May 02

DİL (LİSAN)

türkçe

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DİL, (LİSAN)

“Osmanlı Tarihi Koronoloji’nin ve “İzahlı İslâm Tarihi Kronoloji”nin yazarı İ. H. Danişmend, der ki: “Dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir devrinde uydurmacılık bizdeki akla sığmaz dereceyi bulmamıştır. Bütün uydurmacılarımızın eskiden ‘Lisâniyyat’ ve şimdi ‘Dilbilim’ denilen ‘Linguistique’ ilminden tamamiyle habersiz oldukları gerçektir. Çünkü bu ilim hiç kimsenin kelime uydurma selahiyeti olmadığını ve olamayacağını bir kanun şeklinde tesbit etmiştir.” (“Kelime Uydurmacılığının Tarihe Aksetmiş Menkıbeleri”, Tarihî Hakikatler, 1978).
Maalesef uydurma pek çok kelime yerleşmiş ve nesiller arası kültür uçurumu derinleşmiştir.
Esasında uydurukçacılar, linguistique ilminden haberdar idiler. Maksatları başka olduğu için, beynimize işlemiş, ruhumuza sinmiş kelimeleri değiştirmek istemişlerdir. Bunu da büyük ölçüde başarmışlardır. (“Gökkonuksal Avrat- Türkçenin Türkçesi” kitabımızda ayrıntı verilmiştir.)
İ.H. Danişmend bir Türkçüdür. Öyle bir Türkçü ki, fantezi Güneş Dil Teorisi’ni bile “tamamen orijinal” ve “sağlam temellere dayanmış” görür.
İ. H. Danişmend, bir sohbette, “çay” kelimesinin artık “kızıl sıvık” ve “kahve” kelimesinin de “kara sıvık”  şeklinde Türkçeleştirilmesinin teklif edildiğini ve mecliste bulunan herkesin güldüğünü yazmıştır.
Fransız Edmond Guerard’ın 1929 da yayınlanan “Dictionnaire encylopedique d’anectodes” başlıklı eserinde Fransa kralı IV. Henri’nin nedimi olan ünlü şair Malherbe’le (1555-1628) kral arasında geçen dil bahsinin altında yer alan Roma imparatorlarından Tibere’in şu vecizesini nakleder:
“Bir İmparator istediği insanı memleketine kabul edip vatandaşlık hakkı verebilir, fakat dilde mevcut olmayan hiçbir kelimeyi lisanına kabul edemez!
Mustafa Kemal ne yapmıştı? Tarihten çıkardığı bilinmeyen kelimeleri kullanmak istemiş; hatta, bir nutuk da irat etmiş ama, bakmış olmuyor, Türkçeyi kendi seyrine bırakmıştır.

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/paralelciler-kosutcular-33963yy.htm

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , | DİL (LİSAN) için yorumlar kapalı
May 01

İNGİLİZ Mİ, ABD HAYRANLIĞI MI?

 k_17130849_100_48171 (1)

 

 

 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE’DEKİ BİR AVM MERDİVENİNDEN ÖRNEK. BUNUN YERİNE HARİKA TÜRKÇE SÖZLER YAZSAK OLMAZ MI?

 

İNGİLİZ Mİ, ABD HAYRANLIĞI MI?

Ana sınıflarına ve hatta kreşlere kadar bir virüs gibi bulaşan İngilizce öğretme hastalığı bir İngiliz hayranlığı değilse nedir?

1860’da Osmanlı Ülkesine Japonya’dan bir ekip inceleme yaparak bir rapor yazmış. Raporda “Bunlar aralarında Fransızca konuşuyorlar, bu devlet dağılır diye raporlarına not düşerler. Şimdi gelen Japonlar da şu anda da İngilizceden dolayı dağılır diyorlar.”

 Amerika’daki Türk dernekleri bültenlerini Türkçe olarak yayınlardı. Bu derneklerin birleşerek bir federasyon olmaları sağlandı. Bir zaman sonra Amerika’daki Türk Büyük Elçiliği bu federasyona bundan sonra yazışmalarınızı İngilizce yapın emri verir. Artık toplantılar, konuşmalar, yazışmalar, bültenler İngilizce yapılır.

