May 31

Kuruması için astım

Kuruması için astım                                                                                                                                                                                           www.kenansahbaz.com

Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar
-“Seni en akıllı seçiyoruz” demişler. Doktorlardan biri:
-“Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin” demiş. Deli:
-“Gelemez ki!” Doktor:
-“Neden gelemezmiş?” Deli:
– “Çünkü kuruması için onu astım!”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | Kuruması için astım için yorumlar kapalı
May 30

YORUMSUZ

YORUMSUZ                                                                                                                      

www.kenansahbaz.com

“Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır”

“Beni de bir ana doğurmadı mı? Türk anaları daha nice Mustafa Kemal’ler doğurur”            

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kurucusu  Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk

 

“- Tayyip Erdoğan gitsin demek, bizim tüm siyasetimizi, tüm çalışmalarımızı, üzerine bina ettiğimiz milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin tek olması anlayışı yıkılsın demektir!..”

Yeni Türkiye’nin Cumhurbaşkanı”

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | YORUMSUZ için yorumlar kapalı
May 29

Süleyman Şah’ın Valisi Çankırı Fatihi Emir Karatekin

Süleyman Şah’ın Valisi Çankırı Fatihi Emir Karatekin
www.kenansahbaz.com
 
1071`de başlayan Anadolu`nun fethi, Süleyman şahın 1075`de İzniki alarak Anadolu Selçuklu Devletinin temellerini atmasıyla devam etmiş, aynı zamanda 1080`deki büyük Türkmen Göçü ile Anadolu`daki Türk nüfusu hızlı bir artış göstermiştir. Bu fetihleri efsanevi olarak anlatan Danişmendnameye göre, Çankırı`yı fetheden Emir Karatekin, Melih Danişmend Gazi ile Emir Artuk`un arkadaşlarındandır.
 
Emir Karatekin, 1082`de Çankırı`yı aldıktan sonra Kastamonu ve Sinop`u topraklarına katarak egemenlik alanını genişletmiş ve gücünü sağlamlaştırmıştı. Danişmendname bu fethin Danişmendliler adına yapıldığını söylerse de, Bizans kaynaklarıyla öbür kaynaklar, Emir Karatekin`i Süleymanşah`a bağlı bir komutan olarak gösterir. Nitekim, büyük Selçuklu Sultanı Melihşah, başta Süleymanşah olmak üzere Anadolu`da kendisine karşı bağımsız bir güç oluşturan bu beylere karşı 1078`de Porsuk Bey, 1091`de Emir Bozan komutasında ordular gönderdi; Emir Karatekin`de bu ordularla çarpıştı ve savunmasını güçlendirmek için, Sinop yöresinden geri çekildi. Türbesi Çankırı`da olan Emir Karatekin`in hangi tarihte öldüğü kesin olarak bilinmiyor. Bilinen yörenin, I.Haçlı seferinin sonuna dek Türklerin elinde kaldığıdır.1097`de İznik`i ele geçiren Haçlı ordularının Eskişehir üzerinden güneye doğru yönelmeleri sonucu Çankırı, Haçlı işgalinden kurtulmuştur. Ancak, 1100de Danişmendli beyi Emir Gazi Gümüştekin`in Malatya önlerinde Antakya Haçlı Kontu Bohemond`u tutsak alarak Niksara götürmesi, bunun üzerine de 1101`de Roymond`de Toulouse komutasındaki bir haçlı ordusunun Bohemondu kurtarmak için harekete geçti. Ankara`yı da alarak yakıp yıkan bu ordu; Çankırı önlerine gelmiş, kenti çok iyi savunan güçler karşısında başarısızlığa uğrayınca yöreyi yağmalayarak Kastamonu`ya geçmiştir. Bu ordu Amasya yakınlarında I.Kılıç Arslan ve Emir Gazi Gümüştekin`in güçlerine yenildi. Haçlılara yardım eden Bizanslıların elinde kalan Çankırı yöresinin Emir Gazi Gümüştekin 1106`da yeniden fethetti. I.Haçlı Seferinin etkisinin azalmasından sonra, kendilerini toparlamaya başlayan Anadolu Selçukluları ile Danişmendliler, birbirleriyle sürekli bir savaşa başladılar. Ayrıca Danişmendliler arasında da taht kavgaları eksik olmuyordu. Bu durumda yararlanan Bizanslılar, daha önce bitirdikleri birçok yeri geri almaya başladılar ve 1132`de Vali Alparslan yönetimindeki Çankırı`yı da ele geçirdiler. Bir yıl sonra 1133`de Emir Gazi Gümüştekin Çankırı`yı Bizans egemenliğinden kurtardı ve 1134`de de öldü. Bunun üzerine oğullarıyla Anadolu Selçuklu Sultanı I.Mesut arasında yeni bir savaşı başladı. Bu arada Bizans İmparatoru Ioannes, Kastamonu`da bozguna uğratan Bizans güçlerinin öcünü almak için, kendi komutasındaki bir orduyla Çankırı önlerine geldi. Çankırı`daki Türk valisi öldüğünden kenti savunan güçleri karısı komuta ediyordu. Bizans ilerlemesine karşı, I.Mesut`la Danişmendli tahtına egemen olan Melik Muhammed birleştiler. Bunun üzerine Ioannes, Marmara Bölgesine doğru çekilerek kışı burada geçirdi. 1135 baharında yeni güçlerle Çankırı ve Kastamonu`yu kuşattı. Zorlu savaşlar sonunda Çankırı Bizanslıların eline geçti. Kentteki Türkler tutsak alınarak İstanbul`a götürüldü. Ancak Ioannes`in çekilmesinden kısa bir süre sonra kent Türklerce geri alındı.
 
