bizim İstanbul seçiminin iptalinden önce aldığımız “Öcalan ile pazarlık yapılacak” duyumunu bu sözler doğruluyor!
Öcalan ile pazarlık devam ediyor! AKP, İstanbul’u kaybetmenin Türkiye’yi kaybetmek olduğunu biliyor ve onun için “Kürdistan” diyor, “Lazistan” diyor ve Pontus iddiaları üzerinden Karadenizli olmayan seçmenler üzerinde çalışıyor!

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | TÜRK’ÜM DİYEMİYENLERİN TÜRK’Ü YÖNETMEYE HAKKI YOKTUR.. için yorumlar kapalı