 Yine Almanya’da Nasrettin Hoca Haftası dolayısıyla bir kutlama yapılır. O.D.T.Ü’ den bir, iki genç profesör ile Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, T.C. Konsolosu, Türk katılımcılar, dinleyiciler ve bir de Japon Türkiyatçı bir kadın bulunmaktadır. Japon Türkiyatçı kürsüde Nasrettin Hoca’yı Türkçe anlatmaktadır. Öndeki Baş Konsolos mosmor olur ve kadının yanına yaklaşır, “ İngilizce anlatınız” der. Kadın afallar, şaşırır. Gel de, Türk dinleyicilere Nasrettin Hoca’yı İngilizce anlat, hem de Almanya’da diye düşünür. Kadın isteksiz ve tereddütlü İngilizce konuşmaya başlar. Nasrettin Hoca’nın hikâyesini anlatmayı sıra gelince Japon nezaketine rağmen kızarak “Yahu Nasrettin Hoca hikâyesi İngilizce anlatılır mı? Diyerek Türkçe olarak anlatmaya devam eder. Baş Konsolos kahrolur. O.D.T.Ü’den gelenler ise İngilizce konuşma yaparlar.

Elbette pek çok dil öğretlilmeli fakat akademik düzeyde ve gerektiğince öğretilmelidir. Kendi diline sahip çıkmak her Türk’ün asli görevidir. (K.Ş)

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , | İNGİLİZ Mİ, ABD HAYRANLIĞI MI? için yorumlar kapalı
May 01

“AKP’lilerin İtikadi Sapkınlıkları” (2)

images   10615546_734907539955782_1371133483442667544_n
106762_n  
“AKP’lilerin İtikadi Sapkınlıkları” (2)
 
AK Parti Düzce Milletvekili Fevai Arslan, ise dönemin Başbakanı Erdoğan için, “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider” tabirini kullanıp şunları söylemişti:
“Türkiye olarak artık koşmaya başladık. İşte bu koşan arabanın tekerine bir şey sokma hedefi olanlarla karşılaştık…. (Türkiye’nin) başında öyle bir lider var ki dünya liderliği kabiliyetinde ve Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var. İşte bunun önünü kesmek istediler.”                                                                                        
Partisinin liderine “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan lider” diyecek kadar şirazeyi şaşıranlar, “milletin vekili” olarak “milletin hayatını biçimlendiren yasaları” yapma konumundaysalar, burada durup iyice bir düşünmek gerekmez mi?
Bir başka AK Partili Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz ise, kendisinden ve kardeşinden söz ederken toplumsal hassasiyetlere karşı son derece lakayt ve çirkin bir tarz kullandı; kendisinden “Hazret-i İbrahim”, kardeşinden “Hazret-i Muhammed” diye söz etti. Yılbaşı gecesi Facebook’tan yaptığı açıklama özetle şöyleydi:
“Bu gece…. Son derece önemli bir gece… Çok, ama çok sevdiğinizi bildiğim iki önemli şahsiyet bu gecede dünyaya gelmişlerdir. Bunlardan birincisi Hazret-i İbrahim, ikincisi ise Hazret-i Muhammed’dir…. Allah bu iki büyük zata hayırlı ve bereketli ömürler versin diye dua ederseniz hiçbir şey kaybetmezsiniz…. Hz. İbrahim tabii ki benim. Hz. Muhammed ise en küçük kardeşim.”                                 
Tepkiler üzerine “es’piri yaptığını” ve “Hazreti” kelimesinin Türkçe “beyefendi” anlamına geldiğini söyledi. Kendisini ve kardeşini iki büyük Peygambere izafe ederek es’piri yapma cür’etini nereden aldığını açıklayacağına, kelime oyunu yaptı. 
 
(Devam edecek)
 
Kaynak: http://www.haberfedai.com/haber/23066/yeni-akit-yazar-faruk-kose-akplilerin-itikadi-sapkinliklarini-siraladi-ve-tespiti-yapistirdi
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | “AKP’lilerin İtikadi Sapkınlıkları” (2) için yorumlar kapalı
Nis 30

Altın Sözler

Samimiyet

 

 

 

 

 

 

 

 

Altın Sözler

* “Ülkeler at üstünde fethedilir, fakat at üstünden idare edilmez.” Kubilay

* “Yöneticiler duygularıyla davranmamalı, her zaman mantık yolunu seçmelidirler”. Nadiri,ölü,Müslüman,kul,köle,poleon

