Mar 17

Sağ Kolumu Kaybettim Ama Sol Kolum Var

anakkaleiir

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sağ Kolumu Kaybettim Ama Sol Kolum Var.

Seddülbahir ve Conkbayır’ın büyük kahramanlarından biride Bombacı Mehmet Çavuş ‘tu. Bu kahraman Anadolu çocuğu ,İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca hemen yakalar,karşı tarafa fırlatır ve zararını kendilerine dokundururdu. İngilizler bunu anlamış olacaklar ki bombaları bir kaç sayı saydıktan sonra fırlatarak Mehmet Çavuş ‘un iadesini önlemeye çalışmışlardı. İşte böyle bir bomba Mehmet Çavuş ‘un elinde patlayarak sağ elinin bileğinden kopmasına sebep olmuştu. Bu yiğit delikanlı vazife şuuruyla hastahaneden tabur kumandanına yazdığı mektupta şöyle diyordu: Sağ kolumu kaybettim, zarar yok,sol kolum var. Onunla da pekala iş görebilirim. Beni müteessir eden ve yüne kıtama iltihak edip düşmanla çarpışmama mani olan şey yaramın henüz kapanmamış olmasıdır. Hastahaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni mazur görünüz ,affedeniz muhterem kumandanım. 

Kaynak: http://www.forumdas.com/konu/canakkale-zaferinde-yasanan-olaylar.176538/

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Sağ Kolumu Kaybettim Ama Sol Kolum Var için yorumlar kapalı
Mar 16

Çanakkale Savaşları

Çanakkale Savaşları

Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı bölümü olarak bilinir. Türk’ün sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır. I.Dünya savaşı’ndan kısa bir süre önce, 1911-1912 yıllarında Osmanlı Devleti son Afrika topraklarını İtalya’ya kaptırmış, 1912-1913 Balkan Hezimeti ise, Rumeli’deki son Türk hakimiyetini silip süpürmüştür. Bulgar Ordularının İstanbul kapılarını zorlaması, 500 yıldır Türk olan Rumeli’nin kaybı, İstanbul ve boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi, o zamanın devlet adamlarında siyasi yalnızlığımızın tabii bir sonucu olarak değerlendirilmiştir.                                                                                                                                                                                                                                          Dolayısıyla I. Dünya Savaşı’na rastlayan günlerde Osmanlı devleti yalnızlıktan ve emniyetsizlikten kurtulmak fakat, Balkan savaşının kötü hatıralarının tesiri altında kalan her iki blokta Türk ittifakını küçümsemişler ve bu ittifakın kendileri için bir yük olmasından endişe etmişlerdi. Ancak, Alman İmparatoru, her iki blok arasındaki savaşta, Osmanlı devletinin hiç değilse bir kısım düşman kuvvetini meşgul edebileceği gerekçesiyle müdahale etmiştir.                                                                                                                                                                                                                  Bu suretle Osmanlı devleti, kaderini alelacele, 2 Ağustos 1914’te “Üçlü ittifak’a bağlamıştır. İşte Çanakkale Zaferini yaratan kuvvet. 1914 yazında küçümsenen değeri hakkında yanlış teşhis konan bu TÜRK ORDUSU’dur. Avrupa’da savaş bütün şiddetiyle sürerken, hareket harbinin yerini siper harbi almıştır. Bu cephede yarma yapmak ve kesin sonuç almak son derece zorlanmıştır. Halbuki “üçlü itilaf”ın askere gücü günden güne artmaktadır.                                                                                                                                                                                                                                                 Bu güç , hareket savaşına müsait başka savaş alanlarında kullanılmalıdır. İngiltere Başkanı Lloyd GEORGE ve Bahriye Nazırı CHARCHILL bu görüşü benimsemişlerdir. Çanakkale Savaşları, işte bu görüşü benimseyenlerin esiridir.                                                                                                     Hareket sahası olarak Gelibolu Yarımadası’nın seçilmesi, bu bölgenin jeopolitik bakımdan çok büyük öneme sahip olmasındandır. Boğazlar, Güney Rusya ve bütün karadeniz kıyılarının açık denizlere olan tek çıkış noktasıdır. Harp halinde bu geçidin kapanması, Rusya içih hayati önem taşımaktadır. Zira, Rusya’nın insan ve hammadde kaynakları zengin, fakat sanayi ve mali imkanları sınırlıdır. Bunun için uzun ve sürekli bir savaşın gerektirdiği silah, cephane ve malzeme ikmalini temin edemeyecek durumdadır.                                                                                                         Bu durumda boğazlar doğu cephesinin en müsait ve hayati menzul hattını teşkil etmektedir. Bu geçidin açılmasıyla Rusya’yı takviye edecek, batı cephesinin yükünü hafifletecek, dolayısıyla savaşı kısaltacaktır. Osmanlı devletinin savaş dışı edilmesiyle, muhtemelen Balkan devletleri ve İtalya “itilaf” devletleri yanında savaşa katılacaklardı.                                                                                                                                                                                      O zaman İngiliz Bahriye Nazırı olan CHURCHILL’in ısrarla üzerinde durduğu bu fikirlere önceleri pek itibar edilmemiştir. Ancak 1914 Aralık ayında başlayan Türk Sarıkamış harekatı üzerine telaşlanan; çok zor durumda kalan hiç değilse bir kısım Türk kuvvetlerinin başka Cephelere çekilmesini isteyen Rusya’nın yükünü azaltmak için, Çanakkale seferine karar verilmiş, fakat kesin neticeyi batı cephesinde arayanları darıltmamak amacıyla önce sadece donanmayla ve zorla Çanakkale Boğazı geçilmeye çalışılmıştır.