Kaynak: http://www.turkcebilgi.com/emir_karatekin
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | Süleyman Şah’ın Valisi Çankırı Fatihi Emir Karatekin için yorumlar kapalı
May 28

Türk evladı uyan!

Türk evladı uyan!                                                                                                                                                                                         www.kenansahbaz.com

Son yıllarda, millî ve üniter devletimizin “federasyon!”a dönüştürülmesi için ne kadar uğraşıldığını biliyoruz. ABD ve AB’nin açıktan tehdit dolu baskıları da ortadadır. PKK/KCK da bu amaçla 32 yıldır terör yapmaktadır. İktidarın “Vatandaş tarifinde etnik vurgu olmayacak” demek suretiyle anayasadan “Türk’ün” adını çıkarmayı hedeflediği, bu maksatla “yeni anayasa” ısrarından vazgeçmediği malumdur. Türk Milletinin adı anayasadan çıkarılırsa, egemenliğin tapusu iptal edilmiş, ortaklığın kapısı açılmış olacaktır. Yönettiği milletin adını söylemekte güçlük çekmeleri de buradan gelmektedir. Teröristbaşı Öcalan’la varılan mutabakatın adına “çözüm süreci” denilmesinin anlamı da budur.

Yukarıda söyledik, Almanya ve ABD, federal rejimle yönetilmektedir. Bunlar aşağıdan yukarıya doğru ve tek bir millet esasına göre kurulmuştur. Bize ise iki etnikli, iki dilli ortaklık devleti dayatılmaktadır. Buna egemenliğin bölüşülmesi denir ki iç savaş kaçınılmaz hale gelir…

Türk evladı uyan!

Kaynak: Anayasal saldırı! – Sadi SOMUNCUOĞLU

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , | Türk evladı uyan! için yorumlar kapalı
May 27

Türk’ün Kanındaki Cevher…

Türk’ün Kanındaki Cevher…                                                                                                                                                                    www.kenansahbaz.com

 

Kızıl Elma ülküsü bir gerçeğin sözüdür

Büyük denen bu dünya bilki sana dar oğul!..

Tarihten çıkıp gelen yiğit Türk’ün özüdür

Kanındaki cevherin bir farkına var oğul!..

 

Olmamalısın asla hainliğin aması

Unuttu sanma sakın Rum’u, Çin’i, Roma’sı

Vardır her canlı gibi milletlerin koması

Yanmalı yüreğinde Türk’ün özü har oğul!..

 

Senin yönetiminde  korkup sinemez kimse

Sendeki o erdemi görse dönemez kimse

Bil ki yiğitçe, mertçe seni yenemez kimse

Her nerede Türk varsa onu candan sar oğul!..

 

Türklük gurur şuuru genlerine işlenmiş

Hürriyetin, vatanın tek diş ile dişlenmiş

Ruhun bedenin kutsal Kabe ile eşlenmiş

Bir Allah, vatan, bayrak gönlümüzde yar oğul!..

 

Kainatın sahibi Türk koymuştur adını

Hiç bir ırk senin kadar bilmez vatan tadını

Fikir, zikir, şükür et, doldurma miadını

Vatansızlık bir Türk’e mahşere dek ar oğul!..

 

Hak’tan gelen Hak izin, ne dövmektir ne sövmek..

Peygamberin diliyle şerefli Türk’ü övmek..

Yaradanın emridir yaradılanı sevmek..