* “Öngörmek, yönetmek demektir.” B.Pascal

* “Dirileri, ölüler idare eder.”Gustave le Bon

* “Müslümanlar, ben sizi kul, köle edinen bir hükümdar değilim. Ben de sizin gibi Allah’ın kuluyum. Aramızda ki fark, benim bir de yönetim yükünü taşımış olmalığımdır.” Hz. Ömer

* “Kendini yönet, dünyayı yönetecek gücü bulursun.” Eflatun

* “Siz ne haldeyseniz, başınıza o halde adamlar getirilir.” Hz. Muhammed

* “Kimse kimseyi, rızası olmadan idare edemez.” A. Lincoln

* “Bir ülke iyi yönetiliyorsa, yoksulluk ve düşkünlüğün varlığı, utanç verici bir şeydir. Bir ülke kötü yönetiliyorsa, zenginlik ve onur gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır.”Konfüçyüs

* “Ülkeler öder suçunu, budala yöneticilerin.” F.Hüsnü Dağlarca

Kaynak: http://www.dersimiz.com/guzel-sozler/Yoneticilik-ile-ilgili-ozlu-guzel-sozler-1.html

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Nis 29

“İhanet Albümü”

Bt3w0qLIgAAAEQ3

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“İhanet Albümü”

16 Kasım 2013’te Diyarbakır’da sahnede bir kalabalık fotoğraf… Kimler yok ki fotoğrafta? Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Beşir Atalay, Bülent Arınç, Şivan Perver…
37 yıl boyunca Türkiye’ye gelemeyen, sahne sahne dolaşarak Türkiye’ye düşmanlık tohumları eken, İmralı’daki katile ‘kahraman’ diyen Şivan Perver Diyarbakır’da sahnede çığırırken ve tribünlerde gözyaşı döken iktidar mensuplarının fotoğrafıdır hafızalara kazınan fotoğraflardan birisi. Davutoğlu’nun Şivan Perver ile gülümseyerek el ele yürürken objektiflerden manşetlere taşınan fotoğrafı da aynı günün bir diğer küçüklük ve basitlik belgesi olarak geçti arşivlere…
***
8 Şubat 2013
ve 26 Ekim 2014
Ağrı’nın Çukurçayır köyü girişinde üst geçitte asılı olarak bulunan ve vücudunda darp izleri olan bir ceset fotoğrafı… Yıllarca PKK’ya karşı koruculuk vazifesiyle savaşmış 4 çocuk babası Kâmil Kocabay’ın cesedinin fotoğrafı… Bitlis’e bağlı Geçitbaşı köyü yakınlarında önce işkence edilmiş sonra telefon direğine bağlanarak kurşuna dizilmiş ve ağzına 10 TL konulmuş vaziyette cesedi bulundu köy korucusu Nihat Çaprak’ın… Devlet için PKK’ya karşı savaşan ama devletin açılım sürecine yem edip koruyamadığı iki korucumuzun PKK tarafından katledilmiş cansız bedenlerinin fotoğrafıydı bu iki fotoğraf…
***
15 Haziran 2007
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesi yakınlarında PKK’lı teröristler tarafından yola döşenen mayının uzaktan kumandayla patlatılması sonucu şehit olan Piyade Kıdemli Binbaşı Murat Özyalçın’ın İstanbul Atatürk Havaalanı’nda kamyonetin arkasına bir yolcu bavulu gibi konan bayrağa sarılı naaşının fotoğrafıydı bu on iki yıllık albümün en dramatik fotoğraflarından birisi…
***
17 Ağustos 2012
BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, partili milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Sebahat Tuncel, Esat Canan, Adil Kurt, Nazmi Gür, Halil Aksoy, Hüsamettin Zenderlioğlu, Van bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk’un yolları Şemdinli’de PKK’lılar tarafından kesildi… BDP milletvekilleri PKK’lılarla kucaklaştılar dakikalarca ve Mehmetçiklerimizin katilleriyle çekilmiş bu sarmaş dolaş fotoğraflar kazındı hafızalarımıza…
***
15 Mayıs 2014
Soma’da kömür karası madenci cesetleri çıkarılıyor, iktidarın beslediği sermayenin yeterli güvenlik tedbirlerini almadığı madenden… Yüzlerce eve kömür karası ateşler düşüyor, evlat acıları çöküyor, babasız geçecek ömürler çöküyor… Acılı Somalılar sokakta protesto ediyorlar hükümeti… Polisler yere yatırıyorlar protesto eden bir vatandaşı ve ‘dönemin Başbakanı’ Tayyip Erdoğan’ın özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel yüzündeki öfke ile bu yere yatırılan vatandaşı tekmeliyor polislerin gözleri önünde… Bu fotoğraf da devletin tekmesinin fotoğrafıydı, gelecek nesillere miras kaldı ibret fotoğrafı olarak…
***
Geçtiğimiz günlerde bir fotoğraf daha düştü gündeme… Dolmabahçe Sarayı Başbakanlık Ofisi’nde çekilen bir fotoğraf bu… ‘Çözüm süreci’ adı altında yürütülen teröre teslim tutanaklarının hazırlandığı Saray’ın Başbakanlık ofisinde, Hükümet adına Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, PKK adına da hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın  “Kandil ağzıyla konuşan kuryeler”  dediği Pervin Buldan, İdris Baluken ve Sırrı Süreyya poz verdiler objektiflere… 10 maddelik ‘İmralı talepleri’ni deklare ettiler kamuoyuna… Dağlarda kaybettiklerini, Dolmabahçe Sarayı’nda hükümet, gümüş tepside sundu PKK’ya…