Kaynak:http://www.canakkalesavasi.gen.tr/

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | Çanakkale Savaşları için yorumlar kapalı
Mar 15

Çanakkale’de Ne İşi Varmış?

indir

Çanakkale’de Ne İşi Varmış?

Cumhuriyet’in ilanından sonra İstanbul’da bir resepsiyon verilir.
Tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ataşeleri de davet edilir.
Davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat İngiliz ataşesi olan binbaşının bakışları Mustafa Kemal’in gözünden kaçmaz.
Bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir.
Ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.Yaver Mustafa Kemal’e şöyle der:
– Paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana:
Mustafa Kemal’in Çanakkale’de babasını öldürdüğünü söyledi.
Bunun üzerine Mustafa Kemal şöyle der:
– Git sor bakalım babasının Çanakkale’de ne işi varmış?

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , | Çanakkale’de Ne İşi Varmış? için yorumlar kapalı
Mar 14

Ömer Fahreddin Paşa (Türkkan)

10516862_791443174270312_4449448540104583337_n

ÖMER FAHRETTİN PAŞA (TÜRKKAN)

TÜRK ASKERİNE MUHAMMED’İN ASKERİ ANLAMINA GELEN “MEHMETÇİK” ADI, MEDİNE MÜDAFASINDA VERİLMİŞTİR.

 (1868, Rusçuk – 1948, İstanbul) Mondros Mütarekesinden sonra teslim olmayıp Medine’yi 2 yıl 7 ay daha savunan Osmanlı kumandanıdır.

‘Medîne müdâfii’, ‘Türk Kaplanı’, ‘Çöl Kaplanı’, ‘Medine Kahramanı’ adlarıyla anılır.
Bulgaristan’da Rusçuk’ta doğdu, 93 Harbi’nden sonra ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşti. Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Harp Okulu) ‘yi ve Erkan-ı Harbiye Mektebi (Harp Akademisi) ‘ni bitirdikten sonra 1891’de kurmay yüzbaşı olarak Osmanlı ordusuna katıldı.