Bir gönlü kazanmaktır bir kul için kar oğul!..

Kenan ŞAHBAZ

 

Not: Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Türk’ün Kanındaki Cevher… için yorumlar kapalı
May 26

“Hay sizin Miliyetçilik anlayışınıza!…”

Hay sizin Miliyetçilik anlayışınıza!…

www.kenansahbaz.com

Şeyhülislamlık makamını tesis edebilseler namzetlerinden biri olacağı tartışmasız “hoca”ları şöyle yazmış dünkü Yeni Şafak’ta:

 “Milliyet, millete ait olmayı ifade eder, milliyetçilik ise bu aidiyeti, dinin de önüne geçirerek bir dava, bir ideoloji haline getirmektir.

Kur’an-ı Kerim millet kelimesini bugün meşhur olan “ulus, etnik birliğe dayalı toplum” manasında değil, din manasında kullanır. İslam etnik aidiyete ve bu aidiyetin İslam ile çatışmayan özelliklerini/değerlerini korumaya karşı değildir, onun karşı olduğu husus “ümmet birliğini ve din kardeşliğini bozan veya ikinci plana atan milliyetçilik”tir.

Ayrıca Hıristiyan Batı dünyası, Macarlar gibi Hıristiyanlaşmış Türkleri benimsediği halde Müslümanlığını korumuş Türkleri hiçbir zaman dost olarak görmemiştir…”

 

İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak, apartman yöneticisi gibi kapı kapı aidat toplama atılımını yaptığımız şu günlerde, hazır İslam Ordusu filan da telaffuz edilmeye başlanmışken nasıl bir “millî imha” planı önerirsiniz “majesteleri”!

Hayır; günahı mübah sayan bir “töre” değil ki bizimki, öyle “fetva”yla “canlı bomba”ya filan dönüştüremezsiniz “Türk Milliyetçileri”ni de o bakımdan soruyorum…

Nasıl becereceksiniz “millet” görünümlü “ari ümmet(!)”leştirme projesini?

Biz de Müslüman olmuş Fransızları, İngilizleri “millet”ten sayıp Gagauzları, Çuvaşları, Yakutları, Dolganları, Karagasları, Karayları, Tuvaları, Yugurları, Altay Türklerini “gavur” mu ilan edelim mesela; böyle mi sizin tanımınıza uygun bir “millet”e benzeteceksiniz bizi?

Darwin muamelesi mi yapacağız Dede Korkut’a mesela?

Soyumuzun bir bozkurttan türediğini anlatıyor diye “Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusundaki metinler”den sonra destanlarımızı da mı çıkaracağız müfredattan?

Alageyikleri, kartalları; ongunlarımızı öğretmeyecek miyiz çocuklarımıza; maazallah “put” yaparlar kendilerine diye?

Halife’nin saltanatına son verdi ve hilafeti kaldırdı diye “İslam’ın kılıcı” varsaymadığınız Kuvayı Milliye kahramanlarını deccal, kurdukları “Haçlı gölgesinden arınmış semalarında ezan okunacak kadar hür” Türk devletini ceberut mu varsayacağız sizin gibi?

 

Kaynak: Alın size “millî ve yerli” model! – Selcan TAŞÇI

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , | “Hay sizin Miliyetçilik anlayışınıza!…” için yorumlar kapalı
May 25

ADALET HER ZAMAN HERKESE LAZIM..

ADALET HER ZAMAN HERKESE LAZIM..                                                                                                                                                           www.kenansahbaz.com

Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık;
Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık

Mâdâm ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın…
Yaksaydın a mel’unları… Tuttun bizi yaktın

Küfrün o sefil elleri âyâtını sildi:
Binlerce cevâmi’ yıkılıp hâke serildi

Kalmışsa eğer bir iki mâbed, o da mürted:
Göğsündeki haç, küfrüne fetvâ-yı müeyyed!

Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,
Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar!

En kanlı şenâatle kovulmuş vatanından
Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan!

İslâm’ı elinden tutacak, kaldıracak yok…
Nâ-hak yere feryâd ediyor: Âcize hak yok!

Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi?
Ağzım kurusun… Yok musun ey adl-i İlâhî!

Mehmet Akif Ersoy

 

Hz. Ömer Şam Valisi’ne  “Câmiyi yık, adâleti yıkma” der…

Orhan Gazi’nin, oğlu Murad Hudavendigâr’a şöyle vasiyette bulunmuştur:                                                                 

“Çü istiklâl buldun saltanatda //Adâlet eyle dâim memleketde//Garaz nâm-ı nikûdur ana çalış//Kimesne itmesin cevrinle nâliş//Kaparsan arsa-i adl içre kûyı//Bulursun bî-gümân nâm-ı nikûyı.”