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ihanet-albumu-33735yy.htm

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | “İhanet Albümü” için yorumlar kapalı
Nis 28

İNSAN ARANIYOR! (2)

indir

 

 

 

 

 

 

 

 

İNSAN ARANIYOR! (2)

Kimliksizlik, kişiliksizlik çukurundalar

Mahlûklaşmışlar!

Sevgi yok, saygı yok,

Kişilik yok, güzellik yok, öz yok!

Yok, hiçbir şey yok            

İçi boş çuvalı andırıyor iskelet

Çöktü, çökecek

Serap değil bunlar

Maalesef gerçek

Bilinen, bilinmeyen

Görünen, görünmeyen

Bütün âlemlerde

Her zaman ve her yerde

İçi, dışı bir

Olduğu gibi görünen

Ve göründüğü gibi olan

Yaratanı ve yaratılanı seven

Tok gözlü

Hoş sözlü

Ak yüzlü

İnsan aranıyor!

İnsan görünüşündeki bu insanlarda

Doğuştan mevcut değil miydi bunlar?

Her nedense

Bu engin sermayeyi kullanamadılar

Battılar, batırıldılar

Allah’ın verdiği

Bu kişilik sarayının

En kıymetli mücevherlerini

Attılar, attırdılar

Sattılar, sattırdılar

 

 (Devam Edecek)

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , | İNSAN ARANIYOR! (2) için yorumlar kapalı
Nis 27

AKP’lilerin İtikadi Sapkınlıkları (1)

960149_n   10930158_n    1958_n
    “Sapıtan sapıtana”   (Tövbe… kovulmuş şeytanın şerrinden allaha sığınırım K.Ş)
 
  AKP’ lilerin İtikadi Sapkınlıkları (1)
 