1918 yılında imzalanan Mondros mütarekesi sonrası İngilizler Osmanlı topraklarını ve İstanbul’u işgal eder. Sadece Medine muhafaza kuvvetleri komutanı Fahrettin Paşa silahını bırakıp teslim olmaz. 1916′dan beri Lawrence kontrolündeki Şerif Hüseyin güçlerine karşı Medine’yi savunan Fahrettin paşa, “ben Hz. Peygamberin mezarını ve kutsal emanetleri düşmana çiğnetmem” diyerek direnmeye başlar. Mütarekeden sonra tam iki yıl yedi ay boyunca, çok zor şartlarda, açlık ve hastalıklarla boğuşarak Medine’yi müdafaa eder.Yiyeceklerini ordaki halkla paylaşırlar .Türk askerleri gıda konusunda kendilerine yardım ettikleri bedevilerden- Araplardan hiç yardım görmezler ve kendileri yiyeceksiz kalırlar. Açlık o boyuttadır ki,bazı askerler açlıktan akıllarını oynatırlar.Bunun üzerine Paşa, çekirgenin faydalarını anlatarak askerleri ve halkı çekirge yemeye teşvik edecek noktaya gelmiştir
İngilizler tarafından Türk Kaplanı ismi verilen Fahreddin Paşa, savaş esiri olarak önce Mısır’a daha sonra da Malta’ya gönderildi. 8 Nisan 1921’de Malta’da kurtulduktan sonra Milli Mücadeleye katılmak üzere Ankara’ya geldi. 9 Kasım 1921’de TBMM tarafından Kabil Büyükelçiliğine tayin edildi.1936’da Tümgeneral rütbesi ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekliye ayrılan Fahreddin Paşa, 1948’de İstanbul’da vefat etti.
Tarih meraklıları bilirler, Araplar İngiliz oyunlarına inanınca topraklarındaki Osmanlıları çıkarmak için kalleşçe hep arkadan vurdular, Anadolu’ya dönmek üzere yola çıkan askerlerimizin geçeceği yerlerdeki su kuyularına zehir attılar.Hatta vahşetleri o boyutlara ulaştı ki silahsız savunmasız geri çekilen ve yaralılardan oluşan hastane tümenine saldırarak Osmanlı askerlerini ”bunlar altınlarını yutup midelerinde saklarlar” diye karınlarını deşerek vahşice katlettiler.

Kanak: http://www.belgesell.com/medine-mudafaasi-ve-omer-fahrettin-pasa.html

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , | Ömer Fahreddin Paşa (Türkkan) için yorumlar kapalı
Mar 13

RÜBAİLER

a0451726422_10

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

RÜBAİLER

HAİNLERİN BAŞI.. 

Taşıdım, taşıyorum şehidimin naşını

Seçiyorum en iyiden ekmeğini, aşını

Bulunmaz bir demokratlık var bende..

İmralı’da besliyorum hainlerin başını.. 

13.10.2008 

KARNINDAN KONUŞANLAR 

Ders almadık tarihteki şanlardan

Korkuyorum, paraya ulaşanlardan

İnsanoğlunun gördüğü zulüm

Bence, karnından konuşanlardan 

13.10.2008

 CAMBAZ 

Fikrin özgürlüğü ne menem şeymiş

Kafalarda, beyinlere bileymiş

Gerçeğine aldırmamış hiç kimse

Meğer siyasi cambaz, sirkte, ipteymiş 

13.10.2008

ÜSTÜN AKIL 

Akıl, akıldan üstündür demişler

Bunu, bütün akılsızlar ezberlemişler

Eyvah ki eyvah! İnsanlar akıllı diyerek

Firavun’a, Nemrud’a güvenmişler

 13.10.2008

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , | RÜBAİLER için yorumlar kapalı
Mar 12

2500 YIL ÖNCE BEYİN AMELİYATI TÜRKLER

1422822198_img20150201221858

 

 

 

 

 

 

 

 

2500 YIL ÖNCE BEYİN AMELİYATI TÜRKLER

Rus bilim insanları, iki bin yıldan eski kafatasları üzerinde yaptıkları çalışmalarda antik zamanlara ait beyin ameliyatı yöntemlerini analiz etti. Antik doktorların yalın el aletleriyle çok fazla başarılı ameliyatlar yapmış olduğu açıklandı .

Sputnik Haber Ajansı’nın yaptığı habere göre , Rusya Arkeoloji ve Etnoğrafya Enstitüsü’ne bağlı araştırmacılar, Altay Dağları’nda mevcut bulunan iki bin yıldan eski kafatasları üzerinde antik beyin ameliyatı yöntemlerini araştırdı. Araştırmalar, antik zamanlarda doktorların yalın el aletleriyle başarılı ameliyatlar yapmış olduklarına işaret etti.

Rus arkeologların geçtiğimiz sene Altay Dağları’nda keşfettiği üç kafatasının, Pazırık kültürüne ait insanlardan kalma olduğu tahmin ediliyor. 2300 ile 2500 senelik kafatasları, beyin ameliyatının en eski yöntemi olarak bilinen “trepanasyon” izi taşıyor.

SIK DARBELER VE SİVRİ BİR ALET

Siberian Times gazetesine açıklama yapan Rus beyin cerrahı Aleksey Krivoshapkin, ‘gördüklerinden çok fazla etkilendiğini ve Altay insanlarının Hipokrat’ın yaşadığı zamanlarda, beyin hastalıklarını tespit ederek ameliyat gerçekleştirebildiklerini’ belirtti .