(Saltanat tahtına geçtin, memleketi daima adaletle yönet. Geride iyi bir ad bırakmaya çalış, kimseye zulmetme. Ülkeye adaleti hâkim kılarsan hep hayırla anılırsın.)

Namık Kemâl ise Adalet için şöyle der:                                                                                              

“Bulunmazsa adâlet milletin efrâdı beyninde//Geçer bir gün zemîne, arşa çıksa pâye-i devlet.”

(Milletin fertleri arasında adalet olmazsa, devletin pâyesi arşa çıkmış olsa bile bir gün muhakkak yerin dibine geçer.)

 

Bazı yazarlar zararlı eserler (âsâr-ı muzırra) neşretmekle itham edilerek “fitne ve fesat çıkarmaya çalışmak” (Sâî bil-fesat) iddiasıyla mahkemeye verilirler. Mahkeme sürgün edilmelerine karar verir. Mahkeme üyelerinden Hersekli Arif Hikmet (ö. 1903) karara itiraz eder. Ve der ki:

Bir kâtili mahkûm etmek için suç âletini görmek gerektiği gibi, sürgün edilmelerine hükmedilen kişilerin suç âletini de (âlet-i fesât) görmek lazım. Zararlı neşriyat (âsâr-ı muzırra) ne imiş, ortaya konulsun, tek tek inceleyelim. Yazarın fitne ve fesat çıkarmaya (sâî bil-fesât) çalışıp çalışmadığına vicdanen kanaat getirelim. Böyle körü körüne hüküm verilmez.

Mahkeme âzâları aslında dürüst insanlar olmalarına rağmen Arif Hikmet Bey’in sözünü bizzarûre (üstlerinden korktukları için) duymazdan gelirler. Arif Hikmet ısrar edince mahkeme âzâlarından biri: Hikmet Bey, canım kardeşim, âsâr-ı muzırra (zararlı yayınlar) denilen kitaplar incelenip de muzır (zararlı) olmadığı meydana çıksa, bu hakikati ortaya koyabilecek yiğit hani nerede? der. Bunun üzerine Hersekli Arif Hikmet lânet okuyarak mahkemeyi terk eder…

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , | ADALET HER ZAMAN HERKESE LAZIM.. için yorumlar kapalı
May 24

İktisadi Türkçülük, İttihat ve Terakki’den Cumhuriyet’e Miras

İktisadi Türkçülük, İttihat ve Terakki’den Cumhuriyet’e Miras                                                                                                 www.kenansahbaz.com

“Tek dil, tek millet ve tek kimlik, zihniyeti gereği Türk kimliğini hâkim kılmak ve ‘öteki’ni tasfiye etmek politikası aynen icra edile geldi…” diye başlıyor yazı… “Öteki” dediği, Türk’e kefen biçmeye yeltenen Ermeni ve Rum isyancılar…

Devamında söyle yazıyor:                                                                                                                                          

“Devlet icraatı olarak mülkiyet transferi ve tapulama işleminin yapıldığı 1915 ve sonrası, harbin transferi hızlandırdığı, iktisadi Türkçülüğü güçlendirdiği ve piyasayı Türkleştirdiği yıllar olarak değerlendirildi.

Harbin mülkiyet ve sermaye transferini hızlandırdığı İttihat ve Terakki’den Dr. Nâzım ile Berlin’e kaçan Talât tarafından da ifade edilmiştir.

Yakın dönem tarihçilerinden Sina Akşin ‘İktisadi Türkçülük yeşerdi’ derken, Zafer Toprak da ‘Savaşla piyasanın millileştiği’ tespitinde bulundu.”

Okumaya devam edelim:

“Osmanlı sisteminde Saray’dan yapılan işbölümü sonucunda 20. yüzyılın başına gelindiğinde ekonominin hâkim unsuru Hıristiyanlar yani milleten Rum ve Ermenilerdi. Osmanlı’ya hâkim unsur ifade edildiği biçimiyle milleti hâkime Müslüman-Türk’ün ekonomide etkinliği sınırlıydı.

Hıristiyanların ekonomide hâkim olması, çok uyanık veya işbirlikçi olmalarıyla açıklanamaz, sistemi kurgulayan Osmanlı Sarayıydı. Elbette o dönemde uyanık ya da işbirlikçi Müslüman-Türkler de vardı.

İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasının araştırmasına göre, 1880’lerde 31 sektörün 27’sine gayri Türk ve 4’üne Türk hâkimdi.

1914-1915’lerde de Osmanlı sanayi sermayesinin dağılımında, Müslüman-Türk’ün yüzde 15 olan payı, Rumlarda yüzde 50 ve Ermenilerde yüzde 20’ydi.

Bu üç farklı kaynağın ortaya koyduğu sonuç, Müslüman-Türk sermayedarın payı biraz aşağı-yukarı sapmayla yüzde 15 civarında olup, geriye kalan yüzde 85’i de Hıristiyan ve Museviler ve yabancılarındı. Yüzde 85’lik payda ağırlık Rum ve Ermeni milletinindi.”

İttihat ve Terakki bunu görmüş, düzeltmeye çalışmış, bir şeyler yapmış ama tam başaramamış, bunu tamamlamak Atatürk Cumhuriyeti‘ne nasip olmuş… Bu yazı neler olduğunu da yana yakıla anlatılıyor, okuyalım:

“1915’ler ve 1920’lerin ekonomi politiğiyle emvâli metruke kapsamına alınan fabrikaların, imalathanelerin, atölyelerin ve işyerlerin de Müslüman-Türk’e transferinin sağlanmasıyla sermayenin Türkleştirilmesi hızlandırıldı. Büyük olasılıkla 1930’lara gelindiğinde Türk-Müslüman sermayedarın payı yüzde 80’lere yükselmiş olmalı.”

Büyük Atatürk‘ün o büyük sözü, ufkumuz ve bu Türklük özürlü kaleme yanıtımız olsun:

“Biz Türkler yüz sene evveline kadar her şeyi kendi çekicimizle, kendi örsümüz üzerinde vücuda getirir, kendi çarşımızda kendi elimizle satardık. İşte bunun için büyük millettik.”

Kaynak: İktisadi Türkçülük, İttihat ve Terakki’den Cumhuriyet’e Miras. – Cazim GÜRBÜZ

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , | İktisadi Türkçülük, İttihat ve Terakki’den Cumhuriyet’e Miras için yorumlar kapalı
May 23

Neye ihtiyacı varsa

Neye ihtiyacı varsa                                                                                                                                                                                                       www.kenansahbaz.com

Napolyon Bonapart İspanya’yı savaşta yendiğinde İspanya Kral’ı Napoleon’a:
– Siz sadece para toprak ganimet elde etmek için savaşırsınız oysa biz şeref için savaşırız, der…
Napoleon’da İspanya Kral’ına:
– Evet doğru herkes neye ihtiyacı varsa onun için savaşır.

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | Neye ihtiyacı varsa için yorumlar kapalı
May 22

Dolandırıcılık 2

Dolandırıcılık 2                                                                                                                                                                                       www.kenansahbaz.com                                                                                                                                                                                   

Halk sadece dini inanç ve duygularından mı yakalanıyor; milliyetçilik, ırkçılık, mezhepçilik ve ayrıca sosyal demokratlık, sosyalistlik, liberallik de siyasette dolandırıcılık vasıtası olarak kullanılmıyor mu?

Kullanılmaz olur mu?

Bir gün her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına alıyorlar, ertesi gün en büyük milliyetçi kesiliyorlar!

Veya milliyetçiliği parti politikası haline getiriyorlar ama bütün siyasi kararlarını, millî kimliğe savaş açan siyasi kadroyu desteklemek için alıyorlar.

“Atatürk’ün kurduğu parti”, sosyal demokratlık iddiasında bulunuyor ama kadrolarını, başka görüşlere sahip insanlardan oluşturuyor. Zaten Atatürk de sosyal demokrat değildi, karma ekonomi uygulayan bir Türk Milliyetçisi idi. Hatta insanlık tarihinin en ateşli milliyetçisiydi.

Siyasal İslam üzerinden referans aldığını söyleyenler ise anayasa değişikliği için referandum yaparken, “Alevi hâkimler gidecek, Müslüman hâkimler gelecek” diye propaganda yapıyor! Alevi hâkimleri birer birer istifaya mecbur ediyorlar, yerlerine cemaatçi hâkimleri getiriyorlar. Türk ordusuna operasyon yaparken onları kullanıyorlar, sonra da polisiyle, iş adamıyla, hâkimiyle, savcısıyla birlikte hepsini terör örgütü olarak ilan ediyorlar! 

Kaynak: Milliyetçilik, dindarlık ve dolandırıcılık! – Arslan BULUT

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | Dolandırıcılık 2 için yorumlar kapalı