Yıllardır iktidarda olmak, seçimlerde zafer üstüne zafer kazanmak, bileğini kimsenin bükememesi insanı bu kadar mı pervasız kılar? Neyin sarhoşu oldu bu vekiller de, Müslüman milletin umudu olan bir parti içinde siyaset yapıp, sonra ne Müslümanlığa, ne de insanlığa sığmayacak bir söylemin mümessilliğini yapar hale geldiler?.. Diyen Akit Gazetesi yazarı Faruk Köse Toplumun bazı hassasiyetleri var. Hakta/hakikatte olmanın bazı gerekleri var. Bunları gözetmeden söylenecek söz, yapılacak iş, tutulacak yol; belki başlangıçta, doludizgin gidilirken, bir başarı ivmesi yakalamışken, bir rakibe bodoslama bindirirken ürettiğin heyecan atmosferinde araya kaynayabilir. Ancak bu, öyle derinlerde öylesine duyguların kök salmasına neden olur ki, geri bildirimi çok sert olur. Toplumun sillesini yiyen bir daha belini doğrultamaz.” Diyor.
İşte bu türden vahim hatalara, AK Partili bazı milletvekilleri de düştü. Birkaç örneği yaklaşan seçimler öncesinde “AK Parti’nin siyaset plânlayıcıları”nın basiretine ve “Müslüman toplumun vicdanı”na arz ediyorum.
Hatırlayın, geçtiğimiz yıl AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, “Günah işleme özgürlüğü”nden söz etmiş, 17 Aralık operasyonuyla “insanların günah işleme özgürlüğüne müdahale edildiğini” söylemişti. Habertürk’te yaptığı açıklamada, “yolsuzluk iddiaları”yla ilgili sorulara cevap verirken özetle şu ifadeleri kullanmıştı: “Allah, insana günah işleme özgürlüğü vermiştir. Günahsızlık talep etme hakkı vermemiştir…. Hz. Peygamber günahları açan değil örtücü olan bir rahmet geleneğinin mimarıdır…. 17 Aralık’la insanların günah işleme özgürlüğüne müdahale edildi. Günahları ortaya saçarak Allah’ın hududuna müdahale ediliyor.” Ne yani, “yapan yapsın görmeyin, üstünü örtün” mü? Diyelim. Günah işleme özgürlüğün olabilir de, günahına toplumu bulaştırma veya topluma zarar veren bir günahı işleme özgürlüğün olabilir mi? Niye toplumun -varsa- senin suçunu gizleme yükümlülüğü olsun ki?
Bunlara da kocaman bir GÜNAYDIN! Demek gerek! (K.Ş)
(Devam edecek)
 
Kaynak: http://www.haberfedai.com/haber/23066/yeni-akit-yazar-faruk-kose-akplilerin-itikadi-sapkinliklarini-siraladi-ve-tespiti-yapistirdi
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | AKP’lilerin İtikadi Sapkınlıkları (1) için yorumlar kapalı
Nis 26

Bir Kızılderili Kitabesinden

images

 

 

 

 

 

 

Bir Kızılderili Kitabesinden

YALAN TOHUMDUR.
Bire kırk verir.
Verdiği kırkın her biri bir tohumdur ki o da bire kırk verir.

BİLGİ DE TOHUMDUR.
Bire yüz verir.
Verdiği yüzün her biri
Bir tohumdur ki; sana bilgelik, torunlarına da ilham verir.

ZEKÂ SUDUR.
Tohumları yeşertir.
Yalanı da bilgiyi de.

YETENEK TOPRAKTIR.
Ne ekersen onu biçersin.
Ekmezsen üzerinde ayrık otları biter.

EMEK GÜNEŞTİR.
Tohuma da suya da toprağa da hayat verir..

KADER, ÇADIRINDAKİ KİLİM GİBİDİR. 
İpliğini Allah verir sen dokursun.
Deseni sendendir, renkleri Allah’tan.                                                                                                                                                                                                        

ŞANS
Doğal gübredir.
Boktan bir şeydir yani.
Ne zaman nereye düşeceği belli olmaz.
Kilimine düşerse kirletir. Desenini değiştirir.
Her seyi bombok eder.
Oysa toprağına düşerse besler.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | Bir Kızılderili Kitabesinden için yorumlar kapalı
Nis 25

TBMM’NİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ÇALIŞMALAR

images (1)

 

 

 

 

TBMM’NİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ÇALIŞMALAR

I.TBMM’nin Gerçekleştirdiği Çalışmalar:
* TBMM açılmıştır (23 Nisan 1920).
* Hıyanet-i vataniye Kanunu çıkarılmıştır (29 Nisan 1920).
* İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur (11 Eylül 1920).
* TBMM ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye’yi kabul etmiştir (20 Ocak 1921).
* İstiklal Marşı kabul edilmiştir (12 Mart 1921).
* Saltanat kaldırılmıştır (1 Kasım 1922).
* İzmir İktisat Kongresi toplanmış ve Misak-ı İktisadi kabul edilmiştir (18 Şubat-4 Mart 1923).
* Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır (24 Temmuz 1923).

Teşkilat-ı Esasiye (1921 Anayasası – 20 Ocak 1921)
* Yunan ilerleyişi devam ettiğinden bir anayasa çıkarılması zorlaşmıştır.
* I.İnönü Savaşı’nın kazanılması üzerine M.Kemal bir önerge yayınlamıştır (13 Eylül 1920).
* Teşkilat-ı Esasiye adındaki bu önerge Türk Devleti’nin ilk anayasası olmuştur (20 Ocak 1921).
* 23 esas ve bir ek maddeden oluşmuştur.
* Kanun-i Esasi’nin Teşkilat-ı Esasiye ile çelişmeyen bölümleri yürürlükte kalmıştır.
* Türkiye Devleti’nin ilk anayasasıdır.