İlk olarak mikroskop altında gercekleşen analizler, kafa derisinin nasıl alındığına dair izler sunmadı. Antik beyin cerrahlarının kafatasını açmak için ilk olarak sivri bir alet ile kemiğin yüzeyini kestiği, ardından sık darbelerle delik açıldığı anlaşıldı.

Krivoshapkin, ‘üç kafatasında da kusursuz bir trenapasyon izi bulunduğunu ve antik doktorların her adımını izlerden anlayabildiklerini’ belirtti .

Yöntemin anlaşılmasının ardından, kullanıldığına inanılan bir bıçağın benzeriyle çağdaş bir kafatasının aynı yöntemle açılması 28 dakika sürdü. 2500 sene evvel doktorların acıyı bastıran ya da anestezi etkisi yapan bir tedavi uygulayıp uygulamadıkları bilinmiyor.

Kaynak:https://www.google.de/search? q=2500+y%C4%B1l+%C3%B6nce+beyin+ameliyat%C4%B1&biw=1366&bih=677&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ei=2u_PVMEUwf9SnuCAyAw&ved=0CAYQ_AUoAQ

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | 2500 YIL ÖNCE BEYİN AMELİYATI TÜRKLER için yorumlar kapalı
Mar 11

GAZİ OSMAN PAŞA’DAN ALTIN TAVSİYELER

qq1DZd

 

 

 

 

 

 

 

 

 

GAZİ OSMAN PAŞA’DAN ALTIN TAVSİYELER 

* “Bilmediğinizi, bilenlerden sorup öğrenin! 

* Âlimlere ve sanatkârlara saygılı olun!

* Allah’ı ve onun emirlerini unutmayın!

*  İyice öğrenmeden bir işe başlamayın!

* Size bağlı kalanları hoş tutun!

* Emrinizdeki askerlerinize bağışta bulunun, armağanlar vermeyi unutmayın!

* Kimseye zulmetmeyin!

* Dünyayı adaletle şenlendirin!

* Allah yolundan ayrılmayın!

* Bizim yolumuz Allah yoludur. Kuru kavga ve cihangirlik davası değildir!

* Bağışlayıcı olun ve ülke işlerini noksansız görün!

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | GAZİ OSMAN PAŞA’DAN ALTIN TAVSİYELER için yorumlar kapalı
Mar 10

Türk Milleti Türkiye’nin Bölündüğünü Görmüyor mu?(2)

incanews-pkk-pyd-islam-savas-kurdistan-nusret-nusra-cephesi-sam-halep-suriye-hayal-maniplasyon-amerika-savas-direnis-haber-analiz-strateji

 

 

 

 

 

 

Türk Milleti Türkiye’nin Bölündüğünü Görmüyor mu?(2)

Ekonomik sorun ağırlıkta

Ancak olağanüstü zamanlarda seçmen davranışı değişir. Seçmen, bireysel kısa vadeli menfaatlerini erteler ve uzun vadeli toplumsal menfaatleri ön plana çıkararak oy kullanır. Türkiye’de seçmenin çok önemli bir bölümü hâlâ Türkiye’nin bir beka sorunu yaşadığını düşünmemektedir. Bu da Türkiye’nin hızla çok büyük bir tehdit süreci içerisine sürüklenmesine neden olmaktadır.

Kadir Has Üniversitesi tarafından 4-14 Aralık 2014’te yaptırılan bir kamuoyu araştırmasında deneklerin %33’ü işsizliği, %12.8’i ekonomik krizi en büyük sorun olarak görürken, %13.9’u terörü, %8.6’sı Kürt sorununu en büyük sorun olarak görmektedir. Diğer bir ifade ile %45’lik bir çoğunluk ekonomik merkezli sorun algısı içinde. %8.6’lık Kürt sorunu tanımını yapanlar büyük ölçüde HDP kitlesini oluşturanlar. Türkiye’nin bir felakete sürüklendiğini görenler ise “en büyük sorun terör” diyen %13.9’luk dilim ile sınırlı kalıyor.