1921 Anayasası’nın Maddeleri:
1. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
2. Kanun yapmak (yasama) ve yürütme yetkisini kullanmak milletin tek ve gerçek temsilcisi olan TBMM’ye aittir.
3. Türkiye Devleti TBMM tarafından yönetilir ve hükümet ‘TBMM Hükümeti’ adını alır.
4. TBMM, iller halkınca seçilen üyelerden oluşur.
5. TBMM’de seçim iki yılda bir yapılır.
6. TBMM, hükümeti seçtiği vekillerle (bakanlarla) yönetilir.
7. Şer’i hükümlerin uygulanması TBMM’ye aittir.
8. Meclis başkanı hükümetin de başkanıdır.

Önemi:
* Yeni Türk Devleti’nin kuruluşunun siyasi ve hukuki belgesidir.
* Güçler Birliği İlkesi kabul edilmiştir.
* Türk tarihinde ilk kez egemenlik ulusa verilmiştir.
* Meclis içinde İstiklal Mahkemeleri kurulmuş ve yargı gücü de kullanılmıştır.
* Ulusal birliğin bozulmaması için devletin rejimi belirtilmemiştir.
* TBMM, yaptığı anayasa ile Kurucu Meclis özelliğini göstermiştir.
* Meclis Hükümeti sistemi kabul edilmiştir.
* Şer’i hükümlerin TBMM tarafından yerine getirilmesi kabul edildiğinden 1921 Anayasası * laik bir anayasa değildir.
* 1921 Anayasası, 1924 Anayasası’nın ilanına kadar yürürlükte kalmıştır.

1921 Anayasası’nda Yapılan Değişiklikler:
* Devletin rejiminin cumhuriyet olduğu belirtilmiştir (1923).
* Cumhuriyetin ilanı ile Meclis Hükümeti Sistemi sona ermiş Kabine Sistemi’ne geçilmiştir.

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , | TBMM’NİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ÇALIŞMALAR için yorumlar kapalı
Nis 24

Kutadgu Bilig

kutadgu-bilig-yusuf-has-hacip

 

 

 

 

 

 

 

Kutadgu Bilig

Türk dilinin, edebiyatının, kültür tarihinin kaynağı olan Kutadgu Bilig adlı eser / kitapYusuf Has Hacib tarafindan, 462 (1069/1070) yılında Kâşgar’da tamamlanarak Karahanlılann hakanı Sulaymân Arslan Hakan oğlu Abü ‘Alî Hasan’a sunulmuştur. Eserin yazan ve bilinen ilk İslam-Türk şairi Yûsuf Hâss Hâcib ya da Uluğ Hass Hâcib’in adma eserde yalnız bir kez rastlanmaktadır.

Bu kişi hakkındaki bütün bilinenler biri mensur, öbürü manzum olmak üzere esere sonradan ayrı devirlerde eklenmiş olan iki eklemede bulunan malûmata inhisar etmektedir. Bu malûmata göre, şair Balasagun (Kuz-Ordu)’da dünyaya gelmiş olup soylu bir ailedendir. Memlekette bilimi, erdemi, züht ve takvası ile temayüz eden şair eserini Balasagun’da yazmağa başlamış ve bir buçuk yılda tamamlayarak Türk hakanına sunmuştur.

Şairin kudretim takdir eden hakan, kendisine has-hâciblik mansıbını vermiştir. Bu, vazifelerin en incesi olarak tavsif edilen hâciblik, teşrifat bakanlığının vazifeleri ve bunu üzerine alacak kimsede aranılan vasıflar hakkında eserde, hakan, vezir ve kumandandan sonra, ayrı bir bahis bulunmaktadır.

Yazarın çağdaşı al-Kâşgarî tarafindan Türkçesinin tayangu olduğu ifade edilen hacib kelimesinin Türkçe karşılığı kullanılmamakla birlikte adı Türkçe olan belki tek kitaptır.

Kaynak:http://www.cokbilgi.com/yazi/kutadgu-bilig-kitabi-oku-nedir/

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | Kutadgu Bilig için yorumlar kapalı