Oysa bir başka soruda deneklerin %46.2’si “Türkiye’nin bölünme tehdidi ile karşı karşıya olduğunu” %43.7’si “Türkiye’nin bölünme tehdidi ile karşı karşıya olmadığını” düşünürken, %10.1’i ise bu konuda fikrinin olmadığını söylüyor. Demek ki Türkiye’nin bölünme tehdidi ile karşı karşıya olduğunu düşünenlerin önemli bir bölümü, hâlâ terörü en önemli sorun olarak görmüyor. Türkiye’nin bölünme tehdidi ile karşı karşıya olduğunu düşünenlerin %74.5’i kendilerini Kemalist / Cumhuriyetçi olarak nitelendiriyor. %58.9’u milliyetçi, %54’ü sosyal demokrat, %46’sı sosyalist. Ve %23.7’si muhafazakâr olarak görüyor. Muhafazakârların %11.6’sının bu konuda bir fikri yok. %64.7’si ise bölünme tehlikesi yok diyor.

Kaynak: Ümit ÖZDAĞ http://www.guncelmeydan.com/pano/index.html

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | Türk Milleti Türkiye’nin Bölündüğünü Görmüyor mu?(2) için yorumlar kapalı
Mar 09

TÜRKİYE’DE HEYKELİ DİKİLEN İLK KİŞİ

indir (1)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE’DE HEYKELİ DİKİLEN İLK KİŞİ 

 Osmanlının son zamanlarında “Biz de büyüklerimizin heykelini dikelim” diyenler vardı. Bunlardan biri de dönemin Sivas Valisi Muammer Bey idi. Valinin önderliğinde 1914 yılında Osman Bey’in heykelinin dikilmesine karar verildi.

 Heykelin Sivas’ın Zara ilçesi ile Hafik ilçesi arasında yapılması uygun bulundu. Dört yıl devam eden anıt inşaatı 1918’de tamamlandı.

 Böylece Türkiye ilk heykeline kavuşmuştu!

Dokuz metre yüksekliğindeki sütunun üzerine dikilen Osman Gazi heykeline halk ilgi duymadı. Ama heykel 1937 yılına kadar ayakta kaldı.

1937’de Sivas Valisi Nazmi Toker bu anıtı “Eski Eserler Yönetmeliğine uygun değil” gerekçesiyle yıktırdı.  

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | TÜRKİYE’DE HEYKELİ DİKİLEN İLK KİŞİ için yorumlar kapalı
Mar 08

“Türk Ülküsü”

indir

 

 

 

 

 

 

“Türk Ülküsü” 

* “Milletlerarası ‘dostlukların’ yaldızını tırnaklarınızla kazıyınız, altından ‘mukaddes kazıklar’ göreceksiniz.” 

* “Bir beynelmilelci için kültür de medeniyet de beynelmileldir. Bir milliyetçi için kültür de, medeniyet de millîdir. İkisi arasında yalpalayan kimseler için de kültür millî, medeniyet beynelmileldir. Bir mason ‘kozmopolitlikten’, bir hümanist ‘insanlık kültürü’ sözünden, bir komünist ‘sınıfsal kültür’ teriminden hoşlanır, yerine göre ‘burjuva kültürü’, ‘proleter kültürü’, ‘gecekondu kültürü’ demeyi sever. Ne olup bittiğinden habersiz, bazıları da yerli yersiz bunları kullanırlar. Oysa bilmezler ki, bir dava ve ideolojiye gerçekten yön verebilmek demek, her şeyden önce onun kültür ve medeniyet anlayışını sağlam bir biçimde belirlemek, ortaya koymak ve kitlelere mal edebilmek demektir…”

* “Savaş, ayrı milletler durumunda oluşumuzdan doğmaz, aksine savaşın doğurduğu tehlikelerden milletler hâlinde teşkilâtlanarak korunuruz. Güçlü bir millet olamazsak ‘güçlü milletlere’ yem olacağımızı biliriz. Savaş yok edilecekse, bu milletleri yok etmek şeklinde gerçekleşmez, bunun yolu, milletlere saygı olmalıdır. Milletleri yok etmenin adı ‘barış’ değil, ancak ‘savaş’ olabilir.”
* ‘Hayvan insan’ın nizamlarında, cemiyet kendisine tapınanları putlaştırır. Bu sebepten bu nizamda, âbideler, heykeller, nişanlar, madalyalar, alkışlar pek boldur. Bu nizamda cemiyete yaltaklananlar ve dalkavukluk edenler itibar bulurlar. Bu nizam ‘sürüyü’ ilâhlaştıranlar ve sürüye tapınanların nizamıdır.”

23 yıl önce 31 Aralık1990 tarihinde vefat eden mütefekkir S. Ahmet Arvasî’ye Allah rahmet etsin. “Türk-İslâm Ülküsü” adlı kitabından alınmıştır..

Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=29296

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | “Türk Ülküsü” için yorumlar kapalı